Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Kültür - San'at & Eğitim > Ülke & Şehirler > Türkiye > Güneydoğu Anadolu Bölgesi

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
mardintarihi, turistik, yerleri

Mardin-Tarihi Ve Turistik Yerleri

Eski 08-14-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Mardin-Tarihi Ve Turistik Yerleri



Mardin-tarihi Ve Turistik Yerleri


MARDİN-TARİHİ VE TURİSTİK YERLERİ
Mardinin Venedikten sonra yapı dokusu bozulmamış 2 şehir konumunda olduğunu;

- 1600 yıllık mabet olduğunu,

- Mardin halkının eski zamanlarda mangal ateşi etrafında Kürsü denilen düzenekle ısındıkları,

- Eski zamanlarda mutfak eşyalarının temizliği için kül, kil ve toprak kullanıldığı,

- Bağımsızlıklarını savaşarak değilde kıvrak zekaları ile kazandıklarını,

- İlk üniversite eğitiminin Kasım Padişah Medresesinde gerçekleştiğini,

- Mardin Müzesinin ilk zamanlarda Patrikhane olarak kullanıldığını, seçim binası, kooparatif binası, sağlık ocağı, çarşı karakolu aşamalarından sonra müzeye dönüştürüldüğünü,

- Gümüş işçiliğinin Türkiye merkezi olduğunu ve bu işçiliğe Telkari adı verildiğini,

- Yemek kültürünün Fransız mutfağından esintiler aldığını,

- Sasani kumandanlarından Mardiusun kendi imar ettiğini,

- Mardinin gecelerinde gerdanlığı andırdığını,
****************************** *********
Taşın insan yaşamındaki yerini, insan emeğinin taşı nasıl şekillendirdiğini görmek için dinlerin, mezheplerin harman olduğu Mardine gitmeli İklimi sert karasal iklimdir Yazlar oldukça kurak ve sıcak, kışlar soğuk ve kar yağışlıdır Bu sebeple tercihiniz, yaz sezonunda Mardin güzelliklerini yaşamak olsun

Mardin, mimarisi, sosyal yaşamı, kültürel dokusu ve şehrin kendisi ile gerçekten her göreni büyüleyen bir şehirdir Mardin yalnız şehir merkezi ile değil, çevresi ile de kültürel bir gezi için ideal bir yerdir

Mardin gerçek anlamda bir müze şehridir Bir kalenin üzerine oturtulmuş olan şehir, eski ve yeni olmak üzere iki bölümden oluşmaktadır Mardin in 1960'lı yılların sonunda şehrin tamamının SİT alanı ilan edilmesiyle şehir içine yeni inşaat yapımı yasaklanmıştır

Mardin de baştan sona yürüyerek 15-20 dakika sürebilecek bir zamanda gezebilirsiniz Araçların tek yönlü çalıştığı yalnız bir cadde vardır Kendinizi 16yy da hissedeceğiniz Mardin anlatılmaz yaşanır

Önce Mardin kent merkezi içindeki önemli noktaları, evleri, medreseleri, kiliseleri, daha sonra ilçeleri Deyrulzafaran Manastırı başta olmak üzere Dara, Midyat ve Hasankeyf’i içine alan geniş bir alanı gezilmeli Dünya Süryaniliğinin merkezi olan Deyrulzafaran, su sarnıçları ile Dara ve yine dünyadaki yaşayan arkeolojik birkaç şehirden biri olan Hasankeyf'i de kattığınızda Mardin gezmeye doyulmaz bir şehir olarak karşınıza çıkar

Logged

--------------------------------------------------------------------------------





--------------------------------------------------------------------------------
KIZILTEPE



İlçenin genel görünümü ve Koçhisar (Ulu Camii)

Mezopotamyada sarı taşların egemen rengiyle, güneşin yansıttığı tonların buğday başaklarındaki zengin coşkusuyla gülümser Kızıltepe

İlçenin en eski adı Dunaysır'dır Daha sonra Koçhisar adını almıştır Artukoğulları Döneminde gelişme gösteren kasaba bu dönemde Diyarbakır-Musul ve Urfa-Musul yolu üzerinde önemli bir ticaret merkeziydi 1931'de Kızıltepe adıyla ilçe merkezi olmuştur

2000 yılı Genel Nüfus Sayımına göre ilçenin kesin nüfusu 121302'dir Kasaba belediyeleri ve köylerin nüfusu 75819'dur Mevcut nüfusun %62 si şehir merkezinde geriye kalan %38'i kırsal kesimde yaşamaktadır

İlçede, biri merkez ilçe olmak üzere Dikmen, Gökçe, Şenyurt ve Yüceli kasabalarında beş belediye idaresi vardır

Topraklarının %94'ü tarıma elverişli olan Kızıltepe ilçesinin başlıca geçim kaynağı tarım ve ticarettir Özellikle son yıllarda pamuk tarımı önemli bir sıçrama göstermiştir Tarıma dayalı sanayinin beklenen gelişmeyi GAP'ın ilçeye ulaşması ile sağlayacağı bilinmektedir İlçenin E-24 Karayolu güzergahında olması nedeni ile ticaret sektörü günden güne büyümektedir İl genelinde bulunan tarıma dayalı sanayi işletmeleri ile diğer fabrikalar Merkez ilçe ile Kızıltepe arasında bulunmaktadır İlçe yolu güzergâhında havaalanının faaliyete geçmesi ile ekonomik yaşam biraz daha ivme kazanmıştır Kızıltepe, merkez ilçe dahil olmak üzere bütün ilçeler içerisinde gelişme potansiyeline sahip en büyük ilçedir İç göçleri kendine çeken özelliği ile bugün merkez ilçe nüfusunu ikiye katlamıştır

NUSAYBİN


İlçenin Genel Görünümü

Zeynel Abidin Camii

Mor Yakup Manastırından (İç Detay)

Mor Yakupta üçboyutlu taş işlemelerinin, taşları insanüstü bir gayretle sanat harikalarına dönüştüren sanatçıların diyarı Nusaybin Dünyaya ışık tutacak bilinmeyen medeniyetlerin tarihinin sedef kakmalı hazine sandığıdır Gırnavaz Güzelliklerin, tarihin görkemleştirdiği Nusaybin, ovadaki yeşil kilimdir sanki Zeynel Abidine göz kırpan

