Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Genel Kültür & Serbest Forum > ForumSinsi Sözlük Ağı

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
deyimler, sözlügü

Deyimler Sözlügü ( E )

Eski 08-15-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Deyimler Sözlügü ( E )



El yordamıyla: Tahminlerine, sezgilerine dayanıp elle yoklayarak”El yordamıyla kibrit kutusunu buldum
Emeği geçmek: Bir şeyin yapılmasında kendisinin de katkısı bulunmak”Şu caminin yapımında kimlerin emeği geçmedi ki
Emek vermek: Bir şeyin meydana gelmesi için özenle ve çok çalışmak”İyi bir sonuç mu almak istiyorsun? Emek ver, gayret et
Emir kulu: Kendisine emredilen işi yapmak zorunda olan kimse”Emir kulu olmak o kadar da kolay değil
Eninde sonunda: Nihayet, en sonunda”Eninde sonunda onu bulacağım
Enine boyuna: 1 Her yönü ile, eksiksiz, bütün ihtimalleri göz önünde tutarak 2 İri yarı, gösterişli (adam)”Şu meseleyi enine boyuna bir kez daha düşünelim
Ensesi kalın: Parası çok, varlıklı, sözü geçer, ödeme gücü yüksek (kimse)”Neden şu ensesi kalın adamlardan yardım istemiyorsunuz
Ensesinde boza pişirmek: Sıkıştırıp tedirgin etmek, eziyet etmek”İşlerin yavaş gittiğini gören patron işçilerin ensesinde boza pişirmeye başladı
Ensesine yapışmak: Yakalamak”Bir hamlede ensesine yapıştı çocuğun
Ense yapmak: Yemek, içmek ve keyfine bakmak, hiç iş yapmamak”Ense yapmayı bırak da biraz işle ilgilen
Er geç: Ne zaman olsa, mutlaka”Er geç onu bulacağım
Esamisi okunmamak: Adı anılmamak, değer verilmemek”Onun buralarda hiç esamisi okunmaz
Es geçmek: Dikkate almamak, sözleri arasında o konuya dokunmamak”Borç meselesini es geçmesine fırsat vermeyin
Esip savurmak: Bağırıp çağırmak, öfke ile atıp tutmak”Davet edilmediğini öğrenince esip savurmaya başladı
Eski çamlar bardak oldu: Devir değişti, eski durumların, tutumların bir önemi kalmadı
Eski defterleri karıştırmak: Eski olayları, işleri bir çıkar umuduyla tekrar ele almak, yeniden gündeme getirmek”Eski defterleri karıştırmayı bırak artık”
Eski hamam eski tas: Hiçbir şey değişmemiş, eski durumda kalmış”Köy aynı, insanlar aynı, eski hamam eski tas
Eski kafalı: Yeniliğe açık olmayan, yaşayış ve düşünce itibariyle eskiye bağlı”Eski kafalı insanlar gittikçe azalıyor mu ne?”
Eski kurt: Tecrübeli, görmüş ve geçirmiş, mesleğini iyi bilen, hileyi ve düzeni deneyimi sayesinde hemen anlayan”O da eski kurtlardandır
Eski toprak: Yaşlılığına rağmen dinçliğini, dayanıklılığını hâlâ sürdüren, gücünü kaybetmemiş kimse”Sen eski topraksın, bizim gibi birkaç genci daha cebinden çıkartırsın
Eşeğini sağlam kazığa bağlamak: İşini güvenli kılacak önlemler almak”Ne demişler: Eşeğini sağlam kazığa bağla, sonra Allah`a ısmarla
Eşek kadar: Büyük, iri; aşırı derecede gelişmiş”Eşek kadar oldu ama hiç söz dinlemiyor
Eşek sudan gelinceye kadar dövmek: Adamakıllı, çok ve iyi dövmek”Eğer aklını başına toplamazsan seni eşek sudan gelinceye kadar döveceğim, anladın mı?”
Eşek şakası: Ağır, hoşa gitmeyen, incitici, kaba şaka”Ben eşek şakasından hiç hoşlanmam
Eşiğine yüz sürmek: Bir isteğinin yerine getirilmesi için bir kimseye yalvarmak, önünde eğilmek”İnsanların eşiğine yüz sürülmemesi gerekir
Eşiğini aşındırmak: Bir işi yaptırmak, gördürmek için bir yere çok gidip gelmek”Şu köy yolu için hükümet eşiğini aşındırıp durduk
