Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Yazılar & Hikayeler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
duanın, gücüyaşanmış, hikaye

Duanın Gücü(Yaşanmış Hikaye)

Eski 08-04-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Duanın Gücü(Yaşanmış Hikaye)




Ey iman edenler! Sabır ve namaz ile Allah'tan yardım isteyin Çünkü Allah muhakkak sabredenlerle beraberdir" (el-Bakara, 153)

Evleneli 15 yıl olmuştu Eşi anlayışlı, çocuklarına düşkündü Biri kız, ikisi erkek, cennet çiçeklerini andıran üç tane çocukları vardı Mutluydular Her ne kadar kıt kanaat geçinseler de mutlulukları her şeye katlanmasını kolaylaştırıyordu

Bir gün Rahime Hanım, eşine:

"-Oğullarımızı sünnet ettirelim artık, büyüdüler" dedi

Eşi ise buna karşı çıktı İstiyordu ki, sünnet merasimi, mevlitli bir düğün şeklinde olsun Çocuklar da hevesini alsın

Gel gör ki, asgarî ücretle çalışıyordu ve buna imkânları yoktu En sonunda hanımının ısrarlarına dayanamayıp, çocukları bölgedeki hayır sahiplerinin yaptığı toplu bir sünnette ücretsiz olarak sünnet ettirdiler Büyük oğulları bir hafta içinde iyileşip, eski sağlığına kavuştu

Dokuz yaşındaki küçük oğlu ise bir ay aradan sonra zoraki kalkabildi Ve birkaç gün sonra ateşlendi Ardından eklem yerleri şişmeye başladı Bu arada on kilo birden almıştı Parasızlıktan doktora götüremediler Üç ay ağrı kesicilerle durdurmaya çalıştılar, olmadı Sonunda borç parayla doktora götürdüklerinde sanki dünyaları başlarına yıkıldı Çünkü ciğerpâreleri kan kanseriydi Bir senede iyileşir umuduyla tedaviye başladılar, üç yıl devam ettiler İlaçlar ve tedavi masrafları, çok pahalı olduğu için tedaviyi durdurmak zorunda kaldılar Bu zaman zarfında ellerindeki azıcık birikimleri de sabun köpüğü gibi eriyip gitti Yıkılan ümitleri, âilede başlayan huzursuzluk da başlı başına yıkıma uğratmıştı hepsini

* * *

Rahime hanım, bir yandan eriyen oğluyla birlikte eriyor; bir yandan da duâlarla yaptığı çeşitli otları gözyaşlarıyla oğluna içiriyor ve:

"-Hadi yavrum iç, şifayı verecek Allâh O diledi mi, bütün dertlere her şey ilaç oluverir diye" telkinler veriyordu

Zavallı beyi de çaresizlikten bunalmış, gülen yüzü, âilesine ve hasta oğluna karşı âdeta diken olmuştu Rahime hanım artık eşini tanıyamaz olmuştu Oğlunun hastalığını hep Rahime hanımdan biliyordu Rahime hanım, güleryüz ve müsâmaha gösterdikçe iyice suçlu oluyordu Oğlunu yatakta gördükçe:

"-Borçlardan bıktım, siz beni âleme rezil ettiniz!Ben bunun altından nasıl kalkarım?" diye eline geçirdiği sopayla hasta oğlunu dövmeye başlıyordu

Ana yüreği dayanamıyor, elinden yavrucuğunu almaya çalışınca; kocası ikisini de dövüp sokağa atıyordu Sabaha kadar ana-oğul sarmaş dolaş ağlayarak geceyi dışarıda geçiriyorlardı Rahime hanım hep Rabbine sığınıp duâ ediyordu:

"-Ey merhametlilerin merhametlisi Allâh'ım! Senden başka kapım yok Bütün kapılar kapandı Bak, senin mülkünde çaresiz, sana sığınıyorum, yavruma şifâ ver!"

