Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Genel Kültür & Serbest Forum > ForumSinsi Ansiklopedisi

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
100, demiryolları, hicaz, yaşında

Hicaz Demiryolları 100 Yaşında;

Eski 08-16-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Hicaz Demiryolları 100 Yaşında;






Hicaz demiryolları 100 yaşına bastı -FOTO
2 Abdülhamid'in öz kaynaklarla finanse ederek yaptırdığı Hicaz Demiryolunun 100 kuruluş yıl dönümü etkinliklerle kutlanıyor



Hicaz demiryollarının 100 kuruluş yıl dönümü etkinliklerle kutlanıyor Bir haftalık kutlama programının açılışı Şam'daki Hicaz Demiryolları istasyon binasında yapıldı

Açılışa Suriye Başbakanı Muhammed Naci Itri, Ulaştırma Bakanı Yarub Süleyman Bedir, Turizm Bakanı Sadullah Aga Elkala, Arap Birliği Demiryolları Birliği Başkanı Murhif Sabuni ve Hicaz Demiryolları Genel Müdürü Mahmud Sakbani katıldı

Açılışta bir konuşma yapan Suriye Başbakanı Muhammet Naci Itri, Hicaz Demiryolu'nun 20 yüzyılın başından itibaren Arap ülkeleri arasındaki iletişimi güçlendirdiğini belirterek, bölgedeki şartların değişmesine rağmen Hicaz Demiryolu'nun daha aktif hale getirilmesi gerektiğini vurguladı


Itri, Hicaz Demiryolu'nun bölgedeki ülkeler tarafından ekonomik, sosyal, kültürel ve turizm yönünden desteklenmesinin herkese faydalı sonuçlar getireceğine dikkat çekti

Ulaşım araçlarının çok gelişmesine rağmen Hicaz Demiryolu'nun öneminden hiçbir şey kaybetmediğini belirten Itri, ''bölgemizdeki enerji kaynakları ve coğrafi konumunun önemi dikkate alındığında bu proje bölgemizi, bölgesel ve uluslararası cazibe merkezi haline getirecektir'' dedi

''TÜRKİYE İLE İLİŞKİLERİMİZ EN ÜST SEVİYEDE SÜRÜYOR''

Açılış programının ardından AA muhabirine açıklama yapan Suriye Ulaştırma Bakanı Süleyman Bedir Türkiye-Suriye ilişkilerinin politik alanda en üst düzeyde yürütüldüğünü belirtti

Bedir, demir yolu, kara yolu ve deniz taşımacılığı alanlarında iki ülke arasındaki ilişkilerin güçlenmesi için Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım ve Bakanlık yetkilileri ile görüşmelerinin ve ortak çalışmalarının her düzeyde sürdüğünü vurguladı

Hicaz Demiryolu'nun Şam'daki tek tren yolu olduğunu hatırlatan Bedir, ''Hicaz Demiryolu hattı bölge ülkelerinin tek bağlantı noktası ve Suriye içi demir yolları hatlarının başlangıç noktası olabilir Biz, Hicaz Demiryolu'nun bölge içi seyahatlerde başlangıç noktası olması yönünde çalışıyoruz'' dedi

Türkiye ve Suriye arasında çok önemli bir demir yolu projesinin yürütüldüğünü anlatan Bedir sözlerine şöyle devam etti:

''Halep ve Gaziantep arasındaki demir yolu hattının geliştirilmesi için çalışıyoruz Bir kısmı Türkiye, bir kısmı da Suriye tarafından düzenlenecek olan hat Halep-Gaziantep arasındaki ticari ilişkileri güçlendirecektir''

AVRUPALILAR RÜYA DEMİŞTİ

Açılış programı çerçevesinde Hicaz Demiryolları'nın kuruluşunu anlatan bir belgesel gösterimi yapıldı Belgeselde, Hicaz Demiryolları'nın kuruluş projesinin II Abdulhamit'e ait olduğu hatırlatılarak hattın kuruluş aşamasına dair detaylı bilgi verildi Belgeselde, projenin Avrupalılar tarafından "gerçekleştirilmesi imkansız bir rüya'' olarak değerlendirildiğine ancak II Abdulhamit'in bu projeye bütün kalbi ile inandığına dikkat çekildi

ETKİNLİKLER BİR HAFTA SÜRECEK

Hicaz Demiryolları'nın 100 Kuruluş Yıl Dönümü etkinlikleri bir hafta sürecek Program çerçevesinde, Hicaz Demiryolu tarihini anlatan fotoğraf ve kullanılan ekipman sergilenecek Seminerlerin de gerçekleştirileceği etkinlik programı kapsamında, trenle Suriye'nin Busra kentine ve Ürdün'de bulunan Derra İstasyonu'na seyahatler yapılacak

Etkinlik programının son gününde ise, Suriye Ulaştırma Bakanı Yarub Süleyman Bedir'in oturum başkanlığını yapacağı ''Hicaz Demiryolu'nun bugünkü durumu ve gelecekteki konumu" konulu konferansta hattın bugünü ve yarını masaya yatırılacak
HİCAZ DEMİRYOLUNUN TARİHÇESİ
Demiryollarının Osmanlı ülkesinde inşaası fikri, Osmanlı ve batı ülkeleri açısından farklı kaygılar üzerine bina ediliyordu Demiryolları Osmanlı açısından, devletin nüfuzunun ülkenin en ücra köşesine ulaştırılması, ülke güvenliğinin sağlanmasında önemli rol üstlenmesi, ülke kalkınmasına katkıda bulunması, yeni toprakların üretime açılması ve ürün çeşidinin artması, ülkede pazar bütünleşmesini ve daha etkin vergi tahsilini mümkün kılması noktasında önem arzediyordu Batı ülkeleri içerisinde özellikle İngiltere açısından bakıldığında, sanayi inkılabını önde gerçekleştiren İngiltere'nin ürünlerine kıta Avrupası ülkelerinin giriş yasağı koyması üzerine, İngiltere başka pazarlara yönelme durumunda kalmış, demiryolu sayesinde İngiltere hem kendi ürünlerine yeni pazarlar bulmuş olacak, hem de buraların hammadde kaynaklarından azami ölçüde faydalanması mümkün olacaktı Diğer batı ülkeleri açısından da benzer kaygılar taşınıyordu

FİKRİN OLUŞUMU

Hicaz bölgesine demir yolu yapımına ilişkin yerli ve yabancılara ait olmak üzere pek çok teklif bulunuyordu 1864'de Alman asıllı Amerikalı mühendis Dr Charles F Zimpel'in, Kızıldeniz ile Şam'ı birleştirecek demiryolu projesi, iki temel gerekçe ileri sürülerek reddedildi; biri hattın geçeceği güzergahtaki Arap kabilelerin tepkileri, diğeri demiryolunun tahmini maliyetinin yüksekliği idi 1872'de Alman mühendis Wilhelm von Pressel'in Osmanlı Asyası'na yönelik demir yolu projesinde, özellikle Hicaz'ın askeri kontrolü açısından önemli kolaylıklar sağlayacağı öne sürülüyordu Bu meyanda 1874 yılında Osmanlı ordusunda görevli binbaşı Ahmed Reşid'in, 1878 yılında Elphinstone Dalrmple adlı bir İngiliz'in teklifleri bulunuyordu

Hicaz bölgesine demir yolu inşaasına yönelik mufassal bir layiha 1880'de Nafia nazırı Hasan Fehmi Paşa tarafından tanzim edildi Hasan Fehmi Paşa'nın layihası ülke kalkınmasına yönelik genel bir projeydi Bu konuda diğer bir isim Hicaz Vali ve Kumandanı Osman Nuri Paşa idi Osman Nuri Paşa 1884'de bir ıslahat layihası kaleme almıştı 1892'de tekrar bir layiha daha sunmuştu 1890'da yapılan diğer bir teklif ise Dr Kaymakam Şâkire ait idi

