![]() |
Türkülerimiz Ve Hikayeleri |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Türkülerimiz Ve HikayeleriGüvercin uçuverdi Kanadın açıverdi Elin oğlu değil mi Sevdi de kaçıverdi A benim aslan yarim Duvara yaslan yarim Duvar cefa götürmez Sineme yaslan yarim Güvercinim uyur mu Çağırsam uyanır mı Yar orada ben burda Buna can dayanır mı A benim hacı yarim Başımın tacı yarim Eller bana acımaz Sen bari acı yarim Caminin müezzini yok İçinin düzeni yok Çok memleketler gezdim Misget'ten güzeli yok Daracık daracık sokaklar Misget şeker topaklar Pul pul olsun dökülsün Seni öpen dudaklar Caminin ezan vakti İçinin düzen vakti Ben Misget'i yitirdim Sonbahar gazel vakti Gökte yıldız sayılmaz Çiğ yumurta soyulmaz Üçer avrat almayan Hiç erkekten sayılmaz Misket, ufacık tefecik bir elma türü ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ankara'nın sayılı efelerinden Osman, genç, yakışıklı, geniş omuzlu,burma bıyıklı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yörenin ünlü ağalarından Kır Ağa, bir gün Huriye'yi su doldururken görüyor çeşme başında ![]() ![]() ![]() ![]() Huriye, akşamı zor eder ![]() ![]() ![]() ![]() Osman Efe, çılgına döner ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kır Ağa, ''Demek dünkü çocuk bize meydan okuyor ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Belirlenen gün ve yerde karşılaşıyorlar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kadın-kız da yollara dökülmüş uzaktan görünen kalabalığı bekliyor ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Çok geçmeden kalabalık elma ağacına ulaşınca, bir feryattır kopuyor ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Türkülerimiz Ve Hikayeleri |
![]() |
![]() |
#2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Türkülerimiz Ve HikayeleriHastane önünüde incir ağacı Doktor bulamadı bana ilacı Baştabib geliyo zehirden acı Garip kaldım yüreğime dert oldu Ellerin vatanı bana yurt oldu Mezarımı kazın bayıra düze Benden selam söyleyin sevdiğim gıza Başına koysun, karalar bağlasın Gurbet elde kaldım diye ağlasın Komşu kızı ile beşik kertmesi olan bir genç asker'de vereme yakalanır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Türkülerimiz Ve Hikayeleri |
![]() |
![]() |
#3 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Türkülerimiz Ve Hikayeleri- İstanbul'u mesken mi tuttun? Bu güzelleri gördün beni unuttun mu? Sılasına gelmeğe yemin mi ettin yoksa? Yarim İstanbul'u mesken mi tuttun aman Gördün güzelleri ben unuttun aman Beni evinize köle mi tuttun aman Gayri dayanacak özüm kalmadı aman Mektuba yazacak sözüm kalmadı aman Yarim sen gideli yedi yil oldu aman Diktigin fidanlar meyveye döndü aman Seninle gidenler silaci oldu aman Gayri dayanacak özüm kalmadı aman Mektuba yazacak sözüm kalmadı aman Güz güneşi sarı sarı devriliyordu o ikindi üzeri de uzaklardaki mor dağların ardına ![]() ![]() ![]() ![]() Derin bir iç geçirdi ![]() Bir çocuğu olsaydı bâri ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Gene derin bir iç geçirdi ![]() Yedi yıl, yedi koca yıldır İstanbul dedikleri güzeli bol, seyranı renkli İstanbul'da ne bekliyor da gelmek bilmiyordu? Sakın orda gül yüzlü, bal dudaklı, kara kaş kara gözlü bir güvercin göğsü topukluya ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yanında bir karaltı ![]() ![]() Resullarin Emine anaydı gelen: - Ne o kınalı kekliğim benim? dedi ![]() ![]() - Yoook, ağlamıyorum nene ![]() ![]() ![]() Gün görmüş, umur