Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Genel Konular

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
“ben”, “biz”, kavramları, kuranda

Kuran'da “Ben” Ve “Biz” Kavramları

Eski 08-04-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kuran'da “Ben” Ve “Biz” Kavramları




6/73 O’dur gökleri ve yeri yaratan “Ol,” dediği gün hemen oluverir Sözü mutlak doğrudur Boruya üfürüldüğü gün egemenlik tümüyle O’nundur Gizliyi ve açığı Bilendir Bilgedir, herşeyden Haberdardır


Allah, Kuran’ı öylesine bir ahenk/uyum içinde göndermiştir ki, herhangi bir ayeti okuduğumuzda kafaya takılan bir sorunun cevabını da yine Kuran’dan bulabilmekteyiz! Fakat kimileri mesih, mehdi, şeyh, imam vd…e sorma gereği duyarlar ki, bu kez onların yanıtına göre amel etmeye başlarlar Bilinen mezheplerin tamamına yakını bu şekilde ortaya çıkmışlardır Allah, Kuran’ı bırakıp mezheplere ayrılanlardan hesap soracaktır


3/103 ALLAH’ın ipine topluca sımsıkı sarılın; ayrılığa düşmeyin ALLAH’ın size olan nimetini anımsayın Siz birbirinize düşmanlar idiniz de kalplerinizi birleştirdi ve O’nun nimeti sayesinde kardeşler oldunuz Bir ateş çukurunun kenarında idiniz, sizi ondan kurtardı Yola gelesiniz diye ALLAH ayetlerini böyle açıklıyor


3/105 Kendilerine apaçık deliller geldikten sonra ayrılık ve anlaşmazlığa düşenler gibi olmayınız Onlar için büyük bir azap var


Neyse biz konumuza dönelim! Kuran’daki bazı ayetlere baktığımızda “ben” ve “biz” kavramlarının değişik durumlarda kullanıldığını görürüz Mezhepliler, bu kavramların genellikle aynı anlama geldiğini ifade ederler Oysa bu böyle değildir Şöyle ki;


15/23 Biz, elbette biz diriltir ve öldürürüz, sonunda asıl varis olanlar da biziz


40/68 Dirilten ve öldüren O’dur Herhangi bir işi diledi mi, ona “Ol” der, o da oluverir


Kuran’ı elindeki (mevcut) diziliş şekline göre okuyanlar, yukarıdaki bu iki ayet için, (önyargılı iseler) çelişkili diyebileceklerdir Nitekim ilk ayette sanki (haşa) Allah’ın ortakları ile çalıştığı gibi bir anlam çıkmaktadır Oysa ikinci ayette sadece Allah kendinden söz etmektedir! Peki gerçekten bu bir çelişki mi? Hayır! İlk ayetteki biz, Allah’ın görevlendirdiği ölüm meleklerini ifade eder/içine alır Allah emri/hükmü verir ve görevlendirdiği (sistemi içindeki) elçi melekler bu emri yerine getirir Canı (ölümü yaklaşan kişiye gelip de) alan Allah değildir Allah’ın görevlendirdiği, Allah’ın sisteminde bulunan elçi melekler almaktadır


7/37 ALLAH’a yalan iftira edenden veya ayetlerini yalanlayandan daha zalim kim olabilir? Onların kitapta anlatılan payları kendilerine erişecektir Elçilerimiz kendilerine gelip canlarını alırken: “ALLAH’ın dışında taptıklarınız nerede,” dediklerinde, “Bizi terkettiler,” derler İnkarcı olduklarına dair kendi aleyhlerinde tanıklık ederler


6/61 O, kulları üzerinde egemendir ve üzerinize koruyucu melekler gönderir Sizden birine ölüm geldiği zaman elçilerimiz onun canını hiç vakit geçirmeden alırlar


Eğer (yukarıdaki) 15/23′te böyle bir ifade kullanılmasaydı (sadece 40/68′deki ifade kullanılsaydı), Allah’ın hem emri verip hem de (haşa) yeryüzüne inip insanların canını kendisinin aldığını anlayacaktık!


Eğer 40/68′te öyle bir ifade kullanılmasaydı (sadece 15/23′teki ifade kullanılsaydı), bu kez de “meleklerin kafalarına göre/bağımsız hareket” ettiklerini ve/veya (haşa) Allah ile birlikte çalıştıklarını düşünecektik -ki bu da meleklerin Allah’ın ortağı olacağı anlamına gelirdi! Oysa bunun bir yanılgı olacağına, yazımızın devamında değineceğiz!


