Prof. Dr. Sinsi
|
Kaleler Ve Hisarlar
MERSİN MERKEZ
HEBİLLİ KALESİ
Mersin’in yaklaşık 18 km kuzeydoğusundaki Hebilli Köyündedir Ortaçağ dönemine tarihlenen kalenin uzunluğu 20 m , genişliği 14 m ’ dir Komutan Kalah Habellieh tarafından yaptırılmıştır Dışı kesme kalker taş kaplama, içi moloz taşlarla örülmüştür Yer yer ağaç hatıl izleri bulunmaktadır Tavanı tonozlu, köşeleri yuvarlak kuleli ve iki katlıdır Eteğinde sarnıç ve kilise kalıntısı vardır Köyün girişinde şapel olabilecek tonozlu küçük bir yapı kalıntısı da bulunmaktadır
GÖZNE KALESİ
Mersin’in yaklaşık 29 km kuzeyindeki Gözne beldesinden, 500 m ’lik stabilize bir yolla ulaşılan kale, 1085 m yükseklikte sarp kayalıklar üzerinde yer alan iki yapıdan oluşmaktadır
Doğudaki yapı, üçü güneyde, biri doğuda olmak üzere dört burçlu ve dikdörtgen formludur Giriş, batıdaki tek kapıdandır Kapı eşiği toprak seviyesinden 1 m kadar yüksektedir Yapı sivri kemerli tonozla örtülü olup, içi üç kemerle dört kısma ayrılmıştır İkisi kuzey, üçü güney duvarlarda olmak üzere 5 ışık ve havalandırma deliği vardır
Batıdaki yapı üç pencereli, iki kapılı, altıgen formlu kule tiplidir Yapının üstünde güney, batı ve kuzey yanlarında olmak üzere 15 sundurma bulunmaktadır Tavan, yerden çatıyı saran bir kemerle ikiye bölünmüştür Kemerin batı tarafındaki tavan üç ayrı üçgen yüze sahiptir Doğu kısmı sivri uçlu tonoz tekniğinde yapılan kale, Ortaçag dönemine tarihlenmektedir
SİNAP KALESİ
Mersin’in yaklaşık 29 km kuzeyinde yer alan Gözne beldesinin 5 km kuzeyinde, Ayvagediği yaylasına girmeden sağa dönülen ve Çandır Kalesi’ne doğru giden yol güzergahındadır Bu önemli yol Sinap’ı konaklama yeri haline getirmiştir Belki de bir garnizon olabilecek bu yerin Ortaçağ’daki adı bilinmemektedir
Kale , köşelerinde dört kulesi olan dikdörtgen planlıdır Topoğrafik yapıya göre çukurda kalan kalenin duvarları kısmen çökmüş ve iç yapısı tamamen yok olmuştur
Dış duvarlarda bosajlı duvar örgü sistemi uygulanırken, duvar aralarındaki kırık moloz taşlar ise dolgu malzemesini oluşturmaktadır İç duvarlar ise düz kesme taştan yapılmıştır Kuleler kuzeydoğudaki hariç birbirinin aynıdır Üst kata çıkan merdiven basamağı izleri yer yer gözlenebilmektedir Giriş muhtemelen doğu duvarı içinde olmalıdır Kalenin ikinci katında altı adet gözetleme deliği bulunmaktadır
ÇANDIR (PAPERON) KALESİ
Ortaçağ Ermeni Kalesi olan Çandır, önemli bir coğrafi konumdadır ( Paperon/Barbaron ) Mersin’in 40 km kuzeyinde, Çandır Köyü’ nün kuzeybatısında , oldukça yüksek yöreye hakim bir platonun tüm zirvesini kaplamaktadır İç Anadolu’ya ulaşan iki önemli yol bu kalenin tam kuzeyinde birleşmektedir Çandır’ ın güneyindeki yol Sinap, Gözne ve Belenkeşlik Kaleleri tarafından korunmaktadır Köyün doğusunda Kızlar kalesine giden bir yol daha vardır Kalede her zamanki gibi su kaynağı olarak sarnıçlar kullanılmıştır