sürmüş kırış kırış nene inanmadı: - Ağlıyon kınalı kekliğim, sürmelim ağlıyon ![]() ![]() ![]() "Kınalı keklik" gene derinden bir çekti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() - Sus bacım, dedi ![]() - Gözlerinden döktüğüne yazık! Sağdan soldan herkes bir şey söylüyordu: - El oğlu değil mi? En iyisinin köküne kibrit! -Vallaha Amasyanın bardağı, biri olmazsa biri daha bence ![]() ![]() - En doğrusu bu ama ![]() ![]() ![]() ![]() - Dinlemiyor ki! - Bu gençlik, bu tâzelik ![]() ![]() ![]() - Yedi yıl, yedi yıl anam ![]() ![]() Sıkıldı, bunaldı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Duramadı karıların arasında ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Başındaki beyat örtüyü çenesinin altında çözüp yeniden bağladı ![]() Yedi yıl, yedi koca yıl! Kocasının isteğince bir oğlu olaydı bâri ![]() ![]() Testisinin dolup taşmakta olduğunun farkına bile varmadı: Bir oğlu olsa o zamandan bu zamana, altı yaşında mı olurdu? Bösböyük, palazlanmış delikanlı ![]() - Kınalı keklik kaldın gene ![]() Kendine geldi ![]() ![]() ![]() ![]() Çekti lülenin altından ![]() ![]() Tuttu evinin yolunu ![]() ![]() - Deli anam deli bu! - Doğru bacım, deli ![]() ![]() - Beni yedi yıldır sılamda unutacak da ![]() ![]() - Ben de hâlâ yolunu bekliyeceğim onu ha? Sonra kafa kafaya, fısıl fısıl bir konuşma ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() - Dursunların Hacı, Kara Hacı başınızda parçalansın ![]() Kara Hacı da neydi ki sırma bıyıklı Ali'sinin yanında? Değil yedi yıl, on yıl dönmese sılasına, onu gene unutamazdı işte! Güz güneşi çoktaan devrilip gitmişti mor dağların ardına ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Canı ne yemek istiyordu, ne de su ![]() Gel desen gelmez miydim? Şu güzellerin doldurduğu elmastan kadehleri ben dolduramaz mıydım? Ali bakıyordu, sadece bakıyordu ![]() Oysa hem ağlıyor, hem söylüyordu: - Ketenden yeleğini bile ben dikmedim miydi? Benim gibi bir öksüze dünyayı haram etmeğe nasıl kıydın? Yiğitliğine yakışır mıydı gurbette beklemek dayanacak özümün tükendiğini anlamadm mı? Ali susuyor, boyuna susuyordu ![]() ![]() - İnsafsız yedi yıl oldu sen gideli, diktiğin fidanlar meyvaya geldi tekmil ![]() ![]() ![]() ![]() Fakat Ali hiç ses vermeden bakmış bakmış, sonra çekip giderken duman olmuştu âdeta ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Uyandı ![]() - Hayırdır inşallah, dedi ![]() Kalktı usulcak, gitti kapıya, örttü, kalın tahta sürgüsünü itti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Devrile kaldığı yerde mışıl mışıl uyuyordu ![]() Uykusunda düş ![]() Düşünde İstanbul gurbeti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() O zaman, o zaman işte, gizlendiği kıyıdan çıkıvermişti ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Türkülerimiz Ve Hikayeleri |
![]() |
![]() |
#4 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Türkülerimiz Ve HikayeleriDersini Almış Da Ediyor Ezber Dersini almış da ediyor ezber Sürmeli gözlerin sürmeyi neyler Aman aman ben yarelendim aman Bu dert beni iflah etmez del'eyler Benim dert çekmeye dermanım mı var Aman aman sürmelim aman Kaşın çeymelenmiş kirpik üstüne Havada bulutun ağdığı gibi Aman aman ben yarelendim aman Çiğ düşmüş de gül sineler ıslanmış Yağmurun güllere yağdığı gibi Aman aman sürmelim aman Yozgat'ı sel almış Soğluk'u duman Sıtkınan severim billahi inan Aman aman ben yarelendim aman Ölünce mezara girdiğim zaman Ben susuyum kemiklerim söylesin