Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Psikoloji / Sosyoloji / Felsefe

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
hastalığı, yaşın, şizofreni

Şizofreni Hangi Yaşın Hastalığı?

Eski 08-13-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Şizofreni Hangi Yaşın Hastalığı?




Kelime anlamı akıl yarıklığı olan şizofreni hastalığı, genç yaşta başlıyor ve insanın giderek ilişkilerden ve gerçeklerden uzaklaşarak kendine özgü bir içe kapanım yaşamasına neden oluyor

VKV Amerikan Hastanesi’nden Psikiyatr Dr Gülçin Arı Sarılgan şizofreninin kişilerin düşünüş, duyuş ve davranışlarında önemli bozukluklara yol açan ağır bir ruhsal hastalık olduğunu söylüyor

Kişiliğin bütünlüğünü sağlayan beyin bölgelerinin gelişimindeki aksaklıklar düşünce-duygu ve davranışlarındaki bütünlüğü bozan şizofrenin sonucunda dissosiasyon yani bütünün parçalarının çözülmesi dediğimiz durum ortaya çıkıyor VKV Amerikan Hastanesi’nden Psikiyatr Dr Gülçin Arı Sarılgan şizofreninin belirtileri ve tedavisi ile ilgili şunları söylüyor:

Şizofreni hastalığı genetik midir, zamanla mı ortaya çıkar?
Şizofreninin oluş nedenleri henüz kesin olarak aydınlatılamamıştır 20-30 yıldan beri şizofreni giderek artan bir yaygınlıkla beynin bir gelişim bozukluğu olarak kabul edilmektedir Erken başlangıçlı şizofreniklerde kalıtımın önemi daha da artmaktadır Hastalığın oluş nedeninin henüz kanıtlanmamış bir beyin bozukluğu olduğu görüşü kesinlik kazansa bile, bu rahatsızlığın ortaya çıkışında ve zaman zaman görülen alevlenmelerde çevresel ve ruhsal etmenlerin varlığı küçümsenmemektedir Şizofrenin bütün dünyada herhangi bir erişkin topluluğunda yaygınlığı yaklaşık %1’dir Anne veya babadan birisi hasta ise çocuklarda hastalık riski % 13; her ikisinde de hastalık varsa bu oran %35-40’a çıkmaktadır Akrabalık uzaklaştıkça bu oranlarda düşme görülmektedir Yapılan ikiz çalışmalarında konkordans (eş hastalanma oranı) çift yumurta ikizlerinde ise % 10-15; tek yumurta ikizlerinde %35 -47’dir Görüldüğü gibi bir risk etmeni olarak kalıtımın yeri kesinleşmiştir ancak genetik geçişin türü ve biçimi henüz tam olarak bilinmemektedir Çok genli ve çok etkenli(polijenik ve multifaktöryel) bir geçiş olduğu tezi savunulmaktadır

Hangi yaş aralığında daha çok görülmektedir?
Çoğunlukla 18-25 yaş aralığında her çeşit psikolojik stresle başlayabilir Nadir de olsa hastalık çocukluk çağında (13 yaş öncesi) da başlayabilir Görülme sıklığı erişkinde % 1 iken, çocukluk çağında on binde 1-5 gibidir Paranoid tip şizofreni ise daha geç, 30-40 yaşlarında ortaya çıkabilir

Hangi psikolojik hastalıklarla karıştırılır?
Genellikle belirgin fiziksel bulgu vermeyen organik beyin sendromları; bazı beyin hastalıkları (epilepsi gibi); toksik etkenlere (Amfetamin, LSD, kokain, esrar gibi maddeler) bağlı ortaya çıkan psikozlar; dissosiyatif bozukluklar (histeri benzeri); paranoid bozukluklar; ağır duygulanım ve kişilik bozuklukları ile karışabilir

Hastalığın belirtileri nelerdir?
Hastalığın başlangıç belirtileri: Çeşitli obsesyonlar, metafizik-dinsel uğraşılar, korkular ile olabildiği gibi bazen bir depresyon ya da ileri derecede bir manik atak gibi başlayabilir

Hastalığın ayırt edici (karakteristik) belirtileri: Düşünce ve algıda bozulmalar (varsanı ve sanrılar), konuşmada düzen bozukluğu (sapmalar ve sözcük salatası gibi), çok dağınık ya da katatonik davranış; duygulanımda küntleşme; konuşmanın ve istencin azalması gibi eksi (negatif)belirtiler Hastada çalışmaya, sosyal etkinliklere, kişilerarası ilişkilerine, kişisel görünüm ve hijyene karşı ilgi azalması görülür

