|
![]() ![]() |
|
Konu Araçları |
amerikalının, cevaplar, hakkındaki, müslümanlık, sualine |
![]() |
Bir Amerikalının Müslümanlık Hakkındaki 23 Sualine Cevaplar |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Bir Amerikalının Müslümanlık Hakkındaki 23 Sualine CevaplarBir Amerikalının Müslümanlık Hakkındaki 23 Sualine CEVAPLAR Amerika'nın Utah eyaletinin Salt Lake City şehrinde avukat Rulon S ![]() ![]() 1 ![]() ![]() ![]() ![]() CEVAP:1 Müslümanların alimi de, cahili de, genci de, ihtiyarı da Rabü'l-âlemîn olan Allahu Teala'ya şöyle inanır : Allahu Teâlâ Var'dır; Birdir; Varlığının evveli yoktur; Varlığmın ahiri yoktur; Ne kendisi yaratılmışlardan birisine benzer, ne de yaratılmışlar kendisine benzer; Varlığı, başka bir varlığa dayanmaz, kendi zatı ile vardır ![]() ![]() ![]() Hiç bir vâsıtaya muhtaç olmaksızın, Her şeyi bilir; Her şeyi işitir; Her şeyi görür ![]() Mutlak hayat sâhibi'dir; mutlak kudret sahibidir; mutlak irade sâhibidir ![]() Diler, dilediğim yapar ![]() Kelam sıfatı ile de muttasıfdır; sese ve harfe muhtaç olmaksızın söyler; peygamberleri vasıtası ile insanlara kitaplar gönderir ve göndermiştir ![]() Bu sıfatların zıtları, Allâhu Teâlâ hakkında düşünülmez ve düşünülemez ![]() Allahu Teâlâ, kainatın şeriksiz ve nazirsiz yaratıcısıdır; yaratan, yarattıklarını yaşatan, öldüren, sonra yeniden diriltecek olan, iyi kulları için ni'metler, kötüler için de azab hazırlayan O'dur ![]() Biz Cenab-ı Hakk'ın âsârından kudret ve azametini, yüksek sıfatlarını düşünür, zat ve mahiyetinden bahsetmeyiz ![]() İşte, istisnâsız, her Müslüman'ın Allahu Teâlâ hakkındaki inancı böyledir ![]() ![]() * * * 2 ![]() ![]() C E VA P : 2 Hıristiyanlar, umumiyetle Teslis'e yani Allah'ın hem üç, hem bir olduguna inanırlar ![]() Ekânîm-i Selâse dedikleri bu üçüzlü ilah telakkîsinde ihtilaf etmişlerdir ![]() ![]() ![]() Diğer kısmı ise; Uknûm'un biri Allah, biri Meryem, birisi de Îsa olduğunu söyleyip, Îsa aleyhisselâm'ın Allah'ın oğlu olduğunu kabul ettikten sonra kendisinde nâsûtî ve lâhûtî iki tabiat bulunduğunu ve bu iki tabiatın da bir'e inkılâb ederek, Hazret-i Îsa'nın, nâsûtiyyeti ile muhdes ve mahluk bir insan olduğuna, lâhûtiyyeti ile de Hâlik ve gayr-ı mahlûk, ilah olduğuna inanırlar ![]() İşte Hıristiyanların Ekânîm-i Selâse dedikleri bunlardır ![]() Biz ![]() ![]() Bizim îman ve i'tikad ettiğimiz Allah, birinci suâlin cevabında da bildirildiği üzere asla teaddüt, tecezzi ve inkısam kabul etmez ![]() Hıristiyanlıktaki Ekânîm-i Selâse akîdesini kabul etmeyişimizin sebebini kısaca izah edelim : Bilinmelidir ki, Müslümanlık, akla büyük bir mevki vermiştir ![]() ![]() Ekânîm-i Selâse akîdesindeki Allah'ın hem üç, hem bir olması ciheti ise aklen açık bir tenakuz teşkil eder ![]() Üç uknûmdan birisi sayılan Hazret-i Îsa'nın sonradan dünyaya geldiği kabul edildiğine göre, kendisi doğmazdan evvel, mevcut kainatın Allah'tan hâlî bulunması îcab eder ![]() Üç uknumdan mürekkep lûhiyyet câmiasınm vücûdu bundan cüz' olan Hazret-i Îsa'nın bulunmasına muhtaç olması lazım geleceğine göre böyle bir ihtiyaç aczi ve müstelzimdir ![]() ![]() Bunun içindir ki, kilise mensublarından bazıları bu Ekânîm-i Selâse'yi bir Allah'da olan Vücud, Hayat ve ilim sıfatlannın remzi olmak gibi te'vil yolu na kaçmış olmalarına rağmen bir çokları bunu da reddetmişlerdir ![]() * * * 3 ![]() ![]() C E V A P : 3 İkinci suâlin cevâbında da açıklandığı üzere Hıristiyanların i'tikadına göre: Hazret-i isa, (hâşâ) Allah'ın oğludur ve üç uknûmdan biridir ![]() ![]() Kendisinin yeryüzünde çok ibadet ettiği, bilahare Yahudiler elinde asılarak öldürüldüğü, öldürülmek istenildiği zaman kaçıp gizlenecek bir yer aradığı, gizlendiği yerde tutularak asılırken şiddetli teessürler gösterdiği: «ilâhî, İlâhî, beni niçin terk ettin?» diye Cenab-ı Hakk'a halinden şikayet ettiği, öldürüldükten sonra da cehenneme inip Hazret-i Adem ile zürriyetinden olan bütün peygamberleri oradan çıkardığı, üç gün sonra ölülerin arasından kalkarak göklere çıktığı ve Kaadir-i Mutlak olan Baba'nın sağ tarafında oturduğu iddia edilmektedir ![]() Biz Müslümanlar bu iddiaların ve akîdelerin hiç birisine inanmayız ![]() ![]() ![]() O halde, hadis olan bir varlık için Kadîmlik, mümkün olan bir varlık için Vâciblik, mütegayyir olan bir varlık için de Dâimlik tasavvur edilemez ![]() Eğer, iddia edildiği gibi, Hazret-i Îsa'da İlahlık olsa idi —Hıristiyanların dediklerine göre— kavimlerin en zaîfi ve âcizi olan Yahudilerin elinde aciz kalıp kurtulmak için bir sığınacak yer aramak lüzûmunu duyar mı idi? Sonra, çok ibadet ettiği söylenilen Hazret-i Îsâ'nın, şayet kendisinde bir İlahlık vasfı bulunsaydı, bu, Tanrı'nın, kendi kendisine ibâdet etmesi gibi abes bir hareketi, Tanrı'ya isnâda kalkışmak demek olmaz mı idi? Hazret-i Îsâ'nın ülûhiyyeti iddia ve öldürüldüğü de kabul edildiğine göre, o halde ölümünden sonra kainatın devam ve bekaası Tanrısız nasıl mümkün olabilmiştir? Hazret-i Îsâ'nın Allah'ın oğlu Sıfatı ile Baba'nın (Allah'ın) sağ tarafında oturduğu iddia olunduğuna göre, bu da kendisinin Allah'tan ayrı bir varlık olduğunu kabul ve aynı zamanda Allah'a da bir mekan ve cihet isnad etmek demek değil midir? ![]() ![]() ![]() Eğer