Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Toplum ve Yaşam > Beslenme, Diyet ve Sağlık

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
çağımız, ile, kadınının, kilo, savaşı

Çağımız Kadınının Kilo İle Savaşı

Eski 08-18-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Çağımız Kadınının Kilo İle Savaşı





Yeme bozukluklarıAnoreksiya nervoza, bulimiya nervoza, tıkanırcasına yeme bozukluğu ve başka türlü tanımlanamayan yeme bozuklukları'… Modern dünyada gittikçe artan bu hastalıklar sadece kuvvet, konsantrasyon ve kariyer kaybına değil; çok daha ciddi komplikasyonlara neden oluyor, hatta ölümle bile sonuçlanabiliyorİlk kez yaklaşık 400 yıl önce tanımlanmış olan yeme bozuklukları, son yıllarda özellikle Avrupa ve Amerika'daki araştırmacıların en çok ilgi gösterdiği konulardan biri Çünkü günümüzde kadın hakları konusunda elde edilen büyük ilerlemelere rağmen, cinsiyetlerin toplumsal var oluşlarının tanımlanmasında kadın için "güzellik", erkek için ise "akıl ve güç" kavramları ağır basıyor Dolayısıyla modern toplumlarda bir kadının değerinin, daima genç, ince ve çekici kalmasına bağlı olduğu sürekli olarak vurgulanıyor Bu toplumsal baskılar, aile, arkadaşlar ve özellikle medya aracılığıyla daha da artarak yeme probleminin gelişimini tetikleyen en önemli sebeplerin başında geliyor Yeme bozuklukları, genelde kronikleşen ve ciddi komplikasyonlara neden olan; sadece kuvvet kaybı, konsantrasyon kaybı ve kariyer kaybı ile değil, ölümle bile sonuçlanabilen son derece ciddi hastalıklar Bu hastalıklar, anoreksiya nervoza, bulimiya nervoza, tıkanırcasına yeme bozukluğu ve başka türlü tanımlanamayan yeme bozuklukları olarak 4 ana grupta toplanıyor Anoreksİya nervozaAnoreksiya nervoza, sosyal, psikolojik, kültürel ve fizyolojik pek çok yönü olan oldukça karmaşık bir yeme bozukluğu Batı toplumlarındaki genç kadınların yaklaşık olarak yüzde 0,5'inde anoreksiya nervoza görüldüğünü belirten Acıbadem Bursa Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Gülay Hamzaoğlu, bu hastalığın ülkemizde özellikle 12–18 yaşlarındaki genç kızlarda ve kadınlarda çok sık görüldüğü vurguluyor Anoreksiya nervozanın en önemli belirtilerinin başında ağırlık kaybı, amenore (adet görememe) ve iştah kaybı geliyor Anoreksiya nervozanın farklı tanımlarının yapıldığını belirten Uzm Hamzaoğlu bu tanımları şöyle özetliyor: "Kişinin kendisinin yarattığı açlık ve şiddetli zayıflık isteği; bir haz olarak içinde zayıflık isteği duyma ve beden ve fonksiyonları üzerinde kontrol sağlamak için çılgınca bir düşünce; şişmanlama korkusu; zayıflık isteği ile aşırı uğraşma en bilinen tanımlamalardır"Anoreksiya nervozanın belirtilerinin başında vücut ağırlığını, yaşa ve boya göre normal sınırlarda tutmayı reddetme geliyor Zayıf olunmasına rağmen kilo almaktan veya şişmanlamaktan aşırı korkma, beden algı bozukluğu ve amenore de (ard arda en az 3 kez adet görmemek) bu hastalığın diğer belirtileri Ayrıca bu hastalarda, laksatif (bağırsak çalıştırıcı) ve diüretiklerin (idrar söktürücü) yanlış ve kötü kullanımı da gözlemleniyor Anoreksiya nervozalı hastaların yaklaşık olarak yüzde 30-40'ı tam olarak iyileşirken, yaklaşık yüzde 20 ile 30'unda hastalık kronikleşiyor Geri kalan 3'te 1'lik kısımda ise hastalık tedavi sonrası yeniden ortaya çıkıyor Kronikleşme, 4 yıl boyunca ideal standart ağırlığın yüzde 15 altında olma, besin