2000 yılı Genel Nüfus Sayımına göre ilçenin nüfusu 81899 kişidir İlçeye bağlı kasaba belediyeleri ve köylerin nüfusu 36718 kişidir Mevcut nüfusun %69'u şehir merkezinde geriye kalan %31'i ise kırsal kesimde yaşamaktadır

İlçede, biri merkez ilçe olmak üzere Akarsu, Duruca ve Girmeli kasabalarında dört belediye idaresi vardır

Çağ çağ deresinin hayat verdiği Nusaybinde pamuk ve tahıl tarımı önemlidir İlçemiz çok güzel bir mesire merkezidir

Nusaybinin bir diğer dikkate değer özelliği de yer altı zenginliğidir Petrol çıkarılan bölgelerdeki gelişmişlik dikkati çeker Suriye ile sınır ilçesi olması itibariyle zengin bir sınır ticareti potansiyele sahiptir


Logged

--------------------------------------------------------------------------------




--------------------------------------------------------------------------------
MİDYAT



Midyat'ın coğrafi olarak konumu, doğusunda Dargeçit ilçesi, batısında Ömerli ilçesi, kuzeybatısında Savur ilçesi, kuzeyinde Batman iline bağlı Gercüş ilçesi, güneyinde Nusaybin ilçesi, güney doğusunda ise Şırnak iline bağlı İdil ilçesi yer almaktadır Bu ad, ibadet edenlerin dağı, diyarı anlamında kullanılır Bu bölgenin yüzölçümü 10000 Kmden fazladır

İlçenin ismi ve ilk kuruluşu konusunda, değişik görüşler bulunmaktadır Bazı kaynaklara göre, İlçenin adı bir çok değişimlerden sonra Farsça, Arapça ve Süryanice karışımından meydana gelmiş AYNA anlamına gelmektedir

Başka bir rivayete göre de Midyat, Mağaralar Kenti anlamına gelen MATİATENkelimesinden ismini almıştır Bu görüşü ileri sürenler, MATİATE isminin Asur yazıtlarında MÖ 9Yüzyılda geçtiğini ifade etmektedirler Bu görüşe paralel olarak Midyatta ilk yerleşim yerinin mağaralar olduğunu gösteren Elath mevkiinin (Midyata 3 Km uzaklıkta ve Acırlı Beldesi yakınında bulunan Ziyaret-Mesire Yeri) Romalılar döneminden günümüze kadar geldiği söylenmektedir

1973 Mardin İl yıllığında İlçenin tarihçesi hakkında şu bilgiler yer almaktadır: Orta Asyadan göçüp Anadoluya gelen Eti Türkleri, Mezopotamya dediğimiz Dicle ve Fırat Nehirleri arasında yer alan ve verimli topraklara sahip olan bölgeye yerleşmişlerdir ( MÖ 2000 yıllarında ) Bölgeden geçişleri sırasında Midyatı büyük bir mağara şehri halinde kurup, hayvanlarını da burada barındırmışlardır Midyat'ın altındaki mağaralar o devirlerde barınak olarak kullanılmışlardır Bu mağaraların birbirleri ile bağlantıları vardır Daha sonraları bu bölgeye Orta Asya Türklerinin öncü göçebeleri olan Komuk Türkleri gelip yerleşir

Bölgeye gelip yerleşen Komuklar, asırlarca Asurilerle savaşmışlardır Bu dönemlerde Asurilerin birkaç defa bölgeyi ele geçirdiği görülmektedir Ancak bu istilaları pek uzun sürmez ve her defasında çekilmek zorunda kalmışlardır Nitekim Asur Hükümdarı Tıglatninip zamanında Komuklar, tamamen duruma hakim olmuşlardır MÖ 500-100 yılları arasında bölge, değişik kavimlerin istilasına uğramıştır Makedonyalılar, Persler, Romalılar bu bölgede hüküm sürmüşlerdir Midyatın asıl meskun hale gelişi veya bölge olarak kuruluşu Selefkuslar devrine rastlamaktadır (MÖ180 Yılları)

MS V yy kadar Hıristiyanlık bölgeye hakim olmuştur VI asırdan sonra, İslamiyet in yayılışı ile birlikte Arap akınları başlamış ve VII yüzyılda Halit B Velid orduları bölgeyi fethetmişlerdir Abbasiler döneminde bölgede imar ve kalkınma hareketleri görülmüştür Midyat köylerinin ekserisi Harun El Reşit döneminde kurulmuştur Harun El Reşitin oğlu Memunun Türk-Arap karışımı olarak kurduğu büyük bir ordu Cizre-Mardin eski patika yolu boyunca yüz karakola yerleştirilmiştir Mahalmiler böyle doğmuşlardır Midyat ve çevresindeki köylere verilen MAHALMİ adı buradan gelmektedir Mahalmi; yüz mahalle, yüz yer, yüz ordugah anlamına gelir ve bugün de Cizreden Mardine kadar eski patika yolu, özellikle eski Bağdat yolu üzerindeki (bu kervan yolu üzerindeki) bu köyler, Türkçe, Süryanice ve ağırlıklı olarak Arapça karışımı Mahalmice diye tabir edilen bir dili konuşur Bu köyler: Söğütlü, Şenköy, Acırlı, Çavuşlu, Sarıkaya, Gelinkaya, Düzgeçit, Ovabaşı, Ziyaret, Estel Kesimi, Yolbaşı, Sarıköy, Düzova, Yayvantepe, Eğlence, Pelitli'dir

Mahalmice konuşan bu köylerimizin sakinleri konusunda başka görüşler de vardır Bir görüşe göre bunlar, Necef Çölünde yaşayan cengaver ve savaşçı Benihilal kabilelerinden Büyük bir kısmının Orta Asyalı Türklerden olduğu da rivayet edilir Cizre ile Mardin arasında Midyat bölgesinde yerleştirmekle Bizansa karşı hem savunma hem de futuhat politikası takip etmiş olan Memun, Estel Camiini ve Derizbin (Acırlı) Camiini inşa ettirmiştir Prof H Hollerweger e göre, Mardinin doğusuna ve Midyatın batısına düşen Mhalmoyenin bir çok büyük köyü, 1209 yılından önce Hıristiyanlıktan İslamiyete geçmişlerdir