Burada yerleşim Ermeni göçmenlerden önce başlamıştır Ermeni Gezgin Alişhan’a göre Çandır Bizans kalesi olan Papirion veya Papurion’dur İmparator Zeno devrinde en parlak günlerini yaşamıştır Zeno tahtı terk ettikten sonra orada gömülmüştür Stilit Joshua’ya göre imparator Zeno, kaleyi arkadaşı Illius’a teslim etmiştir Illius burada acil durumlarda kullanılacak hazineler biriktirmiştir 479 yılında Veria’nın en küçük üvey oğlu Prens Marcinus kaleye sürgün edilmiş ve beş yıl sonra Illius geri getirilerek idam edilmiştir Gottwald’a göre Çandır’ın Papirion olması imkansızdır Eski tarihçiler kaleyi Kilikia, Kapadokya ve Isauria arasında olarak tanımlarlar Oysa Papirion her zaman Kilikia bağlantılı olmamıştır
Çevresindeki uçurumlar savunmada önemli bir doğal set oluşturmaktadır Bu nedenledir ki kule inşa edilmemiştir Zirvenin ucundaki duvar ise heyelana karşı yapılmış olmalıdır Kaleye çıkışı sağlayan 63 basamaklı merdiven, güneye doğru 59 basamakla devam etmektedir Kale içinde kilise kalıntısı ve iki katlı yapı kompleksi bulunmaktadır Büyük odalar arasında kemerli geçiş kapıları ,sağlam durumda olan diğer odalardaki süsleme unsurları ve boya izleri hala görülebilmektedir Üst kat odalarına küçük bir merdivenle çıkılmaktadır Kalenin güneydoğu kesiminde sivil halkın ikamet ettiği bazı yapı kalıntıları ve tahrip olmuş kilise kalıntısı vardır Bir adet lahit (sarkopaj) bulunmuştur
KIZLAR KALESİ-MANASTIR
Çandır Kalesi’nin ve köyünün doğu-güneydoğusundadır Yer yer asfalt ve çoğunlukla stabilize bir yolla ulaşılmaktadır Çandır kalesi yolundan geri döndükten sonra Sinap kalesine sapan yola değil Ayvagediği yolunada sapmadan sola ayrılan stabilize yoldan dere kenarına indikten sonra tekrar sola dönerek ve dere takip edilerek ulaşılmaktadır Araba ile bir yere kadar varılabilen bu yere geri kalan yol yürüyerek ,dere içine inilerek ve tırmanılarak çıkılmaktadır Bu nedenle ulaşımı zordur Yapılan incelemede halk arasında kale denilen bu yerin aslında bir manastır olduğu anlaşılmıştır Yüksek bir tepenin eteklerinde yer alan burunda kurulmuştur Mimari kalıntıların çok azı ayakta kalmıştır Ana kaya önüne çekilen set duvarından hiçbir iz kalmamıştır Ancak üzerinde 18 satırlık Ermenice yazıtın bulunduğu duvar hala sağlamdır
BELENKEŞLİK KALESİ
Mersin’in yaklaşık 20 km kuzeyindeki Soğucak yaylasındadır Kale , iki katlı ve dikdörtgen planlıdır Dış duvarları kesme blok taşlarla örülen kale, üzerine yapıldığı kayalık arazi ile bütünleşmiştir Kapı açıklığı zeminden yukarıda olduğu için kaldırılabilir - yaklaştırılabilir, ahşap bir düzenek kullanıldığı tahmin edilmektedir Giriş üç bölümlü kenar pervazıyla donatılmıştır Üst katta gözetleme delikleri bulunmaktadır Alt katta enine iki kemerle desteklenmiş odanın kuzeybatı köşesinde büyük ve üstü açık bir kapı vardır Bu kapıdan ikinci kata çıkılmaktadır İkinci katın duvarlarındaki konsolumsu taş çıkıntılar,belki de ağaç hatıllardan yapılmış bir üçüncü katın olabileceğini göstermektedir Sağlam durumdaki kale, Orta Çağ dönemine tarihlenmektedir
BAŞNALAR KALESİ
