| 
 | |||||||
|    | 
|  | Konu Araçları | 
| elektrik, enerjisi, vazgeçilmez, vücudumuzun | 
|  | Vücudumuzun Vazgeçilmez Enerjisi: Elektrik |  | 
|  08-17-2012 | #1 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Vücudumuzun Vazgeçilmez Enerjisi: ElektrikVücudumuzun Vazgeçilmez Enerjisi: Elektrik Kesilmesi durumunda hayatı durma noktasına getirebilen elektrik, insan vücudu için de en az diğer yaşamsal faaliyetler kadar büyük bir öneme sahiptir  Şehir içindeki sistemlerin işlemesi, kurulu düzenin devam etmesi nasıl elektriğe bağlı ise, vücudumuzda da enerji üretimi, iletişim, güvenlik, bakım-onarım gibi hemen hemen her türlü işlem için elektriğe ihtiyaç duyulur  Vücudumuzdaki elektirk sistemi olmadan canlılıktan sözetmek mümkün değildir ve vücudumuzdaki elektrik ihtiyacı, bir şehrin ihtiyacından çok daha fazladır   Şöyle bir düşünelim, elektriksiz hayat nasıl olurdu? Böyle bir durumda 15 katı asansörsüz çıkmanız, buzdolabında sakladığınız yiyeceklerin bozulmaması için çözüm aramanız gerekecekti  Haberleri televizyondan takip edemeyecek, mikrodalga fırında yemeğinizi ısıtamayacak, müzik setinizden sevdiğiniz bir müziği dinleyemeyecek, saçınızı kısa sürede kurutamayacak, klimanızla serinleyemeyecek, bir düğmeye basarak odanızı aydınlatamayacak, bulaşık-çamaşır-kurutma gibi; temizliğiniz için gerekli olan makineleri çalıştıramayacaktınız   Geceleri eviniz güvensiz ve karanlık olacak, elektrikli kalorifer, su ısıtıcısı, masa lambası, video ve bilgisayar gibi hayatınızı kolaylaştıran, yaşamınıza hız katan pek çok teknolojik aletten uzak bir yaşantınız olacaktı   Elektriksiz bir hayatı şehir çapında düşündüğümüzde ise; sağlık, trafik, ulaşım, haberleşme, güvenlik sistemleri, iş yerleri, su dağıtımı, enerji üretimi, basın-yayın, bakım-onarım çalışmaları, elektriğe bağımlı olarak işleyen alanlardan ilk akla gelenlerdir   Pek çok insan elektrikten faydalanırken, kendi bedeninin de tıpkı içinde yaşadığı şehir gibi elektriksiz çalışamayacağını bilmez ya da düşünmez  Oysa vücudumuz kusursuz bir elektrik şebekesi ile donatılmıştır  İnsan vücuduna baktığımızda, elektronik ile ilgili son derece karmaşık bilgileri kapsayan, elektrik enerjisinden nasıl yararlanılacağını bilen akıllı sistemler bulunduğunu görürüz  Nitekim bilim adamları vücudumuzdaki elektrik sistemini tarif ederken, günümüzde kullanılan elektrikli aletlerle ilgili benzetmeler yaparlar, elektronikte kullanılan terimleri kullanırlar: Piller, motorlar, pompalar, jeneratörler, devreler, akım, direnç, voltaj, yalıtım, yük    Bu terimleri kullanmadan sinir sistemini tarif etmeleri pek mümkün değildir  Son yüzyıllarda keşfedilen teknolojik sistemlerin işlemesi için gerekli olan prensiplerin, insan bedeninde yaratılışından itibaren mevcut olması, Allah’ın vücudumuzu saran üstün ilminin bir göstergesidir  Yazı boyunca anlatacağımız detaylar da, bu ilmin kavrayabildiğimiz örneklerinden sadece birkaçını oluşturmaktadır   Elektriğin Hayati Önemi Vücudumuz elektrik enerjisi olmadan çalışamaz; elektrik her birimizin yaşamını sürdürebilmesi, konuşabilmesi, hareket edip istediklerini yapabilmesi için hayati önem taşır  Aksi takdirde kişi kısa sürede ya felç olur ya da ölür  Çünkü elektrik olmadığında bütün yaşamsal faaliyetler