Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Genel Konular

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
aşk

.Aşk.

Eski 08-04-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

.Aşk.



Eğer aşk ve muhabbet, aile yaşamına hâkim olur ve eşler birbirlerini canı gönülden severlerse; sorunların birçoğu yok olur Hatta sorun diye bir şey kalmaz Örnek olarak; müminlerin Allah yolunda cihat ederken karşılaştıkları zorluk ve sıkıntılar, baldan daha tatlıdır Ya da Allah için ilim konusunda araştırma yapan bir insan karşılaştığı zorluklar karşısında sabrederek onlardan lezzet almasını bilir

Eğer aşk ve muhabbet olmazsa, birçok konu, hatta sorun olmayan konular bile sorun olmaya başlar; hapishanedeki ağır suçluların davranışları gibi görünmeye başlar Dolayısıyla ruh ve beden zarar görür

Eğer aşk ve muhabbet olursa, kadın ve erkek güzel görüş gözlüğünü gözlerine takarlar Gördükleri her şeyi güzel ve harika görürler Hatta birbirlerinin eksiklerini bile güzel görmeye başlarlar

Ancak eğer bu hayat verici unsurlar olmazsa, kötü görüş gözlüğünü gözlerine takarlar Birbirlerinin her şeyini ve bütün yaşamı kötü görürler Hatta birbirlerinin güzelliklerini bile kötü ve çirkin görmeye başlarlar

Müminlerin Emiri Ali (as) şöyle buyurmaktadır:

“Bir kimse bir şeyden nefret ederse; ona bakmak ve onu hatırlamaktan da nefret edecektir 11

İnsan, bir kimseyi veya bir şeyi sevmezse; adından, anısından, hatırasından ve onunla ilgili olan her şeyden nefret etmesi onun doğasından kaynaklanmaktadır

İnsan, bir kimseyi veya bir şeyi severse; onunla ilgili ne olursa olsun ve onu hatırlatan şey ne olursa olsun hoşuna gider Onunla ilgili olan her şey onun için mutluluk verici olur
İnsan, eşini sevmezse ve ondan nefret ederse; istemeyerek de olsa ona zulüm edecektir Önemsiz konularda bile bahaneler bulacak ve kavga çıkaracaktır

Ancak onu severse önemsiz konuların farkına bile varmaz Görse bile görmezlikten gelecektir
Eşlerin birbirlerini sevdikleri sıcak bir yuvada, her şey güzelleşir Güzellik ve sevinç, kapılardan ve pencerelerden yağmaya başlar Aile ortamı, huzur ve umut verici olur Sevgiyle dolu olan kalpleri birbirleri için atar Kalpleri, birbirlerinin kalp atışlarına göre düzenlenir Kalpleri iki ayrı kalp değildir İki göğüste yer alan bir tek kalp gibidir İki bedende yer alan bir tek ruh gibidir Birbirlerinin her şeyini severler Birbirlerinin ailelerini, yakınlarını ve akrabalarını severler Kendileriyle ilgisi olan yüz, boy, tavır, söz, ses, resim, elbise, mektup, hatıra vb her şey birbirleri için güzel ve sevecendir İki eş birbirlerini severlerse, birbirlerinin eksiklerini tamamlarlar

Karı-koca olarak bir ömür boyu birlikte yaşamak isteyen eşler, dünya hayatının yapısından kaynaklanan birçok sıkıntıyla karşılaşacaklardır Bu uzun yolu bitirebilmeleri için azıkları olması gerekiyor Bu yolun en güzel azığı aşk ve muhabbettir

Eğer evlilik yaşamlarının başında iki eş arasında sevgi ve muhabbet gücü olursa, bu yolun sonuna kadar omuz omuza hareket ederek mutluluk yurduna ulaşabilirler Eğer böyle bir güçleri ve azıkları olmazsa, hayat yolunun engebeli yokuşlarında güçleri tükenecektir Ağır sorumlulukları yerine getiremeyecekler ve bu emaneti yerine ulaştıramayacaklardır