Hazret-i İsa'ya Tanrı'lık atfı incil'lerde görülen Peder ta'birinden ileri geliyorsa, bu ta'bir hakîkî ma'nada olmayıp, mâlik ve hâfız ma'nasındadır ![]() ![]() incil'lerde Cenab-ı Hakk'ın yalnız Hazret-i Îsâ'nın değil, insanların da pederi olduğu yazılmakta ve nitekim Matta İncili'nde şöyle denilmektedir : - «Ne mübarektir sulh ediciler, zira onlara evladu'llah tesmiye olunacaktır ![]() «Tâ ki, semâvatta olan Pederinizin evlâdı olasınız ![]() ![]() ![]() ![]() Eğer pederlik, oğulluk, Hazret-i Îsâ hakkında hakîkî ma'nada ise, insanlar hakkında da, hakîkî ma'nadadır ![]() ![]() Eğer Pederlik, sâir insanlar hakkında mecaz ![]() ![]() ![]() Hazret-i Îsâ'nın kendisinden önce gelen peygamberler gibi bir peygamberden başka bir insan olmadığı Matta İncil'indeki şu fıkralardan da açıkça anlaşılmaktadır : «Ve Orşelim'e girdiğinde, bu kimdir? diyerek bütün şehir tahrik olundu ![]() ![]() ![]() «Ve onu Haça gerdikten sonra elbisesini kur'a atarak taksim ettiler ![]() ![]() ![]() ![]() «Ve vâki' oldu ki ![]() ![]() «İmdi 0'na bunun cümlesi neredendir? diyerek O'nun hakkında sürçerler idi ![]() 'Bir peygamber kendi vatanından ve kendi hanesinden gayrı yerde i'tibarsız değildir, dedi ![]() ![]() ![]() Biz Müslümanların Hazret-i Îsâ hakkındaki i'tikadımıza gelince: Hazret-i Îsâ, ancak peygamberlik mertebesine haiz mümtaz bir beşerdir ![]() ![]() ![]() ![]() Daha önceki peygamberler gibi, Hazret-i Îsâ' ya da Allah tarafından peygamberliğini te'yid için, hastaları ilaçsız iyi etmek ve hattâ Allah'ın izni ile, ölüleri diriltmek gibi mû'cizeler verilmiş ve kendisine ilahî emir ve nehiyleri bildiren ve tebdil ve tahrife uğramıyan hakîkî İncil ayetleri dahi vahy edilmiştir ![]() Hazret-i Îsâ, kendisinden önce gelen bütün peygamberleri ve ezcümle Hazret-i Mûsâ'yı ve O'na verilmiş olan Tevrat'ı tasdik ettiği gibi, kendisinden sonra gelecek olan ![]() ![]() Hazret-i Îsâ, kavmine: «Allâhu Teâlâ benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir ![]() ![]() ![]() ![]() İşte biz Müslümanların Hazret-i Îsâ hakkındaki nakle ve akle dayanan inancımız bundan ibarettir ![]() * * * 4 ![]() ![]() C E V A P : 4 Üçüncü suâlin cevabında da yazıldığı üzere Hı*ristiyanlar Rûhu'l-Kudüs'ün Allah ile zat bakımından bir olduğunu onun Allah'tan (Baba'dan) çıkıp Îsâ'nın cesedine hulûl ile birleşmiş bulunduğunu iddia edegelmişlerdir ![]() ![]() Müslümanlık Allah'a ibadet ederken, ibâdete karışacak riyâyı bile Tevhîd'e aykırı görmüş ve bunu gizli şirklerden saymıştır ![]() ![]() Ancak, Allahu Teala'nın halk edip Hazret-i Âdem'den itibaren, peygamberler de dahil olmak üzere, bütün insanlara nefh eylediği beşerî ruhlardan başka peygamberlere ilâhî vahyi tebliğ eden ve Rûhul' - Kudüs denilen bir meleğin varlığına da inanırız ![]() Şu halde, ruhlar da ve Rûhul'-Kudüs de mahlukdurlar ![]() ![]() ![]() ![]() Hazret-i Îsâ'nın rûhunu, Hazret-i Meryem'e nefha mc'mur olunan ![]() ![]() Bu Rûhü'l-Kudüs'le te'yid olunan yalnız Hazret-i îsâ değildir ![]() ![]() ![]() Binâenaleyh şâir mahlûklar gibi bir mahlûk olan R û h u ' l - K u d ü s ' ü Allah'ın zâtından bir parça saymayı, nasıl imkân dâiresinden uzak görürsek onu bir beşer olan Haz r e t - i Îsâ'nın varlığına bürünmüş saymayı da o derece yersiz ve mânâsız buluruz ![]() İşte biz Müslümanların Rûhu'l-Kudüs hakkındaki inancımız bundan ibarettir, 5 ![]() ![]() ![]() C E V A P : 5 Sünûhat ile zihne def'aten gelen ve Hads "intiııtion" denilen bir duygu kasd ediliyorsa bu, her şahısta ve her zaman vâkidir ![]() ![]() Sühûnat ile, ilham kasd ediliyorsa bu, eski zamanlarda olduğu gibi, bugün de, yarın da vâki olabilir ![]() Nitekim Peygamberimiz'den önceki peygamberler zamanında bâzı sâlih kulların kalblerine Allah tarafından, peygamberlerin tebliğ buyurduğu şeriat ve hükümlere muvafık olmak şartı ile bâzı ulvî mazmun ve ma'nalar vüdur ettiği gibi Peygamberimizin ümmetinden bâzılarına da aynı şartlar dâiresinde, gerek bundan evvel ve gerek şimdi böyle mazmun ve ma'nalar vürûd etmiştir ve edebilir ![]() Sünûhat ile, Allâh'dan gelen Vahiy murad ediliyorsa bu, Cenâb-ı Hakk'ın dînî hükümlerini, insanlar arasından seçtiği peygamberlerine Melek vâsıtası ile veya başka bir sûretle tebliğ ve telkin buyurması demektir ki, Vahy'in ilk Hazret-i Âdem'e sonuncusu da Âhir Zaman Peygamberi olan Hazret-i Muhammed aleyhisselâm'a vaki olmuş ve ilâhî Vahy kapısı Peygamberimiz ile ebediyen kapanmıştır ![]() ![]() * * * 6 ![]() ![]() C E V A P : 6 Biz Müslümanların inancına göre Cennet ve Cehennem elle tutulur, maddeten belirli yerlerdir ![]() ![]() Cennet, Allâhu Teâlâ'ya şerik koşmaksızın îman ve ibâdet eden ve Allah'ın bütün emirlerini tutub, sakınınız dediği şeylerden sakınan ve her ne sebeple olursa olsun Allah'ın afvıne nail insanların iyiliklerinin mükâfatını görecekleri ebedî saadet yurdudur ![]() Cehennem ise Allah'ı tanımayan veya Allah'a îman ve ibâdette şerik koşan, Allah'ın emirlerini yerine getirmeyen insanların kötülüklerinin cezasını çekecekleri azap yeridir ![]() Yoksa, Cennet ve Cehennem, yapılan herhangi bir iyilik ve kötülükten dolayı vicdanen huzur veya azap duymak demek olmadığı gibi mevhum bir mükâfat ve cezâ şartı da değildir ![]() Kâinatın yaratıcısı