![]() |
Şu Çılgın Türkler Özet |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Şu Çılgın Türkler ÖzetAÇIKLAMALAR : “Şu Çılgın Türkler” adlı, bana ve her halde tüm Türk’lere göre muhteşem olan eser hakkında birkaç açıklama daha yapmak ve zaten kolay olan anlaşılmasını daha da kolay şekle sokmak, fonu meydana getiren zaman ve zemini bir kere daha anlatmak isterim ![]() Niye 4 bölüm ? Aslında bu harika yazılmış, gerçek tarihi olayların arasına serpiştirilmiş, örnekleri bol miktarda gerçek hayatta yer almış olan kurgu kişiler ve olaylarla süslenmiş romanı, sadece iki ana unsur ile tanıtacaktım: denizle ilgili konular olan İstanbul’dan Anadolu’ya geçişin bir yolu ve Rüsumat IV ün Ordu macerası ![]() Ancak roman okundukça daha çok sardı, pek çoğunu bildiğim olaylar yine önümde canlandı, yazıma karada yapılanlardan da bir bölüm eklemek istedim ![]() ![]() ![]() ![]() Aslında tanıtımı, yayınevinin de istediği gibi makul ölçülerde, olabildiğince daha kısa tutmak amacındaydım, daha kısa planlıyordum ![]() ![]() ![]() Kitabın tamamı, kendi dipnotlarıyla beraber 748 sayfa, burada ele alınamayan daha pek çok ilginç olay, gururlandırıcı sahne ve inanılmaz başka hadiseler var ![]() ![]() Dönem ve ortamlar : Eser, değişik ve ard arda gelen günleri ele almaktadır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hemen tamamı belgelere ve anılara dayalı olaylar, Yunan Ordusu, Türk Ordusu, İngiltere Yönetimi, Yunanistan Yönetimi, İstanbul Yönetimi, Ankara Yönetimi, Bazı Türk İlleri ve Arazileri olarak özetlenebilecek ortamlarda geçmektedir ![]() Kişilerin büyük çoğunluğu gerçek kişilerdir, konuşmaların ve olayların çoğunluğu kaydedilmiş ve aktarılmış gerçek konuşmalardır Mesela Rüsumat No IV olayının gerçekliğini görmek için “Ordu’lular” konulu şu internet sitesine erişebilirsiniz : Linkleri görebilmek için---> üye olmanız gerekiyor Buraya tıklayarak üye olabilirsiz <--- Anlatılan dönemlerde İstanbul’dan Anadolu’ya silah kaçırma, asker ve sivil kişilerin kaçmaları yoluna girmiş, çetelerin faaliyetleri bitmiş, düzenli ordu teşkili başlamıştır ![]() ![]() Rütbesiz Bir Komutan : Mustafa Kemal Paşa, kongre yapmak ve Kurtuluş’u şekillendirmek üzere, Erzurum' a gelişinden 5 gün sonra, 8/9 Temmuz 1919'da, “Sine-i millette bir ferd-i mücahit (milletin bağrında bir mücahit kişi) olarak çalışmak üzere" çok sevdiği askerlik mesleğinden ve görevinden istifa eder ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Rütbesi olmayan Mustafa Kemal’e, orduyu tam yetkiyle idare etmek ve geliştirmek üzere, sonradan uzatılan 3 aylık bir dönem için, 5 Ağustos 1921 günlü TBMM gizli birleşiminde, Meclis yetkilerini kullanması kaydıyla, Başkomutanlık yetkisi verildi ![]() Hatta Başkomutan’ın seçilmesi ve Tekalif-i Milliye’ye gidişini Sayın Özakman şu satırlarla anlatıyor: MECLİS'in iki gündür içine kapanması, Ankara esnaf ve zanaatkarlarını huzursuz etmişti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Milletvekilleri bakıştılar ![]() ![]() "Arkadaşlarla toplandık, sizi bekliyoruz ![]() ![]() Çıkrıkçılar yokuşundan Samanpazarı'na yürüdüler, oradan kale önüne çıkan daracık yola saptılar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "Hoş geldiniz !” "Hoş bulduk !” "Kulağımıza gelenlere göre, Meclis, M ![]() ![]() Süleyman Sırrı Bey irkildi: "Hayır ![]() ![]() ![]() "Öyleyse Paşa'ya söyleyin, millet malıyla, canıyla arkasındadır ![]() ![]() ![]() Biri, "Ben de !" dedi ![]() Öteki esnaflar da katıldılar : "Bizimkiler de helal olsun !