Hicaz bölgesine demir yolu yapımıyla ilgili sunulan en mufassal teklif ise, Ahmet İzzet Efendi'nin idi Ahmet İzzet Efendi Cidde Evkaf Müdürü iken 1892 Şubatı'nda Bahriye Nezareti aracılığıyla takdim ettiği layihada Hicaz'a yapılacak demiryolunun önemi üzerinde duruyordu Ahmet İzzet Efendi Hicaz bölgesinin geri kalmışlığı üzerinde tahlillerde bulunuyor, bölgenin güvenliğine değiniyordu Ahmet İzzet Efendi Hicaz bölgesi başta olmak üzere Arap yarımadası için yeni bir tehlikenin baş gösterdiğine ve sömürgeci emeller taşıyan ülkelerin faaliyetlerine dikkat çekiyordu Özellikle Süveyş kanalının açılmasıyla Arap yarımadası Avrupalıların ilgi ve müdahale alanına girmiş, dış tehdit ve saldırılara açık hale gelmişti

Ahmet İzzet Efendi layihasında, kutsal topraklara denizden yapılacak bir müdahale karşısında ancak karadan bir savunmanın mümkün olduğunu, bunun için de Şam veya başka bir münasip yerden Hicaz'a bir şimendifer hattının yapılması gerektiğini söylüyordu Layihada özellikle Müslümanların kıblesi ve Peygamberimizin kabrinin bulunduğu kutsal toprakların her türlü tasalluttan korunmasının bu hattın yapılması ile mümkün olacağı belirtiliyordu Diğer taraftan hac yolunun güvenliğinin sağlanması ile daha fazla hacı ve ziyaretçinin geleceği ve bölge ekonomisine katkıda bulunacağı da vurgulanıyordu Ahmet İzzet Efendi'ye göre, demiryolu hattının sağlayacağı askeri üstünlük ve kolaylıklar sayesinde Hicaz bölgesi kontrol altına alınacak ve Osmanlı Devleti'nin Arabistan'da ki siyasi konumu güçlenecekti İnşa edilecek demir yolu ile nakliyat ve ulaşım imkanları artacağından bölgenin kalkınmasında olumlu katkıları olacaktı

Ahmet İzzet Efendi'nin layihası 19 Şubat 1892'de II Abdulhamid'e sunuldu Padişah layihayı tedkik etmek ve görüşlerini almak üzere Erkân-ı Harbiye Feriki Mehmed Şâkir Paşa'ya gönderdi Mehmed Şâkir Paşa, konunun teknik detayları ile birlikte demiryolunun iktisadi ehemmiyeti ve Osmanlı'nın bölgede siyasi hakimiyetinin pekişeceği üzerinde duruyordu

Mısır Fevkalâde Komiseri Ahmet Muhtar Paşa 1897 tarihinde II Abdulhamide sunduğu arizada, İngilizlerin faaliyetlerine dikkat çekiyor, Hicaz ve Yemen sahillerinin karşısında yer alan Afrika kıyıları ile iç kısımlardaki bazı noktaların gelecekte işgal tehlikesine maruz kalacağını belirtiyordu Yine Sevakin limanının İngilizlerin eline geçmesi, kutsal toprakların bir dış gücün tehdid ve etki alanına girmesi demekti Paşa'ya göre İngilizler nezdinde diplomatik girişimlerin yapılması ve Konya'dan Şam'a, Şam'dan Süveyş kanalına uzanan bir demir yolu hattının döşenmesi gerekmektedir Demir yolu hattı ile Osmanlı Devleti'nin hilafeti koruma gücünün artacağına ve pek çok faydanın daha temin edileceğine değinmektedir

1897 yılında Hindistanlı Müslüman gazeteci Muhammed İnşaallah'ın, yapımını Osmanlı devleti'nin gerçekleştireceği ve finansmanının tüm dünya Müslümanlarınca karşılanacağı bir Şam-Medine-Mekke demir yolu fikri vardı Bu demir yolu Yemen'e kadar uzanacaktı Muhammed İnşaallah bu projenin gerçekleşmesi için İslami gazeteler vasıtasıyla yoğun bir propagandaya girişmişti Muhtemelen bu propagandanın da etkisiyle Hicaz Demiryolu meselesi Osmanlı vükela meclisinde müzakere edilmişti

SULTAN II ABDULHAMİD'İN DÜŞÜNCESİ

Sultan Abdulhamid, Osmanlı topraklarında demir yolu yapımını askeri ve stratejik açıdan zaruri görüyor, savaş veya her hangi iç karışıklık esnasında kolay bir seferberlik imkanı elde edileceğini düşünüyordu 93 harbinde İstanbul-Filibe demiryolunun asker sevkinde ne derece önem arzettiği görülmüştü Sırb ve Karadağ savaşlarında demiryolu hatlarının bulunmaması yüzünden karşılaşılan sıkıntılar üzerine yapımını emrettiği Selanik-İstanbul, Manastır-Selanik hatlarının 1897 Osmanlı-Yunan harbinde sağladığı kolaylıklar demir yolu inşaası fikrini güçlendiriyordu Ayrıca Sultan, demiryolunun iktisadi ve politik faydalarını da göz ardı etmiyordu

Sultan Abdulhamid'in nazarında Arabistan yarımadasının ayrı bir yeri vardı Dünya müslümanlarının kutsal şehirleri olan Mekke ve Medine'nin burada bulunması ve Abdulhamid'in aynı zamanda İslam halifesi olması bölgeye ilgiyi artırıyordu Padişahın ve Osmanlı Devleti'nin İslam alemindeki nüfuz ve liderlik vasfının sürebilmesi, bu ilginin sadece teorik planda kalmayıp, pratikde de görülmesiyle mümkündü Ayrıca Arabistan, 19 yüzyılda iyice güçlenen Avrupa emperyalizminin yeni bir hedefi ve ilgi alanı olmuştu Yine kendi başlarına buyruk bedevi liderleri de hesaba katmak gerekiyordu

Bu şartlar karşısında yapılması gereken tek şey, müslümanların kıblesinin bulunduğu bu geniş toprakları her ne pahasına olursa olsun iç ve dış tehlikelere karşı muhafaza etmekti Bu sebeble II Abdulhamid, Arabistan'ın siyasi geleceği açısından taşıdığı önemi bildiğinden kendisine sunulan demir yolu projelerini titizlikle değerlendiriyordu İhtisas sahiplerinin ve devlet erkanının çoğunun mevcud mali ve teknik imkanlarla böyle büyük bir yatırımın başarılamayacağına dair olumsuz kanaatlarına rağmen, "Cenab-ı Hakkın avn u inayeti ve Resul-i Ekrem SAV Efendimiz Hazretleri'nin imdad-ı ruhaniyetine müsteniden hatt-ı mezkûrun inşaası içün" emir verecektir

DEMİRYOLUNUN İNŞAA EDİLMESİNİN NEDENLERİ

1- Dini sebebler; Osmanlı tarihi İslam tarihinin önemli bir devresini teşkil eder Osmanlı devleti de, tarihi İslam devletler topluluğunun önemli bir üyesidir Dolayısıyla Osmanlı'da dinin özel bir yeri vardır Güçlü bir devlete ve güçlü bir sultanın varlığı da bunun için önem arzeder Tebanın can ve mal güvenliğinin yanı sıra din güvenliğinin de sağlanması gereklidir

Dinin koruyuculuğu misyonu Osmanlı'da oldukça ön planda görülüyordu Seferlere çıkılırken teorik gerekçe dinin muhafazası ve din gayreti üzerine tesis ediliyordu Portekizliler Hindistanı işgal ettikleri zaman buranın küffar elinden istihlası için Osmanlı donanmasının Süveyş'e açılabilmesini mümkün kılacak Süveyş kanalı projesinin ön gerekçesinde Hindistan'dan Haremeyn-i Şerifeyn'i ziyarete gelecek Müslümanların yollarının kesilmesi ve dahası müslümanların kafirlerin taht-ı hükümetinde olmalarının reva görülemeyeceği idi

Hicaz demir yollarına atfedilen önem de buradan kaynaklanıyordu Dinin önemli beldelerinin muhafazası, burada yaşayan halkın emnu eman içinde yaşaması, refah seviyelerinin yükselmesi, hac yolunun güvenliği ve hac yolculuğunun kolaylaştırılması, devletin gücünün buralara daha etkin bir şekilde ulaşması gibi sebebler Hicaz demir yollarını önemli kılıyordu

