![]() |
Tasavvufta Ceviz Sembolü |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Tasavvufta Ceviz SembolüTasavvufta Ceviz Sembolü Ceviz sembolünde, zâhirden bâtına; bâtının da, aklımız elverdiğince, bâtınına inmeye çalışalım ![]() Hayatında hiç ceviz görmemiş birine taze cevizi göstersen, sadece dışındaki yeşil kabuktan ibaret olduğunu sanır; ısırmaya kalksa, acı tadından ağzı yüzü birbirine girer; içini kırıp bakmadan aklı yatmaz ve gözünün gördüğüne inanıp, birisi sorsa, yeşil renkli top gibi bir şey der! Çünkü, yeşil kabuğun altındaki gizli hikmetler kendisi için kafa gözüyle baktığında yoktur; ama, gönül gözüyle baktığında yeşil kabuğun bâtını hikmettir ![]() ![]() ![]() ![]() Bu nedenle, yeşil kabuklu cevizi görünce içindekini idrak edemeyip, sırf dışını söyleyene Avam denir ![]() Avam, eğer cevizin yeşil zâhir kabuğunu elinin boyanması bahasına zahmet edip açarsa, içindeki iki çenekli pürtüklü tahta gibi sert kabuğu bulur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Çünkü, aklî bilgisi ilerlediğinden, artık sadece bir sembol olan yeşil kabuğun altındakini, yani bâtınını, bilmektedir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Buna bakalım: Ceviz içinin dört lopu birbirinden ince kahverengi odunsu perdeyle ayrılmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Dolayısıyla tahta gibi sert ceviz kabuğu nasıl ki yeşil kabuk sembolünün altındaki hikmetse; aynı şekilde, lopları birbirinden hem ayıran, hem de ceviz içinin koz olarak tek bir bütün şeklinde kalmasını sağlayan odunsu ince perde de, sert tahta kabuk sembolün altında bir hikmettir ![]() Ceviz içi denilen kozun üzeri, sarımsı kahve renkli ve üzeri damar damar yaprak kıvamında ince mat bir zarla sarılıdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu zar da marifetle soyulduktan sonra beşinci aşamada artık ceviz içine ulaşılır ve afiyetle yenir ![]() ![]() ![]() Böylece, her üstteki bir altındaki için sembol, her alttaki de bir üstündeki sembolün içindeki gizli hikmettir ![]() Özellikle, ceviz içini saran ince saydam zar, Nur’la zulmetten kurtulduktan sonra, Hakikat’le arada kalan hicap, denilen tül perdeye benzer; araladıkça bir yenisi çıkar ve fluluk süregider ![]() ![]() ![]() Cevizin içi, bir anlamda, aranan, Hakikat midir ? Tabiî değildir; ama şimdilik, daha ötesi var deyip, duralım ![]() Bundan böyle, her akıllı insan, yeşil kabuklu taze cevizi gördüğünde; semboller perdesini üstte yeşil kabuk, altında sert kabuk, altında ince kabuk ve altında zar olmak üzere dört aşamadan sonra, en ortada ceviz içi hikmeti olduğunu bilecek ve söyleyecektir ![]() Öyleyse, bir anlamda, yeşil kabuklu ceviz sembolünün içindeki gizli hikmet cevizin kozudur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ama, akluhikmet sahipleri, ceviz içini eline aldığında hemen lüp diye yutmadan önce düşünür: “Acaba, cevizin içinde ne var? ” diye! ![]() ![]() Çünkü, aslında Hikmet saydığı, Hakikat değildir ![]() Çünkü, üzerindeki ince saydam zarı soyduğu andan itibaren, sanki Hakikat sandığı ceviz içi zâhir olmuş ve onun da içinde başka bir Hakikat’in var olduğu veya olabileceği idraki sarmıştır kâmil insan olmaya yönelen liyâkatli ve kifayetli insanı! İşte, tekâmülde istenilen de budur! Kâmil insan, böylece, bâtının da bâtını olabileceğini idrak edip, Hakikat arayışını sürgit devam ettirir; Hakikat’in içindeki Hakikat, Hakikat’ül Hakâyık, yani Hakikatler Hakikati’ni aramayı sürdürür ![]() Zaten, gizli hikmetler olarak tesmiye