XI yüzyılda Artuk Devleti genişleyerek, batıda Halep, doğuda Musul ve Bitlis, Kuzeyde Harput (Elazığ), güneyde Darzuru içine alırİşte Midyat da, bu dönemde Mardin, Hasankeyf ve Musul eyaletleri arasında irtibat vazifesi gören bir bölge olarak en parlak devirlerinden birini yaşamıştır Bu tarihte bölgenin merkezi Derizbin ( Acırlı ) köyüdür Derizbin beyleri Artukoğullarına bağlı yarı müstakil bir beylik olarak hüküm sürüyorlardı Mervaniler ve Eyyübilerden sonra Midyat 1535 yılında Bıyıklı Mehmet Paşa komutasındaki Osmanlı ordusu tarafından ele geçirilmiştir 1838 yılında Diyarbakır Valisi Ali Paşa tarafından ziyaret edilen Midyatta, bir redif taburu teşkil edilir

1810 yılında ilçe olan Midyat, 1915te Cevat Paşa tarafından imar görülmüştür Askeri Kışla, Cevat Paşa Camii ve Ulu Camii bu dönemde inşa edilmiştir

2000 yılı Genel Nüfus Sayımı sonuçlarına göre ;56669i merkez, 71,416 i köy olmak üzere toplam ilçe nüfusu 128 085 dirSon yıllarda İlçe merkezine köylerden ve çevre ilçelerden yoğun bir nüfus göçü yaşanmaktadır

ÖMERLİ



Yapılan bir araştırmada şu bilgilere yer verilmiştir "Bugünün Ömerli ilçesi'nin (eski adıyla Maserti köyü) kimin tarafından ne zaman kurulduğu kesin olarak bilinmemektedir Yapılan arkeolojik çalışmalara göre ilçe merkezi ile Beşikkaya (eski adıyla Fafit) köyünün taş kemer, kubbe mimari yönünden benzerlikleri ilginçtir Bu mimari tarzını ilk olarak kullanan uygarlıklar Sümerler ve Asurlulardır Tarihte Yukarı Mezopotamya olarak anılan ve Ömerli'yi de içine alan coğrafyada Asur Devleti kurulmuştur İlçedeki Yaylatepe (Hıbatok), Göllü, İkipınar, Beşikkaya (Fafit), Maserti harabeleri incelendikçe bu yerleşim yerinin çok eski olduğu bölgenin Asurlar, Persler, Romalılar, Bizanslılar ve Türk İslam Devletlerinin hakimiyetinde kaldığı zaman zaman elde edilen paralardan ve heykellerden anlaşılmaktadır

İlçe merkezinde tarihi eser olarak Süryanilere ait Süryani Kadim Mor Cırcıs Kilisesi vardır Ne zaman kurulduğu belli olmayan bu kilise restore edilerek ibadete açılmıştır Ömerli İlçesi ve çevresi için elde edilen belgelerin en eskileri Asurlara aittir MÖ 1305 - 1274 tarihlerinden kalma kitaplarda Kaşinarı Dağları'ndan bahsedilmektedir Bahsedilen bu yer Turabin'i yani Midyat, Ömerli, Mardin ve Cizre Bölgelerini kastetmektedir Daha sonraki Roma ve Bizans kaynaklarında (Yunan yazarları Arrıanus ve Ptolemaeus'un eserlerinde Masion Dağı tabiriyle Mardin-Midyat Havzası'ndan bahsedilir Bu havzanın en önemli merkezi de muhakkak ki Fafit (Beşikkaya Köyü) şehridir MS589 tarihinde bu mıntıkada toplu halde Süryani, Nasturi, az miktarda Kildani ve Mahalmi yaşamıştır MS1609 yıllarında Patrik Sotfo zamanında Müslümanlığı kabul etmişlerdir Şehrin bir kaç devre geçirdiği yapılan kazılarda alt alta çıkan birkaç bina temelinden anlaşılmaktadır

Bu kazılar esnasında mozaik tabanlı evler, kuyumculuk sanayinde kullanılan beyaz toz, Asur, Pers, Bizans, Arap ve Osmanlı Devleti'ne ait çeşitli paralar, heykel ve heykelcilik, kilden testi ve küpler üzerindeki çeşitli motifler, resimler, süs eşyaları arkeolojik kazılar sonucunda elde edilen ürünlerdir Bilhassa Sümer ve Asurlular heykeltıraşlığa ve kral heykellerine önem verdiği için kazı neticesinde heykellere fazla rastlanması şehrin kuruluşunu eski tarihlere götürür 1071 Malazgirt meydan muharebesinden sonra doğudan gelen Türk akıncıların, batıya geçerken bu yörede kaldıkları Süryani Kadim tarihinden anlaşılmaktadır

1517 tarihinde Yavuz Sultan Selim Han'ın Mercidabık ve Ridaniye Savaşlarından sonra Mardin ve yöresi Osmanlı İmparatorluğuna ihlak olmuştur Zamanla Türkleşmişlerdir

Ömerli ilçesi (Maserti köyü) Cumhuriyet ilk yıllarında Savur'a bağlı bir bucak iken 1953 yılında ilçe olmuştur

2000 yılı Ekim ayında yapılan Genel Nüfus tespiti sonuçlarına göre İlçenin Merkez Nüfusu 7353, köylerin nüfusu 8609 olmak üzere toplam nüfus 15,962 kişidir İlçe Nüfus Müdürlüğü Kütükleri incelendiğinde Cumhuriyetin ilanından sonra düzenli nüfus kayıtlarının tutulmaya başlandığı tarihten bu yana Ömerli İlçesinin çeşitli idari yapı ve bağlılık değişiklikleri söz konusu olmakla birlikte, yaklaşık yüz otuz bin kişinin kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır Nüfusun %49’u Erkek, %51’i kadındır

