Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Kültür - San'at & Eğitim > Ülke & Şehirler > Türkiye

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
istanbul, soğukçeşme, sokağı

Soğukçeşme Sokağı | İstanbul

Eski 08-03-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Soğukçeşme Sokağı | İstanbul



Soğukçeşme Sokağı








Soğukçeşme Sokağı İstanbul'un Sultanahmet semtinde yer alan, üzerinde tarihsel evlerin bulunduğu küçük bir sokaktır Ayasofya Müzesi ve Topkapı Sarayı arasında yer alan bu sokak trafiğe kapalıdır Soğukçeşme Sokağı adını yine bu sokakta bulunan, III Selim dönemine ait 1800 tarihli mermer bir Türk çeşmesinden almıştır










Sokağın tanımı:

Eminönü'nde, Ayasofya Cami ile Topkapı Sarayı arasındaki sur-ı Sultani’ye yaslanmış olan 12 evle, 1 Roma sarnıcının yer aldığı bir sokaktır



Soğukçeşme Sokağı erken dönem bir Bizans su sarnıcı ile yakın zamanlarda ortaya çıkarılan, biri zemine daha yakın, diğeri daha aşağı katta iki sarnıç, sur duvarı, Ayasofya’nın cami olarak kullanıldığı dönemden kalma Osmanlı yapısı iki anıtsal kapı, sokağa adını veren tarihi çeşme, konak hamamı, Naziki tekkesi Şeyhinin konağı, cumbalı ahşap evler biçimde zaman içinde oluşmuştur







Çeşme tamamen yenilenmiş, eski kapının iki tarafına birer kapı daha açılmıştır Burası Gülhane Parkı'nın girişidir Yol çok dar olduğu için, evler Topkapı Sarayı’nın duvarlarına yapışık olarak inşa edilmişleridir Yolun sol tarafında, Ayasofya’nın önce kocaman binası, sonra bahçesi yer alır, sağ taraftaki yüksek saray duvarının önüne de bu dizi tarihi evler sıralanmıştır İstanbul’un bütün özelliklerini taşıyan, bu cumbalı, kafesli evlerin kimisi iki kimisi üç katlıdır Soğukçeşme Sokağı, doğu ucundaki Ayasofya’nın rokoko uslubundaki kuzeydoğu kapısı ve biraz daha ötedeki Bab-ı Hümayun'la vurgulanır Bab-ı Hümayun'un batısında, Topkapı sarayın önündeki büyük açık alanda yer alan 18 yüzyıl barok III Ahmet Çeşmesi, Soğukçeşme Sokağı'nın başını daha da iyi tanımlar Sokağın batı ucunu, padişahların geçit törenlerini denetlediği, Osmanlı baroğu üslubundeki küçük, çokgen bir pavyon olan Alay Köşkü tanımlar Sokağa ismini hemen oradaki, 1800’e tarihlenen Soğuk Çeşme verir Son kazılar, sokağın güney ucunun yakınında, olasılıkla Ayasofya’nın kendisi kadar eski bir Bizans sarnıcını ortaya çıkarmıştır Ayasofya’nın kuzey doğu kapısına bakan yapının içerisindeki Naziki Tekkesi, Soğukçeşme Sokağı’nın sosyokültürel önemine katkıda bulunmuştu







Tarihçesi:

Soğukçeşme Sokağının ilk kez 18 yüzyılda biçimlendiği tahmin edilebilir Bu düşünceyi doğrulayan iki kanıttan biri, bugun İstanbul Kitaplığı olarak yeniden inşa edilmiş olan en büyük parsele sahip evin tapusuna ait araştırmada, 18 Şaban 1198 (7 Temmuz 1784) tarihli eski bir alım satım belgesinin bulunmasıdır İkinci kanıt, sarnıç cephesine monte edilen ve sokağa adını veren çeşmenin yazıtının 1800 tarihini taşımasıdır Burada tarihi 18 yüzyıldan daha eskiye giden bir yerleşim olsaydı, bir su hayratının da önceden yapılacak olduğu kabul edilebilir







1840’lı yıllarda Ayasofya’yı restore etmiş olan İtalyan-İsviçreli mimar Fossati Kardeşler'in, Sultan Abdülmecid'e sunduğu albümde yer alan bir litografyası var Hem mimar hem ressam olan sanatçının Ayasofya minaresinden yaptığı bir resimde sur önünde yer alan evler görülüyordu 1840'lı yıllarda Ayasofya'yı restore etmiş olan Fossatini'nin, Sultan Abdülmecid'e sunduğu albümde yer alan bir litografyası vardır Hem mimar hem ressam olan sanatçının Ayasofya minaresinden yaptığı bir resimde sur önünde yer alan evler görülüyordu







