|  | Amerikanin Gerçek Yüzü |  | 
|  08-17-2012 | #1 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Amerikanin Gerçek YüzüUYAN EY TÜRK MİLLETİ UYAN 30 KUPONA ALINMADI BU VATAN Gizlenen Amerika Rezaleti Marhall Yardımı ve NATO görevleri nedeniyle Türkiye’de bulunan Amerikalılar, 1950-1970 yılları arasında Türk bayrağına ve Atatürk’e hakaret başta olmak üzere ırza geçmek, kaçakçılık, adam öldürmek, esrar satmak gibi sayısız suç işlemiş, ancak bu suçların hiç birisinden ceza almamışlar  Kırmızı Çizgi Dergisi’nin Temmuz sayısında İlhami Yangın imzasıyla yayınlanan araştırmaya göre, Türkiye NATO’ya üye olduktan sonra ülkemizdeki Amerikalı asker ve uzman sayısı 30 bine ulaştı  İkili anlaşmalar gereğince, Amerikalılar görev başındayken Türk polisi onlara müdahale edemiyordu  Bu ise Amerikalıların cesaretini arttırdı, güpegündüz adam vurdular, sokakta insanlara saldırdılar, bayrağımıza ve Atatürk’e hakaret ettiler  Ayrıca Amerikan asker ve uzmanlarının işledikleri suçların basın organlarında yayınlanmasına da yasak getirilmişti  Amerika kıtasının asıl sakinlerinin medeni insanlar olduğu vurgulanan haberde, Avrupalıların bu kıtaya akın etmesi ile yeni bir dönem başladığı belirtilerek şöyle deniliyor: Kristof Kolomb 1492 yılında Amerika’ya ayak bastığında, Türk savaş gemilerini atlatarak Hindistan’a ulaştığını zannedecek düzeyde coğrafya bilgisine sahipti  1498′deki üçüncü seferinde bile Venezuella sahillerini halen Doğu Hindistan kıyıları, Paria Körfezi’ne dökülen dört nehri de Nil, Fırat, Dicle ve Ganj nehirleri sanıyordu  1500′de Brezilya’ya ayak basmış olan Cabral’da Hindistan’a geldiğini sanmaktaydı  Amerika’nın Hindistan olmayıp aslında yeni bir kıta olduğunu 1507′de kıtaya ayak basan Americo Vespuci anlamıştır  Türklerin deniz ve karadaki önemli ticaret yollarının büyük bölümüne sahip olmaları Avrupalıları tamamen yeni kıtaya sevketti  Amerika’nın zenginlikleri Avrupalıların dilinden düşmüyordu  Avrupa’da ne kadar Katil, hırsız, ırz düşmanı, maceraperest, kilisenin aforozundan kurtulmak isteyen dinsiz varsa kısa yoldan zengin olmak için Amerikaya akın ettiler  Öyleki 1500-1550 yıllarında Avrupa altın stokunda 57 misli artma görülmüştür  İspanya, Portekiz, İngiltere, Galler, İrlanda, Fransa, Hollanda gibi Avrupa ülkeleri Amerika’da koloniler oluşturdular  Haiti Adası beyazlar tarafından keşfedildiğinde nüfusu 500 bin civarındaydı, 22 yıl sonra ise yapılan katliamlar neticesinde 13 bine inmişti  Sadece Peru’da katledilen Kızılderililerin sayısını araştırmacılar bir milyon olarak vermektedir  Tarihçilere göre eğer imha edilmeselerdi Kızılderililerin sayısı bugün 500 milyon civarında olacaktı  Oysa bugün Amerika topraklarında yaşayan Kızılderililerin sayısı ancak binlerle ifade edilmektedir  İspanya’nın desteği ile Peru’yu işgal etmeye giden Pizzaro ve Almagro, İnka kralı tarafından dostlukla kabul edilmişti  Bu jestine karşılık olarak kralı ateşte kızartmadan önce cennete gitmesi için vaftiz etiler  Avrupalıların ateşli silahlarının üstünlüğü