durur  İnsan elektrikle iletişimini sağlayan, elektrikle hareket edebilen ve elektrikle beş duyusunu kullanabilen bir varlıktır  Kişi bunun hiç farkında olmasa da, dünyaya geldiği andan itibaren tümüyle elektrik enerjisine bağlı mekanizmalarla görmeye başlar, bunlarla çevresini tanır ve gelişir   Ölmek üzere olan kalbi durmuş bir hastaya elektrik şoku uygulanmasının sebebi de budur  Böyle bir durumdaki hastaya iyileşmesi için ilaç, vitamin veya herhangi bir besin maddesi verilmez  Vücuda fayda sağlayacak çok sayıda madde varken kalbin çalışması için öncelikle elektriğe ihtiyaç duyulur  Çünkü vücudun elektrik sistemi herhangi bir nedenle bozulduğunda hiçbir şey elektriğin yerini tutmaz   Canlıların vücudunda elektriğin önemi anlaşıldıktan sonra sadece bu konunun araştırılması amacıyla üniversitelerde özel kürsüler kurulmuş ve bilim adamları konu hakkında çok sayıda araştırma yazısı ve kitap yazmışlardır  Halen de canlılardaki elektriksel sistemler ile ilgili araştırmalar, ‘biyoelektrik’ olarak ifade edilen alanda yoğun olarak devam etmektedir  New York Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden sinirbilimci Rodolfo Llinas, hareket eden tüm canlıların vücutlarında elektrik olduğunu söyleyerek şunları ifade etmiştir: "Bizi biz yapan, mesajları yeterli hızda taşıyan tek şey elektriktir    Düşüncelerimiz, yürüyebilmemiz, görmemiz, rüya görmemiz tüm bunlar temel olarak elektrik sinyalleri tarafından yönlendirilip organize edilmektedir  Bunlar bir bilgisayarda meydana gelenlerle benzerlik göstermektedir, fakat çok daha mükemmel ve komplekstir  " (Emily Sohn, “Electricity’s Spark of Life”, 1 Ekim 2003; (sciencenewsforkids  org) Vücudumuzdaki Elektriksel Düzen Vücudunuz her gün düzenli bakım yapmanız gereken, elektrikle çalışan teknoloji ürünü bir makine gibidir  Bir kasınız hareket ettiği zaman elektriksel yük boşalmaları meydana gelir  Beynin emirlerini taşıyan sinyaller elektrikseldir  Ayrıca vücut boyunca beyne doğru ilerleyen tüm duyu sinyalleri, hücre bölünmesi ve kalp atışı da elektrikseldir  Aslında tüm kimyasal değişiklikler elektriksel temele dayanmaktadır; çünkü moleküler seviyede elektronlar transfer edilir, paylaşılır ya da değişikliğe uğrar  İnsan vücudunda elektriksel olmayan bir durum, neredeyse yok gibidir  Siz dinlenmek üzere uzansanız bile, enerji üretimiyle ilgili zor görevler iradeniz dışında yerine getirilmeye devam eder: Kalp atışınız, akciğerlerinize oksijen gitmesi ve sayılamayacak kadar çok hücresel faaliyet     Kısacası insan vücudu hayatta kalmak için elektrokimyasal bir enerji sistemi kullanır  Vücudumuzun elektrikle işleyen kısmını sinir sistemi oluşturur  Bir kaza veya sakatlık durumu olmadığı sürece vücudumuz hem elektrik üretimini gerçekleştirir, hem de ürettiği elektrik enerjisiyle gece-gündüz faaliyetlerini sürdürür  Canlılardaki elektriksel sistem, metallerdeki elektrik sistemlerinden çok daha fazla avantaja sahiptir  Bu avantajların başında biyolojik sistemlerin kendi kendini tamir edebilmesi gelir  Örneğin parmağınızda bir kesik oluştuğunda kısa zamanda bu yara iyileşir  Bunu sağlayan sistemlerin ardında yine elektriksel bir düzen vardır  Bu hiçbir insan yapımı makinede mevcut olmayan taklit edilemez bir özelliktir   