edilen, sembollerin ezoterik anlam derinliği bu aşamadan itibaren başlar ![]() ![]() ![]() ![]() Çünkü hikmet demek, bir insanın aklî kuvvetinin itidal noktası demektir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cevizin içinin içinde neler vardır? Meselâ, en önemlisi cevizin yağı ile ve azotlu maddeler vardır ![]() ![]() İşte, bu atomlar ve elementler, farklı miktar ve bileşimlerde olmak üzere, aynı cevizde olduğu gibi, sende de bende de vardır; tüm evrende de vardır ![]() ![]() ![]() Çünkü, artık cevize ismini ceviz içi geçmişte kalmış ve onun yerini şekil olarak aslında cevize hiç benzemeyen bir sıvı, yani ceviz yağı almıştır ![]() ![]() Öyleyse, ceviz içi bir sembol ve ceviz içinin gizlediği altıncı aşamadaki hikmet ceviz yağı ve terkibi olur ![]() Ceviz yağının sembol ve gizlediğinin hikmet olduğu nihaî yedinci aşamada var olan, cevizin sebebi hikmeti ve sebebi vücudu kuvvet, yani enerjidir ![]() ![]() Ancak, idrak edilebilen Yüce Kudret’in odağı Kâdiri Mutlak enerji! İnsanın ve var olan her şeyin Öz’ü olan enerji! Yoktan var olmayan ve kaybolmayan; ancak, hâlden hâle dönüşen tek kudret olan enerji! Doğmayan ve doğurmayan, her an başka bir şeen de bulunan enerji! Özetle, doğmayıp doğurmadığı için var olmayan, yegânelik sıfatı ile idrak edilebilen hiçlik ve yokluk ![]() ![]() ![]() ![]() Yeşil kabuklu taze ceviz sembolünün kemâl sahiplerine derece derece idrak ve iz’an ettirdiği işte bu gizli hikmetlerdir ![]() ![]() ![]() ![]() Cevizi insana dönüştürürsek; aynı, âlemlerin içinde milyar galaksiden biri Samanyolu, Samanyolunun içinde milyarlarca yıldız içinde Güneş, Güneş sisteminin içinde Dünya gezegeni, Dünyanın içinde Asya ile Avrupa arasında Anadolu, Anadolu’nun içinde İstanbul, İstanbul’un içinde bir insan, insan bedeninin içinde göğsü, göğsünün içinde kalbi, maddi kalbinin içindeyse nokta-i suveyda denilen basîret, yani gönül gözü! Gönül gözü, yani saydam bir küre; bir yanından sen Hakk’ı görürsün; öte yanından Hak seni görür; şah damarından daha yakın olduğu için! Aynaya bakan insanın “Yarattığın eseri beğendin mi?” sorusuna cevap vermesinin, abes sayılması da bundandır! Çünkü, adam “Ben sûretimde sîret” gördüm nasıl der; idrak etse bile, dili döner mi, sözü yeter mi ? Eğer yeterse, Hallac olur, Nesimî olur, Yunus olur! Doğrusu, YOK olduğunun acizini idrak eder! Eğer gözü açıksa, ÖZ’ünü sezebilir; aynı, cevizin özünde de kendisiyle aynı özü sezebileceği gibi! Üsküdarlı Aziz Mahmut Hüdaî, insanın gönlündeki ÖZ’ün sırrını, gönül gözüyle görene gönül diliyle şöyle fısıldar: Bir bak insanın gönlünde Beytullah var Niçin görmezsin ki, o evde Allah var ![]() Her ne varsa insanda var; insanda ara Hakk’ ı sen Sakın olma gafil, insanda Sırrullah var ![]() Bu itibarla, sembollerin içindeki gizli hikmetlerin tefekkürü çok derin olduğu gibi; bu tefekküre mesnet olabilecek maddî ve manevî kanıtların sadece akılla değil; ama, aynı zamanda gönül gözü olan basîretle gözlenip değerlendirilmesi gerekir ![]() ![]() Basîret olmadığı takdirde, zahirden bâtına nüfuz etmek mümkün olmaz ve sadece aklın etkinliği oranında bilinçlenme gerçekleşir ![]() ![]() ![]() ![]() Aynı ceviz gibi, birer teşbih ve birer mecaz vesilesi olan sembolleri de bu anlayış altında değerlendirmek ve içindeki gizli hikmetleri aramak doğru olur ![]() ![]() ![]() Bâtına inmek için de, şart olan zâhiri aşabilmektir! ![]() ![]() Zâhiri hiç yok saymadan; akılla zâhir, basîretle bâtın! ![]() ![]() kaynak:Tamer Ayan |
![]() |
![]() |
|