Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Kültür - San'at & Eğitim > Ülke & Şehirler > Türkiye > Güneydoğu Anadolu Bölgesi

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
kürkçülük, sanatları, şanlıurfa

Şanlıurfa El Sanatları Kürkçülük

Eski 08-14-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Şanlıurfa El Sanatları Kürkçülük



Şanlıurfa EL SANATLARI KÜRKÇÜLÜK
Hayvan kürklerinin işlenerek giysi haline geti*rilmesi insanlık tarihinin en eski sanatlarından bi*ridir Ana rahminde ölen, ya da en fazla 5 aylık iken ölen kuzuların tüylü derilerinden yapılan düz ya*kalı (yakasız), dış kısmı "Şakaf" denilen siyah ku*maşla kaplı aba gibi bolca giysiye Urfa'da Kürk denilmektedir Urfa'ya has olan bu giysi, Anadolu'da Urfa dışında başka bir yerde yapılma*maktadır Bilhassa kış aylarında yaşlı ve orta yaşlı kimseler tarafından giyilir Dükkânlarında camekân bulunmayan esnafın büyük bir kısmı kürklerine sarılarak soğuktan korunmaktadırlarKürk yapımında kulanılan kuzu derilerinin İ5-10'u Urfa'dan, İ90'ı Tokat, Afyon ve Isparta illerin*den sağlanmaktadır


Kürkler kalite bakımından; İnce Kürk, Orta Kürk ve Kaba Kürk olmak üzere üç kısma ayrılmaktadır İnce Kürk ana rahminde ölen kuzunun yününden, orta kürk 1-2 aylık iken ölen kuzunun yününden, kaba kürk ise 4-5 aylık kuzunun yününden yapıl*maktadır Kuzunun yaşı büyüdükçe kürkün kalitesi ve değeri düşmektedir


Kürk yapımında siyah, beyaz ve alaca renkte tüyleri olan üç çeşit deri kullanılmaktadır Her ren*gin kıvırcık türü daha makbuldur Ancak bunların en değerlisi siyah tüylü deridir Nadir bulunan bu deri cinsi ancak beyaz ve alaca kürklerin yakaları, kol ağızları ve eteklerinin ihtiyacını karşılayabil*mektedir Bu nedenle esnaf kendi arasında siyah renkte kürk imal etmemeyi kararlaştırmıştır ve bu karara titizlikle uyulmaktadır Siyah tüylü deriler Anadolu'da Tokat'tan, yurtdışından ise Afganistan'dan temin edilmektedirKürk derileri tüy cinsleri bakımından Kıvırcık, Çakmaklı (beyaz tüy dalgalı bir şekildedir) ve düz (tüyler beyaz renkte ve dalgasızdır) olmak üzere üç gruba ayrılır


1970'li yıllardan bu yana Şanlıurfa'da kürk yelek yapımına başlanmıştır Gayet ince deriden kıvırcık tüylü olan bu yelekler kaba olmadıklarından ceket altına giyilebilmekte, mide, böbrek ve bel ağrıları olanlar tarafından bilhassa tercih edilmektedirŞanlıurfa'da imal edilen kürklerin İ 25'i il mer*kezinde ve çevre illerde, İ 75'i ise kış geceleri so*ğuk çöl iklimine sahip Suriye, Irak, Kuveyt, Katar, Suudi Arabistan ve ıran gibi ülkelere ihraç edilmek*tedir Bazen bu ülkelerden gelen tüccârlar, kürkleri toptan olarak satın alıp ülkelerine götürmektedirler Böylece bu ata sanatı canlılığını korumakta ve ül*kemize döviz kazandırmaktadır

KÜRK'ÜN YAPILIŞI


Kürk yapılırken Tımar işlemi, Biçme-Dikme iş*lemi ve Üzleme (Yüzleme) işlemi olmak üzere üç iş*lemden geçer


