Prof. Dr. Sinsi
|
Seher Vakti
00
(SU, SU) diye yanan dudaklarıyla haykırıyordu  Nur yüzlü İsmail, toprağa vurarak ayaklarını   Kızgın kumlar Sıcak hava Susuz kupkuru yer  Kavruluyordu her taraf öğle güneşinin altında  
HAK emretmişti İbrahim Peygamber'e gitsin bu mukaddes yere doğru  İbrahim peygamber, HAK'kın Peygamberi, sevgililer sevgilisinin ceddi ve Hacer, omuzunda nur topu oğlu İsmail ile  Çatlamıştı dudakları susuzluktan bu üç mübarek seçkin kulu Hak'kın   Biri Hak'kın peygamberi, diğeri Ana, ötekisi çocuk İsmail  Şikayetleri yoktu Olamazdı Hak ile birlikte olanın  Yalnız, masum İsmail su su diye haykırıyordu sessiz, sözsüz  Geldiler emrolunan mukaddes yere  
İbrahim Peygamber su aramakta  Hacer yavrusu için su peşinde  İsmail kızgın toprak üstünde yalnız, minicik ayaklarını vuruyordu durmadan su su diye insanın yaratıldığı toprağa Hak'kın emriyle insanoğlunun mayasında toprakla su karışmıştı İsmail'in ayakları topraktan istiyordu  Senden yarattı beni Hak, gir aramıza senin sözün geçer diye  
Toprak Hak'ka döndü
Ya İlahî suyun görünmesi için beni yarattın  Benimle suyu karıştırdın insanı halk ettin  Bu "görünme" hakkı için izin ver Yarılayım, fışkırsın suyum yanan dudaklar için  Bu sessiz, sözsüz, gökler kadar temiz, lekesiz yalın niyaz Hak'kın gayretine dokundu
Çıktı emir  Fışkırdı birden "Zem Zem-i Mübarek" alarak menbaını cennet'ten   
İbrahim peygamber, Hacer, döndüler Elleri boş ve dudakları kurumuş su aramaktan İsmail için  İsmail'i buldular coşkun yerden fışkıran buz gibi su ile oynarken İbrahim Peygamber ellerini Hak'ka şükür için kaldırdı Hacer ağlıyordu Hak'kın "El-Ganîyyü" esmasının tecellî iktizasından  
Birden bire bir bulut geldi YESRİB cihetinden Üzerlerine boşandı bir yağmur ALLAH'ın rahmetiyle birlilte  
İbrahim Peygamber'in mübarek gözleri yaşlarla doldu: Ya ilâhî bu hellabı eksik etme kullarından bugünün hakkı için   "Hellab: Güneşli havada yağan yaz yağmuru" İbrahim'in yürek kınından sıyrılan bu yalın dilek yerine ulaştı İşte nisan yağmurları bu duanın rahmetidir Dünya yüzünde  
Göz yaşı, yağmuru rahmeti çağırdı Göz yaşı, Hak'kın her şeyi halk ettiği suyun, insan rûhunda gizli hülasası  Göz yaşı kulun Hakka en yakın, arada perde olmadığı anda gelir  
Bunun şahidi seher vakti mübarek bir ot vardır Onun üzerine düşen Şebnem-i Mübarektir ki oradan ARŞ görünür Allah hakkı için  Suyun fışkırdığı gün Cuma günü idi O gün Allah-u Âlem  Tavaf etti İbrahim suyu ve çevresini Nuh peygamber zamanında, aynı yere düşmüştü "Yakut-ı hadra" sonra siyahlaştı oldu "Hacerü'l- Esved"  Taş topladı inşa etti harcını zemzem ile yoğurarak Kâbe'yi Hak'kın emriyle İbrahim Peygamber  Sonra koydu zemzem'e bakan tarafına Kâbe'nin, Hacerü'l-esved'i 
Kurulmuştu Kâbe "Beyt-i Mamûr"un yer yüzündeki Hak'kın rahmet adesesi  Bu basit, ulvî dekor içinde  
TAŞ, TOPRAK, ZEMZEM HAKK'IN EMRİ PEYGAMBER ELI İLE  Bu sözlerde Hak'kın en büyük sırrı, bu perdelere bürünerek gizlendi
Milyonlarca insan Dünyanın her tarafından dönerler O tarafa  Binlerce insan mevsiminde oraya ziyaret için giderler Burası neresidir? Kâbe! Nedir Kâbe?
