|
![]() ![]() |
|
Konu Araçları |
mevlâna’dan, sülûk, uyarılar, yolundakilere |
![]() |
Hz. Mevlânâ’Dan Sülûk Yolundakilere Uyarılar |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Hz. Mevlânâ’Dan Sülûk Yolundakilere UyarılarHz ![]() Bir tasavvuf ıstılahı olarak sülûk bir mürşid-i kâmilin idaresinde Allah’a vuslata çıkılan ve herkesinistidadı derecesinde makâm ve mevkilere ulaştığı manevî yolculuk, şeklinde tarif edilir ![]() ![]() Ana rahminden vefat edene kadar bir insan, zaten manevî seferde ve kendi tahakkuku ile iç içedir ![]() ![]() Şüphesiz bu manevîyat yoluna giren sâlikin/dervişin, bu yolda dikkat etmesi gereken bazı hususlar vardır ![]() ![]() ![]() 1 ![]() Gençlik gibi enerji-yoğun bir dönemde, nefsi kontrol altına almak, büyük önem arzeder ![]() ![]() ![]() Ne mutlu gençliğini ganimet bilip, borcunu öder ![]() Kudretli günlerinde güçlü kuvvetliyken sülûku başarır ![]() Çünkü gençken yemyeşil ter ü taze bir bahçe gibidir Meyvelerini esirgemeksizin bol bol yetiştirir Genç adamın kuvvet ve şehvet çeşmeleri sürekli akar Bedenin zeminini (temelini) onlarla yeşertir ![]() Gençlik donanımlı ve tavanı çok yüksek Dört duvarı sapsağlam bir eve benzer Ne mutlu o kişiye ihtiyarlık gelip çatmadan Boynunu liften örülmüş bir iple bağlamadan Toprak çoraklaşmadan(sülûk) işini başarmıştır Çünkü çorak topraktan asla güzel nebat bitmez ![]() Mevlânâ, verimli çağında bir dervişin, manevî eğitimini, gayret kemerini kuşanıp daha kolayca başarabileceğini bu şekilde revnaklı bir üslüpla dile getirir ve bu şekilde gençleri erken yaşta kemalât meyvelerini devşirmeye davet eder ![]() 2 ![]() Hikemlî bir zeminde bu fikri savunan Hz ![]() İhtiyârın gücü kuvveti kesilir, şehvet suyu akmaz olur ![]() Onun ne kendisine faydası olur ne de başkasına Kaşları eğer kuskunu gibi aşağı düşer Gözü yaşarır (fersiz kalır) görmez olur Yüzü buruşur kertenkele sırtına döner Dil konuşamaz, tat alamaz, dişleri kesmez olur Gün artık geçmiş vakit akşam olmuştur ![]() Beden bir leş gibi sallanıp topallamakta Manevî eğitim yolu ise oldukça uzun İşyeri (yani beden) artık harap ve yıkık iş işten geçmiş Bu mısralarıyla, Hz ![]() ![]() Ancak, Hz ![]() Sene geçti gitti vakit ekin (harman) vakti değil Yüz karanlığı ve kötü amelden başka mahsul yok Beden ağacının köküne artık kurt düştü O’nu koparmak ve ateşe atmak gerek Ey yolcu! Uyan artık kendine gel kendine Vakit geçti ömür güneşi kuyuya yöneldi Geri kalan bu iki günceğizinde kuvvetin varken Bari şu ihtiyarlığını Hak yoluna sarfet Elinde kalan şu son tohumu ek feda et ki Bu iki anlık müddetle uzun bir ömür bitsin Madem ki ışık veren bu çerağ henüz sönmedi Kendine gel de hemen fitilini düzelt yağını tazele Sakın yarın deme, zira ne yarınlar geçti Ekin zamanı tamamen geçmeden artık uyan 3 ![]() “Yarın yapacağım diyenler helâk oldu” hadîs-i şerifi, insan hevasının, hayra rağbetten uzak vadilerde faaliyet icra ettiğini ve sürekli erteleme ile helake sürüklendiğini gösterir ![]() Mevlânâ Hazretleri bu hadis-i şerife telmîhen şöyle der: Yarın öbür gün diye diye şu yankesici nefs Hep ömürleri çalar gider Bil ki bütün ömrün bu gündür ancak Başka gün değil, gel de şu düzenbazın va’dine inanma Varlık kemerini çöz de hizmet kemerini kuşan Artık şu yalancı nefsinden kurtul gitsin 4 ![]() “Bir işe azmedince artık Allah’a sımsıkı sırtını daya!” (Âl-i İmran/159) âyet-i kerimesindeki azm etmek, ciddiyetle bir işe yönelmeyi ifade eder ![]() Hz ![]() Köpekler bile gönlünü ilk kapıya sıkı bağlar Diğer köpeklere nasihat ederler: “Kemik yediğin ilk kapıya sıkı bağlan Yoksa Hak gözetmeyi terk etmiş olursun derler Bu mısralarda görüldüğü üzere, terbiye edilecek nefis, köpek metaforuyla dillendirilir ![]() ![]() ![]() Köpeğe bir kapıdan bir lokma ekmek verilse O kapıya bağlanır, hizmetkâr olur Sonunda o kapıya bekçi olur, ona eziyet edilse Hatta ona yemeği noksan verilse bile O kapıyı asla asla bırakmaz Orada kalır başka kapıya gitmez Oraya dışarıdan