Aman aman sürmelim aman Nida Tüfekçi Akdağmadeni Yozgat şehri 1760 yılı başlarında Bozok Yaylasının, yeşillik, etrafı ormanlarla çevrili içinde binbir çeşit kuşun ötüştüğü bir sahada kurulurken; Yozgat halkı o zaman yarı göçebe ve sürülerini besleyerek hayvancılıkla uğraşır, hayatlarını bu yoldan sağlarlardı ![]() ![]() Bozok yaylasında otlayan bu sürülerin birini de Sürmeli Bey adında bir Türkmen Yörüğü otlatırdı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Üzüntüsünden sürüsünü bırakan Sürmeli Bey alır sazını eline beşçamlar mevkiinde kendine bir dergah kurar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Türkülerimiz Ve Hikayeleri |
![]() |
![]() |
#5 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Türkülerimiz Ve HikayeleriEzo Gelin 1 Ezo gelin, benim olsan seni vermem feleğe Güzel yosmam başın için salma beni dileğe Anası huridir de kendi benzer de meleğe Nenneyle de ah bahtı karam nenneyle Çık Suriye dağlarına bizim ele eleyle Gel bahtı karam gel sıladan ayrı yazılım gel Ezo gelin çık Suriye dağlarının başına Güneş vursun da kemerinin kaşına kaşına Bizi kınayanın bu ayrılık gelsin başına başına Nenneyle de ah bahtı karam nenneyle Çık Suriye dağlarına bizim ele eleyle Gel bahtı karam gel sıladan ayrı yazılım gel "Gaziantep" dendi mi, ne düşer aklınıza? Yiğitlik mi, Antep fıstığı mı, baklava mı? Bana, bunların yanısıra folkloru anımsatır, bu sevilesi ilimiz ![]() ![]() ![]() ![]() Bu ünlü ve paylaşılamayan halk türkümüzün öyküsünü, kalemimin döndüğünce özetlemek istiyorum size ![]() ![]() ![]() Asıl adı "Zöhre" olan Ezo Gelin, 1909'da Oğuzeli ilçesinin Uruş köyünde doğdu ![]() ![]() ![]() Ezo, erken gençliğinden itibaren, güzelliğiyle dikkatleri üstünde topluyordu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Anlatanlar, Ezo'nun güzelliğini nereye koyacaklarını bilemiyorlar ![]() -Öylesine güzelmiş ki Ezo; görenler, iki yanağına birer elma oturtulmuş sanırlarmış ![]() -Öyle güzelmiş ki Ezo, bakanlar bakmaya doyamazlarmış ![]() -Öyle güzelmiş ki, bir yaz günü kapısını çalıp bir kap ayran isteyen gurbetçi bir çerçi, Ezo'nun güzelliği karşısında şaşalayıp, Ezo'nun uzattığı ayran tasını yere düşürüp kırmış ![]() -Öyle güzelmiş ki Ezo; gülümseyerek bakmasıyla, düşmanları barıştırırmış, -Öylesine güzelmiş ki Ezo; olursa o kadar olurmuş ![]() ![]() ![]() Ezo'nun güzelliği söyleyen dillere söylence (efsane) olurken, Barak ovasında bir genç adamın adı dillerde dolaşır olmuştu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Gün o idi ki; Uruş köyünde Hacı Mamuş'un düğünü vardı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hanefi, ala ala "Düşünelim"cevabı aldı ![]() Araya acımasız zaman girdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Derler ya; "İnsan sarayda olmamalı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Güzün ortanca ayında iki düğün birden kuruldu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Şitto ile Ezo, sizlere layık bir mutlu yaşamı sürdürüyordu ![]() ![]() ![]() Daha doğrusu aralarına arabozucular girdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bir harman sonu evlenmişlerdi; ikinci harman sonuna dek birlikte yaşayamadı Şitto ile Ezo, Şitto öykülerini bir cümlede özetler ![]() ![]() ![]() ![]() Şitto,Ezo'yu boşayınca "Değişik" töresince halası,Hazik de geri döndü ![]() ![]() Efsanesel güzel Ezo, Şitto Hanefi (Açıkgöz) den ayrıldıktan sonra altı yıl dul kaldı ![]() ![]() ![]() ![]() Genç-yaşlı, zengin-fakir, nice