Prof. Dr. Sinsi
|
Suskunlar Mescidi..
‘Desenize akılları da kıt olur’
Bazı rivayetlere göre, Şit aleyhisselam zamanında insanlar, 1000 sene kadar yaşıyordu Onlardan birisine 500 yaşındayken diyorlar ki kaldığın yer rahat değil, sana şöyle daha rahat bir yer hazırlayalım Diyor ki:
- 500 sene ömrüm kalmış, 500 sene için değer mi? Diyorlar ki:
- Ahir zamanda öyle bir ümmet gelir ki ömürleri 50-60 sene olur, ama bir ev yetmez iki, üç, hatta köşkleri sarayları olur![frmsinsi.com](images/smilies/frmsinsi.gif)
- Yaa, öyle mi? Der, o zaman desenize onların ömürleri gibi akılları da kıt olur![frmsinsi.com](images/smilies/frmsinsi.gif)
***
BİR UYARI!
-Latife-
Hesabını veremeyeceğiniz işlere kalkışmayın![frmsinsi.com](images/smilies/frmsinsi.gif) ![frmsinsi.com](images/smilies/frmsinsi.gif)
Öteki tarafta bulaşık yıkatmıyorlar!
***
Mimar Sinan ve Çocuk
Mimar Sinan’la bir çocuk arasında, Süleymaniye Camii’nin minaresiyle ilgili olarak geçen olayı hemen herkes bilir Bağıra çağıra minarenin eğri olduğunu söyleyen çocuğa Mimar Sinan, minarenin doğru olduğunu anlatmaya hiç kalkışmaz Tek yaptığı, işçileri binbir zahmete koşarak, halatlar bağlatıp minareyi çektirmek…
Bir yandan da soruyor: “Minare düzeldi mi?” Çocuk, “Evet, şimdi düzeldi” diyene kadar bu oyun devam ediyor
Daha sonra kalfalarına Mimar Sinan şu açıklamayı yapıyor: “Eğer böyle yapmasaydım, bu çocuğun yaydığı şayiaya insanlar inanır ve herkes böyle düşünürdü ”
Gerçekten de, insanlar bina yapımından hiç anlamayan bir çocuğa inanır, fakat Mimar Sinan gibi dâhi bir ustaya kulak vermezlerdi Bununla birlikte, çocuğu ikna etmek için hiçbir şey söylemeyip ondaki algı yanılgısını, bir başka algı yanılgısıyla düzeltmesi, Mimar Sinan’ın insan psikolojisini çok iyi bildiğini de gösterir İnsanların çoğunluğu böyledir Akıllarıyla değil, duygularıyla hüküm verirler![frmsinsi.com](images/smilies/frmsinsi.gif)
***
Üstadı Örnek Almak
Fransızcayı çok konuştukları hâlde, Sami Efendi Türkiye’den veya yabancı memleketlerden gelen müntesipleriyle hasbihal için İngilizceyi de öğrenmişlerdi Üstatlarımızın, Peygamberimizin sünnet-i seniyelerine riayetlerini biz de gerçekleştirelim Onların edebini, ilmini, irfanını, aşk ve muhabbetlerini yansıtarak Kâmil insan olmanın yolunu tutalım “Şöyle çay içerdi, şöyle yürürlerdi” gibi fiziki şekillerinden ziyade, Üstatlarımızın mücahede ruhuyla, ilim, irfan nuruyla dolmadıkça haklarını yerine getiremeyiz![frmsinsi.com](images/smilies/frmsinsi.gif)
Gaye, mürşidin ’a isyan olmayan emirlerine uyarak, Cenâb-ı Hakk’a erişmektir Kuru kuruya, “mürşidim” demekle bir yere varılmaz Rabbimiz: “(Öyle müminler ki) onlar boş lakırdıdan yüz çeviricidirler ” (Müminûn, 3) buyurmaktadır