karşısında kıta sakinleri hiçbir karşılık veremiyorlardı  Amerika’da büyük bir katliam gerçekleştirip bütün topraklara el koyan Avrupalılar bu kez de silahsız savunmasız zencileri zorla köle olarak Amerika’ya götürmeye başladılar  Barbaros “İstila edelim!” Karadeniz’den sonra Akdeniz de bir Türk gölü haline gelince donanmalarımız Atlas, Hint ve Pasifik Okyanusu’na yelken açmış, Barbaros’un yeni keşfedilen Amerika’yı istila teklifi devşirmesadrazamlardanDamat İbrahim Paşa tarafından reddedilmişti  Murat Reis 17  asrın ilk yarısında Manş’ı geçip kuzey Kutup dairesine girmiş, bunu Ali Biçin Reis’in İzlanda seferi izlemiş, ardından Buz Denizi aşılarak New Fouland Adası ve Kanada’nın St  Lawrance Labrador kıyılarına demir atılmıştır  Böylece Amerika kıtasına ulaşılmış hatta daha da güneye inilerek Virginia sahilleri topa tutulmuştu  Amerikalılarla Türklerin ilk münasebetleri işte böyle gümbürtülü bir şekilde başladı  1869 yılında Sultan Abdülaziz zamanında Amerika’dan Türkülerimize konu olan 600 bin Martini tüfek ile 114 bin Spingfield tüfeği alındı  Bu silahlar Amerikan iç savaşından (1861-1865) arta kalan silahlardı  Savaş bittiği için Amerikalılar ellerinde kalan işe yaramaz silahlarını satmak için Türklerle anlaşmıştı  Amerika ile ikinci münasebetimiz Birinci Cihan Harbi sonrasında oldu  Amerikalı General James G  Harbourd emrinde 15 asker, 31 sivil 46 kişilik yüksek mütehassıs heyeti ile emrinde Amerika’nın Akdeniz’de üstlenmiş savaş sahnesindeki kuvvetli donanması, o günün değeri 750 bin dolar tahsisatı olduğu halde Türk topraklarına ayak bastı  Amerikalı General’in görevi Türk topraklarında bir Ermeni devleti oluşturmaktı  General Harbourd ve yanındaki heyet Doğu Anadolu’yu gezdi, bölge halkıyla görüştü  20-22 Eylül 1919′da Sivas’da bulunan Mustafa Kemal Paşa ‘yla da bir görüşme yaptı  Bu görüşme Türk tarihindeki en önemli görüşmelerden birisidir  Mustafa Kemal Paşa, Amerikalı meslektaşını Ermeni propagandasına kanmaması için uyardı  Bölgenin tamamen Türklerden müteşekkil olduğunu anlattı  Görüşme sonrası ikna olan General bir rapor yazarak Anadolu’nun Ermeni propagandasına feda edilmesinin tarihi bir hata olacağını belirtti  Bölgenin tarih boyunca da Türk yerleşimi olduğunu söyleyen General Harbourd, Ermeni devleti kurulması fikrinden vazgeçilmesini istedi  “Well Come Missouri” Amerika ile üçüncü önemli münasebetimiz yine bir savaş sonunda oldu  İkinci Dünya Savaşı’nın galiplerinden Sovyetler Birliği’nin diktatörü Stalin, Kars/Ardahan ve Boğazlarda üs kurma hakkı talep edince, Türkiye 1948′de Marshall yardımı almaya ve 1951 yılında NATO’ya girmeye mecbur kaldı  Türkiye’yi, Sovyetlere kaptırmak istemeyen Amerika, Stalin’in üs talebinin hemen ardından aradığı fırsatı bulmakta gecikmedi  Washington’da vefat eden Türkiye’nin Amerika Büyükelçisi Münir Ertegün‘ün cenazesinin Türkiye’ye gönderilmesi gerekiyordu  Amerika bunun için donanmasının en gözde zırhlısını Missouri’yi görevlendirdi  Japonya’nın teslim antlaşması da döneminin en büyük