Prof. Dr. Sinsi
|
Edep - Haya - İffet
ü teâlâ, Kur'an-ı kerimin birçok yerinde, iffetini koruyabilene, büyük mükafatlar vaat etmiş, iffetini korumayana da, Cehennem azabını göstermiştir ü teâlâ, iffetsizleri, adam öldüren bir katil ile bir tutmaktadır Müminlerin vasfını anlatırken de buyuruyor ki:
(Müminler, namazlarını huşu içinde kılar, boş, lüzumsuz şeylerden yüz çevirir, zekatlarını verir, iffetlerini korur, emanet ve ahidlerine riayet eder ) [Müminun 1-8]
İffetsiz olan, katında günahkâr, halkın yanında da itibarsızdır Bir namussuzun toplumdaki iyilerin yanında itibarı [saygınlığı], bir köpeğin itibarı kadar yoktur Zengin ve çok güzel bir kadın, eğer iffetsiz ise, itibarsızdır Fakir ve namuslu bir kadın ise, her zaman itibarlıdır, saygıya layıktır
Dünyadaki pek çok rezaletler, cinayetler, kavgalar, kıskançlıklar, özetle bütün fenalıklar, iffetsizlik yüzünden meydana gelmektedir İnsanların pek çoğu, iffetsizliğin kötülüklerini bildikleri halde, kendilerini bu kötü yollara sapmaktan alıkoyamaz Bu kuvvetli duygu karşısında, insanları alıkoyacak çareler vardır Bu; terbiye ve ahlak meselesidir
’tan korkan bir insan iffetsiz olamaz O halde, çocuklarımıza korkusunu öğretmeye çalışmak, bizim için en başta gelen görev oluyor ü teâlâdan korkmak için, ’ı iyi bilmek lazımdır ’ı bilmek için, Onun büyüklüğünü ve sıfatlarını öğrenmek zorundayız ü teâlâyı hiç düşünmeyen bir topluluk için, korkusuna sahip olmak kolay değildir ü teâlâdan korkmak da, bir bilgi, bir çalışma ve bir gayret işidir Durup dururken, korkusu meydana gelmez Dinin emir ve yasaklarına riayet edene kolay gelir
Özellikle büyük şehirlerde iffet işi tehlikeli bir yoldadır Bir genç kızın, kendi başına yalnız kendi aklı ve anlayışı ile iffetini muhafaza etmesi, cidden güçtür O genç kız, eğer biraz da güzelse, hatıra ve hayale gelmeyen tehlikelerle çevrilmiş demektir Bu tehlike, okulda, yollarda, otobüste, komşularda, hatta evinin içinde, telefonda, internette yakasını bırakmaz
Kızlarımız, tehlikeler karşısında aciz bir mahluk olarak, ahlaksızların elinde bir oyuncak olmamalıdır Bu devirde herkesten, her yerde ona zarar gelebilir Bu zarar, onun parasına, puluna değil, şeref ve haysiyetinedir Paraya olan zarar telafi edilebilir Manevi zarar, yerine konamaz Ahlaksızların içinde genç kız için şerefle yaşamak çok güçtür İffetli bir kız, diğer bazı kızlar gibi, flört yapmaya heveslenmemeli Bu tehlikeli bir tecrübedir Esasen flörtle yapılan evlilik, çok zaman mutluluk getirmez
