Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Genel Kültür & Serbest Forum > Serbest Forum

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
marşlar, tarihçeleri, ulusal

Ulusal Marşlar / Tarihçeleri

Eski 08-04-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Ulusal Marşlar / Tarihçeleri





Öncü yüzbaşı Claude-Joseph Rouget de Lisle,1792'de 25 nisanı 26 nisana bağlayan gece, Strasbourg belediye başkanının teşvikiyle Fransız ordusu için bir savaş şarkısı yazdı Yüzbaşı, üç yıl sonra Fransa'nın ulusal marşı haline gelecek bu marşı, ertesi gün belediye başkanı Dietrich'in salonunda seslendirdi (1849’da Isidor Pils tarafından yapılan bir resim)



Ulusal Marşlardaki Temalar

Çoğunlukla savaş dönemle­rinde yazılan ulusal marş­lar, genellikle birbirine benziyor Türk İstiklal Marşı’nda, Kurtuluş Sa­vaşı'nın kazanılacağına duyulan inançla, "halkını bağımsızlık ve hak aramaya, imanını, vatanını ve dinini koruma" ya: İtalyan ulusal marşı, "ulusu silkinip uyanma" ya; Fransa ulusal marşı "silahlanma ya, Ro­manya ulusal marşı "güçleri birleş­tirmeye"; Polonya, Beyaz Rusya Ukrayna ve Litvanya ulusal marşla­rı ise "yabancı düşmanlarla ve tiran­larla savaşma" ya çağırıyor

Ulusal marşlardaki ikinci bir tema, idealler ve kaygılar İtalyan ve Al­man ulusal marşları, bu ülkelerin ta­rih boyunca sergilediği siyasal ve toplumsal yapı nedeniyle "birlik" ideali yansıtıyor

Bazı ulusal marşlardaki düşman bulanık bir "yabancı güç" olmaktan çıkıp somutlaşıyor Polonya ulusal marşında Ruslar ve Almanlar Dani­marka ulusal marşında "Gotlar", Bel­çika ulusal marşında ise "Hollandalı­lar" açık açık hedef gösteriliyor Ulusal marşların tümü kan, zafer ve savaş çığırtkanlığı yap­mıyor kuşkusuz Barış temalarının ağırlıklı olduğu ulusal marş­larda, çevre bilinci bile işleniyor Fin­landiya ulusal marşı "resiflerin, kayalık­ların, Norveç ulusal marşı "okyanus"un, İsveç ulusal marşı "ormanlar" ın, İz­landa ulusal marş ise "Güneş Siste­minin övgüsüyle dolu

Yeryüzünde, yaklaşık 180 ülkenin bir ulusal marşı var Birçoğu, en fazla 1–1,5 dakika kadar sürüyor Ancak bu süre, marşı seslendirenlerle dinleyen­lere, bu ülkenin karakterini ve tarihini anlatmaya yetiyor Hatta İsviçreli­lerin ulusal marşında olduğu gibi o ülkenin coğrafi özelliğini bile öğrene­biliyorsunuz: "Gün ağarırken ortaya çıkarsın Seni ışıldayan denizin yüze­yinde görürüm: Seni ey ulvi, ey şanlı şey! Alpler'in tepesindeki buzullar kı­zarırken, dua edin İsviçreliler, dua edin Kutsal ruhlarımız, anavatanımı­zın üstünde anıyor Tanrı'yı"



Avrupa'daki En Eski Ulusal Marş

Dağlık ülkelerde yaşayan insanla­rın, düzlük alanda yaşayanlara göre kendilerini Tanrı'ya ve kutsal toprak­lara daha yakın hissetmeleri, doğanın özelliklerine de bağlanıyor, Belki de, Yunanca karşılığı olan "hymne" (ila­hi) kelimesinin kökeninden kaynak­lanıyor Bu kavram, geleneksel kur­ban ilahisi, bayram ilahisi ya da kut­sal bir şey adına söylenen övgüyü tanımlıyordu Modern anlamda ulusal marşın (19 yüzyılda görülmeye baş­ladı) kökü, Ortaçağ'daki dinsel ilahi­lere ve savaş şarkılarına (destanlara) dayanıyordu Ortaçağ'dan beri, şarkılarda, tanrıların yerini halk kahra­manları ve hükümdarlar almaya baş­ladı Bugünkü mantığıyla en eski ulusal marş, 1568 yılına ait "Wilhelmus van Nasouwe" adlı savaş şarkısı, 1932 yılından sonra Hollanda ulusal marşı olarak söylenmeye başladı

