Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Yazılar & Hikayeler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
orucu, söz

Söz Orucu..

Eski 08-06-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Söz Orucu..




Söz Orucu






‘Evinsiz darı gibi…’ derdi babaannem

Lüzumsuz ve boş konuşana; çok konuşup da hiçbir şey söylemeyene



Görünüşte darıdır, ama boştur içi…



Ondan öğrendiğim onlarca deyimden biriydi bu

Böyle bir evde büyüdüm ben



Çiğlik yapana ‘yontulmadık’ denilen, yine babaannemin deyişiyle ‘zevzeklik’ etmenin hoş görülmediği bir evde
Susmak, olup biteni ve hayatı ‘dinlemek’ti bize öğretilen

Ve orada insanlar gözleriyle konuşurdu…


O kadar azdı ki kelimeleri, belki de ihtiyaçları yoktu Ama ne de güzel anlaşırlardı! Yaşamayan bilmez susarak konuşmanın lezzetini
Sonra anladım ki kelimeleri olur olmaz sarf etmemek, eskitmemek gerek

Söyleyince bir ateş gibi çıkmalı ağzından
Varıp bir gönlü imar etmeli



Bir savaşı bitirmeli Yunus’un dediği gibi

Susmanın erdem olduğu zamanlar vardı

Allah dostları ‘kıllet-i kelam‘ derlerdi buna…



Az yer, az uyur ve az konuşurlardı



Kâmil insanın vasıflarından biriydi az konuşmak

Sözlerin boşlukta yitip gitmediğini düşünürdü onlar
Her harfin kaydı tutuluyordu ve hesabı verilecekti

Söz, altın ve gümüş soyundan sayılırdı



Değerliydi, boşa sarf edilmezdi ve söylenecekse mücevher rengiyle renklenmeliydi



Söylediklerinde de şiir oluyordu sözleri Şiir, susmaktan doğup geliyordu
Geçende bir dostla konuşuyorduk

‘Söz orucuna girdim‘ dedi

Şaşırdım
Nasıl bir şeydi bu?



Bir meziyet gibi anlaşılsın istemediğinden, sıkılarak anlattı “Çekiliyorum eve, dedi Bir gün hiçbir kelam etmiyorum Dua ediyorum, okuyorum Kendimi ve kainatı dinliyorum…”



Muhteşem bir huzur duyduğunu, bildiğimiz oruç nasıl insanın bedenini rahatlatıyor, sağlıklı kılıyorsa, söz orucunun da ruhu dirilttiğini anlatıyor



Üzerimize yapışmış bunca söz, bunca dedikodu, bunca gıybet kirinden başka nasıl arınabiliriz ki!
Biliyorum, bizim dinimizde böyle bir ibadet yok; ama o gün bugündür, ‘söz orucu‘ ile düşüp kalkıyorum



Herkesin, ama herkesin ölesiye konuşmak, konuşmak, konuşmak istediği;
ama konuşmaların içinin bütün bütün ‘evinsizleştiği’ bir zamanda,



Hz Meryem’e öykünüp söz orucuna girmek ne soylu bir eylem!



Hazreti Meryem, mazhar olduğu mucize kendini belli etmeye başladığında, insanlara ne diyeceğini, durumu onlara nasıl izah edeceğini bilememenin kederini yaşıyordu



Çare olarak yerini terk etti
Şehir dışında sakin bir dağ eteğine yerleşti



Doğum sancıları arttığında Ruh ona, “Sakın üzülme!” dedi, “Rabbin senin alt yanında bir su arkı meydana getirdi Haydi hurma dalını kendine doğru silkele, üzerine taze hurmalar dökülsün


Artık ye, iç, gözün aydın olsun!



Eğer herhangi bir insana rastlarsan, ‘Ben Rahman’a konuşmama orucu adamıştım; de, o yüzden bugün hiç kimseyle konuşmayacağım



Daha sonra Meryem çocuğu kucağına alıp akrabalarına getirdi



Etrafındakiler şaşkın bir şekilde ona ve kucağındaki çocuğa baktılar



Bunun nasıl olduğunu, ailesinde iffetsiz bir kimse olmamasına rağmen Meryem’in nasıl böyle bir şey yapabildiğini sordular Hz Meryem “Bana değil, çocuğa sorun” dercesine çocuğu gösterdi



“Nasıl olur da beşikteki bebekle konuşuruz?” dediler
Derken bebek, “Ben Allah’ın kuluyum, O bana kitap verdi ve beni peygamber olarak görevlendirdi” dedi (Meryem Suresi 22-33 arası ayetler)

Sözün büyüsüne inananlar, bu azgın çağda ‘Yedi Uyurlar‘ gibi mağaralara çekilecek, Hz Meryem gibi söz oruçlarına girecek ve Hz Peygamber’in huzurunda bir bedevinin hakaretleri karşısında sükut eden Hz Ebubekir gibi susacak…



Susacak ki onun yerine melekler konuşacak

Yahut Beckett gibi susmayı bir sanata dönüştürecek
O Beckett ki, 1969 yılında Nobel Edebiyat Ödülü’nün kendisine verildiğini duyduğunda, hiçbir tepki göstermemiş, tek kelime söylememişti

Çünkü Charles Juliet’nin dediği gibi,

“Görünmezi görenlere özgü bir bakışı var“dı onun, “Teselli edilemeyen Beckett“tı o

Ah, şimdi yalnız kahvelerde, kadınların beş çaylarında değil, ‘edebiyat sohbetleri‘nde, sanat mahfillerinde ve dinî sohbetler için toplanılan mekânlarda bile diz boyu ‘evinsiz söz‘, gıybet, dedikodu!



Söz’ün onuru ve hatırı için susmak gerek
Söz orucuna girmek…
Evet, Hz Meryem’inki gibi bir yürek ister,
Hz Ebubekir’inki gibi bir sabır
Ya da Beckett gibi kendi başına bir dünya olmak…

Ali Çolak




Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.