Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Genel Kültür & Serbest Forum > ForumSinsi Ansiklopedisi

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
güzel, konuşma

Güzel Konuşma

Eski 08-17-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Güzel Konuşma





Güzel konuşma; yerine, zamanına, kişisine uygun olarak yapılan konuşmadır Neyi, nerede, ne zaman, kime nasıl söyleyeceğini bilen bir kişinin güzel konuşmayla ilgili önemli bir problemi yok demektir Hazırlıklı veya hazırlıksız herhangi bir sözlü anlatımın güzel ve
etkili olması, konuşma yanlışları yapılmamasına bağlıdır Şu hâlde, güzel konuşmayı içinde konuşma yanlışlarının olmadığı sözlü anlatım şeklinde tanımlamak da mümkündür
KONUŞMA YANLIŞLARI
Konuşma yanlışları çevreye, eğitime, dilin kurallarını bilme seviyesine, alışkanlıklara ve kişiye göre değişmekle birlikte bunları;
1 Alışkanlıklardan kaynaklanan davranışla ilgili konuşma yanlışları,
2 Söyleyiş tarzıyla ilgili konuşma yanlışları,
3 Konuşma kurallarını bilmemekten kaynaklanan konuşma yanlışları, olmak üzere üç başlık altında toplayabiliriz
1 ALIŞKANLIKLARDAN KAYNAKLANAN DAVRANIŞLAİLGİLİ KONUŞMA YANLIŞLARI
Kişinin kendi çevresindeki diğer insanlarla (sözlü olarak) sağlıklı bir iletişim kurmasında alışkanlıklarının ve anlayışının payı büyüktür Can çıkmadan huy çıkmaz Atasözünde güzel bir şekilde ifadesini bulan bu gerçeğin güzel konuşma ile çok yakından ilgisi vardır Çünkü, aşağıda bazılarını sıraladığımız olumsuzlukların pek çoğu kötü huylar ve alışkanlıklarla ilgilidir
Kibirlenmek: Kişinin kendini diğer insanlardan üstün görmesi, onlara tepeden bakması, gururlanması demektir Kibirli insanlar, ister istemez bu huylarını konuşmalarına da yansıtırlar Başkalarına saygı göstermedikleri için kendileri de saygı görmezler Toplum içinde sevilmeyen bu kişilerle kimse muhatap olmak da istemez
“Hep ben bilirim, sen bir şeyden anlamazsın, en iyisini ben yaparım, o da bir şey mi, benim dediğim doğrudur” tarzındaki ifadeler kibirli insanlara özgü sözlerdendir
İlgisizlik:Kibirli insanlarkendilerinden başka kimseye önem verme­dikleri için çoğu zaman muhataplarını dinlemezler, yerli yersiz sorularla ilgisizliklerini de göstermiş olurlar Böyle bir davranış, kişinin kendisine ve karşısındakine saygısızlığının da bir göstergesidir
Konuşanın sözünü kesmek:Birisi konuşurken araya girmek, sorular sormak, sabırsızlık göstermek, itiraz etmek sözü kesmeyle ilgili bir davranış yanlışıdır Birini dinlerken anlaşılmayan hususlar olabilir Bunlar, kişinin sözünü tamamlaması beklendikten sonra uygun bir dille sorulmalıdır Özellikle televizyonlardaki bazı tartışma programlarında muhatapların birbirlerini dinlemeyerek bir an önce kendi söyleyeceklerini bitirme yarışına girmeleri sırasında sergiledikleri tutum, bu konunun ilginç örnekleri arasındadır Böyle bir anlayışla yapılan tartışmanın seyirciler tarafından beğenilmeyeceği de bir gerçektir
Kendini yetersiz görmek:Kendini beğenmek kadar olmasa da kendini yetersiz görmek de bir davranış yanlışıdır Çünkü başarılı bir konuşmanın temelinde kendine güven duymak vardır “Ben yapamam, ben bilmem, ben bu işin üstesinden gelemem” gibi yanlış telkinler kişiyi başarısızlığa sürükleyen olumsuzluklardandır
Alay etme alışkanlığı:Başkalarını hafife alarak onları toplum içinde güç duruma düşürmek, kişilerin fizikî yapıları için hoş olmayan sıfatlar kullanmak, birtakım eksiklikleri güzel olmayan bir üslûpla söylemek alay etme alışkanlığıyla ilgilidir “İstediğini söyleyen istemediğini işitir” sözünü her zaman hafızada tutmakta yarar vardır Aşağıya aldığımız Mehmet Âkif’in şu nüktesi uygun bir örnek olacaktır:
Bir toplantıda sonradan görme gençlerden biri aklınca Âkif’i küçük düşürmek için alaylı bir sesle:
― Üstat, siz baytardınız değil mi, diye sorar
Âkif gayet sakin, cevabını yapıştırır:
― Evet, bir yeriniz mi ağrıyordu?
Boşboğazlık:Söylenmemesi gereken bir sözü yerli yersiz söyleme alışkanlığıdır Böyle kişiler iyi niyetli bile olsalar toplum içinde yalnız kalmaya mahkûmdurlar Çünkü bunların çevresindeki insanlar şimdi bu yine bir boşboğazlık yapacak diye âdeta diken üstünde olurlar Aşağıdaki fıkrada bir boşbo­ğazlık örneği vardır:
Kulaklarının büyüklüğüyle ünlü Galileo’ye edepsizin biri:
― Üstat, kulaklarınız bir insan için biraz büyük değil mi, demiş
Galileo:
― Doğru, demiş Benim kulaklarım bir insan için biraz büyük; ama seninkiler de bir eşek için fazla küçük sayılmaz mı?
Gevezelik:Bir anlamda başkalarına konuşma hakkı tanımayan, ilgili ilgisiz sürekli olarak ben konuşayım, bu konuya bir açıklama da ben getireyim anlayışıyla sözü gereğinden fazla uzatan kişilerin ortaya koyduğu bir davranış yanlışıdır Geveze insanlar, çoğu zaman ölçüyü kaçırarak dinleyenleri sıktıkları için toplum tarafından sevilmezler
Usulsüz eleştiri yapmak:Başkalarına ait düşüncelere her zaman katılma gibi bir zorunluluk olmamakla birlikte katılmadığımız fikirlerle ilgili eleştirileri de söylemenin uygun bir yolu vardır Sıra gözetilmeden, saygısız bir üslûpla, kaba sözlerle yapılacak eleştiri, elbette konuşma kurallarını bilen, aydın bir insanın sergileyeceği tavır değildir
İğneyi kendine çuvaldızı başkasına batır sözündeki incelik, ölçü olarak alınabilir
Yapmacıklık:Kişinin tavırları, kıyafeti, konuşmaları, anlayışı, düşünceleri; yetiştiği ortamla, aldığı eğitimle, kültürle uyum içinde olmalıdır Mevlânâ’nın ifadesiyle kişi ya olduğu gibi görünmeli ya da göründüğü gibi olmalıdır Aksi hâlde insan, bülbülü taklide çalışan karga gibi gülünç bir duruma düşer Bu sebeple yapmacık tavırlardan vazgeçmek gerekir Zaten konuşmada inandırıcı olmanın yolu da samimiyetten geçmektedir
Bencillik:Sürekli olarak kendi nefsini ön plânda tutan, hemen her işte kendi çıkarları doğrultusunda hareket eden, hep ben kelimesiyle kendinden bahsetmek isteyen kişilerin ortaya koyduğu davranış şeklidir Bu anlayıştaki kişi­lere güvenilmez Bunlarla kolay kolay arkadaşlık kurulmaz Basit bir şekilde örneklersek, bir ekmeği bölüşmek gerektiğine bir bakınız, arkadaşınız ekmeğin ne kadarını size ne kadarını kendisine ayırıyor En küçük bir menfaat söz konusu olduğunda bencillik kendisini gösterecektir Kur’anıkerim’de ben zamirinin kullanılmadığını yeri gelmişken hatırlatalım
Övünmek: Kişinin diğer insanlardan farklı ve üstün yönlerini ön plâna çıkarmaya çalışması övünmektir Konuşma, başkalarına övünmek ya da başkaları tarafından övülmek düşüncesiyle yapılmamalıdır “Ali’nin boyu kısadır” demenin “Ben ondan uzunum” anlamına geleceği de unutulmamalıdır
Dedikodu etmek:Basit ruhlu insanların eğlencesi olan dedikodu, konusu kınama ya da çekiştirme olan konuşmadır Dedikoducu kişiler, birinin arkasından konuşarak onu kötülemeye çalışırlar, kınarlar, kendilerinin öyle olmadığını anlatmaya çalışırlar Fakat bu arada konuştukları kişiye “Bak ben senin yanında falancayı nasıl çekiştiriyorsam seni de başkasına öyle çekiştiririm” mesajını verdiklerini unuturlar
Kesin konuşmak:Başkalarının düşüncelerine saygı duymayan, kendi düşüncesini ister doğru ister yanlış olsun kabul ettirmeye çalışan, kestirip atma alışkanlığında olan, hoşgörüye tahammülü olmayan kişilerin ortaya koyduğu davranış yanlışlarından biri de kesin konuşmaktır Özellikle tam olarak bilinmeyen konular hakkında bu anlayışla fikirler yürütmek, haberler vermek, zaman zaman kişiyi yalancı durumuna da düşürür Meselâ, “Türkçe Sözlük’ün son baskısında 95000 kelime vardır” cümlesine ilâve edilecek “zannedersem, yanılmıyorsam, herhâlde” gibi bir kelime kişiyi yanlış bilgi vermekten, yalancı durumuna düşmekten kurtaracaktır
Sert konuşmak: Kişinin birilerine karşı kendini daima güçlü, haklı, kabadayı göstermek ister gibi bir anlayışla ve sert bir ses tonuyla, birilerini tehdit eder gibi konuşması da bir davranış yanlışıdır Yanlış bir düşünce ne kadar kaba, sert bir üslûpla söylenirse söylensin doğru olamaz, kişiyi haklı çıkarmaz, sadece konuşanın ne kadar kaba birisi olduğunu gösterir
2 SÖYLEYİŞ TARZIYLA İLGİLİ KONUŞMA YANLIŞLARI
Etkili ve güzel bir konuşmada konunun içeriği kadar söyleyiş tarzı da önemlidir Neyi, ne zaman, nerede, nasıl söyleyeceğini bilmeyen bir kişinin güzel konuşması çok zordur Herhangi bir isteğin ifadesinde, seçilen kelimelerin ve söyleniş tarzının kişiler üzerinde farklı etkiler uyandıracağı unutulmamalıdır Aşağıdaki cümleler, bu konuyu örnekleyen özlü sözlerdendir:
Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır (Atasözü)
Söz ola kese savaşı, söz ola kestire başı
Söz ola ağulu aşı, bal ile yağ ede bir söz
(Yunus Emre)
Konuşmanın etkisini azaltan ve ahengini bozan söyleyiş tarzıyla ilgili bazı yanlışlıklar aşağıda sıralanmıştır:
Aynı kelimeleri tekrarlamak: Konuşma sırasında hiç gerekmediği hâlde kelimeleri aynen tekrarlamak, dinleyenlerin dikkatini çekecek sıklıkta anlaşıldı mı, bilmem anlatabiliyor muyum, binaenaleyh, çocuklar, efendime söyleyeyim, sana bir şey söyleyeyim mi, demem o ki, evet, işin garip tarafı, sizin anlayacağınız, şey, şey yani gibi sözleri tekrarlamak anlatım ve söyleyiş güzelliğini bozar
Söyleyiş yanlışları yapmak, anlamsız sesler çıkarmak:Güzel bir konuşmada vurgu ve tonlamanın doğru yapılması kadar kelimelerin doğru telaffuzu da önemlidir Bazen yanlış söylenen bir kelime, anlamı bilinmeden kullanılan bir söz, konuşmacının eğitim durumu, anlayışı, görgüsü hakkında fikir vermeye yetecektir
Başka dillerden Türkçeye giren kelimelerin söylenişine özellikle dikkat edilmelidir Aksi hâlde söylenmek istenenle söylenen birbirinden farklı olur: Aşık oldum ben sana (aşık: 1 Ayak bileğindeki küçük kemiklerden biri, 2 Yapı çatılarında uzun mertek – Âşık oldum ben sana) Türkiye hala ayakta – Türkiye hâlâ ayakta (hala: babanın kız kardeşi)
Konuşmacı anlatacağını gevelemeden açıkça söylemeli, sözü gereksiz yere uzatarak dolambaçlı yolları tercih etmemelidir
Hatırlanamayan sözlerin yerine bilerek veya bilmeyerek aaa, eee, ııı gibi anlamsız sesler çıkarmak veya arada boşluklar bırakmak konuşmanın ahengini bozan diğer yanlışlıklardandır Biraz çaba göstererek bu olumsuzluğun önüne geçmek mümkündür
Ses tonu, konuya ve konuşmanın yapıldığı yere göre ayarlanmalıdır Gereksiz yere bağırmak veya zor işitilen bir sesle isteksiz bir ses tonuyla konuşmak, sunuşun etkisini azaltır
Argo sözleri kullanmak ve kaba konuşmak :Türkçe Sözlük’te; kullanılan ortak dilden ayrı olarak aynı meslek ya da topluluktaki insanların kullandığı özel dil ya da sözcük dağarcığı; serserilerin, külhanbeylerinin kullandığı söz ya da deyim olarak tanımlanan argo -özgünlüğü korumak gereken durumlar dışında- edebî dilde asla kullanılmamalıdır Bir de buna kaba sözler, küfürler eklenecek olursa konuşma, edep sınırlarının dışına taşar Kendisine ve çevresindekilere saygısı olan aydın bir insanın konuşmasında argoya ve kaba sözlere rastlanmaz
3 KONUŞMA KURALLARINI BİLMEMEKTEN KAYNAKLANAN KONUŞMA YANLIŞLARI