Aşk ve muhabbetin neşe verici ışınları altında, buzlar su olup eriyecektir Acılar tatlı olacaktır Zorluklar kolaylaşacaktır Bu mis kokulu havada neşeli ve salih çocuklar yetişecektir
Yine aşk yolunun şehidi, bilge üstat Mutahhari, şöyle söylemektedir:

“Erkeğin canı gönülden eşini koruması ve şefkat göstermesi, kadın için çok değerlidir Bunlar olmaksızın kadının evliliğe tahammül etmesi olanaksızdır…

Kadın, çocuklarını şefkate doyurabilmek için kocasının şefkatine ve muhabbetine ihtiyaç duyar

Erkek ulu dağlara, kadın pınara, çocuklar da güllere ve bitkilere benzerler

Pınarın tertemiz berrak sular vererek gülleri ve bitkileri neşelendirebilmesi için, ulu dağların yağmur sularını biriktirmesi gerekir

Eğer dağlara yağmur yağmazsa veya dağların yapısı, toprağın suları biriktirmesini engelleyecek bir şekilde olursa pınar kurur Güller ve bitkiler yok olur giderler

Dolayısıyla düz arazilerin hayat kaynağı nasıl yağmurlarsa; özellikle de dağlık bölgelerden gelen yağmurlarsa; aile yaşamının hayat kaynağı da erkeğin kadına olan muhabbeti ve sevgisidir İşte bu muhabbet ve sevgiyle hem kadın hem de çocuklar, mutlu ve neşeli olurlar12





[11]- Nehcü’l Belağa, Suphi Salih, Hutbe160


[12]- Nizam-ı Hukuk-i Zen Der İslam, İntişarat-i Sadra, 5baskı, S313-326








Alıntı Yaparak Cevapla

.Aşk.

Eski 08-04-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

.Aşk.




İki Çeşit Aşk


Aşk ve ilgi iki türlüdür:
1-Şehvete Dayalı Aşklar

Bu, cinsel ve nefsanî arzulara dayalı olan aşk türüdür Bu çeşit aşk, ortak yaşam ve eş seçimi konusunda gerekli olsa da, tek başına yeterli değildir Aşk için açıklanan yararlar ve özelliklere sahip değildir Sürekliliği yoktur

Çünkü evlilikten birkaç gün sonra, şehvetler ve hevesler azalacaktır Cinsel arzular zamanla eski renkliliğini kaybedecektir Biraz yaş ilerledikten ve çocuk sahibi olduktan sonra… gençlik enerjisi yok olacaktır Yüzler ve şekiller, eski hallerini yitireceklerdir Yıllar geçtikçe, kadın ve erkekte yaşlılık izleri ortaya çıkacaktır Artık mutlu bir yaşam sürdürebilmek için güçlü bir nedenin kalmadığı zaman başlayacaktır

Yaşamın harcı ve şeridi, yaşamın bütün aşamalarında sürekli olabilecek ve binayı sağlam bir şekilde ayakta tutabilecek oranda güçlü olmalıdır Cinsel dürtülere dayalı aşk, tek başına böyle bir güce sahip değildir Çok çabuk bir şekilde rengini kaybeder ve utanç nedeni olur
2-Yüce Aşklar

Bu tür aşk çeşidinde, insanın ilgisi yüce değerlere yöneliktir Kadın ve erkek arasında böyle bir aşk var olursa, nefsanî arzular ve cinsel dürtüler de onun şemsiyesi altında yer alarak yüce değerler safına katılacaklardır Evlilik hayatında, her iki aşk türü de gereklidir Her biri tek başına yeterli değildir