Mersin’in 15 km kuzeybatısındaki İnsu Köyü’nden stabilize bir yolla 300 m yakınına gidildikten sonra geri kalan yol yürüyerek, kaleye ulaşılmaktadır Kuzucubelen’in kuzeydoğusundadır Üç tarafı vadiyle çevrili olup, doğusu ormanlık ve dağlıktır Kesintisiz duvarlarıyla yedigen bir plana sahip olan kalenin üç kulesi bulunmaktadır Duvar örgü sisteminden Bizans döneminde yapıldığı anlaşılmaktadır
ASAR (HİSAR) KALE
Kale, Gözne’den Arslanköye giden yol güzergahında, Güzelyayla Yaylasına varmadan yolun solunda yer almaktadır
Kalenin dışı kalker kesme blok taşlarla örülmüştür Batı tarafındaki, vadinin yanında bugün çok az taşları kalan Arslanköy kalesi görülmektedir Buranın tarihi kaynaklarda rastlanan bir adı bulunmamaktadır
Dış yüzündeki taşların yüzeyi pürüzlü olarak işlenmiştir Kuzey kulesinin haricinde iç kısım duvar taşları düzgün yüzeylidir Kuzeybatıdaki kuzey kulesi parçalanmış duvarlarla bir kalıntı halindedir Kuzey kulesi aslında iki katlı bir binadır Üstteki kat çökmüş olmasına rağmen yapısı bellidir Kuzeyde, şimdiki yıkık olan, ince bir apsidal yapı mevcuttur Bu alan belki bir depo , belki bir kilisedir
Güneydeki kule odasının girişi yıkılmıştır Odanın iç duvarlarının yapısı düzgün kesme kalker kaplama taş arası moloz dolgudur Duvar, rengi ve deseni birbirinden farklı pekçok kalker taşla yapılmıştır Bu nedenle süslü ve çok değişik bir taş yapısı kullanılmıştır
Güney kulesinden başlayan duvar , kuzey kulesinde son bulmaktadır Çöküş nedeniyle mazgallar ve kuzey kulesinin tepesi zeminle birleşmiştir Doğunun sonunda küçük alandan su çıkmaktadır Kuzeybatıdaki köşede toprağın içinde borular vardır Bunlar yağmur suyunu toplamak veya başka bir yere kanalize etmek için yapılmıştır Kuzeybatı köşesindeki odaların girişide çökmüştür
Kaleye ait bazı ufak depolar anayoldadır Planından ve taş işçiliğinden Ortaçağ dönemine ait bir yapı olduğu anlaşılmaktadır Burada dönemin kralı Het’um II ‘ye ait madeni paralar bulunmuştur
GEDİĞİ KALESİ VE MANASTIR
Mersin’in yaklaşık 45 km kuzeyinde yer alan Yavca Köyü’nün 10 km güneyindedir Gediği Dağı’nın güney tarafındaki yol Akdeniz’e uzanmaktadır Kale, Hisar, Arslanköy, Fındıkpınar ve Evciler ile karşılıklı birbirlerini görmektedir Güneybatısına doğru üstü taraçalı , mağaraların bulunduğu ikinci bir tepe vardır Bu doğal kireştaşı oyuklarının herbiri duvarlarla örülmüştür Doğu zirvesinde yer alan bu kalıntıların, manastır kompleksi olduğu sanılmaktadır
2 210 m yükseklikteki kaleye ulaşmak son derece zordur Tırmanış yolu olarak ancak kuzeyde bir geçit bulunmaktadır Buradaki duvar aslında yokuş aşağı uzanan, altlı üstlü kayalardan oluşan harici bir istihkam alanıdır Geçişleri kontrol etmek amacıyla yapılmış olmalıdır Duvar işçiliğinden 6 ve 7 yy ’lara tarihlenmektedir Bu duvarda bulunan delik, zamanında kapı olarak kullanılmıştır Arazinin zorluğu bu duvarın zirvedeki kale ile ilişkisini anlamayı olanaksızlaştırmaktadır Burada bulunan patika yol mağaralarla ilişkilidir Bu patikanın sonu güneybatı yönünden, zirvenin kuzeydoğu ucuna doğru dönmektedir Kuzeydoğu ucunda bulunan noktalar geçit olabilecek özelliktedir