Vücudunuzdaki elektriksel sistemin bir başka avantajı ise çok yönlü kullanımıdır  Vücudun içindeki tüm faaliyetler -dolaşım, savunma, hareket, haberleşme, sindirim, boşaltım vb  - bu sistem sayesinde gerçekleşir  İnsan yapımı elektriksel aletler ise genellikle tek bir fonksiyon ya da benzer birkaç fonksiyonla sınırlıdır: Soğutma, ısıtma, kurutma, çırpma, süpürme gibi    Buna rağmen çok yüksek miktarlarda enerji harcanır  Vücudun kullandığı elektrik enerjisi -benzersiz sistemleri işletmek için kullanılmasına rağmen- son derece az miktardadır   Günlük hayatta kullandığımız elektrikli aletlerde, kullanılan elektriğin şiddetinin -voltaj değerinin- belli bir ölçüde olması gerekir  Ancak bu ayarlar makinenin kendisi tarafından değil, yine insan yapımı özel aletler aracılığıyla sabit tutulur  Bu ayarın bozulma ihtimaline karşı, akımı dengeleyecek adaptörler, regülatörler (voltaj düzenleyicileri) kullanılır  Aksi takdirde makinenin tüm aksamı bozulur  Vücudumuzda ise bu ayarların tümü bizim haberimiz olmadan yapılır   Ayrıca vücudumuzda elektrik kullanımı kesintisizdir  Dinlenirken bile vücudumuzda elektriksel sinyallerin akımı devam eder  Bu küçük elektriksel sinyaller saniyenin binde biri kadar sürelerle aralıksız üretilir  Elektrikli aletlerin ise ortalama 10-20 senelik ömürleri vardır  Hatta çoğu zaman çok daha erken tamir edilmeleri, parçalarının yenilenmesi gerekir  Halbuki insan vücudu -istisnai durumlar dışında- bir ömür boyu kesintisiz olarak dinlenmeden, yorulmadan elektrikle faaliyet gösterir   Kendi Enerjisini Üreten Hücreler Vücudumuz daha evvel de belirttiğimiz gibi elektrikle çalışan bir sistemdir  Ancak vücudumuz görmeye alışık olduğumuz diğer elektrikli sistemlerdeki gibi enerjisini dışarıdan almaz  Herhangi bir elektrikli aleti düşünelim  Bu aletin fonksiyonlarını yerine getirebilmesi için bir güç kaynağından bu alete elektrik akımının olması ya da piller aracılığıyla bu enerjinin sağlanması gerekir  Aksi takdirde en gelişmiş makine dahi olsa elektrik enerjisi mevcut olmadığında fonksiyonsuzdur  Vücudumuz ise tüm bu sistemlerden farklı olarak ihtiyaç duyduğu enerjiyi kendisi üretir  Trilyonlarca hücre, canlılığını sürdürmek için elektrik üretir ve kullanır   Her bir hücre vücudun çalışmasını sağlayan küçük birer pil gibidir  Hücrenin çevresi potasyum, iç kısmı ise sodyum sıvısı ile doludur  Sodyum ve potasyumu karıştırdığınızda iki mineral birbiri ile etkileşime girer ve bir çeşit akım oluşur  Bu reaksiyonun sonucunda yan ürün olarak elektrik açığa çıkar  Bu, bir arabanın aküsünün sülfürik asit ve kurşun karıştırıldığında elektrik akımı üretmesi gibi bir durumdur  Radyolar, kasetçalarlar, el fenerleri, saatler vs  gibi cihazlar nasıl ki pillerden aldıkları enerjiyle çalışıyorlarsa, arabalar da akülerdeki bu enerji olmadan çalışmaz  Çünkü piller ve aküler kimyasal enerjiden yararlanarak küçük elektrik akımları üretirler   Vücudun kullandığı elektrik ise “biyoelektrik” kavramıyla ifade edilir  Biyoelektrik, iyon adı verilen negatif ve pozitif yüklü parçacıkların hücresel değiş tokuşudur  Örneğin potasyum bir hücre zarından dışarı serbest bırakıldığında ve onun yerine hücre içine sodyum alındığında küçük bir elektrik akımı meydana gelir  Akım geçtiğinde potasyum