Hicaz Demiryolu'nun inşaa amacı, kamu oyuna haccın kolaylaştırılması olarak açıklanmıştı Aylar süren hac yolculuğu dikkate alındığında Hicaz Demiryolu'nun müslümanlar için taşıdığı önem daha iyi anlaşılır Mesela Şam'dan Hac için yola çıkan bir kişi yaklaşık 40 günde Medine'ye, 50 günde Mekke'ye ulaşıyordu Bu uzun yolculuk esnasında karşılaşılan bulaşıcı hastalıklar, su sıkıntısı, zaman zaman bedevi saldırıları ile seyahat masrafları hac yolculuğunun zorluklarını bir kat daha artırıyordu Hicaz Demiryolu bu uzun ve meşakkatli hac yolculuğunu gidiş-dönüş 8 güne indirecekti Buna 10 günlük ibadet süresi de ilave edildiğinde hac farizası 18 gün içinde yapılmış olacaktı Ayrıca hac yolculuğuna ayrılan masraflar azalarak daha fazla müslümanın hac farizasını yerine getirmesi mümkün olacaktı Yine Hicaz Demiryolu bir şube hattı ile Cidde'ye bağlanarak deniz yolu ile dünyanın değişik ülkelerinden kutsal topraklara gelen diğer hacıların Mekke ve Medine'ye taşınmaları sağlanacaktı

Hicaz Demiryolu'nun hac yolculuğunu kolaylaştırarak, hacca geliş sayısını artıracak olması II Abdulhamid'in İslam dünyasındaki prestijini kuvvetlendirecek, tüm müslümanların II Abdulhamid'in şahsında Osmanlı hilafetine bağlılığı artacak, müslümanların kardeşlik bağları kuvvetlenecek idi

2- Askeri ve siyasi sebebler; Hicaz Demiryolu inşaasının diğer önemli bir sebebi askeri ve siyasi idi Osmanlı Devleti bölgede güçlü olmak zorunda idi Zira kutsal topraklarda devletin etkinliğinin azalması ile devletin müslümanlar nezdinde itibar ve güveni derinden sarsılacaktı Sultan IIAbdulhamid'e sunulan rapor ve layihalarda bu husus açıkça belirtiliyordu

Arabistan, 19 yüzyılda Avrupalı devletlerin bilhassa İngiltere'nin ilgi odağı haline gelmiş idi İngilizler bölgeye nüfuz edebilmek için türlü yollara başvuruyor, nüfuzlu mahalli liderler ve eşraf ile, Mekke şerifleri ve bedevi aşiretleri ile temas kuruyordu Bu temaslar İngiltere'nin bölge ile ilgili uzun vadeli bir planının eseriydi İngilizler bir taraftan Yemen ve Hicaz sahillerinde urbana silah satıyor, diğer taraftan Hicaz bölgesine doktor, öğretmen veya mühendis kisvesi ile gönderdikleri misyonerlerle Hristiyanlık propagandası yapıyorlar, Osmanlı hilafetinin meşru olmadığına dair broşürler dağıtıyorlardı Osmanlı halifelerinin aleyhinde yazılar neşredip, Mekke şeriflerinin hilafet makamının gerçek sahipleri oldukları şeklinde yayın yapan gazete ve dergiler İngilizlerden destek görüyordu

İngilizler'in Süveyş kanalının kontrolünü ele geçirdiken sonra Kızıldeniz ve Aden körfezinde başka bir devletin üstünlük kurmasına müsaade etmeyeceklerini belli etmeleri, Kıbrıs'a yerleşmeleri, ardından Mısır, Somali, Sudan ve Uganda'yı işgal etmeleri, daha önce 1839 başlarında Aden'i ele geçirerek Yemen'e ayak basmaları, başta Yemen ve Hicaz olmak üzere Arabistan yarımadasının geleceği açısından birer tehlike oluşturuyordu

İngilizler, Yemenlileri Osmanlılar aleyhine çevirebilmek için bölgeye ajanlar gönderiyor, Yemenlileri silah ve para ile destekliyor idi Her yolu deneyerek Yemen'de kendi nüfuzları altında bir "hükümet-i mümtâze" teşkilini, daha sonra da planlarını Hicaz kıtasında gerçekleştirmeyi amaçlıyorlardı

Aynı yayılmacı faaliyetler Basra ve civarında da yürütülüyordu Orta Arabistan'da hakimiyet mücadelesi veren İbn Suud hanedanı başta olmak üzere bir çok kabile şeyhi İngilizlerden destek görüyordu İngiltere Necd bölgesinde kuvvetli bir Osmanlı hakimiyeti yerine bir Vehhâbi iktidarının kurulmasını tercih ediyordu

Sultan II Abdulhamid, başta İngiltere olmak üzere Avrupa devletlerinin Osmanlı topraklarındaki yayılmacı girişimlerine karşı İslam Birliği siyaseti ile direnmeye çalışıyordu Bu maksatla müslüman nüfusun yaşadığı çeşitli yerlere din alimleri ve özel temsilciler gönderiyordu Çin, Japonya, Malezya, Hindistan, Mısır, Fas, Tunus, Buhara ve Kafkaslarda faaliyet gösteren temsilciler var idi İslam Birliği siyaseti içerisinde tarikatların ayrı bir yeri vardı Seyyid, şeyh ve derviş gibi tarikat mensuplarına önemli görevler veriliyordu Mesela; Buharalı Şeyh Süleyman'a Rusya müslümanları ile halife arasında bir köprü vazifesi gördürülmüş idi Aynı şekilde Asya içlerine seyyidler, dervişler de İslam siyasetinin birer propagandacısı olarak çalışıyorlar idi

II Abdulhamid aynı siyaseti Arap yarımadası'nda da uygulayacak idi Zira kutsal mekanların bulunduğu bu bölge, padişahın gözünde her hangi bir eyaletten daha önemliydi Saltanatı süresince müslümanlığa eski gücünü ve ihtişamını kazandırmayı hedef edinen bir sultan ve İslam aleminin halifesi için bölgenin değeri tartışılamazdı Arabistan'a hakim olamayan bir halifenin nüfuzu da ortadan kalkacak idi Bunun farkında olan Sultan II Abdulhamid, Arap yarımadasının muhtelif yerlerinde yaşayan mahalli liderler ve kişilerle samimi dostluklar kurmaya yönelmiş ve bu konuda bazı başarılar da elde etmiştir

Ancak, Avrupalı devletler karşısında daha müşahhas tedbirler alınması gerekiyordu Zira, Hicaz bölgesi ve Kızıldeniz sahillerinin kesinlikle kaybedilmemesi için etkili savunma önlemlerinin alınması lazımdı Hicaz ve çevresini elde tutma, Süveyş kanalını İngilizler'in kontrol altına almasından sonra bir kere daha önem arzediyordu Bu kanal İngilizler'e bölgeyi denetleme imkanı sunuyordu Öyle ki Osmanlı'nın Hicaz ve Yemen'e asker sevki bile Süveyş kanalı ile gerçekleşiyordu Her hangi bir durumda Süveyş kanalının kapatılması halinde Osmanlı'nın Hicaz ve Yemen ile olan irtibatı kesiliyordu Hicaz hattı tamamlandığında Süveyş kanalına bu anlamda ihtiyaç da ortadan kalkacak, İstanbul, Mekke ve Medine'ye raylarla bağlanmış olacaktı

Hattın inşası dışardan gelecek saldırılara karşı önemli bir fonksiyona sahip olduğu gibi, bölgede iç isyan ve karışıklıkların kısa zamanda önlenmesinde de önemli askeri bir görevi yerine getirecek, Hicaz'ın bütünüyle kontrol altına alınmasına yardım edecekti

Konsolos raporlarına bakılırsa 20 yüzyılın başlarında Hicaz ve Yemen'deki büyük merkezler dışında Osmanlı hakimiyeti oldukça zayıflamıştı Hicaz hattı asker ve malzeme sevkini kolaylaştıracağından bölgede Osmanlı aleyhine bozulan kuvvet dengelerini değiştirip, mahalli güçlerin etkisini kıracak, siyasi ve askeri otoriteyi güçlendirecekti Böylece merkezin, uzak vilayetleri etkili bir şekilde denetleme imkanı artacaktı Osmanlı hakimiyeti bu hat sayesinde Orta Arabistan'a kadar götürülebilecekti

Diğer taraftan İngiltere'nin hac yolunun emniyetsiz olduğu şeklindeki menfi propagandası da önlenmiş olacaktı Hicaz hattı Osmanlılar'a ve Müslümanlara bir moral kaynağı olacak idi