Yani “Eşlerin ilişkisi yalnızca yüce değerlere dayanmalı ve cinsel aşk gerekli değildir” düşüncesi yanlıştır Mutlu bir yaşam nedeni olamaz Veya “Yalnızca cinsel aşk yeterlidir” düşüncesi de yanlıştır Her ikisi de olmalı ve birbirlerini tamamlamalıdırlar Eş seçimindeki bütün meselelerde olduğu gibi; bu konuda da, orta yol bulunmalıdır Yani ne aşırı davranılmalı ne de ilgisiz kalınmalıdır
İlk tür aşk çeşidi tek başına yıkıcı ve yok edicidir Ancak ikinci tür aşk çeşidiyle birleştiği zaman olumsuzluğunu ve yıkıcılığını kaybeder Yüce değerler kısmına katılır ve faydalı olur
Bu konuda da şehit üstat Mutahhari’nin sözleri çok aydınlatıcıdır:

“İnsan duygularının çeşitleri ve aşamaları vardır Bunlardan bazıları şehvet türündendir Özellikle de cinsel şehvet türündendir Bu, insanların ve öteki hayvanların ortak özelliklerindendir… Cinsel etkenlerden kaynaklanır ve aynı yerde son bulur Artması ve azalması, cinsel yapıların fizyolojik çalışmalarına ve özellikle de gençlik çağına bağlıdır Bir taraftan yaşlandıkça, bir taraftan da defalarca doyuma ulaştıkça azalır ve yok olur…

İnsanın hakikat ve mahiyet bakımından şehvetlere karşı olan duyguları bulunmaktadır Bunların adını ilgi veya Kura’n-ı Kerim’in tabiriyle “sevgi” ve “rahmet” koyabiliriz… Kura’n-ı Kerim, iki eş arasındaki ilişkiyi “sevgi ve rahmet” olarak ifade ediyor Bu, olağan üstü bir nokta olup evlilik yaşamındaki hayvansal değerlerin daha üstüne, yani insani yönüne işaret etmektedir Evlilik hayatının bağlarının yalnızca cinsel etkenler olmadığını ve iki eş arasındaki asıl bağların; iki ruhun birliği, samimiyet ve mutluluk olduğunu vurgulamaktadır…13

[13]- Hz Ali’nin (as) Çekiciliği ve İticiliği kitabı







Alıntı Yaparak Cevapla

.Aşk.

Eski 08-04-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

.Aşk.



Soru ve Cevap

Soru: Herkes ilk tür aşk çeşidini bilmektedir Ancak ikinci tür aşk çeşidinin ne olduğu belli değildir Yüce değerlere dayanan, evlilik hayatının temellerini oluşturması gereken ve ilk tür aşk çeşidini de şemsiyesi altına alan aşk nedir?

Cevap: Eş seçimi konusundaki kıstaslar bölümünde açıklanan konular, bu soruya verilmiş genel bir cevaptır Orada açıklanan değerler, kıstaslar ve ölçüler iki çeşit aşk türünü de kapsamaktadır









Alıntı Yaparak Cevapla

.Aşk.

Eski 08-04-2012   #4
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

.Aşk.



Sürekli Aşk


Açıklandığı gibi; iki eş arasındaki aşk ve muhabbet sürekli olmak zorundadır Gençlik dönemi aşıldıktan sonra da kalıcı olmalıdır
Kadın ve erkek, gençlik enerjisinin ve cinsel arzuların soğuması veya yok olmasından sonraki orta yaş ve ihtiyarlık dönemlerinde de, yaşamlarını mutlu bir şekilde sürdürebilmek için muhabbete ve ilgiye muhtaçtırlar
Yüce Allah muhabbetin kaynağını iki eşin vücudunda karar kılmıştır:

“Aranızda sevgi ve rahmet karar kılmıştır"14
Kadın ve erkek, yaşamlarını doğru temeller üzerine kurup doğru bir şekilde de idare ederek sürdürürlerse; sevgi ve rahmet ömürlerinin sonuna kadar devam edecektir

Gençlik yılları bittikten sonra, sevgilerinde hiçbir eksiklik meydana gelmemesinin yanı sıra ortak yaşamları sürdükçe ve yaşlandıkça da aşkları artan birçok evli çift görmüş bulunmaktayız Gerçekte ilişkileri günden güne sağlamlaşmış ve yaşlılık dönemlerinde de ortak hayatlarının en yüksek aşamasına ulaşmışlardır


[14]- Rum, 21






Alıntı Yaparak Cevapla

.Aşk.