Hastalığın tanısı nasıl konulur? Tedavisi nasıl yapılır?
Hastalığın karakteristik belirtilerinden iki ya da daha fazlasının kişide en az bir ay boyunca var olması gerekmektedir Kişinin iş yaşamında ya da kişiler arası uyumunda önemli derecede dengesizlik veya bozulmalar olmalıdır Hastalık belirtileri en az altı ay boyunca sürmelidir ve bu altı ayın en az bir ayında karakteristik tanı belirtileri var olmalıdır Ortaya çıkan tabloda başka bir ruhsal veya organik beyin rahatsızlığı olmamalıdır Bu belirtiler ilaç/madde kullanmaya bağlı olmamalıdır

Tedavi ilk atak geçiren hastayı genellikle psikiyatri kliniğine yatırarak tetkikleri(beyin incelemeleri ve psikometrik testleri) yapmak önemlidir Hastalığın tedavisinde Biyolojik tedaviler ve Psikososyal tedavilerin yeri vardır Biyolojik tedavilerin başında ilaç tedavileri gelmektedir İlaç kullanmayı reddeden hastalarda hastalık atakları daha sık görülmektedir; bu nedenle bu tür hastalarda üç-dört haftada bir kas içine yapılan depo iğne tedavilerinin yapılması önerilir İlaç tedavilerine dirençli, çok ajite ya da intihar eğilimi olan hastalara elektroşok tedavisi yapılabilir Günümüzde bu yöntem şizofrenide artık çok sık kullanılmamaktadır

Şizofrenide psiko-sosyal tedaviler nelerdir?
Biyolojik tedavilerin yanı sıra psiko-sosyal tedaviler şizofreni tedavisinin çok önemli bir parçasıdır Çünkü ilaç tedavileri hastalığın sağaltımında eksik kalmaktadır Ülkemizde son yıllarda giderek sayıları artan rehabilitasyon merkezleri, gündüz hastaneleri ve şizofreni derneklerinde psiko-sosyal beceri grupları, psikoeğitim grupları, uğraşı terapileri(seramik, resim, el sanatları, dikiş, müzik ve bahçe çalışmaları), sosyal faaliyetler(eğlence saatleri, spor, sinema ve diğer toplu faaliyetler) ve bireysel danışmanlık (iş, eğitim ve barınma sorunları ve sosyal hakları hakkında) verilmektedir Psiko-sosyal programa alınan hastalarda intihar oranları düşmüş, hastaların sosyal destek imkanları artmış , aileleriyle yaşadıkları çatışmalar azalmış ve hastane yatış sayısı azalmış ve yatış süreleri kısalmıştır

İlaç tedavisine başlanırsa ne kadar süre ile ilaç kullanılması gerekir? İlaçların yan etkileri olur mu? Şizofreni hastalığı tedavi edildikten sonra tekrar eder mi?
Klinik deneyim ve gözlemler ağır hastaların ömürboyu; hafif ve orta dereceli hastaların ise yıllarca ilaç kullanmaları gerektiğini göstermektedir İlaç alan hastaların bir yıl içinde tekrar hastalanma oranları %16-23 iken hiç ilaç tedavisi almayanlarda bu oran %50-72’e çıkmaktadır Akut ataktan sonra idame tedavisi en az iki yıl olmalıdır Birden fazla atak geçirenlerde ise ilaç tedavisi en az beş yıl sürmelidir Tedavide kullanılan ilaçların yan etkileri olmakla birlikte, son yıllarda daha az yan etkili ilaçlar üretilmektedir Bu konuda halk arasında çok yalnış inançlar vardır ve bunlar şizofren hastalarını oldukça olumsuz etkilemektedir Öncelikle kullanılan ilaçlar uyuşturucu değildir tedavi edicidir Bu ilaçlar beynin yapısını bozmaz ve diğer organlara etkisi diğer ilaçlardan daha fazla değildir Yan etkileri; eski kuşak ilaç tedavilerinde %30 oranında ‘parkinsonizn benzeri bir tablo’ ortaya çıkabilir Bu belirtilerin görülmemesi için parkinsonizm önleyici ilaçlar tedaviye eklenir Tedavinin başlangıcında daha çok görülen uyku hali daha sonra azalmaktadır Ağız kuruluğu, kabızlık, idrar tutukluğu, yerinde duramama hali, ani tansiyon düşmesi, kalp hızında artış, cinsel isteksizlik veya cinsel işlev bozuklukları, adet düzensizlikleri ve kilo alımı