Çok yoğun bitki örtüsü nedeniyle kalıntılar çok zor görülebilmektedir Duvar taşlarının çoğu uçuruma yuvarlanmıştır Kalenin güneybatısındaki arazi eğimi yeterli korumayı sağladığından buradaki duvarlar savunma amaçlı kullanılmamış olmalıdır Bu yönde hiçbir sarnıç kalıntısıda bulunmamaktadır
Bu komplekse ulaşımın zor olmasından, elverişli bir yerleşim yeri olamamıştır Kalenin kompleks girişi, kuleleri ve diğer bölümleri olmadığı için istihkam gibi inşa edilmediğide açıktır Belkide manastıra ait bir sığınaktır Askeri bir değeri ise ancak gözetleme ve haberleşme yeri olarak vardır
EVCİLER KALESİ
Mersin’in 40 km kadar kuzeyinde yer alan Çandır kalesinin (Arslanköy’e giden yol güzergahında ) 20 km kadar batısındaki Evciler Köyü mevkiindedir Ortaçağ’daki adı ve tarihçesi bilinmeyen küçük bir garnizon kalesidir
Basit simetrik bir iç avlusu ve iç kulesi vardır İç kale tepenin doruğundadır ve iç avlunun duvarları güneye doğru alçalmaktadır Olasılıkla Bizans döneminde yapılmış olan iç avlunun güneybatı köşesinde yuvarlak bir kule bulunmaktadır
FINDIKPINAR KALESİ
Mersin’in yaklaşık 50 km kuzeybatısındaki asfalt yol ile ulaşılan Fındıkpınar yaylasındadır Yaylanın bitişiğinde, duvarları ana kaya üzerine uydurularak yapılan kalede, aynı adı taşımaktadır
Taş ve tuğla ile örülmüş duvarlar, kayaların üzerinde yükselmektedir Doğu taraftaki dairevi yerin ortasındaki taştan yapılmış kule ve kuzeyde daha küçük olan yuvarlak burcu vardır Etrafı odalarla çevrili, doğu ve güney kulelerine benzemeyen kuzeydeki kulenin ortası, ana kaya görünümündedir Bu kulenin tam kuzeyinde ana kayadan oluşan düşey bir duvar vardır Bu belkide burada kontrolün yapıldığı avlunun giriş kapısıdır
Karmaşık planlı, yuvarlak kuleli bu garnizon kalesi, Ortaçağ Dönemine tarihlenmektedir
KALEBURNU KÖYÜ KALESİ
Mersin’in yaklaşık 30 km batısında( Fındıkpınarı yolu üzerinde) bulunan Kaleburnu köyünün girişinde, yolun sağındaki yüksek bir tepe üzerinde kurulmuştur Eteklerinde yapılan yüzey araştırmasında Bizans, Selçuklu, Osmanlı dönemlerine ait seramik parçalarına rastlanmıştır İç sur ve dış sur bulunmaktadır Surların ve burçların bir kısmı ayakta kalmıştır
KUZUCUBELEN KALESİ VE ÖRENYERİ
Mersin’in 34 km kuzeybatısında, Mersin-Fındıkpınarı karayolu üzerinde, 450 rakımlı bu küçük gözetleme kalesi, uçurum dibindeki yüksek platoya dayanmaktadır Köylüler tarafından Taş Kale olarak adlandırılmaktadır
Kale iki katlı ve dikdörtgen planlıdır Batıdaki bir gedik dışında duvarlar orijinal yüksekliklerine dayanmaktadır İki kemeri çökmüştür Ortaçağ mimarisinin tipik örneğidir İç tarafındaki blokların kenarları çok miktarda harç ve küçük kaya parçaları ile doldurulmuştur Kapı girişinde, kaldırılabilir ahşap bir seyyar merdiven kullanılmış olmalıdır Yüksek seviyedeki diğer açıklıklar doğu ve güney duvarlarındaki dar deliklerdir Gözetleme delikleri kapılara göre küçüktür Daha üst seviyedeki tek giriş kuzeybatıdadır
