Prof. Dr. Sinsi
|
Hayat İşte Böyle
Kırların arasında, kavurucu güneşin etkisini gösterdiği bir vakit, yeni kesilmiş taze çimen ve gelincik çiçeklerinin yaydığı o baş döndürücü enfes kokusunu içime çeke, çeke yürüyordum Hava sıcak olmasına karşın, yeşermiş ağaçları hafiften sallayan bir rüzgar esintisi etrafı biraz olsun serinletiyordu Dinlenmek için,patikanın az ilerisindeki kalın gövdeli bir çam ağacının altına oturdum Bir süre Kırların arasında, kavurucu güneşin etkisini gösterdiği bir vakit, yeni kesilmiş taze çimen ve gelincik çiçeklerinin yaydığı o baş döndürücü enfes kokusunu içime çeke, çeke yürüyordum Hava sıcak olmasına karşın, yeşermiş ağaçları hafiften sallayan bir rüzgar esintisi etrafı biraz olsun serinletiyordu Dinlenmek için,patikanın az ilerisindeki kalın gövdeli bir çam ağacının altına oturdum Bir süre kuş cıvıltıları eşliğinde, bulutların şekilden şekle girişini ve rengarenk uçurtmaların gökyüzünde süzülüşünü seyrettim Bir ara göz ucuyla çevremdeki insanlara baktım Hepsi de o kadar mutlu ve neşeliydi ki…Kimileri benim gibi gölgelik bir ağacın altına oturmuş pinekliyor,kimileri de getirdiği ufak tefek yiyecekleri aralarında kah gülüşerek,kah konuşarak afiyetle yiyorlardı Bir an için içimde nedenini bilmediğim garip bir hüzün oluştu Fakat bu hüzün,kafama yumuşak bir voleybol topunun çarpmasıyla son buldu Başımı kaldırdığımda,10 yaşlarında,eli yüzü kirlenmiş,ayaklarının çeşitli yerlerinde çizikleri olan,zayıflıktan kemikleri çıkmış esmer tenli,siyah saçlı bir erkek çocuğunun dikildiğini fark ettim Bir dakika boyunca dikkatle süzdüm onu Şaşkınlığımı anlamış olacak ki:
“Amcacım,topumu alabilir miyim?”dedi bana Fakat konuşurken sesi,sanki derin bir çukurda mahsur kalmış bir insanın haykırışı kadar boğuk ve titrekti Bu çocuğun neyin nesi olduğunu çok merak ediyordum Fakat aklımdan geçirdiğim sorular adeta boğazıma düğümleniyor,bir türlü çıkmıyordu Sonra cesaret edip:
“Senin adın ne?”diye sordum Önce çocuk yüzüme dikkatle baktı Sonra:
“Erkan” dedi bana Ancak bakışları çok farklı,gizemli bir anlam taşıyordu Dayanamayıp:
“Ailen nerede?”diye sordum Fakat daha sonra sorduğuma çok pişman oldum Önce gözlerini,sanki bir gerçeği öğrenmemi istemiyormuş gibi benden kaçırdı Sonra işaret parmağıyla gölgelik bir ağacın altına oturmuş,piknik yapan insanları gösterdi
“İşte,orada oturuyorlar” deyip kestirip attı Fakat sesinde kızgınlıktan çok pişmanlık ve suçluluk vardı Yalan söylediğini hemen anlamıştım Ama daha çok “Amcacım,topumu alabilir miyim?”dedi bana Fakat konuşurken sesi,sanki derin bir çukurda mahsur kalmış bir insanın haykırışı kadar boğuk ve titrekti Bu çocuğun neyin nesi olduğunu çok merak ediyordum Fakat aklımdan geçirdiğim sorular adeta boğazıma düğümleniyor,bir türlü çıkmıyordu Sonra cesaret edip:
“Senin adın ne?”diye sordum Önce çocuk yüzüme dikkatle baktı Sonra:
“Erkan” dedi bana Ancak bakışları çok farklı,gizemli bir anlam taşıyordu Dayanamayıp:
“Ailen nerede?”diye sordum Fakat daha sonra sorduğuma çok pişman oldum Önce gözlerini,sanki bir gerçeği öğrenmemi istemiyormuş gibi benden kaçırdı Sonra işaret parmağıyla gölgelik bir ağacın altına oturmuş,piknik yapan insanları gösterdi
