08-14-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Ara - Sınıfsal Çatalda Dört Kayıp
Ümit Ünalın 44 Antalya Altın Portakal Film Festivaline kabul edilmemesiyle ünlenen filmi Ara, çıkmaza düşmüş ?ya da arada kalmış? dört insanın bunalımlı on yılını anlatıyor Hayatlarında bir türlü tatmin olamayan dört kişilik bir arkadaş grubu, ortak olarak kullandıkları bir evde birbirlerini aldatıyorlar; mutluluk arayışında ümitsizce çırpınıyorlar Erdem Akakçe, Selen Uçer, Serhat Tulumluer ve Betül Çobanoğlunun oynadığı tek mekanda geçen düşük bütçeli film, nihayet vizyonda seyirci karşısında
Fakir bir aileden gelen ama bir iş adamı olarak mesleğinde yükselmiş ve zenginleşmiş Ender (Akakçe); Enderin okuldan arkadaşı ve iş ortağı Veli (Tulumluer); Enderin, annesi Fransız babası Türk zengin ve sofistike kız arkadaşı Gül (Uçer) ve Enderle birlikte büyüyen, onun en yakın arkadaşı ve Velinin karısı Seldadan (Çobanoğlu) oluşan grup, Gülün ailesinden kalan, içinde yaşamadığı ama film çekimleri için kiraya verdiği dairesinde bir araya gelir, gizli ritüellerini gerçekleştirirler Ender ve Selda yıllardır gizledikleri beraberliklerinden habersiz olan Gül ve Veliyi aldatmakta; Veli ne karısına ne de en yakın arkadaşı Endere açamadığı eşcinsel ?öteki hayatını sürdürmekte; aldatılan Gül ve Veli de yalnızlıklarını birbirlerine sığınarak gidermektedir
Damdan düşme sınıfsal atlamalara sahne olan son yirmi yıl içinde farklılaşan ekonomik düzeyler belli kimlik çatışmaları ve kültürel yozlaşmaları da beraberinde getirdi Aranın karakterleri de artık çok uzakta hissettikleri geçmişlerinden kopamıyor, rayından çıkmış bir sosyal başkalaşmanın yönlendirdiği geleceklerini sindiremiyorlar Ender geçmişindeki fakirliğiyle sonradan edindiği yabansı bir zenginliğin arasında kalıyor; Gül ise batılı annesi ve doğulu babasının bir sentezi olarak kültürel anlamda bocalıyor
Nereden geldiklerinin, ne olduklarının ve nereye varacaklarının bilincine varamayan arada kalmış karakterler, sınıfsal dönüşümlerinin sonucu olarak yalnızca kültürel ve sosyal anlamda değil, aynı zamanda duygusal olarak da bir boşluğun içinde Karakterlerin, hem sevmek, hem aldatmak arasında kalan, ama ikisinden de vazgeçemeyen açgözlülükleri, kapitalist hırsın duygusal hayata izdüşümü adeta İki erkek arasında kalmış Selda, Veliyle annelik içgüdüsünü, Enderle de içindeki ?küçük kız dürtüsünü tatmin ediyor; aslında çocukluk ve annelik arasında sıkışmışlığını yaşıyor Veli ise aynı manevi boşluğun bedelini cinsel kimliğini bulamamakla, eşcinsel bir erkek olarak özgürleşememekle ödüyor
|
|
|