olan Allah'ın, mutlak adalet sahibi olduğu muhakkaktır ![]() ![]() ![]() tülüğün karşılığını dünyâda görmedikleri, tecrübe ve müşahede ile sabit olduğuna göre, bunun, her hak sahibine hakkının verileceği ve İlâhî adaletin tamamiyle tecellî edeceği bir âhiret âlemine, bir umûmî muhasebe ve ceza gününe bırakıldığı bedihî, binnetice Cennet ve Cehennem'in aklen de kabul ve teslimi zaruridir ![]() İslâm akidesine göre hiç bir şahıs başkasının günâhını yüklenemeyeceği gibi hiç bir kimse de başkasının günâhını bağışlama veya bağışlatma salâhiyeti mevcud değildir ![]() ![]() Şu var ki, günahkâr bir insanın dünyâda iken günâhının uhrevî cezasından kurtulması için bir takım çâreler vardır ![]() Eğer işlenilen günah Cenâb-ı Hakk'a karşı işlenmişse o günahtan dolayı şiddetli nedamet ve pişmanlık duymak ve bir daha işlememek azrni ile ona tevbe etmek ve afv için de Allah'a yalvarmak lâzımdır ![]() Fakat işlediği bu günah, Namaz, Oruç, Zekât ve Hac gibi ibâdetlerin terk edilmesi suretiyle vuku bulmuş ise, bunlara dâir yapacağı tevbeler yukarıda zikredilen şartlar (nedamet, azim ve af dileme) ile beraber terk ettiği ibâdetleri kaza etmek suretiyle yerine getirmekle de mukayyeddir ![]() Bununla beraber köprü ve çeşme yaptırma gibi umûmun menfaatlerine yarayan ve sadaka-i cariyeden sayılan işleri sağlığında işlerse, dinimizde, bunların, günâha keffâret olacağı da bildirilmiştir ![]() Eğer işlenilmiş olan günah, herhangi bir şahsın hakkında tecavüz ise, o günâhın işlenmesinden tövbe etmekle beraber, uhrevî cezasından alâkalı şahıs ile veya ölmüşse veresesiyle helâlleşmek suretiyle kur*tulmak mümkün olabilir ![]() Binâenaleyh Müslümanlıkta bir kimsenin her*hangi bir din adamı önünde günâhını itiraf etmesi, kendisini günâhından temizleyemeyeceği gibi, Allah nâmına günah bağışlama salâhiyeti de hiç bir kim*seye verilmemiştir ![]() Şu kadar ki, Cenâb-ı Hak tarafından Âhirette Resul-i Ekrem Efendimize ve şâir peygamberlere ve onlara ittibâ eden evliyâ-yı kiram'a günahkârlar hakkında şefaat edebilmek müsaadesi ihsan buyrulacağına inanırız ![]() Günahlarından dolayı tevbe etmeden ölen bir Müslüman için, hayatta bulunan akrabası veya her*hangi bir din kardeşi tarafından dua edilir, onun günahına keffâret olmak ve sevabı ona bağışlanmak üzere sadaka verilir, onun nâmına hayır ve hasenat yapılırsa, Allah'ın afvına mazhar olması umulabilir ![]() ![]() * * * 7 ![]() ![]() ![]() CEVAP:7 Biz Müslümanlar, ruh ile cisimden mürekkep bulunun her ferdin madde âlemi olan dünyaya gelmeden önceki hayatı ruhi olup cismâni olmadığına ve ruhla*rın da cisimlerden önce yaratılmış bulunduğuna ina*nırız ![]() İnsan idrâki, ruhun hakikat ve mâhiyetini kavrayabilecek bir kabiliyette olmadığı için ruhanî hayatında ne şekilde ve nerede cereyan ettiği dinimizde açıklanmamıştır ![]() ![]() Bununla beraber yakıynen inanırız ki, Allâhu Teâlâ'nın emri ve takdiri veçhile her insanın ruhu yalnız ![]() ![]() ![]() ![]() Müslümanlık, Hindiler'de ve Câhiliyyet Devri Arapların'da görüldüğü üzere ruhların, doğup duran insan ve hayvanların bedenlerine dâimi surette ve lâalettâyin girip çık*makta bulunmaları gibi bir Tenasüh inancına asla yer vermediği gibi Hazret-i Îsâ'nın ruhu hakkında bir nevi tenâsüha kayan Hıristiyan akide*sine de inanmayız ![]() Biz ![]() ![]() Kader hakkındaki inancımıza gelince; Allâhu Teâlâ'nın bütün olacak şeylerin olmadan önce, ne zaman olacağını, nerede olacağını, nasıl olacağını, en ince taraflarına varıncaya kadar bilip, onları olacakları şekillere göre Ezel'de tâyin ve takdir bu*yurmasına «Kaza» ve bu olacak şeylerin Allâhu Te*âlâ'nın, Ezel'de takdir ve tâyin ettiği zamanı gelince mukadder şekle uygun olarak halk ve îcad buyur*masına da «Kader» denir ![]() ![]() Müslümanlık’da Kader ve Kazâ'nın her ikisinin bir manâya alınarak yukarıda tafsil edilen hususların Ezel'de tâyin ve takdir buyrulması şeklinde tarif edildiği de vardır ![]() Binâenaleyh biz Müslümanlar kâinattaki her hâ*disenin Cenâb-ı hakk'ın ilim ve iradesiyle, Kaza ve Kaderiyle vücûda geldiğine inanırız ![]() Bununla beraber, insanların mükellef ve mesul oldukları bir takım işlerde, sa'y ve hareketin de bir hisse ve alâkası vardır ![]() Cenâb-ı Hak insanlara bu hususta bir irâde ve kudret vermiş ve bu iki kudreti insanların işleyecekleri işlerini takdir ve yaratmada sebeb-i adî kıl*mıştır ![]() Müslümanlık'da insanların bir işi işlemeyi veya işlememeyi tercih edebilme meleke ve kabiliyetleri*ne «Külli irâde» denir ![]() Kudret de, insanın yapacağı için her cüz'ü mey*dana gelirken insanda hâsıl olan kuvvet'dir ![]() İnsanın, kudret denilen kuvvetini istimal eder*ken işlemek veya işlememek ![]() ![]() O halde bir iş kesb bakımından insana, îcad ve yaratmak bakımından da Cenâb-ı Hakk'a râcîdir ![]() İşte Cenâb-ı Hakk insanları bu cüz'î irâdelerinde serbest bırakmış olduğundan İlâhî kaza ve kaderini onların cüz’î irâde ve ihtiyarlarına raptetmiştir ![]() ![]() O halde insanlar yaptıkları işleri mecburî olarak yapmadıkları gibi yaptıklarının da yaratıcısı kendileri değildir ![]() Ecel: Ölümün vakti, Allâhu Teâlâ tarafından takdir ve tâyin buyurulan zaman, demektir ![]() Her hangi bir suretle ölen veya öldürülen kim*senin