“İşte,orada oturuyorlar” deyip kestirip attı Fakat sesinde kızgınlıktan çok pişmanlık ve suçluluk vardı Yalan söylediğini hemen anlamıştım Ama daha çok üzülmesini istemediğim için ben de konuyu orada kapattım Böylece çamura bulanmış topu da Erkan’a verdim O da çekimser bir tavırla teşekkür edip kalabalığın arasında gözden kayboldu Ben de yine gökyüzündeki bulutları seyredip,hayallere daldım Erkan olayını biraz olsun kafamdan atmak istiyordum Ancak çocuk kalbimin derinliklerinde öyle bir iz bırakmıştı ki onu düşünmeden edemiyor,aklımdan bir türlü çıkaramıyordum Erkan’ın söyledikleri üzerinde bayağı kafa yordum Yoksa bu çocuğun ailesi yok muydu?Yine merakıma yenik düştüm ve oturduğum yerden kalkıp çocuğun bana gösterdiği insanlara doğru yürüdüm Onun hakkında bir şeyler öğrenebilmem için iyi bir fırsattı bu
Birkaç kez öksürdüm
“Affedersiniz?Sakıncası yoksa size bir şey sormak istiyorum Merak etmeyin,fazla vaktinizi almayacağım” diyerek söze başladım Ağırbaşlı ve sempatik görünmeye özen gösteriyordum
“Ne demek Size nasıl yardımcı olabilirim?”
Adamın bu davranışı konuşmam için bana güç aşılamıştı Artık kendimi onun yanında daha rahat hissediyordum Yaklaşık olarak 50 yaşlarındaydı Bıyığı ve saçları hafif kırlaşmıştı Üzerinde kahverengi pardesü bir ceketi altında da yeni ütülenmiş bir pantolonu vardı Gömleği ise biraz kırışmıştı Sıcakkanlı ve sempatik tavırları adeta insanı kendine hayran bırakıyordu
“E,şey esmer tenli,siyah saçlı bir çocuk gördünüz mü acaba?Adı şeydi…”
Adam sabırsızlıkla sözümü kesti
“Erkan mı?O çocuğu tanıyorum”
“Evet,Erkan” dedim Çocuğu tanımış olmasına epey sevinmiştim
“O nasıl bir çocuk?Yani ailesini sorduğum zaman sizi işaret etti Ben de…”
Adam derin bir iç çekti Sonra gözleri doldu Konuşmakta zorlandığı her halinden belliydi
“Yazık!Erkan’a çok acıyorum Zavallıcık sokaklarda tek başına dolanıyor Soğuk gecelerde de boş bir arsadaki yıkık dökük barakada uyuyor Annesi ve babası büyük bir yangın sonucu hayatını kaybetmiş Daha 5-6 yaşlarındaymış öksüz kaldığı zaman Hayatını devam ettirebilmek için önce kendine küçük bir ev aramaya başlamış Fakat bulamayınca çareyi boş arsadaki küçük bir barakada yaşayarak bulmuş Daha sonra kendine çalışabileceği bir iş aramaya başlamış Kasaptı,berberdi derken en son bana geldi,manavımda yerleri süpürmek için iş istedi Onun o halini görünce dayanamadım,yüreğim parçalandı Küçüktü ama yine de işimi görebileceğini düşündüm Ve onu yanıma çırak olarak aldım Her günün sonunda çaktırmadan kesesine fazladan para koyuyordum Karnını doyuruyordu ama gün geçtikçe güçsüzleştiğini hissediyordum Yüzü ilk başladığından daha solgundu Durmadan öksürüyordu Hatta onu evlat edinip bakmayı bile düşünmüştüm ama kabul etmeyeceğini biliyordum Bir gün onu yanıma çağırdım Doktora gitmesi gerektiğini söyledim Hiç itiraz etmedi Beraber hastaneye gittik Çeşitli testler yapıldı Sonuçta kan kanseri olduğu ortaya çıktı Yapılacak bir şeyin olmadığını,yaşamak için az bir zamanının kaldığını, her şey için çok geç kalındığını söyledi Mahvoldum İşte tüm hikaye bundan ibaret Eğer yardımcı olabildiysem ne mutlu bana”