“ Bıyıkları sigaradan sararmış bir köylü, "Biz yakın köylerdeniz ![]() ![]() " ![]() ![]() ![]() ![]() Üç ay süreyle Başkomutan seçilen ve Meclis'in yetkilerini kullanması kabul edilen Mustafa Kemal, milletin maddi kaynaklarını savaşın emrine verebilmek için çıkardığı 10 maddelik Tekalif-i Milliye (Milli Yükümlülük) emirlerinin 6 sını 7 Ağustos’ta yayımladı: 1 ![]() 2 ![]() 3 ![]() 4 ![]() 5 ![]() ![]() 6 ![]() ![]() 8 Ağustos’ta ise 4 maddeyi daha yayımladı : 1) Halk, elinde bulunan, savaşa yararlı bütün silah ve cephaneyi, savaştan sonra geri almak üzere üç gün içinde hükümete teslim edecek, 2) Benzin, vakum, gres yağı, vazelin, otomobil lastiği, tutkal, telefon makinesi, kablo, tel gibi maddelerin yüzde kırkına el konacak, 3) Demirci, marangoz, dökümcü ve kılıç, mızrak yapabilecek ustaların adları, sayıları, durumları saptanacak, 4) Halkın elinde bulunan dört tekerlekli yaylı araba, dört tekerlekli at ve öküz arabaları ile kağnı arabalarının bütün donatımı ve hayvanları ile birlikte, binek hayvanları, yük hayvanları, deve ve eşeklerin yüzde 20'sine el konacak ![]() İşte bu “topyekun harp”ti ![]() ![]() ![]() ![]() Ben dahil, Türk ulusunun fertleri, Atatürk hayranları, taraflı konuşabiliriz ![]() …Mustafa Kemal, üzerlerine çöken tehlikeyi, herkesin daha yakından duyması için, her evden birer kat çamaşır, birer çift çorap ve çarık da istiyordu ![]() Bu savaş, Mustafa Kemal'in öteden beri gördüğü gibi topyekun bir savaştı : “Harp, yalnız iki ordunun değil, iki milletin bütün varlıklarıyla ve ellerindeki her şeyle, bütün elde tutulur ve tutulmaz güçleriyle birbirleriyle karşı karşıya gelmesi ve birbiriyle vuruşması demektir ![]() ![]() ![]() Bir Peygamber gibi şu sözleri de eklemişti: “Gelecekteki savaşların yegane başarı şartı da, en ziyade bu söylediğim hususta yer almış olacaktır ![]() Bu gerçeği yıllarca sonra keşfetmiş olan Churchill, Mustafa Kemal'in elinde yeteri kadar deve ve öküz bulunmadığı için, taşıt işlerinde cephedeki erlerin karılarından ve kızlarından nasıl yararlandığını anlatır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Refet Paşa, Milli Müdafaa Vekilliğine geçmiş, bütün enerjisi ve buluşlarıyla çalışmaya başlamıştı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Saban demirlerinden kılıç yapılıyordu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Türklerin, kendilerini bekleyen önemli savaşa hazırlanmak için ancak üç hafta kadar vakitleri vardı [Sakarya Savaşı] ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Mustafa Kemal de, şimdi Genelkurmay Başkanı olan Fevzi Paşa ile birlikte cepheye hareket etti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Mustafa Kemal: “Savaş bitsin, o zaman iyileşirim ![]() ![]() Tedavi için Ankara'ya döndü ![]() ![]() Halide Edip bazen bu toplantılarda Mustafa Kemal'i bir roman yazarına benzetirdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yepyeni bir savaş stratejisi : Zaman zaman, taktik icabı, askerlik bilimine uygun olarak, geri çekilmeler de yapılıyordu ![]() ![]() ![]() Mustafa Kemal'in emri altındaki cephe aşağı yukarı yüz kilometre uzunluktaydı ![]() “Hattı müdafaa (savunma hattı) yoktur, sathı müdafaa (savunma alanı) vardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Sakarya Savaşı'nın 5 ![]() ![]() ![]() ![]() Daha önceki günlerde bu yeni stratejiyi geliştiren Mustafa Kemal, Alagöz köyündeki karargahında Yusuf İzzet Paşa'ya, "Savunma hattı yoktur, savunma sathı vardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Mustafa Kemal'in savunma hatları, kısım kısım kırılıyordu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ancak Türklerin durumu yine de tehlikeliydi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Savunmanın