kısıtlaması ve amenorenin sürmesi olarak tanımlanıyor Hastalık süresi genellikle 18 aydan daha az değil, ancak birkaç aydan tüm bir hayat boyu süren çeşitli vaka örnekleri de mevcut Her yıl tedavi edilen 200 hastadan 1'i açlık komplikasyonları ya da intihar yüzünden ölüyor Anoreksiya nervozalı hastaların ölüm oranı yüzde 5 ile10 arası değişiyor 15-25 yaş arası genç hastalarda ise bu oran yüzde 20'ye kadar yükseliyor Ölümlerin çoğu ise, kardiyovasküler komplikasyonlar, açlık ve intiharlar yüzünden oluyor Yapılan ilginç araştırmada, "normal aile" modeli ile anorektik ailede gözlenen patolojiler kıyaslanmış ve anorektik aile tiplemesi ortaya çıkarılmış Bu araştırmaya göre anorektik aileler, aşırı korumacı, aşırı ilgili, kuralcı, sert ve çatışmadan kaçınan aileler Ebeveynler arasındaki tartışmalara tanık olma, anne baskınlığı, ailede gizli ittifakların olması ve ebeveynlerin başarı odaklı olmaları da anorektik aile tiplemesinin diğer özellikleri olarak belirlenmiş Tedavisi: Tedavinin en büyük amacı, hastanın yaşamını tehdit eden kilo kaybının düzeltilmesi Daha sonra hastanın kilosuyla aşırı uğraşı en aza indirgenmeye çalışılırken, kişinin kendine güveninin oluşturulması sağlanıyor Son aşama ise fiziksel ve psikiyatrik komplikasyonların düzeltilmesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Petek Arı Turacı, tedavinin başarısı için hastanın tedavi ekibine inanması, şişmanlamayacağına inandığı bir rejimi uygulaması, tedavide amacın yalnız kilo almak olduğu hissine kapılmaması gerektiğini belirtiyor Anoreksiyalı hastalarının yaklaşık yüzde 50'si başarılı olarak tedavi ediliyor Olması gereken ağırlığın yüzde 25 ya da 30 daha altında olan kişilere hastanede daha kapsamlı tedavi programları yapılması gerekiyor Anoreksiya nervozalı hastaların çoğunluğunda iyileşme süreci 1 ile 5 yıl arasında değişen uzun bir süreç Tedaviyi beslenme / diyet, danışmanlık / psikoterapi ve psikofarmokoterapi olarak 3 ana başlıkta toplandığını belirten Beslenme ve Diyet Uzm Turacı tedaviyi şöyle özetliyor: "Diyet tedavisi hastanın besinlere karşı olan fikir ve düşüncelerini değiştirmeyi amaçlıyor Kilo artışı için gerekli olan pozitif enerji dengesi, kalori alımını artırmakla mümkün Ancak kalori alımı yavaş yavaş artırılmalı Yaşamı tehlikeye düşürecek elektrolit ve sıvı dengesizliği, kalp yetersizliği ya da aşırı ishal gibi durumlar olmadıkça özel beslenme (tüple veya damardan beslenme) yöntemlerine başvurulmuyor Klinikte izlenen anorektik kişiye tüple veya damardan beslenme uygulanabiliyor Psikoterapi ise hastanın anormal düşünceleri ve davranışları kabul etmesine, kilo ve yeme hakkındaki düşüncelerini değerlendirmesine yardımcı oluyor Aile terapisi, hastalık teşhisi erken konulan genç hastalarda daha etkili oluyor Anoreksiya nervozanın tedavisinde kullanılan en yaygın ilaç grubu antidepresanlar "Bulimiya NervozaBulimiya nervoza tekrarlayan aşırı yemek yeme, kilo alma ve bir yandan da kiloyu durdurma çabaları ile tanımlanan bir yeme bozukluğu hastalığı Tıpkı anorektiklerdeki gibi bu tipte de beden ağırlığı, güzellik ve çirkinlikle aşırı uğraş söz konusu Başlangıç yaşı ise anoreksiya nervozaya göre biraz daha geç Bulimiya nervoza bütün toplumlarda yaklaşık yüzde 1 oranında görülürken, genç kadınlarda erkeklerden 10 kat daha sık görüldüğünü belirten Acıbadem Hastanesi Bursa Beslenme ve Diyet Uzmanı Petek Arı Turacı, hastalığın