3- İktisadi sebebler; Hicaz hattının bölgenin iktisadî kalkınmasında önemli bir işlevi olacaktı Hattın geçtiği yerlerin tabi kaynaklarının ekonomiye kazandırılması mümkün hale gelecek idi Süveyş kanalından yapılan askeri sevkiyatın Hicaz hattına kaydırılması durumunda önemli ölçüde tasarruf sağlanacağı hesap ediliyordu Ayrıca hattın inşası halinde uzun vadede Suriye bölgesi ile Hicaz'ın iktisadi kalkınmasına, ticari sirkülasyonun artmasına sebeb olacağı tahminleri yapılıyordu Hattın devreye girmesi ile büyük oranda artması beklenen hacı ve ziyaretçi sayısı, Mekke ve Medine'nin ticaret hacmini genişletecek idi Hacıların bıraktığı paralar demir yolu işletmesi kadar Hicaz ahalisi için de önem arzediyordu

Hattın inşası halinde zahire ve eşya naklinden önemli gelir sağlanacak idi Hattın güzergahında bulunan yerlerde yaşayan halk için istihdam ve ticari imkanlar elde edilecek idi Ayrıca Mekke-Medine arasındaki geniş topraklarda zirai üretim teşvik edilecek idi Nakil vasıtalarının yetersizliği ve pahalılığı sebebiyle uzak pazarlara ulaştırılamayan ürünlerin demiryolunun getireceği ucuz ve hızlı nakil kolaylığı ile uzak pazarlara taşınması mümkün hale gelecek idi Hat ileride bir şube hattıyla Kızıldeniz'e bağlandığında ticari ve ekonomik fonksiyonu daha da artacak idi Bu tasarının gerçekleşmesi, Arabistan, Anadolu ve Hind ticaretinin Süveyş yolundan Hicaz Demiryolu'na çevrilmesi demekti

Ayrıca Hicaz Demiryolu'nun Arabistan'da maden araştırmalarını kolaylaştıracağı, küçük ölçekli sanayi tesislerinin kurulmasına yol açacağı, hayvancılığı olumlu yönde etkileyeceği, yerleşimi özendireceği ve nüfusu artıracağı ileri sürülüyordu Yine bedevilerin modern dünya ile ilişkilerinin artacağı düşünülüyordu

YANKILARI

İslam aleminde: Hicaz Demiryolu projesi kamuoyunda büyük yankılar uyandırmıştır, gerek Osmanlı gerekse bütün İslam aleminde büyük bir memnuniyet ve coşku ile karşılanmış, asrın en hayırlı bir yatırımı olarak telakki edilmiştir

Dönemin gazeteleri hemen hemen her gün proje ile ilgili haber yayınlıyor, kamuoyunun dikkatlerini çekiyordu Hicaz Demiryolu'nun önemi ve sağlayacağı maddi ve manevi faydalar anlatılıyordu İkdam Gazetesi, 3 Mayıs 1900 tarihli nüshasında Hicaz Demiryolu'nu Peygamberimizin ruhunu memnun edecek bir eser olarak takdim ediyordu Sabah gazetesi ise Hicaz Demiryolu'nun hac farizasını kolaylaştıracağını yazıyordu Hicaz Demiryolu sayesinde hacı sayısı beş yüz binlere ulaşacaktı Bu hat Müslümanlara şükür secdesi yaptıracak kadar değerli ve kutsal bir yatırımdı Böylesine hayırlı bir proje bütün Müslümanlarca desteklenmeliydi Sultan II Abdulhamid bu kararından dolayı "Yaşa ey Padişah-ı âlîşân , şevket ve şânın olsun efzunter" şeklinde övgülere mazhardı

Hicaz Demiryolu projesi bütün İslam dünyasında genel bir kabul görmüştür Hint Müslümanları, Fas, Mısır, Rusya, Endonezya ve diğer pek çok yerde yaşayan Müslümanlar Hicaz Demiryolu'nun yapımına duydukları hoşnutluğu yapacakları yardımlarla göstereceklerdi Mısır'da çıkan El-Raid el-Mısrî gazetesi, Hicaz Demiryolunun Müslüman dünyasının Süveyş Kanalı olduğunu yazıyordu

Batı ülkelerinde: Hicaz Demiryolu projesi İslam dünyasında büyük etkiler yaparken, ilk başlarda Avrupa'da ciddiye alınmıyordu Batılılara göre Osmanlılar'ın böylesine büyük bir projeyi gerçekleştirmeleri mümkün değildi Onlara göre Osmanlıların bu proje için ne mali güçleri ne de teknik imkanları vardı İngilizler, Osmanlıları hattı inşaa edecek kabiliyette görmüyorlardı Onlara göre Osmanlıların gayesi bağış toplamaktı Fransızlar da aynı düşüncede idiler; Hicaz Demiryolu'ndan gerçekleştirilemeyecek bir panislamik ütopya olarak söz ediliyordu

FİNANSMAN SORUNU

Hicaz Demiryolu'nun toplam maliyeti ilk aşamada 4 milyon lira olarak tahmin ediliyordu Bu meblağ, 1901 senesi Osmanlı devlet bütçesindeki toplam harcamaların %18'ini geçiyordu Bütçeden ek bir ödenek ayırmak imkansızdı Bu yıllarda dış borçların tediyesi sürüyor, ordu giderleri artıyor, 93 harbi dolayısıyla Rusya'ya savaş tazminatı ödeniyordu Mali istikrarsızlık sebebiyle bütçe açık veriyor, kaynak sıkıntısı yüzünden memur maaşları düzenli olarak ödenemiyordu Üstelik bu dev projeyi gerçekleştirecek bir sermaye birikimi de yoktu

Bu durumda Hicaz Demiryolu projesini gerçekleştirmek için bütçenin dışında yeni finansman kaynakları bulmak gerekiyordu Hicaz Demiryolu sadece Osmanlıların değil bütün Müslümanların müşterek eser ve gururu olacağından inşaatın giderleri öncelikle Müslümanlardan toplanacak bağışlarla karşılanmasına karar verildi Hicaz Demiryolu inşaatının acil olarak sağlanması gereken ihtiyaçları için Ziraat Bankası'ndan kredi alınacaktı Ancak inşaatın başlamasından sonra ortaya çıkacak yeni ihtiyaçlar ve nakit para sıkıntısı karşısında bu büyük yatırımın sadece sınırlı banka kredisi ve bağışlarla yapılamayacağı anlaşılarak yeni kaynaklar devreye sokulacaktır Memur maaşlarından kesintiler yapıldı; resmi kağıt ve evraklar demiryolu yararına satılmaya başlandı; pullar ve kartpostallar çıkartıldı; kurban derilerinden satışından elde edilen paralar demiryolu fonuna aktarıldı; riyal mübadelesinden elde edilen gelirler tahsis edildi Hicaz Demiryolu komisyonuna gelir sağlamak amacıyla bir çok kömür ve demir madenlerinin işletme veya işlettirme imtiyazları da verildi Daha sonra Hicaz Demiryolu Şam'a 460 km uzaklıkta Maan'a ulaşınca hat yolcu eşya nakline açıldığında Şam-Maan-Hayfa arasında başlatılan nakliyatın işletme gelirleri de hattın tamamlanmayan kısmına ayrılmış idi

Hicaz Demiryolu için tüm İslam dünyasından bağışlar yapılıyordu Başta Padişah olmak üzere bütün rical-ı devletten ve toplumun bütün kesimlerinden bağış yapılıyordu Padişah ve çevresi ile Osmanlı devlet adamlarından, bürokratlardan, vilayetler, nezaretler ve diğer resmi kurumlardan, ordu ve emniyet mensuplarından, ilmiye sınıfından, adalet, eğitim ve sağlık personelinden yapılan bağışların yanısıra halk tarafından hemen hemen her yaşta erkek ve kadın, küçük ve büyük kimselerden bağışlar yapılıyordu Tarikat şeyhleri, manevi önderler bağışta yer alıyordu Bağış propagandası sayesinde ülkenin bütün köşesinden yardımlar geliyordu Gazeteler her gün projenin önemini anlatıyor ve bazıları bağış topluyordu

Osmanlı sınırları dışında müslümanların yaşadığı ülkeler ve bölgeler, şehbenderler vasıtasıyla bağışa teşvik ediliyordu Hindistan'dan, Mısır'dan, Rusya'dan Fas'dan önemli yardımlar geliyordu Ayrıca Tunus, Cezayir, Ümid Burnu, Güney Afrika, İran, Singapur, Cava, Çin, Sudan, Amerika, Kıbrıs, Balkanlar, İngiltere, Viyana, Fransa ve Almanya'dan bağışlar yapılıyordu Hicaz Demiryolu'na katkıda bulunanlar çeşitli madalyalarla taltif ediliyordu

