Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Kültür - San'at & Eğitim > Ülke & Şehirler > Türkiye > İç Anadolu Bölgesi

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
bilgi, hakkında, kalkancık, kayseri, kocasinan, köyü

Kalkancık Köyü Hakkında Bilgi Kocasinan Kayseri

Eski 08-13-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kalkancık Köyü Hakkında Bilgi Kocasinan Kayseri



Kayseri İli Köyleri -Kalkancık Köyü Kocasinan - Kalkancık Köyü Hakkında Bilgiler - Kalkancık Köyü Resimleri





Kayseri
Bilgiler
Nüfus 137 (2007)
Koordinatlar
Posta Kodu 38130
Alan Kodu 0352
Yönetim
Coğrafi Bölge İç Anadolu Bölgesi
İl Kayseri
İlçe Kocasinan
Kalkancık, Kayseri ilinin Kocasinan ilçesine bağlı bir köydür


Tarihi
KALKANCIK KÖYÜNÜN TARİHCESİ


Kalkancık Köyünün Tarihçesi

Kalkan oynanan küçük mezra=KALKANCIK




Kalkancık nedir : Kalkancık ; Buğday özü = Embriyo = Ruseymi demektir Buğday tanesinin içinde uç tarafa yakın un'un içinde bulunan ,toplu iğne başından küçük, ÖZ Un bu öz'ü korumaktadır Besleyici , vitamin deposudur

Bu ÖZ'ÜN ismi KALKANCIK 'dırKuruluşunda 5-6 haneli aileden ibaret olan bu yerleşim yerine güzelliğinden dolayı ÖZ anlamına gelen Kalkancık demişlerdir

KALKANCIK KÖYÜ : Köyün kuruluş tarihi oldukca eskidirİlk olarak köyde yaşayanlar ve ilk yerleşenler çok kısa boylu insanlar olduğu tahmin edilmektedirBu sonucada bulunan mezarlar ve deremahallede burunağıl mevkindeki ince uzun 80 cm yüksekliğindeki mağara ve dehliz le birlikte ,köyün karşısında ki tavuk çiftliklerinin yan taraftaki boş arazide ve aynı zamanda Demir yolu ile Kara yolunun arasında bulunan taş ocaklarındaki küçük mezar kalıntılarından ,bu kanıya varılmaktadır

1517 yılında Yavuz Sultan Selim, Mısır seferine giderken bu köyde konaklarBu köy o tarihlerde 6 haneli Yemlihanın mezarsı imiş Bu köyde Şıkman diye bir kadın ;Yavuz Sultan Selimi ve askerlerini misafir ediyorYavuz Sultan Selimde bu iyiliğine karşı köyün tapusunu bu ŞIKMAN kadına veriyorYemliha daha sonraları itiraz etselerde alamıyorlar bu arazi kalkancık köyünün oluyor

Kalkancık köyünün ismi ise Aşağı Çayır büyük bir çayırlık imişO tarihlerde KARAKİMSE köyü yokmuş; Diğer köyler HİMMETDEDE,YEMLİHA,KAŞ VE YUVALLI köyleri bu çayırlıkta kalkan oynarlarmış, 6 haneli küçük mezra oluşundan ; ve bu mezraya kalkan oynamaya geldiklerinden, zamanla bu küçük mezra kalkanla birleşerek, küçük anlamına gelen KALKANCIK ismini alıyor

Daha sonraları ören mevkiinde büyük yerleşim yeri olduğu bugünkü kalıntılardan bilinmekteBu yerleşim yerinin içme suyu Dere mahalle mevkiindeki bugünkü çeşmelerin bulunduğu yerden kurşun borularla getirilmiştir

Yakın bir tarihde ise bugünkü yerleşim yerine çıkmışlardırYumuşak (SAY) denen kaya parcaları düzgün bir şekilde kesilerek , taş ustaları tarafından yontularak bu günkü iki katlı evler ortaya çıkmıştırEvlerin alt katı kemer yapı olup,kiler,depo ve hayvan damı(ahır) gibi kullanılmakta Üst katlar ise oturma ve yatak odaları olarak inşa edilmiştirKöyün CAMİ'si 1273 (1857) yılında yapılmıştır