belirtilerini şöyle özetliyor: "Bu tip hastalar tekrarlayan tıkanırcasına yeme davranışı gösterir Tıkanırcasına yeme atağı sırasında kontrol hissinin kaybı, yani yemeyi durduramama hissi veya ne kadar yediğini kontrol edememe hissi ortaya çıkar Kilo artışını önlemek için tekrarlanan, kendini kusturma, laksatif, diüretik, lavman veya diğer ilaçların kötüye kullanımı, açlık ya da aşırı egzersiz gibi uygunsuz davranışlar da bulimiya nervozanın belirtileri arasındadır Bulimiya nervoza tanısı koyabilmemiz için tıkanırcasına yeme ya da kilo artışını önlemek için tekrarlanan uygunsuz davranışların ortalama olarak 3 ayda en az haftada 2 kez olması gerekiyor Bulimiya nervozanın iki tipi bulunuyor Birinde tıkanırcasına yeme sonrasında hasta düzenli olarak kendini kusturur veya laksatif, diüretik, lavman gibi ilaçlar kullanır Diğerinde ise açlık veya aşırı egzersiz gibi uygunsuz davranışlarda bulunur"Uzmanlara göre anoreksiya nervoza, bulimiya nervozadan daha şiddetli sonuçlar doğuruyor ve çok daha ciddi tıbbi risklere sahip İkisinin beraber görüldüğü tip ise en fazla riske sahip grup olarak tanımlanıyorTedavisi: Bulimik hastaların yaşı genelde daha büyük olduğu için, bu hastalığın tedavisinde bireysel eğitim ön planda Ancak eğer hasta ailesiyle birlikte kalıyorsa onların da eğitime alınması şart Beslenme tedavisinde amaç, hastaların iyi beslenmenin ilkelerini, besin gereksinimlerini ve aşırı yeme ile diyet arasındaki ilişkiyi anlamalarını sağlamak Düzenli yeme örneği sağlayabilmek için hastalara yemek planı yapılıyor Hastanın beden ağırlığı ve besinlere karşı tepkisi öğrenildikten sonra diyeti düzenleniyor Bulimik hastaların beslenme tedavisi de anoreksiyaya benzer kurallar içeriyor Bulimiya nervozanın tedavisinde en çok kullanılan yöntemin bilişsel- davranışçı terapi olduğunu belirten Beslenme ve Diyet Uzmanı Hamzaoğlu, bu terapi yönteminin, hastanın bulimik ataklar öncesinde ve sırasındaki düşüncelerini, hissettiklerini ve sonuçlarını anlamasına, tıkanırcasına yeme ve çıkarma olaylarını nasıl yatıştıracağını, duygularını nasıl kontrol edeceğini anlamasına olanak sağladığını belirtiyor Terapi sayesinde tıkanırcasına yeme ve kusma dürtülerine karşı davranış teknikleri geliştiren hasta, bu düşünceleri ve hisleri bozmak için bulimik yeme örneğine alternatifler geliştiriyor Hastanın yediklerinin farkına varması, normal yeme düzeninin sağlanması ve son olarak da hastalığın yeniden ortaya çıkmasının önlenmesi tedavinin başlıca amaçlarıBulimiya nervozanın tedavisinde fiziksel egzersizlerden de fiziksel sağlığı artırmak, yeme ile birlikte şişkinlik ve şişmanlama duygularını azaltmak, daha pozitif bir vücut imajı sağlamak amacıyla yararlanılıyor Bulimiya nervoza hastalarındaki en yaygın özellik depresif olmaları Dolayısıyla tedavide antidepresanlar da tedavide yardımcı olarak kullanılıyor Tanımlanamayan yeme bozukluklarıBu kategorideki hastalar, anoreksiya nervoza ve bulimiya nervozanın tüm teşhis belirtilerini göstermiyor, fakat önemli yeme tutum ve davranış bozukluğuna sahip oluyorlar Bu grup, anoreksiya veya bulimiya nervozaya göre daha az ciddi bir sendrom olarak görülüyor Her üç hastalıkta da, vücut hoşnutsuzluğunun derecesi ve diğer zihinsel semptomlar arasında benzerlikler bulunuyor Bazı araştırmaların "başka türlü tanımlanamayan yeme bozukluğu" sonrasında anoreksiya nervoza ve bulimiya