![]() |
Hikâye-İ Nakkaş-İi |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Hikâye-İ Nakkaş-İiHikâye-i Nakkaş-II Onca hikâyenin yaşandığı bu şehirde, elbet nakkaşın da bir hikâyesi vardı ![]() Hüsn-i Yusuf’tu adı ![]() Bu ad ona dedelerinden kalma bir addı ![]() ![]() Ne kadarı gerçek, ne kadarı masal, ne kadarı doğru, ne kadarı eğri… Masalımsı olsa da, gökten üç elma düşmezdi ![]() ![]() Hikâyenin en can alıcı noktasını kılıçtan ziyade, keskin bir söz teşkil ederdi ![]() “Devletlilerden uzak durasın!” Asırlar boyu bu söz tutulmuş, bu hikâyede devletten uzak durulmuştu ![]() Ne paşalığa heves etmişlerdi, ne beyliğe ![]() Ne elde tüfenk, ne belde kılıç… Geçimleri göz nuru alın teri… Babadan oğla geçen bir güzellik, bir gül sevdası… Nakış nakış dünyayı güle döndürmek hevesi ![]() Nakkaşın hikâyesinin başlangıcı, tâ asırlar öncesi dedesi Lâle-i Nûman Efendinin hikâyesiyle başlardı ![]() Lâle-i Nûman Efendi sağ kaşının üst yanında, tıpkı gelinciğe benzer kırmızı bir leke olduğundan ebe annenin “Lâle-i Nûman! Lâle-i Nûman!” -gelincik- diyerek bebeği eline almasından dolayı bu adı almıştı ![]() Alnına dökülen sümbül perçemleri sallandıkça gelinciği görünür, niçin ona “Lâle-i Nûman” denildiği herkesçe bilinirmiş ![]() Arkadaşlarının arasında “Bakir Nûman” diye de anılan Lâle-i Numan Efendi, kendine yol olarak sûfiliği seçmiş ve, “Olur a vazifelerimi yapamam, kul hakkına girerim!” deyip hiç evlenmemiş ![]() Payitahtta, Kocamustafapaşa’da şeyhinin sohbetinde bulunur, tekkenin bahçesinde lâleler, sümbüller yetiştirir, ulemadan, üdebadan, zariflerin muhabbetine nail olurmuş ![]() “Bizim yolumuzda ruhbanlık yoktur ![]() ![]() ![]() ![]() Aynı yıl bir de oğlu olmuş Lâle-i Nûman Efendinin ![]() Belki çiçekleri çok sevdiğinden, belki evladını güzellikte Yusuf’a, ona duyduğu muhabbette kendini Yakub’a benzettiğinden, belki de böyle bir geleneği başlatmayı düşündüğünden bir çiçek adı olan ‘Hüsn-i Yusuf’ ismini vermiş oğluna ![]() Padişahın ona, tekkesine olan muhabbetini çekemeyen, şeyhülislamlık makamının ona verilmesinden çekinen şeyhülislam, sadrazama: “Efendim bu adam arkadan kuyunuzu kazıyor ![]() Bu sözlere inanan sadrazam, padişahın Edirne’de olmasından fırsatla adamlarına emretmiş: “Uygun bir yerde çuvala koyup denize atın!” demiş ![]() ![]() ![]() Sadrazamın adamları Lâle-i Numan Efendinin boynuna ip takıp: “Sen ha! Sadrazam Efendimizi çuvala koydurup denize atmak ha…” diye suyun kenarına sürüklerken… Lâle-i Numan Efendi ağzını açacak olsa… Başlarındaki zorba: “Koman susturun” diyormuş ![]() Boynuna takılan iple yerlerde sürüklenip, başından bedeninden sızan kanlarla tam bir gelincik olmuş çuvalın ağzı bağlanırken: “Allah aşkı için durun evladıma bir sözüm, bir vasiyetim var ![]() ![]() Allah için; fitne çıkardığı için şeyh efendiyi boğanlar, Allah için durmuşlar ![]() “Evladım devletlilerden uzak durasın!” demiş ![]() ![]() Bu işten hoşnut olmayan fakat ellerinden bir şey de gelmeyen sadrazamın adamlarından birkaçı da çaresiz çuvalın uçlarından tutup boğaza bırakmışlar ![]() Başlarındaki ağanın: “Efendimiz emretti ![]() ![]() ![]() Bakir Numan Efendinin genç karısı bu kederle pek yaşamamış vefat etmiş ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
|