Güzel ve etkili konuşma kurallarını bilmeyen, bu konuda deneyimi olmayan, konuşma sırasında yapılan yanlışlıkların neler olduğundan habersiz bir konuşmacının başarılı bir sunuş yapamayacağı, konuşmasının yanlışlarla dolu olacağı muhakkaktır Konuşmacı, karşılaştığı kötü örnekleri kendisine devamlı ölçü kabul ederse başarılı olamaz
Üslûp yanlışları:Yerine, kişisine, zamanına ve konusuna göre nasıl konuşacağını bilmeyen bir şahsın, asker arkadaşıyla konuştuğu şekilde amiriyle konuşmasını yadırgamamak gerekir Konuşma türlerini ve bunların özelliklerini bilmeyen bir konuşmacı, kime nasıl hitap edeceğini; panelde nasıl, forumda nasıl, açık oturumda nasıl konuşulacağını bilmezse üslûp yanlışları yapacaktır
Plânsızlık:Bir dinleyici grubu önünde yapılan sunuş konuşmaları, konuşma plânı yapmayı gerektirir Konuşma plânı nedir, nasıl yapılır, plânda nelere dikkat edilir, süre ne kadardır gibi soruların cevaplarını bilmeyenlerin yapacağı sunuş konuşmalarında, plânsızlıktan kaynaklanan yanlışlıkların olması kaçınılmazdır
Toplumda sevilmek ve sayılmak, kendini dinletmek, aranan bir kişi olmak, konuşma kurallarını iyi bilmek ve bu kuralları başarılı bir şekilde uygulamakla mümkündür
Konuşma yanlışlarını ana hatlarıyla bu şekilde özetledikten sonra güzel konuşma kurallarına geçebiliriz

Alıntı Yaparak Cevapla

Güzel Konuşma

Eski 08-17-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Güzel Konuşma




Sözlü anlatımda konuşmacının önünde geniş bir zaman, tekrar tekrar okuma ve düzeltme imkânı yoktur Bu sebeple usulüne uygun etkili ve güzel bir konuşma yapmak, aynı konu hakkında yazı yazmaktan daha zordur Güzel yazı yazan biri aynı derecede iyi bir konuşmacı olmayabilir
Güzel ve etkili konuşmak her ne kadar kolay bir iş olmasa da yukarıda sıralanan konuşma yanlışlarından sakınmakla, bu konuyla ilgili kaynakları ve örnekleri incelemekle, biraz çaba ve dikkatle en azından öncekilerden daha iyi ve başarılı bir konuşma yapmak mümkündür Konuşma eyleminin gerçekleştiği bir ortamda konuşmacı veya dinleyici olarak bulunuyorsanız aşağıdaki hususlara dikkat etmelisiniz
1 Muhatabınıza önem veriniz, saygılı olunuz ve övünmeyiniz Bu aynı zamanda kişinin kendisine olan saygısının da gereğidir Siz muhatabınıza saygı göstermezseniz o da size saygı göstermeyecektir
2 Dinlemesini biliniz Siz muhatabınızı dinlemezseniz karşı tarafın sizi dinlemesini istemeye hakkınız olmayacaktır Her kafadan bir sesin çıktığı, herkesin aynı anda konuşmaya çalıştığı, gürültülü ve ilgisiz bir ortamda güzel konuşmak mümkün değildir
3 Samimî olunuz ve yapmacıklıktan sakınınız Sözlerinizin ve tavırla­rınızın birbirini desteklemesi inandırıcılığınızı artıracaktır Söylediklerinize öncelikle sizin inandığınız her hâlinizden belli olmalıdır
4 Yere, zamana, duruma, muhataba uygun bir konu seçiniz ve boş konuşmayınız Düşündüklerinizin hepsini söylemeyin fakat söylediklerinizi düşünüp söyleyiniz Söyleyecek sözünüz olmadığı zaman susmasını biliniz Sözü gereksiz yere uzatmayınız Konuşmanın sabır taşıracak uzunlukta olma­masına dikkat ediniz Sözün, düşünceyi tam olarak ifade etmesine özen gösteriniz
5 Çevrenizdekilere sık sık nasihat vermeye kalkışmayınız Sizin düşünceniz sorulursa usulüne uygun olarak karşılık veriniz
6 Konuşurken kelime seçimine, bunları doğru söylemeye ve üslûbu­nuza özen gösteriniz Söz varlığınızı genişletmeye çalışınız Sınırlı bir dille, tekrarlanan kelimelerle konuşmayınız Anlamını tam bilmediğiniz kelimeleri kullanmaktan sakınınız ve kelimeleri doğru telaffuz ediniz Kelimelerin söylenişine ağız özelliklerini yansıtmayınız Edebî dille, kültür diliyle konuşmaya çalışınız Yakın anlamlı kelimeler arasındaki anlam inceliğine dikkat ediniz Konuşma­nızda kaba sözlere ve argoya yer vermeyiniz
7 Mümkün olduğu kadar sağlam cümleler kurmaya çalışınız Uzun cümlelere hâkim olamıyorsanız kısa cümleleri tercih ediniz
8 Sesin insanın kişiliğini yansıtan önemli bir unsur olduğunu unutma­yınız Dalgınlık, yorgunluk, hastalık, korkaklık, zayıflık, çekingenlik, kendini beğenmişlik gibi nitelikleri konuşmaya yansıtmamaya özen gösteriniz Pürüzlü, kaba, sert, çok ince, hım hım, genizden gelen sesin dinleyenler üzerinde olumlu etki bırakmayacağını unutmayınız
9 Sesinizin tonunu duygu ve düşüncenizin özelliğine göre ayarlayınız Tek düze ses tonuyla konuşmayınız, gerektiği yerde ses tonunuzu değiştiriniz Vurgulara dikkat ediniz
10 Konuşmada jest ve mimiklerden aşırılığa kaçmadan, gerektiği ölçüde söz ve düşüncenin ahengine uygun olarak yararlanınız
11 Bir sunuş konuşması yapmanız gerektiği zaman (konuyu ne kadar iyi bilirseniz bilin) mutlaka hazırlık yapınız, en azından konuşma plânınızla ilgili kısa notlar alınız
12 Dinleyicilerinizle göz irtibatını kesmeyiniz Konuşma sırasında bir noktaya, bir yere veya bir kişiye değil, dinleyicilerinizin hepsine ve her tarafa bakarak konuşunuz
13 Konuşma sırasında doğruyu güzel bir üslûpla ifade etmeye özen gösteriniz Kendinize ait bir üslûp geliştirmeye çalışınız Yeri geldikçe benzetmelerden, mecazlardan, tezatlardan, kişileştirmelerden, özlü sözlerden, fıkralardan yararlanınız