başarısı ve dolayısıyla Ankara'nın korunması, Çal Dağ'ın elde tutulmasına bağlıydı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ankara'dakiler; Çal Dağ düşse de onun arkasında daha bir sürü tepe bulunduğunu düşünerek, kendilerini avutabiliyorlardı ![]() ![]() ![]() ![]() Netice olarak vuruşmalar ve muharebeler kazanıldı ![]() ![]() ![]() ![]() Mustafa Kemal şimdi Fevzi ve İsmet Paşaların önerisi üzerine, Meclis tarafından Müşirliğe (Mareşalliğe) yükseltilmiş ve kendisine ayrıca Gazi unvanı verilmişti ![]() ![]() Yıllar sonra bir ressam, Mustafa Kemal'e Sakarya savaşını gösteren bir tablo hediye etti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Buradaki bazı anılar, Halide Edip Adıvar’ın “Türk'ün Ateşle İmtihanı” adlı eserinden alınmış ve Lord Kinross’un kitabında tekrarlanmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() Sonuç : 19 Mayıs 1919’da başlayan, çok önceden planlanan ve hazırlıklarına girişilen ulusal direniş, yokluklara rağmen başarıyla bitirildi ![]() ![]() 1923 yılı ise yeni devletin uluslar arası ve ulusal planda şekillenmesi ile sürdü ![]() Lozan Konferansı ve Anlaşması peşinden ismi konulmamış bir yönetimin isimlendirilmesi geldi, Cumhuriyetimiz ilan edildi ![]() Artık eski yıllarda kafada şekillenen ilerleme hamleleri, Erzurum Kongresi sırasında bir gece alınan notlar gerçekleştirilecekti ![]() Mazhar Müfit Kansu’nun kaleminden okuyalım: Erzurum Kongresi günleridir ![]() ![]() -Mazhar, not defterin yanında mı ? -Hayır, Paşam ![]() -Zahmet olacak ama, bir merdiveni inip çıkacaksın ![]() ![]() Defter gelince : -Bu defterin bu yaprağını kimseye göstermeyeceksin ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() -Emin olabilirsiniz Paşam ![]() -Öyleyse tarih koy ! Kansu, tarihi ve zamanı koydu : 7-8 Temmuz 1919 gecesi, sabaha karşı ![]() -Pekala ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() -İki: Padişah ve hanedan hakkında zamanı gelince icabeden muamele yapılacaktır ![]() -Üç: Tesettür kalkacaktır ![]() -Dört: Fes kalkacak, medeni milletler gibi şapka giyilecektir ![]() Bu anda, gayr-i ihtiyari kalem elimden düştü ![]() ![]() ![]() ![]() Paşa ile zaman zaman senli benli konuşmaktan çekinmezdim ![]() -Neden durakladın ? -Darılma ama Paşam, sizin de hayalperest taraflarınız var, dedim ![]() -Bunu zaman tayin eder ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() -Beş: Latin hurufu (harfleri) kabul edilecek ![]() -Paşam kafi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() -Cumhuriyet ilanına muvaffak olalım da üst tarafı yeter ! diyerek defterimi kapadım ve koltuğumun altına sıkıştırdım ![]() ![]() ![]() Atatürk, zaman zaman Çankaya sofralarında, Kansu’yu bu notları yazdırdığı zaman, kendisini hayalperest olmakla suçladığını söylemiş, şakalaşmıştı ![]() ![]() 23-31 Ağustos 1925 arasında Kastamonu’da Şapka İnkılabını (devrimini) ilan etmiş olarak dönüyordu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() - Azizim Mazhar Müfit Bey, kaçıncı maddedeyiz? Notlarına bakıyor musun? İşte, Atatürk bu idi ![]() ![]() Ne şerefli, Türkiye Cumhuriyetini Kuran Türk Milletine ait olmak ! Bu şerefli ve övünülecek geçmişi derli toplu aktaran Sayın Özakman’a ve Bilgi Yayınevi’ne yeniden teşekkürler ![]() Son söz : Bence bir kere daha yazılır veya yayınlanırsa eserin adı değişmeli ![]() Sayın Turgut ÖZAKMAN üstadımızı tüm Türkiye bilir ![]() “19 Mayıs 1999 - Atatürk Yeniden Samsun’da” isimli 2 ciltlik, duygularımıza tercüman olan kurgu romanını okumamış olanlar, veya “Şu Çılgın Türkler” isimli son romanını okumamış olanlar bile, kendisiyle