Eski 08-04-2012   #5
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

.Aşk.




Çok Güzel Bir Örnek


“Zeynep nine” ile “Hacı Hasan dede” yaklaşık yetmiş yıldır birlikte yaşamaktaydılar Yaklaşık son yirmi beş yıllarını hatırlamaktayım Birbirlerine her zaman sevgi ve saygı dolu bir şekilde davranırlardı Birbirlerine karşı sevgisiz ve saygısız bir söz söylediklerini veya davranış sergilediklerini hatırlamıyorum Yaşamlarının diğer bölümlerini de akrabalarına sordum Her zaman böyle yaşadıkları anlaşıldı

Zeynep nine, kendisinden daha yaşlı olan ve ömrünün son yıllarını yaşayan Hacı Hasan dede için, hem eşlik hem de bakıcılık görevi yapıyordu Bütün insanları şaşırtacak ve övmeye zorlayacak bir şekilde yaşlı adama saygı ve sevgi gösteriyordu Yaşlılık dönemlerinde, artık cinsel konuların onlar için hiçbir anlamı kalmamıştı Bu tür konuları geride bırakmışlardı Ancak birbirlerine olan coşkulu sevgileri ve saygıları, aynı şekilde eskisi gibi ilişkilerine hâkimdi

Hacı Hasan dede hastalandığı zaman, Zeynep nine sevgiyle ve edeple ona bakar ve onu korurdu Onları ziyarete gittiğim zamanlar

Hacı Hasan dede şöyle derdi: “Eşim, beni yüz üstü bırakmadı O olmasaydı, yaşlılık günlerimi güzel bir şekilde geçiremezdim Camiye gidip gelebilmemin, ibadetlerimi yerine getirebilmemin ve alnı açık bir şekilde yaşayabilmemin nedeni, eşimin sevgisi ve bakıcılığıdır Yüce Allah onu bana büyük bir nimet olarak bağışlamıştır Onun için her zaman dua ettim ve edeceğim…”

Onların samimi ilişkilerini gördüğüm zaman çok seviniyordum İlişkileri bozuk olan ve birbirlerinin davranışlarından nefret eden kadınlar ve erkekler için de üzülerek şöyle diyordum: Keşke bütün eşlerin yaşamları da, Zeynep nine ile Hacı Hasan dedenin yaşamları gibi olsaydı

Hacı Hasan dede çok yaşlanmıştı Yaklaşık doksan yaşındaydı Artık kendi ayakları üzerinde duramıyordu Kendi işlerini tek başına yapamıyordu Ancak yüce Allah, şefkatli eşini onun için korumuştu O sevgiyle ve saygıyla yaşlı kocasına bakıyor ve onu koruyordu Onun zillete düşmesine izin vermiyordu Hacı Hasan dedeye, geçmiş olsuna gittiğim son ziyaretimde durumunu sorunca bana şöyle dedi: “Yüce Allah bu kadını bana nasip etmemiş olsaydı yaşayamazdım

Hacı Hasan dedenin ömrünün son günleri yaklaşmıştı Yaklaşık yetmiş yıllık sevgi dolu ortak yaşamlarının ardından, Zeynep nineyi yalnız bırakacaktı Ölüm izleri yüzünde belirmeye başlamıştı Zeynep nine, mumun etrafında kararsız bir şekilde dönen kelebek gibi; yaşlı eşinin etrafında dönüyordu Elinden gelen bütün hizmetleri yapıyordu Hacı Hasan dedenin gözleri bazen açılıyor ve Zeynep ninenin gözlerine çevriliyordu Hacı Hasan dedenin gözlerinde, Zeynep nineye teşekkür ve saygı ifadeleri dalgalanıyordu Sanki bakışlarıyla Zeynep nineye şöyle söylemek istiyordu:
“Ey benim temiz kalpli meleğim! Sen benim için vefalı eş ve dost idin Gençliğini ve ömrünü benimle birlikte harcadın Eksiklerimi ve gediklerimi onarmaya çalıştın Beni hiçbir kimseye şikâyet etmedin Şerefimi korudun Mutluluklarda ve üzüntülerde ortağım idin Sorunlara karşı bana destekçi oldun… Ben senden razı olmuş bir halde bu dünyadan göçüyorum Allah katında da senin iyi bir eş olduğuna şahadet ederim Ben senden razıyım Allah da senden razı olsun Sana en iyi mükâfatları versin…”