talibi çıktı Ezo'nun ![]() ![]() ![]() ![]() Sonunda, ailesinin de ısrarı üzerine, kendisine genç kızlığından beri talip olan Teyz'oğlu Memeyle evlenmeye yanaştı ![]() ![]() Ezo 1936 yılının güzünde, Uruş'tan Kozbaş'a gelin gitti ![]() ![]() Ezo'yla Meme'yin iki kızları oldu ![]() ![]() ![]() Ezo'nun, ikinci kocasıyla geçimi yerindeydi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ezo bir de "Göreceksiniz, gurbetlik beni öldürecek" der ve öldüğünde, hiç olmazsa Türkiye'yi; Uruş köyünü görecek bir yere gömülmesini dilerdi ![]() Dediği de oldu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ve Ezo Gelin, güz yağmurlarının düştüğü bir cuma, yatsı vakti son soluğunu soludu ![]() Eşi ve yakınları, vasiyetini dikkate alarak, onu; arasıra tepesine çıkıp yaşlı gözlerle Türkiye'yi seyrettiği Bozhöyük'ün en yüksek noktasına gömdüler ![]() Mezarı oradadır şimdi ![]() ![]() ![]() ![]() Kaynak: Öyküleriyle Halk Türküleri (Notalı) - Hamdi Tanses Cemil Cahit Güzelbay Gaziantep |
![]() |
![]() |
![]() |
Türkülerimiz Ve Hikayeleri |
![]() |
![]() |
#6 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Türkülerimiz Ve HikayeleriYüksek yüksek tepelere ev kurmasınlar Aşrı aşrı memlekete kız vermesinler Annesinin bir tanesini hor görmesinler Uçan da kuşlara malum olsun Ben annemi özledim Hem annemi hem babamı Ben köyümü özledim Babamın bir atı olsa binse de gelse Annemin yelkeni olsa uçsada gelse Kardeşlerim yollarımı bilsede gelse Çok eski bir söylentiye göre Malkara köylerinden birinde Zeynep adında çok güzel bir kız vardr ![]() ![]() Günün birinde , Zeynep´in köyünde büyük bir düğün olur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kız babası-anası kızlarını uzak yere vermek istemeselerde kısa zamanda düğünleri olur ![]() ![]() Zeynep gelin olduktan sonra yedi sene ailesini kardeşlerini ve köyünü göremez ![]() ![]() ![]() Tüm yalvarmaları boşa giden Zeynep´in yüreğindeki hasret günden güne büyüyerek dayanılmaz bir hal alır ![]() Zeynep artık teselliyi Türkülerde bulur ![]() ![]() ![]() ![]() Zeynep´in evi köyün en yüksek tepesindedir ,türkülerini oradan söyler ![]() ![]() Kocası Zeynep´in hasretine aldırış etmez sevgisi çoktan bitmiş itip kakmalar başlamıştır ![]() ![]() Zeynep kocasının bu tutumundan yataklara düıer ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Uzun yolculuktan sonra Zeynep´in anne ve babası gelirler ![]() ![]() ![]() ![]() Hasretini biraz olsun gideren Zeynep için çok geç kalınmıştır ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Türkülerimiz Ve Hikayeleri |
![]() |
![]() |
#7 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Türkülerimiz Ve HikayeleriARDA BOYLARINDA KIRMIZI ERİK Arda boylarında kırmızı erik Halime'nin ardında on yedi belik Ah anneciğim ah anneciğim yaktın ya beni Şu genç yaşta denizlere attın ya beni Alıverin feracemi anneciğim diksin O gıymatlı İsmail’ e kendisi gitsin Ah anneciğim ah anneciğim yaktın ya beni Şu genç yaşta denizlere attın ya beni Uy uyan Recebim senin olayım Ardalar aldı ya nerde bulayım Arda boylarına ben kendim gittim Dalgalar vurdukça can teslim ettim Ah anneciğim ah anneciğim yaktın ya beni Şu genç yaşta denizlere attın ya beni Nihat Kaya Rumeli Tekirdağ'ın Kayı köyünden genç bir kız ve bu kızın bir sevgilisi vardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Türkülerimiz Ve Hikayeleri |
![]() |
![]() |