Hicaz Demiryolu projesinde Hintli müslümanların katkıları gerçekten takdire şayandır Bu katkıların temelinde II Abdulhamid döneminde Hindistan Müslümanlarına yönelik çalışmaların ve bu çalışmaların sonucu Osmanlı hilafetine yönelik müsbet havanın önemli rolü bulunuyordu Hindistanlı müslümanların Hicaz Demiryolu'na olan destekleri 1900 senesinde başlayıp, hattın Medine'ye ulaştığı 1908 yılına kadar muntazam devam etmiş, 1909 yılında II Abdulhamid'in tahttan indirilmesi ile bıçak gibi kesilmiştir Hicaz Demiryolu projesinin Hindistan'da büyük destekçisi Muhammed İnşaallah 1909 Ağustos'unda Bâbıâliye ulaşan bir mektubunda, eğer Jöntürkler ile İttihad ve Terakki Cemiyeti Abdulhamid'e karşı yaptıkları mumamelenin hakiki sebeplerini açıklamazlarsa Osmanlı toprakları dışında yaşayan Müslümanların hürmet ve muhabbetlerini sonsuza değin kaybedeceklerini yazmaktaydı

Sultan II Abdulhamid'in, Müslümanlar dışında bazı gayrımüslim Osmanlı vatandaşları ve Avrupalıların yaptıkları bağışların kabulünde tereddüt göstermezken, yurt dışındaki Siyonist cemiyetlerden gelen yardım çeklerini tahsil ettirmemesi, siyonizm konusundaki duyarlılığını göstermesi açısından ilginçtir

Gelir kaynaklarını değerlendirdiğimizde karşımıza şöyle bir tablo çıkmaktadır 1900-1908 arasında elde edilen gelirler toplamı 3919696 lira idi Bu yekun içerisinde bağışların oranı yaklaşık % 29 idi Kurban derilerinden sağlanan paralar bağışlara eklendiğinde bu oran % 34'e çıkmaktadır 1902 yılı toplam gelirin % 82"si bağışlardan oluşuyordu Bağışları % 22'lik oranla resmi kağıt ve evrak ile beraber ilmühaber oluşturuyor, % 12'lik oran ile Ziraat Bankası kredisi, % 10'luk pay ile riyal mübadelesinden hazinenin elde ettiği gelir ile sıralamayı, memur maaşlarından yapılan kesintiler, vergi ve harçlar, işletme gelirleri, kurban derilerinden elde edilen hasılat takib ediyordu Başarılı bir mali idare sayesinde 1900-1909 arasında her sene gelirler giderlerden daha fazla gerçekleşmiştir

İNŞAAT

İnşaat işleri komisyonlar tarafından yürütülüyordu 2 Mayıs 1900 tarihinde kurulan Komisyon-ı Ali padişahın riyaseti altında çalışan üyelerden oluşuyordu Komisyon bütün işlerin merkez ve mercii durumunda idi Ayrıca bu komisyona ilave olarak Şam komisyonu, Beyrut ve Hayfa komisyonları da kurulmuş idi

Hicaz Demiryolu inşaatında çalışan personelin ekseriyeti yerli idi Pek az yabancı personel çalıştırılmıştı Ayrıca Hicaz Demiryolu'nda istihdam edilmek üzere mühendis, teknisyen ve işletme memuru yetiştirilmesi yönünde tedbirler alındı İnşaatda askerlerden azami ölçüde istifade edildi Binlerce asker işçi Hicaz Demiryolu inşaatında çalıştırıldı Hicaz Demiryolu için teknik malzeme Avrupa ve Amerika'dan ithal edildi

2 Mayıs 1900 tarihli padişah iradesinden sonra Hicaz Demiryolu için hazırlıklar başlamış, demiryolu güzergahının tayini konusunda muhtelif görüşler bulunmasına rağmen padişahın da isteği üzerine Hicaz hattı tarihi hac yolu boyunca yapılmasına karar verilmiştir Hat Şam'dan Meke'ye kadar uzatılacak idi Daha sonra Mekke'den Cidde'ye, yan bir hatla Akabe körfezine indirilmesine, ileride Mekke'den Yemen'e, Medine'den Necd istikametinde Bağdat'a doğru uzatılması düşünülüyordu Ayrıca Cebel-i Düruz, Aclun ve Kudüs'e şubeler inşaa edilmesi tasavvur ediliyordu

Plana göre inşaata Şam-Maan arasında karşılıklı başlanacak, bu bölüm bittikten sonra Maan-Medine hattı yapılacak idi Bu arada Hicaz Demiryolu ve çevresinde gayrimüslim Osmanlı vatandaşlarıyla ecnebi kolonizasyonunu önlemek düşüncesiyle, Müslümanlardan başkasına bölgede yerleşim ve maden arama izni verilmeyecek, daha önce verilmiş olan maden çıkarma ruhsatları da iptal edilecek idi

Hicaz Demiryolu'na 1 Eylül 1900 tarihinde Şam'da yapılan resmi bir törenle fiilen başlandı 1 Eylül 1904'de hat 460 kilometrede bulunan Maan'a ulaştı Hicaz Demiryolu'nun Akdeniz'e bağlantısını sağlayacak Hayfa hattı ise Eylül 1905'de bitti

Bu arada Hicaz Demiryolunı Maan-Akabe arasında bir şube hattıyla Akabe körfezine bağlama düşüncesi vardı Bu hat ile Süveyş kanalı şirketine sevkiyat için ödenen paranın hazinede kalması sağlanacak, ileride askeri ve sivil bütün nakliyat Hicaz Demiryolu ile yapılacak idi Silah ve asker sevkinde sağlanacak kolaylık sayesinde Hicaz, Kızıldeniz ve Yemen'de Osmanlı Devleti'nin etkinliği artacak idi

Hicaz Demiryolunı bir şube hattıyla Akabe körfezine bağlama düşüncesine İngilizler şiddetli tepki gösterdi Bu hat için hazırlıkların tamamlandığı bir sırada İngilizler'in Akabe'nin Sina Yarımadasına dahil olduğunu ileri sürerek burada karakollar kurmaları için Mısırlıları harakete geçirdi Osmanlılar ise Akabe'nin Hicaz'ın bir parçası olduğunu ileri sürüyorlardı İngilizlerin yoğun baskıları sonucu Akabe demiryolu projesinden vazgeçildi İngilizlerin niyeti Osmanlıları Kızıldeniz ve Süveyş'den uzak tutmak idi

Hicaz hattı 1906 yılına gelindiğinde 750 kilometreyi bulmuştu 1 Eylül 1906'da 233 kmlik Maan-Tebük, bir sene sonra 288 kmlik Tebük-el-Ulâ bölümleri tamamlandı El-Ulâ aynı zamanda gayrimüslimlerin ayak basmaları dinen yasak olan kutsal toprakların başlangıç noktasını teşkil ediyordu Bu sebeble buradan itibaren 323 kmlik El-Ula-Medine hattı tamamen Müslüman mühendis, müteahhid, teknisyen ve askerlerce inşaa edildi Hattın Medine'ye yaklaştığı sıralarda bölgede yaşayan kabilelerin şiddetli muhalefet ve saldırıları baş gösterdi Nihayet bu bölüm 31 Temmuz 1908 tarihinde tamamlanmış, 1 Eylül 1908 tarihinde yapılan resmi bir törenle Hicaz Demiryolu bütünüyle işletmeye açılmış idi

Demiryolu inşaatı sırasında çok sayıda köprü, tünel, istasyon, gölet, fabrika ve çeşitli binalar yapılmıştır Mesela küçük büyük 2666 adet kargir köprü ve menfez, 7 gölet, 7 demir köprü, 9 tünel, Hayfa, Der'a ve Maan'da 3 fabrika, lokomotif ve vagonların tamir edildiği büyük bir imalathane inşaa edildi Ayrıca Medine istasyonunda bir tamirhane, Hayfa'da bir iskele, büyük bir istasyon, anbarlar, dökümhane, işçilere mahsus binalar, boruhane ve işletme binası, maan'da bir otel, Tebuk ve Maan'da birer hastane, 37 su deposu inşaa edildi