Allah’a en yakın olan varlıklar meleklerdir Allah’ın “bir olduğuna” şahit olmuşlardır (3/18) Allah dünyadaki dengeyi/döngüyü kendi inerek sağlamamaktadır Görevlendirdiği varlıklar yapmaktadır (bunun örneğini yukarıda gördük)! Bu yüzden Allah (onları da sayarak) bazı ayetlerde “biz” kavramını kullanmıştır Fakat bu, meleklerin (haşa) Allah’ın ortağı olduğu anlamına gelmez Ancak ve ancak tanık olabilirler Çünkü hükmü veren “tek” Allah’tır Emir ondan çıkar Bir şeye “Ol” der ve nihayet o şey eninde sonunda oluverir!


Bu elçiler/görevliler, Allah’ın sisteminde bulundukları ve buna göre hareket ettikleri için “biz” ifadesi kullanılmaktadır Eğer birkaç ayette bu ve buna benzer ifadeler kullanılmamış olsaydı, bazı cahiller (haşa) “melekler, Allah’a ortaklık yapmıştır” derlerdi Oysa O’nun ortağı yoktur! Melekler O’nun ortağı değil tanığıdırlar! Bu ikisi farklı şeylerdir!


41/47 Saatın (dünyanın sonunun) bilgisi O’nun katındadır O’nun bilgisi olmadan ne meyveler kabuklarından çıkabilir, ne de bir dişi gebe kalır veya doğum yapar “Hani benim ortaklarım nerede?” diye onlara seslendiği gün, onlar: “Hiçbirimizin buna şahitlik etmediğini sana arzederiz,” derler


3/18 ALLAH, kendisinden başka tanrı olmadığına şehadet eder; melekler ve adaleti gözeten ilim sahipleri de… O’ndan başka tanrı yoktur Üstündür, Bilgedir


Görüldüğü gibi Allah’ın ortağı olmadığına kendisi ve melekler tanıklık ediyor Dikkat ederseniz “ilim sahipleri” de bunlara dahil edilmiş Peki ilim sahiplerinin tanıklığı meleklerinki gibi midir? Hayır! Zira hiçbir insan meleklerle birlikte Allah’ın tek ilah olduğuna (aynı anda) tanıklık etmediler! Malum meleklerle insanların yaşadığı boyutlar farklı boyutlardır Ve insanlar, melekler kadar Allah’a yakın bulunmamaktadırlar!


38/69 “Onlar tartışırlarken Yüce Toplum’da neler olup bittiği hakkında bir bilgim yoktu


Peki öyleyse nasıl oluyor bu?


İbrahim’in hikayesini Kuran’dan okuyanlar bilirler Allahsız bir toplumda yetişmiş olmasına rağmen ve hatta ana-babası dahi bir putperest iken İbrahim daha gençlik yıllarında bir arayış içine girmişti Yıldızların, ayın, güneşin birer ilah olabileceğini düşünmüştü! Fakat bir görünüp - bir kaybolan nesnelerin ilah olamayacağını anladı Düşüncesine sınır koyup pes etmedi! Nihayet bunları evirip-çeviren/yöneten bir gücün olabileceğine kanaat getirip, “İşte benim Rabbim O’dur!” demişti O ilah ki, tüm bunları bir düzene koyup, yine bir düzene göre yönetmektedir! (6/76-79) İbrahim’in bu keşfi “Allah’ın tek ilah” olduğuna tanıklık ettirdi


6/75 Kesin bir inanca sahip olması için, İbrahim’e göklerin ve yerin yönetimini şöylece gösterdik: …


21/56 Dedi ki, “Aslında sizin Rabbiniz (Sahibiniz) göklerin ve yerin Rabbidir; onları ayırarak yaratmıştır Ben buna tanıklık edenlerdenim


Allah’ın “tek” liğine nasıl tanık olursunuz? Elbetteki akıl yürüterek! Akledenler, Allah’ın tek ilah olduğuna (ortağı olamayacağına) tanıklık edebilecek kişilerdir


26/28 Dedi ki, “Aklınızı kullanıyorsanız, O doğunun, batının ve aralarındakilerin de Rabbidir


22/46 Düşünen beyinlerle ve işiten kulaklarla yeryüzünü dolaşmadılar mı? Gerçek körlük, gözlerin körlüğü değil; göğüslerdeki gönüllerin körlüğüdür


Özellikle de bilim adamları!