Yaşanan anı fiile çevirerek, Kur’an-ı Kerim’in hangi ameli istediğini bilerek “Ebu’l-vakt” (vaktin babası) olmalıyız “İki günü birbirine eşit olan aldanmıştır ” Hadis-i Şerif’i gereğince ilimde, amelde, ibadet ve taatte ilerlemeliyiz Kendimizi değiştirmek için tatillerimizde bile programlar yaparak, vaktimizi boşa geçirmemeliyiz
(Ali Ramazan Dinç, Kemale Dair Sohbetler)
***
Suskunlar Meclisi
Bir zamanlar İran’da bilginler ve şairler “Suskunlar Meclisi” adıyla bir topluluk oluşturmuşlardı Üye sayısı otuz kişiydi ve bunu arttırmıyorlardı Üyeliğin ilk şartı çok düşünmek, az yazmak ve çok az konuşmaktı
O zamanlar meşhur sufilerden Molla Camî, bu meclisin aşkındaydı Günün birinde, Muskunlar Meclisi’nin bir üyesinin öldüğünü duyunca, onun yerine aday olmak için bilginlerin bulunduğu köşke geldi Kendisini karşılayan kapıcıya bir şey söylemeden, ismini bir kâğıda yazarak, o sırada toplantı halinde bulunan Suskunlar Meclisi’ne gönderdi
Meclis üyeleri bu teklifi görünce biraz üzüldüler Molla Camî oraya layık bir bilgindi ama ölen üyenin yerine başka birini almışlardı Yeni bir üye için yer yoktu Meclisin başkanı, bir bardağı tamamen suyla doldurduktan sonra, Molla Camî’ye gönderdi Zeki bilgin durumu kavramıştı Bir damla daha olsa bardak taşacaktı
Bunun üzerine o da hemen oracıktaki bir gül dalından küçük bir yaprak koparıp, nazikçe suyun üstüne koyuverdi Bardak taşmamıştı Bunu içeri gönderdi Meclistekiler bu kibar cevabın manasını anlamışlardı: “Zarif insanların yeri başkaydı ”
Üyeler, bu değerli bilgini de aralarına almaya karar verdiler Başkan listeye Molla Camî’nin adını ekledi Otuz sayısının önüne bir sıfır koyarak, 300 yazdı Bununla Molla Camî sayesinde, meclisin değerinin on misli arttığını belirtiyordu
Listenin son şekli Molla Camî’ye gelince, meseleyi anladı Ancak sayının büyük gösterilmesinden hoşlanmadı Sağdaki bir sıfırı silerek, otuz sayısının soluna koydu Yani 030 yazdı…
Alçak gönüllü Molla Camî, böylece kendisini solda sıfır sayıyor, bardağı taşırmadığı gibi, o meclisin yapısını da etkilemeyeceğini söylemek istiyordu Diğer üyeler bunu görünce, saygı ve hayranlıkları bir kat daha artmış olarak, Suskunlar Meclisi’nin yeni üyesini selamladılar![frmsinsi.com](images/smilies/frmsinsi.gif)
***
Şahsına Değil, Günahına Karşı ol!
Evliyanın seçkinlerinden, Şeyh Abdülkadir Geylânî kuddise sırruhu, sallanarak yürüyen bir sarhoş gördü O anda kalbine, kendisinin daha iyi bir insan olduğu hissi doğdu Bu durumun farkına varan sarhoş, Abdülkâdir Geylânî hazretlerine şöyle seslendi: “Ey Abdülkadir! Yüce Rabbim, beni senin gibi seni de benim gibi yapmaya kadirdir ”
Sarhoşun bu sözü üzerine Abdülkadir Geylânî Hazretleri, hemen başını önüne eğdi ve Teâlâ'dan bağışlanma diledi
Bu menkıbeyi anlatan İmam Şarânî kuddise sırruhu, bizlere şu uyarıda bulunur: “Ey kardeşim! İslâm'ın uygun görmediği şeyleri kabul etme Ama bu kabul etmemen şahıslara karşı değil, işlenen günahlara karşı olsun ”
(El-Envârü'l-Kudsiyye)
|