Eşref saat: 1 İş görecek kimsenin uysal davranacağı, aksilik çıkarmayacağı zaman 2 Bir işin olumlu yola girmesi için en uygun zaman”İzin alabilmek için müdür beyin eşref saatini kollamaya başladı
Eteği ayağına dolaşmak: Telâş, korku ve heyecandan yürüyüşünü ve yapacağı işi şaşırmak
Eteğine yapışmak: 1 Bir kimsenin manevî desteğini istemek 2 Varlıklı, sözü geçer bir kimseden yardım ve himaye istemek”Korkudan annesinin eteğine yapıştı
Etekleri tutuşmak: Çok telâşlanmak, heyecanlanmak”Babasını parkta göremeyince etekleri tutuşmaya başladı, yoksa gelmeyecek miydi?”
Etekleri zil çalmak: Çok sevinmek, işler yolunda olmak”Yazılı sınavı umduğundan iyi geçen Halit`in etekleri zil çalıyordu
Etek öpmek: Yaltaklanmak, dalkavukluk etmek; birine yaranmak için katına çıkıp o kimsenin eteğini öpme davranışı içinde olmak”Bu makama etek öpe öpe çıktı soysuz herif
Eti ne butu ne?: 1 İmkânları, parası az 2 Çelimsiz, zayıf, küçük”Ona baskı yapma, zavallının eti ne butu ne?”
Eti senin kemiği benim: Çocuk velilerinin öğretmene ya da ustaya çocuğun eğitiminde kendine tam yetki verdiğini anlatmak için söylenir
Et kafalı: Akılsız, anlayışı az, kavrayışı kıt olan
Etliye sütlüye karışmamak: Kendini alâkadar etmeyen meselelerden, toplumu derinden etkileyen olaylardan uzak durmak, kaçınmak ve hiçbiriyle ilgilenmemek”Kendine sahip çık, sakın etliye sütlüye karışayım deme oğlum
Etrafında dört dönmek: İstediğini elde etmek amacıyla bir kimsenin, bir şeyin yanından ayrılmamak, ona aşırı ilgi göstermek”Çocuklar Nasreddin Hoca`nın etrafında dört dönmeye başladılar
Et tırnak olmak: Sıkı bir ilişkiye girmek, birbirinden kopmamak
Ettiğini bulmak: Yaptığı bir kötülüğün cezasını görmek
Ev açmak: Ayrı bir eve çıkmak, yerleşmek”Evlendikleri günün ertesinde ev açmaya karar verdiler
Evde kalmak: Yaşı ilerleyen kızın evlenememesi”Evde kalmak korkusu zavallı kızı yiyip bitiriyordu
Evdeki hesap çarşıya uymamak: Önceden tasarlanan, düşünülen bir iş umulduğu gibi gitmemek, başka bir yönde gelişmek”O kadar uğraştık ama evdeki hesap çarşıya uymadı, bu paraya istediğimiz gibi bir ev bulamadık
Evlât acısı gibi içine çökmek: Kaybettiği bir şey için çok üzülmek”Bahçeye diktiği güllerinin dipten sökülüp atılması evlât acısı gibi içine çökmüştü
Eyere de gelir semere de: Her işe uyar, her işe yarar, ince işler için de kaba işler için de kullanılabilir
Eyüp sabrı: Peygamberlerden Hz Eyyub` un başına gelen hastalığa sabredip, bundan dolayı şikâyet etmemesi; güçlük ve üzüntülere, hastalığa karşı sabretmesinden hareketle, en ağır ve sürekli üzüntülerden bile yakınmayanın büyük ve uzun sabrını anlatmak için kullanılır
Eyvallah demek: 1 Razı olmak, kabul etmek 2 Ayrılırken “Allah`a ısmarladık” anlamında kullanılır
Eyvallah etmemek: Minnet altına girip boyun eğmemek”Aç kaldı, susuz kaldı ama kimseye eyvallah etmedi
Ezbere iş görmek: İncelemeden, özenmeden, gerekli olan bilgiyi almadan, gelişi güzel iş yapmak”Ben sana ezbere iş görme demedim mi?”
Ezilip büzülmek: Güç bir duruma düştüğünü, utandığını, sıkıldığını davranışlarıyla belli etmek”Hiçbir insanın karşımda ezilip büzülmesine tahammülüm yoktur

Alıntı Yaparak Cevapla

Deyimler Sözlügü ( E )

Eski 08-15-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Deyimler Sözlügü ( E )