Alıntı Yaparak Cevapla

Güzel Konuşma

Eski 08-17-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Güzel Konuşma



Bir topluluk karşısında yapılan sunuş konuşmaları hazırlıklı konuşmalardır Bir topluluğa hitabeden konuşmalar siyasî, hukukî, ilmî yahut akademik, dinî, ticarî vb gibi hangi türden olursa olsun hepsinde de dinleyici grubunu göz önüne alarak uygun bir konu seçmek ve bu konuda bir konuşma planı hazırlayarak hazırlık yapmak şarttır
Hazırlıklı konuşmalarda dikkat edilmesi gereken hususlar
Bir dinleyici grubuna hitaben yapılacak sunuş konuşmasında başarılı olabilmek için güzel konuşma kurallarına uyulmalı ve aşağıda sıralananlar da göz önünde bulundurulmalıdır:
1 Konuşmayı kimler dinleyecek?:Belli bir gruba hitap edecek konuşmacı için (radyo dinleyicileri ve televizyon seyircileri dikkate alınmazsa) konuyu tespit etmeden önce yapılması gereken ilk iş dinleyicilerin kim olacağını bilmektir Çünkü konu buna göre seçilecek ve konuşma hazırlığı dinleyicilerin özelliğine göre yapılacaktır Dinleyicilerin azlığı veya çokluğu, cinsiyetleri, eğitim durumları, yaşları, ilgi alanları, sosyal çevreleri gibi etkenler konunun seçilmesinde ve hitap tarzının tespitinde önemlidir Bir meslek grubuna ait insanların meydana getirdiği dinleyici topluluğuna yapılacak konuşmayla kapalı spor salonunda halka hitaben yapılacak bir konuşma aynı tarzda sunulamaz
2 Konunun tespiti:Dinleyicilerin kim olacağı tespit edildikten sonra sıra konunun seçilmesine gelir Konuyu, programı hazırlayanlar tespit edebileceği gibi konu seçimi konuşmacıya da bırakılabilir Seçilecek konu, her şeyden önce konuşmacının ilgi alanı içinde olmalıdır
3 Konuşma plânının çıkarılması ve konununhazırlanması:Hazırlıklı konuşmanın tarihi, saati, yeri ve dinleyici grubunun kimlerden oluşacağı önceden bilindiği için konuşma metninin hazırlığı aşağıda verilen plân örneğine uygun olarak yapılır Hazırlık aşamasında konunun ilgi çekici bir tarzda, dinleyenleri sıkmayacak şekilde, amaca uygun, kaynaklardan geniş ölçüde yararlanılarak konuşmanın türüne göre etraflıca hazırlanmasına özen gösterilir

PLANIN BÖLÜMLERİSORULARSUNUŞa)Seslenme bölümüKime hitap edilecek? Sayın(sevgili, kıymetli,)b) Giriş bölümü Konu nedir?Konunun özü:c) Gelişme bölümüKonu hangi görüşlerleaçıklanacak?Görüşler:
1
2
Örnekler:d) Sonuç bölümüSonuç nedir?Ana fikir:Sunuşun özgün olması ve tekrara düşmemek için konuyla ilgili olarak (varsa) daha önceden yapılan konuşmaların metinleri incelenmelidir Dinleyiciler ve konuşma süresi göz önünde bulundurularak değişik kaynaklardan kapsamlı bir hazırlık mutlaka yapılmalıdır Hazırlık aşamasında alınan notlar ve yararlanılacak kaynaklar, konuşma plânına göre sıraya konulmalıdır
Konuşmacı ne kadar tecrübeli olursa olsun, konuşma plânını ihmal etmemeli, sunuş sırasında yararlanacağı notları ve diğer malzemeleri konuşmanın yapılacağı yere getirmeyi unutmamalıdır
4 Hazırlığın denenmesi:Konuşma metnine son şeklini veren konuş­macı, düşüncelerinden ve uyarılarından yararlanacağı biri huzurunda konuşmasını birkaç kez denemelidir Bu arada konuşmanın ne kadar sürdüğü de mutlaka tespit edilmeli, dinleyenin tavsiyeleri de dikkate alınmalı son düzeltmeler buna göre yapılmalıdır Deneyimli konuşmacılar buna ihtiyac duymayabilirler
Konunun gereği olarak bazı terimler veya yabancı kelimeler konuşma metninde yer alıyorsa sunuş sırasında gülünç duruma düşmemek için bunların doğru söyleyişleri mutlaka öğrenilmelidir
5 Sunuştan önce yapılması gerekenler:Konuşmanın çeşidine göre sunuş sırasında kullanılabilecek birtakım istatistikler, raporlar, kupürler vs varsa konuşmacı bunları yanında bulundurmalıdır
Konuşmanın yapılacağı yeri önceden görmekte yarar vardır Kürsüye nereden gelinecektir, giriş ve çıkış nereden yapılacaktır, kapalı bir yerde konuşma yapılacaksa ışık düzeni nasıldır, sunuş sırasında birtakım araç ve gereçlerden faydalanılacaksa bunlar hazır ve çalışır durumda mıdır, ses düzeni nasıldır gibi soruların cevaplarını bilmek konuşmacıyı rahatlatacaktır
Sunuş sırasında dinleyicilerin dikkatini dağıtabilecek (sürahi, çanta, çiçek vb gibi) fazlalıklar kürsüden uzaklaştırılmalıdır Konuşmanın yapılacağı yerde dinleyenlerin dikkatini çekecek eşya olmamalıdır
Sunuş yapılırken kürsünün yanında veya arkasında bulunan kişiler dinleyicilerin dikkatini dağıtacağı için buna izin verilmemelidir
Büyük bir salonda, sayıca az dinleyici grubuna hitap edilecekse önceden tedbir alınarak dinleyicilerin salonun ön tarafına toplanmaları sağlanmalıdır
Konuşmacı, kılık kıyafetin önemini ihmal etmeyip sade bir kıyafetle vaktinden önce sunuş yapacağı yerde hazır olmalıdır Kürsüye davet edilmeden önce (varsa) hitapta bulunacağı protokolün orada olup olmadığını bilmelidir Plânlandığı hâlde protokolden gelmeyenler varsa konuşma başında bunların adı söylenmeden geçilmelidir
Dinleyenlerin üzerindeki etkiyi artırmak için konuşmacıyı bir başkası kürsüye davet etmelidir
6 Sunuş:Bu davetten sonra konuşmacı kürsüye canlı adımlarla gelmelidir Topluluk karşısına düzgün bir kıyafetle çıkan konuşmacının dış görünüşünde (yüzünde, bakışlarında, tavırlarında), sesinde konusunu iyi anlatabilme heyecanı ve güzel konuşma isteğinin sezilmesi dinleyenleri olumlu etkileyecek­tir Bu sebeple dinleyiciler karşısında rahat olmalı, (kravat düzeltmek, tespih çekmek, elini cebine sokmak, düğmelerle veya mikrofonla oynamak gibi) dik­kat dağıtıcı hareketlerden sakınmalıdır Kısaca söylemek gerekirse, konuşmacı kılığıyla, kıyafetiyle, duruşuyla dinleyiciler üzerinde olumlu bir etki bırakmalı­dır
Konuşma plânındaki sıraya göre sunuş yapılırken aşağıdaki hususlara da dikkat edilmelidir:
a) Söze “Biraz başınızı ağrıtacağım, kusura bakmayın Aslında içinizde bu konuyu benden daha iyi bilenler var ama görev bana verildi Bildiğim kadarıyla anlatmaya çalışayım gibi, konuşmanın etkisini azaltacak ifadelerle baş­lamamak gerekir Hitaptan sonra konuşmayı düzenleyenlere ve dinleyenlere teşekkür etmek saygının, nezaketin bir gereğidir
b) Konuşmacı sakin ve rahat olmalı, gereksiz hareketlerden sakınmalıdır
c) Sesi daha iyi kontrol edebilmek için nefes düzenli alınmalıdır Ses düzeneğine nefeslenme sesi karışmamalıdır
d) Ses tonu dinleyenlerin ilgilerini canlı tutacak şekilde konuya göre ayarlanmalı; konu, ses, söyleyiş, jest ve mimikler uyum içinde olmalı; etkiyi artırmak için birbirini tamamlamalı; vurgu ve tonlamanın yerinde ve doğru yapılmasına özen göstermelidir Konuşmanın konusu ne olursa olsun sürekli aynı tonda konuşmak, konuyu aynı düzeyde genişletmek, dinleyicileri yoracağı için hazırlık aşamasında plânlandığı şekilde araya heyecan unsurları katmak, konuya uygun nükte, fıkra, hatıra veya küçük bir hikâye anlatmak uygun olabilir
e) Sunuşta göz irtibatı çok önemlidir Konuşma sırasında dinleyenlerin gözlerinin içine bakmamak genellikle çekingenliği ifade ettiğinden konuşmanın etkisini oldukça azaltır Ayrıca, dinleyiciler düşüncelerini, söylenenlere katılıp katılmadıklarını, sorularını, yorulduklarını yüksek sesle ifade etmeseler de bunu tavırlarına, bakışlarına yansıtırlar Konuşmacı dinleyicileri gözleyerek onların tepkilerini kontrol etmeli ve konuşmasını buna göre ayarlamalıdır
f) Samimî, saygılı ve hoşgörülü olmalı, başkalarını kıracak ölçüsüzlüklere, kaba sözlere ve argoya yer vermemelidir
g) İyi bir giriş ve iyi bir sonucun konuşmanın en etkili bölümleri olduğu unutulmamalıdır
h) Konuşmacı kendisine ayrılan süreye uymaya özen göstermeli, sorulacak sorulara açık, kısa ve kesin cevaplar verilmelidir
Konuşma kurallarını ve sunuş sırasında dikkat edilmesi gerekenleri böylece özetledikten sonra hazırlıklı konuşma çeşitlerine geçebiliriz:
Hazırlıklı konuşma çeşitleri




NUTUK (SÖYLEV)