#8 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Türkülerimiz Ve HikayeleriBir cigara iç oğlan Gel kapıdan geç oğlan Beni sehen vermezler de Bu sevdadan geç oğlan di gel gel Oğlan seni seviyem Kimselere demiyem Anam babam vermiyor da Onlara edemiyem di gel gel Hacı Pınar'ın düzü Felek ayırdı bizi Bakkal Mahmud'un kızı da Yaktı yandırdı bizi di gel gel Kekliğim avla beni Dağlara salma beni Gece yanında uyut Gündüzler bağla beni di gel gel Ramazan Özgültekin Siverek Dillerden düşmeyen türkülerimizden birisi de "Bir Cigara İç Oğlan" dır ![]() ![]() Siverek'in meşhur mevkiilerinden Hacı Pınar düzünde dükkanı olan Bakkal Mahmud'un güzel mi güzel bir kızı vardır ![]() Olayın yaşandığı dönemde Siverek'te bulunan Süvari alayında askerlik görevini yapan bir genç Hacı Pınarındaki Bakkal Mahmud'un dükkanının önünden geçerken, babasına yardım için dükkanda bulunan kızı görünce mıhlanır kalır ![]() Gözü kızdan başka birşey görmez olur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Nihayet babasının kızı vermeyeceğini anlayınca kızla anlaşarak kaçmaya karar verirler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Türkülerimiz Ve Hikayeleri |
![]() |
![]() |
#9 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Türkülerimiz Ve HikayeleriÇarşamba'yı sel aldı Bir yar sevdim el aldı Keşke sevmez olaydım Elim koynunda kaldı Oy ne imiş ne imiş Kaderim böyle imiş Gizli sevda çekmesi Ateşten gömlek imiş Çarşamba yollarında Kelepçe kollarımda Allah canımı alsın O yarin kollarında Oy ne imiş ne imiş Kaderim böyle imiş Gizli sevda çekmesi Ateşten gömlek imiş Çarşamba yazıları Körpedir kuzuları Allah alnıma yazmış Bu kara yazıları Oy ne imiş ne imiş Kaderim böyle imiş Gizli sevda çekmesi Ateşten gömlek imiş Nejat Buhara Çarşamba Ahmet, Abdal Deresi'nin kıyısındaki yoksul köylülerden birinin oğluydu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Türkülerimiz Ve Hikayeleri |
![]() |
![]() |
#10 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Türkülerimiz Ve HikayeleriCemalim Şen olasın Ürgüp dumanın tütmez Kıratım acemi konağı tutmaz Oğlum da pek küçük yerimi tutmaz Cemalim Cemalim algın Cemalim Al kanlar içinde kaldım Cemalim Ürgüp'ten de çıktığımı görmüşler Taşkadı'nın pınarına inmişler Beni öldürmeye karar vermişler Cemalim Cemalim algın Cemalim Al kanlar içinde kaldım Cemalim Cemal'in giydiği ketenden yelek Al kana boyanmış don ile gömlek Bize nasip değil ecelnen ölmek Cemalim Cemalim algın Cemalim Al kanlar içinde kaldım Cemalim Ürgüplü Refik Başaran Ürgüp Türkü, öldürülen Cemal'e, karısı Şerife tarafından yakılmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() Ürgüp'ün Karlık köyünün eşrafından ve varlıklı bir ailesinden olan Cemal, kalleşlikle öldürülür ![]() ![]() ![]() ![]() Ağıt, Şerife'nin ikinci kocası Hayrullah'ın sonraki yıllar Refik Başaran'a "Herkese bir türkü okudun ama, bana okumadın ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Türkülerimiz Ve Hikayeleri |
![]() |
![]() |
#11 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Türkülerimiz Ve HikayeleriDenizin Dibinde (Hatça) Denizin dibinde demirden evler Ak gerdanın altında çiftedir benler O kınalı parmaklarda o beyaz eller Yolcuyu yolundan eyleyen dilber Ovalara duman inmiş göremedin mi A kız kendi saçını öremedin mi Alçaklara karlar yağmış yükseklere buz Gel seninle gezelim ince belli kız Arvalı'nın önünde pınarlar harlar Hatçam çıkmış pencereye ay gibi parlar Ben Hatça'yı yitirdim dumanlı dağlar Gözlerimin pınarları durmadan çağlar Dalga dalga dalga