Bizans ve Roma dönemlerinde de iskan gördüğü anlaşılan kalede, kilise, sarnıç ve belkide manastır olabilecek yapı kalıntıları bulunmaktadır
TARSUS
ÇAVUŞLU KÖYÜ GÖZETLEME KULESİ
Tarsus-Pozantı karayolunun 25 Km sinden sağa dönülerek 7 km stablize yoldan sonra Çavuşlu Köyü mevkiindeki gözetleme kulesine ulaşılır Vadiye hakim bir tepe üzerinde bulunan ve ortaçağda inşaa edilen gözetleme kulesi dörtgen planlı, duvarları kesme taştan yapılmıştır İki katlı olan yapının orta kat ahşap kiriş yerleri görülmektedir
GÜLEK KALESİ
Tarsus İlçesine bağlı Gülek Beldesinin kuzeydoğusunda yüksek kayalık dağ üzerindedir Gülek Boğazına hakim olan kale, oldukça düzgün taşlardan özenle yapılmıştır Kalenin surları savunmaya zayıf noktalardan köşeli ve yuvarlak kulelerle takviye edilmiştir Kaleye giriş, kemerli abidevi bir kapıdandır Kale oldukça tahrip olmuş durumdadır
KLEOPATRA KAPISI (DENİZ KAPISI)
Kleopatra Kapısı, Tarsus'un girişindedir Bizans Döneminde inşa edilen kent surlarının Dağ Kapısı, Adana Kapısı ve Deniz Kapısı bulunuyordu Evliya Çelebi Seyahatnamesinde Tarsus'u anlatırken bu kapı için İskele kapısı ismini takmıştır Kapının yapımında Horasan harcı kullanılmıştır Kapının kenarı at nalı şeklinde ve yerden yüksekliği 6 17 m, derinliği ise 6 18 m dir Tarsus'un 18 Yüzyıl sonlarına kadar oldukça sağlam üç kapılı surları, 1835 yılında Mısırlı İbrahim Paşa tarafından yıktırılmış ve sadece iki ayak üzerinde tek kemerli deniz kapısı kalmıştır Mısır'ın ünül kraliçesi Kleopatra'nın sevgilisi Romalı General Antonius ile Tarsus'da buluşmak üzere geldiklerinde, o zamanın limanı olan Gözlü Kule'de büyük bir törenle karşılanmışlar ve Deniz Kapısından şehre geldiği söylenir Bu nedenle Deniz Kapısına Kleopatra Kapısı da denir
ÇAMLIYAYLA
LAMPRON (NAMRUN) KALESİ
Orta Çağ dönemine tarihlenen kale ilçe merkezindedir Hitit ve Asur dönemlerinde Illibru olarak bilinmektedir Yüksek bir tepe üzerinde inşa edilen savunma kalesine, yıkılmış bir merdivenle çıkılmaktadır Kuzeyde kesme taşlardan yapılmış iki burcu sağlam olarak kalırken müştemilatının tümü yıkılmıştır
SİNAP KALESİ
Namrun kalesi’nin 6 km kuzeydoğusunda, tahkim edilmiş küçük bir Ermeni kalesidir Tipik dikdörtgen planlı ve 4 kulelidir Bu özelliğiyle Çandır yakınındaki Sinap Kalesi’ne benzemektedir Namrun’a yakın olması, iki stratejik yolun kavşağında ki konumu, bu tahkim edilmiş kalenin güneydeki Het'umid Kalesi için bir garnizon (kontrol veya erken uyarı amaçlı) noktası olduğunu da göstermektedir Çandır yakınındaki Sinap’tan farklı olarak bu kale üç katlıdır Ancak muhtemelen çatısız olan 3 kata kadar hasarlıdır Bu yüzden incelenememektedir Kaleye en yakın su kaynağı 25 m kadar güneydoğusundaki bir kuyudur Kale hakkında tarihsel başvuru kaynağı yoktur Güney cephede yer alan giriş kapısı üzerinde boş bir yazıt yeri bulunmaktadır
Sinap adı bazı yayınlarda ve haritalarda Kalecik olarak geçmektedir
ERDEMLİ
TIRTAR (AKKALE)