1 Tımar İşlemi


Kuzu derileri tuzlanmış ve kurutulmuş olarak satın alınır Suya basılarak 24 saat süreyle yumuşa*tılması sağlanır Kırmızı sabunla ve bol su ile iyice yıkanır (Son zamanlarda kırmızı sabun yerine krem deterjanlar kullanılmaktadır) Yakın zamana kadar yıkama işlemi, Debbağhane Çarşısı mevkiinde yer alan ve içersinden Balıklıgöl'ün suyunun aktığı "Kelleci Çayı" denilen iki çayda yapılırdı Son za*manlarda gerek Balıklıgöl suyunun azalması ve ge*rekse çaya kanalizasyon sularının karışması, bura*sını kullanılmaz hale getirmiştir Günümüzde her esnaf, yıkama işlemini kendi evindeki özel havuz*larda yapmaktadır


Deriler yıkandıktan sonra, asılarak süzülür ve üzerlerindeki artık etler "Kazak" denilen bir aletle alınır Deri kısmına tuz ve "Şeb" (şap) karışımı sürü*lür Buna "Şebleme-Tımar" denilmektedir Bundan sonra deri "Pişme payı" denilen 24 saat süreyle dinlendirilmeye alınır 24 saat sonra, el ile çekilerek "gerginleştirilir" Daha sonra güneşe serilerek kuru*tulur Kurutulma işlemi sadece güneşte yapılır, ke*sinlikle ateşte yapılmaz


Kuruyan derinin tüy tarafında bulunan şeb ve tuz tozları bıçakla alınır Etli yüzüne tekrar su serpi*lerek 24 saat süreyle yumuşamaya bırakılır Yumuşayan deri, duvara dayalı tahta tezgaha takılır "Kazak"la et kısmı ağartılır Sonra güneşte kurutulur Buna "tavlama"denir Bu aşamada derinin yüzü sert bir şekildedir Deri uç kısmından boğum*lanıp kendirle bağlanarak, duvar halkasına tutturulur "Doğunluk" denilen, el ve ayakla çalışan bir aletle "yumuşatma-cilalama" işlemi yapılır


Bu şekilde yumuşatılan ve parlatılan deri, "havaralama" işlemi için dağlardaki taş ocaklarına gönderilir Burada "havara" denilen beyaz taş unu, deri*nin tüylü tarafına el ile iyice sürülerek tüyler temizlenir Kirlerden arınıp temizlenen tüyler böylece parlaklık kazanır Havaralama işlemi yumuşak ve beyaz renkte taş veren taş ocaklarında yapılır Sarı ve sert taş veren ocaklar bu iş için uygun değildir Eşek Boğan, Delikli ve Bamya mağaralarındaki taş unlarının bu iş için makbul olduğu esnaf arasında söy*lenmektedir


Havaralanan deri tekrar dükkâna getirilerek doğunlukla ikinci kez yumuşatmaya alınır Yumuşa-tıldıktan sonra kazakla et tarafı son kez silinir Böylece derinin tımar işlemi tamamlanmış olur


2 Biçme-Dikme İşlemi


Tımar yapılan deriler, türlerine ve renklerine göre sınıflandırılır 60-65 cm arasında boy kesilir*ler Boy, daha uzun veya daha kısa olamaz Ancak bir boy derinin eni 20-25 cm arasında değişebilir Ölçme işlemi, her iki santimetrede bir çizgi atılmış, 70 cm uzunluğundaki "Arşın" denilen tahta bir ölçü aletiyle yapılır


Biçki işlemi (boy kesme) özel deri makası ile yapılır Bu makasın en önemli özelliği deriyi keserken tüyleri kesmemesidir Böylece yan yana dikilen de*rilerin tüylü kısımlarından bakıldığında dikiş izi görünmez


Biçilen parçalar, iğne ve "üsküf" (yüksük) ile el dikişi yapılarak birbirine dikilir Birer karış enindeki (20-25 cm) 12 parça derinin yan yana dikilmiş şekline "Bir Şakka" denmektedir Bir kürk, biri üst şakka, diğeri alt şakka olmak üzere iki şakkadan ibarettir Bu iki şakka, birbirine teğellenerek 120-130 cm uzunluğunda, 12 karış eninde kürk boyu elde edilir iki şakka halindeki kürk, kadınlar tarafından dikilmek üzere evlere gönderilir Kadınlar, el dikişi ile her parçayı aralarına bez "sızı" koyarak tekrar dikerler Parçaları ve iki şakkası sağlam olarak bir*birine dikilmiş olan kürk, tekrar dükkâna gönderilir