İlçe merkezi (Ömerli), İl merkezine (Mardin) 28 Km uzaklıkta ve il merkezinin doğusunda kalmaktadır İlçe, doğusunda Midyat, batısında Yeşilli, güneyinde Nusaybin ve İl merkezi, kuzeyinde Savur ilçesiyle komşudur İlçenin toplam yüzölçümü 409 km2 kadardır

İlçe sınırları içindeki arazi yapısı, birbirlerini izleyen ters tabakalar şeklinde olup, genel olarak kuzey-güney doğrultusunda bölünmüş derelerin etrafındaki rakımı 1100 ile 800 metre civarındaki tepelerden meydana gelmektedir Arazi yapısı kapalı olup, boyu 050 metre ile 35 metre arasında değişen meşelik bitki örtüsüyle kaplıdır Bitki örtüsünün yoğunluğu kuzeye doğru azalmaktadır İlçe sınırları içerisinde kaynak veren derelerin de yardımıyla vadilerdeki kısmen düz araziler sulanabilmektedir İlçede karasal iklim yaşanmaktadır Yaz aylarında sıcaklık ve yağış düşüklüğü, kış aylarında sert soğuk ve kar yağışı gözlenmektedir

Logged



--------------------------------------------------------------------------------
DERİK



GAVUR FIRINI

İlçe merkezinin kurulu bulundu dağ eteğinin doğu tarafında sıra sıra devam eden dağ yükseltilerinin güneydeki uzantısıdırSıra yükseltilerinden geniş bir ayrık ile ayrılmış olup yükseltinin ortasından daire şeklinde oyularak derinliği bu güne kadar ölçülmediği söylenen bir kuyu şeklindedir
Dağın diplerine doğru inen kuyuya bu güne kadar bir çok inme deneme girişimine rağmen gittikçe genişleyen bir çapa rağmen, tam dibe inme girişimini kimsenin başaramadığı söylenmektedir Kuyunun yörede Gavur Fırını olarak anılması bir çok söylentiye ve rivayete neden olmuştur
Eğer macera ruhlu iseniz ve rivayetlere pek inanan biri değilseniz Gavur Fırını tam size göre, İlçemizi ziyaretinizde Gavur Fırınını mutlaka görün

HZSİN VE HZSEYDOŞ TÜRBESİ
Hazreti Sin ve Hazreti Seydoş İslamiyeti yaymak amacıyla bölgeye gelen ve bu bölgede yaptıkları savaş sonucun da şehit olduğu sanılan iki kardeştir Hz Seydoş'un mezarı Derinsu köyünde bulunmakta ve bu tarihi mezarlık zaman içinde mezar hırsızlarınından dolayı harap olmuş durumdadır
Mezarların mimari yapısı oldukça dikkat çekicidir Bu çekicilik nedeniyle altın ve değerli eşyaların olduğu sanılarak tarihinin eskilere dayandığı bilinen fakat yeterli bilgiye sahip olmadığımız türbelerden bu güne kadar bir kaçı dayanabilmiştir
Hz Sin türbesinin bulunduğu yerdeki membanın akıcılığı ilginçtir Bazen hiç kurumayacak gibi akan memba, bazı zamanlarda ise sanki hiç su akmamış bir kaynak görünümü vermektedir Kız kardeşleri olarak bilinen Zîne'nin türbeside Hz Sin türbesinin yaklaşık 700 metre kuzeydoğusudadır
Çevre il ve ilçelerden oldukça ziyaretçi akınına uğrayan türbeler görülmeye değer bir yerdir
HzSin ve Seydoş türbeleri tavsiye edebileceğimiz görülmeye değer yerlerdendir

BABA ÖMER TÜRBESİ ve MEMBASI


Ballı , Alagöz ve Dumluca Köyleri arasında bulunan yatır ve iki ayrı yerden yüzeye çıkarak doğa ile kucaklaşan su kaynakları ile bölge insanın gönlünde ayrı bir yeri vardır Bu su kaynakları yörede"Baumbar" olarak bilinir Kaynakların etrafı söğüt ağaçları ile çevrili olup, piknik alanı olarak kullanılmaktadır Buradan çıkan su ile Ballı, Beşkavak ve Dumanlı köylerindeki bahçe ve tarlalar sulanmaktadır Bu piknik alanının bulunduğu yerde Babaömer adlı İslam ordularının sancaktarı olduğu sanılmaktadır Babaömer'in mezarının olduğu çevrili alanın tavanının bir çok kere inşa edilmesine rağmen bilinmeyen bir nedenle çöktüğü söylenmektedir
Kaynaklara ismini veren yatırda gömülü bulunan kişinin Rebet Kalesini kuşatan ve bu kuşatma sırasında yatırın bulunduğu yerde şehit olan İslam Ordularının sancaktarı olduğu sanılmaktadır
Nasıl Gidilir: Birçok güzergahtan gidilmesine rağmen en fazla tercih edilen yol, araba ile Derik'e 13 Km mesafede bulunan Alagöz Köyü'ne, Köyden de yaklaşık 1,5 km güneybatı yönünde bulunan piknik ve ziyaret alanına gidilerek ulaşılır


RABAT KALESİ

Derik İlçesinin 15 Km batısında ve Hisaraltı Köyü sınırları içindedir Köyün kuzeyinde dar bir vadinin doğusunda 150 metre kadar yükseklikte bir tepenin üst düzlüğünde kurulmuştur Sert kalkerli bir tepenin üzerinde kurulan Rabat Kalesi, Artuklu devrinin en büyük eserlerinden biridir
Kalenin 1500 M çevresi, 15 burcu ve dört köşesinde dört gözetleme kulesi vardır Burçların yüksekliği 15, surların yüksekliği ise 10 metredir Bazı yerlerde surların yüksekliği 20 metreyi bulur Kalenin doğuda ve batıda iki kapısı bulunmaktadır Bu kapılardan kale içine girildiğinde , iç kalenin iki müdafaa duvarı ile tahkim edilmiş olduğu görülür Bu üç müdafaa duvarları iç içe kapı ile birbiriyle irtibatlıdır Kalenin üstü dümdüz bir alan görünümündedir Binalar yer altında inşaa edilerek üstü toprak ile örtülmüştür Düzlük yerlerde stun başları ve aslan kabartmaları görülmüştür Yer altındaki saray kalıntıları, erzak ambarları, su sarnıçları ve bina kalıntıları bugune kadar sağlam kalmıştır
Nasıl Gidilir: Araba ile Derik'e 14 Km batısında bulunan Hisaraltı Köyü'ne, Köyden de yaklaşık bir km kuzeye doğru yürüyerek kale ve şehir harabelerine ulaşılır
Kale ve vadideki şehir kalıntısı muteşem görüntüsü ile adete davetkar bir misafir perver evsahibi görüntüsünde olup, kesinlikle görülmeye değer bir tarihi mirastır