Bazen dudakları bir araya geliyor ve Zeynep nine için dua ediyordu Zeynep ninenin durumu da kocası gibiydi Davranışlarıyla, sözleriyle ve bakışlarıyla aynı ifadeleri yansıtıyordu
Sonunda ilahi görevli yaşlı adamın canını almak için geldi Sanki ilahi görevli de Zeynep nineye teşekkür ediyor ve onu övüyor gibiydi Çünkü yaşlı adamın ruhunu almaya gelmeden birkaç saat önce, Zeynep nine güvey odasına damat gönderecekmiş gibi eşini yıkayıp hazırlamıştı Elbiselerini değiştirmişti!

Sevgili gençler!
Siz de, Zeynep nine ile Hacı Hasan dede gibi mutlu bir hayat sahibi olmak istemez misiniz?

Kesinlikle “Evet isteriz” diyeceksiniz
Öyleyse eş seçimi konusunda “aşk ve muhabbet” duygularını göz önünde bulundurmak zorundasınız; sevdiğiniz ve sizi seven bir kimse ile evlenmelisiniz

Evlilik, fiziki bağlılıkla birlikte gönül bağlılığı anlamına gelir Bu bağlılığın, ömrün sonuna kadar sürebilmesi için çok sağlam olması zorunludur Böyle bir özelliğe de yalnızca iki temel ilke üzerine kurulmuş olan bağlılık sahiptir Bu iki temel ilke, önceden de açıklandığı gibi; iki tür aşk çeşididir






Alıntı Yaparak Cevapla

.Aşk.

Eski 08-04-2012   #6
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

.Aşk.





İki Taraflı Aşk


Mutlu bir yaşam için, tek taraflı aşk ve muhabbet yeterli değildir İki eş de birbirlerini sevmek zorundadırlar Onlardan biri ötekini sever, ancak öteki onu sevmezse, yine de sorunlarla karşılaşacaklardır Eşin ilgisizliği ve sevgisizliği, ötekinin ilgisini ve sevgisini yok edecektir Sonunda da, birbirlerinden nefret etmeye başlayacaklardır Tek taraflı değil, iki taraflı aşk ve muhabbet mutluluk vericidir
Aldatıcı Olta

Birçok gencin yakalandığı tehlikeli oltalardan biri de (genellikle de kurtulamamaktadırlar) şudur:

Eşler, evlenmeden önce birbirlerini sevmediklerini anlıyorlar Veya biri seviyor, ancak öteki sevmiyor Dolayısıyla evlenmekten vazgeçmek istiyorlar

Ancak aile fertleri şöyle diyorlar; “Şimdilik evlenin, nikâhta keramet vardır Sonra birbirinizi seversiniz!”

Tecrübesiz gençler de onların sözüne inanarak evleniyorlar Ancak evlendikten sonra birbirlerini sevememelerinin yanı sıra gün geçtikçe birbirlerinden nefret etmeye bile başlıyorlar Dolayısıyla sorunlar da yakalarına yapışıyor Bunlara evlenmelerini öğütleyen ve “Sonra birbirinizi seversiniz diyen kişiler ise, artık ortalıklarda görünmüyorlar

Herkes kendi işiyle uğraşıyor Bunlar soğuk, ruhsuz ve bir yığın sorunla baş başa kalıyorlar Zaten artık çok geç olmuştur; bir şey yapmak isteseler bile, yapamıyorlar