İffeti muhafaza için, gençleri zamanında evlendirmeli, iffeti zedeleyecek yerlerden uzak durmalıdır Gençliğin hakkı adı altında çeşitli eğlenceler, genç kızı elde etmek için birer tuzaktır Bunun tuzak olduğuna inanmayan bir kız, tuzağın içine düştükten sonra, aklı başına gelir Fakat iş işten geçmiştir Tuzağın görünüşteki cazibesine kapılan kızlar, erkeklerin elinde çabucak birer oyuncak hâline gelir Kendine güvenen bir kız bile, onların karşısında sonuna kadar dayanamaz Yakışıklı bir erkeğin aldatıcı gülümsemesi karşısında, yenilebilir Artık o kız, tuzağa düşmüştür O tuzaktan kurtulan pek az veya hiç yoktur Halbuki, o tuzak dediğimiz eğlence yerlerine gitmemek daha kolay bir iştir (Göz görmeyince, gönül katlanır) diye bir atasözü vardır Oraya gitmeyen bir genç kız, oranın tehlikesinden kurtulmuş olur Giderse, kurtulması zordur
İffet; bir genç kızın veya kadının, değer biçilemeyen bir mücevheridir Bu mücevheri ele geçirmek için, ü teâlâdan korkmayan her erkek bütün şeytanlığını kullanır Ele geçirdikten sonra, maksadına erişmiştir Artık o, mücevherlikten çıkmış, âdi bir taş olmuştur Sokağa atılıverir Bu alışverişte, erkek, bir namus hırsızı, kadın ise, mücevherini çaldırmış, bir zavallıdır
Resulullah efendimiz buyurdu ki:
(Bir kızın küfvünü [dengini] bulunca, hemen evlendiriniz!) [Tirmizi]
Görülüyor ki, kadını, kızı küfvüne, yani dengine vermek gerekir Küfv,erkeğin soyda, malda, din işlerinde ve şerefte kadına uygun olması demektir
Küfv demek, zengin olmak, maaşı çok olmak demek değildir Küfv olmak, erkeğin salih müslüman olması, namaz kılması, içki içmemesi, yani İslamiyet’e uyması ve nafaka kazanacak kadar iş sahibi olması demektir Erkeğin, yalnız zengin olmasını, apartman sahibi olmasını isteyenler, kızlarını felakete sürüklemiş, Cehenneme atmış olurlar Kızın da namaz kılması, başı, kolu açık sokağa çıkmaması gerekir
Namuslu olmanın önemi
İffet, yani namus ne kadar önemli ise, namussuzluk da o kadar kötüdür Namusun önemi hakkındaki hadis-i şeriflerin birkaçı şöyledir:
[color="darkgreen"](İyi bilin ki, namusunu koruyana Cennet vardır )
(Zinadan korunan müslüman Cennete girer ) [Beyheki]
(Kötülükten korunmak için, nikahlı yaşayın ve iffetli olun!) [İbni Asakir]
(Başkasının karısını kızını ayartan bizden değildir ) [Hakim, İ Ahmed]
(Bir kadın, beş vakit namazını kılar, namusunu korur, kocası ile iyi geçinirse, dilediği kapıdan Cennete girer ) [İ Hibban]
(Şu altı şeyi yapanın Cennete girmesine kefilim: Doğru konuşan, verdiği sözü yerine getiren, emanete riayet eden, namusunu koruyan, gözlerini haramdan sakınan, ellerini kötülükten çeken ) [İ Ahmed]
(Haya on kısımdır Dokuzu kadında, biri erkektedir) hadis-i şerifinde de bildirildiği gibi, kadınların hayası erkeklerden çoktur Öyle olmasaydı, çok çirkin işler meydana çıkardı Din düşmanları bunu bildikleri için, daha çocukken kadınlardan hayayı kaldırmaya çalışıyorlar Hayasız bir toplum meydana getirmeye çalışıyorlar Müslüman kadını hayalı olmaya devam etmelidir Hadis-i şerifte,
(Haya güzeldir, fakat kadında daha güzeldir) buyuruldu (Deylemi)
Eşini kıskanmak
Sual: Karı-kocadan birinin eşini kıskanmasında bir sakınca var mıdır?