Dünya kurulalıdan beri o nokta malûm  Lâ-Mekân'ın Mekânda görünür kapısı  Bunu Mekânda kuran, dedik ya  Hak'kın arzu ve emri Peygamber eli, taş, toprak, su  Dört duvarla çevrili bir nokta  Bu noktada insanın nasıl yaratıldığının, niçin yaratıldığının sırrı gizlidir  
Bütün peygamberler buranın etrafında bulunan mıntıkalarda doğdular Taş, Toprak, Yol, Su yok denecek derecede az  Ağaç yok  Güneşin kızgın Şuaları altında   Bulunan şey oraya göre halk edilmiş gibi  Diken  Hurma Deve Küçük fakat büyük bir misal bu  
Hepsi sıcağa, susuzluğa mütehammil yaratılmıştır Kanaatkâr hepsi nebatı, ağacı, hayvanı  Diken nedir: Suyunu havadan alır Hurma nedir: Suyunu havadan alır  Deve nedir: Hörgüç deposundan, bunları ilerde anlatacağız  Hem de Allah dilinden, kelâmından  
İnsanın yaratılışı gizli bu mıntıkada Bu Taş topluluğu bugünkü halde değildi o zamanlar
İbrahim Peygamberin Nahir hizasına kadar yüksek Hulkuma kadar Yani göğsün üstüne kadar  Cenupta siyah bir taş konmuş  Doğu cihetinde Mutaf, Hatem var  Arafat'a bakan yüz  İbrahim Peygamber  Gayrı meskûn, çıplak, kuşların bile uğramadığı yalçın taş tepelerle çevrili bu boş araziye Hak'kın emriyle geldi  
Mekke ismini sonradan buraya kim verdi Allah kelâmında "Ümmü'l-kur'a - köylerin anası" veya "BEKKE" diye bildirilmiştir Bütün gelmiş geçmiş peygamberler Salât yaparlardı Salât dua demektir Dua edecekleri zaman ellerini kollarını birlikte omuzlarından yukarı kaldırırlar, dua ederlerdi Cihet düşünülmeden, Sabah Vakti Sabah Yıldızı tarafına teveccüh ederlerdi Bu Salât şekli Miraçta Resül-i Ekrem'e Namaz Şeklinde emrolunduğu zaman Tadil-i Erkân ile kollar kulaklara kadar indi Secdeye giderken tekrar Nahr hizasına eller kaldırılır Malikîler'de halen mevcuttur
Bu yıldız tarafı nedir Hatem o tarafa doğrudur Bu yıldız Sabahları titremeğe başlar Bakarsanız görürsünüz Bir an olur ki taş gibi hareketsiz kesilir O zaman Seher Rüzgârı on dakika eser Sabah Namazı vaktidir
Dış âlemi görmeyen, gözlerini çok küçükken kaybeden bir Hak âşıkı kelimelerle ifade edilemeyen ve sessiz de bırakılamayan hislerini söğüt ağacından yapılan tellerle donatılmış sazında, bu yıldızın ve vaktin hasretini çok güzel ifade etmiştir
Ben bu sırra eremedim,
Seher vakti göremedim
Yıldız gibi aktı geçti  
diyerek bu ilâhî sırra meltem gibi deyip geçmiştir
Hak Kelâmında: Sabah Yıldızına kasem edilir Seher vakti ne Mübarek andır Sabah vakti melekler iner Sabah vakti rızıklar dağıtılır Sabah vakti çimen ve ağaçlar secdededirler Kuşlar, bütün mahlûkatın Allah'ı tesbih ettiği zaman içinde bir "Vakit"tir
Resûl-i Ekrem bir hadisinde; sabah vaktini kaçırmayın, "Kaçırmayınız"demiyor "Kaçırmayın" buyurmuştur
Bu laflar arasında büyük manâ farkı vardır "Kaçırmayın" sözünde "dikkat edin Muhakkak kaçırmayın" bunda Resûl-ü Ekrem'in üzüntüsü gizlidir Kaçırırsanız diye  
Seher vaktinin Havasını ciğerlerinize doldurunuz Sabahı karşılayın, karşılayanın rızkı bol olur Bu vakitte dua edin, melekler duanıza "amin" derler Muhakkak kabul olunur