Dükkânda, özel kürk makasıyla tüyler kırpılarak bir hizaya getirilir Buna "alçak-yüksek alınma" denir bu işlemden sonra, kürk havaralanmak üzere tekrar dağa gönderilir Tüyler son kez havaralanarak temizlenip parlatılır Havaralama sırasında yatık durumda olan tüyler kabardığından tekrar çok hafif olarak alçak-yüksek alınması yapılır ve tüyler aynı hizaya getirilir


Son olarak kürkün yaka kısmına, kol ağızlarına ve eteğine siyah tüylü deri dikilir Böylece kürkçü dükkânındaki işlemler bitmiş olur


3 Üzleme (Yüzleme) İşlemi :


Kürkü, bu durumda satın alan kişiler terziye götürerek "şakaf" denilen siyah renkli özel kürk kumaşıyla dıştan kaplattırırlar Buna "üzleme" denil*mektedir


Böylece "kürk" denilen geleneksel kışlık giysi tamamlanmış ve kullanıma hazır olmuştur


Kürk imal edildikten sonra, genellikle Sipahi Pazarı'ndaki mezata gönderilmekte; buradaki tellallar tarafından -kullanılan malzeme ve işçilik göz önünde bulundurularak- açık arttırma ile Sipahi Pazarı esnafına satılmaktadır Kürkleri satın alan esnaf da dükkânlarında halka satış yapmaktadır


Kürkçülük sanatı, Şanlıurfa'da "Kürkçü Pazarı" denilen tarihi çarşıda çok eskiden beri sürdürüle gelmektedir Kürke talep çok olduğundan bu sanat, diğer geleneksel el sanatları gibi önemini yitirmemiş olup halen revaçtadır Derinin kürk oluncaya kadar geçirmiş olduğu birçok yorucu ve uzun işlemlerinden dolayı insanı çabuk yıprattığı için, Kürkçü esnafı tarafından bu mesleğe "dev mesleği" denir


Ali Kelleci (Ali Ufak), Bekir Canbaz, Mahmut Canbaz, Şıh Müslüm Karagöz, Hüseyin Yavuz, Ali Avcı (Kel Ali), Ali Mesçi, Hacı Mahmut Çiriş, Kadir Çiriş, Hakkı Açanal ve Kadir Çoban (Mıste Kado) bu tarihi sanatın bugün hayatta olmayan en eski ustalarıdır

KÜRKÇÜLÜKTE KULLANILAN TERİMLER-ALETLER


Alçak-Yüksek Alınma: Kürkün tüylerinin makasla kırpılarak aynı hizaya getirilmesi


Arşın: 70 cm uzunluğunda, 2 santimetrede bir işaretlenmiş, metreye benzer ahşap ölçü aleti


Cilalama: Doğunluk aletiyle derinin yumuşatılıp parlatılması


Doğunluk: Ağaç bir sap üzerindeki demir yay ve altında ayak geçen kayış kısmından oluşan, derinin et kısmını yumuşatmaya yarayan alet Kayış ağaca geçirilir; el ile ahşap kısmından tutularak, -ayağa geçirilen kayışa baskı yapmak suretiyle- demir yay kısmı deriye sürülür


Havara: Beyaz kalker taşının tozu


Havaralama: Kürkün tüylü kısmının beyaz taş tozu (havara) sürülerek temizlenmesi


Pişme Payı: Şap ve tuz sürülmüş derinin 24 saat süreyle dinlenmeye alınması


Şakka: 12 parça derinin yan yana dikilmiş hali


Şakaf: kürkün dış kısmına terzi tarafından dikilen siyah renkte özel kumaş


Şebleme: Derinin tuz ve şap ile terbiye edilmesi


Tavlama: Derinin güneşte kurutulması işlemi


Tımar: Şeblemenin diğer adı


Üsküf: Dikiş esnasında parmağa takılan madeni yüksük


Üzleme: Kürkün dış yüzeyinin terzi tarafından kumaşla kaplanması

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.