tanışmışlardır: TRT Kanalları başta olmak üzere, Milli Bayramlarımızda çeşitli kanallar tarafından yayınlanan “Kurtuluş” ve “Cumhuriyet” adlı TV filmlerinin senaristi de kendileridir ![]() ![]() Tüm bu roman ve senaryolarda, yakın tarihimize ait gerçekler, kurgu roman kahramanları da kullanılarak veya yalın olarak, verilmektedir ![]() Yapılan röportajlarda ve söyleşilerde, açıkça sorulmayan bir soruyu, ben burada sormak istiyorum: Aramızda olmayan Atatürk’ü ve Cumhuriyet’imizin kuruluşunu, en azından bazı bölümleri kurgu olan yapıtlara konu olarak almak doğru mu? Cevabım kocaman ve yüksek sesle EVET ! Atatürk artık uzun süredir aramızda değil, O’nu bir yana bırakın, O’nu görenlerin, yaşayanların pek çoğu aramızda değil ![]() ![]() Hemen bütün konuşmacıların, özellikle politikacıların ağzında da, samimiyetsizce anıldığını görüp izliyorlar ![]() ![]() ![]() ![]() Neler için nasıl hazırlandığını, kimlerle ve nelerle nasıl mücadele ettiğini, neleri yoktan var ettiğini, neleri düşünebildiğini, görüşlerini anlamamız ve aktarmamız gerek ![]() ![]() ![]() Hepimiz öğrenci ve genç olduk, tarih ile ilgili dersleri ve konuları, nasıl zorlanarak atlattığımızı bir hatırlayın ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu günün gençleri, okuma alışkanlığından da uzaklar ![]() ![]() ![]() ![]() Eldeki bazı kaynaklarda, bir kısmı (artık) pek bilinmeyen, yaşam kesitleri, yaklaşımları ve sözleri var ![]() ![]() Bu ve benzeri bilgilere dayanarak kurgu bir yaşam ve olaylar kesiti yaratmak zor olmasa gerek ![]() ![]() anlatımlar, konusu ne olursa olsun böyle değil mi ? ![]() ![]() ![]() Atatürk’ü bir romanda ele almaya cesaret etmek, kabul ederim ki çok iddialı bir iştir ![]() ![]() Hemen ilk sayfalarda yer alan, Canan Yücel ve Mina Urgan’ın dahil oldukları bir grubun, kendilerini bir odada bekleyen Atatürk’ü ziyaretleri var ![]() ![]() ![]() ![]() Çok az kaldılar, ama zaman içinde, kendisini bizzat gören, kısa süre de olsa muhatap olan bazı büyüklerimizden, hep böyle insan ve uygar yanlarını duyduk, gençlere ve çocuklara sevgisini öğrendik ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Atatürk ve Eşi Latife Hanım’ın kısa evliliklerinin romanını yazan İsmet Bozdağ, eldeki pek az veri ve ifadeden yola çıkarak Fikriye ile Atatürk’ün olası evliliklerini roman haline getiren Hıfzı Topuz, 1999 yılı 19 Mayıs’ında Atatürk’ü tekrar Samsun’a çıkartıp sonra da Ankara’ya getirten, televizyon konuşmaları yaptıran Turgut Özakman, bu anlayışta öncülük edip, yeni ufuklara doğru koşanlar, Ebedi Önder’imizi samimiyetle tanıtarak fikirlerini yeniden 1920lerin 1930ların heyecanlarıyla hatırlatanlar ![]() ![]() ![]() Bu kurguların esas amacı, samimiyetle bazı şeyleri canlandırıp hatırlatmak: Atatürk ölmedi, bizler yaşayıp O’nu ve fikirlerini yaşattığımız sürece de ölmeyecek ![]() ![]() ![]() ![]() Bu cumhuriyetin nasıl kurulduğunu, temelindeki harçları ve taşları öğrenmek ve anlayabilmek için, kendisi için “Türk’üm !” diyen herkes, Türkleri tanımak isteyen tüm dostlar, “ŞU ÇILGIN TÜRKLER” isimli kitabı okumalı ve okutmalıdır ![]() Şimdi kitaptan bazı alıntıları görelim (Sayın Yazar ÖZAKMAN ve değerli yayınevi BİLGİ Yayınevine, eserin hazırlanıp yayınlanması ve nazik yaklaşımları ile ilgili tekrar teşekkürlerimizle) ![]() Kitabın bütününde deniz ile ilgili az bölüm vardır ![]() … ![]() ![]() AKDENİZ GÜNEŞİNDE yıkanan Sakız Adası'nın kuzeyindeki Kardamilla Köyü, sabahleyin telaşlı çan sesleriyle çalkalanıyordu ![]() Evinin taş duvarı dibine çömelmiş, kemiklerini ısıtan Dimitri Baba (1) irkildi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "Kim