CEVAP
Bazıları eşini kıskanmayı ayıp gibi, çağ dışı gibi göstermeye çalışıyorlar Gayur olmak, yani namusunu korumak için, meşru hudutlar içinde kıskançlık göstermek dinimizin emridir Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Mümin gayur olur ü teâlâ ise daha gayurdur ) [Müslim]
[color="darkgreen"]( ü teâlâdan daha gayuru yoktur ve bunun için fuhşu yasaklamıştır )
(Namus gayreti imandan, kadın-erkek bir arada eğlenmek de nifaktandır ) [Deylemi]
Namusunu kıskanmayana deyyus denir Deyyuslar için hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
( ü teâlâ, Cenneti yaratınca, “Cimri sana giremez, deyyus senin kokunu bile duyamaz” buyurdu ) [Deylemi]
(İçki içene, ana-babasına asi olan kimseye ve deyyusa, Cennete girmek haramdır ) [İ Ahmed]
Bu büyük günahları işleyen kimsenin zerre kadar da olsa imanı varsa, günahlarının cezasını çektikten sonra Cennete gider Fakat günahlar insanı küfre sürüklediği için, bu günahlara devam etmek büyük felakete yol açar
Zararın neresinden dönülürse kârdır Bir an önce tevbe edip günahlardan sıyrılmalıdır Tevbe eden, hiç günah işlememiş gibi olur
Kadının, kocasını da kıskanması normaldir Fakat kıskançlığıyla meşru sınırı aşmamalıdır
( ü teâlâ, kıskançlığı kadınlara ve cihadı erkeklere yükledi Hangi kadın, bu emre iman ederek sabrederse, şehid olan mücahid kadar sevap kazanır) hadis-i şerifinde de, kadınların sabır göstermelerine işaret buyurulmaktadır
Sual: Hadis-i şerifte "Haya imandandır" buyurulmaktadır İbadetlerini başkalarına göstermekten de haya etmek böyle midir?
CEVAP
İbadetlerini başkalarına göstermekten haya etmek caiz değildir Haya, günahlarını, kabahatlerini göstermemeye denir Bunun için, vaaz vermekten ve emr-i maruf ve nehy-i münker yapmaktan [ehl-i sünnet kitaplarını yaymaktan] ve imamlık, müezzinlik yapmaktan, Kur'an ve mevlid okumaktan haya etmek caiz değildir (Haya imandandır) hadis-i şerifinde, haya, kötü, günah şeyleri göstermekten utanmak demektir Müminin, önce ü teâlâdan haya etmesi gerekir Bunun için, ibadetlerini sıdk ile, ihlas ile yapmalıdır
Buhara âlimlerinden birisi, sultanın oğullarının sokakta abes oyun oynadıklarını gördü Elindeki asa ile bunları dövdü Kaçtılar Babalarına şikayet ettiler Sultan, bunu çağırıp, sultana karşı çıkanın hapis olacağını bilmiyor musun dedi Âlim, cevap olarak, Rahmana karşı çıkanın Cehenneme gideceğini bilmiyor musun dedi Sultan, emr-i maruf yapmak vazifesini sana kim verdi dedi Âlim, seni kim sultan yaptı cevabını verince, beni halife sultan yaptı dedi Beni de, halifenin Rabbi vazifelendirdi dedi
Sultan, sana Semerkand şehrinde emr-i maruf yapmak vazifesini veriyorum dediğinde, ben de kendimi bu vazifeden azlettim cevabını verdi Bu cevabına hayret ettim, emir olunmadan, izin verilmeden vazife yaptığını söyledin İzin verilince de, azlolunmanı istiyorsun dedi Sen izin verince, sonra azledersin Rabbimin verdiği vazifeden beni kimse azledemez dedi Bu söz üzerine sultan, dile benden istediğini vereyim dedi Gençlik hâlimi bana getir dedi Bu iş elimden gelmez deyince, bana bir ferman yaz da, Cehennemdeki meleklerin reisi olan Malik, beni ateşte yakmasın dedi Bunu da yapamam deyince, benim öyle bir sultanım var ki, her şeyimi Ondan istiyorum Her dilediğimi ihsan etti Bunu yapamam hiç demedi, dedi Sultan, beni duadan unutma diyerek serbest bıraktı
Edebi gözetmek
Sual: İmam-ı Rabbani hazretleri, (Edebi gözetmek, zikirden üstündür Edebi gözetmeyen ’a kavuşamaz) buyuruyor Burada ’a kavuşmak nedir?
CEVAP
Evliya olamaz demektir Din büyüklerinin yolu baştan sona edeptir Namazın sünnet ve edeplerinden birini gözetmek ve tenzihi bir mekruhtan sakınmak; zikir, fikirden [tefekkürden] üstündür
Haddini bilmek
Sual: Edep ne demektir?