Ecel aman verirse: Ölmezsem, ömür yeterse”Ecel aman verirse torunumu da görürüm
Ecel teri dökmek: Çok korkmak, heyecan içinde bulunup terlemek, korku ve bunalım içinde olmak”KöGoogle Page Rankingüden geçerken ecel terleri döktüler
Eceli gelmek: Ölmek, sonu gelmek, yok oluş vakti gelmek”Herkesin eceli gelecek ve bu dünyadan göçecek
Eceline susamak: Ölümüne yol açacak kadar tehlikeli işlere girişmek”Bırak o silâhı elinden, eceline mi susadın sen?”
Eciş bücüş: Çarpuk çurpuk, eğri büğrü, düzgün yanı olmayan, çirkin bir biçim almış bulunan”Eciş bücüş bir yazıyla karşılaşınca şaşırdı
Edebiyat yapmak: Bir işe yaramayan, konuyu açıklamaya yetmeyen, gerçeği yansıtmayan süslü, parlak ve gereksiz sözler söylemek”Edebiyat yapmaya amma da meraklı bir insanmış
Efkâr dağıtmak: Sıkıntıyı gidermek, üzüntüyü yok etmeye çalışmak”Sahile efkâr dağıtmak için inmiş olmalı
Eğri (gözle) bakmak: Kötü düşünce besleyerek bakmak”O, hiç kimseye eğri gözle bakmazdı
Ekmeğinden etmek: İşinden çıkarmak veya atmak”Adamı durup dururken ekmeğinden ettiler
Ekmeğine yağ sürmek: Birinin yararına göre eylemde bulunmak, istemese de birinin işine yarayacak biçimde hareket etmek”O işi bana vermemekle yabancıların ekmeğine yağ sürdün sen
Ekmeğini kazanmak: Geçimini temin edecek, ihtiyaçlarını karşılayacak parayı kazanmak”Kaygılanma, ekmeğini kazanmasını bilir o
Ekmeğini taştan çıkarmak: En zor işleri bile yapıp geçimini sağlayacak becerilikte olmak, her türlü işi yapmak”Ekmeğini taştan çıkaran insanların arasına katılmakta gecikmedi
Ekmek elden su gölden: Kendisi kazanmayıp başkalarının kazancı ile geçinen kimselerin durumunu anlatmak için kullanılır
Ekmek kapısı: Çalışıp para kazanılan, geçim sağlayan iş yeri”O dükkân benim ekmek kapım, asla satmam, satamam onu!”
Ekmek parası: Kazanç, geçinmek için kazanılan para”Ekmek parası kolay kolay kazanılmıyor
Eksik gedik: Ufak tefek ihtiyaçlar”İkramiye ile eksiği gediği kapadılar
Ekşi yüz: Somurtkan, asık yüz”Onun ekşi yüz göstermeye hakkı yoktu
El açmak: 1 Dilenmek 2 Başkasının yardımını almak için yalvarmak”İhtiyarlayıp da el açacağı hiç aklına gelmemişti
El altından: Kimsenin haberi olmadan, gizlice”Parayı el altından verdi
El atmak: 1 Bir işe girişmek 2 Birisinin işine karışmak”Üstüne vazife olmayan işe el atma sakın!
El ayak çekilmek: Ortalıkta kimse kalmamak, ıssızlaşıp sessizleşmek”Bu iş ancak el ayak çekildikten sonra yapılır
El basmak: Yemin etmek, kutsal bir şey üzerine el koyarak ant içmek”Kur`ân`a el basarım ki bu işi ben yapmadım
El çabukluğu: 1 Bir işi çok çabuk yapabilme ustalığı 2 Hilesini kimseye sezdirmeyecek biçimde yapabilme”Adamın cebinden el çabukluğu ile cüzdanı çekiverdi
Elde avuçta bir şey kalmamak: Parasını, malını, tüm varlığını harcayıp bitirmiş olmak”Elde avuçta bir şey kalmayınca ne yapacağını şaşırdı
Elde etmek: 1 Bir şeye sahip olmak 2 Bir kimseyi kendi yanına çekmek”Onun gibi dürüstleri elde edemezsin, boşuna uğraşma
Elde kalmak: 1 Bir malın satılmayıp geride kalan kısmı 2 Harcanandan arta kalmış olmak”Şu kasadaki üzümler elde kaldı
Elden ayaktan düşmek (veya kesilmek): Yaşlılık, hastalık sebebiyle iş yapamaz, yürüyemez, kendi işini göremez duruma gelmek”Allah kimseyi elden ayaktan düşürmesin