DERAMETİNAN KALESİ
Yakın dönemlere kadar Derik ilçe sınırlarında iken, kalenin bulunduğu Gümüşyuva köyü daha sonra Mazıdağı ilçesine bağlamıştır Derametinan kalesi Derik'in 20 Km kuzey batısında Gümüşyuva köyünde bulunmaktadır
Kale Bizanslılar devrinde 150 metre yüksekliğinde bir tepenin üst düzlüğünde kervan yoluna hakim bir noktada yapılmıştır 8 burçlu gözetleme kulesi mevcuttur Kuzeye açılan tek kapısı mevcut olup bu kapıdan genişçe kale meydanına varılır Kalenin içinde su sarnıçları, erzak ambarları ve ev kalıntıları bulunmaktadır Bugün harap bir şekilde olan kalenin gözetleme kulesi 20, burçlar 15, surlar ise 10 metre yüksekliğindedir
Eskiden kalenin bulunduğu bölgede altın ve gümüş çıkarıldığı, bu günlere kadar uzanan rivayetlerde söylenmektedir


KANCO ŞATOSU
Derik ilçesinin güney batısında 30 km uzağındadır Kasr avrupalıların şato, Türklerin konak dedikleri biçimde müstahkem tarzdaki yapılardır Eskiden asayiş temini zordu ve derebeyliklerin birbirlerine karşı husumetleri de vardıSık sık birbirlerinin topraklarına saldırır çatışmalar yaparlardı Onun için bu kasırlar bir küçük kale gibi çok müstahkem inşa edilirlerdiBu tip kasırlar Urfa ve Mardin bölgesinde pek çoktu Bu gün yalnız Kesra Kenco olarak bilenen şato tam olarak muhafaza edilmektedir
Mardin - Urfa yolunun 67 km' sinden sola ayrılan 1 km sonra Kesra Kenco'ya ulaşılırKesr hicri 1120-miladi 1705'te inşa edildiği ve hicri 1320-miladi 1905 yılında Hüsén'é Kenco tarafından yenilendiğini kapı üzerindeki hitabeden anlaşılmaktadır Kesr 300 m çevresinde etrafı dört köşe surla çevrilerek müstahkem bir kale şeklinde inşa edilmiştirKesr'ı çevreleyen surun kalınlığı 80-90 cm dir Şatonun dört köşesine dışardan gelecek olan tehlikeleri gözlemlemek amacıyla birer gözetleme kulesi inşa edilmiştir Kuzey ve batıda olmak üzere iki kapısı vardır
Esas bina dört katlı tonus usulü taşla inşa edilmiştir Odalar genellikle tonuslu sütunlar üzerinde yarım kavisli kemerlerle tavana, bu kemerler üzerine birer iç kubbe halinde toplanarak her dört hattın üstü kesme taşlarla dam örtülüdür Dam kısmının dört yönünde birer gözetleme kuleleri vardırDört katın duvarlarına ve damın üzerindeki 15 -2 m'lik ihate duvarının etrafına yarım metre de bir mazgal deliği konulmuşturMüdafaa için tedbirler alınmış, kesr'ın 2katında bugün kiler olarak kullanılan ve ifadelere göre, eskiden cami olduğu bildirilen bir odanın kapı kısmı da dahil, yan pervazeler siyah bazalt taşından yekpare olarak çıkarılmıştır Üst kısmına konan yekpare bir taş üzerine bir iki satır eski roma çivi yazısı görülmüştür
Kapı 30 cm kalınlığındadır Kapının taştan olmasına rağmen o kadar kolaylıkla açılıp kapanıyor ki, bir insan tek parmağı ile hareket ettirebiliyor İfadelere göre,bu taş kesr'ın doğusunda ve 3 km uzağında bulunan kerküşti harabelerinden çıkarılarak getirilmiş ve buraya yerleştirilmiştir Taş kapı eski roma kiliselerinin kapılarından bir tanesidir

DERİNSU MAĞARASI
Derinsu Köyü'nde bulunan mağaranın doğal bir yapısı bulunmaktadır Ovuk kısmı doğal olaylar sonucu oluşan mağaranın nasıl ve ne kadar sürede şimdiki şeklini aldığı bilinmemektedir Mağaranın içindeki göl şeklindeki su, akarsu oluşturarak çeltik tarlalarına akar Gölün genişliği 13, uzunluğu da yaklaşık 30 M dır Mağaranın tavanının ortasında bulunan bir yarıktan ikinci bir mağaraya geçilir Üsteki mağara daha önce köylüler tarafından soğuk hava deposu olarak kullanılmakta iken, zamanla teknolojik gelişmelerin kolaylıklarına alışan köylüler tarafından bu amaçla kullanılmamaktadır
Mağaradan çıkan su yazın çok düşük sıcaklık derecesine sahip olduğundan İçecek ve bazı yiyeceklerin soğutulmasında , sıcak havalarda buharlaşan suyun soğuk neminden insanlar mağarada dinlenerek adeta doğal bir klima serinliği şeklinde faydalanmaktadırlar
Nasıl Gidilir: Derinsu Köyü Derik ilçe merkezinin batısında yer alıp, 24 Km uzaklıktadır
Derinsu Mağarası Derik'in mutlaka görülmesi gereken doğal güzelliklerinden biridir
Ola ki sıcak bir yaz günü yolunuz Derinsu Köyüne düşerse ve sıcaktan bunalmış bir halde iseniz, anlatıklarımızda ne kadar haklı olduğumuzu ve doğanın insanlara ne kadar özveride bulunduğunu göreceksiniz