ölmüş?" "Hiç kimse ![]() Kuru ceviz kabuğu gibi buruşuk yüzünü uğuşturdu, "Doğru bilmişim ![]() ![]() ![]() ![]() Birçok genç gibi Dimitri Baba'nın torunu Panayot (1) da asker olacaktı ![]() (1) Dimitri Baba ve torunu Panayot, romandaki kurgu kişilerdendir ![]() … ![]() ![]() İNEBOLU MEVKİ KOMUTANI Yarbay Nidai yerinden fırladı : "Ne diyorsun?” Limanın sığlığı yüzünden İnebolu'nun açığında demirleyen Remo adlı İtalyan gemisine çıkan denetim subaylarından biri, telaşla geri dönmüş, gemide Veliaht Abdülmecit’in oğlu, Vahidettin'in damadı Şehzade Ömer Faruk'un bulunduğunu bildirmişti ![]() "Ankara'ya gidecekmiş ![]() "Ankara mı çağırmış ?" "Hayır !" "Yalnız başına mı gelmiş ?" "Albay Kel Asım Bey'le birlikte:” Yarbay Nidai Ömer Faruk'u, göğsü dekoratif nişanlarla dolu fiyakalı fotoğraflarından tanır ve can pazarından gelmiş bütün subaylar gibi gülünç bulurdu ![]() ![]() ![]() Belediye Başkanı Hüseyin Kaşif Bey, Şehzade ile Albay Asım Gündüz'ü (sonradan yeniden ve tek başına geldi ve Batı Cephesi Kurmay Başkanı oldu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "İstanbul'a dönmeniz ve hanedanın bütün üyelerinin hizmetlerinden yararlanılacağı güne kadar orada kalmanız rica olunur:” Şehzade ve Albay Asım, akşam İnebolu'ya uğrayan bir gemiyle İstanbul'a yolcu edildiler ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Şu Çılgın Türkler Özet |
![]() |
![]() |
#2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Şu Çılgın Türkler ÖzetKAÇAK SUBAY ve silah denetimi yapan işgal subaylarının titizliği yüzünden Triestino adlı İtalyan gemisi, İstanbul'dan iki saat gecikmeyle ayrıldı ![]() ![]() ![]() ![]() "Ama Jean ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Jean Amiel, yolculuğun asıl sebebini bilmeyen karısına cevap vermedi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Buna karşılık Karadeniz Türkleri de silahlanmışlardı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() RumIarın Pontus rüyası bütün sıcaklığı ile sürmekteydi ![]() Jean Amiel’in görevi, Sumela Manastırı'nı incelemek bahanesiyle Pontus hareketinin Anadolu'daki liderlerinden Trabzon Metropoliti Hrisantos'la buluşmaktı ![]() ![]() ![]() Yemek salonu da köylüler ve taşralı, kılıksız tüccarlarla doldu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Sıralara, yerlere, tahta çantalara, küçük denklere oturmuş, küpeşteye yaslanmış yolcular, hiç konuşmadan soluk kıyıyı seyrediyorlardı ![]() ![]() ![]() ![]() Dr ![]() ![]() "Haklı ![]() Uğurlamaya gelen İhsan tanıştırmıştı ikisini ![]() ![]() Madam Amiel başını öbür yana çevirdi, makine dairesinde geceledikleri için kömür tozuna ve yağa bulanmış delikanlıları gördü; utanacakları yerde bu hallerinden pek hoşlanmış gibiydiler, iğrenerek döndü : "Çok da pisler Jean ![]() Yan güvertenin sonunda, Yakup Kadri, tel gözlüklü, eski elbiseli bir memur ve tek başına Ankara'ya gitmeyi göze almış, sıkmabaşlı, iskarpinli, adının Nesrin (2) olduğunu öğrendiği bir genç kızla sohbet ediyorlardı ![]() ![]() Tel gözlüklü memur kızı yatıştırdı: "İtalyan gemisi bu küçük hanım, cesaret edemezler ![]() Bir delikanlı heyecanla haykırdı: "İnebolu !" Kerempe Burnu'nu dönmüşlerdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Madam Amiel "Pisler gidiyor ![]() ![]() ![]() " ![]() ![]() ![]() Dr ![]() ![]() ![]() ![]() Yürüyüp gittiler ![]() Madam Amiel sersemlemişti, "işittin mi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İtalyan kamarot ve tayfaların dostça davranışları Yakup Kadri'nin ilgisini çekmişti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "Acaba bu