Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Genel Konular > Sorularla İslamiyet

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
dininin, islâm, nelerdir, özellikleri

İslâm Dininin Özellikleri Nelerdir?

Eski 08-06-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İslâm Dininin Özellikleri Nelerdir?



İslâm Dininin Özellikleri Nelerdir?

İslâm Dininin Özellikleri Nelerdir?


İslâm dinini, sâir dinlerden ayıran belli başlı özellikleri şunlardır:

1- İslâmiyet, her asra ve her insana hitab eder, getirdiği esaslar insanlığın bütün ihtiyaçlarına cevab verir

İslâm'ın bu cihanşümûl özelliğine Kur'an'da şu şekilde işaret olunur:

"Ey Muhammed! Biz seni BÜTÜN İNSANLARA yalnızca müjdeci ve korkutucu olarak gönderdik" (Sebe', 28)

"Ey Muhammed! De ki: 'Ey insanlar, ben Allah'ın HEPİNİZ İÇİN GÖNDERDİĞİ Peygamberiyim'" (el-A'raf, 158)

2- İslâmiyet kolaylıklar dînidir

İslâm'da insanlara yapamayacakları veya yaparken zorluk çekecekleri işler yüklenmemiştir

Kur'ân-ı Kerîm'de İslâm'ın kolaylık prensipleri şu şekilde ifade edilir:

"Allah, insanı ancak gücünün yeteceği işle mükellef tutar"

(el-Bakara, 285)

"Rabbimiz, bize gücümüzün yetmiyeceği şeyi taşıtma"

(el-Bakara, 285)

"Allah, sizin için kolaylık göstermek diler, zorluk çıkarmak istemez"

(el-Bakara, 185)

Kur'an'da İslâm'ın kolaylıklar dîni olduğu bu şekilde açıklanırken Peygamberimiz de, bu hususta hadîs-i şeriflerinde şu prensipleri vaz'etmişlerdir:

"Ben ancak âlemlere rahmet olarak gönderildim Azâb için, zorluk vermek için gönderilmedim"

"Allah Teâlâ, beni sıkıntı ve zahmet verici ve bunu arzu edici olarak göndermedi Fakat Allah beni, muallim (öğretici, bildirici) ve kolaylaştırıcı olarak gönderdi"

"Dininizin en hayırlısı, en kolay olanıdır Muhakkak ki din bir kolaylıktır"

"Ben size neyi yasak ettiysem, ondan çekinin; size neyi emretti isem, ondan gücünüzün yettiği kadarını yapın Sizden evvelki ümmetleri ancak mes'elelerinin ve Peygamberlerine karşı ihtilâflarının çokluğu helâk etmiştir"

"Amelden gücünüzün yettiği kadarını yapın Siz ibâdetten bezmedikçe, Allah da sevab vermekten bıkmaz"

"Kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız, müjdeleyiniz, ürkütmeyiniz"

Hz Âişe Validemiz, Resûlüllah Efendimizin bu hususla ilgili tatibkatını şu şekilde beyan etmişlerdir:

"Resûlüllah (asm) iki şey arasında dilediğini tercihte serbest bırakıldı mı, günah olmadığı müddetçe muhakkak onlardan en kolayını alırdı Eğer iş günahsa ondan halkın en uzak bulunanı Resûlüllah olurdu"

Bütün bu hadîs-i şerifler, İslâm dîninin ne derece uygulanması kolay hükümler ihtiva ettiğini göstermektedir Cihanşümûl ve kıyâmete kadar pâyidar oluşunda, bu kolaylık anlayışının büyük yeri vardır

Dinimizin kolaylık dîni olduğuna dair tatbikattan bâzı misaller:

Dînimizde namaz kılmak için su ile abdest almak mecburiyeti vardır Ancak su bulunamadığı veya su çok soğuk olup hastalanma ihtimali olduğu hallerde, toprakla teyemmüm yapılır Toprak su yerine geçer