Adamın yaptığı konuşma beni öyle derinden etkiledi ki bir süre hiç konuşamadım Olanlara hala inanamıyordum Bir an için o çocuğa yardım etmek geçti içimden Ama nasıl yardım edebilirdim?Üstelik gurur yapıp kabul de etmezdi Biraz sonra saatimin öttüğünü fark ettim Eve çok geç kalmıştım Hem de bana yardımcı olan adamı ve karısını bekletmiştim Tabi kibarlıklarından git diyemedikleri için sadece yüzüme bakıyorlardı Hemen izin isteyip evimin yolunu tuttum Hava biraz serinlemişti ama güneşin gün boyunca verdiği sıcaklık hala hissediliyordu Yapraklar rüzgarla birlikte hafiften sallanıyor sanki ağaçlar bir o yana bir bu yana doğru hareket ederek mutluluklarını belli ediyordu Güneş de yorulup vadilerin arkasındaki yerini almaya başlamıştı bile Öyle güzel bir manzara vardı ki karşımda dayanamayıp izlemeye koyuldum Güneş iyice battıktan sonra ben de evime gittim Artık dışarıda sadece sallanan yaprakların hışırtısı,ve cırcır böceklerinin ötüşleri duyuluyordu Evime girdiğim zaman kendimi direk yatağa attım Zaten pek de aç değildim Gözümü kapadım Adamın anlattığı acıklı hikayeden ve çocuğun bende bıraktığı derin izden olsa gerek bir türlü gözüme uyku girmedi Uyusam bile geceleri 1-2 saat arayla kabuslarla uyanıyordum En sonunda sabahı ettim Göz kapaklarımın altı uykusuzluktan şişmiş gözlerim adeta kan çanağına dönmüştü Bu halde çalışmaya nasıl gideceğimi kara,kara düşünüyordum Ama yapılacak bir şey yok Mecbur iş yerine gittim Önce patronun odasına uğradım Beni görünce epey şaşırdı Herhalde bir günde nasıl bu kadar canavarlaştığımı düşünüyordu Çeşitli evrakları ararken göz ucuyla da çaktırmadan bana bakıyordu Tam odasından çıkacakken beni geri döndürdü ve sanki patronu değilmiş de iyi bir dostuymuşum gibi benimle konuşmaya başladı
“Muratçığım otur bakalım buraya Deminden beri seni seyrediyorum Bir sıkıntın var gibi gözüküyor Bunu benimle paylaşıp rahatlamak ister misin?” dedi Sesini güven vermek istercesine yumuşattı Aslında paylaşıp rahatlamak istiyordum ama bir yandan da:”Bir çocuk için bu kadar üzülmeye değer mi hiç?” demesinden korkuyordum En sonunda dayanamadım adamın bana anlattıklarını aynen aktardım O da epey üzüldü Teselli etmek istiyordu ama bu durumda söylenecek söz pek yoktu Bana elinden gelen tüm maddi ve manevi yardımı yapacağını söyledi 1 saat kadar konuşmuşuz Hemen işimin başına geçip evrakları hazırlamam gerekiyordu Ancak patron bugün bana özel izin tanıdı Eve gidip iyice dinlenmemi ertesi günü de rahatlamış bir biçimde işlerimi yapmamı söyledi Kafamı dinlemeye ihtiyacım olduğundan bu teklifi çekinerek de olsa kabul ettim Bu konuşmadan sonra kendimi biraz daha rahatlamış hissediyordum Sokaklarda boş,boş gezinirken manava geldiğimi Erkan’ın sesiyle fark ettim Hemen tanıdım onu Sanki yüzü düne göre biraz daha solmuştu Şöyle bir merhaba deyip geçecektim ama ne kadar gitmek istediysem de adam çay içip sohbet etmem için beni zorladı En sonunda ben de onu kırmadım Biraz havadan sudan konuştuk Erkan bir yandan etrafı süpürüyor bir yandan da konuşulanları duymaya çalışıyordu Yanımızda olduğu için konuşamıyordum bir türlü Onu evlat