Rahime hanım, kapının önündeki sedirin altına battaniye saklamaya başladı Bazı geceler dışarı atılınca oğlunu battaniyeye sarıyor ve birlikte kapının yanındaki sedirde geceliyorlardı


Sıkıntılar bitmiyordu Rahime hanım annesine gidip yardım istedi Annesi ise:

"-Çocuklarını bırakıp gel, ben sana bakarım" deyince, dünyası bir kere daha yıkıldı Yavrularını kime, nasıl bırakabilirdi?! Buna yüreği nasıl dayanırdı Son bir ümit, kaynanasına müracaat etti O ise duymazdan geldi, ilgilenmedi bile

Bütün bu sıkıntılara daha fazla dayanamayan Rahime hanım, ümitsizlik içinde beş vakit namazını aksatmaya başladı Artık her şeyden, herkesten nefret etmeye başlamıştı

* * *

İşte bu sıralarda sâliha bir komşusu zekat ve fitre paralarını toplamış, bir kap yemekle onu ziyarete gelmişti Zaten sâliha komşuları da olmasa aç geçecekti bütün günleri Nasihat etmeye başladı Rahime hanıma:

"-Bak Rahime kardeş, biz sana ne kadar yardım etsek, bizimki sınırlıdır Ama Rabbimizin hazinesi hudutsuz Sen O'na bağlan, O'ndan iste Bol bol namaz kıl, duâ et Teheccüdlerde bir ana olarak çal o kapıyı Rabbimiz seni kesinlikle geri çevirmez Onun merhameti, senin oğluna olan merhametinden daha fazladır" diye teselli etti

Rahime hanım, Allâh'tan kendisine sabır ihsan etmesini diliyordu, yavrusu için şifâ, eşi için de merhamet!

* * *

Sıkıntılarla dolu bu üç sene hepsinden pek çok şey götürmüştü Kocası daha önceleri iyi bir insan olmasına rağmen namaz kılmazdı Şimdi ise çaresizlik, başkasına muhtaç olmak, iyileşmeyen hastalık iyice çileden çıkarmış ve Rahime hanımın yapmış olduğu ibâdetlere karşı alay etmeye kadar götürmüştü, onu Bir gün sinirleri iyice boşalan kocası, Rahime hanım, gözü yaşlı namaz kılıp duâ ederken kendisiyle alay edip:

"-Sen bol bol havaya konuş, ağla, sana kim yardım eder" deyip kahkaha attı

O ise daha bir azimle duâya sarılıyor ve şifalı bitkilerden deniyordu

"-Rabbim şu otları vesile kıl, şifâ ver" diye niyaz ediyordu

Başka bir gün beyi:

"-Yokluktan bıktım, boşanalım" demek zorunda kaldı Rahime hanım ise her fırsatta:

"-Sabredelim" diyor ve bir taraftan yaptığı el işiyle evin geçimine yardımcı olmaya çalışıyordu

* * *

Rahime hanım, birgün çevresinden bulduğu parayla oğlunu kontrole götürünce, doktorlar tahlil sonuçlarını mucize olarak değerlendirdiler Allâh, Rahime hanımın duâlarını kabul etmişti Yavrucuğunun hastalığı iyileşmişti

10 gün sonra Ankara'dan, hastahaneden aradılar ve hastalığının tekrarlamaması için bir ilaç geldiğini ve bu ilacı mutlaka kullanması gerektiğini söylediler İlacın fiyatı ise o günkü fiyatlarla yediyüz otuz milyondu Rahime hanımın, duânın gücüne inanmak istemeyen kocası ise sevinç gözyaşları içinde:

"-Duâ et hanım, senin duâlarınla buluruz inşâallah" diye çalmadık kapı bırakmadı


Uzun süredir herkesi kuşatan ekonomik sıkıntılar sebebiyle kimseden ses çıkmadı Birgün hastahâneden bir hemşire arayıp:

"-Ben sizin için iki yüz milyon topladım, siz ne kadar buldunuz" dedi

Hiç bulamadıklarını söyleyince, onlara:

"-Haftaya Cuma gününe kadar tamamlayın, haydi siz de biraz gayret gösterin" dedi hemşire

* * *

Komşularından bir hanım, bir bilezik bağışlamaya söz vermişti Sonra bir bahane uydurarak vaz geçti

Perşembe günü olmuş, hiçbir kuruş bulamamışlardı Bilezik vermeyi vaad eden komşusu o akşam kendilerine uğradı ve yeni bir teklifte bulundu

"-Ben oğlumu evlendireceğim, size yardım edemem Yalnız sizin şu hiç kullanmadığınız çamaşır makinesiyle fırını satın alarak yardım etmiş olayım" dedi

"-Kaç para verirsin" dediklerinde;

"-İkisine 100 milyon veririm!" dedi

Rahime hanımın deterjan parası bulup da hiç kullanamadığı bu makineyi; açgözlü komşusu böyle bir zor zamanda, yok fiyatına almak istiyordu Çaresizlik içinde sattılar Rahime hanım ağladı, yüreği yanmıştı Kötü komşusunun, kendilerinin zor günlerini istismâr etmesi gücüne gitmişti


* * *

Son bir ümitle, Safranbolu'da oturan bir tanıdıklarına telefon açıp onlardan yardım istediler Onlar da:

"-Ümit vermiş olmayalım, ama araştıracağız" dediler Rahime hanıma, beyi:

"-Uğraşma, kimse yardım etmez!" diyordu Rahime hanım gözyaşları içinde duâya yöneldi

Gece geç saatlerde telefon çaldı İsminin Zehra olduğunu söyleyen bir hanım, adreslerini isteyip âcil para göndermek istediğini söyledi Ankara'ya gidecek yol paraları olup olmadığını sordu, Zehra hanım

Rahime hanım, utanarak:

"-Yok!" deyince, yol masrafı için de ayrıca para gönderdi

Hemen hastahaneye telefon açıp parayı bulduklarını söylediler Gözyaşları ve şükür duâları arasındayken bir zarf geldi, içindeki para da tamdı

Sabahın ilk ışıklarıyla otobüse binilip hep birlikte hastahaneye gidildi Rahime hanımın oğlu, ilk kez ağlamadan sedyeye yattı ve:

"-Anneciğim bu son, bir daha gelmeyeceğiz değil mi? Allâh bana para gönderen teyzeden râzı olsun, onun da en zor ânında yetişsin!" dedi

Anne-babası da gözyaşları içinde duâya iştirak ettiler

* * *

Hastahanede geçen birkaç günden sonra Rahime hanım, oğluyla eve geldiklerinde, kızı ve oğlu sevinçle karşıladı gelenleri

Rahime hanım, babalarının nerde olduğunu sordu Çocuklar da iki gündür ekmek alamadıklarını, babalarının evdeki bakır tencereleri satıp ekmek getireceğini söylediler Derken babaları geldi Gözleri gülüyordu 10 tane ekmek almıştı Sevinç içinde:

"-Yanına bir çay demleriz, bu gün doyacağız çocuklar" dedi "Allâh'a şükür, zor günler geride kaldı"

* * *

Rahime hanım, günlerce uykusuz kaldığı için kanepede uyuyup kalmıştı Gözlerini açtığında beyi, gözyaşları içinde namaz kılıyordu Namazdan sonra ellerini kaldırıp:

"-Rabbim beni affet, uzun ömür ver Çalışayım borcumu ödeyeyim, sana iyi bir kul olayım Rabbim sâliha eşimden de râzı ol, eğer onun sabrı ve Sana olan tevekkülü olmasaydı, ne yapardım?! Bize para gönderen tanımadığımız kuluna da daha bol mal-mülk ver, hayır ve hasenâtını da devam ettir Âmin" dedi



"(Rasûlüm!) De ki: (Kulluk ve) yalvarmanız olmasa, Rabbim size ne diye değer versin?" (el-Furkan, 22)

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.