Nasibinin Üstünde Adım Yazılı |
|
|
#1 |
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Nasibinin Üstünde Adım YazılıÖmrün, nasip aramakla geçtiğini söyleriz; acaba bu doğru mu? Biz uğrun uğrun onu ararken, o da gizliden gizliye bizi takip ediyor olmasın ![]() ![]() Sıcak yaz günlerindeyiz Kahvaltı sofrasında hafif yiyecekler var![]() ![]() "Bismillah" deyip elimi sofraya uzatacağım sırada, mahmur yüzünden gülücükler saçılan oğlum beliriyor karşımda![]() ![]() Teklifsiz oturduğu sofrada, buz gibi kirazlara uzanıyor ilk önce ![]() ![]() "Hayrola oğlum!" diyorum "Bu saatte seni tatlı uykularından kim uyandırdı, yoksa bu kirazlar mı çağırdı seni sofraya? Nasip bazen ayağına gelir, bazen ayağına çağırırmış insanı ![]() ![]() Anlaşılan bu gün nasibin gür olacak Bir nasibin de şu hikaye olsun: Eski zamanlardı ![]() ![]() İmkanların kıt olduğu vakitlerdi Herkes her şeyi uzun uzadıya sorgulamazdı; anlatılana kolayca inanırdı İnsânî ilişkilerde güvensizlik değil, güven hakimdi çünkü![]() ![]() "Bu iş nasip meselesi" deyince akan sular dururdu Hekimlik hizmetleri günümüzdeki kadar yaygınlaşmamıştı İnsanlar başı daraldığında en yakınındaki hoca efendiye giderdi İşlerin böyle yürüdüğü günlerde ![]() ![]() Bir derviş kişi evinde pilav yemekte iken, geniz ine bir pirinç tanesi kaçtı Zavallı derviş uğraştı, didindi: fakat onu çıkarmaya muvaffak olamadı Komşuları başına toplandılar Ne yaptılarsa inatçı pirinç tanesini yerinden oynatamadılar Sanki oraya çakılmıştı; ne ileri gidiyor, ne de geri![]() ![]() Sonunda o da herkes gibi yaptı; tanıyıp güvendiği hoca efendiye başvurdu ![]() ![]() Hoca efendi kendisine arz edilen meseleyi sükûnetle dinledikten sonra; başını öne eğip bir müddet sessizce bekledi Ve sonra; "Sizin işinizin halledileceği yer, burası değil" dedi![]() ![]() Bağdat'a gitmeniz gerekiyor Oradaki filan hoca efendiyi bulup; onun dediğini yapacaksınız Derdine çare arayan kişi, bu sözleri hiç tereddütsüz kabul etti Ve derhal Bağdat'ın yollarına revân oldu Günler süren yorucu bir yolculuktan sonra menzil-i maksûduna vasıl oldu Sorup, soruşturdu; tarif edilen hoca efendiyi buldu Varıp karşısına diz çökünce, ziyaretinin sebebini anlattı O salih kişi, anlatılanları huşu ile dinledi ![]() ![]() Bir müddet sustu Sonra, başını kaldırıp aydınlık yüzünü dervişe gösterdi Gözlerinin içine muhabbetle baktı![]() ![]() ![]() ![]() "Bak evlat!" dedi misafirine "Zahmet edip buralara kadar geldiniz Gelişinizle bizleri mesrûr ettiniz Lakin sizin daha gidilecek yolunuz var![]() ![]() Biliyorum; sizi bize gönderdiler Ve çok uzaklardan geldiniz buraya![]() ![]() Ne çare ki derdinizin dermanını değil; çarenin yerini söyleyebileceğim sadece![]() ![]() Tez vakitte Semerkant'a gitmelisiniz; oraya varıp, filanca zatı bulmanız gerekiyor Bu sözler, muhatabını tekrar yollara düşürdü Ve meşakkatli bir yolculuğun ardından Semerkant'a varıldı![]() ![]() Çare, o şehirde, filanca zatın meclisinde denilmişti çünkü![]() ![]() Derviş, tarif edilen zatın meclisine katılmak üzere destur aldı Buyur edilince baktı ki, söylenen kişi kapının karşısında bir kürsü üzerinde oturmakta; etrafını saran talebeleri ile sohbet etmekte![]() ![]() Sohbetin insicamını bozmamak için kapı girişine yakın bir yere çöküverdi Mevzu bitince maruzatını söyleyecekti![]() ![]() Hoca efendi konuşmasını sürdürmekte![]() ![]() Çok geçmeden yol yorgununda bastırılamaz bir aksırma isteği belirdi Aylardır gelmesini beklediği bir şey, oracıkta ortaya çıkıverdi Öyle şiddetli bir hapşırma isteği ki![]() ![]() "Hapşuuu!" demesiyle boğazında takılı duran pirinç tanesi dışarı fırlayıverdi![]() ![]() Kapı ağzında duran bir kedicik, sanki onu bekliyordu Hemen gelip o pirinç tanesini yedi Hatip o sırada tam da şöyle diyordu: "Yiyeceğin lokmanın üzerinde mânen adın yazılıdır Kimse kimsenin nasibini yiyemez![]() ![]() " Bunu derken, kapı ağzında olup bitenler nazar-ı dikkatinden kaçmamıştı Misafire dönerek; "Bak işte azizim!" dedi Nasip hususundaki esrarengiz tecellîyi görmüş oldun!![]() ![]() Başından geçenleri anlat ki, burada bulunanlar da hissedar olsunlar ![]() ![]() " Şimdi oğlumun ne diyeceğini gayet iyi biliyorum: "Ama baba, bu kirazların üstünde yazı yok ki!" Evet, o yazı kolaylıkla görünmüyor Çünkü gördüğü yazıları satır satır okuyan insan göremediğini, yazgıyı bilemez Belki de bu günkü insanın yüzeysel bakışı, çocuklarınkinden farklı değil ![]() ![]()
|
|
|
|