nervozanın geliştiğini gösterdiğini vurgulayan Uzm Hamzaoğlu, bu kategorideki hastaların yaşadıklarını şöyle anlatıyor: "Bu tip hastaların önemli kilo kaybına rağmen kilosu normal sınırlar içerisindedir Kadınların adet dönemleri düzenlidir Tıkanırcasına yeme gibi davranışlar haftada ikiden az veya üç aylık sürelerden daha azdır Normal vücut ağırlığındaki bir kişi, az miktarlarda yedikten sonra düzenli olarak uygunsuz davranışlar yapar Örneğin 2 bisküvi yedikten sonra kendini kusturur Büyük miktardaki besinleri yutmadan tekrar tekrar çiğneme ve tükürme davranışı gösterir" Tıkanırcasına yeme bozukluğuTıkanırcasına yeme bozukluğu, belli bir zaman süreci içinde hastalarda kontrol hissinin yitirilerek aşırı miktarda gıda alımı olarak tanımlanıyor Bu hastalar aşırı yeme sonrasında kendini kusturma gibi kilo almayı engelleyici bir çıkarma işleminde bulunmuyor Bu hastaların bulimik kişilere nazaran obez veya obez olmaya yatkın bireyler olduğunu belirten Uzm Turacı, hastalığın en büyük belirtisinin tekrarlayıcı tıkanırcasına yeme atakları olduğunu söylüyor: atak esnasında hastada kontrol hissi kaybolur Olağandan daha hızlı yemek, rahatsız olana kadar yemek, aç olunmamasına rağmen aşırı miktarda yemek, çok aşırı yemek yediği için yalnız yemek yemeyi tercih etmek, aşırı yemek yendikten sonra depresyon ve suçluluk hissi gibi belirtiler de tıkanırcasına yeme bozukluğunun belirtileri arasında yer alır Ataklar 6 aylık bir süre zarfında ortalama haftada 2 gün görülür"Tıkanırcasına yeme bozukluğuna benzeyen başka bir yeme bozukluğu da gece yeme sendromu olarak adlandırılıyor Belirtileri arasında sabahları iştahsızlık; akşamları, bilhassa akşam yemeğinden sonra aşırı miktarda yemek yeme ve uyku sorunları yer alıyor Günlük total kalorinin en az yüzde 50'si akşam yemeğinden sonra alınıyor Sendromun oluşumunda akşam anksiyetesinin payı büyük Bu hastalarda gece süresince melatonin ve leptin düzeylerindeki artış düşerken, gün içindeki kortizol seviyeleri yükseliyor Gece yeme sendromu daha çok obez kişilerde görülüyorNeden oluşuyor?Şişmanlık, sosyokültürel baskılar, vücut hoşnutsuzluğu, diyet yapma, mükemmeliyetçilik, ergenlik dönemi ve genetik etkiler yeme bozukluklarının başlıca oluşum nedenleri Bes ve Diy Uzm Hamzaoğlu, "Vücut hoşnutsuzluğu yeme bozukluklarında en önemli risk faktörlerinden birisi Vücut hoşnutsuzluğu ve kilo kaygısı, kişiyi diyet yapmaya yönelttiği için bulimik semptomları artırıyor Diyet yapmak, tıkanırcasına yeme ve bulimiya başlama riskini artırıyor Diyet kurallarını bozma aşırı yemeyle sonuçlanıyor" diyor Ergenlik döneminde genç kızlardaki yağ dokusunun artması ve erken adet görme gibi faktörler de vücut hoşnutsuzluğu ve dolayısıyla yeme patolojisi gelişmesini sağlayabiliyor Uzmanlara göre toplumdaki bazı gruplar yeme bozukluğu gelişmesine daha yatkın Örneğin dansçılar, modeller gibi işleri dolayısıyla zayıf olması gereken kişiler; psikiyatrik bozukluğu olanlar, ailelerinde depresyon, yeme bozukluğu ya da *****izm görülenlerde yeme bozukluğu hastalıkları daha yüksek oranda görülüyor Araştırmalar, bulimiklerde *****, sigara, kafein ve ilaç kullanımının normalden daha fazla olduğunu gösteriyor Hatta *****ikler ile bulimikler arasında geçişten söz etmek mümkünAcıbadem Bursa Hastanesi

Beslenme ve Diyet Uzmanı Gülay Hamzaoğlu


Kaynak: Anneyiz

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.