gemide de kaçak silah var mıdır ?" "Az da olsa, mutlaka vardır ![]() “Ama bu defa subay yok galiba ![]() Memur gülümsedi: "Olmaz olur mu ?" "O kadar dikkatle baktım ama ayırt edemedim ![]() "İşgal denetimi çok sıkılaştı ![]() Yakup Kadri ile kız şaşırdılar: "Yoksa siz de mi subaysınız ?" "Evet efendim ![]() ![]() ![]() Yakup Kadri "Çok iyi ![]() ![]() ![]() ![]() Anadolu için büyük kazançtır ![]() Doktor güldü : "Biz 40 doktor, 10 eczacıyız ![]() Yakup Kadri'nin ağzı açık kaldı ![]() İnebolu sularına girmişlerdi ![]() ![]() ![]() ![]() "Bunlar kim ?" "Heybeli Deniz Okulu'nun kaçak öğrencileri ![]() ![]() ![]() ![]() Askerce selam verip ayrıldı ![]() Madam Amiel bu sürprize bayılmıştı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Birkaç heyecanlı delikanlı şarkıya başlamıştı: Karadeniz, Karadeniz (3) Gelen düşman değil, biziz ![]() ![]() Şarkıya katılanlar gittikçe arttı ![]() ![]() ![]() ![]() İnebolu'nun Yarbaşı'na doğru set set yükselen beyaz evleri, denize açılmaya hazırlanan büyük kayıklar, yalıda toplanan halk görünüyordu artık ![]() Onun sana selamı var, Diyor ki düşmanın ne canı var? Kovsun onu sularından Orada Türk sancağı var! (2) Amiel ailesi, Dr ![]() ![]() ![]() (3) Karadeniz Marşı HAVA KEŞİF RAPORU paşaları rahatlattı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Askerlik sanatınca doğru olan güney kanada yönelmesiydi ![]() ![]() ![]() Bu bir hafta demekti ![]() Bu amatörce plan, Türk ordusuna en çok ihtiyacı olduğu şeyi, zamanı kazandıracaktı ![]() ![]() Hemen iki tümen güneye kaydırıldı ![]() ![]() ![]() ![]() YUNAN İKİNCİ KOLORDUSU ile Türk 2 ![]() güneyindeki bölgede, aynı sert koşullar içinde doğuya doğru yürümekteydiler ![]() ![]() Türk komutan daha deneyimli olduğu için birliklerini küçük gruplar halinde ve daha çok geceleri yürütüyordu ![]() ![]() ![]() Yunanlıların durumu doğal olarak çok daha ağırdı ![]() ![]() Albay Kalinski sinir içindeydi: "Hani bu yürüyüş askeri bir gezinti olacaktı ?" TÜRK ARTÇI BİRLİKLERİ Yunan birlikleriyle ya dövüşerek, ya göz temasını koruyarak geri çekiliyorlardı ![]() Mihalıççık'taki 1 ![]() ![]() Güneydeki Süvari Grubu da akşam, yaklaşan düşman tümeni yüzünden, halkın gözyaşları içinde Emirdağ'ı boşalttı ![]() ![]() ![]() …… M ![]() ![]() ![]() Bu grup Sakarya boyunda, demiryolundan güneydeki Yıldıztepe'ye kadarki kesimde mevzilenmişti ![]() Albay Halit Bey ve emrindeki tümen komutanları paşaları bekliyorlardı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Başkomutan, "Şu andaki asker sayımız istediğimiz düzeyde değil ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yeni savaş yöntemini (Lütfen bu yöntem için bir sonraki “Açıklamalar” bölümündeki “Yepyeni bir savaş stratejisi” isimli bölümü okuyunuz ![]() Nice savaş görmüş komutanları bile heyecan bastı ![]() ![]() Toydemir'den Yıldıztepe'ye çıkıldı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İnlerkatrancı Köyü'ne geldiler ![]() ![]() ![]() ![]() Otomobilleri tepenin eteğinde bıraktılar, en yakındaki alaydan yollanan atlara binip ağır ağır tepeye çıktılar ![]() Alay Komutanı Başkomutan'a kendi seçkin atını ikram etmişti ![]() …… ![]() ÇIKTIKLARI TEPEDEN, doğu-batı doğrultusunda uzanan Ilıca vadisi gerçekten iyi görünüyordu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Doğuya doğru iyice ilerde, çevreye egemen, heybetli bir dağ vardı ![]() "Şu koyu renkli güzel dağın adı ne ?" "Mangal Dağı!