hücrenin içerisine ve sodyum da dışına gönderilir  Sağlık ve beslenme alanında en tanınmış uzmanlardan Dr  Lendon Smith’in açıklamasına göre, “Bu şekilde hücreler kendi elektromanyetik akımlarıyla küçük piller gibi çalışırlar  ” (webdeb  com/q-machine/books  htm) Hücrenin Elektrik Üreten Enerji Santralleri: Mitokondriler Bulunduğunuz yerden kalkıp yürümeniz, ayakta durmanız, nefes almanız, gözlerinizi açıp kapamanız kısacası hayatta olmanız için gereken enerji, hücrelerinizdeki ‘mitokondri’ denilen santrallerde üretilir  Fabrikalar için gerekli enerji ihtiyacı nasıl enerji santralleri tarafından sağlanıyorsa, vücudumuzun enerjisi de hücre içindeki mikro enerji santralleri olan “mitokondri” isimli bu organeller tarafından sağlanır  Mitokondri olmaksızın hücreler yapmaları gereken işlerin hiçbirini gerçekleştiremezler: Mitokondrisiz kas hücreleri hareket edemez, karaciğer hücreleri kanı temizleyemez, beyin hücreleri de emir veremezler   Mitokondri neredeyse hücrenin tüm enerjisini üretir  Soluduğumuz oksijeni, yediğimiz gıdaları yakmak için kullanırlar  Tıpkı kömür ya da petrol kullanarak çalışan bir enerji istasyonu gibi mitokondri de elektrik üretmek için yanma sürecinde oluşan enerjiyi kullanır  Bu sayede hücrelerimiz gerçekten de elektrik enerjisiyle çalışmış olurlar  Mitokondrinin elektrikle çalışan makineleri çok küçüktür ve bu santrallerde, besinlerden elde edilen kimyasal enerjiler, hücrenin kullanabileceği enerji paketlerine dönüştürülür  Bu paketlere, hücre için çok kullanışlı bir enerji şekli olan “ATP” (adenozintrifosfat) adı verilir  Biyoenerji profesörü Peter Rich mitokondrilerde biyolojik elektron transferinin ATP senteziyle bağlantısını Nature’da yayınlanan bir makalesinde şöyle açıklamıştır: Bir insan dinlenirken saatte yaklaşık 100 kilokalorilik (420 kilojul) güce ihtiyaç duyar  Bu da standart bir ampulden biraz daha fazla olan 116 watt’lık enerjiye eşdeğerdir  Fakat bu ihtiyaç biyokimyasal açıdan, mitokondrimizin karşılaması beklenen şaşırtıcı bir miktardır  (Peter Rich, “Chemiosmotic coupling: The cost of living”, Nature, vol  421, 6 Şubat 2003, s  583  ) Mitokondri enerji üretim merkezi olarak görev yaptığı için farklı hücrelerde farklı sayıda mitokondri bulunur  Kaslarda, ihtiyaç duydukları enerji miktarı nedeniyle çok sayıda mitokondri vardır, fakat deri hücrelerindekilerin sayısı çok azdır  Eğer her hücrede sadece bir tane mitokondri olsaydı, bırakın hareket etmeyi hiç kımıldamadan yatsak bile vücuttaki metabolizma faaliyetlerinin gerçekleşmesi için gerekli 1  100-1  500 kalorilik enerjiyi bile sağlayamazdık  Bunun tipik örneği “Myastenia Gravis” denilen bir hastalıkta görülmektedir  Bu hastalar kasları felçli olduğu için hiç hareket edemezler  Çünkü mitokondrileri, hareket için gerekli olan enerjiyi sağlamak amacıyla bölünüp çoğalmazlar  Hücrelerinde yeterli sayıda mitokondri olmadığı için, az sayıdaki mitokondri, kasların hareketi için yeterli enerjiyi üretemez ve kaslar kasılma görevini yapamazlar  Sadece bu hastalık bile vücudumuzdaki hassas dengeleri ve bilinçli yaratılışın delilleri üzerinde düşünmemiz için yeterli bir örnektir   Vücuttaki Elektrik Mucizesi Evrim Teorisini Açmaza Sokmaktadır İnsan aklı ve bilgi birikimi ile benzeri yapılamayan