kendi eceliyle öldüğüne inanırız ![]() Ecel gelmeden ölünmeyeceği gibi, ecel geldik*ten sonra da kalınamaz ![]() Çünkü Cenâb-ı Hakk kullarının ecellerini daha onlar dünyâya gelmeden önce, Ezelde takdir ve tâ*yin buyurmuştur ![]() Bununla beraber hayâtımızın ne zaman ve şekilde sona ereceğini bilmediğimiz için her türlü tehlikelerden sakınmakla memur ve mükellef bulunduğumuz gibi bu hususta gerek şahsımıza ve gerek başkalarma karşı olan kötü irade ve hareket lerimizden dolayı da mes'ülüz ![]() Binaenaleyh kendisini veya başkasmı öldüren kimse emr-i ilahîye muhalefet ederek cüz*î iradesini kötüye kullanmış olduğundan dünya ve ahirette cezaya müstahik olur ![]() * * * 8 ![]() ![]() ![]() CEVAP: 8 Gaye bir işi işlemeden evvel o işten ne gibi neticeler husüle geleceğini düşünmek ve tasarlamaktır ![]() ![]() Bu düşünce evvelce zihinde bulunmayan bir işi ve akibetini zihinde tasarlamak demektir ki, insanlara has kılınan ve bilgisizlik ifade eden bu hal ve şan, alîm olan Allahu Teala hakkında asla tasavvur olunamaz ![]() Binaenaleyh insanlara izâfe edilen işde gaye, AIlah'a izafe edilen işde de hikmet aranır ![]() Dünyaya getirilişimizde de Allahu Teala'nın bir garaz ve gayesi değil, fakat hikmeti vardır ![]() Biz Müslümanlar kainatta hiç bir şeyin boş yere yaratılmadığına, bilakis her şeyde Allah'ın bir hikmeti bulunduğuna ve bütün kainatın insana müsahhar ve insanın menfaatine elverişli bir durumda yaratıldığına inandığımız gibi bu kadar şerefli bir mevkie yükseltilen insanın da; Rabbü'l-Alemin olan bir Allah'a her türlü eksiklik şaibelerinden ârî, hâlis bir îman ile ibadet etmek, a h î r z a m an peygamberi vasıtası ile tebliğ buyrulan emir ve nehiyler dâhiresinde hareket etmek ve hayatta meşru şekilde çalışıp kazanmak ve sıhhat ve hayatını tehlikeden korumak ve herkes hakkında daima iyilik düşünmek gibi bir takım vazifelerle mükellef bulunduğuna ve namzet bulunduğu ahirct saadetine liyâkatini de ancak bu vazifeleri yerine getirmek suretiyle isbat edebileceğine inanırız ![]() * * * 9 ![]() C E V A P : ? Müslümanlık'ta bir insan öldükten sonra ferdî hüviyetini ancak rûhî olarak taşıyacaktır ![]() ![]() ![]() Müslümanlıkta îmanlı olanlar Mahşer'de insânî hüviyetleriylc bütün güz ![]() ![]() ![]() ![]() * 10 ![]() 11 ![]() ![]() ![]() C E V A P : 10 ve 11 Allah'a ibadet îmanla mukayyeddir ![]() Bir insan Cenab-ı Hakk'ın Varlığını, Birliğini, kudret ve azametini bütün kemal sıfatlariyle beraber kendi kendine anlayıp icmâlen îman edebileceğinin aklen imkânı kabul olunabilirse de Allah'a ibadet bahis mevzuu olunca mutlaka ilahî ta'lîme ihtiyaç vardır ![]() İşte bu ta'lîm Müslümanlık'da kemâlini bulmuş, İslamiyet gerek îman ve gerek ibadet usûlünü bütün teferruatiyle tesbit ve takrir etmiştir ![]() A) Müslümanlığın îman esasları : 1 — Bütün kemal sıfatları dairesinde Allah'a, 2 — Allah'ın Meleklerine, 3 — Allah'ın peygamberlenne vahiy ile kitaplar indirdiğine, 4 — Allah'ın insanlara gönderdiği peygamberlere, 5 — Ahiret gününe, 6 — Kader'e, hayır ve şer her şeyin yaratıcısı Allahu Teâlâ olduğuna, öldükten sonra dirilmeye şeksiz ve şübhesiz îman ve i'tikad etmek ve bunları dil ilc de söylemek ![]() B) Müslümanlığın ibadet esasları : l — Allah'dan başka İlah olmadığına ve Hazret-i Muhammed Aleyhisselam'ın Allah'ın Resulü olduğuna şehadet etmek, 2—Namaz kılmak, 3 — Zekat vermek, 4 — Hacc etmek, 5 — Ramazan orucunu tutmak, Bunlar Bir Müslüman'ın müslümanlığının alametleridir ![]() Farz olan beş vakit Namaz tek başına da, bir îmam'a uyularak da kılınabilir ![]() ![]() ![]() Zekat ve Oruç şahsen îfâ edilen mâlî ve bedenî birer ibadettir ![]() Hac, hali vakti yerinde bulunan ve şartlarını câm'i olan müslürnanların ömürlerinde bir def'a, muayyen zamanda, Mekke'de muayyen mekanda, muayyen şartlar dâiresinde îfâ edecekleri bir ibâdettir ![]() Bütün bu ibadetlerin kabulü için her hangi bir teşekküle veya gruba dahil olmak îcâbetmez ise de, bu ibadetleri dînimizin ta'rif ettiği şekilde yapabilmek için onları Öğrenmek ve doğru bir şekilde îfâ etmek zarûreti vardır ![]() Bunun içindir ki, Müslümanlığın dînî ve dünyevî bütün hükümlerini Kur'an-ı Kerîm ile Peygamberimiz'in Hadîslerinden istihraç ve tesbitte gösterdikleri şâyân-ı hayret muvaffakiyet ve ihtisaslarından dolayı Müslüman din alimleri arasında Mezhep İmamları olarak: Hanefî, Şafiî, Ma1ikî, Hanbelî diye anılan ve îman ve ibadet esaslarınıda aralannda herhangi bir ihtilaf bulunmayan dört büyük zattan birisinin bu husustaki dînî anlayışına tâbi' olmakta ve dinde onun öğreticiliğini kabul etmekte kolaylık ve fayda mülâhaza oluna gelmiştir ![]() Allah'ın Kitabını, Resülullâh'ın Hadîslerini bu Mezhep imamları kadar anlamak kudretinde bulunan bir Müslüman için, bu Mezheb îmamlarından birine tâbi' olmak ihtiyacı bahis mevzuu değil ise de, anlayışı ne kadar kuvvetli olursa olsun bu dört büyük İmamın anlayışından daha anlayışlı ve bütün ictihad şartlarına haiz bir şahsın ortaya çıktığı görülmediğinden Müslümanlar bu dört büyük Mezhebten her hangi birine bağlı kalmışlardır ![]() Bu hayatta necat bulmak için ne yapmak lazım geleceği soruluyor ![]() Biz Müslümanlar dünya ve ahiret saadet ve selametini ancak Allah'ın ve Resülullâh'ın