edinmek istediğimi söyleyecektim Erkan da rahat konuşamadığımı anlamış olacak ki Hasan Ağabey’den biraz dolaşmak için izin istedi O gidince ne yapmak istediğimi anlattım Ancak konuşmaya o kadar dalmışım ki Erkan’ın bizi gizli,gizli dinlediğini fark edemedim Meğerse hep kapıdaymış İşin kötüsü hastalığını ve kısa sürede öleceğini de öğrenmiş Bunu daha sonradan anladım Konuşmamız bitince Erkan da tesadüfen gezmeden dönüyormuş gibi yaptı Hasan Ağabey onu yanına çağırdı ve ona onu evlat edinmek istediğimi anlattı Erkan da kuşkulu gözlerle bir bana bir Hasan Ağabey’e bakıyordu Herhalde bana tam olarak güvenemiyordu Tartışmaya bir son vermek için kabul etti Böylece artık onun bir evi,benim de bir çocuğum oldu Mutluydum ama Erkan mutlu değildi Onu ne yapsam neşelendiremiyordum Bu kadar üzgün olduğunu başka nedenlere bağlıyordum Karnını doyuruyor,hep ilgileniyordum Ama yine de mutlu edemiyordum Bu sefer kendime kızmaya başladım Bir çocuğu bile mutlu edemiyorum diye Aradan biraz zaman geçti Günlerden bir gün işten döndüm Ancak Erkan evde yoktu Deli gibi Hasan Ağabey’in manavına koştum Fakat akşam olduğu için çoktan dükkanı kapatmıştı Nerede olabilir diye dört döndüm Aramadığım ev,sormadığım insan kalmadı En sonunda birilerinden Hasan Ağabey’in oturduğu evin adresini aldım Kapıyı çaldım Açan hanımı Sıdıka’idi Bu saatte beni görmeyi beklemiyordu herhalde Hasan Ağabey’i sordum Bana hastanede Erkan’ın yanında olduğunu söyledi O zaman şimşek çarpmışa döndüm Korkudan dizlerimin bağı çözülmüştü Teşekkür edip hastaneye gittim Beni Erkan’ın odasına götürdüler İşte orada yatıyordu zavallım Durmadan anne ve babasını sayıklıyordu Ateşler içerisindeydi Hemen yanı başında da Hasan Ağabey duruyordu Aniden fenalaşınca manavı erken kapatmak zorunda kalmış ve onu bir ambulans ile hastaneye götürmüş Biraz onunla yalnız kalmak istediğimi söyledim Öyle olunca Hasan Ağabey dışarı çıktı ben de Erkan ile baş başa kaldım Solmuş yüzünü bana çevirdi Öyle hasta bakıyordu ki göz yaşlarıma hakim olamadım ve ağlamaya başladım Artık umurumda bile değildi Bana güven vermek istercesine elimi sımsıkı tuttu Elleri titriyordu Son anlarını yaşadığını hissettim Bir iki konuşmaya yeltendi Ama hali yoktu En sonunda tüm gücünü topladı ve konuşmaya başladı
“Siz Hasan Ağabey ile konuşurken kulak kesildim,dinledim Ölecek olduğumu öğrendiğim zaman yıkıldım Sürekli bunu düşündüm En sonunda hastanelik oldum Yine de sizinle yaşadığım için çok mutluydum Bana elinizden geldiği kadar yardım ettiniz Karnımı doyurdunuz,ilgi gösterdiniz kısacası beni kendi çocuğunuz gibi sevdiniz Bunun için size çok teşekkür ediyorum Sizi ilk gördüğüm zaman yalan söyledim Çünkü diğer insanlar gibi öksüz olduğum için beni dışlayacağınızı düşündüm Ama daha sonradan ne kadar yanıldığımı anladım Beni hiçbir zaman unutmayın” dedi ve elimi birden bıraktı Sonra kalp atışlarını ölçen aletin sesini duydum Hiç susmayan bir sesti bu Acıyla gözlerimi yumdum Şimdi o ,su almadığı için solan bir çiçek gibi hayata gözlerini yummuştu O günden sonra ne zaman esmer tenli siyah saçlı bir erkek çocuk görsem hep Erkan aklıma gelir,hüzünlenirim
|