KAYSERİ-ANKARA karayolu üzerinde bulunmakta olup,aynı zamanda da önünden DEMİRYOLU GEÇMEKTEDİR Ulaşım çok kolaydırHem karayolu hem de demiryolu bulunmaktadırKomşu köyler; Doğusunda Karakimse,Güney doğusunda;YemlihaGüneybatısıd a;Yuvallı ve kaş; Batısında;Himmetdede Köyleri ile çevrelenmiştir

Kalkancık köyü göç vermeden önce; 1965-1970 yıllarda nufusu 750 kişi civarında idi Bu kalabalık nufusun olduğu zamanlarda köyümüzde var olan adet ve töreler, aşağıda bahsedildiği gibi idi, sonra göçler başlayıpda köyün nufusu 40-50 kişiye düşünce bazı adet ve töreler yapılamaz oldu Zaman zaman bazıları yapılsada azınlıktadırPekmez kaynatma bitti Çünkü bağlara eskisi gibi bakılmaz oldu Yada gerçek sahipleri köyde olmadığı için bu işler yapılamaz oldu Bu adet ve törelere kısa kısa değinelim

Dil:

Köy halkı hiç katkısız ve İstanbul lisanına yakın bir Türkçe kullanır Bazen harfler farklı telaffuz edilir; (e) yerine (i), (k) harfi yerine de (g) harfi kullanırlar Mesela peşin kelimesini pişin, sel kelimesini sil, veresiye kelimesini viresi şeklinde telâffuz ederler Diğer tüm terimler özbeöz Türkçedir Kadınlar arasındaki temaslarda ise birbirlerine karşı yahu veya kardeşim yerine kele diye hitap ederler Eşleri için ise kocam veya kocanız yerine benim herif tabirini kullanırlar (R) ve (S) ile bağlayan kelimelerin önüne (İ) veya (I) harfi getirilerek telaffuz edilir Ramazan : Iramazan Recep : İrecep Rahime:: İrahme olarak telaffuz edilir doğru kelimesinin yerine; yoru kelimesi kullanılır Örnek: Çeşmeye yoru gitti

Örf ve Âdetler :

Kallakncık köyü , yeknesak bir örf ve âdete sahiptir Bütün köy halkı aynı âdetlerin tesiri altındadır Cemiyeti ayakta tutacak kadar kuvvetli olan ayıp ve günah, bu bölgede de tam olarak hâkimdir Kanunca suç sayılmayan birçok cemiyet suçları işte bu sayede hemen hiç işlenmez Boşanmak kanun için de suç sayılmadığı gibi bir hak iken burada bir kadın bir kere evlenir Kocası ne kadar geçimsiz olursa olsun onunla geçinme çarelerini bulur Onunla ölünceye kadar ünsiyet eder El âlemin dilinden kurtulma gayreti sayesinde ne zina ne livata ne de boşanma olur Bu küçük köyde boşanma hadisesine şahit olunmaz Fuhşiyat ise katiyen bulunmaz, yardımlaşma sureti ile en ağır işler kolayca halledilir Pekmez kaynatma, Bulgur kaynatma ve yufka ekmek açma işleri komşuların birbirleriyle yardımlaşma içinde yapıldığından şenlik havasında geçer Köy halkı birbirine yardım etmeyi sever Bayramlarda ziyaretler yapılır Herkes en yeni elbiselerini giyinir Arefe günü topluca mezar ziyareti ve Yasin_i Şerif okunması gelenek halini almıştırKöy halkı hayrı sever Ramazan ayı içinde durumu iyi olan aileler yemek daveti vererek toplu iftarları gelenek haline getirmişlerdirHerkes birbirine daima hayır dua eder “Ömrün uzun olsun, berhudar ol, akıbetin hayır olsun, birin bin olsun” gibi duaları sık kullanırlar

Kalkancık'da Yemekler; Köyde halk kışlık olarak azık hazırlar Her ev kendine göre evinin bulgurunu kaynatır buna hedik kaynatma da denir, soku da toplu olarak bulgur ve yarma döverler (bu bazı yerlerde setende çekme olarak yapılır) el değirmeninde ya da kollu değirmende çekerler Ununu, bulgurunu düğücüğünü ayırır Hepsini cins cins yerine koyar Tarhana yapar Buğday ununu öğütüp mantılık makarnalık ayırır; eriştesini keser, kavurur, kaldırır peynirini yapar, çömleklere doldurur Yaprak zamanı bağdan yaprak toplayıp dizer, kurutur Patlıcan kurutur Madımak toplar, kurutur Kış için hazırlığını yapar Evinde bir ineği vardır Sütü, yoğurdu buradan gelir Pekmezi, kuru üzümü bağından gelen üzümden temin eder ve dolu bucak kışa girer Kış gelince bunları yavaş yavaş bitirmeye çalışır