Burada oturan nüfus, karşıdaki Ayasofya ve arkadaki Topkapı Sarayı ile ilgili kişilerdi Saray kapısı tarafındaki birinci ev Naziki Tekkesi şeyhinin hanesiydi Zamanla ve özellikle hanedanın Dolmabahçe Sarayı'na taşınmasından sonra bu sosyal dokuda değişim olmuş İstanbul’un orta sınıf tabakasından diğer aileler de ev sayısı sınırlı olan bu iç sokağa yerleşmişlerdir Bunlara bir örnek, sokağın ortasında Ayasofya’nın aşevlerinden eski kapısının tam karşısına gelen Türkiye'nin 6 Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk'ün doğduğu evdir Korutürk’ün babası Şura-yı Devlet azasıydı Yokuş başındaki sarnıç, tavanına yakın hizada toprak ve moloz dolmuş durumdaydı ve oto tamir atölyesi olarak kullanılıyordu







20 yüzyılın başına kadar, sadece Soğukçeşme Sokağı'nda değil, Ayasofya’nın arkasında ve hatta önündeki meydanda da evler bulunmaktaydı 20 yüzyıl başında artan trafik nedeniyle meydanda bulunan evlerde ağır tahribatlar olmuş ve bu evler yıkılmıştır Fakat Soğukçeşme Sokağı bu trafikten etkilenmediği için bugüne kadar muhafaza edilebilmiştir








Sokağın restorasyonu :








Gravürlerle ve eski fotoğraflarda belgelendiği gibi, Soğukçeşme Sokağı en azından 19 yüzyılda tipik olmayan bir sokak örtüsünü sergiliyordu Yalnızca bir yanına evler sıralanmıştı, diğer yanı ise Ayasofya’nın bahçe duvarıydı Sarayın yüksek duvarlarına yapışık yapılmış evlerin sokağa bakan cepheleri uzun, derinlikleri azdı Doğrudan Ayasofya’ya bakıyorlardı 19 Yüzyıl'da İstanbul'a gelen yabancı gezginler ve ressamlar, bu yol ile özellikle ilgilenmişler ve eserlerine geçirmişlerdir İngiliz ressam Lewis 1830'lu yılların başına ait litografyası, sadece saray yönündeki ilk yapının (Naziki Tekkesi) üstü kireç sıvalı ilk evin bir Anadolu konutu karakterine sahip olduğunu onun devamındaki bütün evlerin bugünkü görünümlerine kavuşmuş olduklarını belgeliyor Bu bütünlük ve iç tutarlık 1940'lı yıllara kadar değişmeden kaldı








1950'li yılların sonuna kadar, sokağın eski nüfusu, yani, bina sahibi ya da kiracısı eski aileler burada oturdu 1950'li yıllardan sonra şehirdeki genel değişim, doğal olarak buraya da yansıdı Bu bozulma aşağıdaki faktörlere dayanıyordu:
  • Olağanüstü nüfus artışı
  • Değişen kültür faktörü; tutarlı bir uslubu olan eski yapıların yerini, acele ile yapılmış demiri az çimentosu eksik üslupsuz ve çirkin binalar almaya başladı
  • Şehir yönetimlerinin bu patlamaya hazırlıklı olmamaları
Bu faktörler sonucunda Soğukçeşme Sokağı 20 yılın içinde çok bozuldu Bir kısım ahşap evler söküldü, yerlerine beton binalar oturtuldu Ahşap evler ise, ikisi esasen terk edildiğinden (özellikle Topkapı Sarayı’ndaki ilk ev) çökmüş ve birkaç kalastan ibaret kalmıştı İlk evin yanındaki arsaya, matbaa kağıtlarının depo edildiği ve ağır kamyonların girip çıktığı tek katlı bir beton baraka yapılmıştı









Yokuş başındaki sarnıç, tavanına yakın hizada toprak ve moloz dolmuş durumdaydı ve oto tamir atölyesi olarak kullanılıyordu Burası satın alınıp onarımına geçildiğinde 10 metre derinliğine sahip olduğu görüldü


Malzeme ve yapım tekniği :






Soğukçeşme Sokağı’ndaki evler, 18 yüzyılın aksine, 19 yüzyıl özelliklerine uygun olarak daha sade teknikler kullanılarak inşa edilmişleridir Bu sokaktaki evler 19 yüzyıl geleneksel Türk evlerine uygun olarak ahşaptan yapılmış, cumbalı, kafesli, bazıları iki, bazıları ise üç katlı evlerdi Saçak ve cumbalar birbirlerine yakın konumlar taşımışlardır Saçak ve cumbaların yakınlığı yangınların yayılmasına neden olmuştur