Şizofreni hastalarının günlük yaşantıları nasıl olmalıdır? İş veya okul yaşantılarında değişiklik yapmaları gerekli midir?
Hastalığın alevlenme dönemi tedavi edildikten sonra hasta er ya da geç topluma geri dönecektir İlaç tedavileri düzenlenen bir şizofreni hastasına hastalığı tanıma, bilişsel rehabilitasyon, uğraşı ve mesleki eğitimler gibi bir takım psiko-sosyal destek programları uygulanır Tedavilerin amacı hastanın kendisinin sorumluluk almasını sağlamak, onu yaşamdan izole olmasına engel olmaktır Toplum içinde uyum sağlamayı öğrenemeyen, ‘dışarıda’ yaşamayı beceremeyen hasta tekrar hastaneye yatmaktadır Ancak yalnızca hastanın ve alilenin bilinçlendirilmesi yeterli olmamaktadır Toplumda bu hasta grubuna karşı uygulanan ayrımcılığa karşı dayanışma mutlaka sağlanmalıdır Hem devlet hem de özel sektör desteğiyle şizofreni hastalarının çalışabileceği iş olanakları yaratılmalıdır Hastalara mesleki iyileştirme ve uğraşı terapileri uygulandığında hastalığın tekrarlama riskinin de azaldığı saptanmıştır Hastaların bir çoğunun çalışmasına hastalık değil, çevresel sorunlar engel olmaktadır

Şizofreni hastalarının yakınlarına neler tavsiye edersiniz?
Aile bireyleri şizofreni tedavisinde en önemli rolü üstlenir Her ne kadar hastayı psikiyatrist tedavi etse de, bakımını hastane personeli yapsa da, hasta hayatının büyük bir kısmı ailesiyle geçer Bu nedenle ailenin, çevrenin ve tüm toplumun eğitimi hastalığın tedavisinin çok önemli bir parçasıdır Şizofreni tanısı konan hastanın ailesi mutlaka hastalık hakkında bilgilendirilmeli ve bilinçlendirilmelidir Şizofreni aileleri hastaya nasıl davranacakları ve hastanın güvenini nasıl kazanacakları konusunda eğitilmelidir 1990’lı yıllarda sivil toplum kuruluşlarının artması ile şizofreni hasta ve yakınlarının katılımıyla dernekler kurulmuştur Bu derneklerde hasta ve ailelere hastalık hakkında eğitimlerin verildiği programlar uygulanmıştır Yatağını toplamak, alışveriş yapmak gibi gündelik hayatın parçası olan etkinliklerin becerilerini geliştirmek amaçlanmıştır Aynı zamanda bu ortamlar hasta yakınlarının da dışarı açıldıkları, bir araya gelip sorunlarını paylaştıkları bir yer olmuştur Derneğin girişimleriyle hasta, hasta yakınları ve diğer sağlık profesyonellerini bir araya getiren sempozyumlar, kongreler düzenlenmektedir Ayrıca damgalanma ile mücadele kampanyaları ve şizofreni yürüyüşleri yapılmaktadır Ailenin tıbbi tedavi konusunda yapmaları gereken hastanın ilaçlarını takip ve temin etmektir, onlar hastanın tıbbi tedavisinden sorumlu kişiler değildir Hastalığın gidişinde ve tedavisinde aile içi duygusal ortamın çok önemli olduğu görülmüştür

Şizofreni hastalarının şiddet eğilimleri var mıdır?
Toplumda şizofreni hastalarının her an suç işleme potansiyeline sahip oldukları gibi yalnış bir inanç vardır Bu yalnış inancın oluşmasında basında çıkan yalnış haberlerin payı büyüktür Şizofreni tanısı almış bazı hastalar şiddet eğilimi gösterebilir ancak şiddet, şizofreni hastalığının temel belirtilerinden biri değildir Normal bireylerle karşılaştırıldığında şizofrenlerin kavgaya karışmak, silah kullanmak ve birine vurmak gibi şiddet davranışlarının 24 kat fazla olduğu tesbit edilmiştir Şizofrenide şiddetin nedenleri; alevlenme dönemlerinde görülen halüsinasyon ve hezeyanlar, şizofreni hastalığı ile birlikte madde kötüye kullanımı, nöropsikolojik anormallikler ve beyin hasarı, antisosyal kişilik gibi şiddete yönelik bir kişilik bozukluğunun olması ve kültürel faktörlerdir Akut alevlenme döneminde ortaya çıkan düşmanlık - zarar görme düşünceleri ile kendisine emir veren işitsel halüsinasyonlar(varsanılar) şizofrenide şiddetin en önemli sebepleridir İntihar riski şizofreni tanısı almış kişilerde genel nüfusla kıyaslandığında 13 kat artmıştır Şizofreniye bağlı tek ölüm sebebi belki de intihardır



alıntı

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.