08-17-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Klinik Araştırmalarda Yer Alan Hasta Kobay Değildir
26-30 Mart 2008 tarihleri arasında gerçekleştirilen 2 Tıbbi Onkoloji Kongresi, ülkemizde kanserde klinik araştırmalara katılım sağlanamadığını ortaya koydu 954 katılımcı ile yapılan kongrede tedaviye yönelik klinik araştırmaların çok az olması dikkat çekti Konuya ilişkin bir basın toplantısı düzenleyen 2 Tıbbi Onkoloji Kongresi Yönetin Kurulu ortaya çıkan tablodan rahatsızlık duyduğunu belirtti Nüfusuna oranla yapılan klinik kanser araştırmalar açısından Türkiye nin yakın coğrafyasında bulunan Yunanistan, Bulgaristan gibi ülkelerden oldukça geride olduğu belirtilen açıklamada Unutulmamalıdır ki; bugünün standart tedavisi dünün araştırma ilacıydı Bu araştırmalara katılan binlerce kişi olmasa bugün tedavide bu noktalara gelinemezdi denildi
Onkoloji alanındaki son gelişmelerin tartışıldığı 2 Tıbbi Onkoloji Kongresi, Antalya’da gerçekleştirildi Kanserde tıbbi onkolojinin sorunları ve kanser ilaçlarının kullanımı konusunda etkin bir rol üstlenen Tıbbi Onkoloji Derneği tarafından gerçekleştirilen kongrede, kanser hücresinin moleküler ve genetik özellikleri hakkında yürütülen çalışmalar masaya yatırıldı 954 katılımcı ile gerçekleştirilen kongrede, 44 sözel bildiri, 85 poster çalışması ve 23’de interaktif konferans yapıldı Onkoloji hastalıklarının moleküler ve genetik özelliklere verdiği tahribat hakkında önemli araştırmalarının konu edildiği kongrede, bu özelliklerin hastalığın klinik seyri ve tedaviye cevabı ile ilişkisi üzerinde de duruldu Kongrede özellikle meme, kolon ve lenfoma kanseri olan hastalarında, hastalığın moleküler ve genetik özelliklerini araştıran çalışmalar sunuldu Sağlık Yayıncılık
Yasal Engellemelerin Kaldırılması Ve Toplumun Doğru Bilgilendirilmesi Gerek
Bu çalışmaların yanında özellikle konuya ışık tutan tedaviye yönelik klinik araştırmaların çok az olması dikkat çekti Konuya ilişkin bir basın toplantısı düzenleyen Tıbbi Onkoloji Derneği Yönetim Kurulu Üyeleri, bu çalışmaların azlığının Türk Onkolojisinin önemli sorunlarından biri olduğunu ifade ettiler Bu sorunun kökeninin Türkiye’deki yasa ve yönetmeliklerin engellemeleri ve yanlış bilgilendirilen halkın klinik araştırmalara karşı tutumunun baş rolü üstlendiği belirtilen açıklamada şöyle denildi:
“Türkiye gelişmiş ülkelerin ilaç firmalarının araştırmalarını yürüttüğü bir 3 Dünya ülkesi değildir Türkiye dünya ölçeğinde çok uluslu, çok merkezli klinik araştırmaları yürütebilecek sağlık standartlarına sahiptir Unutulmamalıdır ki; bugünün standart tedavisi dünün araştırma ilacıydı Bu araştırmalara katılan binlerce kişi olmasa bugün tedavide bu noktalara gelinemez
Klinik araştırmalarda yer alan hasta kobay değildir Kanser tedavisinde ülkelerin demografik özelliklerine göre tedaviye yanıt ve yan etkiler konusunda farklar olabilmektedir Bu nedenle Türk insanının kanser tedavisine yanıt ve özellikle de yan etki profilinin araştırmalarla belirlenmesi gerekmektedir Özellikle bu sebeple halkımızın bu konudaki ön yargılarını kırmak amaçlarımızdan biri olmalıdır Nüfusuna oranla yapılan klinik kanser araştırmaları açısından Türkiye yakın coğrafyasında bulunan Yunanistan, Bulgaristan gibi ülkelerden oldukça geridir Bu açığın kapatılması için bu konudaki yasal engellemelerin kaldırılması ve toplumun doğru bilgilendirilmesi çok önem taşımaktadır”