Sokaktaki evler, geleneksel Türk Evi karakteristiğini yansıtan renkleri taşımakta idiler O yüzyılda evler, çoğu kez saman sarısı, tahin rengi, sardunya sarısı, açık mavi ve yeşil renkte idiler








Evlerin ahşap olması nedeniyle ile yangınlar kısa bir süre içinde evlerin yapılmasını zorunlu hale getiriyordu Zaman içinde evler durmadan yeniden yapılıyordu Bu durum sadece Soğukçeşme Sokağındaki evlerin yanında İstanbul'un tamamına ait bir özellikti









Yine yapıda kullanılan ahşap, dayanıksız bir yapı malzemesi olduğundan, evler çok çabuk yıpranıp eskiyorlardı

Restorasyonun amacı:






Restorasyon yapılmasındaki amaç, yörenin sıhhileştirilerek tarihsel mimari bütünlüğü içinde turizme ve kültür eylemlerine yönelik yeni bir işlevsel kullanıma kavuşturulmasıdır Soğukçeşme Sokağı çevresindeki eski konutların sıhhileştirilerek turistik kullanıma açılması İlke olarak onaylanmış ve bu önerinin gerçekleşmesine ilişkin fiziksel çözüm esaslarının, yapıların biçimleniş özelliklerinden yörenin yeni trafik düzenine kadar uzanan bir dizi kararı içerecek biçimde ve çevre bütünü içinde geliştirilmesi istenmiştir








Malzeme ve teknikler :





Yapıların biçimlenmesinde, yörenin birinci derecedeki tarihsel niteliği de göz önünde tutularak boyut ve malzeme özellikleri açısından olsun, kat kullanımları ve bu kullanımların cepheye yansıması açısından olsun var olan dokuya özgü niteliklere çok yakından bağlı kalan, süreklilikleri koparmayan, çağdaş ama yumuşak bir mimari dil benimsenmiştir








1985-1986 yılları arasında Ayasofya ile Topkapı Sarayı’nın duvarları arasındaki bütün binalar yıkıldı ve yeni tasarımlara göre, göz tırmalayan çağdaş öğeler "düzeltilerek" ve evler arasındaki boşluklar aynı görünümlü yapılarla doldurularak yeniden yapıldı Yeni yapılar, yasaya uygun tuğla dolgulu betonarme karkastır ve ahşap giydirilmiştir 19 yüzyıl gezginlerinin anlattıklarından esinlenilerek pastel renklere boyanmıştır








1985 yılına kadar oto tamirhanesi olarak kullanılan su sarnıcında 1985-1987 arasında yapılan çalışmalarla zaman içinde dolan 7 metre yüksekliğindeki toprak tabakası temizlenerek, asıl zemine inilmiş, duvar ve örtü sistemi pekiştirilmiştir Bu çalışmalar sırasında yapının orijinal hali korunmuş, sadece kuzey duvarına bitişik bir şömine ilave edilmiştir Sarnıç halen taverna olarak kullanılmaktadır








Yapıların bugünkü işlevi:



1986 yılında yeni haliyle açılan sokak, 10 mimara projelendirilmiş olarak saray yönünden girişte, sağ kolda 9 binada, pansiyon tipi oteli, 1 kitaplığı ve lokanta haline getirilen sarnıcı içerir Yokuşta sarnıçtan sonra yine sağda, bir personel evi ve ona bitişik, ancak dıştan kurumca onarılmış özel mülkiyete kalan eski bir ev vardır İnişte sol kolda bir dönümlük arsada kısmi betonlamalarla "mail-i inhidam" hale gelmiş eskiden konak olan 4 katlı bir bina bulunmaktaydı








Aynı arsada bir de Roma dönemi eseri olması gereken ve solda, içeride iki kolonun taşıdığı tonozlar içinde güzel bir taş oda ile sağdan bir merdivenle inilen derin bir mekan keşfedilmiştir Burası iç diyaframlarla bölünmüş olduğu için bir sarnıç olması ihtimali de zayıftır Derindeki mekan kurumca zemine sac tanklar konularak su deposu yapılmış, soldaki tipik ve güzel taş oda ise onarılarak "bar" haline getirilmiştir "mail-i inhidam" ve betonlaşmış bina ise sökülerek ve bir üst katı projeye konuşmayarak eski fotoğraflarının belgelediği konak görüntüsü ile yenden inşa edilip 1994 yılında otel olarak açılmıştır İnişte ve solda bu bahçeden sonra yer alan bir beton yapı, ahşap kaplanıp panjurlanarak çevreye uyumu sağlanmıştır Ondan sonra inişte, solda, harap haldeki 3 ahşap yanı da durmaktadır








































Çok hoş bir sokak gidip oralardan geçerek gülhaneyi geçip sarayburnuna oradan da Eminönüne ulaşmak keyifli




Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.