- Dînimiz yolculara; yorgunluk, zaman darlığı gibi hikmetlere binaen 4 rek'atlı farz namazları iki rek'at olarak kılmak kolaylığını getirmiştir

- Namazda ayakta durmak (kıyam) farzdır Ancak ayakta duracak gücü olmayanlar, oturarak namaz kılarlar

- Hastalara ve yolculara Ramazanda oruç tutmak zor gelebilir Bu sebeble dinimiz onları Ramazan'da, oruç tutup tutmamakta serbest bırakmıştır Tutmazlarsa hiçbir mahzuru olmaz İyileşince veya seyahatten dönünce, oruçlarını kazâ ederler

- Hac yolunda hastalık, harb, vs gibi bir sebeble emniyetsizlik varsa, hacca gitmesi mecburî olan

Müslümanlar, yoldaki tehlike kalkana kadar haclarını te'hir ederler

3 - İslâmiyetin bütün hükümleri mâkuldür Akla zıt düşen, mantığa ters gelen hiçbir mes'elesi yoktur

İnsanı diğer varlıklardan ayıran en önemli özelliği aklıdır İnsan onun vasıtasıyla gördükleri üzerinde düşünür, iyiyi kötüden ayırır, doğru ile yanlış arasında bir seçim yapar

Bu sebeble Kur'ân-ı Kerîm'de 70 kadar âyette akıldan ve akıl sâhiplerinden bahsedilir Allah'ın emirleri doğrudan doğruya akla yöneltilir Sık sık "Hiç duymuyorlar mı?", "Akıl etmiyorlar mı?" denilir

Dînimizde mükellefiyet için akıl esas olduğundan, aklı olmayanlar yaptıklarından sorumlu tutulmamışlardır

Hz Peygambere inanmıyan insanlar, "Bize mûcizeler göster de Allah'ına inanalım, peygamber olduğunu kabul edelim" dediklerinde, Allah Teâlâ onların bu tekliflerini beğenmemiş; varlığına inanmak için onları mûcize istemeye değil, yerlere ve göklere ibretle bakıp düşünmeye çağırmıştır Kur'ân-ı Kerîm'de bu hususta:

"Göklerin ve yerin yaratılmasında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelmesinde, insanlara faydalı olan şeylerle denizde süzülen gemilerde, Allah'ın gökten indirip yeri ölümünden sonra dirilttiği suda, her türlü canlıyı orada yaymasında, rüzgârları ve yerle gök arasında emre âmâde duran bulutları döndürmesinde, düşünen akıl sâhipleri için deliller vardır" (el-Bakara, 164) buyurulmuştur

Sahâbenin ileri gelenlerinden Hz Enes, Resûlüllah Efendimizin yanında bir kimseden bahsederken onu medhetmişti Resûlüllah (asm) sordu:

- Onun aklı nasıldır?

Hz Enes:

- Ya Resûlâllah, onun ibâdeti, ahlâkı, fazîleti, edebi iyidir, deyince Allah Resûlü yine:

- Onun aklı nasıldır? diye sorusunu tekrarladı Hz Enes de:

- Ey Allah'ın Resûlü, biz bu adamın ibâdetlerinden, fazîletlerinden, çeşitli hayırlarından bahsediyoruz; siz ise, aklından soruyorsunuz, dedi Resûlüllah Efendimiz bunun üzerine şu sözleri söylediler:

- Ahmak olan âbid, cehli sebebiyle şeytana aldanarak fâsık bir kimsenin günâhından daha büyük günahlara mâruz kalabilir İnsanların Allah'a yakınlıkları, ancak akılları kadardır"

Mâverdî'nin Edebü'd-Dünya ve'd-Dîn adlı eserinde zikredilen bu hadîs, İslâm'da akla verilen önemi göstermesi bakımından son derece ibretli ve düşündürücüdür

Akılla ilgili diğer bazı hadîsler de şöyledir:

"Aklı olmayanın dîni yoktur"