dalga dalgalanıyor Hatça'yı görenler sevdalanıyor Onu onu onu onu onu onuna Ben de yandım Hatça'nın basma donuna Yüce dağbaşında ekin ekilmez Yağmur yağmayınca kökü sökülmez Ellerin köyünde kahır çekilmez Doldur doldur ağuları içelim Hatçam Ovalara duman inmiş göremedin mi A kız kendi saçını öremedin mi Alçaklara karlar yağmış yükseklere buz Gel seninle gezelim ince belli kız Seyfettin Türkol Burdur Burdur’dan Antalya’ya doğru giderken yaklaşık 38 km ![]() ![]() Hikayeye göre Hatçe isminde bir güzel kadın köyün meydanındaki duvarında çift oluklu pınar bulunan bir evde oturur ![]() ![]() Hatçe güzel ve alımlı bir köy güzelidir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Türkülerimiz Ve Hikayeleri |
![]() |
![]() |
#12 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Türkülerimiz Ve HikayeleriKar Mı Yağdı Kütahya'nın Dağına Kar mı yağdı Kütahya'nın dağına Ateş düştü ciğerimin bağına Gül donatmış şalvarının ağına Kayırma sevdiğim gün böyle kalmaz Yanar yüreğimin ateşi sönmez Çubuğum yok yol üstüne uzatsam Dermanım yok yar yolunu gözetsem Menendin yok seni kime benzetsem A dağlar ey dağlar laleli dağlar Elleri koynunda bir gelin ağlar Melek misin yeşil donlar giyersin Cellat mısın tatlı cana kıyarsın Çocuk musun el sözüne uyarsın Açıldı çiçekler gelmedi yazlar Elleri koynunda bir gelin ağlar Ahmet Akıncan Kütahya Bundan yıllar önce o yılki kazancı kötü olan bir aile Ilıcaya gidemeyeceklerini anlayınca bir çare ararlar ve sonunda evlerinin çatı kiremitlerini satıp döndüğümüzde çalışır tekrar alırız diyerek, Ilıcaya gitmeye karar verirler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kar mı yağdı Kütahya’nın dağına aman Ateş düştü Ciğerimin aman , bağına hey! Diyerek ağıtlar yakarlar ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Türkülerimiz Ve Hikayeleri |
![]() |
![]() |
#13 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Türkülerimiz Ve HikayeleriŞu Milas'ın İçinde Şu Milas'ın içinde ben bir tek güldüm Goncalarım açmadan soldum döküldüm Gençliğime doymadan yar için öldüm Hazan yaprağı gibi birden döküldüm Gönül verdiğim kızın adı Yüksel'di Can verirken feryadı da arşa yükseldi Kabahat ne ondaydı ne de bendeydi Alnımıza yazılmış bu bir eceldi Nazmi Yükselen Yüksel, Milas Orta Okulu’nda okuyan körpecik güzeller güzeli bir kızdır ![]() ![]() İbrahim genç kızın güzelliğine hayran kalır ve ona delicesine aşık olur ![]() ![]() ![]() Her karşılaştığında genç kıza aşkına ısrarla anlatır ama hiçbir zaman karşılık bulamaz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Gönlü genç kızın gönlüdür ![]() ![]() Ama işin içinde bir kara sevda vardır ![]() İbrahim’in Yüksel’e yaklaşması yasak, ama gönül ferman dinlemiyor ki ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bundan sonra her şeyi göze almış olan İbrahim kızın evinin kapısını zorlayarak açar, mutluluktan ve yaşamdan ümidini kesmiş, gözü kararmıştır ![]() ![]() Ortaokul öğrencisi güzeller güzeli, körpecik bir kız olan Yüksel hayatının baharında ölümle kucaklaşır ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Türkülerimiz Ve Hikayeleri |
![]() |
![]() |