zırlısı olan bu gemide imzalanmıştı  1 Nisan 1946 günü Missouri zırhlısı Cebelitarık Boğazı’ndan Akdeniz’e girdi  Washington’da ölen Türkiye Büyükelçisi Münir Ertegün’ün cenazesini Türkiye’ye getiriyordu  Zırhlının süvari kaptanı Rascol H  Hillenkolt’un yanında Truman’ın özel temsilcisi Alexander Weddel vardı  İstanbul’da ise konukları iyi ağırlamak için hummalı bir çalışma sürmekteydi  PTT Missouri için seri bir hatıra pulu bastırmış, Tekel ise piyasaya Missouri adında bir sigara çıkartmıştı  Gazeteler bütün sayfalarını Missouri’nin ziyaretine ayırmıştı  Gemi Dolmabahçeye yanaşacağı için Karaköyden Beşiktaş’a kadar bütün evler aynı renge boyandı  Taksim alanında ampullerden kocaman bir Missouri maketi yapılmış, geceleri ışıl ışıl yanmaktaydı  Ayrıca camilerin minarelerine İngilizce “Well Come Missouri” yazan mahyalar asıldı  Tramvaylar, otobüsler, taksiler gelen emirle yıkanıp temizlendi  Gazetelerde taksiciler, dolmuşçular röportajlar veriyor, dost Amerikan askerlerine bedava hizmet edeceklerini , hiç birinden para almayacaklarını söylüyorlardı  Türkiye’deki bütün genelevler taranarak en güzel kadınlar İstanbul genelevine taşındı  Ayrıca İstanbul genelevi en seçkin doktorların başkanlığında inceden inceye gözden geçirildi  Bütün kadınların temiz ve güzel elbiseler giyinmesi sağlandı  Missouri zırhlısı gidene kadar Türk erkeklerinin içeriye alınmaması emri verildi  Esnaflar zabıtalar tarafından tek tek tembih edilerek para vermek istemeyen Amerikan askerlerinin zorlanmaması istendi  Ayrıca Emniyet Müdürlüğü Amerikan askerlerine yardımcı olmaları ve ihtiyaçlarını karşılamaları konusunda bütün polis ve bekçilere kurs verdi  Amerikan askerlerine kolaylık gösterilecek, kesinlikle kötü davranılmayacaktı  İstanbul’un hem valisi hem de belediye başkanı olan Lütfü Kırdar, Taksim Belediye Salonu’nda Amerikan Başkanı’nın özel temsilcisi ve gemi komutanları onuruna büyük bir ziyafet düzenlemek için çalışmalar yapıyordu  Ankara’dan gelen bir emirle konukların Dolmabahçe Sarayı‘nda ağırlanması daha daha uygun görülerek hazırlıklar saraya kaydırıldı  5 Nisan 1946 Cuma sabahı Missouri Zırhlısı Dolmabahçe önünde demirledi  On binlerce İstanbullu ünlü zırhlıyı ve Amerikan askerlerini görebilmek için Dolmabahçe önüne gelmişti  Elçi’nin cenazesi kimsenin umurunda olmamıştı  Bu nedenle, ne zaman nasıl çıkartılıp nereye götürüldüğünü kimse göremedi  Ortalık bayram yeri gibiydi  Bu arada Amerikan başkanının özel temsilcisi ve komutanlar zırhlıdan çıkarak onurlarına düzenlenen yemeğe gitti  Truman’ın özel temsilcisi Weddel, Dolmabahçe Sarayı’ndaki yemekten sonra Milli Şef İsmet İnönü ile görüşmek üzere Ankara’ya hareket etti  Bu arada binlerce Amerikan askeri İstanbul sokaklarına dökülmüştü  En kısa zamanda hepsi körkütük sarhoş olmuş, İstanbul tarihinde hiç yaşanmamış garip bir durum çıkmıştı ortaya  Önde sarhoş Amerikan askerleri, onların arkasında onların her istediklerini yerine getirmek için didinen görevliler  Barların, gece kulüplerinin önlerinde, yollarda ” yes! Yes!” diye bağıran muhabbet tellalları  Amerikan askerleri güpegündüz yollarda, tramvaylarda, kızlara sarkıntılık emeye başladılar  Karşı koyan, kadın, kız, nişanlı, kardeş Amerikan askerlerinden dayak yemezse de, polisten azar işitiyordu  Çok zaman geçmedi ki karakollar dolmaya başladı  Arcak karakolları dolduranlar sarkıntılık eden Amerikan askerleri değil, şikâyetçi olan İstanbullulardı  Polisler her ne olursa olsun Amerikan askerlerinin karakola getirlmemesi için emir almışlardı  Missouri Zırhlısı 9 Nisan 1946 günü İstanbul’dan ayrıldı  Ancak yapılan anlaşma uyarınca daha fazla sayıda Amerikan askeri, uzmanı ve personeli Türkiye’ye gelecekti  Bu sayı Türkiye’nin NATO’ya üye olmasıyla birlikte 30 bin kişiyi aşacaktı  Türkiye Teksas’a döndü Amerikalılar gelmeden kısa bir süre önce gazetelerde Amerika’yı öven Türklere Amerikalıları sevdirmeyi amaçlayan yayınlar yapılmaya başladı  Gün geçmiyordu ki, “Amerikalılar Türkiye’de petrol buldular” , “zengin olduk”, “zengin maden yataklarımızı gün ışığına çıkacak” , “petrol yataklarımız Suudi Arabistan’dan fazla” haberleri çıkmasın  Ve Amerikalılar geldiler 7  09  1050  Ankara Yenişehir’de oturan Mr  Morris adındaki Amerikalı uzman kapısınının önünde bıraktığı motorsikletinin çamurluğuna dokunan 11 yaşındaki Turhan adındaki çocuğu evinin penceresinden av tüfeği ile vurdu  Yaralı çocuk hastaneye kaldırıldı  Mr  Morris görevi başında olduğunu söylediğinden polisler dokunamadı  Amerikalı ceza almadı  3  01 1953  Amerikan Kongresi üyelerinden Mr  Sonston, Kongrede yaptığı konuşmada Türkiye’deki Amerikalıların sekreter adı altında metres tuttuklarını söyledi  20  11  1957  Samsun’da Şehir Gazinosu’nda Amerikalılar Atatürk’ün resmini yırttılar  1957 yılında Ankara, İzmir ve İstanbul’da yalnız erkek çocukların çalıştırıldığı fuhuş evleri çoğaldığı tespit edildi  30  09  1955  Samsun’da içki içen on kadar Amerikan askeri ara sokaklarda nara atarak gezerken kızlara sarkıntılık yaptılar  Kendilerini önlemeye çalışan ve efendi olmaya davet eden mahalle bekçisini dövdüler  Olaya vatandaşlar da müdahil oldu  Amerikalı askerler kendilerini önlemeye gelen jandarmalara da saldırıp bir jandarma eri ve bir bekçiyi ağır yaraladılar  Çünkü karşılarındaki erler ve bekçiler aldıkları emir nedeniyle Amerikalı askerlere zor kullanama konusunda uyarılmışlardı  Sonunda halk galeyana gelerek Amerikalı askerlerin hepsini dövdü  28  06  1955  Bir Amerikalı Hilton Oteli asansöründe görevli kıza tecavüz etmeye kalkıştı  Kızın bağırması üzerine yetişenler kızı kurtardı  18  03  1959  Bill adındaki bir Amerikalı 15 yaşındaki bir kıza tecavüz etti  23  04  1959  Tuslog’da çalışan Amerikalılar gece kulubünde Türklere çatarak kavga çıkarttılar  Dışarı çıkartılan Amerikalılar burada da nara atarak etrafa küfredince toplanan halk tarafından yuhalandılar  Amerikalılar polis kordonu altında evlerine götürüldüler  13  08  1959  Amerikalı çavuşların yönettiği büyük bir kaçakçılık çetesi yakalandı  İki Amerikalı general ve iki