Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Yazılar & Hikayeler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
arzi, hal, mevlanaya

Mevlana'ya Arz-İ Hal..

Eski 08-06-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Mevlana'ya Arz-İ Hal..




Mevlana'ya Arz-ı Hal



Yâ Mevlânâ! Yirmi birinci yüzyılın bütün kargaşa ve karmaşasından arınıp gönül memleketimden, kûşe-i uzletimden sesleniyorum sana
Biliyorum, insanlar ölüm tarihine 1273 kaydını düşse de, senin hâlâ bir post üzerinde, ellerin dizlerinde ve başın önünde dostlarını beklediğini biliyorum Hani ne diyordun:

“Ey birâder tû hemin endîşe-i
Mâ-bekaa tû üstuhân ü rîşe-i”

(Ey kardeş! Sen yalnızca duyuş ve düşünüşten ibaretsin! Geri kalanla sadece et ve kemiksin)
Yâ Mevlânâ!

Etimi ve kemiğimi duygu ve düşüncemden sıyırıp kimliğim ve bedenimle bu dünyadan sıyrılıp kapına geliyorum Pusulam kalp kalesini gösteriyor Yetmiş iki millete bir gözle bakan ve ne olursa olsun gelmesi için tüm insanlığa davetiye yollayan himmetinden, hikmetinden, muhabbetinden nasiplenebilmek için düşüyorum yollarına
Yâ Mevlânâ!

Bilesin, aklıyla övünen insanların hüküm sürdüğü bu dünyada ben bir deliyim Cinnetini cennetinde cünûn eden bir Mecnûn gibiyim Aklımı gönlümün güllerinde kül eyledim Ve kapına geldim Mevlânâ, sana güvendim:

“Ger der âyed âkılî gu râh nist
Ver der âyed âşıkî sad merhaba”

(Bir akıllı gelirse de ki ‘Yol yok sana’ Bir âşık gelirse ona yüz kere merhaba!) diyen sen değil miydin?

Yâ Mevlânâ!

Hâl ile kâl arasında, aklın ve aşkın ârâfındayım Hâlimi arz etsem sana Yüzyıllar önce bıraktığın bu dünyanın çürüyen yanlarını, bu yüzyılın insanı olarak hiç mahcup olmadan anlatsam sana Heyhat! Senin döndüğün gibi aşkla, meşkle ve şevkle dönmüyor dünya Sığınarak hoşgörüne, bağlanarak hoş gönlüne…

Yâ Mevlânâ!

Yana yana, kana kana anlatsam sana “Nice elbisesiz insanların ve nice insansız elbiseler”in hâlini hâlden anlayana, sana anlatsam…
“İn aşk kemâlest ü kemâlest ü kemâl
V’in akl hayâlest ü hayâlest ü hayâl
Dîdar cemâlest ü cemâlest ü cemâl
Nûrest ü visâlest ü visâlest ü visâl”

(Bu aşk kemâldir, kemâldir kemâl/ Bu akıl hayâldir, hayâldir, hayâl/ Bu yüz cemâldir, cemâldir, cemâl/ Nurdur, visâldir, visâldir, visâl) diyorsun ya hani…

Aşkın en olgununa ulaşmak, aklı eritip bir hayâlde yok olmak ve ebedî güzelliğin nûruna kavuşmak…Ve yine “Aşk, bir davaya benzer Cefa çekmek de şahide Şâhidin olmadan davayı kazanamazsın ki” diyorsun ya hani…
Şimdi sendeki bu aşk ummânının bir damlası da bizde olaydı Âh olaydı…Kolaydı Kolaydı o vakit et pazarında, şehvet mezarında can veren aşkın ellerinden tutmak Kolaydı o vakit cânı cânân için sevenlerin, cism ü cânı değil, bizzat aşkı seçenlerin ahvâlinden anlamak…

“Ben”liği küçülterek kara noktalara saklamak ve süveydâda kaybolmak kolaydı Hurûfî sevdâlar sokağında yolunu şaşıran, çıkmaza sapan Ayn, Şın ve Kaf’ların hattatı olmak o vakit çok kolaydı

Yâ Mevlânâ!

Kapına geliyor ve sana hâlimi arz ediyorum İnliyorum Bir Mesnevî’nin on sekiz beytinden ve bir neyin dokuz deliğinden sesini işitiyorum Kelâm senin ağzından dökülüyor nefes nefes Dinliyorum: “A şarhoş bülbül! Kara kış yüzünden ne vakte dek feryâd edeceksin? Hay bülbül! Cefayı anış yeter artık, şükret, vefadan bahset Şu iki karanlık yolda hiçbir şükrün yok ki şikâyetsiz olsun Yok ol, yokluğa dal da arılık-duruluk aynasını anlat Parça boşluğu bırak, tümü söyle
Dikeni bırak, gülü söyle O’nun sıfatlarından geç, zat’â bak Allah’tan söz aç

“Ey cân habâret hest ki cânânı tû kist?
Vey dîl habâret hest ki mihmânı tû kist?”

(Ey cân bilir misin cânânın kimdir? Bilir misin ey gönül misafirin kimdir?) diyorsun ya…Gözümde yaş, özümde savaş…Cânânımın, mihmânımın bir Elif’ine kurban olsun bu baş…



Yâ Mevlânâ!
Ölüm ne kadar manidârdı lûgatinde Ve hayat ne kadar dardı hakîkatinde Aşkın ve ölümün evlendiği, seven ve sevilenin vuslata erdiği bir düğün gecesi…“Hamdım, piştim, yandım” diyen gönlün kavrulursa…Toprak beden ölüm rüzgârına kapılır ve göklere savrulursa…İşte o vakit kırılır dizler ve dökülür dizeler:

“Bimirid bimirid ez-in aşk bimirid
Kezin aşk çü mirid heme ruh pezirid
Berayid berayid ezin hak berayid
Kezin hak çü ayid semavat bigirid”

(Ölünüz! Ölünüz! Bu aşkın yolunda ölünüz Ta ki yeniden dirilesiniz Kurtarın, kurtarın bu topraktan parçanızı! Ta ki göklere ersin eliniz!)
Arıyorum Mevlânâ

“Ba’d ez-vefat türbet-i mâ der-zemin mecûy
Kalbhâ-yı müminân türbet-i mezâr-ı mâst”

(Vefat ettiğimizde, türbemizi yerde arama! Bizim türbemizi inanan gönüllerde ara!)

Yerde gökte değil, cilalanmış âyînelerde görüyorum seni Aynalara yansıyan gölgeler kanat çırpıyor Kuşlar çırpınıyor Yolun sonu Simurg’a varıyor Yâ Mevlânâ! Bu seyr ü sûlukta inanan gönüllere rûhun eşlik ediyor hâlâ

Senem Gezeroğlu

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.