Bir dinleyici grubuna belli bir düşünceyi, bir duyguyu aşılamak; önemli açıklamalarda bulunmak için yapılan coşkulu konuşmalara nutuk denir Nutuk siyasî, içtimaî, millî, ahlâkî, hukukî, askerî olabilir Nutuktan amaç heyecanlandırarak bir düşünceyi aşılamaktır
Nutuk, herkesin anlayabileceği, herkesin heyecan duyabileceği bir yalınlık, açıklık taşımalıdır Nutuktan beklenen sonucun alınması öncelikle konuşmacının düşüncelerine kendisinin inanmasına bağlıdır Anlattıklarına inanmayan, içten konuşmayan hatibin dinleyicilere bir fikir aşılaması onları heyecanlandırması mümkün değildir
Victor Murdock’un “Söze iyi başlayın, iyi bitirin, arasını neyle doldu­rursanız doldurun sözü, nutukta özellikle giriş ve sonuç bölümünün önemli olduğunu göstermesi bakımından dikkat çekicidir
“Gençliğe Hitabe” ile biten Atatürk’ün Nutuk’u bu türün en başarılı örneklerinden biridir
KONFERANS
Alanında uzman birinin bir konu hakkında, duygu ve düşüncelerini açıklamak, öğretmek amacıyla yaptığı hazırlıklı konuşmaya konferans denir Konferansçı istediği konuyu anlatabilir Konferanslar daha çok bilimsel konularda verilmekle birlikte güncel konularda da verilebilir Konferanstan amaç dinleyenleri coşturmak veya onlara bir fikir aşılamak değil, dinleyicileri belli bir konuda bilgilendirmektir
Konferansta anlaşılması güç cümleler kurulmamalı, teknik kelimelere çok yer verilmemeli, kitabî bir üslûpla konuşulmamalı; tekdüzelikten sakınılmalıdır Bolca verilen örnekler dinleyenlerin hayatından alınmalı, ses çok iyi kontrol edilerek yerine göre vurgu ve tonlamalar yapılmalı, mümkün olduğu kadar konuşma diline yaklaşılmalıdır
Konferans şöyle bir plânla sunulabilir:
1 Seslenme
2 Konferansın amacı
3 Konunun kısaca özeti
4 Sorulabilecek soruların cevapları
5 Sonuca götüren açıklamalar
6 Sonuç
MÜLÂKAT (GÖRÜŞME)
Kendi alanının uzmanı ünlü kişileri etraflıca tanıtmak veya toplumu ilgilendiren önemli bir konuyu aydınlatmak üzere uzmanlarla (veya ünlülerle) yapılan görüşmelerin aktarıldığı gazete yazılarına mülâkat (görüşme) denir Bu yönüyle mülâkat, yazılı kompozisyon türlerindendir Ancak günümüzde gazetelerden çok radyo ve televizyonlarda (çoğunlukla da canlı olarak) yapılan mülâkatlar ilgi çekmektedir
Mülâkatlar genellikle şu plâna göre hazırlanır (veya yapılır): Görüşülecek kişiyle mülâkat için yer ve zaman belirlenir Mülâkatı yapacak kişi konuşacağı konuyla ilgili olarak iyi bir hazırlık yapar Bu arada muhatabına soracağı soruları yazar ve bunları bir sıraya kor Görüşmeye başlamadan önce kendisini tanıtır, muhatabı üzerinde iyi bir etki bırakmak için önceden hazırladığı giriş konuşmasını yapar Konuyu kısaca özetleyerek sorularını sormaya başlar Bu sorular okuyucuların veya dinleyicilerin merak ettiği, o güne kadar bilinmeyen yönlere ait ve ilginç olur Usulüne uygun sorularla öğrenilmek istenilenler, mülâkat yapılan kişiyi zor durumda bırakmadan ustalıkla alınır Görüşme tamamlandıktan sonra önceden hazırlanan güzel ve etkili sözler söylenir
Günümüzde mülâkatlar stüdyoda veya başka mekânlarda kameralar (veya mikrofonlar) önünde yapıldığı için bu türdeki görüşmeler gazetelerde veya dergilerde genellikle yer almaz İstenirse bu görüşmeyi yazıya aynen aktarmak da mümkündür Bu durumda görüşülen kişi ve yer tanıtılır, konu belirtilir, sorulan sorular ve alınan cevaplar yazılır Mülâkat metninin soru cevap şeklinde düzenlenmesi de mümkündür
Mülâkatta kararlaştırılan konunun dışına çıkılmaz, özel görüş ve yorumlara yer verilmez, ayrıntıya girilmez Dilin açık ve sade olmasına özen gösterilir
Görüşme (mülâkat) bir işe alınacak kişiler arasından seçim yapmak amacıyla da yapılabilir Böyle bir görüşmede başarılı olmak için aşağıdakilerin bilinmesinde yarar vardır:
1 Mülâkat için yer ve zaman belirtilmemişse mutlaka randevu alınır ve görüşmeye vaktinde gidilir
2 İyi bir kıyafetin en iyi tavsiye mektubu olduğu unutulmaz Aşırılıktan kaçmak kaydıyla görüşmeden önce kılık kıyafet düzeltilmelidir Komisyonun mülâkat yapılacak kimse hakkında ilk izlenimlerinin kılık kıyafetle ilgili olacağı bilinmelidir
3 İçeri girdikten sonra komisyon, selâmlanmalı, kişi kendini tanıtmalı ve soruları cevaplamaya hazır olduğunu belirtmelidir
Mülâkat sözlü sınav olmadığı için cevaplanamayacak bir soru sorulmayacaktır Bu sebeple rahat olunmalı ve kişi kendine güvenmelidir Komisyon üyelerinin aday hakkında “kılığıyla kıyafetiyle, saygısıyla, güveniyle, işe ilgisiyle, konuşmasıyla, görgüsüyle bizim istediğimiz niteliklere sahip bir personel adayı” şeklinde düşünmeleri sağlanmalıdır
4 Sorular dikkatle dinlenmeli ve sadece sorulanlar cevaplanmalı, söz gereksiz yere uzatılmamalıdır Bu arada tuzak sorular sorulabileceği de hesaba katılarak temkinli konuşulmalıdır
Konuşma kurallarına mümkün olduğu kadar uyulmaya çalışır Çünkü komisyon üyeleri adayı konuştururken konuşmada açıklık, anlatım ve ikna, anlama ve idrak kabiliyeti, zihnî kıvraklık, kendine güven ve tolerans gibi ölçütlerle değerlendirme yapacaklardır
5 Görüşme tamamlandıktan sonra teşekkür edilir ve iyi dileklerle ora­dan çıkılır
TARTIŞMA
Bir grubu (veya çoğunluğu) ilgilendiren, daha önceden belirlenen bir konu hakkında farklı düşünceleri olan kişilerin konuyla ilgili görüşlerini açıklamak, konuyu (veya sorunu) çözmek, muhatabın zayıf yönlerini aramak amacıyla bir araya gelerek yaptıkları karşılıklı konuşmaya tartışma denir
Tartışma konusu; üzerinde konuşmaya ve araştırma yapmaya değer nitelikte olmalı, kanıtlanmış konular üzerinde ısrar edilmemeli, normal bir ses tonuyla konuşulmalı, saygılı olunmalı, dedikodu etmekten, bağırıp çağırmaktan, konu dışına çıkmaktan ve konuşanın sözünü kesmekten kaçınılmalıdır
“Tartışmadan beklenen; gerçeği aramak, gerçeğin aydınlattığı hareket yolunu seçmektir Söz cambazlıklarının, körü körüne direnmelerin, içten pazarlıklı propagandaların, duygusal çıkmazların gerçekleri kararttığı bir yerde tartışmadan beklenen faydalar derlenemez
[color="gray"]Sakin konuşan, soğukkanlılıkla cevap veren, söylenecek sözü olmadığı zaman susmasını bilen, konuşurken kendine güvenç duyan bir kimse her çeşit konuşmada başarı gösterir
Tartışmaları bir başkan yönetir Tartışmada başkanın görevlerini hatırlayarak başkana yardımcı olmakla bir anlamda tartışmanın kurallarına da uyulmuş olunur

Tartışmalarda başkanın görevleri
1 Konuyu özellikleri ve sınırlarıyla dinleyicilere belirtmek
2 Konuşmacıları dinleyicilere tanıtmak
3 Tartışmayı başlatmak
4 Konuşmacıların konu dışına çıkmalarını engellemek
5 Herkese eşit konuşma süresi vermek
6 Konuşmacılara yerine göre sorular yöneltmek
7 Tarafsız olmak
8 Tartışma kurallarına uymayanları uyarmak
9 Kısa özetler yaparak konuyu toparlamak
10 Tartışmanın sonucunu açıklamak

