08-04-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Biz Hakkımızı Helal Ederiz Ama...
BİZ HAKKIMIZI HELAL EDERİZ AMA
Vaktiyle Kalenderîyye yoluna mensup bir derviş, nefisle mücahade makamının sonuna gelir
Meşrebin usulünce bundan sonraki makam, Kalenderîlik makamıdır Yani her türlü süsten, gösterişten arınacak, varlıktan vazgeçecektir Fakat içi yamalı bir hırka giymekten ibaret değildir Her türlü görünür süsten arınması gereklidir  Saç, sakal, bıyık, kaş ne varsa hepsinden Derviş, usule uygun hareket eder, soluğu berberde alır
- Vur usturayı berber efendi, der
Berber dervişin saçlarını kazımaya başlar Derviş aynada kendini takip etmektedir Başının sağ kısmı tamamen kazınmıştır Berber tam diğer tarafa usturayı vuracakken, yağız mı yağız, bıçkın mı bıçkın bir kabadayı girer içeri
Doğruca dervişin yanına gider, başının kazınmış kısmına okkalı bir tokat atarak:
- Kalk bakalım kabak, kalk da tıraşımızı olalım, diye kükrer
Dervişlik bu  Sövene dilsiz, vurana elsiz gerek Kaideyi bozmaz derviş Ses çıkarmaz, usulca kalkar yerinden Berber mahcup, fakat korkmuştur Ses çıkaramaz
Kabadayı koltuğa oturur, berber tıraşa başar Fakat küstah kabadayı tıraş esnasında da sürekli aşağılar dervişi, alay eder:
Kabak aşağı, kabak yukarı…
Nihayet tıraş biter, kabadayı dükkândan çıkar Henüz birkaç metre gitmiştir ki, gemden boşanmış bir at arabası yokuştan aşağı hızla üzerine gelir Kabadayı şaşkınlıkla yol ortasında kalakalır Derken, iki atın ortasına denge için yerleştirilmiş uzun sivri demir karnına dalıverir Kabadayı oracığa yığılır, kalır Ölmüştür Görenler çığlığı basar
Berber ise şaşkın, bir manzaraya, bir dervişe bakar, gayri ihtiyarî sorar:
- Biraz ağır olmadı mı derviş efendi?
Derviş mahzun, düşünceli cevap verir:
- Vallahi, gücenmedim ona Hakkımı da helal etmiştim Gel gör ki, kabağın bir sahibi var O gücenmiş olmalı!
|
|
|