“ Dürbünü gözünden indirdi ![]() "Sol kanadımızı bu güzel dağa dayayalım ![]() Öğle yemeğini Toydemir'de komutanlarla yiyeceklerdi ![]() ![]() M ![]() ![]() Fevzi Paşa uzatılan mataradan avucuna boşalttığı su ile M ![]() ![]() ![]() "Merak etme, önemli değil !” Zorlukla doğrulup oturdu ![]() ![]() Yüzünden canının yandığı belli oluyordu ![]() "Çocuk, getir onu buraya !” Beyaz, güzel, uzun bacaklı, örme yeleli bir attı bu ![]() yaptığının farkındaymış gibi suçlu suçlu duruyordu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yavaş yavaş tepeden indiler ![]() …… 2 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Disiplin içinde sıralarını bekleyen birliklere soğuk kaynak gölünden kırba, tulum ve testilerle su taşınıyor, sırası gelen askerler, derede zevk çığlıkları ata ata yıkanıyor, daha ilerde de hayvanlar sulanıyordu ![]() Askerler beş sıska koyununu otlatan küçük çoban Musa'yı sevdiler, aralarına alıp karavanaya ortak ettiler ![]() Cehennem yürüyüşü bitmişti ![]() Cephe Komutanlığı Grubun öbür gün akşam Mangal Dağı'na ulaşmasını istiyordu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Doğru söylüyordu ![]() Düşman daha günlerce Anadolu'nun sıcağıyla, tozuyla, gölgesiz ve susuz bozkırıyla boğuşacaktı ![]() …… ![]() OTOMOBİLLERLE çok yavaş olarak Polatlı'ya gelmişler, M ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Doktor yarım saat sonra bekleyenlerin yanına geldi ![]() ![]() "Bir ya da iki kaburga kemiğinin kırıldığını sanıyorum ![]() ![]() ![]() ![]() "Öyleyse Ankara'ya gitmek zorunda !“ "Evet, hemen !“ İsmet Paşa, yaverine, "Treni hazırlatın ![]() ![]() ![]() ![]() Refet Paşa'ya ve Cebeci Hastanesi'ne gizlice bilgi uçuruldu ![]() …… ![]() REFET PAŞA, Kazım Paşa, Müsteşar Albay Ali Hikmet Ayerdem, Salih Bozok ile Muzaffer Kılıç başhekimin odasında sonucu bekliyorlardı ![]() Doktorlar Başkomutan'ı, röntgeninin çekilmesi ve muayene edilmesi için alıp götürmüşlerdi ![]() Sol kaburgalarından birinin kırık olduğu anlaşıldı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Dr ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Mim Kemal Bey, "Paşam ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Sözünü tamamlamak için yumuşak bir sözcük aradı, bulamadı: " ![]() ![]() Öteki doktorlar başlarını sallayarak Dr ![]() ![]() Mustafa Kemal Paşa Çankaya'ya döndü ![]() …… PAŞASININ kaza geçirdiğini öğrenen Fikriye Hanım az kalsın bayılacaktı ![]() ![]() Salih Bozok, Dr ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Dr ![]() "Bakanların maneviyatı bozulmasın diye öyle söylüyordur ![]() ![]() …… 2 NUMARALı koğuşta sadece iki yatak doluydu ![]() ![]() ![]() Faruk, küçük idare lambasının zayıf ışığında, sırt üstü, gözleri kapalı, bu akşam nöbetçi olan Nesrin'in gelmesini bekliyordu ![]() ![]() Çok iyi tanıdığı zarif ayak sesleri duyuldu, yaklaştı, yaklaştı, yaklaştı, koğuşa girdi ![]() ![]() ![]() "Aaaaaaaaaa! Bu yaralılara ne oldu Faruk Bey? Nerede bunlar ?" Faruk oturdu : "Galiba Beyoğlu'na çıktılar ![]() ![]() Ayaklarını karyoladan yere sarkıttı : " ![]() ![]() "Şaka yapmayın ne olur !” "Peki ![]() Nesrin isyan etti : "Neden ama ?" "Cepheye dönmek istiyorlardı ![]() "Hiçbiri daha iyileşmemişti ki …“ "Zararı yok ![]() Nesrin kapıya yürüdü : "Ben olayı nöbetçi doktora bildirmek zorundayım…“ Faruk uzanıp kızın elini yakaladı : "Hayır, durun lütfen ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Nesrin'i yanındaki yatağa oturttu ![]() ![]() "Ah affedersiniz…“ Telaşla elini çekti ![]() …… NESRİN koğuşta, kaçakların cephe trenine binmesi için gerekli zamanın dolmasını bekliyor ve alçak sesle Faruk'a bugün tanık olduğu büyük sahneyi anlatıyordu: "Doktor Mim Kemal Bey, kırık kaburga oynayıp da ciğeri tahriş etmesin diye geniş bir bandla Paşa'nın göğsünü sıkı sıkı sardı ve cepheye dönemeyeceğini söyledi ![]() ![]() "İtiraz etmedi mi ?" "Hayır ![]() Faruk hemen teşhisini koydu : "Öyleyse kafasına koymuş, o da kaçacak !