Bir dinleyici grubu önünde yapılan münazara, açık oturum, panel, forum ve bilgi şöleni toplu tartışma çeşitlerindendir
MÜNAZARA
Birer cümle hâlinde ifade edilen bir tezle antitezin, iki grup arasında bir hakem heyeti -jüri- huzurunda tartışıldığı konuşmalara münazara denir Tartış­malarda yarışma kaygısı olmadığı hâlde, münazaralar birer fikir ve söz yarışma­sıdır
Tartışmalar için geçerli olan kurallar münazaralar için de geçerlidir
Bir başkan yönetiminde, jüri önünde yapılan münazarada gruplardaki konuşmacı sayısı bir ile dört arasında değişebilir Her grup kendi grup sözcüsünü (veya başkanını) önceden belirler Münazaranın uygulanış şekilleri arasında küçük farklılıklar olmakla birlikte grup sözcüleri sırasıyla gruptaki arkadaşlarını tanıtırlar ve konuyu hangi yönlerden ele alacaklarını belirtirler Daha sonra grup üyeleri konuşmalarını yaparlar Son olarak sözcüler savunmalarını yaparak münazarayı bitirirler Jüri, konuşmacıların hazırlıklarını, savunmalarını ve konuşmadaki başarılarını göz önünde bulundurarak bir değerlendirme yapar ve galip tarafı ilân eder
BİLGİ ŞÖLENİ
Bir konunun çeşitli yönleri üzerinde, aynı oturumda, konunun uzmanı değişik kimseler tarafından (çoğunlukla akademik konularda) yapılan seri konuşmalara bilgi şöleni (sempozyum) denir
Bilgi şöleni, diğer konuşma türlerine göre daha ilmî ve ciddî bir sohbet havası içinde geçer Konuşmacılar, konuyu kendi ilgi alanları açısından ele alırlar Meselâ, Yunus Emre konulu bir bilgi şöleninde konuşmacılardan biri onun yaşadığı dönemdeki siyasî gelişmeleri ele alırken bir başkası Yunus Emre’nin şiirlerindeki insan sevgisinden bahsedebilir
Bilgi şöleninden amaç, konuyu tartışmak değil, uzmanları tarafından olumlu ve olumsuz yönleriyle değerlendirilen konuya bir çözüm üretmektir Konuşmaların sonunda oturum başkanı, konuyu özetler ve çıkan sonucu dinleyicilere aktarır
Bilgi şölenini, oturum başkanı yönetir Konuşmacı üyelerin sayısı üç ile altı arasında değişebilir Üyelerin konuşma süreleri genellikle beş dakikadan az, yirmi dakikadan çok olmaz Bilgi şöleni, konunun önemine ve uzunluğuna göre oturumlar hâlinde, ayrı salonlarda birkaç gün boyunca da sürebilir Bu nitelikteki konuşmalar genellikle akademik konularda olur
AÇIK OTURUM
Geniş halk kitlelerini ilgilendiren bir konunun, uzmanlarınca bir başkan yönetiminde dinleyici grubu önünde tartışıldığı konuşmalara açık oturum denir Açık oturum, büyük bir salonda dinleyiciler önünde yapılabileceği gibi stüdyoya davet edilen dinleyiciler önünde veya dinleyici grubu olmadan da radyoda ya da televizyonda yapılabilir
Konuşmacı sayısının üç veya beş kişi olarak tespit edildiği açık oturumlarda başkan önce konuyu açıklar, sonra konuşmacıları tanıtır ve sırayla söz verir Başkanın konu hakkında bilgi sahibi olması gerekir Başkan, sırasıyla ve dönüşümlü olarak konuşmacılara sorular yöneltir, gerektiğinde kısa bir değerlendirme yapar Tartışma boyunca tarafsız olmak, konuşmacılara verilen süreyi dengeli bir şekilde ayarlamak, tartışma kurallarının dışına çıkılmasını engellemek başkanın görevleri arasındadır
Açık oturumun süresi konuya göre ayarlanmalıdır
PANEL
Toplumu ilgilendiren bir konunun dinleyiciler önünde, sohbet havası içinde, uzmanları tarafından tartışıldığı konuşmalara panel denir Açık oturum ile panel özellikleri yönüyle birbirlerine çok benzerler Hatta bazı kitaplarda panel ile açık oturum aynı konuşma türü olarak verilir Arada sadece üslûp farkı vardır
Panelden amaç bir konuda karara varmaktan ziyade sorunu çeşitli yönleriyle aydınlatmak, farklı görüşleri, farklı anlayışları ortaya koymaktır
Panelde de bir başkan bulunur Konuşmacı sayısı 3 ile 6 arasında değişebilir Konuşmacılar, uzmanı oldukları konunun ayrı birer yönünü ele alırlar Konuşmalar, açık oturumda olduğu gibi başkanın verdiği sıraya ve süreye göre yapılır
Panelin sonunda, dinleyiciler panel üyelerine soru sorabilirler Tartışma dinleyicilere de geçerse o zaman tartışma, forum şekline dönüşür
FORUM
Bir başkanın yönetiminde, toplumu ilgilendiren bir konuda, farklı gruplardan oluşan dinleyicilerin söz sırası alarak konuşma kuralları içerisinde yaptıkları tartışmalara forum denir
Forum, panelin devamında yapılacaksa başkan, panelin süresini bir saat, forumun süresini de yarım saat olarak sınırlayabilir Bu durumda panelden sonra forum yapılacağı konuşmalara başlanmadan duyurulmalıdır
Forum, toplu tartışmaların başlı başına bir çeşidi sayılmamakla birlikte, dinleyicilerin konu üzerinde daha aktif ve farklı bakış açılarıyla düşünmelerini sağlar Foruma davet edilen uzmanların görüşlerine de müracaat edilerek ortaya çıkabilecek yanlış anlayışların önüne geçilir
Esasen forumdan amaç belli kararlara varmak değil, konuyu değişik anlayışlarla, farklı boyutlarıyla ortaya koymaktır
Forumda söz alan dinleyiciler, konuyla ilgisi olmayan özel sorunlarına değinmemelidir Sorular kısa, açık ve net olmalı, tartışma saygı kuralları içerisinde, kırıcılıktan uzak, samimî bir hava içerisinde yapılmalı, tartışmadan beklenen amaca yardımcı olunmalıdır
SEMİNER
Herhangi bir konuyla ilgili yapılan araştırma sonuçları hakkında bilgi vermek ve bu bilgiler üzerinde tartışma amacıyla birkaç yetkilinin yönetimi altında düzenlenen toplantılara seminer denir
Üniversitelerde bir öğretim üyesinin denetimi altında genellikle yüksek lisans ve doktora öğrencilerinin yaptıkları araştırmalarla ilgili rapor hazırlama; tartışma biçiminde yönetilen grup çalışmaları da seminerdir Süresi konuya bağlı olarak değişen seminerler, genellikle akademik özellik taşırlar

Alıntı Yaparak Cevapla

Güzel Konuşma

Eski 08-17-2012   #4
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Güzel Konuşma



Bir topluluk karşısında yapılan sunuş konuşmaları hazırlıklı konuşmalardır Bir topluluğa hitabeden konuşmalar siyasî, hukukî, ilmî yahut akademik, dinî, ticarî vb gibi hangi türden olursa olsun hepsinde de dinleyici grubunu göz önüne alarak uygun bir konu seçmek ve bu konuda bir konuşma planı hazırlayarak hazırlık yapmak şarttır
Hazırlıklı konuşmalarda dikkat edilmesi gereken hususlar

Bir dinleyici grubuna hitaben yapılacak sunuş konuşmasında başarılı olabilmek için güzel konuşma kurallarına uyulmalı ve aşağıda sıralananlar da göz önünde bulundurulmalıdır:
1 Konuşmayı kimler dinleyecek?:Belli bir gruba hitap edecek konuşmacı için (radyo dinleyicileri ve televizyon seyircileri dikkate alınmazsa) konuyu tespit etmeden önce yapılması gereken ilk iş dinleyicilerin kim olacağını bilmektir Çünkü konu buna göre seçilecek ve konuşma hazırlığı dinleyicilerin özelliğine göre yapılacaktır Dinleyicilerin azlığı veya çokluğu, cinsiyetleri, eğitim durumları, yaşları, ilgi alanları, sosyal çevreleri gibi etkenler konunun seçilmesinde ve hitap tarzının tespitinde önemlidir Bir meslek grubuna ait insanların meydana getirdiği dinleyici topluluğuna yapılacak konuşmayla kapalı spor salonunda halka hitaben yapılacak bir konuşma aynı tarzda sunulamaz
2 Konunun tespiti:Dinleyicilerin kim olacağı tespit edildikten sonra sıra konunun seçilmesine gelir Konuyu, programı hazırlayanlar tespit edebileceği gibi konu seçimi konuşmacıya da bırakılabilir Seçilecek konu, her şeyden önce konuşmacının ilgi alanı içinde olmalıdır
3 Konuşma plânının çıkarılması ve konununhazırlanması:Hazırlıklı konuşmanın tarihi, saati, yeri ve dinleyici grubunun kimlerden oluşacağı önceden bilindiği için konuşma metninin hazırlığı aşağıda verilen plân örneğine uygun olarak yapılır Hazırlık aşamasında konunun ilgi çekici bir tarzda, dinleyenleri sıkmayacak şekilde, amaca uygun, kaynaklardan geniş ölçüde yararlanılarak konuşmanın türüne göre etraflıca hazırlanmasına özen gösterilir

