08-15-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Gurur Dünyası
Salaam Bombay!, Kama Sutra ve Muson Düğünü gibi filmleriyle uluslararası üne kavuşan Mira Nairin 2004 yılında çektiği, İngiliz edebiyatının yüksek sosyete parodileriyle tanınan yazarı William Makepeace Thackeraynin ünlü Vanity Fair ? Gurur Dünyası adlı romanından aynı adla uyarlanan filmi nihayet Türkiyede de vizyonda Oscar ödüllü oyuncu Reese Witherspoonun, sosyete çevresinde yükseklere tırmanmak için güzelliğini ve aklını cömertçe ve kurnazca kullanan Becky Sharpı canlandırdığı film, 1800lerin İngiliz sosyete toplantılarını, sosyete halkının savaşa karşı kahramanlık taslayan tutumunu, İngiliz sömürgeciliğinin izlerini ve evlilik kurumunu teşhir eden bir portre çiziyor Ne yazık ki, Gurur Dünyası alıştığımız kostüm dramalarının tadını verememekle birlikte, filmin bel kemiğini oluşturması beklenen eleştirel yaklaşımı derinlikle ve tutarlılıkla aksettiremiyor ve atmosfer yaratma, sürükleyen bir hikaye kurma bakımlarından da sönük kalıyor
Simon Langtonın Aşk ve Gururu (1995) ve Douglas McGrathın Emmasının (1996) 19 yüzyıl sınıfsal ayrımlarını ve toplumsal davranış ve ahlakını ele alan filmlerinin derinliği, sıcaklığı ve izleyiciyi o döneme götürmeyi başaran mekan, kostüm ve senaryo tasarımları Gurur Dünyasında eksikliğini sık sık gösteren öğeler Nair dönemin yaşam tarzını sergileyen doyurucu diyaloglar ve görkemli sahnelerdense, Becky Sharp ve çevresindeki karakterlerin hiçbir zaman sivrilmeyen, döneme ya da dönem toplumuna belirgin bir yorum getirmeyen bulanık sahneleri tercih etmiş
Örneğin filmde savaş olgusu fazlasıyla geri planda ve neredeyse sosyete toplumunun herhangi bir çay saati kadar değer buluyor Filmin konu edindiği karakterler için savaşın yalnızca kahramanlık vaktini çağrıştırdığına ilişkin tavırları filmin vurgu noktası olabilir elbette Ama filmde karakterlerin bu ilgisizliği ve sığlıklarının altı çizilmektense, kısa bir savaş sekansı, Witherspoonun parodi anlatımını bile aşan hafiflikteki ciddiye alması güç performansının da yardımıyla, izleyicide bir "hay allah" duygusu yaratmaktan öteye geçemiyor Halbuki karakterler için bir oyun gibi deneyimlenen olay ?aslında öyle olmadığı için? seyircide toplumsal analizi mümkün kılan yeterince ironisi yüksek bir çerçevede yorumlanabilmeliydi
|
|
|