CEVAP
Edep, haddini bilmek, sınırı aşmamak demektir Ailede, iş yerinde, toplumda herkesin bir sınırı vardır Bütün sıkıntı ve geçimsizlikler, hep haddi aşmaktan kaynaklanır Herkes haddini bilip, sınırı aşmazsa, mesela, evin hanımı da, erkek de, kendi sınırını bilip ona göre hareket ederse, o ev Cennet gibi olur Cennet gibi olan evden ahirete gidenler de, elbette Cennete gider Her hususta dinimiz ne emrediyor, onu öğrenip, ona göre hareket eden, haddini bilmiş, sınırı aşmamış olur O zaman ne kavga, ne geçimsizlik, ne de savaş olur Dünya, güllük gülistanlık olur Herkesin sınırını ise, dinimiz bildirmektedir
Eden bulur
Sual: Bir tanıdık, bir arkadaşının eşini kaçırıp evlendi Dinen bu uygun mu?
CEVAP
Üç yönden uygunsuzdur:
1- Başkasının eşini ayartmak çok günahtır Bir hadis-i şerif meali:
(Birinin karısını ayartıp aldatan bizden değildir ) [Ebu Davud]
2- Kocası, o kadını boşamadan hiç kimse onunla evlenemez Yaptıkları zina olur
3- Kocası, eşinin kaçtığını duyunca hemen boşasa bile, iddet müddeti bitmeden kesinlikle evlenemezler Evlenirlerse zina olur
Biri, birinin eşini ayartırsa, başkası da onun eşini ayartabilir (Eden bulur) demişlerdir Bir hadis-i şerif meali:
(Siz namuslu olursanız, kadınlarınız da namuslu olur ) [Hâkim]
Kocasına ihanet edip başkasına kaçan kadın, kaçtığı erkeğe de ihanet edebilir O erkeğe niçin kaçtı? Ya malı için veya yakışıklı gördüğü için yahut genç gördüğü için kaçtı Hangi sebep olursa olsun, ondan daha zengini, ondan daha güzeli, ondan gencini bulunca ona da kaçmayacağını kim garanti edebilir? korkusu olmayan, her şeyi yapabilir
Âşık olmak
Sual: Ben namaz kılmam, tesettüre riayet etmem, başka günahları da işlerim; fakat (Âşık olup, aşkını gizleyip, iffetini muhafaza ederek ölen şehid olur) hadisi gereğince, aşkımla zina etsem, durumu çok kimse bilse, yine şehid olarak ölmez miyim?
CEVAP
Bazı okuyuculardan bu tip sualler gelince hadis-i şerifi açıklamak zorunda kaldık Hadis-i şerif açık olmasına rağmen, yanlış yorumlanması çok kötüdür Hadis-i şerifte üç husus belirtiliyor:
1- En önemlisi de, bugün aşk denince şehevi duygular anlaşılıyor Aşk ayrı, nefsanî, şehvanî arzular ayrıdır Nefsine tâbi olan cehenneme gider Nefsanî duygulara aşk denmez Sevgi çok olunca, buna aşk denir Mevlid kitabında, (Habibim sana âşık oldum) deniyor Yani ü teâlâ Resulullah’ı çok seviyor demektir Bu aşkı günümüzün gençleri gibi düşünen bir yazar, (Mevlid kitabının burası yanlış) diyor Esas yanlış kendisindedir Evlenmekten maksat, kendini günahlardan korumak ve ü teâlânın rızasını kazanmak olmalıdır ü teâlâ için olmayan şehevi duygulara aşk denmez
2- Aşkının gizli kalması deniyor Hem âşık olduğunu kimse bilmeyecek, hem de başkaları duymayacak Hiç kimse bilmeden yanıp tutuşacak Aşkı yüzünden günah işlemeyecek
3- İffetini, yani namusunu koruyarak ölmek deniyor Bırakın zinayı, birbirinin elini tutmuşsa haram işlenmiş olur, iffet korunmamış olur Hadis-i şerifte iffeti koruma şartı var İffet korunmayınca nasıl şehid olunur ki?
Aşkla şehevi duyguları karıştıran gençler, bu söylenenlere kulak asmıyorlar Atalarımız boşuna, (Cahile kelam, nafile kelam) dememişler
|