Yemekler; bulgur çorbası, tarhana çorbası, un çorbası, Pilavlar; bulgur pilavı, düğü pilavı, erişte pilavıdır Mantılar; sıkma mantı, etli mantı, soğanlı mantı, boş mantı, peynirli mantı, patatesli mantı tepsi mantı, yağ mantısıdır Sarmalar; yaprak ve lahana sarmasıdır Dolmalar; kabak dolması, patlıcan dolması, biber dolmasıdır Makarnalar; yoğurtlu makarna, peynirli makarnadır Nohut yahnisi ve kuru fasulye çömlekte yapılır ve çömlek baklası denir Tatlılar; hamur tatlılarının eniyisi yapılır ve pekmezle yapılan dolazdır

Pekmez Kaynatma Güz gelip bağ bozumu başlayınca yine köylü her yerde beraberdir Bağ komşuları güle oynaya yarenliklerle üzüm kesmeye başlarlar Bütün üzümler kesildikten sonra küfelerle şırahanelere (şirane de denir) taşınır Şırahanelere dökülen üzümler, güzelce yıkanan çizmeler giyilerek Bismillah deyip başlanır ezilmeye Üzümler erkekler tarafından çiğnenerek ezilirŞırahane kuyusuna ezilen üzüm suyu dolmaya başlar, kadınlar şırahane kuyusunda biriken üzüm suyunu, ocağı çatılıp etrafı çamurla sıvanan kazanlara süzerek doldurulur Kazan dolunca pekmez toprağı katılır karıştırılır Pekmez toprağı Yemliha kasabasında bolca bulunur Pekmez toprağı katılmazsa pekmez ekşimtrak bir tad alır Pekmez toprağı pekmezde ki bu ekşimtrak burukluğu alır Pekmez toprağı katılan üzüm suyu el yakacak kadar ısınana kadar altı yakılıp harlandıktan sonra ateşi kesilir Köpüğünü yiyene kadar durulmaya bırakılır Bir müddet sonra dibinde çökelti oluşmuş şıramız berrak ve su gibi duru bir şekilde kaynatılmaya hazırdır Kazandan saplı tavalarla çökeltisi kaldırılmadan (bulandırılmadan) alınan şıra tekrar tülbentle süzülerek pekmez ilahanına doldurulur Artık altı bolca yakılan kazanda pekmez kaynamaya başlar Pekmez kazanın dibine çöken toprak ve üzüm kalıntıları kıl torbaya doldurularak asılır ve ağırlık bağlanarak altındaki leğene süzülümesi sağlanır Buna damlama şırası denir ve bundan sirke yapılır, damlama şırasından yapılan sirkenin tadına doyum olmaz Pekmez koyulaşıncaya kadar kaynatılmaya devam eder Koyuluğu kaynayan pekmezden bir miktar alınarak tabağa konulur ve tabağa yayılmasına bakılarak karar verilir, su gibi dağılmamalı tabağa yavaşça yayılmalıdır Pekmez tamamlanmaya yakın, güzelce yıkanan ve tüyleri sıyrılan ayvalar pekmez kazanına atılır,patlıcan atılır,kabak atılır bu arada altına patates küllere gömülerek pişirilir Pekmez kaynayıp indirildikten sonra soğumaya bırakılır pekmez soğurken içinden alınan ayvalar tabaklara konur patatesler çıkarılır patatesler sıcağı soğumadan üflenerek yenir üstüne de pekmez kazanında pişmiş ayvalar afiyetle yenilince bütün günün yorgunluğu bir anda gidiverir İkinci kazan ocağa konur ve devam edilir pekmez kaynatma gece geç saatlere kadar devam eder Bütün aile hatta konu komşularda katılınca pekmez kaynatma şölene döner yardımlaşma ile pekmez kaynatma eğlenceye döner Pekmez kazanının başında yarenlikler verilir eski hikâyeler anlatılır Miktarı da kazan indirme sayısı olarak söylenir Kaç indirim pekmeziniz oldu diye sorarlar üç indirim beş indirim gibi söylenir Bir indirim pekmez yaklaşık 4-5 saat sürer ve yaklaşık 25-30 kg civarındadır