#14 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Türkülerimiz Ve HikayeleriZahidem Zahide kurbanım n'olacak halim Yine bir laf duydum kırıldı belim Gelenden gidenden haber sorarım Zahidem bu hafta oluyor gelin Hezeli de deli gönül hezeli Çiçek Dağı döktü m'ola gazeli Dolaştım alemi gurbet gezeli Bulamadım Zahide'den güzeli Gurbet ellerinde esirim esir Zahide kurbanım hep bende kusur Eğer anan seni bana verirse Nemize yetmiyor el kadar hasır Aşık Arap Mustafa Neşet Ertaş tarafından bestelendi ![]() Zahidem Neşet Ertaş'ın en sevilen türkülerinden biri de "Zahide'm" ![]() ![]() ![]() -Sizinkisi hangisi? -Sevdim kavuşamadım ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() -Ya sizinki? -Benimki, boynumu bükük koyan bir eski aşk hikayesi ![]() (Kendi ağzından) |
![]() |
![]() |
![]() |
Türkülerimiz Ve Hikayeleri |
![]() |
![]() |
#15 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Türkülerimiz Ve HikayeleriEşkiya Dünyaya Sene 1341 mevsime uydum Sebep oldu şeytan bir cana kıydım Katil defterine adını koydum Eşkıya dünyaya hükümdar olmaz Sen üzülme anam benim dertlerim çoktur Çektiğim çilenin hesabı yoktur Yiğitlik yolunda üstüme yoktur Eşkıya dünyaya hükümdar olmaz Çok zamandır çektim kahrı zindanı Bize de mesken oldu Sinop'un hanı Firar etmeyilen buldum amanı Eşkıya dünyaya hükümdar olmaz Sinop kalesinden uçtum denize Tam üç gün üç gece göründü Rize Karşı ki dağlardan gel oldu bize Eşkıya dünyaya hükümdar olmaz Bir yanımı sardı müfreze kolu Bir yanımı sardı Varilcioğlu Beşyüz atlıylan kestiler yolu Eşkıya dünyaya hükümdar olmaz Sabahattin Ali iya Dünyaya Rize'nin şimdiki adı Portakallık olan Haldoz mahallesindeki bir düğünde kardeşinin bıçakla karnından yaralanması üzerine, kendisine haber verilen Sandıkçı Şükrü olay yerine giderek kardeşini kanlar içinde buluyor ve kardeşini yaralayan Abdi Ağa'nın uşağını (bir anlatıma göre de Abdi Ağayı) orada vuruyor ![]() Bu olay üzerine hapishaneye düşen Sandıkçı Şükrü bir süre sonra bazı arkadaşlarıyla birlikte hapishaneden kaçıyor ve dağa çıkıyor ![]() Sandıkçı Şükrü, dağa çıktıktan sonra, yönetimle işbirliği yaparak kendisini hileyle zehirlemek isteyen biriyle karısı Fadime'yi elinden almak isteyen başka birini öldürüyor ![]() ![]() ![]() ![]() Sandıkçı Şükrü'nün türküde adı geçen Perilizade adında zengin birine haberler göndererek, yoksullara mısır dağıtmasını istediği, yoksa kendisini cezalandıracağı tehdidinde bulunduğu söylenir ![]() ![]() Rize'nin Camiönü (Arkotil) mahallesinden Hüseyin Kutlu adında Sandıkçı Şükrü dönemine yetişmiş bir yaşlı "Çevrede başı belaya giren Sandıkçı'nın yanına geliyordu ![]() ![]() Kardeşiyle birlikte, türküde adı geçen Urusba (şimdiki adı Uzunkaya) köyünde eski bir kahvede otururken, zaptiyeler çevresini sarıyorlar ![]() ![]() ![]() ![]() Sandıkçı Şükrü'nün bu olaydan sonra bir ara yakalanıp zincire vurularak batıya gönderildiği fakat kapatıldığı yerden atlayıp Rizeli sandalcılar tarafından kurtarıldığı anlatılır ![]() ![]() Sandıkçı Şükrü'nün yakalanmaması ve her geçen zaman içinde daha çok halk desteği sağlaması üzerine Trabzon Valisi Kadir Paşa önemli sayıda adam toplayarak Sandıkçı'nın üzerine gönderiyor ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Sandıkçı Şükrü teslim olmak istemiyor ![]() ![]() ![]() ![]() Türkülerden, gövdesinin şehre getirilerek halka gösterildiği anlaşılıyor ![]() Sandıkçı Şükrü'yü doğrudan gören ve tanıyan Refii Cevat Ulunay, ondan "Yaptıklarına pişman olmuş, fakat affedilmeyeceğini bildiği için teslim olmayan mert bir insan" olarak sözediyor ![]() 1843-1909 yılları arasında yaşamış Rizeli Kahya Salih adında dinci ve tutucu bir şairin de Sandıkçı Şükrü'yle ilgili bir destanı bulunuyor ![]() ![]() Kaynak: Öyküleriyle Halk Türküleri (Notalı) - Hamdi Tanses |
![]() |
![]() |
|