"Allah akılsız [aklını kullanmayan] mü'mini sevmez

"Kişinin aklı doğru olmadıkça, dîni doğru olmaz"

"Cennet 100 derecedir 99 derecesi akıl sâhipleri için, bir derece de diğer insanlar için"

"Ya Ali! İnsanlar çeşitli iyiliklerle Allah'a yaklaşırken, sen de aklınla yaklaş"

"Allah Teâlâ akıldan daha kıymetli ve şerefli bir varlık yaratmamıştır"

4 - İslâmiyet, insanlar arasında her devirde görülen sınıf farklarını, eşitsizlikleri, imtiyazları kaldırmış, asıl ve kök bakımından aralarında hiçbir ayrıcalık olmadığı esasını getirmiştir

Kur'ân-ı Kerîm'de şöyle buyurulur:

"Ey insanlar! Doğrusu biz sizleri bir erkekle bir dişiden yarattık" (el-Hucurât, 13)

Peygamberimiz de şöyle buyurmuşlardır:

"İnsanlar Âdem'in oğullarıdır Âdem'i de Allah topraktan yaratmıştır"

İslâmiyet, bununla, bütün insanların aynı ana-babadan geldiklerini; hiç kimsenin doğuştan üstünlük iddiasında bulunamayacağını ortaya koymuştur

İslâmiyet, insanları bir tarağın dişleri gibi hukuk önünde birbirine eşit kabûl etmiştir Soy, renk ve dil farkına hiç önem vermemiş; insana kıymet kazandıran, sair insanlardan üstün kılan hususun yalnızca kalbindeki Allah korkusu ve îman derecesi olduğunu belirtmiştir Peygamber Efendimiz bu hususu, şu şekilde ifade buyurmuşlardır:

"Ey insanlar! Unutmayınız ki Rabbiniz bir'dir, babanız bir'dir Arab'ın Arab olmayana, Arab olmayanın Arab'a, beyazın siyaha, siyahın beyaza Allah korkusu ölçüsünden başka hiçbir üstünlüğü yoktur"

Böylece dînimiz, herkesi hukukta eşit saymış, insanlar arasındaki dünyevî üstünlüklere, gelip geçici etiketlere önem vermemiş, dış görünüşten ziyade insanın iç görünüşüne bakmıştır

Yahudîlik beden zevklerini ve maddî faydaları ön plânda tutar Mensuplarını hırsla dünyaya bağlanmağa sevkeder Hıristiyanlık ve Hind dinleri ise, sadece ruhu geliştirmeye, vücuda eziyetler çektirerek nefsin arzûlarını zayıflatmaya, dünya hayatını boşlamaya önem verirler Buna karşılık İslâmiyet, ruh ile beden, dünya ile âhiret arasında tam bir denge kurmuş; ne bedene, ne de ruha ızdırap çektirmeyi esas almıştır İkisine de aynı ölçüde değer vermiş; herbirinin ihtiyaçlarını ayrı ayrı karşılamayı kabul etmiştir

Kur'ân-ı Kerîm'de, "Allahım, bize dünyada iyilik, âhirette de iyilik ver" âyeti, İslâm'daki dünya ve âhiret dengesini en iyi şekilde belirtmektedir

İslâm, ne dünyaya fazla değer vererek âhiretin, ne de âhirete ağırlık vererek dünyanın terkedilmesine izin verir

Âhiretin dünyada kazanılacağını söyleyerek, "hiç ölmeyecekmiş gibi dünya için, yarın ölecekmiş gibi de âhiret için" çalışılmasını ister

6- İslâm'da ruhban sınıfı yoktur Herkes dinini gücü nisbetinde kendi öğrenmek zorundadır İbâdetleri ifa için, kul ile Yaratıcı arasında aracılık yapacak, günahları affettirecek imtiyazlı bir seçkin sınıfa yer yoktur

7- İslâm, bütün mânasıyle ahlâk ve fazîlet dîni olduğu gibi, en yüksek mertebede ilim ve hakikatın koruyucusudur

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.