18 yüzyılın sonunda ortaya çıkan Danimarka'nın krallık marşı da Tanrı­sal öğelerden çok uzaktı Marşta, kral IV Christian hiddetleniyor ve kılıcıyla "Gotlar"ın (İsveçliler) miğferlerini ve beyinlerini parçalayacağını söylüyor



Fransa'nın “Marseillaise” Yazılıyor Ve Örnek Oluyor

Düşmanların "pis kanı"nın "saban izleri"ni doldurduğu "Marseillaise" de de hiddet ve nefret egemen Bu vatansever şarkı, yani savaş şarkısı, 18 yüzyılda yazıldı Fransa, 1792 yılının başında, Avusturya ve Prusya ile sa­vaşın eşiğindeydi Bu heyecanlı durumu Stefan Zweig kitabında şöyle tanımlıyor: "İnsanlığın yıldız saatleri Bu haftalar içinde, ağır ve ruhları baskı altına alacak bir gerginlik ege­mendi Paris'in üstünde; ancak sınır kentlerindeki gerginlik, daha da ağır ve tehdit ediciydi Bütün ordugâhlar­da askeri birlikler çoktan toplanmışı, bütün köyler ve bütün kentlerde gönüllüler ve ulusal muhafız kıtaları zırhlandırılmıştı Bütün kaleler hazır hale getirilmişti ve biliyorlardı ki, her şeyi, özellikle Fransa ile Almanya arasında yer alan vatan toprakları Alsace'da gelişen olaylar belirleye­cekti" Fransa'nın savaş ilanı 24 Nisan'ı 25'e bağlayan gece, eski Alman İmparatorluğu'nun monarşilerine ulaştığında artık zaman gelmişti: Va­tan aşkıyla dolup taşan ve çığlıklar atan insanlardan esinlenen öncü yüz­başı ve müzisyen Claude Joseph Rouget de Lisle, belediye başkanının emriyle "Chant de guerre pour Farmee du Rhin"i yazdı Rouget cadde­lerde, sokaklarda işittiği her şeyi: za­lim krallara duyulan nefreti, vatan toprağı için duyulan kaygıyı, zafere olan inancı, özgürlük aşkını yazdı Rouget'nin yazdığı bu savaş şarkısı 2 Temmuz günü, Marsilya'dan çıkış­ta gönüllü taburlar tarafından söylen­di, marş da adım buradan alınıştı

Devrim yaratan bu kıvılcım, 19 yüzyılda Fransa'dan Avrupa'nın di­ğer ülkelerine sıçradı Marseillaise, özgürlük savaşı veren öteki ülkeler tarafından örnek alındı Devrim şar­kısı, sadece Avrupa'ya değil, Kame­run, Nikaragua ya da Peru'ya da esin kaynağı oldu

Asya'da Ulusal Marşlar

Geniş savaş alanları, silah sesleri ve ordulardan uzaklaştıkça, marşla­rın melodileri de yumuşuyor Ora­larda ulusal marşlar sessiz dualara, güzelliğin ve bereketin övgüsüne dönüşüyor Hintli şair ve Nobel Ödü­lü sahibi Rabindranath Tagore ulu­sal marşlarını ne kadar şairane yaz­mış: "Altın Bengarim, seni seviyo­rum Gökyüzün, havan, kalbime bir flüt gibi şarkı söyletiyor İlkbaharda, oh anacığım, mango ormanları­nın kokusu içimi çılgın bir mutlulukla dolduruyor Sonbaharda, oh- anacığım, yeşeren pirinç tarlalarında gülümsemeni gör­düm" Bu beste, basit armonilere sa­hip, yumuşacık bir mü­zikle ve barış, mutluluk mesajlarıyla zenginleştirilmiş Bangladeş'ten çok uzakta Çin'de ise fanfar sesleri yükseliyor Tam bir savaş atmosferiyle karşılaşılıyor Metni de bu müziğe çok uygun: "Kalkın! kalkın! Kalkın! Milyon­larca var, ama kalbimizde bir tane Düşman ateşine göğüs gerelim İle­ri!" 1935 yılında doğan ulusal marşta Çin halkı, Japon istilacılara karşı direnmek için yemin ediyor Bu "Gönüllülerin Marşı" 30’lu yıl­larda Çin'in özgürlük savaşını konu alan "Oğullar ve Kızlar Direniş Sava­şında" filminin ana müziğiydi



