Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Kültür - San'at & Eğitim > Kültür-Sanat > Şiir Cenneti

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
adam, istanbul, kadın

Adam (İstanbul), Kadın

Eski 08-03-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Adam (İstanbul), Kadın







Adam (İstanbul), Kadın (xx)
ve Sıkılmış Bir Soru İşareti"

"SEN ÇÖZÜLDÜKÇE BULAŞANSIN!"



Adam
ellerine baktı
serçe parmağından bir kadın kustu
kadın
içtiği şarabı yağmur belleyip
bulutlara küfretti
kullandığı dil bilinmiyor…
Adam
adamlığını uyuz bir kedi mırıltısı sandı
Kadın
öküz görmüş kanguruyu aşk sandı
çeyiz sandığını yele verdi
tufan eşliğinde
Adam
hadım bir oğlana su döktü
siyah balgam tükürdü
adına aşk dedi
Kadın
kalemi kovdu ülkesinden
d-ar-ağacına kar yağdı
adam ses(n)sizlik topladı d-ar-ağacından koyacak yer bulamadı yar yanağından gayrı…
Kadın
sanki en son günüymüş gibi
sarıldı sevdiğine
sakındı onu
kendi yüzünden bile…
Adam
sanki hiç gitmeyecekmiş gibi
geliyordu…
kadın sanki hiç bitmeyecekmiş gibi dinliyordu…
adam sokak lambasının ışıltısında arıyordu sevdiğini…
Kadın
sevdiğinin ışıltısıyla
arıyordu kendini…
Adam
sustukça neyin içine
sığmıyordu,
konuştukça neyin dışında
kalıyordu?
Kadın
harflerin, ruhuna sinmiş kokusu yüzünden, susuyordu…
Adam
bu şehrin nesi oluyordu? ve bu şehir neden kuş kokuyordu?!
Kadın
o! şehrin parmak izi miydi? bu yüzden mi yakalanıyordu yoksa her işlenen suçta!
Adam
nedeni bilinmeyen bir gün ortasında o ilk "merhaba"daki çocukluğuna sığınıp saklambaçta sakladığı çocuklarını saatlerce bulamadı…
Kadın
özrü bilinmeyen bir gün ortasında o ilk "seviyorum"daki heyecanla saklambaçta sakladığı çocukluğunu saatlerce bulamadı…
zamansızlık içinde sıkışmış ve içine sıkıntı basmış bir soru işareti
- "adam"ın ya da "kadın"nın neresinde kendine bir yer bulabilir? Bilinmiyor…

Mevsim "adam"ı, "kadın"a gitmeye çağırıyor "kadın", "adam"ı mevsimine çağırıyor "dış"ardaki insanlar düşündürüyor onları…
- insanı "dış"laştıran ne?
Biliniyor…
Çürümüş suretlerin yorgunluğu yoruyor onları yorulmak mı yoğunlaştırıyor yoksa onları? Sürüklendikleri bir hayat değil istedikleri sürünmek istedikleri, baharın kokusu sadece bir de y-ar yaraları söz bittiğinde başlıyor o derin bilmece sıcaktan titremek gibi yaz ortasında tam ortasından denize dokunmak gibi su suskunluğu yaşanan "kullandıkları"; şimdiye kadar yazılmamış, bilinmeyen bir dil bilinmeyenden korkulduğu gibi, bilinmeyeni yaşayandan da korkuluyor bu memlekette! gece sorulan soruların cevapları, bir diğer geceyi hazırlıyor kendi içlerinde sabah sadece güneşi sevindiriyor bu saatlerde
- sorular cevaplara acıkıyor, karın ağrısı açlıktan mı geliyor? Bilinmiyor…
Şiir bir tebessüm edasıyla düşüyor yar-yüzüne gökyüzünün kokusunu taşıyor harflerinde
şiir bir çığlık gibi duruyor gecede
yaralayıcı sessizliğe karşı alınan bir siper misali
- Şiir; ilk sözlerinden mi oluşuyor çocukların?
Bilinmiyor…
yıldızını yadırgayan gece gibi duruyorlar bu mevsimin içinde
"adam" ve "kadın" çıkılmamış yokuşların eşiğinde yorgun atlar gibi soluyorlar
- Yokuşlar yorulmaz mı ki çıkıla çıkıla?
Bilinmiyor…
Bir çiçek soluklanamadan soluyor ya, bahçenin birinde iflah olmaz artık hiçbir bahar bundan böyle!!! gözlerini bir düşün eşiğinde düşürmüş "adam" biliyor ki gözle görülmez hiç bir düş ve düş-meden görülmez hiçbir gerçek! düş! "gerçeğin" peşinden koştukları için mi yakalayamıyorlar insanlar "gerçek" olanı? şehir kokan adımları mı ürkütüyor gerçeğin o ceylan edasını? için için yanan insanın acele'si olur mu "gerçeğin" yolunda?! acıları dillerinden "aşağı"ya inmeyen kişiler var etrafında
"adam" ile "kadın"nın
acıların büyüklüğünden mi boğazlarında kalıyor geceler?
- hecesiz ağrılar nasıl solunur?
Bilinmiyor…
"dil çıplak kaldığında yazı ısıtır bizi, yazamadığımızda içimiz neden üşür be adam" diyor "kadın" bir suskunlık sonrası… konuşmak yetmiyor felaketi anlamaya ve de anlatmaya felaketin de bir özrü var aslında tüm yaşananların ardında susmak ne de uzak duruyor "dış"ardaki yaşamlara…
- "kendi"ne bakışla hangi insan kör olabilir?
Bilinmiyor…
dillerde o hep bildik sözcükler suskunluğa işlemiş yaranın, yankısı başka olur insanda
- aynaya çizilen suret ayna kırıklarına karışır mı?
Bilinmiyor…
ölümlü konuşmak, ölümle konuşmak ve ölüme konuşmak salt bedene ait olan şeylerin tükenmesi diye okunduğunda "ölüm"; birden anlaşılır oluyor
"dış"ardakiler, aslında tükenecek olanla tüketiyorlar "kendi"lerini
sağdan sola, yukardan aşağıya "batak" olan bu bilmece
"ben çözmek istemiyorum seni sen çözüldükçe bulaşansın!"
ölüm nedir? ölmeden kim, nasıl bilebilir?
bilinebilirse eğer o zaman yaşam; ölümün karşıtı değildir!
- yaşamın anlamı asıl "ölüm" yaşandığında mı bulunabilir?
Biliniyor mu?

Hezeyanlar

Alıntı




Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.