albaydan oluşan bir heyet Türkiye’ye geldi  Bu heyetten sonra bir başka heyet daha Türkiye’ye gelerek olayın basına yansımaması için uyarıda bulundular  Heyet hükümetten bu işi kapatmasını istedi  Mahkemeye yayın yasağı kondu  İki Amerikalı mahkeme esnasında tanıkların önünde Atatürk’e küfretti  Bütün bu olanlara ve tanıklara rağmen Amerikalılar delil yetersizliği gerekçe gösterilerek bütün suçlardan beraat ettiler  14  09  1959  Amerikalı bir çavuşun evini randevu evine çevirdiği tespit edildi 3 Amerikalı fuhuş yaparken yakalandı  7  11  1959  tarihi itibarıyle Türkiye içerisinde serbestçe çalışan dört Amerikan mahkemesi vardı  Amerikalılar Türkiye’de 300′den fazla suç işlemişlerdi  15  04  1961  Amerikalı astsubay Calvin Hubert, yol dışındaki bir çimenlikte uyumakta olan bir erimizi cipiyle kasten çiğneyerek öldürdü  Gelen polislere görevli olduğunu söyleyerek serbest bırakıldı  18  04  1961  Amerikalı bir subay biri on iki yaşında olan iki Türk çocuğunu özel arabası ile çiğneyerek öldürdü  Ceza almadı  15  06  1961  Evinde fuhuş yaptıran bir Amerikalı karakola gelmeyi reddetmişse de polis kendisini karakola götürüldü  Amerikalı’nın küçük yaştaki kızları çalıştırdığı tespit edildi  16  07  1961  Amerikalılar plajda halka ellerinde saldırmalarla hücum ettiler  Gelen polislere ise görevleri başında olduklarını söylediler  Ceza almadılar  18  03  1962  Bir Amerikalı çavuş Gebze yolu üzerinde bir Türkü çiğneyerek öldürdü  7  10  1962  Amerikalı kadın Binbaşı Miltret Butler bir Türk’ü çiğneyerek öldürdü  21  10  1962  Adana İncirlik Üssü Sendika Başkanı Canan Bıçakçı bir açıklama yaparak üste çalışan Türk görevlilere Amerikalıların kötü davrandığını, sürekli hakaret bulunduklarını ve küfür ettiklerini söyledi  22  10  1962  Amerikalı Çavuş John Menemen yolu üzerinde bir Türk’ü çiğneyerek ölümüne sebebiyet verdi  11  08  1963  İzmir’de büyük seks partisi  Radar üssünde görev yapan Amerikalılar seks partisi düzenlediler  Camlar açık olduğu için halk ortalıkta dolaşan çırılçıplar kızlar görünce polise haber verdi  Amerikalılar gelen polislere görev başında olduklarını söyleyince polis müdahale edemedi  15 kadar küçük kıza tecavüz edildiği halde, Amerikalılara dokunulamadı  6  05  1964  Tuslog’da görevli bir Amerikalı yüzbaşı ve çavuş Türk bayrağına hakaret etti  11  05  1964  Bayrağımızı yırtan bir Amerikalı Wilburd Martin “Bütün Türkler …  Çocuğudur” diyerek hakaret etti  13  06  1964  Bir Amerikalı asker Türk kadınına cebren tecavüz etti  24  06  1964  Adana’da John adındaki bir Amerikalı çavuş mahalle bekçisini vurdu  Bekçi Resul ağır yaralı  28  11  1964  Bir Amerikalı çavuş zorla bir kızın evine girmek istedi  Mahalle halkı kızın bağırması üzerine olaya engel oldu  Kız sinir krizleri geçirdi  6  12  1964  Ankara Amerikalı çavuş Veysel adındaki Türk’ü arabasıyla ezdi  20  04  1966  Ankara’da çavuş Glen bütün mahallenin gözü önünde bir bayanın kapısına dayandı ve kırmak istedi vatandaşlar olaya engel oldu  16  05  1966  Büyükadada otuz Amerikan