Dünya'nın En Kısa ve En Eski Marşı

Komşusu Japonya, marş konusun­da tamamen kendine özgü bir yol çizmişti Melodisi, diğer ulusların ço­ğunda olduğu gibi, var olan Avrupa müzikleriyle beslenmemişti Sözleri gerilere 10 yüzyıla kadar gidiyor, yani en eski ulusal marş sözü ve ayrı­ca en kısası: "Hükümdarlar, egemenliğimiz bin yıl, sekiz bin yıl sürecek, taşlar kayaya dönüşene, üstünü yo­sunlar kaplayana dek" Sonsuzluğun anlatıldığı bu şarkı, yaklaşık 40 sani­ye sürüyor



Güney Amerika'da Ulusal Marşlar

Güney Amerika ülkelerinin ulusal marşları biraz daha ihtişamlı Birçok ulusal marştan daha uzun ve hareket­li Yaşam dolu satırlarla müzikal açı­dan daha güçlü Biraz dikkatle ince­lendiğinde, bu marş müziklerinden birçoğunun, köken olarak 19 yüzyıl­daki İtalyan opera dünyasına uzandı­ğı görülüyor 1850 yılında yazılan Uruguay ulusal marşının girişi 1833'te Milano'da prömiyeri yapılan Gaetano Donizetti'nin operası "Lucrezia Borgia'yı çağrıştırıyor Ve Ek­vator ulusal marşı da Donizetti'nin rakibi Vincenzo Bellini Pate'nin ope­rası "I Puritan"ı



Latin Amerikan Marşları İtalyanlardan

Latin Amerikalılar'in, Avrupalı, özellikle de İtalyan beste­cilerle yakınlığı, kuşkusuz bir tesadüf değildi Mes­lekleri müzisyenlik olan İtalyanlar ya da genel olarak kökenleri Avrupa olan ulusal marş bestecileri, Latin Amerika'ya göç etmişlerdi Memleketlerinde iken icra ettikleri opera müziğinin tonlarıyla, yeni ülkelerine de marş­lar yazmışlardı

Melodilerin "İthal" edilmesi, alışıl­madık bir şey değil Bütün ulusal marşların yaklaşık üçte biri, Avrupa kaynaklı Her ne kadar ulusal bağım­sızlık için savaş verseler de marşları­nı başka bir ülkeden ithal etmekte bir sakınca görmemişlerdi herhalde Marş ithali, özellikle Latin Amerika ve Afrika devletlerindeki kolonileş­me dönemine rastlıyor



Kararsız Ruslar

Ruslar se­verek dinle­yecekleri bir ulusal marş için uzun süre beklediler Uygun bir marş melodisine ve uy­gun bir metne daha kısa bir süre önce kavuşabildiler Çünkü, Rus besteci Mihail Glinka'nın hazırladığı marşın sözleri yoktu Ayrıca, bestesi kulağa hiç hoş gelmiyordu ve ne Putin ne de halk beğenmişti Üstelik, Glinka'nın yaptığı bestenin, 16 yüzyılda Katolik bir Polonyalı'ya ait olduğu söyleni­yordu Glinka'nın, bu müziği, Kor­kunç Ivan döneminin (1547-1584) ardından Rusya'yı işgal etmek iste­yen Polonyalılar'a karşı Rus direnişi­ni anlatan bir operasında kullandığı da iddialar arasındaydı Bu marşın Rus ruhunun aynası olup olamaya­cağı konusunda herkes kuşkuluydu

İçinde artık Stalin, Lenin ve ko­münizmden söz edilmeyen yeni mar­şın metni, bugün 87 yaşında olan Mihalkof’a ait Glinka'nın bestesi yeri­ne Ruslar, besteci Aleksander Aleksandrov'un 1920'li yılların sonunda bestelediği eski şarkılarını, yanı "Bolşevikler'in marşı"nı okumaya devam ettiler, yani yeni sözleri eski besteyle



Marş Seçiminde Zorlanan Almanlar

Almanlar da ulusal marşlarını se­çerken oldukça zorlanmışlardı August Heinrich Hoffmann von Fallersleben, marş için yazdığı sözlerle bazı siyasetçilerin uykularını kaçırmış ve şiddetli tartışmalara yol açmıştı Şair, vatandaşlarına özledikleri siyasi birliği hiç değilse bu yolla vermek için "Almanların şarkısı”nı yazdı Çünkü, o sı­ralar "Alman Birliği" farklı büyüklükler ve farklı siyasi yapılara sa­hip 39 hükümdarlıktan olu­şuyordu