Elden çıkmak: Malı olmaktan çıkmak”O arsa elden çıktığı için üzüldüm
Elden düşme: Az kullanılmış”Elden düşme bir araba aldı
Elden ele dolaşmak: Pek çok kişi tarafından kullanılmak, bir çok sahip eline geçmek”Elden ele dolaşan atı nihayet geri almayı başardı
Elden geçirmek: Eksiklikleri düzeltmek, onarmak; denetlemek için pek çok şeyi ele alıp yoklamak, gözden geçirmek”Yaptığın işi bir daha elden geçir
Elden gitmek: Bir şeyi yitirmek, ondan yoksun kalmak”Bütün mal mülk bir hiç uğruna elden gitti
Ele almak: 1 Bir şey üzerinde çalışmaya başlamış olmak 2 İncelemek, araştırmak veya tenkit etmek”Konuyu yeni baştan bir daha ele alalım
Ele avuca sığmamak: 1 Şımarık davranmak 2 Söz dinlememek, kural tanımamak, zapt edilememek”Sen ne ele avuca sığmaz bir çocukmuşsun meğer
Ele geçirmek: Sahip olmak, kaçan bir kimseyi yakalamak”Şu toprak parçasını da ele geçirdik mi işimiz tamam demektir
El elde baş başta: 1 Masrafla para birbirine denk geldi 2 Yapılan işin sonunda ne kâr ne de zarar edildi”Alışverişten el elde baş başta döndü
Elekten geçirmek: Titizlikle seçmek; iyiyi kötüyü, doğruyu yanlışı birbirinden ayırmak”Şu dosyayı bir daha elekten geçirin
El ele vermek: Güçleri birleştirip işbirliği yapmak, yardımlaşmak”Bu yolu ancak el ele verirsek yapabiliriz
El emeği: 1 Elle yapılan işe harcanan emek 2 Elle yapılan çalışmanın karşılığı”El emeğinin karşılığı değildir bu para
Ele vermek: Bulunduğu yeri haber vererek suçluyu yakalatmak”Katili ele vermeyi kafasına koyarak sokağa çıktı
Eli açık: Cömert, çok para harcayan, sakınmadan para verebilen”Eli açık olan insanları severim
Eli ağır: 1 Oldukça yavaş iş yapan 2 Vurunca çok acıtan”Eli o kadar ağırmış ki enseme gülle düştü sandım
Eli altında olmak: 1 İstediği anda ele alıp kullanabileceği bir yerde bulunmak 2 Buyruğunda olmak”İyi bir usta, araç ve gereçlerinin elinin altında olmasını ister
Eli ayağı buz kesilmek: 1 Korku, heyecan ve üzüntüden ne yapacağını bilemez duruma gelmek, donup kalmak 2 Çok üşümek”Haydi elimiz ayağımız buz kesmeden girelim içeri
Eli ayağı tutmak: İş yapabilecek güçte olmak, bedenî gücü var olmak”Çok şükür şimdilik elimiz ayağımız tutuyor
Eli bayraklı: Kavgacı, şirret, edepsiz”Onun eli bayraklı bir kadın olduğunu daha yeni anladınız
Eli bol: Cömert, esirgemeyen, çok para ve eşyası olan”Duyduğumuza göre Hasan Çavuş eli bol bir insanmış
Eli boş dönmek: Umduğunu alamadan geri dönmek”Eli boş döneceği hiç aklıma gelmezdi
Eli böğründe kalmak: Çaresiz kalmak, bir şey yapamaz duruma gelmek, başarısızlığa uğramak”Tek hayvanın öldüğünü görünce eli böğründe kaldı
Eli cebine gitmemek (veya varmamak): Cimri olmak, para harcamaya kıyamamak”Ondan da yardım istediler, ancak eli cebine bir türlü gitmedi, arkasını dönüp uzaklaştı
Eli çabuk: Süratli iş gören”Eli çabuk adamlara ihtiyacımız var
Eli darda: Geçimi için para sıkıntısı çeken”Eli darda insanlara yardım etmek insanlık borcudur
Eli değmemek: Bir işi yapmaya zaman bulamamak”Odanı temizlemeye elim değmiyor
Elifi görse mertek sanır: Cahil, okuması yazması yoktur”Ona mı akıl danışıyorsun, elifi görse mertek sanır o