hayat verici emirlerine tâbi olmakta buluruz ![]() Allâhü Teâlâ dünyevî ve uhrevî kurtuluş yollarını insanlara gönderdiği peygamberleri vasıtası ile göstermiştir ![]() Binaenaleyh Allah'a ve Allah'ın en son gönderdiği Ahir Zaman Peygamberi Muhammed Aleyhisselam'a inanan ve O'nun: Yapınız, dediği şeyleri yapan ve yapmayınız, dediği şeylerden sakınan ve insanlara muamelesinde doğru hareket eden bir kimse için bu hayatta da, ahiret hayatında da felah ve necat muhakkaktır ![]() Dinimizin akîdelerine göre yaşamayan bir insanın ne olacağı meselesine gelince : Eğer bir kimse yukarıda sıralanan îman esaslarına şüphesiz olarak inanır ve kabul eder, Namaz'ın, Zekat'ın, Hacc'ın ve Oruc'un Allahü Teala tarafından emir olunduğunu, Allah ve Peygamberimiz tarafından bildirilen her şeyin hak ve gerçek olduğunu kabul ve tasdik eder de bunların îcabını yerine getirmekte ihmal gösterirse, dînimizde o kimse günahkar bir mü'min ve müslüman sayılır ![]() Allah'ın afvine nail olamazsa, ahiret'de bu ihmâlinin cezasını çektikten sonra îmânı sebebiyle Cennete girer; dünyada da maddî ve manevi bazı felâketlere uğraması mümkündür ![]() Fakat Müslümanlığın yukarıdaki esaslarından velev bir tanesini veya herhangi bir farzı inkar veyahut Allah'ın haram kıldığını helal i'tikat eden kimsenin Müslümanlık dışında kaldığına da biz Müslümanlar kanaat ve hükmederiz ![]() İslam Dîninden bu şekilde çıkan veya dünyada islam câmiasına dâhil olmak istemeyen kimsenin ahiret'de sonu gelmeyen bir azaba uğrayacağına ve böylelerinin dünyada dahi maddî ve manevi ba'zı felaketlere uğramalarının mümkün bulunduğuna inanırız ![]() Binaenaleyh Hazret-i Adem'den itibaren bütün peygamberlerin tebliğ buyurdukları dînin aslı Müslümanlık olduğuna ve Peygamberimiz vasıtası ile tebliğ buyrulan Müslümanlığın ise, kendisinden önce insanlar tarafından yapılmış olan tahrifâtı izale ve dîni aslî şekline irca' eylediğine ve kıyamete kadar bütün beşeriyetin dünyevî ve uhrevî saadetlerini sağlayan mütemmim ve mükemmil hükümleri de muhtevi bulunduğuna göre dünyada ve ahirette selamet manasına gelen Müslümanlığa inanmayanların dünya ve ahiretteki şahsî kayıplarının ve zararlarının neler olabileceğini de akl-ı selim sahiplerinin takdir ve tahminlerine bırakırız ![]() * * * 12 ![]() ![]() CEVAP: 12 İnsan Allah'ın şerefli bir mahlûku ve kuludur ![]() insan Allah yanındaki şerefini yükseltmiş Allah'a ma'nen yaklaşmış olur ![]() Ancak bu yaklaşmanın en üstün derecesi kendilerine tahsis buyrulan mertebeleri itibarı ile Allahu Zü'1-Celâl'in her şekle girebilecek kabiliyette yarattığı Melâike-yi kiram ile, insanlara gönderdiği Peygamberlere ve Peygamberlerin ümmetlerinden olan Velîlerine bahşolunmuştur ![]() Cenab-ı Hak maddîlikten münezzeh olduğundan bu yaklaşma ma'nevi olarak vahiy ve ilham suretleri ile kendilerine vukubulan tecelliyat-ı İlâhiyedir ![]() ![]() işte Müslümanlık Allah ile kul arasındaki ma'kul münasebetleri akla ve nakle dayanarak bu suretle en kafi şekilde tesbit ve tayin ettiğinden insan'ın Allah'a bu suretlerin dışında herhangi bir suret ve şekilde fi'lî ve nisbî bir yakınlığı kabul edilemez ![]() Her şeyin tek yaratıcısı olan Allah, insanı da maddî unsurlardan, evvelâ ana rahminde bir damla su, sonra o suyu bir kan pıhtısı haline getirmek, sonra onu bir et parçası yapmak ve et parçasını kemiklere kalb etmek ve kemiklerin üzerine et giydirmek ve en sonunda onu bir insan yavrusu olarak tasvir ve önceden yarattığı rûhunu onun mini mini bedenine nefheylemek ve muayyen zamanı gelince onu annesinden doğurtmak suretiyle dünyaya getirdi ğine gene akla ve nakle dayanarak inanır da bunun dışında akla ve nakle uymayan akîde ve nazariyeleri reddederiz ![]() * 13 ![]() ![]() C E V A P : 13 insanların ölümlerinden tekrar dirilecekleri güne kadar, bulundukları aleme Müslümanlık'ta Kabir alemi denir, yani Berzah alemi ![]() Kıyametten i'tibaren devam edecek olan ebedî hayata da Ahiret hayatı denir ![]() Biz Müslümanların bu husustaki inancımız şöyledir : Her insanın ölümünü müteakip, ruhu cesedine taalluk edecek, Münker, Nekir adında iki Melek gelip, ona: Rabbin Peygamberin kim, dînin, kitabın nedir? diye soracak, muvafık cevab verenlerin yerleri manen ve ruhen birer cennet bahçesi olacaktır ![]() Cevap veremeyenler ise, tafsîli din kitaplarımızda beyan olunan şiddetli ve ahiret'e kadar devam edecek olan bir sıkıntı içinde kalacaklardır ![]() Ahiret'de ise herkes dünya'da işlediği amel ve hareketlerinden yalnız Cenabı Hakk'a hesap verecek, hiç bir kimsenin en küçük bir iyiliği ve kötülüğü karşılıksız kalmayacaktır ![]() Neticede insanlar amel ve îmanlarına göre Cennet veya Cehennem'de yer alıp ![]() ![]() * * * 14 ![]() C E V A P : 14 islam dîni insan fıtratına, akl-ı selîme uygun yegâne ilahi din ve bütün peygamberlerin tebliğ eyledikleri dînin mükemmel ve mütemmim bir şekli olduğundan her akl-ı selîm sahibi, bu mübarek dînin Kitabını ve onu bütün beşeriyete tebliğ buyuran Ahir Zaman Peygamberinin Hadîslerini (Sözlerini, işleri ve hallerini) tetkik edip onuncu sualin cevabında sıralanan îman ve ibâdet esaslarını kendisi bilfiil okuyup bilmekle veya bir ilim adamı tarafından kendisine bildirilmekle tasdik ve ikrar