FİTTAR HARABELERİ
Derik ilçesinin bugünkü adıyla Pınarcık (Fıtné) Köyünde bulunmaktadır Harabeler ilçenin 13 km kuzeybatı yönündedir Kuzeyden güneye doğru uzayan,gittikçe genişleyen bir vadi içinde 1 km uzunluğunda, 500 m genişliğinde büyük bir şehir kalıntısı vardır
Harabeler arasında saray,kilise ve bir çok bina kalıntıları halen mevcudiyetini muhafaza etmektedirBilhassa büyük kilise harabesini gösteren tarafta üzerinde haç işaretleri bulunan büyük yekpare taşların maharetle yerleştirilmesi ve insan gücü üzerinde yapılan inşaatlarda kullanılan taşlar üst üste yerleştirilmesi ve bu şekilde birbirlerine kaynatılmış gibi yekpare taşlarla büyük binaların meydana getirilmesi görülmeye değer bir durum arz etmektedir
Bu şekilde yapı ve mimari tarzını ancak Bizans (roma) stillerinde görüldüğü ve fittar şehrininde Bizans (roma) devrinden kalma bir harabelik olduğu sanılmaktadır Fittar şehride gerek doğa gerekse define avcıları ve hırsızları karşısında boyun eğmiş ve harabe adı ile anılır olmuştur

Alıntı Yaparak Cevapla

Mardin-Tarihi Ve Turistik Yerleri

Eski 08-14-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Mardin-Tarihi Ve Turistik Yerleri



MAZİDAĞI




Mazıdağı, Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin Dicle Bölümünde Mardin ilinin 47Km kuzeybatısında, 1030-1090 metre yükseklikte ve adını aldığı dairevi dağlar serisinin orta yerindeki düzlükte kurulmuştur Daha önceleri Savur ve Derik ilçelerine bağlı bir bucak iken 9 Haziran 1937 tarihinde ilçe statüsünü almıştır İlçe 869 Km lik bir alana sahip olup, 50 köy ve 14 mezrası bulunmaktadır

İlçede genel olarak halkın geçin kaynağı tarım ve hayvancılık faaliyetle-ridir Ancak ilçe merkezinin 17 Km kuzeybatısındaki fosfat yataklarının 1976 yılından sonra işletilmeye başlanması ile önemli bir çalışma alanı durumunu almıştır

İlçe, Ulaşım koşulları bakı-mından yetersiz bir durum göstermektedir İlçeyi köy-lerine bağlayan yollar mevcutsa da yolların büyük kısmı toprak tesviye ve ham yol olduğundan kış aylarında ulaşım güçleşmek-tedir Derik; ilçesine 24 Km ,Mardin iline 47 Km ve Diyarbakır iline ise 72 Km'lik asfalt bir yolla bağlanmıştır

Mazıdağı ilçesinin tarihi özel olarak araştırılmamış ancak yakın çevresindeki büyük yerleşim yerlerinin tarihinden elde edilen bilgiler ışığında açıklanabilmektedir Buna göre ilçe merkezinin bir yerleşim yeri olması Bizanslılara kadar uzanmaktadırİlçenin eski adı ' Şamrah " olup yerleşim yerinin Çam yolu üzerinde olması nedeni ile bu ismi almıştır İlçenin 3 Km güneybatısındaki sarp bir tepenin üzerinde kalıntılarına rastlanan Safran Kalesi ve kalenin çevresindeki harabelerden anlaşıldığına göre,Bizanslılar döneminde Diyarbakırı Şama bağlayan yol üzerinde kurulma olan bu yerleşim yerinin halkı Süryani dinine mensup idi V ve VI yüzyılda Sasaniler ile Bizanslılar arasındaki savaşlarda Mardin ile birlikte bu iki kavim arasında bir kaç kez el değiştirmiş olan Şamrah VII yüzyılda Arapların eline geçmiş Hıristiyan Halkın büyük bir kısmı Müslümanlığı kabul etmiştir Süryani olarak kalan kesimi se 1392' de Timur'un istilasından sonra Mardine göç etmiştir

Yavuz Sultan Selim 1514 de Şah İsmail'e karşı kazandığı Çaldıran savaşından kısa bir süre sonra DBakır ve Mardin illerini ele geçirmek ile bu yerleşim yerlerini de Osmanlı Devletine katmış oluyordu

Ayrıca şu anda harabe durumunda bulunan Derametinan kalesi çok eski bir yapı olduğu,Timurlenk tarafından Mardin ve Diyarbakırın alınışı sırasında bölgeye yaptığı keşifte ve kendisine geçit vermeyen Derametinan kalesinin fethini istemişti Kale 150 Metre yüksekliğinde bir tepenin üzerinde kartal yuvası gibi kurulmuş güneyden kuzeye doğru uzanan vadiye ve kervan yoluna hakim durumda idi Timurun orduları kaleyi ancak 20 günde zaptederek geçit sağlayabilmişlerdirKalede 150 kişilik bir kuvvet bulunmakta ve saldırılara karşı koyabilecek bir tarzda inşaa edilmiştirBir Bizans eseri olan bu kale günümüzde bir harabe durumunda bulunmaktadır

İlçe sakinlerinin daha önceleri Hıristiyan olduğu ve burada çeşitli aile guruplarının yaşamış oldukları bilinmektedir Bunlar Cançoyi, Yakupli, Bileçki ve Hani ile Kulptan gelenler ile birlikte dört ayrı aile gurubu olarak günümüz kadar bu sosyal yapıyı sürdüregelmislerdir

Mazıdağı ilçesi daha önce Savur ilçesine ,ardından da Derik ilçesine bağlı bir nahiye iken 9 Haziran 1937 yılında ilçe statüsüne getirtilmiştir İlçe "Şamrah" ismini Diyarbakır dan Şam'a giden kervan yolu üzerinde oluşu nedeni ile almıştır " Şamrah " Kelimesi Şama giden yol anlamındadır Mazıdağı ismi ise ,etrafının dağlarla çevrili olması ve bu dağların mazı ağaçları ile kaplı oluşundan almıştır