(Kız ve erkek) Gençler şu önemli noktaya dikkat etmek zorundadırlar: Sevgi ve muhabbet, ilk başta olmalı ve evliliğin temelini oluşturmalıdır Aşkın sonradan oluşacağına dair bir garanti yoktur

Bu mantıkla evlenen ve hayatları alt üst olan birçok kişi görmüş bulunmaktayım

Sonraki sayfalarda, bu konuyla ilgili olan acı öykülerden birini sizlere anlatacağım
Şimdi burada, Ayetullah İbrahim Emini’nin açıkladığı iki hüzün dolu mektubu aktarmaya çalışacağız:

İlk Hüzünlü Mektup:
“Bir kadın… mektubunda şöyle söylemektedir: Bir yıl önce kendisini daha önceden tanımadığım bir erkekle evlendim Evimize iki defa gelmişti Ancak ben “Gelecekte eşim olacak bu kişiyi seviyor muyum, yoksa sevmiyor muyum?” sorusuna cevap verecek kadar önemli bir dikkate sahip değildim Kendi kendime “Nikâh kıyıldıktan sonra sevgi oluşacaktır diyordum Ancak nikâh kıyıldıktan sonra ona karşı hiçbir sevgimin oluşmadığını anladım Sonra konuyu aileme anlattım Ancak onların çok şiddetli tepkisiyle karşılaştım
Bana şöyle dediler: “Sonra seversin!” Ancak evliliğimizin üzerinden yaklaşık bir yıl geçmesine karşın; sevgi oluşmamasının yanı sıra onu görmekten bile nefret etmeye başladım Eşim de kendisini sevmediğimi biliyor… Gerçekten yok oluyorum Birkaç defa intihar etmeyi düşündüm Ancak Allah’tan korktum Yaşantım cehenneme dönüştü Yanıyorum Yakıyorum… Ne yapacağımı bilmiyorum…”15

İkinci Hüzünlü Mektup:
“ … Şehrinden … Bey mektubunda şöyle söylemektedir:

Beş yıldır bir devlet dairesinde görev yapmaktayım Yaklaşık dört yıl önce de amcamın kızıyla evlendim Ancak bu evlilikle hayatım karardı Çünkü anne ve babamın ısrarları sonucunda, daha önceden davranışlarından hiç hoşlanmadığım bir kızla evlenmiştim Ben bu kızı sevmiyordum Ancak anne ve babamın baskıları sonucu onu istemeye gitmiştim Kendi hayatımı da ve onun hayatını da mahvettim Geçmişi ne kadar unutmaya çalıştıysam ve yeni hayatımı ne kadar sevmeye uğraştıysam da, yapamadım İşten çıkıp eve gittiğim zaman eşimin, annemin ve babamın rahatsız olmalarına neden oluyorum Şimdi annem ve babam yaptıkları yanlışı anlamışlar Ancak iş işten geçmiştir Ne yapacağımı bilmiyorum Her zaman namazlarımdan yaşlı gözlerle ayrılıyorum Ellerimi dua etmek için kaldırıyor ve şöyle diyorum:

Bu kızın hayatını niçin mahvettim!? Niçin onu mutlu edemiyorum!?”16




[15]- İntihab-ı Hemser (Eş Seçimi), s95-96, 1baskı

[16]- İntihab-ı Hemser (Eş Seçimi)s191







Alıntı Yaparak Cevapla

.Aşk.

Eski 08-04-2012   #7
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

.Aşk.




Önemli Bir Soru ve Cevap!


“Kız ve erkek arasındaki aşk; evlilik hayatının kutup noktasıdır Evlenmeden önce var olması gerekir Evlilik binası bu temel üzerine kurulmalıdır konuları iyice aydınlanmıştır
Ancak şimdi şöyle bir soru ile karşı karşıyayız:

Kız ve erkek, evlenmeden önce birbirlerini görmemiş ve tanımamışlar Veya birbirlerini tanımaktalar; ancak evlenmeyi planlamamışlar Birbirlerine karşı herhangi bir duygu da beslememektedirler Bu konuyu ilk defa görüşecekler Aralarında bir sevginin oluşması mümkün müdür? Birbirlerini sevdiklerini veya sevmediklerini nasıl anlayabilirler? İki tarafın da daha önceden herhangi bir arkadaşlıkları yoktu Dolayısıyla birbirlerini sevdiklerini veya birbirlerinden nefret ettiklerini nasıl anlayabilirler?
Kısaca, aşk veya nefret oluştuğunu anlamanın yolu nedir?