edecek olursa Müslüman olur ![]() ![]() Müslümanlığa girebilmek için başkaca dînî bir merâsime ihtiyaç yoktur ![]() Müslümanlık kadını, cemiyetin yarısı sayar, onu fıtratının ve hayattaki vazîfelerinin gerektirdiği haller müstesna olmak üzere hemen her şeyde erkekle müsâvî tutar ![]() Müslümanlık kadının erkekle olan münasebetlerini yardımlaşma Ve müsâvât esası üzere tanzim etmiştir ![]() Erkeklerin meşru sûrette kadınlar üzerinde hakları olduğu gibi kadınların da erkekler üzerinde hakları vardır ![]() ![]() Müslümanlık kadına saadet ve itmi'nan sağlayan ve onun halkolunduğu vazifeyi hakkıyla eda edebilmesine yarayan bir takım hak ve vazifeleri erkeğe; aile nizamının ve içtimâî esasların yerleşmesi için de erkekleri için kadınlar üzerine bir takım hak ve ![]() ![]() Müslümanlık dîni vazifelerin îfasında erkeği ve kadını bir tutmuş, dînî ve içtimaî hayatta kadınların haklarını tanımış, kendilerinin âhirette erkekler gibi mükafatlandırılacaklarını da va'd etmiştir ![]() Müslümanlık kadını; kız ana ve zevcelik hallerinde her birisinde beklediği takdîr, riâyet ve adâletin son derecesine kadar tatmin etmiştir ![]() Müslümanlık, uhrevî saadet yurdu olan Cennet'in, anaların ayağı altında bulunduğunu bildirmek suretiyle anneliğin kadrini ve şerefini en yüksek dereceye çıkarmıştır ![]() Kız çocuğunu hor ve hakir görmeyi veya onların helâkine sebep olmayı menetmiş ve bu gibi kötü hareketleri takbih etmiştir ![]() Müslümanlık kadına hayat hakkı, nafaka hakkı, kocasından veya ebeveyninden veya akrabasından mîras hakkı tanımıştır, Müslümanlıktan evvel, istenildiği kadar kadın almak serbest iken, erkeklerin böyle sayısız kadınlara sahip olması gibi bir âdeti ortadan kaldırmayı istihdaf eden İslam Dîni büyük ve önüne geçilmez zaruretler haline münhasır kalmak şartı ile bir erkeğin en çok dörde kadar evlenmesine cevaz vermiş ise de bunu gayet ağır ve adeta tahakkuku imkansız şartlara bağlayarak bir kadınla iktifa edilmesini aile saadeti için esas tutmuştur ![]() Müslümanlık kadına îcâbında boşanmayı talep etme hakkını verdiği gibi nikah akd edilirken boşama hakkının erkeğin elinde değil de kadının elinde bulunmasını şart koşabilme hakkını da bahşetmiştir ![]() Müslümanlık kadını yemek pişirmek, çamaşır yıkamak ve sair ev işlerini görmeye icbar etmediği gibi, kendi çocuğunu, süt anneyi emmemezlik etmedikçe bizzat emzirmeye de mecbur tutmamıştır ![]() ![]() Müslümanlık kadına, âdâbına riayet etmek şartı ile, ticaret ve sanatla da meşgul olmaya îcâbında askerlikteki yardım hizmetlerini îfâ etmeye de müsaade etmiştir ![]() * * * 15 ![]() ![]() ![]() CEVAP: 15 Biz Müslümanların akîdesine göre «Hayır», insanlar için maddî ve manevî fâidesi olan, «Şer» de ![]() ![]() Bir şeyin Hayır veya Şer oluşu haddi zâtında ise de hassaten ilahî emrin veya nehyin taalluk edişi de onu te'yid etmiş ve mâhiyetlerini bize bildirmiştir ![]() ![]() ![]() Müslümanlık şunu da kaydeder ki, bazı şerlerin şer olma sı bize göredir ![]() Mâhiyetleri bakımından hakîkî sayılan bazı şerlerin maddî veya ma'nevî birer müvâzene ve dolayısiyle hayır amili oldukları görüldüğü gibi, ferdler hakkında zararlı gibi görünen bazı şeylerde de çok zaman umumu ilgilendiren bir menfaat bulunduğu görülür ![]() Bu böyle olduğu gibi, bazan ferdin hayrına olan bir şeyin umumu zararlandırdığı da görülür ![]() Kezâ bazan kendimiz hakkında hayır sandığımız bir şeyin, şer ve şer sandığımız bir şeyin de, bazan hayır getirdiği vâkidir ![]() Binaenaleyh şerden kaçınmakla beraber, bir felaket ve zarara uğranıldığında da ye'se ve fütûra düşmemek îcâbeder ![]() Biz Müslümanlar hayr'ın da şerr'in de yaratıcısı Allahu Teala olduğuna ve Allahu Teala'nın imkan dairesinde bulunan her şeyi yarattığına, fakat kendisinin hayra rızâsı olup, şerre rızâsı bulunmadığına, hayır ve şer, irade ve kesb bakımından insana; vücuda getirilmiş olması bakımından da Allahu Teala'ya râci' olduğuna inanırız ![]() Şüphe yok ki şerri işlemekle, şerri yaratmak bir değidir ![]() İnsanın irâdesine taalluk eden bir şer yaratıcısı olan Allah için abes teşkil etmez; musavvir-i hakîkî güzeli de çirkini de tasvir eder ![]() Cenab-ı Hakk, hayrı da şerri de; insanların kullanmakta serbest bulundukları cüz'î irade ve kesbleri ile mukayyed olarak yaratmış olduğu içindir ki, insanlar hayır işlerinden dolayı mükafata, şer işlerinden dolayı da mücâzâta müstahik bulunmuşlardır ![]() Binaenaleyh Müslümanlık hayır ve şerri, sadece psikolojik zihnî bir hal olarak kabul etmez ![]() * * * 16 ![]() ![]() ![]() C EV A P : 16 Müslümanlıkta temiz olmak şartı ile bütün yer yüzü Müslümanlar için ibâdet mahallidir ![]() Cami ve mescitler Müslümanların birbirleri ile tanışmak ve kaynaşmak, Allah'a topluca ibadet ve niyazda bulunmak gibi ulvî gayelerle te'sis edilmiş ve Cuma ve Bayram namazları ile beş vakit namazın cemaatle kılınması için tahsis olunmuş mübârek yerlerdir ![]() Nerde ve ne zaman olursa olsun, Müslümanlardan zengin olanlar, servetleri ile ve zengin olmayanlar da bedeni mesaîleri ile Cami, ve mescitlerin yapım ve bakımlarına katılmayı dînî bir vazîfe saydıkları gibi hali vakti yerinde olan zenginlerden ve devlet ricâlinden ve hükümdarlardan müstakilen câmiler yaptınp, tahsis