MALİYET

Hicaz Demiryolu'nun 161 kmlik Hayfa hattıyla birlikte 1464 kilometreye ulaşan hattın toplam maliyeti 3066167 lirayı bulmuş idi Bir başka hesaplama ile 3456926 liraya ulaşmış idi Hattın bu maliyeti Avrupalı şirketlerce Osmanlı topraklarında yapılan demiryollarından daha ucuz idi Bu ucuzluk işçi üçretlerinden kaynaklanmakta idi

Hicaz Demiryolu ile ilgili harcamaların yarıdan çoğu yurt dışından getirilen malzemeye gitmişti Giderlerin diğer önemli bir kısmı inşaat masrafları, Suriye'deki mühendis ve teknik personelin maaşları ile Ameliyat (amele) taburlarına verilen ücretler ve ikramiyelere ait idi

DÜZENLENEN SEFERLER

Hicaz Demiryolu işletmeye açıldıktan sonra Hayfa ile Şam arasında her gün, Şam ile Medine arasında haftada üç gün karşılıklı yolcu ve ticari eşya katarları çalışıyordu Hac mevsimi boyunca Zilhicce'nin onundan Safer ayı sonuna kadar Şam-Medine arasında yine karşılıklı üç sefer yapılmaktaydı Yalnız hac dönemine mahsus olmak üzere gidiş geliş için tek bilet yeterliydi

Daha önce Şam-Medine güzergahı develerle 40 günde kat edilirken Hicaz Demiryolu ile aynı mesafe 72 saate (3 gün) inmişti Üstelik haraket saatları namaz vakitlerine uygun şekilde tanzim edilmiş olması, trenlerin istasyonlarda yolcuların namazlarını kılacak kadar bekletilmiş olması büyük kolaylıklar sağlıyordu İsteyenler namazlarını camii vagonunda kılabiliyordu 1909 yılında aynı vagonda günün beş vaktinde hacılara müezzinlik yapan bir görevli bulunuyordu 1911'den itibaren başlatılan bir uygulama ile dini ve milli bayramlarda özel tren seferleri düzenlendi Mesela Mevlid-i Nebevi'ye tesadüf eden günlerde Medine'ye oldukça ucuz Mevlid trenleri kalkıyordu Ayrıca Müslüman ailelerin rahatlıkla seyahat edebileceği şekilde vagonlarda düzenlemeler yapılmıştı

İKİNCİ MEŞRUTİYET SONRASI GELİŞMELER

II Meşrutiyet sonrası siyasi gelişmelerden Hicaz Demiryolu da etkilenecektir Hat'da çalışan çok sayıda yüksek dereceli memur görevden uzaklaştırılmış, demiryolu işlerinde tecrübe kazanmış subaylar 5 Ordu bünyesine alınmış ve boşalan yerlere Yıldız'dan uzaklaştırılan alaylı zabitler getirilmişti Ayrıca senelerdir istihdam edilen Hayfa'daki bahriye erleri geri çekilmiş, haraket memurlarının işlerine son verilmiş, bu arada çok sayıda memur kendi istekleriyle istifa etmişti Hicaz hattı için yeterli sayıda mühendis ve işletme memuru bulunamadı Gazete ilanlarıyla memurlar aranmaya başlandı Meşrutiyetin ilk yıllarında tecrübeli eleman eksikliği nedeniyle demiryolunun çeşitli bölümlerinde Avrupalılara iş vermek zorunda kalındı

II Meşrutiyet sonrası Hicaz Demiryolu'nun ünvanıyla birlikte idari yapısında da değişiklikler oldu Hamidiye-Hicaz Demiryolu ismi yerine sadece Hicaz Demiryolu denildi Demiryolunun idaresinde zaman içerisinde bir çok değişikliğe gidildi Demiryolu idaresi önce komisyonlarca sonra Harbiye, Evkaf nezaretleri ve direkt sadarete bağlandığı oldu I Dünya Savaşı'nın başlaması ile birlikte bütün demiryolları askeri nakliyata tahsis edildi

II Abdulhamid'in hal'inden sonra bazı şube hatları yapıldı İlk olarak 1911'de hattın başlangıç noktası Şam merkezine getirildi Kudüs şubesinin tali hatları açıldı I Dünya Savaşı sırasında da demiryolu inşaası sürdü ve askeri hatlar inşaa edildi Bunlar, Hicaz Demiryolu'nun Mısır şubesinin hatları idi

Hicaz Demiryolu'na bağlı olarak Suriye Filistin topraklarında inşa edilen bu hatlar, Fransızların muhalefetine rağmen gerçekleştirildi Fransızlar 1913'de istikraz temini için Paris'e giden Cavid Bey'e demiryolu konusunda duydukları rahatsızlıkları dile getirmişler; Osmanlı Devleti'ne verecekleri borç karşılığında Suriye ve Filistin'de kesinlikle demiryolu yapılmamasını ve yapılmakta olanların da hemen durdurulmasını şart koşmuşlardı Fransızlar ayrıca Hicaz Demiryolu'nun temdidi işi de dahil olmak üzere Osmanlı topraklarında inşaası düşünülen şimendifer hatları imtiyazlarının kendilerine verilmesini istemişlerdi

Yapılan başka tali hatlarla birlikte 1918'de Hicaz Demiryolu'nun uzunluğu 1900 kilometreyi aşmış idi

Hicaz Demiryolu'nun ilk başta Mekke'ye kadar uzatılması oradan da Ciddeye bağlanması düşünülüyordu Medine- Mekke- Cidde demiryolu hattı Osmanlı Devleti açısından büyük önem taşıyordu Hicaz Demiryolu'nun hedefe ulaşması bu hattın inşaası ile mümkündü Bu hattın inşaası Osmanlı Devleti'nin İslam alemindeki nüfuz ve itibarını artıracak idi Hicaz Demiryolu için İslam ülkelerinden bağışta bulunan Müslümanların en büyük arzusu Cidde ve Mekke hatlarının tamamlanması idi İki kutsal şehir arasındaki develer ile alınan 12 günlük yol tren ile 24 saata inecekti Böylece bölgeye gelen hacı sayısı artacaktı

Medine-Mekke-Cidde hatları dini olduğu kadar siyasi ve askeri açıdan da önem arzediyordu Öncelikle devletin otoritesini buralara kadar etkin bir şekilde ulaştırma imkanı doğuyordu Ancak bu hat, Mekke Emiri Şerif Ali Paşa'nın, Hicaz Valisi Ahmet Ratıp Paşa'nın ve bedevi kabilelerin muhalefetiyle karşılacaktı Paşaların bu muhalefeti II Meşrutiyetle birlikte ber taraf edildiyse de bedevilerin muhalefeti sürüyordu Her şeye rağmen başlanılmasına karar verilen hat Trablusgarb ve Balkan harbleri yüzünden başlanılamamıştır Proje tehir edilmiştir Yine Hicaz Demiryolu'nı Yemen, Süveyş, Necd ve Irak'a uzatma tasavvurları da sonuçsuz kalmıştır

SONUN BAŞLANGICI

I Dünya Savaşı sırasında Hicaz Demiryolu'nda ciddi sıkıntılar yaşanmaya başlar Demiryolu savaş nedeniyle sivil ulaşıma kapatılır ve aynı gerekçelerle hac seferlerinin yasaklanması Hicaz'da ekonomik sıkıntılara yol açar Ticari faaliyetler önemli ölçüde azalır Savaş boyunca Hicaz Demiryolu ile yapılan sevkiyatın artması malzeme teminini zorlaştırmıştır

Daha da önemlisi Mekke Emiri olan Şerif Hüseyin'in isyanı Hicaz Demiryolu'nun sonunu getirecektir Şerif Hüseyin, kendisinin bölgede nüfuzunu azaltacak projelere sıcak bakmıyor, Mekke-Cidde hattının yapımına gizliden gizliye karşı çıkıyordu Osmanlı Devleti'nin Balkan ve Trablusgarb savaşlarından sonra içine düştüğü ağır ekonomik ve siyasi tabloyu gördükten sonra Şerif Hüseyin sonuçta bağımsızlığa varacak daha büyük hedefler peşinde koşmaya başladı İlk defa oğlu Abdullah vasıtasıyla 1912'de İngilizler ile temasa geçti Şerif Hüseyin Arap imparatorluğu kurmak peşinde idi Dışardan güçlü bir desteğe ihtiyacı vardı Şerif Hüseyin İngiltere ile anlaşmayı ve bu devletin desteği ile hedefine ulaşmayı düşünüyordu Hüseyin kuracağı Arap imparatorluğunun sınırını kuzeyde Toroslara, doğuda Osmanlı- İran sınırı ile Basra körfezine, batıda Akdeniz ve Kızıldeniz'e güneyde Aden hariç Umman denizine kadar geniş bir alan yayıyordu