Salça: Domatesler ezilerek kaynatılır, salça elde edilir

Bulgur ( Hedik) Kaynatma O yılın mahsulü olan en iyi buğday seçilir leğene su doldurulur İçine aldığı kadar buğday dökülür Leğenin üstüne bir oklava uzatılır, onun üstüne de bir kalbur konur Kalbura alabildiği kadar buğday konulup suya daldırılıp daldırılıp çıkarılır Bu suretle hem buğday yıkanır hem de taşları kalburun altına çöker Avuç ile temiz buğday alınır Tekrar daldırılır Bu ameliyeye devam olunur Kalburdaki buğday bitince tabana çöken taşlar atılır Bu suretle buğday yıkanır, arınır Kurutmak üzere komşulardan toplanıp güneşe serilen kilimyada savan üstüne dökülür Akşama kadar kurur Ertesi günü bir ocak yakılıp üstüne büyük bir pekmez leğeni konulur Buğday doldurulur Ocağın altı yakılır, pişer hedik olur Birer tabak komşulara dağıtılır Herkes yiyebildiği kadar yer Çok nefis olur Güneşe yine serilir, iki gün günlendirilir Bir taraftan da karıştırılır Tam kuruyunca çuvallara yeniden doldurularak soku da dövülmek için bekletilir Köy halkının çoğunlüğu kaynatma ve kurutmayı tamamladıktan sonra tokmaklar çekilerek soku başı yapılırSoku seten taşından yapılmış tandır şeklindedir etrafı temizlenip savanlar serilir, soku taşının içine kaynatılıp kurutulmuş buğday ıslatılarak doldurulur ve höbek gibi yığılır Gençler tokmağını alarak sokunun etrafında daire oluştururlar ve sırayla tokmaklar soku taşının içindeki buğdaya sallanır tokmak altında kalan tokmak sahibi ve tokmak kıranlar cezalandırılırTokmakla dövme işlemi kaynamış buğday kabuğunu bırakana kadar devam eder bu şekilde orda hazır olan herkesin buğdayı dövülür dövme işi sonunda soku başında verilen yemek afiyetle güle oynaşa yenilir Önceleri bu şekilde yapılıyordu daha sonraları bu soku ; büyük bir değirmen taşı ile traktörle dönerek kabuğu çıkartılırDövülen bulgur güneşte iki saat kalınca kurur Savrulur, kepeği çıkar, taşı ekmek tahtaları üzerinde temizlenir Çuvallara doldurup değirmenin gelmesi beklenir Bulgur değirmenle çekilir değirmenci sırayla evleri gezerek herkesin bulgurunu çeker Bu günler bulgur kaynatma günleri olarak adlandırılır ve bir şenlik havası yaşanırHatta eskiler bazı olayları anlatırken bulgurlar kaynarken diye tarih verir Bulgur çekiminden sonra savrulur kaba ve ince eleklerde elenerek düçük (Orta Bulgur), bulgur birbirinden ayrılır Bulgur ve düçük ayrı ayrı küplere konularak kışın yenilmek üzere kaldırılır

Erişte Kesimi, Makarna Buğday yıkanıp kurutulduktan sonra değirmene yollanıp gayet ince bir şekilde öğütülür Eve gelir ve ince elekten elenir Hamur, yumurta ile karıştırılarak çok koyu ve katı bir şekilde yoğrulur Sabaha kadar dinlenir Sabahleyin komşu kadınlardan bıçağını alan gelir Bir taraftan oklavalar yufkanın kalını şekilde açılır, bir taraftan da kesici hanımlar bir milim kalınlığında ve üç santim uzunluğunda keserler Kesilen bir taraftan güneşe taşınır Yeteri kadar erişte kesilince makarna kesilmeye başlanır Bu da kendine ait olan kurutma yerine götürülür Kurutulur Makarna toplanıp kabına konar ama erişte tandır yakılarak yufka sacının üzerinde kavrulur Soğutulur, yerlerine kaldırılır İkisi de yemek yapılmaya hazır hale gelmişlerdir