Cevap: Bu soru, çok önemli bir sorudur Bu konuya çok dikkat etmek gerekir Şimdi bu konu hakkında yapılacak olan açıklamalara lütfen dikkat ediniz:
İffetsizler arasında meşhur olan ve gayri meşru olarak kurulan sokak arkadaşlıkları ve dostlukları, kız ve erkek için hayırlı değildir Bu tür ilişkiler, hiçbir zaman mukaddes ve mutlu bir evlilikle sonuçlanmaz Biz, böyle aşk ve dostluk türlerini hiçbir zaman onaylamadık ve onaylamayacağız Bizim aşk ile kast ettiğimiz şey, bu değildir Bu tür gayri meşru olarak kurulan aşklar ve dostluklar, gençlerin şahsiyetlerine ve şereflerine ağır darbeler indirmektedir Birçok sorunlar ortaya çıkarmaktadır Kız olan taraf ise, erkek tarafından daha fazla zarar görmektedir

Heveslerinden dolayı iffetlerini kaybeden kızların durumu çok acı vericidir Bu tür rezil oyunlarla mutlu bir yuvanın kurulduğu hiçbir zaman görülmemiştir Bilgisiz kızların bazıları, üçkâğıtçı yalancıların sözlerine ve vaatlerine kanmaktadırlar Mutlu bir yuva kurma ümidiyle, şereflerini ve namuslarını kaybetmektedirler Sonra da üzüntüler ve pişmanlıklar içinde gark olmaktadırlar
(Kuşkusuz erkekleri kandıran ve onları bedbaht yapan kızlar da bulunmaktadır)







Alıntı Yaparak Cevapla

.Aşk.

Eski 08-04-2012   #8
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

.Aşk.




Ancak aşkın doğru yolu ve sorulan sorunun cevabı şudur:

Beşinci ve altıncı bölümlerdeki konulara dikkat edilirse, bu mesele kolayca çözülecektir

Yani öncelikle beşinci bölümdeki ölçüleri ele alacağız

Sonra altıncı bölümde çizilen yolları takip etmeye başlayacağız Evlenmeyi düşündüğümüz kişi hakkında bilgi edindikçe ve onu tanıdıkça, ilgimiz veya ilgisizliğimiz ortaya çıkmaya başlayacaktır Onun ve ailesinin özelliklerini öğrendikçe, aşk veya nefret kalbimizde belirecektir

Olumlu veya olumsuz son kararı verinceye kadar bu yöntemi uygulamaya devam etmeliyiz
Altıncı bölümün ilk aşamasında uygulanması gereken (danışmak, aracı koymak, araştırmak, elçi göndermek vb) yöntemlerle kesin bir sonuca ulaşamazsak, son aşamaya ulaşabilmek ve kararımızı açıklayabilmek için bir sonraki (mektup yazmak, fotoğraf göndermek, sohbet etmek, görüşmek vb) yöntemleri uygulamaya devam edeceğiz

Altıncı bölümün sonunda söylediklerimizi unutmamanız gerekir Onu uygulama yeri, işte burasıdır Orada açıklanan şeylerin aynısı uygulanır ve eş seçimi konusunda açıklanan aşamalar, ağır ağır, sabırla ve çok dikkatli bir şekilde yerine getirilirse; beşinci bölümdeki ölçüler de göz önünde tutulursa, “âşık olma veya nefret etme” durumları kesinlikle ortaya çıkacaktır

Kız ve erkeğin, birbirlerine ilgi duydukları belli olmadıkça, evliliğe adım atmamaları gerektiği konusunu ısrarla vurgulamak istiyorum Kuşkusuz evlenmekten de vazgeçmemelidirler