PLANIN BÖLÜMLERİSORULARSUNUŞa)Seslenme bölümüKime hitap edilecek? Sayın(sevgili, kıymetli,)b) Giriş bölümü Konu nedir?Konunun özü:c) Gelişme bölümüKonu hangi görüşlerleaçıklanacak?Görüşler:
1
2
Örnekler:d) Sonuç bölümüSonuç nedir?Ana fikir:Sunuşun özgün olması ve tekrara düşmemek için konuyla ilgili olarak (varsa) daha önceden yapılan konuşmaların metinleri incelenmelidir Dinleyiciler ve konuşma süresi göz önünde bulundurularak değişik kaynaklardan kapsamlı bir hazırlık mutlaka yapılmalıdır Hazırlık aşamasında alınan notlar ve yararlanılacak kaynaklar, konuşma plânına göre sıraya konulmalıdır
Konuşmacı ne kadar tecrübeli olursa olsun, konuşma plânını ihmal etmemeli, sunuş sırasında yararlanacağı notları ve diğer malzemeleri konuşmanın yapılacağı yere getirmeyi unutmamalıdır
4 Hazırlığın denenmesi:Konuşma metnine son şeklini veren konuş­macı, düşüncelerinden ve uyarılarından yararlanacağı biri huzurunda konuşmasını birkaç kez denemelidir Bu arada konuşmanın ne kadar sürdüğü de mutlaka tespit edilmeli, dinleyenin tavsiyeleri de dikkate alınmalı son düzeltmeler buna göre yapılmalıdır Deneyimli konuşmacılar buna ihtiyac duymayabilirler
Konunun gereği olarak bazı terimler veya yabancı kelimeler konuşma metninde yer alıyorsa sunuş sırasında gülünç duruma düşmemek için bunların doğru söyleyişleri mutlaka öğrenilmelidir
5 Sunuştan önce yapılması gerekenler:Konuşmanın çeşidine göre sunuş sırasında kullanılabilecek birtakım istatistikler, raporlar, kupürler vs varsa konuşmacı bunları yanında bulundurmalıdır
Konuşmanın yapılacağı yeri önceden görmekte yarar vardır Kürsüye nereden gelinecektir, giriş ve çıkış nereden yapılacaktır, kapalı bir yerde konuşma yapılacaksa ışık düzeni nasıldır, sunuş sırasında birtakım araç ve gereçlerden faydalanılacaksa bunlar hazır ve çalışır durumda mıdır, ses düzeni nasıldır gibi soruların cevaplarını bilmek konuşmacıyı rahatlatacaktır
Sunuş sırasında dinleyicilerin dikkatini dağıtabilecek (sürahi, çanta, çiçek vb gibi) fazlalıklar kürsüden uzaklaştırılmalıdır Konuşmanın yapılacağı yerde dinleyenlerin dikkatini çekecek eşya olmamalıdır
Sunuş yapılırken kürsünün yanında veya arkasında bulunan kişiler dinleyicilerin dikkatini dağıtacağı için buna izin verilmemelidir
Büyük bir salonda, sayıca az dinleyici grubuna hitap edilecekse önceden tedbir alınarak dinleyicilerin salonun ön tarafına toplanmaları sağlanmalıdır
Konuşmacı, kılık kıyafetin önemini ihmal etmeyip sade bir kıyafetle vaktinden önce sunuş yapacağı yerde hazır olmalıdır Kürsüye davet edilmeden önce (varsa) hitapta bulunacağı protokolün orada olup olmadığını bilmelidir Plânlandığı hâlde protokolden gelmeyenler varsa konuşma başında bunların adı söylenmeden geçilmelidir
Dinleyenlerin üzerindeki etkiyi artırmak için konuşmacıyı bir başkası kürsüye davet etmelidir
6 Sunuş:Bu davetten sonra konuşmacı kürsüye canlı adımlarla gelmelidir Topluluk karşısına düzgün bir kıyafetle çıkan konuşmacının dış görünüşünde (yüzünde, bakışlarında, tavırlarında), sesinde konusunu iyi anlatabilme heyecanı ve güzel konuşma isteğinin sezilmesi dinleyenleri olumlu etkileyecek­tir Bu sebeple dinleyiciler karşısında rahat olmalı, (kravat düzeltmek, tespih çekmek, elini cebine sokmak, düğmelerle veya mikrofonla oynamak gibi) dik­kat dağıtıcı hareketlerden sakınmalıdır Kısaca söylemek gerekirse, konuşmacı kılığıyla, kıyafetiyle, duruşuyla dinleyiciler üzerinde olumlu bir etki bırakmalı­dır
Konuşma plânındaki sıraya göre sunuş yapılırken aşağıdaki hususlara da dikkat edilmelidir:
a) Söze “Biraz başınızı ağrıtacağım, kusura bakmayın Aslında içinizde bu konuyu benden daha iyi bilenler var ama görev bana verildi Bildiğim kadarıyla anlatmaya çalışayım gibi, konuşmanın etkisini azaltacak ifadelerle baş­lamamak gerekir Hitaptan sonra konuşmayı düzenleyenlere ve dinleyenlere teşekkür etmek saygının, nezaketin bir gereğidir
b) Konuşmacı sakin ve rahat olmalı, gereksiz hareketlerden sakınmalıdır
c) Sesi daha iyi kontrol edebilmek için nefes düzenli alınmalıdır Ses düzeneğine nefeslenme sesi karışmamalıdır
d) Ses tonu dinleyenlerin ilgilerini canlı tutacak şekilde konuya göre ayarlanmalı; konu, ses, söyleyiş, jest ve mimikler uyum içinde olmalı; etkiyi artırmak için birbirini tamamlamalı; vurgu ve tonlamanın yerinde ve doğru yapılmasına özen göstermelidir Konuşmanın konusu ne olursa olsun sürekli aynı tonda konuşmak, konuyu aynı düzeyde genişletmek, dinleyicileri yoracağı için hazırlık aşamasında plânlandığı şekilde araya heyecan unsurları katmak, konuya uygun nükte, fıkra, hatıra veya küçük bir hikâye anlatmak uygun olabilir
e) Sunuşta göz irtibatı çok önemlidir Konuşma sırasında dinleyenlerin gözlerinin içine bakmamak genellikle çekingenliği ifade ettiğinden konuşmanın etkisini oldukça azaltır Ayrıca, dinleyiciler düşüncelerini, söylenenlere katılıp katılmadıklarını, sorularını, yorulduklarını yüksek sesle ifade etmeseler de bunu tavırlarına, bakışlarına yansıtırlar Konuşmacı dinleyicileri gözleyerek onların tepkilerini kontrol etmeli ve konuşmasını buna göre ayarlamalıdır
f) Samimî, saygılı ve hoşgörülü olmalı, başkalarını kıracak ölçüsüzlüklere, kaba sözlere ve argoya yer vermemelidir
g) İyi bir giriş ve iyi bir sonucun konuşmanın en etkili bölümleri olduğu unutulmamalıdır
h) Konuşmacı kendisine ayrılan süreye uymaya özen göstermeli, sorulacak sorulara açık, kısa ve kesin cevaplar verilmelidir
Konuşma kurallarını ve sunuş sırasında dikkat edilmesi gerekenleri böylece özetledikten sonra hazırlıklı konuşma çeşitlerine geçebiliriz:
Hazırlıklı konuşma çeşitleri




NUTUK (SÖYLEV)

Bir dinleyici grubuna belli bir düşünceyi, bir duyguyu aşılamak; önemli açıklamalarda bulunmak için yapılan coşkulu konuşmalara nutuk denir Nutuk siyasî, içtimaî, millî, ahlâkî, hukukî, askerî olabilir Nutuktan amaç heyecanlandırarak bir düşünceyi aşılamaktır
Nutuk, herkesin anlayabileceği, herkesin heyecan duyabileceği bir yalınlık, açıklık taşımalıdır Nutuktan beklenen sonucun alınması öncelikle konuşmacının düşüncelerine kendisinin inanmasına bağlıdır Anlattıklarına inanmayan, içten konuşmayan hatibin dinleyicilere bir fikir aşılaması onları heyecanlandırması mümkün değildir
Victor Murdock’un “Söze iyi başlayın, iyi bitirin, arasını neyle doldu­rursanız doldurun sözü, nutukta özellikle giriş ve sonuç bölümünün önemli olduğunu göstermesi bakımından dikkat çekicidir
“Gençliğe Hitabe” ile biten Atatürk’ün Nutuk’u bu türün en başarılı örneklerinden biridir
KONFERANS
Alanında uzman birinin bir konu hakkında, duygu ve düşüncelerini açıklamak, öğretmek amacıyla yaptığı hazırlıklı konuşmaya konferans denir Konferansçı istediği konuyu anlatabilir Konferanslar daha çok bilimsel konularda verilmekle birlikte güncel konularda da verilebilir Konferanstan amaç dinleyenleri coşturmak veya onlara bir fikir aşılamak değil, dinleyicileri belli bir konuda bilgilendirmektir
Konferansta anlaşılması güç cümleler kurulmamalı, teknik kelimelere çok yer verilmemeli, kitabî bir üslûpla konuşulmamalı; tekdüzelikten sakınılmalıdır Bolca verilen örnekler dinleyenlerin hayatından alınmalı, ses çok iyi kontrol edilerek yerine göre vurgu ve tonlamalar yapılmalı, mümkün olduğu kadar konuşma diline yaklaşılmalıdır
Konferans şöyle bir plânla sunulabilir:
1 Seslenme
2 Konferansın amacı
3 Konunun kısaca özeti
4 Sorulabilecek soruların cevapları
5 Sonuca götüren açıklamalar
6 Sonuç
MÜLÂKAT (GÖRÜŞME)
Kendi alanının uzmanı ünlü kişileri etraflıca tanıtmak veya toplumu ilgilendiren önemli bir konuyu aydınlatmak üzere uzmanlarla (veya ünlülerle) yapılan görüşmelerin aktarıldığı gazete yazılarına mülâkat (görüşme) denir Bu yönüyle mülâkat, yazılı kompozisyon türlerindendir Ancak günümüzde gazetelerden çok radyo ve televizyonlarda (çoğunlukla da canlı olarak) yapılan mülâkatlar ilgi çekmektedir
Mülâkatlar genellikle şu plâna göre hazırlanır (veya yapılır): Görüşülecek kişiyle mülâkat için yer ve zaman belirlenir Mülâkatı yapacak kişi konuşacağı konuyla ilgili olarak iyi bir hazırlık yapar Bu arada muhatabına soracağı soruları yazar ve bunları bir sıraya kor Görüşmeye başlamadan önce kendisini tanıtır, muhatabı üzerinde iyi bir etki bırakmak için önceden hazırladığı giriş konuşmasını yapar Konuyu kısaca özetleyerek sorularını sormaya başlar Bu sorular okuyucuların veya dinleyicilerin merak ettiği, o güne kadar bilinmeyen yönlere ait ve ilginç olur Usulüne uygun sorularla öğrenilmek istenilenler, mülâkat yapılan kişiyi zor durumda bırakmadan ustalıkla alınır Görüşme tamamlandıktan sonra önceden hazırlanan güzel ve etkili sözler söylenir
Günümüzde mülâkatlar stüdyoda veya başka mekânlarda kameralar (veya mikrofonlar) önünde yapıldığı için bu türdeki görüşmeler gazetelerde veya dergilerde genellikle yer almaz İstenirse bu görüşmeyi yazıya aynen aktarmak da mümkündür Bu durumda görüşülen kişi ve yer tanıtılır, konu belirtilir, sorulan sorular ve alınan cevaplar yazılır Mülâkat metninin soru cevap şeklinde düzenlenmesi de mümkündür
Mülâkatta kararlaştırılan konunun dışına çıkılmaz, özel görüş ve yorumlara yer verilmez, ayrıntıya girilmez Dilin açık ve sade olmasına özen gösterilir
Görüşme (mülâkat) bir işe alınacak kişiler arasından seçim yapmak amacıyla da yapılabilir Böyle bir görüşmede başarılı olmak için aşağıdakilerin bilinmesinde yarar vardır:
1 Mülâkat için yer ve zaman belirtilmemişse mutlaka randevu alınır ve görüşmeye vaktinde gidilir
2 İyi bir kıyafetin en iyi tavsiye mektubu olduğu unutulmaz Aşırılıktan kaçmak kaydıyla görüşmeden önce kılık kıyafet düzeltilmelidir Komisyonun mülâkat yapılacak kimse hakkında ilk izlenimlerinin kılık kıyafetle ilgili olacağı bilinmelidir
3 İçeri girdikten sonra komisyon, selâmlanmalı, kişi kendini tanıtmalı ve soruları cevaplamaya hazır olduğunu belirtmelidir
Mülâkat sözlü sınav olmadığı için cevaplanamayacak bir soru sorulmayacaktır Bu sebeple rahat olunmalı ve kişi kendine güvenmelidir Komisyon üyelerinin aday hakkında “kılığıyla kıyafetiyle, saygısıyla, güveniyle, işe ilgisiyle, konuşmasıyla, görgüsüyle bizim istediğimiz niteliklere sahip bir personel adayı” şeklinde düşünmeleri sağlanmalıdır
4 Sorular dikkatle dinlenmeli ve sadece sorulanlar cevaplanmalı, söz gereksiz yere uzatılmamalıdır Bu arada tuzak sorular sorulabileceği de hesaba katılarak temkinli konuşulmalıdır
Konuşma kurallarına mümkün olduğu kadar uyulmaya çalışır Çünkü komisyon üyeleri adayı konuştururken konuşmada açıklık, anlatım ve ikna, anlama ve idrak kabiliyeti, zihnî kıvraklık, kendine güven ve tolerans gibi ölçütlerle değerlendirme yapacaklardır
5 Görüşme tamamlandıktan sonra teşekkür edilir ve iyi dileklerle ora­dan çıkılır
TARTIŞMA
Bir grubu (veya çoğunluğu) ilgilendiren, daha önceden belirlenen bir konu hakkında farklı düşünceleri olan kişilerin konuyla ilgili görüşlerini açıklamak, konuyu (veya sorunu) çözmek, muhatabın zayıf yönlerini aramak amacıyla bir araya gelerek yaptıkları karşılıklı konuşmaya tartışma denir
Tartışma konusu; üzerinde konuşmaya ve araştırma yapmaya değer nitelikte olmalı, kanıtlanmış konular üzerinde ısrar edilmemeli, normal bir ses tonuyla konuşulmalı, saygılı olunmalı, dedikodu etmekten, bağırıp çağırmaktan, konu dışına çıkmaktan ve konuşanın sözünü kesmekten kaçınılmalıdır
“Tartışmadan beklenen; gerçeği aramak, gerçeğin aydınlattığı hareket yolunu seçmektir Söz cambazlıklarının, körü körüne direnmelerin, içten pazarlıklı propagandaların, duygusal çıkmazların gerçekleri kararttığı bir yerde tartışmadan beklenen faydalar derlenemez
[color="gray"]Sakin konuşan, soğukkanlılıkla cevap veren, söylenecek sözü olmadığı zaman susmasını bilen, konuşurken kendine güvenç duyan bir kimse her çeşit konuşmada başarı gösterir
Tartışmaları bir başkan yönetir Tartışmada başkanın görevlerini hatırlayarak başkana yardımcı olmakla bir anlamda tartışmanın kurallarına da uyulmuş olunur