askeri içki içtikten sonra etrafa saldırdı, vatandaşları dövdü, sarhoş Amerikan askerlerine polis müdahale edemedi  6  08  1966 Çavuş Keith Esentepe’de Mediha isimli bir kadını ezerek ölümüne sebebiyet verdi  Aynı tarihte Diyarbakır’a 20 kilometre uzaktaki Pirinçlik hava alanında korumakla görevli Türk birliğinin başındaki subaya Amerikalı subay silah çekti  Birliğin başındaki Türk teğmenin adı Yılmaz Baysan‘dı  Amerikalılar teğmeni silah zoruyla hapsettiler  Türk birliğindeki diğer askerler silahlarını alarak komutanlarını kurtardılar  16  61961  Amerikalı S  W Topkapı Sarayı Bağdat Köşkü’nden sedef kakmalı takımları çalarken yakalandı  İfadesinde Türkiye’yi çok sevdiğini amacının hırsızlık değil Türkiye’den anı götürmek olduğunu söyledi  (Komünist propagandasına malzeme olmasını engellemek amacıyla Amerikalıların Türkiye’de işledikleri suçlara büyük ölçüde sansür uygulanmış, sadece Amerikalıların isimleri değil mağdurların isimleri bile gizli tutulmuştur  ) İnönü: “Sökebilirsen sök!” Amerikalı uzmanlar, askeri ve sivil devlet kademelerine dolmuşlardı  İsmet İnönü bu konuda şunları söylüyor: “Daha bağımsız, şahsiyetli dış politika izlenmesini istiyorsunuz  Herkes aynı şeyden bahsediyor  Nasıl yapacağım ben bunu? Karar vereceğim ve işi teknisyenlere havale edeceğim  Onlar etraflı çalışmalarını yapacaklar, tekliflerini hazırlayacaklar  Yapabilirler mi bunu? Hepsinin etrafında uzman denilen yabancılar dolu  İğfal etmeye çalışıyorlar  Muvafak olamazlarsa işi sürüncemede bıraktırmaya çalışıyorlar  O da olmazsa karşı tedbir alıyorlar  Bir görev veriyorum  Neticesi bana gelmeden Washington’a gidiyor  Sonuç memurumdan önce sefirden öğreniyorum  Böyle mi teslim ettik biz bu devleti? Bana şimdiye kadar bunlar tarafından hazırlanmış derdimize deva tek rapor göstermediler  Hepsi yasak savma kabilinden şeyler  Ne yapıyorsak kendi elemanlarımızla yapıyoruz  Peki, bu binlerce adam ” avara kasnak” gibi dolaşmıyorlar ya? Elbette kendileri için önemli marifetleri var  İstiklal Harbi’nden sonra sulh anlaşmasında esas mücadele bu uzmanlar konusunda oldu  Yoksa hudutlar fiili bir durum idi  Tazminat işini iki devlet aramızda hal ederdik  Bütün mücadele idaremize tasallut yüzünden çıktı  Bir tek uzman vermek için büyük tavizlerde bulunmaya hazırdılar  Dayattık  Biz onların ne için ısrar ettiğini biliyorduk  Onlar bizim niçin inatla reddettiğimizi biliyorlardı  Böyledir bu işler  Peygamber edası ile size dünyaları vaad ederler, imzayı attınız mı ertesi günü gelmişlerdir  Ondan sonra sökebilirsen sök … Gitmezler  Ancak bu meselenin üstüne vakit geçirmeden eğilmek lazım  Yoksa ne bağımsız dış politika, ne bağımsız iç politika güdemezsiniz  Havanda su döğersiniz  Fakat zannetmeyinki kolay bir iştir  Savuşturulan iki üç badire bunun yanında hiç kalır  Teşebbüs ettiğinizde başımıza neler geleceğini kestiremem  ” bide bunlar 60 bin amerikan askerinin vatanımıza yerleşmesine izin vereceklerdi AMERİKANCIPARTİLİLERE DUYURULUR ALLAHIM SEN AKIL FİKİR? | 
|   | 
|  | 
|  |