Aşk ve nefret belli olmazsa; birbirleriyle evlenmek istediklerini veya istemediklerini bilmiyorlarsa; (olumlu veya olumsuz) son kararı vermemelidirler Birbirlerini istedikleri veya istemedikleri belli oluncaya kadar aynı yolu devam ettirmeli ve altıncı bölümde açıklanan çizelge üzerinde durmalıdırlar

Kardeşlerim! Bozuk etkenlerin tesiri altında kalmamak için uyanık olunuz Sabırlı davranarak ve konunun bütün yönlerini değerlendirerek son kararınızı veriniz

Belki bazıları üzerinizde baskı oluşturarak şöyle söyleyebilirler;
“Niçin oyalıyorsun?
Evleneceğin kişinin ne kusuru var ki?
Hadi, biran evvel cevap ver Bu kadar uzunca düşünmeye hiç gerek yok İnsanlar duyarlarsa şöyle veya böyle söylerler
Bunu geri çevirirsen kalbim kırılır
Sana beddua ederim Ömrünün sonuna kadar eşsiz kalırsın!
Sen yalnızca “evet” diye söyle, yeter
Öteki işleri biz yapacağız İşler kendiliğinden düzelecek…”

Bu yöntemler etkili olmazsa, (özellikle kızı) belki tehdit de edebilirler Baskı oluşturarak ve korkutarak istemediği bir evliliğe de zorlayabilirler…

Ancak siz, bu tür anlamsız tehditlere ve sözlere aldırış etmeyin Hiçbir şey olmaz Sizin “evet” sözünüz olmadıkça hiçbir şey yapamazlar Kız ve erkeğin rızası olmaksızın yapılan nikâh, batıldır Böyle bir evlilik gayri meşrudur Siz, böyle bir evliliğe boyun eğmeyiniz

Bazı yaşlılar olumsuz veya şüpheli bir cevapla karşılaştıkları zaman şöyle diyorlar: “Evleneceğin kişinin ne kusuru varmış?
Niçin kabul etmiyor ve geciktiriyorsun?”

Onlara şöyle cevap vermek gerekir: Ret cevabı vermek veya geciktirmek için onun bir kusuru olması gerekmiyor
Belki de çok iyi bir insandır Ancak bu, onun iyi bir eş olacağı anlamına gelmez Verilecek karar ise, evlenecek kişinin en doğal hakkıdır Dolayısıyla istediğini kabul eder ve istediğini de ret eder


Alıntı Yaparak Cevapla

.Aşk.

Eski 08-04-2012   #9
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

.Aşk.




Evlilik Cüzdanına Dayalı Bir Hayat Sürekli Olmaz!


Evlilik, karşılıklı sevgi ve saygıya dayanmadığı takdirde, hayatı, kargaşa ve sorunlarla dolu bir zehir gölüne çevirir Hiçbir kanun, güç ve sözleşme de ona çeki düzen veremez Üstat Şehit Mutahhari bu konuda şöyle söylemektedir:

“Kanun veya güç yardımıyla iki kişiyi iş birliği yapmaya, adalet esasları üzere sözlerini yerine getirmeye ve uzun yıllar boyunca işbirliklerini sürdürmeye zorlamak mümkündür Ancak kanun veya güç yardımıyla iki kişiyi birbirlerini sevmeye, birbirlerine karşı samimi olmaya, birbirleri için özveride bulunmaya ve ötekinin mutluluğunu kendi mutluluğu olarak kabul etmeye zorlamak olanaksızdır

Bu konunun sonunda, yine her zamanki nasihatimizi hatırlatmakta yarar görüyoruz:

Dikkate evet, ancak vesveseciliğe hayır!

Müminlerin Emiri İmam Ali şöyle buyurmaktadır:
“Dikkat, dikkat ey dinleyen! Ciddiyet, ciddiyet ey gafil! Hiçbir kimse sana bilen kişi gibi haber veremez








Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.