2000 Yılında yapılan Nüfus tespitine göre ilçemizin toplam nüfusu 32443 'tür13102 'i ilçe Merkezinde,19341 'i Köylerimizde yaşamaktadır

Logged

--------------------------------------------------------------------------------



--------------------------------------------------------------------------------
DARGEÇİT



Dargeçit ilçesi, ülkemizde eski ve yeni uygarlıkların iç içe yaşadığı nadir ilçelerden biridir Yukarı Mezopotamya uygarlığının merkezlerinden olan Dargeçit, kuruluş yeri ve mimari özellikleri olarak dünyada eşine çok az rastlanan bir yapıya sahiptir

Hıristiyanlık öncesi ve sonrası çağlara ait uygarlık eserlerin, Türk İslam kültürü ile kaynaşarak günümüze kadar gelmesi,güzel bir sentezin ifadesi olarak görülebilir

Dargeçit ve havalisine ait elde mevcut tarihi belgelerden en eskileri Asur Kralı IAdad Nirari ve oğlu ISalmanasır zamanlarına rastlar Bu iki hükümdar devrinden kalma "Kaşairi Dağları " adı ile anılan mıntıkanın Tur Abidin, yani Mardin-Dargeçit bölgesi olduğu bilinmektedir Bu havali ile ilgili diğer bir coğrafi deyim "İzala" dır Bölgede bulunan çivi yazılı tabletlerde ve Bizans, Roma kaynaklarında Mardin-Dargeçit eşiğinin güney yamaçları İzala olarak tabir edilir Milattan sonra IIyüzyılda Yunan yazarlarından Arrianus ve Ptolemaevs bahsedilen Masios dağı da Mardin-Dargeçit arasındaki coğrafi bölgeden bahsetmektedirMilatan sonra IVyy tarihçilerinden Antakyalı Ammianus Mercellinus eserlerinde Mardin-Dargeçit arasındaki coğrafi bölgeden bahsetmektedirBu da Dargeçit tarihinin çok eskilere dayandığını göstermektedir

Dargeçit ilçesinin tarihi, Türklerin Ortaasya'dan göçüp Anadolu'ya gelmeleri ile başlar Orta Asya'dan göç eden Türklerin bir kısmı Mezopotamya dediğimiz Dicle ve Fırat nehirleri arasında kalan yere yerleşmişlerdir Anadolu'ya gelen Türkler "Eti" Türkleridir Etiler(Hititler) Orta Asya'da iken çobanlık ve tarımla uğraştıklarından gittikleri yerlerde de bu işle uğraşmak için verimli toprakları ve su boylarında kendine yurt edinirler Eti devletini kuran Mitanni'ler bölgeden geçerlerken, hayvanlarına barınak yeri yapmışlardır Daha sonra Orta Asya Türklerinin öncü göçebeleri olan konuk Türkler bölgeyi ele geçirmişlerdir Konuklar asırlar boyunca hakim olmayı başarmışlardır

Milattan önce 500-1000 yılları arasında bölge bir çok kavimlerin istilasına uğramıştırMakedonyalılar, Persler, Romalılar, bölgeden gelip geçmişlerdir Dargeçit ilçesinin asıl meskun bir hale yani bölge olarak kuruluşu bu devreye ve özellikle "Selefkuslar" devrinden başlar Milattan sonra 5yy kadar Hıristiyanlığın bölgeye hakim olduğu görülür Ancak İslamiyet'in yayılışı ile birlikte Arap akınları başlamış, VIIyy' da Halit İbn-i Velid komutasındaki Arap orduları bu bölgeyi ele geçirmişlerdir Abbasilerin bölgeye hakim olmalarıyla imar hareketine başlamış, Harun Reşit zamanında Dargeçit ve köylerinin çoğu kurulmuştur

Milattan sonra Xyy'da Büyük Selçuklu devletinin yıkılışı ile birlikte bölgeye Artuk'lular hakim olur Melik Sökmen devrinde (IIyy) Artuklu devleti gelişerek batıda Halep, doğuda Musul ve Bitlis, kuzeyde Harput (Elazığ), güneyde Darzoru'ya kadar hakim olur

1401 yılında Timur'un Mardin'i istila edip Artuklu hükümdarı Sultan İsa'yı esir alıp Semarkant' a götürmesinden sonra Artuklu devletinin bölgedeki hakimiyeti sona erer Timur, Sultan İsa'yı vergi ödemek şartıyla bırakmıştır

Dargeçit ilçesi 1986 yılına kadar Mardin ilinin Midyat ilçesine bağlı bir nahiye iken 1987 yılında çıkarılan 3392 sayılı kanunla Midyat ilçesinden ayrılarak ilçe statüsünü kazanmıştır

Dargeçit, Güneydoğu Anadolu Bölgesinin güneyindeki Mardin iline bağlı şirin bir ilçe merkezidir Yüzölçümü yaklaşık olarak 550 km2'dirOrtalama rakım 900m civarındadırDoğusunda Şırnak ilinin Güçlükonak ilçesi, batısında Midyat, Kuzeyinde Batman iline bağlı Gerçüş, güneyinde ise Şırnak iline bağlı İdil ilçesi bulunmaktadır

2000 yılında yapılan nüfus sayımı sonuçlarına göre Dargeçit ilçesi genel nüfusu 26240 'dır 1990 yılından sonra göç eden köylerin ilçe merkezine yerleşmesiyle ilçe merkezinin nüfusu artmıştır

SAVUR



Savur İlçesi tarihi bir dokuya sahip, Mardine benzeyen şirin bir ilçedir Dağ yamacına kurulu hükümran konumu ve binalardaki taş işçiliğinin mükemmelliğiyle dikkat çeker Mezopotamyaya hakim olan kavimler burayı da etkilemişlerdir İlçenin tarihi Etilere kadar uzanmaktadır Roma ve Bizans İmparatorluğu hakimiyetinin, Sasani ve Melikşah dönemlerini yaşamış olan ilçemiz il merkezine 47 km uzaklıktadır Savur ilçesinin merkezi, Kalesi, Kaya evleri, Eski Ulu Camii, Romaniye ve Mor Yuhanın(Dereiçi Köyü) Kiliseleri, Türbeler ve Başkavak Köprüsü ile adeda usta bir el tarafından işlenmiş tarihi bir site görünümündedir