Tartışmalarda başkanın görevleri
1 Konuyu özellikleri ve sınırlarıyla dinleyicilere belirtmek
2 Konuşmacıları dinleyicilere tanıtmak
3 Tartışmayı başlatmak
4 Konuşmacıların konu dışına çıkmalarını engellemek
5 Herkese eşit konuşma süresi vermek
6 Konuşmacılara yerine göre sorular yöneltmek
7 Tarafsız olmak
8 Tartışma kurallarına uymayanları uyarmak
9 Kısa özetler yaparak konuyu toparlamak
10 Tartışmanın sonucunu açıklamak

Bir dinleyici grubu önünde yapılan münazara, açık oturum, panel, forum ve bilgi şöleni toplu tartışma çeşitlerindendir
MÜNAZARA
Birer cümle hâlinde ifade edilen bir tezle antitezin, iki grup arasında bir hakem heyeti -jüri- huzurunda tartışıldığı konuşmalara münazara denir Tartış­malarda yarışma kaygısı olmadığı hâlde, münazaralar birer fikir ve söz yarışma­sıdır
Tartışmalar için geçerli olan kurallar münazaralar için de geçerlidir
Bir başkan yönetiminde, jüri önünde yapılan münazarada gruplardaki konuşmacı sayısı bir ile dört arasında değişebilir Her grup kendi grup sözcüsünü (veya başkanını) önceden belirler Münazaranın uygulanış şekilleri arasında küçük farklılıklar olmakla birlikte grup sözcüleri sırasıyla gruptaki arkadaşlarını tanıtırlar ve konuyu hangi yönlerden ele alacaklarını belirtirler Daha sonra grup üyeleri konuşmalarını yaparlar Son olarak sözcüler savunmalarını yaparak münazarayı bitirirler Jüri, konuşmacıların hazırlıklarını, savunmalarını ve konuşmadaki başarılarını göz önünde bulundurarak bir değerlendirme yapar ve galip tarafı ilân eder
BİLGİ ŞÖLENİ
Bir konunun çeşitli yönleri üzerinde, aynı oturumda, konunun uzmanı değişik kimseler tarafından (çoğunlukla akademik konularda) yapılan seri konuşmalara bilgi şöleni (sempozyum) denir
Bilgi şöleni, diğer konuşma türlerine göre daha ilmî ve ciddî bir sohbet havası içinde geçer Konuşmacılar, konuyu kendi ilgi alanları açısından ele alırlar Meselâ, Yunus Emre konulu bir bilgi şöleninde konuşmacılardan biri onun yaşadığı dönemdeki siyasî gelişmeleri ele alırken bir başkası Yunus Emre’nin şiirlerindeki insan sevgisinden bahsedebilir
Bilgi şöleninden amaç, konuyu tartışmak değil, uzmanları tarafından olumlu ve olumsuz yönleriyle değerlendirilen konuya bir çözüm üretmektir Konuşmaların sonunda oturum başkanı, konuyu özetler ve çıkan sonucu dinleyicilere aktarır
Bilgi şölenini, oturum başkanı yönetir Konuşmacı üyelerin sayısı üç ile altı arasında değişebilir Üyelerin konuşma süreleri genellikle beş dakikadan az, yirmi dakikadan çok olmaz Bilgi şöleni, konunun önemine ve uzunluğuna göre oturumlar hâlinde, ayrı salonlarda birkaç gün boyunca da sürebilir Bu nitelikteki konuşmalar genellikle akademik konularda olur
AÇIK OTURUM
Geniş halk kitlelerini ilgilendiren bir konunun, uzmanlarınca bir başkan yönetiminde dinleyici grubu önünde tartışıldığı konuşmalara açık oturum denir Açık oturum, büyük bir salonda dinleyiciler önünde yapılabileceği gibi stüdyoya davet edilen dinleyiciler önünde veya dinleyici grubu olmadan da radyoda ya da televizyonda yapılabilir
Konuşmacı sayısının üç veya beş kişi olarak tespit edildiği açık oturumlarda başkan önce konuyu açıklar, sonra konuşmacıları tanıtır ve sırayla söz verir Başkanın konu hakkında bilgi sahibi olması gerekir Başkan, sırasıyla ve dönüşümlü olarak konuşmacılara sorular yöneltir, gerektiğinde kısa bir değerlendirme yapar Tartışma boyunca tarafsız olmak, konuşmacılara verilen süreyi dengeli bir şekilde ayarlamak, tartışma kurallarının dışına çıkılmasını engellemek başkanın görevleri arasındadır
Açık oturumun süresi konuya göre ayarlanmalıdır
PANEL
Toplumu ilgilendiren bir konunun dinleyiciler önünde, sohbet havası içinde, uzmanları tarafından tartışıldığı konuşmalara panel denir Açık oturum ile panel özellikleri yönüyle birbirlerine çok benzerler Hatta bazı kitaplarda panel ile açık oturum aynı konuşma türü olarak verilir Arada sadece üslûp farkı vardır
Panelden amaç bir konuda karara varmaktan ziyade sorunu çeşitli yönleriyle aydınlatmak, farklı görüşleri, farklı anlayışları ortaya koymaktır
Panelde de bir başkan bulunur Konuşmacı sayısı 3 ile 6 arasında değişebilir Konuşmacılar, uzmanı oldukları konunun ayrı birer yönünü ele alırlar Konuşmalar, açık oturumda olduğu gibi başkanın verdiği sıraya ve süreye göre yapılır
Panelin sonunda, dinleyiciler panel üyelerine soru sorabilirler Tartışma dinleyicilere de geçerse o zaman tartışma, forum şekline dönüşür
FORUM
Bir başkanın yönetiminde, toplumu ilgilendiren bir konuda, farklı gruplardan oluşan dinleyicilerin söz sırası alarak konuşma kuralları içerisinde yaptıkları tartışmalara forum denir
Forum, panelin devamında yapılacaksa başkan, panelin süresini bir saat, forumun süresini de yarım saat olarak sınırlayabilir Bu durumda panelden sonra forum yapılacağı konuşmalara başlanmadan duyurulmalıdır
Forum, toplu tartışmaların başlı başına bir çeşidi sayılmamakla birlikte, dinleyicilerin konu üzerinde daha aktif ve farklı bakış açılarıyla düşünmelerini sağlar Foruma davet edilen uzmanların görüşlerine de müracaat edilerek ortaya çıkabilecek yanlış anlayışların önüne geçilir
Esasen forumdan amaç belli kararlara varmak değil, konuyu değişik anlayışlarla, farklı boyutlarıyla ortaya koymaktır
Forumda söz alan dinleyiciler, konuyla ilgisi olmayan özel sorunlarına değinmemelidir Sorular kısa, açık ve net olmalı, tartışma saygı kuralları içerisinde, kırıcılıktan uzak, samimî bir hava içerisinde yapılmalı, tartışmadan beklenen amaca yardımcı olunmalıdır
SEMİNER
Herhangi bir konuyla ilgili yapılan araştırma sonuçları hakkında bilgi vermek ve bu bilgiler üzerinde tartışma amacıyla birkaç yetkilinin yönetimi altında düzenlenen toplantılara seminer denir
Üniversitelerde bir öğretim üyesinin denetimi altında genellikle yüksek lisans ve doktora öğrencilerinin yaptıkları araştırmalarla ilgili rapor hazırlama; tartışma biçiminde yönetilen grup çalışmaları da seminerdir Süresi konuya bağlı olarak değişen seminerler, genellikle akademik özellik taşırlar

Alıntı Yaparak Cevapla

Güzel Konuşma

Eski 08-17-2012   #5
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Güzel Konuşma