“ …… SALİH, Muzaffer ve Muhafız Taburu Komutanı Yüzbaşı İsmail Hakkı Bey, belki Paşa'nın bir emri olur diye erkenden gelmişler, yernek salonunda oturuyorladı ![]() Bir ayak sesi duyuldu ![]() "Telaşlanma, Fikriye Hanım'dır…“ Merdivenden Fikriye Hanım değil, M ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "Böyle günde yatılır mı çocuk ?" Sesi iyice kısılmıştı : "İsmail Hakkı, taburunu topla, yarın cepheye hareket et !“ "Başüstüne !“ Salih Bozok'a döndü: "Trenlerde arkalığı öne arkaya hareket ettirilebilir koltuklar olurdu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "Ama Paşam, doktor…“ "Dediğimi yapın !“ "Peki !“ İki yaver ve Yüzbaşı İsmail Hakkı azap içinde çıkarlarken Fikriye Hanım Paşa'nın yanına gelip durdu, sitemle baktı ![]() ![]() ![]() "Bu kazayı anneme yazma !“ "Yazmam ![]() "Teşekkür ederim ![]() ![]() ![]() Genç kadının elini okşadı : " ![]() ![]() ![]() ![]() …… KARARGAH TRENİ Ankara'dan sessizce hareket etti ![]() ![]() ![]() ![]() Yeni karargaha hareket ettiler ![]() Küçük Alagöz çiftliği büyük bir ordugah olmuştu ![]() ![]() ![]() Türk ordusunun çok uzun yıllardır bu kadar canlı bir başkomutanlık karargahı olmamıştı ![]() Otomobiller Türkoğlu Ali Ağa'nın iki katlı, büyükçe evinin önünde durdular ![]() ![]() ![]() Fevzi ve İsmet Paşalar ile Başkomutanlık Sekreterliği görevlileri evin önünde bekliyorlardı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Odada birkaç iskemle, yerde küçük bir halı vardı ![]() ![]() ![]() ![]() Paşaları neşelendiren bir haber verdi: "Halide Edip Hanım cephede bir görev istiyor !” İsmet Paşa Halide Hanım'ı sayardı, bu isteğinden dolayı daha da saygı duydu ![]() ![]() "Kaydını gönüllü er olarak yaparım ![]() "Dünyada, ünlü bir kadın yazarın er olarak görev aldığı ilk ordu karargahı seninki olacak !” Paşa gururla baktı : "Evet !” Sohbet iyiydi ama iş yoğundu ![]() ![]() ![]() …… YATAK ODASINA portatif bir asker yatağı konmuştu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Uyanır uyanmaz Ali Çavuş kahvesini verdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Albay Asım Bey telefon etti, Merkez Ordusu'nun yolladığı 16 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Doktor sigara içmesini yasak etmişti ama dayanamadı, bir sigara yaktı ![]() …… HALİDE EDİP HANIM kendisini geçirmeye gelen bazı bakanlara, Y ![]() ![]() ![]() Cephe için diktirdiği giysiyi giymişti: Lacivert baş ortüsü, aynı renk uzun ceket, bol pantolon, yumuşak çizme ![]() ![]() Her istasyonda trene yeni askerler doluşuyor, toprak rengi kadınlar ağlaşarak bir zaman trenle birlikte koşuyorlardı ![]() ![]() İstasyonda derin bir sessizlik içinde dağıtım bekleyen birçok yeni asker vardı ![]() ![]() Otomobil Batı Cephesi Karargahı önünde durdu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İsmet Paşa elini sıktı, oturması için bir tahta iskemle gösterdi ama Halide Hanım komutanına saygı gösterip oturmadı ![]() "Artık ordumda bir ersiniz ![]() ![]() Halide Hanım teşekkür etti ![]() "Başkomutan'ı ziyaret ettiniz mi ?" "Hayır Paşam ![]() ![]() "Hemen gidin ![]() Yüzbaşı Hasan Atakan Halide Hanım'ı M ![]() ![]() Halide Hanım bu sahneyi anılarında şöyle anlatacaktı: “M ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Gittim, elini öptüm ![]() Bundan böyle akşam yemeklerini, İsmet Paşa, Kazım Paşa, AIbay Arif Bey ile birlikte Başkomutan'ın sofrasında yiyecek, bu müthiş savaşın kulisinde yaşayacaktı ![]() |
![]() |
![]() |
|