Bulgur Çorbası Tandır yahut ocak yanarken erkenden üzerine tencereye yeteri kadar su doldurulup altı yakılır Kaynayan suyun tuzu atılır Yeteri kadar bulgur da ilave edilir Pişinceye kadar kaynar Ocakta veya tandırda bir tavanın içine konan bir kaşık yağ yanınca içine bir kaşık dolusu nane atılıp kızartılıp çorbaya dökülür Okula gidecekler, işine gidecekler hemen sofraya oturur Tandıra bir de yufka gevretilerek içine doğranır Tam bir paşa yemeği olmuştur Yufka peynirle dürüm yapılıp çorba kaşıklanır Herkes güle oynaya işine dağılır

Tarhana Çorbası Üç yahut dört diş kuru tarhana akşamdan ıslatılır Sabah erken tandırın üzerine tencere ile konur Su ısınınca evin hanımı elini sokup tarhanayı özemeye başlar ve çömçe (büyük kaşık) ile kaynayıncaya kadar durmadan karıştırır Kaynayınca bir tepsiye bir yufka ufalanıp üzerine bir iki kaşık çorba dökülüp tirit yapılır Çorba ocakta kaynarken herkes tiridi kapışarak yer, lezzetine doyum olmaz

Un Çorbası Erişte büyüklüğünde kesilen incecik dilimler kaynar suyun içine atılıp bir müddet kaynatılır, köpüğü alınıp yakılan naneli yağ üzerine dökülerek servis yapılır Servis deyince aklınıza elbette bugünkü manadaki servis gelmektedir Bizim servisimiz o değildir Sini üzerine konulan büyük leğençeye dökülür Yufkalar sininin etrafına düzülür Besmeleyi çeken kaşığa yapışır Eğer kaşık noksan ise değişerek idare edilir Ve hemen ‘dokuz Abdal bir kaşıkla geçinmiş de kaşık şakırtısından eşeklerini kurt yemiş de duymamışlar ‘ diye bir fıkra anlatılır, gülüşerek kaşıklar şakırdatılır

Topak Aşı (Şaştım Aşı) Düğüçük incesi ile un karıştırılarak iyice yoğrulur Sonra fındık büyüklüğünde ve avucun ortasında yuvarlanıp topak halini alır Tencerede iyice kaynatılan nohut ya da mercimek pişince üzerine o topaklar salınır İyice kaynatılır Bir taraftan da incecik kıyılan bir baş soğan yağda kızartılarak çorbaya dökülür ve iştiha ile yenilir

Bulgur Pilavı Bulgur pilavı millî yemeklerimizden olduğu için nasıl bir nimet olduğunu herkes bilir Onun için, erişte pilavını tarif edeceğim Kaynayan suya aile adedine göre erişte salınır Tabii tuzunda suya atılır Pişinceye kadar kaynar, indirilip suyu kevgirden iyice süzülür Tavada eritilen sade yağı veya tereyağı üzerine dökülür Tahta kaşıklarla kapışarak yenilir


Mantılar

Mantı, kıyma ile, yalnız soğanla, patatesle veya peynirle olmak üzere içine katılan kimyaya göre isim alır Et evvela satır ile bir et kütüğü üzerinde iyice dövülerek kıyılır, içine iki baş da soğan doğranarak satırla dövülür Tuzu, biberi atılır, kıyma hazırdır Arı undan bir leğençeye yeteri kadar un konulup çok katı olarak yoğrulur Ekmek tahtası üzerine bezi yapılır Oklava ile orta kalınlıkta açılır Oklavanın iki ucundan tutularak katlanır Bıçakla üç santim eninde ve uzununda kareler halinde doğranır Bir veya iki hanım her kareyi tek tek eline alıp içine kıyma doldurulup köşelerini birbirine yapıştırır Tencerede kaynayan suyun tuzu atılıp mantılar içine dökülür İki taşım kaynadıktan sonra indirilir Yağı salçası yapılıp süzülen mantının üzerine dökülür Sarımsaklı torba yoğurdu özenerek servise ilave edilir Zahmetli lakin leziz ve besleyicidir Peynirli mantı ise 5 santimlik kareler hâlinde kesilir İçine taze nane, kıyılmış peynir doldurulup bir ucu aksi uca kavuşturulup yapıştırılır Üçgen biçimindeki mantılar pişmeye hazırdır Patatesli mantı ise aynen peynirli mantı gibidir, haşlanmış patates iyice yoğrulur İçine bir baş soğan incecik kıyılarak atılır ve hamurun içi doldurulur O da pişmeye hazırdır