Eli hafif: İncitmeden, can yakmadan iş gören”İğneyi Hatice hemşireye vurdurun eli hafiftir onun
Eli kalem tutmak: 1 Yazı yazmayı bilmek 2 Düşüncelerini derli toplu güzel bir ifade ile yazabilmek”Elin kalem tutmaz mı senin?”
Elinden iş çıkmamak: Çabuk iş yapamamak”Bırakın onu, elinden iş çıkmaz birine ihtiyacımız yok
Elinden tutmak: 1 Destek olmak, ilerlemesi için yardımda bulunmak 2 Yürümesine, kalkmasına, inmesine, çıkmasına yardım etmek”Hayatım boyunca elimden tutan olmadı
Eline düşmek: 1 Birine muhtaç olmak 2 Yakalanmak 3 Düşmanın ya da kendisine hıncı bulunan birinin hâkimiyetinde kalmak”Düşmanın eline düşmemek için bir yol bulmalıyız
Eline su dökemez: Sözü edilen kişi, değerce ondan çok geride”Sen hamur açmakta Fatma`nın eline su dökemezsin
Elini çabuk tutmak: Hızlı davranmak, acele etmek”Elimizi çabuk tutup şu kömürü yağmura yakalanmadan taşıyalım
Elini kana bulamak: Birini öldürmek veya yaralamak”Zavallı çocuk, boş yere elini kana buladı
Elini kolunu sallaya sallaya gelmek: Bir işten sonuç almaksızın dönmek, gelirken hiçbir armağan getirmemek
Elini kolunu sallaya sallaya gezmek: Pervasızca, çekinmeden, kimseden korkmadan dolaşmak”Bunca ağır suç işlemesine rağmen elini kolunu sallaya sallaya gezmesi şaşılacak şey doğrusu
Elinin hamuruyla erkek işine karışmak: Anlamadığı, bilmediği, beceremediği işleri yapmaya kalkışmak (kadınlar için)
Elini sıcak sudan soğuk suya sokmamak: Çok nazlı olmak, evde hiçbir iş yapmamak, zor işlerden kaçınmak”Ne kadınmış o da, elini sıcak sudan soğuk suya soktuğunu görmedim daha!”
Eli sıkı: Kolay para harcamayan, cimri, çok tutumlu”Bu kadar eli sıkı bir adam olmak zorunda değilsin
Eli uzun: Hırsız, fırsat buldukça bir şeyler aşırmaktan geri kalmayan
Eli varmamak: Bir işi yapmaya gönlü razı olmamak”Bulaşıkları yıkamaya bir türlü elim varmıyor
Eli yatmak: Bir işe eli alışkın olmak, bir işi yapabilecek el becerisi bulunmak
Eliyle koymuş gibi bulmak: Aradığı şeyi söylenen yerde çok kolay bulmak”Onca şeyin arasında küçücük düğmeyi eliyle koymuş gibi buluverdi
El kadar: Küçük, küçücük”El kadar çocuk işime karışamaz benim
El kaldırmak: 1 Kendisinden büyüğe vurmak için elini kaldırmak 2 Bir şey söylemek istediğini, oy verdiğini elini kaldırarak belirtmek”Sen ne cüretle babana el kaldırırsın!”
El kapısı: 1 Bir kızın gelin gittiği ev 2 Yabancıların memleketi, evi, yurdu”Yıllarca el kapılarında çalıştım durdum
El koymak: 1 Bir meselenin yetkili organlarca incelenmeye başlaması 2 Buyruğu altına almak, hükümetçe uygun görülen mal, arazi ve kuruluşa hâkim olmak”Hükümetin el koyduğu arazi burdan başlıyor
Elle tutulur gözle görülür: Çok açık, gizli bir tarafı yok”Şu zamana kadar elle tutulur gözle görülür bir iş yaptın mı sen?”
El oğlu: 1 Yabancı 2 Damat”El oğluna güvenme sakın!”
El sürmemek: 1 Dokunmamak, hiç değmemek 2 Yapımına başlamamak”İşe el sürmeye vakit bulamadım daha
El uzatmak: 1 Birine yardım etmek 2 Dokunmaya, almaya çalışmak”O bizim bir yakınımız, ona elimizi uzatmalıyız hemen
El üstünde tutulmak: Çok değer verilip sevilmek, kendisine büyük ölçüde saygı gösterilmek”Dedem ailemizde el üstünde tutulurdu

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.