Akkale, Mersin-Silifke karayolu üzerinde Mersin'e 49 km uzaklıktadır Geç Roam döneminde kurulmuştur Denize hakim bir noktada bulunan Akkale'de 2-3 katlı bir ana yapı ve bunun doğusunda haç planlı, iki katlı küçük bir bina; güneyinde iki uzun dehliz halinde bir alt ana yapı; bir su sarnıcı, hamam yıkıntısı ve deniz kıyısında küçük bir sarnıç ve limanı bulunmaktadır Büyük bir zeytinyağı ihraç merkezi olan Akkale'de 15 000 ton zeytinyağı alabilecek kapasitedeki sarnıç halen ayaktadır
HİSARKALE
Erdemli’ye 14 km uzaklıktaki Kumkuyu Beldesi’ne bağlı antik bir yerleşim olan Hisarkale, Kanlıdivane’nin de batısındadır ve Kabaçam örenyeri ile arasında bulunan bir vadi ile ayrılmaktadır Sahile en yakın noktaya kurulmuştur Önemli bir stratejik noktada yer almaktadır Garnizon kalesidir Güney-Kuzey doğrultusundaki vadinin dördüncü kilometresinde yer almaktadır
Kale surlarla çok iyi tahkim edilmiştir Batıdaki sur, çok sarp ve çıkılması imkânsızdır Poligonal teknikte, çift sıra taş ile inşa edilmiştir Sur bedeninin iç kısmı payelerle desteklenmiştir Kuzey sınırdaki surun hemen arkası ise düzleştirilerek, yan yana küçük odacıklara ayrılmış, olasılıkla işlik ve barınak haline getirilmiştir
Hisarkale yerleşiminde, surun dışında kalan, poligonal teknikte inşa edilmiş birkaç odalı yapı ile mezarlarda bulunmaktadır Bir de çok odalı yapı vardır Sur duvarı üzerinde bulunan ve Hellenistik dönemde Olba bölgesinin sembollerinden biri olan Herakles labutu, bu yapının giriş kapısının lentosunda da bulunmaktadır
Sur duvarının kuzeydoğusunda 3 adet anıt mezar yer almaktadır Bu anıt mezarlardan bir tanesinin duvarları poligonal teknikle yapılmıştır Yine poligonal teknikle yapılmış sur duvarının güneyinde yer alan derin vadinin yamacındaki kaya mezarlarının bir tanesinin üzerinde kabartma kline sahnesi yer almaktadır
VEYSELLİ KALE
Ayaş beldesinin 18 km kuzeyinde bulunan Veyselli Köyü’nde konik bir tepe üzerinde yer almaktadır Kalede Roma dönemine ait beş adet kaya kabartması bulunmaktadır Bu kabartmalar kubbemsi tepenin tamamını kaplamaktadır Erken Roma dönemine tarihlenen bir sarnıç, hayvan barınağı olarak kullanılmaktadır
YENİYURT KALESİ VE ÖRENYERİ
Ayaş beldesinin 20 km kuzeyinde, Veyselli köyünün 2 km kuzeydoğusunda Yeniyurt köyündedir Eteklerinden Lamas deresi geçmektedir
Hellenistik, Roma ve Bizans dönemlerinde iskân görmüştür Üç yuvarlak kulesi olan kalenin eteklerinde asker kabartması bulunmaktadır Kale duvarlarında kullanılan teknik ve malzeme farklılığı değişik dönemlerde onarım gördüğüne işaret etmektedir Etrafındaki mimari kalıntıların da çok azı ayakta kalmıştır Örenyeri içerisinde nekropol alanı, bazilikal planlı kilise, lahit mezarlar ve evler yer almaktadır Kalenin eteklerinde bir de anıt mezar dikkat çekmektedir
SİLİFKE
SİLİFKE KALESİ
Temel tespitlerine göre Helenistik veya erken Roma dönemine ait olduğu anlaşılan kale, geçirdiği onarım ve değişiklikler sonucu bugün bir Ortaçağ kalesi görünümündedir