Kongreden Kısa Notlar…
Kongrede; meme kanseri, mide-bağırsak kanserleri, akciğer kanseri, lenfomalar ve sık görülen diğer solit tümörlerle ilgili çalışmalar sunuldu Bu çalışmaların çoğu hastaların klinik özelliklerini ve tedaviye yanıtlarını değerlendiren gözlem çalışmalarını oluşturuyor
Meme kanseri : Kadında en sık görülen kanser türüdür Aşırı kilo ve egzersizden uzak bir yaşam meme kanseri riskini artırmaktadır
Akciğer kanseri : En sık görülen kanser türü olmakla birlikte, en sık erkeklerde görülmektedir Kadında son 5 yılda 15 kat arttığı gözlemlenmektedir
Mide kanseri : Türkiye’ deki en sık 5 kanserden biridir
Lenfomalar : Kan kanserleri içinde en sık görülen kanser türüdür Kemoterapi ile yüksek oranda tedavi edilebilir
Kalın bağırsak kanseri : kadında ve erkekte hızla artmaktadır Beslenme tarzındaki değişiklikler (fast food tarzı, tütsülenmiş ve yağda pişirilmiş yiyeceklerin tüketilmesi), teknolojinin getirdiği daha az hareketlilik bu artışın önemli nedenlerindendir
Prostat kanseri : Erkekte sık görülen kanser türüdür Erken teşhis ile tedavisi tamamı ile mümkündür
Kanser Hastalarının İlaca Ulaşmaktaki Sorunları
Ciddi bürokratik engeller nedeniyle, kanser hastaları tedavileri için gereken ilaçlara zamanında ulaşamıyorlar Birçok kronik hastalıkta olduğu gibi kanser hastalarında da hastaların ilacı alabilmeleri için “heyet raporu” gerekmektedir (Bu uygulama, dünyada pek örneği bulunmayan bir yöntemdir ) Son yıllarda, “bütçe uygulama talimatlarının” bir yıl içinde çok kere yenilenmesi ve düzeltilmesi nedeniyle mevzuatın takip edilmesi çok zorlaşmıştır Hastaya uygulanacak kemoterapi ilacının dozu, günleri, hangi aralıklarla kaç gün verileceğinin (bazı durumlarda hastanın boyunun, kilosunun) yazılması ve hastanın teşhisinin yazılacak ilaç endikasyonları ile tam uyum halinde olması gerektiği için; yapılacak en küçük hatada ya hasta ilacını alamamakta; ya da eczacı kurumdan ilacın bedelini alamamaktadır Bu raporların hatasız düzenlenmesi doktora bürokratik bir yük getirmekte (zaman kaybı) ve ayrıca rapor çıkarıldıktan sonra yazılacak reçetelerin çok uzun olması nedeniyle zaman kaybı daha da artmaktadır (Bir reçeteye 10 kalemden fazla ilaç yazılamadığı için ikinci reçete bile gerekmektedir ) İlaçların hastanelerde bulunamaması da ayrı bir sorundur (En büyük ödeyici SGK olduğu için özellikle üniversite hastaneleri SGK’ dan ödemelerini zamanında alamadığı için ilaç da bulunduramamakta, yatan hastalar için bile hastane dışına reçete gönderilmektedir ) Reçetelerde yapılabilecek en küçük hata, yine hastanın ilaca ulaşımını engellemekte veya eczacı parasını SGK’ dan alamamaktadır Sonuç olarak bu sistemde bürokrasiye boğulmuş doktor, hasta ve eczacılar vardır Bu durumun en kısa zamanda düzeltilmesi için düzenlemeler yapılması gerekmektedir
|
|
|