35/28 Aynı şekilde, insanlar, hayvanlar, çiftlik hayvanları da çeşitli renklerdedir Bundan dolayıdır ki kulları arasında ALLAH’ı gereği gibi sayanlar bilim adamlarıdır ALLAH Üstündür, Bağışlayandır


IITanım


97/1 Biz onu (Kuran’ı) Kudret Gecesinde indirdik


4/166 Fakat ALLAH, sana indirdiğine tanıklık eder Onu kendi bilgisiyle indirdi Melekler de buna tanıklık eder Tanık olarak ALLAH yeter


44/2-6 Apaçık olan bu kitaba andolsun Biz uyarmak için onu kutlu bir gecede indirdik Onda tüm bilgelik işleri belirlenir Katımızdan bir buyruktur; biz elçiler göndeririz Rabbinden bir rahmet olarak O İşitendir, Bilendir


İndirileni, Allah mı indirmiştir yoksa indirilecek olanın Allah’tan gönderildiğine tanıklık yapan melekler/elçiler mi? Aslında sadece buradaki örnekler (ayetler) bile “ben” ve “biz” kavramlarını açıklamaya yetmektedir! Veya,


50/16 İnsanı biz yarattık ve onun kendi kendine neyi fısıldadığını iyi biliriz Biz ona şahdamarından daha yakınız


38/75 “Ey İblis, ellerimle yarattığıma secde etmekten seni alıkoyan nedir? Büyüklük mü tasladın? Yoksa baş mı kaldırdın?” dedi


İnsanın yaratılmasında melekler yardımcı/ortak mı olmuşlardır? Yoksa “tek” Allah’ın yaratmaya karar verdiği bir varlığın yaratılışına mı tanıklık yapmışlardır? 50/16′ya dikkat! İnsanın yaratılışı gizli yapılmamıştır! Yaratılış safhalarına tanıklık edenler aynı zamanda insanı öğrendiler ve işte o tanıklar, insana gözcülük etmektedirler (82/10-12, 50/17, 75/36)


Sonuç


Eğer melekler, Allah’ın tanığı değil (haşa) ortağı olmuş sayılsaydı ve/veya başka tanrılar da işin içinde olmuş olsaydı ve bizler Kuran’daki “biz” ifadelerinin bunlara atfen kullanılıyor olduğunu (kazara) kabul etseydik durum ne olurdu? Hiç şüphesiz şu ayetlerle karşılaşırdık!


21/22 O ikisinde (gökler ve yerde) ALLAH’tan başka tanrılar olsaydı ikisi de kaosa girecekti Mutlak otoritenin sahibi ALLAH onların nitelemelerinden çok yücedir


31/11 Bu ALLAH’ın yaratışıdır O’ndan başkasının neler yarattığını bana gösterin Zalimler, gerçekten apaçık bir sapıklık içindedirler


Bazı ayetler “Sadece Allah’ın kendisi için kullanılmıştır (20/14)”, bazıları ise “Allah’ın sistemi için (21/73)” Kuran’daki bazı “biz” kavramlarının, Allah’ın sistemi ve/veya sistemindeki “tanıklar ve görevliler” için kullanılabileceğini hatırınızdan çıkarmayın! Yoksa Allah’ın (haşa) ortakları olduğunu kabul etmiş sayılırsınız!


Allah’ın sistemine, Allah’ın “tek ilah” olduğuna tanıklık yapanlar dahil olabilmektedir Diğerleri için böyle bir ifade Kuran’da kullanılmaz Aksine tersi bir ifade kullanılır! (43/19) Yani Allah, çoktanrıcı/zalim/cahil/inkarcı kafirleri sistemine dahil etmediği gibi (”biz” diye) onlar adına da konuşmaz!


18/51 Onları ne göklerin ve yerin yaratılışına, ne de kendilerinin yaratılışına tanık yapmadım Saptıranları hiç bir zaman egemenliğimde görevlendirmem


Peki Allah “tek ilah” olduğu halde ve bilinen başka bir ilah da olmadığına göre, kime ve/veya kimlere karşı “biz” ifadesini kullanmaktadır Örneğin yukarıdaki ayette (15/23) “sonunda bizler varis olacağız diyor” Kimlere karşı? Elbette kendilerini ilah zannedenlere karşı! Kendini ilah zannederek ölmeyeceğini düşünen ve dünyada ebedi kalacağını zanneden cahil inkarcılara karşı! (26/129, 2/258, 6/29, …) Halbuki Allah (verilen söz “hesap günü” başlarına geldiği zaman) tümünü yeryüzünden silecektir (16/61) Sonuç olarak Allah ve sistemine tanıklık edenler (melekler, elçiler, inananlar …) baki (sahnede) kalacaktır!