Silifke’ye hâkim, 185 m yüksekliğinde bir tepe üzerinde yapılmış olan, etrafı kuru hendekle çevrili oval biçimdeki kalenin içinde kemerli galeriler, su sarnıçları, depolar ve diğer yapı kalıntıları bulunmaktadır Ünlü gezgin Evliya Çelebi Seyahatname’sinde, XVII yy da Silifke Kalesi’nin 23 burcu olduğunu, içinde bir cami ve 60 ev bulunduğunu yazar Ancak, burçların bir kısmı ve kale içi tamamen yıkık durumda olduğundan tam tespiti yapmak mümkün değildir Halen görülebilen 10 adet burç mevcuttur
MEYDAN KALESİ (SİVRİ KALE)
Silifke’nin 12 km kuzeyindeki İmamlı Köyü’nün kuzeydoğusundadır Silifke -Uzuncaburç yolunun 600 m Kuzey doğusunda ki Kale kalıntıları içerisinde burç ve gözetleme kuleleri, sarnıçlar, mezarlar, kilise ve doğusundaki dereye inen bir adet merdiven bulunmaktadır Geç Roma ve Erken Bizans dönemine tarihlenmektedir
HANÇERKALE
Silifke’nin 16 km kuzey doğusundadır Poligonal taşlarla inşa edilmiş bir gözetleme kulesi bulunmaktadır Güneye bakan giriş kapısının üzerinde Dioskur miğferi, kalkan, kılıç ve Herakles’in labutu kabartmaları vardır
GÖKBURÇ
Hançerkale’nin hemen doğusundadır Silifke’ye uzaklığı 17 km dir Bizans dönemine ait 6 yy da inşa edilmiş gözetleme kulesi bulunmaktadır Doğu duvarı yıkılmıştır Gökburç’u çevreleyen bahçe içerisinde 3 adet daha kule kalıntısı ile bir adet sarnıç ve duvar izleri yer almaktadır
LİMAN KALESİ
Taşucu - Antalya karayolunun hemen kenarında ve deniz kıyısındadır Taşucu’na 7 km mesafedeki kale Osmanlı yapısı olup, XIV yy da inşa edilmiştir Günümüze dek kalan az tahrip görmüş kalelerden biridir
TOKMAR KALESİ (CASTELLUM NOVUM)
Taşucu - Antalya karayolunun 22 Kilometresinde kuzeye ayrılan 5 km lik asfalt bir yolla ulaşılan Tokmar Kalesi, denize hakim bir tepe üzerine inşa edilmiştir Güneyi yalçın bir kaya ile çevrili kalenin kuzeyinde savunma burçları vardır XII Yy da yapıldığı tahmin edilmektedir
MUT
MUT KALESİ
Şehrin içindeki kalenin inşa tarihi bilinmemektedir Bugünkü hali Karamanoğulları devri karakterini gösterir Dikdörtgen şeklindeki kalenin dört burcu ve içinde iç kale diye adlandırılan bir kulesi vardır
MAVGA KALESİ
Kozlar Yaylası yakınında Mut' tan 16 km uzaklıkta olup, sağlam kalan bir burcundaki kitabeye göre Alaattin Keykubat'ın emri üzerine 1230 yıllarında yapılmıştır Sarp ve dik kayalar üzerine yapıldığından görünüşü ürperti vermektedir Yüksekliği 150 m dir Kale içindeki odalar, ağırlar, yemeklikler, sulama tekneleri ve içi Horasan harcı ile sıvanmış su sarnıçları kayalara oyularak oluşturulmuş olup büyük emek harcanmıştır
GÜLNAR
KIRSHU (MEYDANCIK KALESİ)
İlçe merkezinin 12 km güneyinde, Emirhacı Köyü sınırları içerisindedir Kale 750 m uzunluğunda oldukça geniş bir alanı kaplamaktadır İ Ö 7 ve 6 yy larda Kral kenti, İ Ö 4 yy ’larda Pers döneminde askeri ve idari bir rol, 2 yy da da Mısır Krallarına Garnizon kenti olmuştur Geç Roma ve Bizans dönemi izlerine de rastlanmaktadır Özellikle İ Ö 557/556 yılında Pirundu kralı Appuaşu’ya karşı bir sefer düzenleyen Babil kralı Nergilissar’ın bu seferiyle ilgili metinlerde, kralın ordularının, Appuaşu’nun “ atalarının başkenti” olan ve bugünkü Meydancıkkale olarak gösterilen Kirşu’ya kadar geldiği, buradan önce denize indiği, daha sonra, bu metinlerdeki adıyla Sallune’ye, yani Selinus’a (bu günkü Gazipaşa) kadar ulaştığı anlatılmaktadır