Yaprak Sarması

Mayıs ayının sonlarına doğru her ev bir gayret içine girer Bağlara gidip eldeş ve karaburcu çubuklarının yapraklarını toplarlar Diğer yaprakların arkaları ince tüylü olduğu için onları toplamazlar, eve getirip ipliğe dizip kurutulur, hemen o gün bir parçası sıcak suda haşlanıp soğumaya bırakılır Bir parça kıyma ya da sızgıt, bir baş soğan, bir parça dereotu iki yalın avuç bulgur, salça ve tuz karıştırılıp soğumaya bırakılan yapraktan bir tek adet alınıp içine bu kıymadan konularak dört başı toplanıp sigara gibi sarılıp tencereye dizilir Ocağa konulup altı yakılır ipe dizilen ise kış azığıdır Kışın da ipten bir parça sıcak suya batırılıp sarılır veya kuru yaprak öfelenerek ezilir, yemek çömleğine konulan bir avuç bulgur ile yağı tuzu ve salçası ilave edilip tandıra indirilir Akşama yemek hazırdır

Makarnalar

Nasıl kesildiğini ve şeklini evvelki bahislerde anlatmaya çalışmıştık Kaynayan suyun içine güzden kesilmiş hazırlanmış olan kesilmiş makarnadan yeteri kadar atılıp kaynatılır, indirilip üzerine bir parça soğuk su ilave edilerek süzülür Yarı sulu olana yoğurt, (sarımsaklı) ilave edilir Peynir ilave edilip peynirli makarna suyu tam süzülene ezilmiş iç ceviz veya dövülmüş kabak çekirdeği atılır Yağ, salça tavada yakılıp makarna üzerine gezdirilir Yoğurt dökülen yoğurtlu, peynir atılana peynirli, ceviz atılana cevizli, çekirdek atılana da çekirdekli makarna denilir Hepsi de her ailenin can dostudur Çok sevilir ve sayılır yemeklerdendir

Yahniler

Köyümüzün yemeklerinden meşhur yahniyi tarif edeceğiz Âcizane maksadımız yemek dersi vermek değil, köyümüzün belirli yemeklerini buraya aktarmaktır Bu da tandır yemeğidir Yemek çömleğinin içine güzden kesilip eti sızgıt yapılıp kemikleri kurutulmuş olan koyun kemiğinden irice bir parça kırılıp çömleğe yerleştirilir Üzerine bir miktar nohut, bir miktar yağ, bir miktar salça konularak tandıra indirilir Akşama kadar pişen yemek akşam çıkarılıp tandırın üzerine tepsiye dökülür Sabahtan sulanmış, suyu alınmış yufka dürüm yapılıp kaşıklanır Aynı şekilde kuru fasulyede pişirilir bunu da yemelere doyum olmaz

Dolaz

Büyük bir misafir ya da utandık birisi gelince evin hanımı hemen mutfağa koşar Tavaya sade yağı doldurup üzerine incecik unu yavaş yavaş yedirir Tam kavrulunca pekmez ilave edip pişirmeye başlar İyice pişince bir açık sahana çıkarıp kaşığın arkasıyla sahanın içine yayar Bir kaşıkla bastırıp çukurlar açar Sade yağ bu çukurlara dolar Eğer sofra verecekse sofradan sonra, vermeyecekse bir sini üzerinde misafirlere ikram edilir

Köyümüzde İnanışlar ve Hurafeler

Kurt Ağzı Bağlatma

Eşeğini veya ineğini, koyununu kaybeden, bulamayan akşam hocaya koşar Elinde ya bir bağ bıçağı veya bir büyük çakı vardır Hocaya yalvarır: “Aman hocam, eşeği kaybettim, ayaklarım şişti, aradım bulamadım, kurt yiyecek fakirim, bir kurtağzı bağla” diye sızlanır Hoca efendi olmaz dese hemen “amma da kötü adam, bir kurtağzı bağlamadı” diyecektir, işte bundan kurtulmak için bıçak üstüne Nas suresini okur ve bıçağın ağzını kapatır Eşeği kayıp olana verir Artık kurtların ağzını kapattığı için hiçbir kurt eşeğine zarar vermeyecek inancıyla rahat rahat uykusunu uyur Kurtağzı bağlamasa hem hoca kötü adam olacak, hem de kendi o gece rahat uyuyamayacaktı Bu da ruhen tedavi aracı olmaz mı?