10/103 Sonunda elçilerimizi ve inananları kurtarırız Evet, inananları kurtarmak bizim değişmez bir yasamızdır

Alıntı Yaparak Cevapla

Kuran'da “Ben” Ve “Biz” Kavramları

Eski 08-04-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kuran'da “Ben” Ve “Biz” Kavramları



Öncelikle şunu belirtelim Mezhepler dinde ayrımcılık olsun diye çıkmamışlardır Mezhepler, dinde vahyi, yani Kur’ân’ı ve sünneti açıklayan zengin, isabetli ve sıhhatli yorumlara ulaşmak için akademik seviyede kurulmuş birer okul olarak ortaya çıkmışlardır


Cenâb-ı Hakk’ın vahiyle sabit kıldığı meselelerde mezhepler arasında görüş ve uygulama farklılığı söz konusu değildir Ancak vahiy nazarı, sırf rahmeti şümullü tutmak ve her tabiatı ve fıtratı kucaklayabilmek açısından her meselede kesin hüküm koymamış, teferruâtı âlimlerin içtihatlarına bırakmıştır Vahiy dininin insan aklına ve düşüncesine duyduğu güven ve itimadın tecellisi ve tescilidir bu


İnsan fıtratına ve tabiatına göre teferruâtta bir takım farklılıkların bulunması da gayet tabiîdir Üstad Bedîüzzaman Hazretlerinin verdiği misali hatırlayacak olursak; bir su, beş muhtelif hastaya göre beş hüküm alır Birisine hastalığının mizacına göre su ilâçtır; buna su tıbben vaciptir Diğerine hastalığı açısından su zehirdir; bu kişiye su tıbben haramdır Diğer birisine su az zarar verir; tıbben bu adama mekruhtur Bir diğerine su zararsız menfaat verir; tıbben sünnettir Diğer kişiye ise su ne zararlıdır, ne faydalıdır; buna da su tıbben mubahtır!1


Şimdi, suya sadece “ilâçtır; vaciptir” diyemezsiniz Bazı hallerde suyun, meselâ mekruh olduğunu kabul etmelisiniz ve buna da “hak” demelisiniz Aksi takdirde umumu kucaklayamazsınız, cihanşümul olamazsınız, bütün insanlara rahmet kaynağı teşkil edemezsiniz Meselâ bu durumda sudan zarar görenlere zarar vermiş olursunuz!


İşte bir mezhepte farz olan bir husus, diğer bir mezhepte sünnet ise, bunu rahmet eseri saymak lâzımdır En azından şöyle düşünmeli: Farz olan bu meseleye güç yetiremeyenler, şu mezhebe göre mesuliyetten kurtulurlar; çünkü o mezhepte bu mesele sünnettir Bu durumda bu meseleyi sünnet sayan mezhep, bir takım hallerde, bazı tabiatları en azından mesuliyetten kurtarmış olmaktadır Diğer mezhep de diğer bazı tabiatlara sevap ve feyiz kaynağı sunmuştur


Meselâ Kurban Bayramında hali vakti yerinde olanların kurban kesmeleri Hanefî Mezhebine göre vacip; Şafiî Mezhebine göre sünnettir Bu şu demektir: Kurban Bayramında hali vakti yerinde olduğu halde, her hangi bir özürle kurban kesemeyen Müslümanlar Şafiî mezhebine göre mesuliyetten daha az zararla kurtulurlar


Meselâ Hanefî Mezhebine göre, yanında kocası, babası, erkek kardeşi, oğlu, dayısı vs bir mahremi olmayan zengin kadın bizzat hacca gitmez; yerine vekil gönderir Ancak Şafiî Mezhebi aynı kadının, kafilede güvenilir birkaç kadın bulunduğu takdirde, yol emniyeti de varsa bizzat hacca gidebileceğine hükmetmiştir Hanefî olan bir Müslüman kadının, ihtiyaç olduğunda Şafiî mezhebinin bu içtihadı ile amel etmesinde hiçbir sakınca yoktur Her mezhebin içtihadı haktır; ihtiyaç olduğunda amel edilebilir ve edilmelidir


Netice itibariyle mezhepler arası ihtilâfları ve görüş farklılıklarını; insanların fıtratlarına, tabiatlarına, özel durumlarına ve problemlerine sunulan farklı birer “hakça çözüm” önerileri olarak değerlendirmeli, her tabiatın her mezhebe değişik zamanlarda ihtiyaç duyabileceğini nazara almalı; her mezhepte muhtelif tabiatlara muhtelif çözümler sunulmuş olabileceğini dikkatimizden uzak tutmamalıyız Bunu da, İslâmiyet’in zengin, içtihada değer veren, cihanşümul ve merhamet dini oluşunun alâmeti saymalıyız Halimize, fıtratımıza veya problemimize uygun bir çözümü diğer bir mezhepte bulduğumuzda, mezhep taassubuna hiç gerek duymaksızın, o mezhebin sunduğu reçeteden faydalanmalıyız


Ancak, farklı bir mezhebin görüşü ile amel edecek isek, bunu mutlaka bir ihtiyaca binâen yapmalı; keyfî yapmamalıyız

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.