2000 yılı Genel Nüfus Sayımına göre ilçenin nüfusu 11240'tır İlçeye bağlı kasaba belediyeleri ve köylerin nüfusu 29866'dır Mevcut nüfusun %27'si şehir merkezinde geriye kalan %73'ü ise kırsal kesimde yaşamaktadır

İlçede, biri merkez ilçe olmak üzere Pınardere, Sürgücü, Yeşilalan kasabalarında dört belediye idaresi vardır

Kavakçılık, tahıl ekimi, bağcılık, sebzecilik önemli gelir kaynaklarıdır Fıstık ve kiraz yetiştiriciliği gelecek vaadetmektedir Yörenin tek Şarap Fabrikası atıl durumdadır Savur, dünyaca ünlü üzümler diyarıdır

YEŞİLLİ



Köklü bir tarih, genç bir ilçe, cennetin güzel meyvelerini kıskandıran kiraz bolluğu ve misafirperverlik Mardin merkezinin kuzeydoğusunda yer alan Yeşilli, doğanın cömertçe oluşturduğu yemyeşil bir vadinin içinde mesire yerleriyle ün salmış bir ilçemizdir Romalılar devrinde yapılmış su kanalları, çeşmeler, bentler ve değirmenler görülmeye değerdir Bahçe kültürü son derece gelişkin olan ilçede yeşillikler içinde kasırlara rastlamak mümkündür

2000 yılı Genel Nüfus Sayımına göre ilçenin nüfusu 30000'dir İlçeye bağlı kasaba belediyeleri ve köylerin nüfusu 2337'tür Mevcut nüfusun %93'ü şehir merkezinde geriye kalan %7'si ise kırsal kesimde yaşamaktadır

Yörenin geçim kaynağı tarımsal ürünlere ve nakliyeciliğe dayalıdır

Logged

--------------------------------------------------------------------------------










--------------------------------------------------------------------------------
TELKARİ

SADECE MİDYAT'A ÖZGÜDÜR TELKARİ
EL EMEĞİ GÖZ NURU
ENFEZ BİR SANAT ANLAYIŞI




Telkari'ye aynı zamanda 'vav işi' de denilmektedir Bu isim, Osmanlıca
vav harfinin, uygulamada motif olarak sıkça kullanılmasından dolayı verilmiştir Ayrıca bu sanata çift işi diyenler de vardır Bu ismin kaynağı ise, işin yapımı sırasında parçaların teker teker biraraya getirilmesinde kullanılan, cımbıza benzer, ancak ucu daha ince olan ve 'çiff ' olarak isimlendirilen alettir Bu iki isim de genellikle sanatkarlar, arasında kullanılır



Bir çok geleneksel sanatımızda olduğu gibi, telkaride de sanatkar işinde kullanacağı her türlü malzemeyi kendisi yapmak zorundadır Yani, usta telkaride kullanacağı telleri kendi atölyesinde hammaddeden elde etmektedir Öyle ise biz de, bu sanat dalımızı anlatmaya, kullanılacak telin yapımıyla başlayabiliriz



Ocakta pota içerisinde eritilen maden (bu işte en çok kullanılan maden gümüştür, bazen altın ve başka madenler de kullanılır) çubuk haline getirilmek için kalıba dökülür Yapılacak işin şekline göre çubuk döküm, üzerinde genişten dara doğru delikleri olan çelikten yapılmış haddeden geçirilir


Çalışmaya önce muntaç yapımıyla, yani ana iskelet kurularak başlanır Muntaçın tel kalınlığı motiflerin tel kalınlığının iki katıdır Muntaçdan soma ara boşluklar teker teker büyük bir titizlik ve sabır ile doldurulur Bütün bu çalışmalar, ceviz ağacından kesilmiş düz yüzeyli bir levha üzerinde yapılır Bu ceviz levha, üst yüzü yakılarak yağı alındıktan soma, ağır demir levhalar altında iki-üç gün bekletilerek kullanılacak hale getirilir Son zamanlarda, ceviz levha yerine iletken özellikleri zayıf, yanmaz amyant levhalar da kullanılmaktadır



Bazı kaynaklar, ana iskeletin kurulmasında tellerin 'lehim'le birleştirildiğinden özetmektedirler Bu bütünüyle yanlıştır Çünkü bir gümüş işine lehim değdi mi, o iş hurdaya atılır Lehim gümüşü çürütürGümüş tellerin birleştirilmesinde kullanılması gereken yöntem 'kaynak' tır Mili metrik tellerin kaynak yapılması çok güçtür Çünkü ısı biraz fazla kaçırılırsa telin kendisi erir Dolayısıyla bu çalışma büyük titizlik ve sabır ister Bunun için önce, ayarı belli bir ölçüde düşürülen gümüş, eğelenerek küçük tanecikler halinde bir güderi parçası içine toplanır Eğelenmiş gümüş bir kaba konur ve içerisine toz boraks katılır Suya daldırıldıktan soma amyant üzerine yerleştirilen ana iskeletin her bir parçası bu gümüş-boraks karışımı ile kaynak yapılarak birleştirilir



İskeletin yapımından sonra motif yerleştirme işi, aynı şekilde kaynak yöntemiyle devam eder Ancak motif yapımı uzun zaman alır Bu yapım sırasında da büyük bir titizlik ve sabır gereklidir



Telkariden yapılan işler sayılamayacak kadar çeşitlidirler Mesela sigara ağızlıklarından, tütün kutusundan, fincan zarflarından tutun da çeşitli tepsiler, kemerler, tepelikler, aynalar hep telkari tekniği ile yapılmışlardır Bu sanatın kaynağının Mezopotamya ve eski Mısır olduğu sanılmaktadır Buralardan Uzak Doğuya, başka bir koldan ise Anadolu'ya ve Anadolu üzerinden de Avrupa'ya yayıldığı bilinmektedir

Yurdumuzda ise en önemli telkari merkezi Mardin'in Midyat ilçesi olmuştur Midyat işleri son derece zarif ve kıymetlidirler

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.