08-11-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Şeyma Binti Hâris (Ra) Kimdir - Şeyma Binti Hâris (Ra) Hayatı
Şeyma Binti Hâris (ra) hakkında bilgi,Şeyma Binti Hâris kimdir,Şeyma Binti Hâris hayatı
Şeyma Binti Hâris (r a)
Şeyma binti Hâris radıyallahu anhâ Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem efendimizin süt kızkardeşi! Çocukluk yıllarında annesi Halîme hatun ile Efendimize hizmet etmiş bir bahtiyar hanımefendi!
Süt kardeşi Efendimizi çok seven, yanından ayırmayan bir mübarek abla!
O, Mekke civarında oturan Hevâzin kabilesinin Benî Sa’d bin Bekir koluna mensuptur Asıl adı Huzâfe’dir Şeyma lakabıdır “Benli” manasına gelen Şeyma adı ile meşhur olmuştur Babasının adı Hâris bin Abdiluzzâ’dır Annesi de sevgili peygamberimize süt anne olma şereffne eren bahtiyar hanım Halime es-Sa’diye hatundur
Benî Sa’d kabilesi temiz, havadar, suyu bol yerlerde yaşardı Arap dilini en güzel konuşan kabilelerden biriydi Cömertlikleriyle meşhurdu
Şeyma yaş itibariyle Efendimiz’den büyüktü Çocukluk yıllarında birlikte bulunurken süt kardeşi Muhammed’e çok hizmet etmiştir Alemlerin Fahri Ebedîsi olacak bu çocuğa yemek yedirir, sevgi ve şefkatle onu kucaklar, birlikte elinden tutar gezdirirdi
Süt kardeşler olarak Abdullah İbni Hâris, Uneys binti Hâris ve Şeyma vardı Üçü de Muhammed’i çok severlerdi Zira bu mübârek çocuğun âilelerine, yurtlarına katılmasıyla evlerine bereket gelmişti Koyunları çoğalmış, hayvanlarının sütleri bollaşmıştı Bu sebebten bütün âile efradı anne-baba ve kardeşler olarak hepsi bu varlık nûru çocuğun üzerine titriyorlardı Ona öz evlâd ve öz kardeş gibi bakıyorlardı
Birgün varlık nûru Efendimiz’i sahraya çıkarmışlardı, öğlen sıcağına kadar dönmemişlerdi Halime hatun çocuğun güneş altında kalıp rahatsız olmasından korktu Merakla evden dışarı çıktı Etrafa bakındı, kimseyi göremedi Bir hayli heyecanlanmıştı Az sonra Şeyma koşarak geldi Annesi yanında kardeşini göremeyince telaşlandı Şeyma’ya:
- “Kızım! Göz bebeğim Muhammed nerede?” dedi O da:
- “Az ileride anneciğim ” dedi Halime hatun:
- “Aman yavrum! O yavrucak bu sıcakta dışarıda nasıl duruyor?” dedi Şeyma gayret rahattı Çocuk saŞyeti içinde:
- “Anneciğim! Kardeşime güneş vurmuyor ki  ” dedi Halime hatun daha çok meraklandı ve:
- “Peki! Bu güneşte nerde oynuyor?” dedi Şeyma yine sâkin bir şekilde:
- “Anneciğim! Kardeşimin başının üstünde bir bulut kendisini takip ediyor Nereye gitsek nerde oynasak bulut üstümüzde bize gölge yapıyor Duruyoruz duruyor, yürüyoruz yürüyor ” dedi
Halime hatun Şeyma’nın bu görülmedik, duyulmadık cevabı karşısında hayretler içerisinde kaldı ve: “Bu nasıl oluyor?” dedi
Bir türlü aklı hafsalası almıyordu Şimdiye kadar böylesine olağan üstü bir hal ile karşılaşmamıştı Bunun bir mucize olduğunu nereden bilecekti Emzirdiği çocuğun istikbalde insanlığın kurtarıcısı olacağını nasıl anlayacaktı O nur topu yavruyu Allah Teâlâ kendine seçmişti Kendisi ile kulları arasında elçi olacaktı Onu her türlü şartlarda koruyacaktı Onu büyük geleceğe hazırlamaktaydı O, son Peygamber olarak son din İslâm’ı yayacaktı İnsanlığı vahşetten, cehaletten kurtaracak karanlıklardan, nura çıkaracaktı
Halime hatun ve kızı Şeyma bu hadiselerden sonra varlık nûru Efendimiz’e daha titiz davranmaya başlamışlar ve onu daha yakın takibe almışlardı Onu gözleri gibi koruyorlardı Ona bir emanet olarak bakıyor, her türlü hizmetinde üzerine titriyorlardı
Onunla görülmedik, duyulmadık hadiselere şâhid olmuşlardı Umulmadık bereketlere kavuşmuşlardı Bu sebepten süt kardeşler onu hiç yalnız bırakmıyorlardı
Bir gün yine onunla beraber sahrada koyunların yanında iken süt kardeş Abdullah ağlayarak eve geldi Annesi Halime hatuna: “Çabuk koşun! Kardeşime bir şeyler oldu ” dedi Merak içerisinde kendini dışarıya atan Halime hatun oğluna: “Ne oldu? Durma söyle!” dedi Abdullah hıçkırıklar arasında:
“Koyunların yanında oynuyorduk Birden bire gökten beyaz kıyafetli üç kişi indi Kardeşimizi aramızdan alıp tepeye çıkardılar Sırtüstü yatırıp karnını yardılar ” dedi
Annesi merakla: “Öldü mü, yaşıyor mu?” dedi
Abdullah göz yaşları içerisinde: “Bilmiyorum ” diye cevap verdi
Halime hatun büyük bir heyecanla ve telaş içinde tepeye doğru koşmaya başladı Yakınlaşınca nur topu yavrucağı sağ olarak gördü Yüksek bir yere oturmuş göğe doğru bakıyordu Yanına yaklaştı ve alnından, yüzünden, gözünden öptü
“Ne oldu oğlum! Seni kim buralara getirdi” diyerek alıp eve götürdü
Bu tür hadiseler bir kaç defa tekrar edince Halime hatun ve kocası Hâris emaneti yerine ulaştırmaya karar verdi Öz anne Amine hatuna teslim etmek üzere varlık nurunu Mekke’ye getirdiler
Süt kardeşler birbirlerini çok sevmişlerdi Çok güzel geçinmişlerdi Şeyma abla süt kardeşi Muhammed’e karşı duyduğu ve gönlünde beslediği sevgiyi şu mısralarla dile getirmişti:
“Ey Rabbımız! Kardeşim Muhammed’i bizde bırak
Sonra onu itaat edilen bir efendi olarak,
Düşmanların yüzüstü geldiklerini göreyim
Ona ebediyyen devam eden bir şeref ve izzet ver ”
Bir başka beytinde de:
“Bu benim öyle bir kardeşimdir ki,
Onu annem dünyaya getirmemiştir
Babamın, amcamın soyundan da değildir
Ama ona canım fedâ dır ”
Yıllar çabuk geçmekteydi Varlık nûru büyümüştü Mekke’nin en güvenilir insanı olmuştu Ona “Muhammedül-Emîn” denmişti Asâlet ve zenginliğiyle Mekke’de ün salmış bir hanım olan Hz Hatice annemizle evlenmişti Kırk yaşına girdiğinde Allah Teâlâ onu kendisine elçi seçip son peygamber olarak göndermişti İman mücâdelesi ile geçen Mekke devrinden sonra Medine’ye hicret etmiş, orayı vatan tutup İslâm’ı çevre ülkelere yaymaya başlamıştı
Sekizinci hicrî yılda doğup büyüdüğü şehir Mekke’yi fethetmiş bütün halkını affetmişti Sonra Huneyn Gazvesine çıkmıştı
Bu gazve Hevazin kabilesi ile müslümanlar arasında geçti Çetin çarpışmalar oldu Bir çok mal, eşya ganimet olarak alındı Çok sayıda insan esir olarak getirildi Efendimizin süt kardeşi Şeyma’da bu esirler arasındaydı
Şeyma esirler arasında götürülürken kendisine sert davrananlara: “Biliniz ki, vallahi ben sizin efendinizin süt kardeşiyim ” diyerek havayı yumuşatmak istiyordu Fakat etrafındakileri inandıramamıştı Zira aradan çok uzun yıllar geçmişti Onu esirler arasından ayırıp Efendimize götürdüler
O, İki Cihan Güneşi Efendimizin huzuruna vardığında:
- “Yâ Rasûlallah! Ben senin süt kardeşinim ” dedi Efendimiz ona:
- “Buna alâmet ve işâret nedir?” dedi Şeyma kolunu açtı ve:
- “Yâ Rasûlallah! Sen küçük iken beni ısırmıştın! İşte izi ” dedi
Şeyma o günün hâtıralarını bir bir anlatmaya başladı:
- “Sirer vâdisinde, âilemizin koyunlarını otlatıyorduk O zaman benim babam senin de süt babandı Annem de süt annendi Seni memeden ben ayırmıştım Hatırladın mı şimdi yâ Rasûlallah!” dedi
Sevgili Peygamberimiz ısırık izini görünce hatırladı Şeyma kardeşini tanıdı ve ridasını yere serip üzerine oturttu Ona sevgi ve şefkatini gösterdi
Aradan uzun yıllar geçmişti Çocukluk hatıraları gözünün önüne geldi Bu manzara karşısında duygulandı ve gözleri doldu Şeyma kardeşine hürmet etti Hemen süt anne ve süt babasını sordu Onların daha önce öldüğünü söyleyince Efendimiz hüzünlendi Şefkat ve Rahmet Peygamberi Efendimiz onu memnun edebilmek için elinden gelen gayreti gösterdi Süt hemşiresi Şeyma’ya:
“İstersen itibarlı ve sevilen birisi olarak burada kal, her türlü hizmetini göreyim Eğer kabîlene dönmek istersen seni göndereyim ” dedi
Şeyma kabîlesine dönmek arzusunu belirtti Peşinden İslâm dinini kabul edip, kelime-i şehadet getirerek müslümanlığını ilân etti
Fahr-i Kâinat sallallahu aleyhi vesellem Efendimiz süt kardeşi Şeyma radıyallahu anhâ’ya bir erkek bir kadın köle verdi Bir çok eşya ile birlikte deve ve davar cinsinden hayvanlar hediye ederek kabilesine gönderdi
Allah ondan razı olsun Rabbimiz şefaatlerine nâil eylesin Amin
|
|
|