08-04-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Ebeveyn Ziyareti.
farklı şehirde okuyan gençlerin en büyük kabusu ve de bitmek tükenmek bilmeyen çilesidir
aileden gelen bir telefonla durum öğrenilir; telefon kapanır kapanmaz gidilir ve bir dönem "temizlik yaparız" diye alınan lakin hiç kullanılmamış çamaşır suları, kovalar, fırçalar bulunur 2 ya da 3 saatlik temizliğin ardından, "oh be! güzel oldu valla aslında hep yapmak lazım" diyerek ev arkadaşından onay beklenir
ebeveynler gelir gelmez ilk işleri "hoşbulduk, hoşbulduk" şeklindeki alel acele cevabın ardından evi ve odaları gezmek olur niyeyse baba, gönderdiği kiraya rağmen, karşısında bir saray yavrusu beklemektedir bu yüzden suratında memnuniyetsiz bir ifade vardır
anne ise, etrafı gezerken; günlük görüşünü kapatmış ve termal görüşünü açmıştır "buralar ne böyle, her yer kir" diye bir cümle sarfederek, evin sizin gözünüzdeki bütün ışıltısını yokeder
siz bir yandan "ulan acaba ortalıkta birşey unuttuk mu yav? dondur, hatunun sütyenidir, prezervatiftir  " şeklinde kendi içsel kavganızı verirken, bir yandan da "çay koyayım mı? kahve falan ya da" şeklindeki hezeyanlarla ailenizle ilgilenmektesinizdir kısa bir ev turunun ardından, hep birlikte oturma odasına geçilir yalandan hal hatır sorulur paso makarna ve fast food yemekten ayı gibi olsanız da, göt göbek bağlasanız da farketmez, çünkü o sırada röntgen görüşüne geçmiş olan anneniz tarafından en az 10 kilo vermiş olarak damgalanırsınız
buzdolabına yaptıkları kaçamak bir kontrol ile birden bire şahlanıp alışverişe çıkmak isteyen ve az önceki yol yorgunluğundan eser kalmamış anne babanızla, bir anda kendinizi delicesine bir alışverişin ortasında bulursunuz aldıkları şeyler genelde yemediğiniz, onlar kapıdan çıkar çıkmaz çöpe gidecek şeylerdir "yersiniz yersiniz" nidasıyla alınan şeftali, muz, elma gibi meyveler; siz tüketemeden küflenecek kilo kilo peynir, zeytin, salam, sosis; ve alışverişin olmazsa olmazı yumurta kolisi bir anda elinizdeki poşetlere girmiştir bile
anne baba önde, siz arkada; bütün mahalleyi tavaf eder ve sonunda eve gelirsiniz aklınızda cirit atan bir sürü saçma düşünce ve soru arasından, en söylenmemesi gerekeni bulup "ee kaç gün kalacaksınız" diye sorduğunuz anda ise artık bitmişsinizdir hemen bir kovulma hadisesi patlak verir babanız tarafından sol kroşe atar gibi sarfedilen "kovuyor musun eşşoğlueşşek, acelen mi var daha yeni geldik" cümlesi ile, hemen kıvırmaya çalışır ama içten içe de "evet işim gücüm var, wow' da lvl 70 olacaktım tam" dersiniz
telefonu kapatır, arkadaşların tekliflerini geri çevirir ve hayatınızın belki de hatun yönünden en ballı dönemini elinizle itmek zorunda kalırsınız hele bir de babanın yanında sigara içemeyen tiplerdenseniz, kaldıkları hergün size kabir azabı gibi gelir normalde ev arkadaşıyla markete, tüpçüye, fatura ödemeye gitme konusunda kavga eden siz; kendinizi bir anda her evden çıkma fırsatını değerlendirirken bulursunuz apartmandan çıkıldığı anda yakılan ilk sigara, üstüste yaşanan binlerce orgazmdan daha etkilidir
ev sürekli temizdir yemekler anne tarafından halledilmekte, malzemeler ise baba tarafından alınmaktadır aslında rahattasınızdır ama ödenmemiş faturalar ya da kira söz konusuysa; çalan her zilde ve telefonda "aha evsahibim", "aha kesin suyu kesmeye geldiler" şeklindeki panikler yaşayıp, ömürünüzden ömür götürürsünüz
ebeveynlerin ziyareti artık son bulmuştur onları otobüslerine bindirirken; anneniz bu vedayı kaldıramaz ve yanağınızı okşayıp ağlamaya başlar otobüsün camından attıkları o son buğulu bakış ise ölümcüldür salakça mutlu bir ifade takınıp, çaresizce el sallar ve arkalarından bakakalırsınız ve evinizin yolunu büyük bir heyecanla tutarsınız
eve geldiğinizde "oh a k işte özgürlük!" diye bağırasınız vardır ama annenin o şefkat dolu, ağlak yüzü ve babanızın "korkma oğlum, arkanda ben varım" şeklindeki dışarıdan çok da belli olmayan derin bakışı gelir aklınıza bilgisayarınızın başına geçer ve bu durumu esprili bir dille başkalarıyla paylaşmak istersiniz yazdıklarınızı göndermeden evvel son bir defa daha okuduğunuzda ise "ulan yuh be! eli öpülesi insanlardan öcü gibi bahsetmişim yazıklar olsun bana" der ve gönderip göndermemek konusunda kararsızlığa düşersiniz
kafanızın içinde "seviyorum ulan anne babamı! hergün gelsinler, hatta gelip hiç gitmesinler" nidaları yükselmektedir ve siz "aman gönder gitsin" şeklinde gönder butonuna basarken, babanız hostun getirdiği çayı içmekte ve anneniz yaşlı gözlerle "para pul verdin mi çocuğa?" şeklinde babanızı sıkıştırmaktadır
e-psikoloji
|
|
|