Zübeyr Bin El-Avvam Radıyallahu Anh |
08-11-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Zübeyr Bin El-Avvam Radıyallahu AnhZübeyr bin el-Avvam Radıyallahu Anh Kureyş kabilesindendir Baba tarafından nesebi Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ile Kusay’da birleşir Annesi Abdulmuttalip’in kızı Safiyye’dir ki o Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in halasıdır Eşi ise Ebu Bekir (Radıyallahu Anh) in kızı ve Aişe’nin kız kardeşi olan Zâtu’n-Natikayn (İki kuşaklı) lakaplı[1] Esma (Radıyallahu Anha) dır Zübeyr (Radıyallahu Anh) 15 yaşı civarında İslâm’ı seçerek ilk 7 Müslümandan birisi oldu Önce Habeşistan’a sonra da Medine’ye hicret edenlerdendir Cennet ile müjdelenen on kişiden[2] ve Ömer (Radıyallahu Anh) tarafından kendisinden sonra halife seçilmesi için bıraktığı altı kişilik şûrâ heyetinden birisidir[3] Zübeyr (Radıyallahu Anh) Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) in hicretini duyunca Habeş diyarından Medine’ye hicret etti ve Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ile bütün savaşlara katıldı Uhud’da müşrikler Müslümanlara galip gelip Mekke’ye yöneldiklerinde Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) onların tekrar Medine üzerine dönmelerinden endişe etmişti Bu sebeple: “Düşmanın ardı sıra kim gidip onları takip eder?” buyurdu Bunun üzerine önemli yaralar almalarına yorgun ve mağlup olmalarına rağmen sahâbeden 70 kişi bu davete icabet etti ve geriye döndü Hamrau’l-Esed mevkine ulaştıklarında Allah bu mücahitler sebebiyle müşriklerin kalplerine korku attı da Mekke’ye doğru gittiler Bu hâdise üzerine: “Kendilerine yara isabet ettikten sonra yine Allah ve Rasûlü’nün davetine icabet edenler onlardan iyilik yapanlar ve sakınanlar için büyük bir mükâfat vardır”[4] ayeti nazil oldu ki bu 70 kişinin içinde Zübeyr bin Avvam (Radıyallahu Anh) da vardı[5] Beni Kureyza Yahudileri Hendek savaşında müşriklerin ayartmasıyla Müslümanlarla yaptıkları anlaşmayı bozmuşlardı Bu haberi alan Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): “Bize Beni Kureyza’dan kim haber getirir?” diye sormuş Zübeyr (Radıyallahu Anh): −“Ben!” diyerek göreve talip olmuş sorusunu üç sefer tekrarlayan Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) e her seferinde Zübeyr (Radıyallahu Anh) icabet etmiştir Bunun üzerine Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): −“Her Nebi’ nin bir havârîsi (yardımcısı) vardır Benim havârîm de Zübeyr’dir” buyurmuştur[6] İki yahut üç sefer Beni Kureyza’ya gidip onlardan bilgi getiren Zübeyr (Radıyallahu Anh) a Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) baba ve anasını bir arada zikretmiş: “Babam ve anam sana feda olsun!” buyurarak[7] onu taltif etmiştir Yermuk Vak’ası gününde sahâbîler Zübeyr (Radıyallahu Anh) a hitaben: “Ya Zübeyr! Rumlara şiddetli bir saldırı yapsan da biz de seninle beraber saldırsak!” dediler Zübeyr (Radıyallahu Anh) Rumların üzerine amansız hamleler yaptı Bir rivayete göre Rum ordusunu baştan sona iki kez yarmıştı Rumlar bu hamleler sırasında Zübeyr (Radıyallahu Anh) ın omuz köküne iki darbe vurdular Bu iki geniş yaranın arasında Bedir harbinde yediği bir darbenin çukurluğu da vardı ki oğlu Urve: “Ben çocukken bu üç darbenin yerlerine parmaklarımı