Sabah vakti Horoz, melaikeyi görür öter Bu haberi veren horoz, mübarek bir hayvandır Horoza sövmeyiniz Eziyet etmeyiniz Bir horoz bir köyü bütün felâketlerden korur
Bu vakitte Rûhunu teslim eden kişi şehit mertebesine kavuşur Bu vakti gaflet ve uyku ile geçirmeyiniz  
Sabaha karşı doğan çocuk Salih Kullardan olur
Sabah vakti şamata, gürültü yapmayınız
Sessiz ve sükut içinde olunuz Sabah vakti Hak'kı çok zikrediniz Sabah vakti yapılan dua ve niyaz geri çevrilmez
Bütün bu sözler hadistir Kudsî hadistir Âyettir
Sabahın ind-i ilâhîdeki kıymetini söyleyebilsem, ömrünüzde uyumazdınız Bunlar Resül-i Ekrem'in hadisleridir
Seher vakti bir meltem eser Bu meltem Hak'kın büyük bir rahmetidir Her beldedeki Seyyiatı temizler Yoksa, insanların yaptığı seyyiat Dünyayı mahvederdi
Kıyamete yakın bu meltem kesilecek, bir sis saracak, kentleri dünya yüzünü  Bir kentte, diyarda seyyiat çoğalırsa, Hak'kı ne suretle olursa olsun inkâr, ALLAH yoktur, diyenler çoğalırsa o şehirden bu meltem kesilir sabah vakti  
İslâm'da veya başka dinlerde şirk varsa da Hakka ne suretle olursa olsun inanç varsa, Meltem mevcuttur Sabah vakti o anda  Fakat orada muhakkak Hak'kın bir sevgilisi veya toprakta yatan bir velîsi vardır
Balıkçılar ancak bilir Bu meltem zamanında Balıklar Su sathına çıkarlar O anda hiç bir hayvan su içmez Bu sözler tuhaf ve garip gelirse de hakikattir Müşahade ederseniz anlarsınız ALLAH hakkı için bu doğrudur
Hak kelâmında: Kâinâtta ne varsa, Allah'ı tesbih ederler Kâinât, bir hamd ve sena mabedidir Sizler bunu ne işitir ne görürsünüz Onlar zikirlerini bilirler İnsana serbestiyet bir irade verildiğinden bu Hamd ve Sena armonisinden ayrılmıştır Böylece insan kendisini, felâketlere, dertlere, belâlara atmıştır Hırs ve heveslerine zebun olmuştur
Dönelim yine Kâbe'ye doğru  Burada hakkın en büyük bir sırrı vardır Topraktan yaratılan Âdem'in toprağı bu noktadan alınmıştır Âdem ile Havvâ bu mübarek topraklarda buluştular
Yakud-u Hadra buraya düşmüştü Nereden kopup düştüğünü düşün  İster Göktaşı, Meteor taşı de, İster başka türlü söyle, hepsi bizce aynı yola çıkar  
İbrahim Peygamber İsmail'i bu mıntıkalarda, Arafat'ta Hak yoluna kurban edecek; Hak Cennet'ten koçu Cebrail ile buraya gönderecekti Bu nokta sonunda İslâm'ın Kâbe'si oldu İbrahim Kâbe'de Hatem'e defnedildi Resûl-i Ekrem dünyaya burada teşrif etti İlk vahyi burada aldı Hak'kın emirlerini cihana, buradan tebliğ edecekti Hak'kın bu kızgın, susuz, sıcak yeri seçmesi Hak Muradı'nın bir sırrıdır Hep peygamberleri Hak bu mıntıkalarda teşrif ettirmiştir
Bu hikmet, Allah'ın dünya yüzündeki en büyük tecelli sırrı  Hudutsuz kâinâttaki milyarlarca yıldızların, güneşlerin içinde Dünyaya verdiği nimet ve kıymet bu  
Bütün seyyarat devirlerini bu sırrı tesbih için yaparlar
Göz yaşı ile insan yanaşır Hak'ka arada perde olmadan  Sessiz gelen gözyaşıdır bu 
|