Kalede anıtsal giriş, doğu mezarı, Pers (yürüyüş halinde gösterilen beş insan figürü) kabartmaları ve ne tasvir edildiği anlaşılamayan bir başka kabartma ve hazine binası görülebilmektedir Burada Hitit kralı Muwattalli’nin mührü ele geçmiştir 1980 yılında bilimsel kazılarından çıkmış 5215 adet gümüş sikke de Silifke Müzesi’nde sergilenmektedir
BOZYAZI
SOFTA KALESİ
İlçenin 10 km doğusunda Mersin yolu üzerinde "Fidik" denilen tepe üzerinde kurulmuştur Eski çağlardan beri korsanlar ve Romalılar tarafından kullanılan kale, burçlu görünümünü orta çağda almış olup, Bizans döneminde onarım görmüş ve sonra Türkler tarafından kullanılmıştır Surların içinde birkaç su sarnıcı ile orta çağa ait hamam kalıntıları bulunmaktadır
Surları yer yer iyi korunmuş durumda olup, oval planlıdır Batı surlarının ortasında yer alan giriş kapısının, ara mekânla savunma gücü arttırılmıştır Dış kale ve iç kale surlarından oluşan ve çok geniş bir alana yayılmış olan kalenin güney yamaçlarında yer alan yapı grupları, eski bir liman kenti olan ‘Arsinoe’ye kadar uzanmaktadır
Kalenin güney yamacında örneklerini Anemurium Antik Kentinde gördüğümüz örneklere benzer iki katlı mezar vardır Yapının üst örtüsü tonozlu olup, yıkılmıştır Kale girişinin sonunda bulunan ve duvarları halen ayakta olan yapının cami, bir rampa ile ulaşılan mekânın ise saray olduğu tahmin edilmektedir Sur duvarlarına yakın inşa edilmiş küçük ölçekte Geç Roma Dönemine ait hamam yer almaktadır Bu yapılar dışında Roma ve Bizans Dönemlerinde kullanılmış olan içleri sıvalı çok sayıda sarnıç yer almaktadır Son olarak Karamanoğulları döneminde iskân edilmiştir Anamur Kalesinin fethi sırasında anlatılan menkıbeden bu kalenin Selçuklu Ertokuş Bey tarafından imar ve zapt edildiği kaydedilmektedir
YELBİZ KALESİ
Bozyazı’nın yaklaşık 10 km kuzeydoğusundaki Tekedüz Köyündeki Derebaşı İlkokulunun önünden kuzeybatıya doğru 1 5 saatlik bir yürüyüşle çıkılabilen tepe üzerindedir
Büyük bir avlusu, iki geniş holü ve bazilika kısmının çoğu ayakta kalmış olan bu yapı bir manastırı andırmaktadır Giriş kapıları ve pencereleri yuvarlak kemer sistemi ile inşa edilmiştir İç duvarlarında aynı hizada yer alan kare formundaki delikler, üst örtünün ahşap çatı olduğu izlenimini vermektedir
Yapı grubunun doğusunda yer alan apsisi belirgin bazilika yapısının orta zemininde geometrik düzenleme içinde mozaik izleri mevcuttur Batıdaki büyük avlunun girişinin iki yanında yaklaşık 6-7 m yükseklikte kısmen ayakta kalmış karşılıklı iki kule mevcuttur Avlu duvarları önemli ölçüde tahrip olmuştur Yapının ön kısmında dışarıdan içeriye doğru derin bir kanalı olan ve merdivenle inilen bir sarnıç bulunmaktadır Doğuda yine sarnıç olduğunu sandığımız ikinci bir yapı yer almaktadır Manastırın batı yönünde küçük apsisli şapel binası, şapelin yine batısında dikdörtgen planlı apsisli ikinci bir şapel binası görülmektedir
|