bir garib köpek gelse Kapıdaki köpekler onu gece gündüz terbiye eder İlk gittiğin kapıya git oradan nimetlendin O nimetin hakkı, gönlünü o kapıya rehin etmendir derler ![]() Bağlı olduğu kapıyı terkedip sadakat göstermemek, nimete şükür açısından da sıkıntılıdır davranıştır ![]() ![]() Ey azgın köpek veliyy-i nimetine isyân etme Tokmak gibi o kapıya bağlan o kapıda bekçilik et O kapıda (tembel olma) çalışkan ol da O kapıda sıçrayıp (yücelere) yükselesin 5 ![]() Elde edilen olgunluğun ortaya saçılması, sâlikin başına çeşitli belâlar açar; zira hazine, saklanmak gerek ![]() ![]() Tavus kuşunun kanadı canının düşmanı olmuştur ![]() Bir çok hükümdarı da kuvvet ve azameti öldürmüştür Masum ceylan göbeğindeki misk yüzünden avlanır Tilkiye postu için tuzak kurulur, fil, dişi için öldürülür Hz ![]() Tavus gibi kanadına bakma ayağını gör ki Kötü gözler sana pusu kurmasın Dağ bile kötülerin nazarıyla yerinden oynar Kur’ândaki nazar âyetini oku da anla Dağ gibi Hz ![]() ![]() Nazara uğradı da ayakları titremeye başladı İbret al da dağ gibi (yüce bir insan olan) Peygambere bak Bak O’na ey saman çöpünden daha değersiz olan adam Artık bundan sonra kendindeki hünerleri Kendindeki malı insanlara gösterme 6 ![]() Sâlik, olgunlaşma yolunda zahirî nimetlerini setretmekle birlikte, manevî hallerini de gizlemeli ![]() ![]() ![]() Mesela efendi yabancı bir yere gidince Kölesine kendi elbisesini giydirir Kendisi de kölesinin elbiselerini giyer Kölesini kendisine efendi yapar Kimsenin kendisini tanımaması gerektiği için Köleler gibi onun ardından gider Yani, kendini gizleyerek düşmanların fenâlıklarından korunmuş olur ![]() ![]() ![]() İlâhî şarabı içtiğin yerde sızıp kal orada yat Zira Meyhâneden çıkan sarhoş yolunu şaşırırsa Çocukların (bilmezlerin) maskarası olur ![]() Her nereye gitse yalpalar çamura düşer Onun halini anlamayan ahmaklar ona güler O bu haldeyken peşine takılan çocuklar Onun ne sarhoşluğunu bilir ne de şarabın neş’esini Allah sarhoşundan başka herkes Bu yolda çocuk mesabesindedir Heva ve hevesinden kurtulan kişiden başkası Buluğa ermiş (olgunluğa ermiş) değildir ![]() 7 ![]() Hz ![]() ![]() Dost yolda arkadaştır, sığınaktır İyi bakarsan görürsün ki yol sevgiliden ibarettir Dostlara, sevdiklerine ulaşınca sükût ol (sessizce)otur O halkaya kendini yüzük taşı yapmaya kalkışma İyi bir düşün de şu Cuma namazına bir bak Herkes toplanmış tefekkür halinde susup durmaktadır Sen de varını yoğunu (böylece mecliste) sükût diyarına çek Nişan arıyorsan kendini nişâne yapmaya kalkış 8 ![]() Zirâ sırları ifşâ etmek, hedefe ulaşmaya engeldir ![]() Her sırrı ifşâ etmek doğru değildir Zira bazen çift dediğin tek, tek dediğin çift olur Şayet aynanın saflığını yüzüne karşı söylersen Aynanın saflığı kaybolur buğulanır Buğulanır da bizi göstermez olur Hz ![]() ![]() Şu üç şeyi söylemekten dilini tut; Zehabın (kanâatin), zehebin (paran) ve mezhebin Çünkü bu üçünün düşmanı çoktur Düşmanın şayet bunları bilirse Sana zarar için pusuda fırsat bekler Sırrını bir tek kişiye dahi söyledinse İşte artık o sırra “Elveda!”de Zira iki kişiyi aşıp bir başkasına söylenen sır Artık şayi olur, yayılır gider Hz ![]() ![]() ![]() Üstü örtülü ve sırrı açığa çıkarmadan Kinayeli bir üslüpla meşverette bulun Hazret-i Peygamber (sav) üstü kapalı istişâre ederdi Cevap verenler, sırdan habersiz cevap verirlerdi Sâlik’in değil kendi sırrını, başkalarının sırrını da saklamalıdır ![]() Allah bir kimsenin ayıp ve kusurunu örtmek isterse Ona, ayıplı kulların ayıbını yaymama meyli verir ![]() 9 ![]() Hz ![]() ![]() ![]() Hz ![]() Kimseden bir şey isteme ki Kimseden bir şey istemezsen, Ben kefilim Cennete de girersin, Allah’a da ulaşırsın”, buyurdu Bunu duyan sahabi bu kefillik yüzünden o hale geldi ki Hz ![]() ![]() Elinden kamçısı yere düşüverdi Hemen inip kendisi aldı, kimseden istemedi Kul ol da yeryüzünde at gibi özgür ol Cenaze gibi kimsenin boynuna binme (yük olma!) |
![]() |
![]() |
|