sokar oynardım” demiştir[8] Zübeyr (Radıyallahu Anh) muharebelerde aldığı yaralar hakkında: “Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ile birlikte katıldığım savaşlarda yara almamış hiçbir uzvum yoktur” demiştir Hatta bu yaralanma erkeklik uzvuna kadar varmıştır[9] Zübeyr (Radıyallahu Anh) ı sahâbîler de sevip takdir ederler ve faziletini ikrar ederlerdi Hicrî 31 senesinde Osman (Radıyallahu Anh) a salgın halinde olan ruaf hastalığı[10] isabet etti ve onu haccetmekten menetti Bunun üzerine ölüm endişesi ile vasiyet etmeye başlayınca Osman (Radıyallahu Anh) ı ziyarete gelen Kureyşliler yerine bir halife tayin etmesini istediler Osman (Radıyallahu Anh) halife olarak Zübeyr (Radıyallahu Anh) ın istendiğini öğrenince de memnun olmuş ve şöyle demişti: “Dikkat edin! Nefsim elinde olana Allah’a yemin ederim ki şüphesiz Zübeyr benim faziletli olduğunu bildiğim kimselerin en hayırlısıdır Ve yine şüphesiz ki o Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e onların en sevgili olanıdır Allah’a yemin ederim ki sizler de Zübeyr’in en hayırlınız olduğunu bilmektesiniz”[11] Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) den 38 hadis rivayet eden[12] Zübeyr (Radıyallahu Anh) onun vefatından sonra Ebu Bekir (Radıyallahu Anh) ile arkadaşlık etmişti Zaten onun kızı Esma (Radıyallahu Anha) ile evli olması sebebiyle damadıydı Abdullah bin Zübeyr bu evlilikten dünyaya gelmiş ve hicretten sonra Müslümanların doğan ilk çocuğu olmuştur[13] Zübeyr (Radıyallahu Anh) cihat için Müslümanlarla Şam’a gitmiş Osman (Radıyallahu Anh) asiler tarafından kuşatılınca onu asilere karşı savunmuş Ali (Radıyallahu Anh) döneminde de Aişe (Radıyallahu Anha) ın safında olmak üzere Cemel Vak’ası’na katılmıştı Ancak Ali (Radıyallahu Anh) ona bazı şeyleri hatırlatınca içtihadında hata yaptığını anlamış ve hatasında ısrarcı olmayarak savaştan çekilmişti Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) in şehitlikle sıfatladığı[14] bu başarılı tacir servetinin çokluğuna rağmen bunları İslâm için harcaması sebebiyle vefat ettiğinde borçluydu Hayatı Talha bin Ubeydullah (Radıyallahu Anh) a çok benzediği gibi cesaret ve cömertlik gibi birçok ahlâkı da hatta ebedî hayata intikali de benziyordu O da Talha gibi hicrî 36 yılda Cemel günü hata ettiğini anlayarak savaştan çekildiği esnada Amr bin Cürmüz isimli nasipsiz tarafından dönüş yolu üzerinde Sibaa (Canavarlar) Vadisi’nde haince şehit edilmiş ve o vadiye defnedilmiştir[15] Zübeyr (Radıyallahu Anh) ın kafası katiliyle beraber getirildiğinde Ali (Radıyallahu Anh) sözcüsüne: “İbni Safiyye Zübeyr’in katilini ateşle müjdele! Ben Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) in: ‘Her Nebi’nin bir havârîsi vardır Benim havârîm de Zübeyr’dir’ buyurduğunu işittim” dedi[16] Allah ondan razı olsun ve bizi kendisine komşu kılsın [1] Buhârî 3660 [2] Tirmizî 3992 İbni Mace 133 [3] Buhârî 3460 Müslim 567/78 [4] Âl-i İmrân 172 [5] Buhârî 3817 Müslim 2418/51 [6] Buhârî 3480 Müslim 2415/48 [7] Buhârî 3481 Müslim 2416/49 [8] Buhârî 3482 3726 [9] Tirmizî 3991 [10] Ruaf: Bir çeşit burun kanaması [11] Buhârî 3480-3481 [12] Cevâmîu’s-Sîre 261 [13] Buhârî 5546 Müslim 2144/22 [14] Müslim 2417/50 [15] İbni Sa’d Tabakâtü’l-Kübra 3/111-112 [16] Hâkim 3/367 |
|