ettikleri vakıflarla da onların bakımlarını sağlayanlar pek çoktur ![]() Bugün de cami inşâsını ve bakımını müstakilen deruhte etmek hamiyyetini gösteren Müslümanlara sık sık rastlanmaktadır ![]() Türkiye'deki câmi ve mescidler durumları ve idâreleri bakımından şu kısımlara ayrılırlar : A) Bakımı Vakıflar Umum Müdürlüğüne ait olanlar, B) Bakımı vakfın mütevellîsine ait olanlar, C) Bakımı câmi derneklerine ait olanlar, Ç) Bakımı mahalle halkına âit olanlar, D) Bakımı köylüye âit olanlar ![]() A grubuna dâhil câmi ve mecsidlerin müstahdemlerinin aylıkları Devlet teşkilâtına dâhil olan Diyanet işleri Reisliğince tavsiye edilir ![]() B grublarına tâbi' olanların masrafları Vakıflar Umum Müdürlüğünün mürâkabesine tabi' olarak mütevellisi tarafından, vakıfların gelirinden tevsiye edilir ![]() C grubuna dahil olanların masrafları, aylık aidatla, teberrüler ve çeşitli gelirlerden tesviye edilir ![]() Ç ve D grublarına dahil olanların masrafları da mahalle ve köy halkı tarafından salma suretiyle karşılanır ![]() İnşâ ve ta'mîrine Vakıflar Umum Müdürlüğünce az çok bir yardım yapılır ![]() * * * 17 ![]() ![]() ![]() ![]() C E V A P : 17 Müslümanların mukaddes kitabı Kur'an-ı Kerîm'dir ![]() ![]() Kur'an-ı Kerîm'in lafzı da ma'nası da doğrudan doğruya Allahu Teala'nın vahyidir ![]() Allâhu Teâlâ onun eşsizliğini ve mu'cizeliğini bizzat beyan ve ilan buyurduğu gibi hiç bir tağyir, tahrif ve tebdil edilemiyeceğini ve yine bizzat hıfz-ı emanetine aldığım da tekeffül etmiştir ![]() Bu keyfiyet vâkıalarla da tahakkuk etmiş bulunmaktadır ![]() Dînimizde ikinci derecede mukaddes kitabımız olan Peygamberimiz'in sözlerini, işlerini tasviblerini bildiren hadis kitabları'dır ![]() Peygamberimiz'i her hususta örnek tuttuğumuz ve muktedâ-bih tanıdığımız için onun Hadisleri, Sünneti de biz Müslümanlar için büyük bir kudsiyet taşımaktadır ![]() * * * 18 ![]() ![]() C E V A P : 18 Her Müslüman, beş vakit Namazla, Oruç, Hac, Zekat gibi ibabetleri ilahî bir otoritenin ve dînî selâhiyete haiz herhangi bir şahsın delâletine lüzum olmadan kendi başına îfâ eder ![]() Ancak cemaatla kılınması îcâbeden Cuma ve Bayram namazları ile beş vakit namaz câmide cemaatla kılındığı takdirde bu namazları vazîfelendirilmiş olanlar kıldırırlar ![]() Beş vakit namazın topluca kılınması için, farzlar edâ edilirken, varsa vazifeli imamlar, yoksa imamlık yapabilecek bir Müslümana uyulur ![]() ![]() * * * 19 ![]() ![]() C E V A P : 19 Bütün Müslümanlar dînî rehber olarak en başta, islam Dînini beşeriyete tebliğ buyuran Âhir Zaman Peygamberi Hazreti Muhammed Aleyhisselâm'ı tanırlar ![]() O'nun tebligatını ve ta'lim ve neşr vazifesini ifâ etmiş bulunan Ashabına ve büyük islam alimlerine saygı gösterirler ![]() Binaenaleyh Müslümanlık'ta Papalık gibi bir dînî liderlik tanınmamıştır ![]() Devletçe tayin edilip öteden beri dînî vazifelerde istihdam olunan me'murlar şunlardır : A) imam ve Hatibler : Cami ve mescitlerde Cuma ve Bayram namazları ile vakit namazlarının kıldırırlar ![]() B) Vâizler : Cami ve mescitlerde Müslümanlara ibâdet ve akâide âid va'z u nasihatte bulunurlar ![]() C) Müftüler : Her vilayet ve kazada dînî teşkilâtı idare ederler ve şahıslar veya dâireler tarafından sorulacak din meseleleri cevablandırırlar ![]() D) Diyanet işleri Reisi : Türkiye'deki bütün İslâmî teşkilatın umumî müdürü ve mercii olmak üzere Başvekil tarafından intihab ve Reisicumhur tarafından tayin olunur ![]() * * * 20 ![]() ![]() ![]() ![]() CEVAP: 20 Mu'cize peygamberlerin, peygamberliklerini te'yid için Allah'ın izniyle gösterdikleri hârikulâde hâdiselerdir ![]() Mu'cize, Allahu Teala'nın kendi eseri olan kainatta ve kainatta cârî bulunan kanun ve nizamlar üzerinde istediği gibi tasarrufa kaadir bulunduğunu ve ilâhî kudret ve irade karşısında herkesin ve herşeyin aciz olduğunu ifade eder ![]() Müslümanlık, zâhirî sebepleri, âlemin nizâmını ve âdî illet ve maslahatlarını kabul etmekle beraber, bu sebep ve illetlerin fevkinde onların hepsine hâkim bulunan ilahî kudret ve iradeye inanmayı da emreder ![]() ![]() İşte mu'cize de bu ilâhi irâdenin başka bir sünnet ve Âdet-i İlâhiyyesi olarak eseridir ![]() Çünkü, ilâhî irâdenin cârî âdetler ve zâhir sebeb ve illetler dâiresinde görülmekte olan tecelliyâtı, bu ilâhî irâdenin tam vaktinde zuhur eden tecelliyâtı demektir ![]() Fakat ilâhî irâde bazan da vâsıtasız ve maddî sebepsiz olarak ölülerin dirilmesi, kamerin bölünmesi ve parmaklardan ve kuru taşlardan suların fışkırması ve cansız eşyâdan seslerin gelmesi gibi tecellî eder de bu hâdiselerin gördüğümüz ve bildiğimiz cârî kanunlarla ve zâhirî sebeplerle îzâh edilmesi güç olur ![]() Zâten mu'cizeliği de bu güçlüğünden ileri gelmektedir ![]() Mu'cize haddi zâtında aklen mümkün bir nizâmın ve âdetin kezâ mümkün olan diğer bir nizam ve âdetle li-hikmetin ve maslahatın tebdilinden ibaret bir harikuladedir ![]() Tabiî kanunların ittıradına ve bilinen ve tecrübe edilen hadiselerin ma'lüm olan seyir ve cereyanların da halen bir ihtilâfa rastlanmamasına bakılarak bunların asla değişmez ve değiştirilemez olduklarına hükmetmek kudret-i İlâhiyenin şümûlünü ve mâhiyyetini anlamamak demektir ![]() Tabiat kanunları için vâciblik ve