08-06-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Nefsin Halleri,Bela Ve Afiyet
Nefsin Halleri,Bela ve Afiyet
Nefsin iki hali vardır Biri bela, diğeri afiyettir
İnsan, başına bir bela geldiği zaman bağırır, çağırır Durmadan Allah-u Zülcelal'e şikayet eder ve güya Allah-u Zülcelal'e darılır Her şeye itiraz eder Allah-u Zülcelal'i töhmet altına almak ister Ne sabretmeyi bilir, ne de bir nasihatçiye uyar Yalnız kendi aklına göre Allah-u Zülcelal'e (haşa) eş bulma yoluna gider ve uygunsuz bir yaşam şekline girer
Ama rahata kavuşunca, ondan daha iyisi yoktur Güler, oynar, sevinir Hemen, hiç zaman kaybetmeden şehvet yollarına koşar Hiçbiri ile yetinmez Elindeki eskiyince, hemen yenisini aramaya başlar Yemek beğenmez, içkilerin her çeşidini sofrasında bulundurur Hatta hanımını bile başından atıp yeni bir hanım arar Araba da onun için çok mühimdir
Bu hususta çok titiz davranır ve en son model arabalara biner Daima o gün için en iyi şeyleri ister Elinde hazır olan her şeye bir ayıp bulur; hemen onun yenisini tedarik etmek için çabalar
Böylece bütün rahatını kendi eliyle kaçırır Hal-buki her şeyin kendisi için olmadığını bilmez Buna akıl erdiremeden, iyi sandığı şeylerin peşinde dolaşır durur
İşte bu haller; insanı yorar Elde bulunan şeylere razı olmamak, insanı türlü türlü güçlüklere sürükler Sonu gelmeyen eziyet, içinden çıkılmayan felaketler ve ruhi bunalımlar alır başını gider
Dünyalığı olduğu halde, rahat etmesi gerekirken, kendi eli ile kendi keyfini kaçırır Bir de bakar ki; ömür bitmiş, fırsatlar elden kaçmış ve bu hırsı kendisini mahvetmiş
Bundan sonra öbür alemin işi başlar İnsan ölür, sorguya çekilir, hesap veremez Çünkü düzenli hiçbir iş tutmamıştır Bazı evliyalar buyurmuştur ki;
"Bu dünyanın ve öbür dünyanın en çok cefasını çekenler, kendilerine ait olmayanı isteyenlerdir Yapamayacakları işlerin peşinden koşanlardır "
Bir insan düşünelim ki; bir zamanlar her türlü maddi sıkıntıyı çekmiş ve bu sıkıntıları onun manevi durumunu da bozmuştur Bu haldeyken sadece başında ki bu belanın gitmesi için dua eder Yalnız bunun için Allah-u Zülcelal'e yalvarır Bir gün duası kabul olunur, çektiği bütün sıkıntılar kaybolup gider Tabii olarak bir rahata kavuşma olur
Böyle olunca bu insan daha önce düşmüş olduğu bütün sıkıntıları unutur Sanki hiç sıkıntı çekmemiş ve bütün ömrünü böyle rahat geçirmiş gibi davranır Allah-u Zülcelal'i unutur, O'na kulluk etmez Her türlü günahı işlemekten de geri kalmaz Bu adamın hali nasıl olacak Elbette ;
"İyi olur ” denilemez Tam tahmin edildiği gibi dünyada israfın yolunu tuttuğu için her şeyi kısa zamanda biter, yine darlığa düşer Artık eski halini dahi mumla arar Böylece sürünerek perişan olup, ölür gider Ama bununla bitse yine iyi; bütün bunların bir de kıyamet gününde hesabını vermek vardır
Oysa bu insan, beladan kurtulduğu vakit, derhal Allah-u Zülcelal'e şükredip taat ve ibadetin yolunu tutsaydı, bir daha eski haline düşmezdi
Elinde bulunanla yetinip, başka insanların peşine düşmemiş olsaydı, ömrü rahat içinde geçerdi Hem dünyası, hem ahireti kurtulmuş olurdu Öyle ise  
Ey Nefsim! Şayet dünya ve ahiret selametini istiyorsan, sabırlı olmayı öğrenmen lazımdır Elinde bulunanla yetinmeyi bilirsen, rahat edersin Daima Allah-u Zülcelal'in vermiş olduğu nimetlere şükredersen Allah-u Zülcelal de senin üzerindeki nimetini artırır
Elinde olanlara kanaat edersen asıl zenginliği bulmuş ve ruhen rahat olmuş olursun Dünyevi bir sıkıntıya düştüğünde senden daha kötü durumdakileri düşün Fakirleri ve senden daha çok borç içindekileri düşün
Senin sıkıntının onların sıkıntıları yanında hafif olduğunu görür Allah'a şükredersin Ahiret amellerine bakınca; senden daha ileridekileri düşün, salih amel yapanları, geceleri ibadet edenleri düşün
Senin amellerinin onların amelleri yanında ne kadar hafif kaldığını anla ve Allah'a yönel Bu söylediklerimizi iyi anla ve nasıl davranman gerekiyorsa, öyle ol!
Hz Pir-i Muazzam Gavsı Geylani(k s a)
|
|
|