Gece Tırnak Kesmek

Saç nasıl insan vücuduna yapışıp büyüyorsa tırnağın da bu şekilde insan vücudunda büyüdüğü ve tahribat yaptığı söylenir İdare lambasının altında kesilen tırnağın parçaları da görülmeden etrafa sıçrar, muhtelif yollarla insan vücuduna girer ve tahribat yapar korkusu ile gece tırnak kesmek günah denmiştir Bir ara ayıp ile günahın, ceza kanunları kadar cemiyeti koruduğunu yazmıştık Bu bahiste de günah korkusu ile tırnağın vereceği zararın önlenmesine çalışılmış olsa gerek Koca bir gündüz dururken ille ben gece tırnak keseceğim diye ısrarda ne fayda vardır Kesilirse zararı meydanda, kesilmezse zararı ne olabilir aranması gerekir Zarif aydınlıkta tırnağı kesince kesilmesi olmadık yara yapar, yapanı işinden alı koyar


Ceviz Ağacı Altında Yatmak

Ceviz ağacının iyot neşrettiği bilinen bir gerçektir İyot ise insana zararlıdır Ceviz ağacı altında yatanın bir türlü başını kaldıramadığı, devamlı uyumak istediği, fakat bir türlü ayılamadığı, sarhoş gibi başının döndüğü söylenir Ayrıca ulu ağaçlara yıldırım düşer Hangi sebepten olursa olsun insanları korumak için günah denmiştir Yatan yatar


Geçim kaynağıKalkançık köyünün; geçim kaynağı tarım ve hayvancılıkdırBuğday ve Şeker pancarı ekilmekte olup, birazda hayvancılık yapılmaktadırKöyümüz 1965 yılından sonra büyük bir göç vermiştir1965 yıllarında yurt dışına ilk çıkışlar başlamıştırBir TRAKTÖR parası kazanıp geri döneçeklerdiFakat olmadı o traktör parasını hala kazanamadılarVe peşlerinden çocuklarınıda götürdülerOralardan ev alarak tamamen yerleştilerOrda doğan çocuklar bugün 20 yaşının üzerindedirler Köyde kalanların çoğunluğu da KAYSERİ'ye göçtü Köyde sayıları 40 geçmeyen bir avuç yaşlı insan kaldıÖğrenci kalmadığı için okullarımız kapandıBir zamanlar orta okulumuz bile vardıŞimdi ise birkaç çocuk taşımalı sistemle HİMMETDEDE ki okula gitmektedirler


Kayseri iline 38 km, Kocasinan ilçesine 38 km uzaklıktadır

İklim
Köyün iklimi, karasal iklimi etki alanı içerisindedir

Nüfus
Yıllara göre köy nüfus verileri
2007 137
2000 268
1997 414

Ekonomi
Köyün ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır

Muhtarlık
Yerleşim yerinin köy tüzel kişiliği alması ile birlikte köyün tüzel kişiliğini temsil etmesi için köy muhtarlık seçimleri de yapılmaktadır

Seçildikleri yıllara göre köy muhtarları:

[[2009_) HACI SAYGI VE HEYETİ MURAT TURKMEN ADEM GANİ APDULLAH TÜRKOGLU ŞÜKRÜ ÜNÜBÜYÜK VE YEDEK AGZA SEYİT AHMET AKBUDAK YILMAZ TURKOGLU İSMAYİL AYTEKİN
1999 - MUHTAR YUSUF GÜLENER
1994 - İBRAHİM ERGÜN
1989 -
1984 -
Altyapı bilgileri
Köyde, ilköğretim okulu vardır(izci evi )olarak kullanılmaktadır Köyün içme suyu şebekesi vardır ancak kanalizasyon şebekesi yoktur Ptt şubesi yoktur ancak ptt acentesi vardır Sağlık ocağı ve sağlık evi yoktur Köye ayrıca ulaşımı sağlayan yol asfalt olup köyde elektrik ve sabit telefon vardır





Köyünüze Ait Bilgi ve Resimleri Bu Konu Altında Paylaşabilirsiniz

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.