Sözlü Kompozisyon Türleri - Hazırlıksız Konuşmalar

Güzel konuşma kuralları bölümünde anlatılanlar hazırlıksız konuşmalar için de geçerlidir Yetersiz hazırlık, kendine güvenmeme, heyecanlanma gibi birtakım sebeplerle bazı kişiler toplum karşısında bir sunuş konuşması yapmak istemezler Fakat bu arada günlük konuşmaları sırasında devirdikleri çamların, kırdıkları kalplerin farkına bile varmazlar Kişilerin kılık kıyafetleriyle karşılanıp düşünceleriyle, konuşmalarıyla uğurlandıklarını çoğu zaman unuturlar
Kişi konuşmaya başladığı andan itibaren terbiyesi, görgüsü, bilgisi, dünya görüşü, ahlâkı, kelime hazinesi, sosyal çevresi, bölgesihakkında muha­tabına ipucu vermeye başlar Bu sebeple kuşlar ayaklarıyla insanlar dilleriyle yakalanırlar “Dilim, seni dilim dilim edeyim atasözünde de bu incelik vardır Hatta bazen, susmak, konuşmaktan daha iyi bir etki bırakabilir “Söz biliyorsan konuş ibret alsınlar, bilmiyorsan sus, adam sansınlar” Sözü bunu veciz olarak ifade eder Aşağıdaki nükte de bu duruma bir başka örnektir:
“Mehmet Âkif hastayken kendisini ziyarete gelenler arasında kılığıyla kıyafetiyle büyük bir adam izlenimini veren birisi içeriye girince üstat, edebin­den dolayı yatağında toplanma ihtiyacı hisseder Geçmiş olsun dileklerinden sonra bu heybetli şahıs, Âkif’e şöyle bir soru yöneltir:
― Gök kuşağının altından erkek geçerse kız, kız geçerse erkek olurmuş Peki hünsa geçerse ne olur?
Âkif’in karşılığı şu olur:
― Böyle bir sorudan sonra ayağımı dilediğim kadar uzatabilirim
Herhangi bir hazırlığa ihtiyaç duymadan yapılan karşılıklı konuşmalarda da içtenlik, inandırıcılık, tatlı dillilik, doğruluk, dürüstlük ve saygı ön plândadır
Hazırlıksız konuşmalardan bazılarını örnekleyelim:
ADRES SORMA, YER TARİFİ
Bir adres veya yer sorulduğunda sorulan yer kesin olarak bilinmiyorsa, soranı yanıltmamak ve zaman kaybını önlemek için adresin tam olarak bilinmediği açıkça söylenmelidir Birtakım tahminlerde bulunarak yanlış yönlendirme­den sakınmak gerekir Adres tarif edilirken mümkün olduğu kadar sade bir tarif yapılmalı, dolambaçlı yollar tercih edilmemelidir Sorulan yerin yakınlarında hemen herkesçe bilinen (anıt, istasyon, park, stadyum gibi) bir yapı, bir mekân varsa kişiye önce burayı bilip bilmediği sorulmalı; biliniyorsa tarif buradan itibaren yapılmalıdır Mesafe için isabetli tahmin yapılamıyorsa ölçü vermekten sakınmalıdır
FIKRA ANLATMA
Herhangi bir konuşma sırasında yeri gelir de bir fıkra anlatmak gerekirse fıkrayı anlatmaya başlamadan önce dinleyecekler süratle gözden geçirilmeli; anlatılacak fıkradan kendine pay çıkaracaklar veya alınacaklar varsa bu fıkrayı anlatmaktan vazgeçmelidir Fıkra; yerine, zamanına ve kişisine uygun ise anlatılmadır
Fıkrayı anlatan herkesten önce gülerse veya kesik kesik gülmelerle fıkrayı kesintiye uğratırsa ya da fıkranın asıl espriyi taşıyan unsurunu uygun yerde ve şekilde anlatamazsa fıkranın bütün güzelliği kaybolur Dinleyicilerin kültür seviyesi anlatılacak fıkrayı kavrayamayacak seviyedeyse bu fıkrayı anlatmamak daha uygundur
Anlatılan fıkra önceden biliniyor olabilir Bu durumda anlatana müdahale edilmez ve nezaketen dinlenir
KUTLAMA
İstenen bir sonucu almak, beklenen bir işi başarmak gibi sebeplerle yapılan kutlamalarda, duyulan sevinç ve memnuniyet; yapmacıklığa düşmeden, abartıya kaçmadan samimî bir üslûpla yapılmalıdır Tebrik edilen kişi de tevazu göstermeli ve karşı tarafa teşekkür etmelidir:
― Piyeste rolünüzü çok güzel oynadınız Tebrik eder, başarılarınızın devamını dilerim
― Teşekkür ederim
ÖZÜR DİLEME
İnsan, yaratılışı gereği bazen kusurlu davranışlarda bulunabilir, hatalar yapabilir Bu normaldir Fakat kişi hatasını fark ettikten sonra bu olumsuz durumu ortadan kaldırmak için en kısa zamanda özür dilemiyorsa, bu durumda birincisinden daha büyük bir yanlışı yapmış olur Öncelikle özür dilemeyi gerektirecek sözler söylememeye ve özür dilemeyi gerektirecek davranışlarda bulunmamaya gayret edilmelidir Dalgınlık, dikkatsizlik gibi çeşitli sebeplerle özür dilemek gerekirse zaman geçirmeden, samimî bir üslûpla özür dilenmelidir Özür dilemenin korkaklığın, pısırıklığın, sünepeliğin bir ifadesi değil, insan olmanın bir gereği olduğu unutulmamalıdır Zira özür dileyen kişi yaptığı hatayı fark etmiş, bunun yanlışlığına inanmış ve bunu bir daha yapmayacağını karşı tarafa içtenlikle beyan ederek insanlığın gereğini yerine getirmiştir Kendisinden samimiyetle özür dilenen kişi de affetmesini bilmelidir
Hiç gerek olmadığı hâlde söze özür dileyerek başlamak da uygun değildir
SOHBET ETMEK
Topluluk hâlinde yaşayan insanlar çevresindekilere duyduklarını, bil­diklerini, anlayışlarını anlatmak; onlarla ortak konuları paylaşmak isterler Bizim kültürümüzde sohbet etmenin özellikle temel ihtiyaçlar gibi ayrıcalıklı bir yeri vardır Arkadaşlıklar, dostluklar, hayat arkadaşlıkları çoğunlukla soh­betle kurulur, sohbetle pekişir
Karşılıklı saygının, anlayışın, nezaketin, samimiyetin, dürüstlüğün olduğu; dedikodunun, yalanın, kaba sözlerin ve argonun bulunmadığı bir sohbet ortamı, kalıcı dostluklar için zemin hazırlayacaktır
SORUYA KARŞILIK VERME
Herhangi bir şeyi öğrenmek amacıyla soru sorulacağı zaman önce izin istenmeli, sorunun karşılığı alındıktan sonra da teşekkür edilmelidir Kendisine soru yöneltilen kişi cevabı bilmiyorsa yalan yanlış bir şeyler söyleyerek muhatabını yanıltmamalı, özür dileyerek bilmediğini ifade etmelidir
Bir arkadaş grubunda veya bir toplantıda kişiye yöneltilen soru, gruptan bir başkasının uzmanlık alanına giriyorsa tereciye tere satma durumuna düşme­mek için soru, uygun bir üslûpla uzmanına yönlendirilmelidir:
― Word programıyla yazdığım tezime bir fotoğraf eklemek istiyorum Bunu nasıl yapabilirim acaba?
― Tuğrul, programın özelliklerini daha iyi biliyor İsterseniz bu soru­nun cevabını ondan öğrenelim
TANIŞMA VE TANIŞTIRMALAR
Birbirini tanımayan, fakat çeşitli sebeplerle bir arada bulunan kişiler birbirleriyle tanışmak gereğini duyabilirler Esasen selâmdan sonra kelâma geçmeden muhatap tanınmalı, konuşma ona göre sürdürülmelidir Tanışmada kişiler önce adlarını birbirlerine söylerler, ardından tanıştıklarına memnun olduklarını ifade ederler Tanışmalarının nedeni olan konuya daha sonra geçerler
Tanıştırmada tanıyan, birbirlerini tanımayanları belli kurallara göre adlarını söyleyerek tanıştırır Bu kurallar şöyledir: Yaşı, ünü, makamı küçük olanlar büyüklere; erkekler kadınlara; misafirlikte sonra gelenler öncekilere adı ve kim olduğu kısaca söylenerek tanıştırılır Toplu tanıştırmalarda ise isimler tek tek söylenir El sıkışmada büyükler küçüklere, kadınlar da erkeklere ellerini önce uzatırlar
TELEFONLA KONUŞMA
Telefonla konuşmanın yüz yüze konuşmaktan bir farkı yoktur Ancak araya telefon makinesinin girmesi birtakım görgü kurallarına uymayı gerektirir
Birine telefon etmek gerekince öncelikle vaktin telefon etmek için uygun olup olmadığına bakılmalıdır Günün çok erken ve geç saatleriyle yemek saatleri telefon etmek için uygun zamanlar değildir Telefon etmeyi gerektirecek acil bir durum olması hâlinde vakit gözetilmez
Telefon ederken numara dikkatli bir şekilde çevrilmeli veya tuşlanmalıdır Sayısal santrallerde numaranın yanlış düşmesi ihtimali çok zayıftır Bu sebeple kaba bir tarzda “orası nere, sen kimsin” gibi ifadeler kullanmak son derece yanlıştır
Telefon eden kişi selâm verdikten sonra hemen kendisini tanıtmalı, kısaca bir hâl hatır sorduktan sonra niçin telefon edilmişse o konuya geçilmelidir Konuşma tamamlandıktan sonra iyi dileklerle telefon kapatılmalıdır Telefonla (-şimdilik- görüşmeyen) konuşan kişiler birbirlerini seslerinden hemen tanıyorlarsa kendilerini tanıtmaya gerek yoktur Telefon eden kendisini tanıt­mamışsa kiminle konuşulduğu kibarca sorulmalıdır
Yeri gelmişken cep telefonlarının kullanılmasıyla ilgili bazı uyarılarda bulunmayı gerekli görüyoruz: Cep telefonlarının kapatılması istenen yerlerde bu uyarıya mutlaka uymak gereklidir (Cep telefonlarından yayılan dalgalardan zarar görebilecek elektronik cihazların bulunduğu yerlerde bu yasağa uymak daha da önemlidir) Uyarılar olmasa bile aydın bir insan cep telefonunun nerede ve ne zaman kapatılması gerektiğini bilir, kullandığı cihazın yüklediği sorumlulukları taşır Olur olmaz yerlerde ve zamanlarda, cep telefonuyla (belki de gerek olmadığı hâlde) bağıra çağıra konuşmak yakışık almaz
TEŞEKKÜR ETME
Teşekkür etmek için mutlaka çok önemli bir iyiliğin, yardımın yapılmasını beklemeye gerek yoktur Burada bilinmesi gereken husus, teşekkür etmenin medenî insanlara yakışan davranış olduğudur Yapılan iyilikler veya yardımlar elbette teşekkür beklentisiyle yapılmıyor Çok önemsiz gibi görünen davranışlardan (veya yardımlardan) sonra teşekkür etmek nezaketin gereğidir Basitçe örneklemek gerekirse otobüste, hasta veya yaşlı birine yer veren delikanlı “Şuna bir yer vereyim de bana teşekkür etsin” anlayışıyla yer vermiyordur Kendisine yer verilen kişi de karşı tarafın böyle bir mecburiyeti olmadığını bilerek teşekkür etmeyi ihmal etmemelidir

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.