Prof. Dr. Sinsi
|
Tövbesinde Duramayanlar Ne Yapmalı..
Tövbe eden, günahından dolayı kendini kusurlu, suçlu görmemelidir Günahının suçunu, kaderimi böyle yazmış diyerek kadere ve 'a yüklemeye çalışmamalıdır Adem Aleyhisselam, cennette yasaklanan meyveyi yiyince tövbe etti ve günahını nefsinden bildi da tövbesini kabul etti Fakat şeytan kendi nefsini çok beğendiği için nefsinde bir suç görmedi Suçunu kaderinin üzerine ve dolayısı ile 'a yüklemek istedi Tövbesi kabul olunmadı, nefsini çok beğenmek, kusursuz görmek kibre ve ebedi lanete uğramasına sebeb oldu
Eski arkadaşlarından ayrılmaya çalışmalı
Kul hakkı varsa, helalleşmeye çalışmalı,
Mürşit yanında yeniden tövbe etmeli, içinden,
yalvararak, şuurlu olarak tövbe etmeli Tövbe yaptığı gece kendisine verilen tövbe talimatını muhakkak yapmalı, tövbe gecesinin talimatı yapılmazsa Mürşidin yardımı ona gelemez, tövbesinde duramaz
Tövbe eden, günahından dolayı kendini kusurlu, suçlu görmemelidir Günahının suçunu, kaderimi böyle yazmış diyerek kadere ve 'a yüklemeye çalışmamalıdır Adem Aleyhisselam, cennette yasaklanan meyveyi yiyince tövbe etti ve günahını nefsinden bildi da tövbesini kabul etti Fakat şeytan kendi nefsini çok beğendiği için nefsinde bir suç görmedi Suçunu kaderinin üzerine ve dolayısı ile 'a yüklemek istedi Tövbesi kabul olunmadı, nefsini çok beğenmek, kusursuz görmek kibre ve ebedi lanete uğramasına sebeb oldu
Tövbe eden, kendisini aciz bir kimse olduğunu kabul edipte Mürşit vasıtası ile 'a elini açıp tövbe etse kabul olur
Bir defa tövbe edipte, tövbesinde duramayana artık tövbe kapısı kapanmış değildir Tövbesinde durabilinceye kadar sayısız tövbeler yapmak hakkına sahiptir
Hadis: "Istihfar eden kişi, birgünde yetmiş kere tövbe ederek tövbesini bozsa ve günah işlese o günah onun üzerine payidar (devamlı kalıcı) değildir " Hadis: 'Tövbe etmek istedikleri halde, tövbe edemeyenler helak oldular "
Hadis: "Hayatım elinde olan 'a yemin ederimki, siz günah işlememiş olsaydınız, sizi giderir, yerinize günahkar bir kavmi getirirde onlar mağfiret (affolunmak) dilerler da onları mağfiret eder "
Bir gün Hazreti Ali (Kerramallahu Veche hu) nin huzuruna birisi gelip sordu:
Ya Ali, ben bir günah işledim, Ne yapayım?
-Tövbe et buyurdu
Tövbe ettim, ama tövbemi bozdum
Yine tövbe et buyurdu
Ne zamana kadar tövbe edeyim?
Şeytan yenilinceye kadar buyurdular
Süleyman Peygamber Aleyhisselamın Asaf adındaki bir veziri bir günah işledi, tövbe etti Yine tövbe etti Böylece tövbesinde duramadığı için 70 kere tövbe etti ve tövbesini bozdu
En sonunda, gitti boynuna bir demir takdirdi Süleyman Aleyhisselam' ın huzurunada demirli girerek çıkardı Bir gün Cebrail Aleyhisselam geldi Hak Teala Hazretlerinden Süleyman Aleyhisselama selam getirdi Dedi ki:
- Hak Teala sana Selam eder, buyurur ki: Asaf kuluma boynundan o demiri çıkarmasını söylesin Zira, Benim tövbe eden kullarıma karşı rahmetim çoktur, yine tövbe etsin, günahlarını affediyorum
Demek ki insan tövbesinde durabilinceye kadar sayısız defa tövbe etmek hakkına sahiptir
TÖVBE EDENLER TÖVBESİNDE DURABİLMEK İÇİN NE YAPMALI?