Şerif Hüseyin İngilizler ile anlaştı Anlaşmaya göre Şerif Hüseyin Osmanlı'ya isyan ettiği takdirde kendisine para, silah, cephane ve erzak verilecek, savaşın sonunda da bağımsız bir Arap devletinin kurulması desteklenecekti Osmanlı ise Şerif Hüseyin'in isyan edeceğini tahmin edemiyordu

1916 Haziran'ına kadar Osmanlı'yı ustaca oyalayan Şerif Hüseyin, Haziran 1916'da isyan etti Bu tarihde Cidde, Temmuz'da Mekke, Eylül'de Taif asilerin eline geçti Şerif'in isyanıyla Filistin ve Sina cephelerinin aleyhine Hicaz'da bir cephe açılıyor ve Hicaz Demiryolu'nun güvenliğinin sağlanması ön plana çıkıyordu

Hicaz isyanında kullanılan araçlardan biri demiryolu hatlarını sabota etmekti Osmanlı Devleti hattın güvenliği için binlerce askerden oluşan bir koruma ordusu kurduysa da başarılı olamadı Bedevilerin sabotaj ve saldırıları İngilizler tarafından organize ediliyordu Lawrence Hicaz Demiryolu'nda bulunan Osmanlı kuvvetlerini yok etmektense ray ve lokomotiflerin tahrip edilmesini daha akılcı buluyordu

Nitekim 26 Mart 1918'de kuzeyden gelen posta treninden sonra Medine'ye başka bir tren gelemiyecek, Medine'den kuzeye sevk edilen en son tren ise Tebükten yukarı geçemiyecek idi Ekim 1918'e gelindiğinde Medine'nin dışında bütün Arap toprakları düşman eline geçmişti 30 Ekim 1918'de Osmanlı Devleti'nin I Dünya savaşında mağlubiyetini tescilleyen Mondros Mütarekesi'nin 16 maddesi ile Hicaz, Asir, Yemen, Suriye ve Irak'ta bulunan bütün Osmanlı muhafız kıtaları en yakın İtilaf devletleri kumandanlıklarına teslimi emrediliyordu Böylece Osmanlı Devleti'nin Hicaz Demiryolu ile birlikte Arabistan topraklarıyla da irtibatı kesiliyordu

HİCAZ DEMİRYOLLARININ SONUÇLARI AÇISINDAN TAHLİLİ

Askeri ve siyasi sonuçları; Hattın askeri faydaları 1904'de Şam-Maan kısmının tamamlanmasından hemen sonra görülmeye başladı Yemen'de İmam Yahya'nın başlattığı isyan, Suriye'den ağır silahlar ile takviye edilen bir yardım kuvvetinin Maan'a kadar demiryolu ile naklinde görüldü Daha önce 12 günde katedilen Şam-Maan arası 24 saatte demiryolu ile katedilmişti

Hicaz Demiryolu bütünüyle işletmeye açılmasıyla birlikte daha geniş biçimde askeri amaçlara hizmet etmeye başladı 1914'de I Dünya Savaşının etkisiyle demiryolu ile nakledilen asker sayısı hızla yükselmiş ve 147587'ye ulaşmıştır Asker sevkiyatının yanısıra askeri mühimmat da demiryolu ile nakledildi Hicaz Demiryolu, Süveyş'e bağımlılığı asgariye indirdi

Hicaz Demiryolu sayesinde bölgede Osmanlı Devleti'nin hakimiyeti ağırlık kazandı Bölgede zaman zaman vuku bulan isyanlar demiryolu sayesinde bastırıldı Osmanlı hakimiyeti demiryolu ile birlikte güney Suriye'de geniş bir alanı etkilerken Hicaz'da sınırlı bir alanda ve daha çok hat boyunca tesirli idi Hattan uzak yerlerde aynı etkinlik söz konusu değildi

Hicaz Demiryolu nın bölgede sebep olduğu en belirgin siyasi değişim Medine'de görüldü Hicaz Demiryolu ve telgraf hattı sayesinde İstanbul- Medine arasında doğrudan haberleşme ve irtibat sağlanarak bölge ile merkez arasındaki resmi yazışmalar Medine Muhafızlığı ile yapılmaya başlandı Bu gelişme ile şehrin siyasi önemi artmış oldığından 2 Haziran 1910'da Medine Sancağı Hicaz Vilayeti'nden ayrılarak elviye-i gayrı mülhaka statüsüyle doğrudan Dahiliye Nezareti'ne bağlandı Şehirde 1908'den sonra iki okul, 1 İttihad ve Terakki Partisi mahalli şubesi kuruldu 1913'de yine devlet eliyle Medrese-i külliye adıyla bir yüksek öğrenim müesesesinin temeli atıldı ve 1914'de öğretime açıldı Medine civarında Ayn-ı Zerka Suyu'nun demir borularla şehre akıtılması sağlandığı gibi, padişah adına bir camii inşaa edildi Harem-ı Şerif elektrikle aydınlandı 1911'de Medine'de yapılması düşünülen ıslahat ile ilgili çalışmalara başlandı

Surreler demiryolu ile taşınmaya başlandı Harameyn halkına yollanan son surre Hicaz hattı sayesinde Medine'ye ulaşabilmişti Hicaz'a tayin edilen Vali ve diğer görevliler demiryolunu kullanıyorlardı Muhtemel bir savaşta Süveyş kanalı kapatılsa bile demiryolu vasıtasıyla Hicaz ile irtibat kesintiye uğramayacaktı Bu meyanda I Dünya savaşı yıllarında Osmanlı gemilerine Süveyş kanalının kapatılması üzerine, demiryolu büyük hizmetler vermiştir Sina ve Filistin cephelerine Suriye'deki 4Ordu'dan yapılan askeri sevkiyatın tamamı Hicaz Demiryolu üzerinden gerçekleştirildi Hicaz Demiryolu 1914-18 arasında asker sevkiyatında olduğu gibi zahire naklinde hayati bir görev üstlendi Hicaz bölgesinde patlak verecek bir isyan, demiryolunun sağlayacağı nakliyat kolaylığı ve lojistik destek imkanlarıyla çabuk ve etkin bir şekilde bastırılması mümkün hale geliyordu

Demiryolunun önemi Şerif Hüseyin'in 1916'da isyanıyla daha da arttı Hicaz hattı, Mekke, Cidde ve Taif'in asilerin eline geçmesinden sonra Medine'nin can damarı oldu Medine şehrinin kuzeyle bağlantısı demiryolu ile sağlandı ve şehrin 1919'a kadar düşürülememesinde Hicaz hattının önemli bir payı oldı 1917'de Medine'de baş gösteren iaşe sıkıntısı sebebiyle şehirde sivillerden oluşan 40000 insan ile mukaddes emanetler Mart ayı içerisinde Demiryolu ile Şam'a nakledildi

Hicaz Demiryolu'nun sosyo ekonomik sonuçları; Hicaz hattı bütün eksikliğine rağmen bölge ekonomisine canlılık getirmiştir Mesela 1910 yılında toplam 65757 ton ticari eşya taşınmış, ileri senelerde bu miktar artmıştır Demiryolu ticari eşyanın nakli yanında canlı hayvan naklinde de kullanılmıştır

Demiryolunun yerleşim alanlarına etkisi daha çok tarıma elverişli sahalarda belirgindi Demiryolu ile yapılan ticaret özellikle Filistin ve Suriye'nin tarım bölgelerinde en yüksek noktalara ulaştı Hicaz Demiryolu Suriye bölgesindeki bazı şehirlerin gelişmesine önemli etkileri oldu Şam, Suriye'nin en büyük yerleşim merkezi haline geldi Hattın yolcu ve eşya gelirlerinin 1/3'i buradan sağlandı Hicaz hattı Şam şehrinin ticari hayatına canlılık getirdi Şam'dan yapılmakta olan senelik 100000 tonluk ihracat ve ithalat artık demir yolu ile yapılıyordu