En Eski Marş Müziği Ve En Yenileri

En eski marş müziği San Marino'da çalınıyor Kilise ilahisi tarzın­daki devlet marşı, 10 yüzyıla ait bir manastır kitabından alınmış En yeni marşlar ise Sovyetler Birliğinin da­ğılmasıyla bağımsız kalan ülkelerin marşları Her şeyiyle yeni olduğu söylenemez kuşkusuz Genellikle, o ülkenin tarihinde yeri olan bir şar­kının yenilen­mesiyle ortaya çıkıyorlar Avrupa Birliği'ne ait marş da eski bir melo­dinin bir tür yenilenmesiyle ortaya çıkmış Bu marş, 1972 yılında Av­rupa Konseyi tarafından hazırlanmış ve 1986 yılından itibaren Avrupa Birliği tarafından kullanılan 200 yıllık bîr şarkı Avrupa'yı en iyi hangi şarkının temsil edebileceği sorusu sorulduğunda, akıllara 18-19 yüzyıllarının en ünlü bestecile­rinden Ludwig van Beethoven gel­mişti Ünlü bestesi 9 Senfoni (1824'te bestelemişti), Friedrich Schiller'in yazdığı "Mutluluğun Şi­iri" (1785) ile bütünleşerek Avrupa marşına dönüşmüştü

Bir devletin varlığını koruması ve bütünlüğünü devam ettirebilmesi için, halkının, devletin gücünü ve yasalarını her şeyiyle kabul etmiş olması gerekiyor Ama bir devlet, vatandaşlarını sadece beyinleriyle değil, kalbi ve ruhuyla da yönetmek istiyorsa, duyguları harekete geçiren bir ulusal marştan daha etkili bir yöntem düşünülemez



Ulusal Marşların Psikolojik Boyutu

Uzman Psikolog Ali Rıza Tanaltay ;

Ulusların, o ülkede yaşayan insanların hepsinin gönlünde iz bırakan, duyguları harekete geçiren, gönülleri alevlendiren ve kutsal kabul edilen bazı simgeleri vardır: ulusal marşlar, bayrak, toprak, ulusal değerler vb İnsanoğlu, hem akıl hem de bir gönül varlığıdır Ama onun harekete geçmesini sağlayan yanı, aklı ile geliştirdiği gönlündeki duygularıdır Bu duygular da öylesine ortaya çıkmıyorlar Çocukluk yıllarından itibaren beş duyusuna seslenen her öğe ile zaman içinde gönlüne çakılırlar Bu simgeler, genellikle, güç, başarı, kazanç ve kuvvet gibi değerler içerirler Bu yolla insanoğlu, kendini o işi gerçekleştirmiş insanlarla özdeşleşmiş olur Ben de onun gibi Türk'üm, bu marş benim marşım vb Biz buna yansıtma mekanizması diyoruz İnsanlar başarılı olanları beğenir ve onlar gibi olduklarını düşlerler Bu duygu onları mutlu eder Yıllarca o kulaklar o marşı dinlemiş, o marşla coşmuş, sevinmiş, tüm, dünyaya kimliğini kanıtlamış ve ben buradayım demiş Nasıl o yaşadıklarıyla o günlerde coştuysa, hafıza, duygu ve düşünceler bağlamında eşlemeler yapar ve aynı hislerin gönüllerde coşmasını sağlar

İnsanlarda ayrıca, bir yere ait olma ihtiyacı vardır Bunu Maslow, İhtiyaç hiyerarşisi piramidinde açıklıyor Bu ihtiyaç, memleket meselelerinden, takım tutma ruhuna kadar her alana yansıyor Bundan hareketle bölünmeler de ortaya çıkıyor Bu duyguların kontrol altında tutulması, bu nedenle çok önemlidir Kişiye ya da kişilere zarar vermesini engellemek gerekir Hitler, bu duyguları kullanarak, insanları 2 Dünya Savaşı'na götürdü Kitleler yok edildi Osmanlı Devleti, ulusal simgelerin etki gücünün farkındaydı: Savaşa giden yeniçerilerin yanında çok sayıda kişiden oluşturulmuş bir Mehter Marşı alayı da giderdi Bu durumda, askerler güçlerinin de üstüne çıkarlar ve başarılar birbirini izlerdi Bu sayede insanların tek vücut olması sağlandığından, oluşan kuvvet, aritmetik diziyle değil, geometrik diziyle artıyordu Bu gücün temelinde yatan, inanç gücüdür Her ne konuda olursa olsun, inancı güçlendirilmiş insan kesinlikle başarılı olur

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.