zarûrîlik olmadığını anlamayan akl-ı selîm sâhibi kalmamıştır ![]() ![]() ![]() ![]() Mûcizeler, Allah'ın izni ve irâdesi ile sâir peygamberler gibi Peygamberimiz tarafından da gösterilmiş ve O'ndan sonra bu kapı kapanmıştır ![]() Şu kadar ki, Peygamberimiz'in ümmetinden olup ibadet ve istikametleri ile Allah'a manen yaklaşan evliyadan da peygamberimize izâfeten ba'zı harikulâdeliklerin zuhuru mümkün bulunmuştur ![]() Fakat buna kerâmet denir ve kerâmetle mu'cize arasında büyük farklar vardır ![]() insanların ilim ve fenle yahud herhangi bir maddî vâsıta ile gösterdikleri fevkaladelikler, maddî sebeplere dayandığından mu'cize ve keramet değildir ![]() Bunların mûcize ve kerametle mukayese edilerneyecegine ve aralarında bir münasebet bulunmadığına inanırız ![]() * * * 21 ![]() C E V A P : 21 On ve onbirinci suallerin cevâbından da anlaşılacağı vechile, Müslümanlıkta halen mevcut olan dört mu'teber Mezheb herhangi siyasî veya idarî bir maksad ve tertibe dayanan teşekkül değildir ![]() Bu mezhebler dînî anlayışın amelî sahâdaki tatbikatını ifâde ederler ![]() Esâsen Müslümanlık mezheb teşkilini dînî zarûretlerden saymamıştır Belki İslamdaki dört mezheb mahza dînî ve ilmî hayatta ferdlerin aciz ve ihtiyacın dan doğmuş bulunmaktadır ![]() Mezheb imamları olmak üzere kabul ve ta'zim edilen büyük din alimleri, dînin esas kaynaklarından çıkardıkları hükümleri ortaya koymuşlar, daha sonrakiler de kendilerinin bu husustaki ihtisas ve isâbetlerini takdir ederek onlara uymuşlar ve diğer Müslümanlar dahi kütleler hâlinde onlardan her birine tâbi' olmuşlardır ![]() İşte Müslümanlıktaki bu dört şekil dînî anlayış ve tatbikatın her birine ![]() ![]() Müslümanlıkta bu keyfiyetten başka organize bir grup mevcud değildir ![]() * * * 22 ![]() Biz Müslümanlara göre Cenab-ı Hakk, yeryüzünde ilk önce insan olarak, Hazret-i Âdem ile Hazret-i Havva'nın cesedlerini yaratmış, onlara ruh vermiştir ![]() ![]() insanın maddî varlığını teşkil eden unsurlar, ne gibi safhalar geçirirse geçirsin, insan yapısındaki insan unsurundan başka bir mahiyet taşımaz ![]() Bu husus insanda böyle olduğu gibi sair canlılarda da böyledir ![]() Hiç bir nevi, diğerinin mahiyet ve hususiyetini taşımamaktadır ![]() ![]() ![]() Binâenaleyh Müslümanlık bir canlının zamanla veya tekâmül yolu ile bambaşka bir şekil ve mâhiyet alacağını kabul etmez ![]() Akıl ve zekası ile kâinata hakim olmağa çalışan ve bu şerefe de lâyık bulunan insan neslinin herhangi bir hayvanın tekâmülünden meydana gelmiş olduğunu farzetmek, gözlerimizin önünde cereyan edip duran tabîî kanunları, hâdiseleri, akıl ve mantığı hiçe saymak demektir ![]() Eğer tekâmül kanunu tabiî bir kanunsa, onun da devam ve ittırâdı zarûrî idi ![]() ![]() İşte Müslümanlık bu gibi inanışları fikrî sapıklık sayar da insanı insan, hayvanı da hayvan olarak kabul eder ![]() O halde insan, yeryüzüne insan olarak çıkmış ve çıkmakta ve insan olarak yaşamış ve yaşamakta ve insan olarak ölmüş ve ölmektedir ![]() Bununla beraber Cenab-ı Hakk'ın bütün canlıları ve hususiyle insan nev'ini takdîr-i ezelîsi ile bedenî ve ma'nevî bir tekamül ve inkişâfa müstaid ve mazhar kıldığına da inanırız ![]() * * * 23 ![]() ![]() C E V A P : 23 Müslümanlıkta her ibadetin muayyen şekli ve muayyen zamanı vardır ![]() Allâhu Teâlâ'nın kâfî olarak emir buyurduğu ibadetler ![]() A) Namaz B) Oruç C) Hac D) Zekat'dır A) Namazın çeşitleri vardır ![]() ![]() ![]() Farz ve vâcib olmayarak kılınan namazlar sünnet veya müstehab olur ![]() ![]() Namaz muayyen usûlüne göre eda edilir ![]() ![]() Beş vakit namazın edaları için zaman ta'yin buyrulmasında büyük hikmetler vardır ![]() Hayat meydanına atılan insanların bir takım didinmelere, rekabetlere, muâmelelere daldıkça daima gafletle isyâna, günâha düşmeleri mümkündür ![]() İnsanların bu gaflet yüzünden başlarına getirdikleri ve getirecekleri zarar ve hüsran da büyüktür ![]() İnsanları gaflete daldıkça uyandıracak ve yaptıkları bütün işlerden dolayı bir gün sorguya çekileceklerini hatırlatacak bir vesîleye çok ihtiyaç vardır ![]() İşte namaz, her an murâkabe altında bulunduğumuzu, sabah, öğle, ikindi, akşam, yatsı vakitlerinde yani günde beş defa bize hatırlatan bir ibadet olduğu için emir olunmuştur ![]() 6) Her sene Ramazan'da bir ay oruç tutmak da Allâhu Teala'nın emir ettiği bir ibâdettir ![]() Oruç, tan yeri ağarmağa başladığı zamandan güneş batıncaya kadar bir şey yememek, içmemek, orucu bozan şeylerden sakınmak suretiyle tutulur ![]() Bunun da kullara âid maddî ma'nevî büyük menfâtlerı vardır ![]() C) Hac ibadeti de, hali vakti yerinde olan her Müslümanın, şartları bulunduğu takdirde ömründe bir kere, muayyen zamanda muayyen mahalleri, muayyen usûlüne göre ziyaret etmektir ![]() D) Zekat, dînen zengin sayılan Müslümanların yıldan yıla mallarının muayyen ölçüsüne göre zekatını hesaplayıp fakirlere vermeleri, dînî bir vergi olarak Allah tarafından emir olunmuş bir ibadettir ![]() Bu ibadetlerin içtimâî hayattaki faydası ve hikmetleri herkesçe müsellemdir ![]() İbadetlerin zaman ve şekilleri Allahu Teala tarafından tayin buyrulduğu için onlar hiç bir sûretle reforma tâbi olamazlar ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
|