Mürşidin ziyaretini terk etmemeli Haftada ayda veya birkaç ayda bir ziyaretine gitmelidir Arkadaşlarını tövbe etmiş olanlardan seçmeli Hadis: "insan dostunun dinindendir Binaenaleyh, dost edineceği kimseye dikkat etsin "
(Riyazü's Salih'in, Cilt:1, Sahife 398)
Sohbetlere, hatmelere devam etmeli, Hiç olmazsa haftada bir defa gitmelidir
Rabıtasını, akşam namazından sonra mümkün olduğu kadar muhakkak yapmaya çalışmalı Kendi arzusu ile teşbih aldığı halde çekemiyecek olursa, kendiliğinden terketmeyip durumunu Mürşidine arzetmeli, onun dediğini yapmalı
MÜRŞİTLERİN (Durumları Hakkında) Peygamberimiz (S A V ) in sünneti, Kur'an-ı Kerim buyurduklarını takip eden "Sufiyyun" yolu İslamiyetle beraber başlamıştır Zamanımıza kadar devam etmiştir, Bu yol, 'a ibadetin korkudan değil de sevgiden yapılmasını prensip edilmiştir Bu yolun ilk yolcuları, Ebu Bekir (R A ), AH (R A ) Sel-man-ı Fahrisi (R A ) ve diğer bazı kıymetli sahabeler (Radiyallahu Anhum) dir
Bu kıymetli ve çok büyük sahabeyi Kiram Peygamberimizin çok kıymetli arkadaşları - koruyucuları bu yolun ilk talimatını bizzat Peygamberimiz (S A V ) den almışlardır Bu talimat, bu yolu arzulayanlara nakledilmiş zamanımıza kadar böylece kalbden kalbe bu manevi yolun talimatı devam ede gelmiştir Bu yolun yolcuları, dinde verilmiş müsadelerden ziyade en efdal ( katında en kıymetli olanı tercih ederler
Bütün dünya ve ahiret işlerinde hepsi "sünnet" dediğimiz, Peygamberimiz (S A V ) in hareketlerini adetlerini, ahlakını taklit ve tatbik etmişlerdir Hepside evvela Kur'an-ı rehber edinmişler ve din ilimlerine çok büyük önem vermişlerdir Bilinen bütün Mürşitler yetişme çağlarında başka bir mürşidin elini öpmüş ona imkan nisbeti bedenen ruhan hizmet etmişler ve zamanı gelipte manevi olgunluğa kavuşunca izin verilmiş kimselerdir Bu izin, Mürşidin kendi arzusuna bağlı değildir
tarafından verilen manevi bir işarettir Zaten tarafından verilmiş bir işaretle izin verilmeyen kimse 'ın memuru olamaz 'ın izin vermediği kimsenin, başkalarına-da manevi bir faydası olamaz Hakiki izin sahibinin yardımcıs» olduğu için ondan istifade edilir ancak kendi izin verdiklerine yardım eder
'ın memurlarıda yetişme, akıl, firaset, takva derecelerine göre değişik büyüklük ve selahiyette oldukları için, onların yanındaki istifade nisbeti değişir Bazılarından çok fazla istifade edilir, bazılarından daha az  
Her Mürşit kendi mezhebini takip eder Geçirmiş oldukları manevi yetişme olanların imkanlarını ya-kin (gözle görür gibi inanma) derecesine çıkarır Onların iç alemlerine insanın aklı ermez
Mürşitleri şöyle tarif ederler: "ZAHlRUHU MEAL HALK, BATI-NUHU MEAL HAK " Zahiri, dış halleri halkla, dünya ile, iç alemleri ise 'la olur Mürşitlerin yanında dünya işleri görüşülür Onlar da bu işlere iştirak ederler, ama kalpleri ise hep 'ladır Onların yanında dünyanın sevgisi sinek kadar yoktur Dünyayı, ahireti kazanmak için vasıta olarak kullanılır Onun için dünya işine de bizler için vasıta olarak kullanılır Onun için dünya işinede bizler gibi çalışırlar Fakat niyetleri yalnız ahiretin kazanılmasıdır
Yoksa, dünya malı toplamak değildir sevgisi onların kalbini tamamen doldurduğu için dünya malının sevgisine yer kalmamıştır Nasıl ki, Mecnun yalnız Leylasını düşünürse, severse, Mürşidlerin Leylasıda yalnız ALLAHU TEALA'dır
Mürşitler, 'ın yeryüzündeki ASKERLERl'dir insanları doğru yola çevirme memurlarıdır Peygamberimiz (S A V ) in varisidirler
Onun için, onun vazifesini devam ettirmeye memurdurlar Bu vazifelerini ise tövbe sureti ile hidayete kavuşulması için yaparlar, insanlara, 'ın rahmetini taddırarak 'ı sevdirirler 'a da kullarını sevdirirler
Peygamberimiz (S A V ) in getirdiği dini esaslara ve sünnetine aykırı hareket edenler Mürşid değildirler Velev ki onlardan binlerce keramet görülse bile
Böyle kimselerin hali buzun üzerine kurulan temele benzer ki, kışın sert ve sağlam gözükürse-de, yazın sıcakları bastırdığında o buz eriyip gider ve üzerine yapılmış duvarda beraber götürür
Peygamberimiz (S A V ) şeriatına ve sünnetine aykırı hareket eden ve kendini Mürşid sanan kimsenin elinden başkasına fayda gelmez Çünkü kendisi hidayete gelmemişki başkasının hidayetine vasıta olsun
alıntı
|