Hicaz hattı sivil yolcu taşımacılığında yükselen bir grafik çizdi 1910'da 168448, 1914'de 213071 kişi taşındı Sivil asker toplam 1910'da 246109, 1914'de 360658 idi Hicaz Demiryolu 1910-14 arasında kâra geçti 1915 yılında ise sivil taşımacılığa kapatılması ile zarar etti Hicaz Demiryolu'nun gelir kaynaklarının başlıcası yolcu ve eşya nakliyat gelirleri idi
Hayfa, demiryolu sayesinde bir ihracat ve ithalat limanı olmaya başladı Hicaz Demiryolu'nun Akdeniz'e açılan yegane kapısı olan Hayfa limanının toplam ihracatı 1907'de 270000, 1912'de 340000 sterline çıkmıştı 1904'de 296855 tonluk ihracat 1913'de 808763 tona yükselmişti Hayfa küçük bir yerleşim merkezi iken demiryolu sayesinde nüfusu hızla artmış ve başta Almanlar olmak üzere yabancı tüccar ve yatırımcıların ilgisine mazhar olmuştur

Hicaz Demiryolu bölge turizminin gelişmesine de önemli katkı sağlamıştır Filistin topraklarında bazı kutsal yerleri ziyaret etmek isteyen ecnebilere mahsus özel tren seferleri düzenlendi Diğer taraftan iç turizmi canlandırmak amacıyla mübarek günlere tesadüf eden tarihlerde Medine'ye Hayfa ve Şam'dan ucuz trenler kaldırıldı Bu seferler büyük ilgi gördü Fakat Hicaz Demiryolu'nun turizme katkısı sınırlı kaldı

Demiryolunun sosyo-ekonomik değişime etkisi yerleşim birimlerinin hata yakınlık ve uzaklığına bağlı olarak farklı idi Demiryolu boyunca yerleşim birimleri gelişme kaydetti İç kesimlerdeki kasaba ve köylerin ithalatı ihracata göre fazla gerçekleşirken, istasyonlara yakın yerlerde aksi bir gelişme görüldü Buralarda bilhassa tahıl ürünleri istihsali arttı Demiryolu, üreticileri tahıl ürünlerini uzak pazarlara taşımaları için teşvik etti Mesela Havran'dan Hayfa'ya yapılan buğday ihracatı 1903-1910 arasında iki kat yükseldi Demiryolu, bölgeye ithal edilen malların fiyatlarını da aşağıya çekti Bu sayede Şam'dan getirilen meyve ve sebzeler Şam fiyatları ile Medine'de satılabiliyordu

Hicaz Demiryolu inşaatı ile birlikte bilhassa Amman ve çevresinde yer alan yerleşim alanlarında stratejik ve ekonomik düşüncelerle Çerkes ve Çeçen muhacirlerinden oluşan yeni köyler tesis edildi Demiryolu güzergahına yakına mahallere iskan edilen bu muhacirler, bir taraftan bölgedeki bedevilerin haraket serbestiyetini daraltarak Osmanlı Devleti lehine bir denge unsuru oluyor, diğer taraftan hattın muhafazasında ve yörenin gelişmesinde önemli rol oynuyordu 1901-1906 arasında Amman'ın doğusuna sevkedilen ve hat boyunca iskanları teşvik edilen Çeçen ve Çerkes muhacirler sayesinde Amman civarındaki araziler ekilmeye başlandı

Hicaz Demiryolu'nun bedevilere sağladığı faydalar ise sınırlı idi Bedeviler hattı korumak üzere devletten tahsisat alıyordu Bu uygulama kabilelerin demiryoluna saldırı arzularını frenliyordu Diğer bir faydası ise hatta çalışanlara sattıkları et, süt ve peynir satışından kazandıkları paralar idi Yine bedevilerin Demiryolu nezaretine ve inşaat müteahhitlerine kiraladıkları develerden elde edilen gelirleri de var idi

Hicaz Demiryolu, inşaat sektörü ile birlikte demiryolu yan sanayiinin de gelişmesini sağladı Demiryolu tesislerinden başka çok sayıda resmi ve özel nitelikli binalar yapıldı

Hicaz Demiryolu Osmanlı postalarınca da geniş bir şekilde kullanıldı Hicaz telgraf hattı, resmi ve sivil haberleşmede önemli kolaylıklar sağladığından geniş ölçüde kullanıldı

Hicaz Demiryolu çok sayıda demiryolu mühendisi, teknisyen, telgrafçı, makinist, işletmeci ve memurların yetişmesini sağladı Demiryollarında tecrübe kazanan askerler ileriki yıllarda sivil olarak da çalışmaya başladılar Teknik eğitim yapan bazı okullarda şimendifercilik dersleri konuldu Yeni mezun mühendislerin Hicaz hattında pratik ve tecrübe kazanmaları sağlandı Yurt dışına yüksek öğrenim ve ihtisas için mühendis ve öğrenci gönderildi

Askeri teknisyenler için demiryolu bir eğitim ocağı oldu I Dünya savaşı sırasında Osmanlı Devleti tarafından yabancı şirketlere ait demiryollarına el konulduğunda teknik eleman ve personel sıkıntısı çekilmedi

Daha da önemlisi Cumhuriyet döneminin ilk demiryolu teknik kadrosunu da yine Hicaz demiryolunda tecrübe kazanmış kişiler oluşturacaktı

Dini sonuçlar; Hicaz Demiryolu'nun en büyük dini hizmeti Şam-Medine güzergahını kullanan Müslümanlara sağladığı olağan üstü seyahat kolaylığı oldu Deve kervanları ile 40 günde aşılan Şam-Medine arası trenle 3 güne indi Daha çok Müslümanın hacca gitmesine vesile oldu Her şeyden önemlisi hacıların Şam-Medine arasında bedevi saldırılarından kurtulmaları idi 1909'da 15000 hacı karşılıklı olarak trenle seyahat etti 1911'de Hicaz'a gelen 96924 hacıdan 13102'si Medine'ye gelişte demiryolunu kullandı Geriye kalanı denizyolu ile Cidde limanlarından giriş yaptıklarından Hicaz hattından faydalanamadı Hicaz'a deniz yolu ile gelen hacılar demiryolundan istifade edememenin sıkıntısını çektiler Özellikle Hindistan Müslümanları hattın temdidini çok arzu ediyorlar bunun için yardımda bulunmaya hazır olduklarını belirtiyorlardı


Bütün bu eksikliklerine rağmen demiryolu İslam aleminde büyük akisler uyandırmıştı II Abdülhamid'in prestijini güçlendirmişti Halifenin nüfuzu o denli artmış idi ki 1909'da Abdülhamid'in hal'inde Hindistan'da büyük şok yaşanmış, bir süre Hicaz Demiryolu'na yardımlar kesilmişti II Abdülhamid ile özdeştirilen Hicaz hattı kamu oyunda geniş bir kabul ve ilgi görmüş, Müslümanlar bu proje etrafında ortak bir dayanışma ve güç birliği oluşturmayı başarmıştı

Proje ilk günden itibaren İslam dünyasının müşterek bir hedef ve ideali haline geldi En üst seviyede bürokratından en sade Müslümanına kadar binlerce insan yardıma koştu Gönüllü iane komiteleri kuruldu Basın aylarca hep Hicaz Demiryolu'nun önem ve kutsallığını işledi Hattın Medine'ye ulaşması münasebetiyle İslam aleminde büyük çoşku yaşandı

Hicaz Demiryolu, müslümanların kendilerine güvenlerini tazelemesi açısından son derece etkili oldu ve Müslümanların da büyük işler başarabilecek bilgi ve teknik kabiliyete sahip olduklarını gösterdi Osmanlı Devleti'nin öncülüğünde kazanılan bu başarı Müslümanların iyi organize olduğu takdirde neler yapabileceklerinin de bir örneğini oluşturdu Ortak bir ideal etrafında Müslümanların yardımlaşma ve dayanışma şuurunun oluşmasında büyük rol oynadı


Hülasa, Hicaz Demiryolu projesi, Sultan II Abdulhamid'in öncelikle askeri, siyasi ve dini hedefleri olan, ikinci derecede iktisadi hedefleri göz önüne alınan büyük bir projesi idi Hicaz Demiryolları, Osmanlı'nın kısa ömürlü de olsa kısmen gerçekleştirdiği yarıda kalmış bir hülyası olarak tarihe mal olmuştur
Kaynak: Ajanslar

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.