vücut sistemlerinden her biri -hatta tek bir hücre- varlığımızın tesadüf eseri ortaya çıkmış olamayacağını ispatlar niteliktedir  İnsan vücudundaki incelediğimiz bu elektriksel sistem olmadan, vücudumuzdaki diğer sistemlerin, organların var olmalarının, kusursuz çalışmalarının bir anlamı yoktur  Dolayısıyla canlıların tesadüfi mekanizmalarla oluştuğunu öne süren evrim teorisinin, temel iddialarından olan ‘aşama aşama gelişim’ söz konusu olamaz  Hoimar Von Ditfurth, evrimci bir biyolog olmasına karşın, tesadüf iddialarının imkansızlığını Dinozorların Sessiz Gecesi adlı kitabında şöyle dile getirmektedir: Söz gelimi canlı yapıların salt rastlantı sonucu ortaya çıkmalarının istatistiki yönden olanaksızlığı, çok sevilen ve bilimin günümüzdeki gelişmişlik durağında oldukça aktüel olan bir örnektir  Gerçekten de biyolojik işlevler yerine getiren tek bir protein molekülünün kuruluşunun, o olağanüstü özgünlüklerine bakınca, bunu, hepsi doğru ve gerekli bir sıra içinde, doğru anda, doğru yerde ve doğru elektriksel ve mekanik özelliklerle birbirine rastlamış olmaları gereken birçok atomun, tek tek rastlantı sonucunda buluşmalarıyla açıklamak mümkün değil gibi görünmektedir  (Hoimar Von Ditfurth, Dinozorların Sessiz Gecesi, cilt 1, s  123  ) İnsan vücudu kendi elektriğini kendi üretir  Vücutta herhangi bir fonksiyonun gerçekleşmesi için ilgili organa ya da dokuya bir sinyal gönderilmelidir  Dolayısıyla hayatta kalabilmemiz için, vücudun hiçbir noktasında tesadüflere yer yoktur  Çünkü milyonlarca detayın aynı anda, ölçüsüyle, zamanlamasıyla hatasız ve eksiksiz olması, bunların hiçbirinin hiç yorulmadan aralıksız bir şekilde 60-70 sene müthiş bir koordinasyonla çalışması tesadüflerle açıklanması imkansız bir durumdur  Nitekim tesadüf iddialarının sahipleri evrimciler de, karşılaştıkları mükemmel düzen karşısında hayranlıklarını gizleyememekte ve bu organların, sistemlerin tam olmaları gereken yer, şekil ve fonksiyonlarla, vücut içinde nasıl olup da yerleştikleri sorusu karşısında çaresiz kalmaktadırlar  Oysa cevap açıktır: Tüm bunları kusursuz şekilde yaratan tüm alemlerin Yaratıcısı olan Yüce Allah’tır: "Ki O, yarattığı herşeyi en güzel yapan ve insanı yaratmaya bir çamurdan başlayandır  Sonra onun soyunu bir özden (sülale’den), basbayağı bir sudan yapmıştır  Sonra onu ‘düzeltip bir biçime soktu’ ve ona ruhundan üfledi  Sizin için de kulak, gözler ve gönüller var etti  Ne az şükrediyorsunuz?" (Secde Suresi, 7-9) İnsan vücudundaki elektrik üretimi ve elektriksel bilgi alışverişi, dinlenirken hatta uyurken dahi devam eder  Bu, Rabbimiz'in sonsuz rahmetinin örneklerinden sadece biridir   Vücudumuzdaki Elektriksel Düzen Rabbimiz'in Bir Lütfudur İnsan vücudunda elektriksel olmayan neredeyse hiçbir işlem yok gibidir  Siz dinlenirken bile, vücudunuzdaki faaliyetler kalp atışınız, akciğerlerinize oksijen gitmesi ve sayılamayacak kadar çok hücresel faaliyet- Rabbimiz'in bir lütfu olarak kesintisiz devam eder   Vücuttaki elektrik mucizesi bu yazıda özetlediğimizden çok daha detaylı, çok daha ince bir tasarıma sahiptir  Elektron mikroskobunun görüş gücü arttıkça, bilim adamlarını hayranlık içinde bırakan kompleks düzenler de ortaya çıkmaktadır   (makale harun yahya) | 
|   | 
|  | 
|  |