Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
bağımsızlık, sorunu

Bağımsızlık Sorunu

Eski 08-03-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Bağımsızlık Sorunu








Toplum adına bağımsızlık sorunu büyük önem arz etmektedir, her yönü ile ele alınacak bir konu olarak önemlidir Sorunlarla baş etmek, etraflıca ele almak, azimle üzerine gitmek gerektiren bir nitelik göstermektedir Özellikle yeni bir oluşum açısından, devlet adına, toplum adına büyük önem gerektirir Toplumun büyük çoğunluğunun refahı, güvenliği, mutluluğu söz konusudur Hem gelişmiş ülkeler hem de geri kalmış ülkeler (az gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkeler de denir) açısından bağımsızlık sorunu farklılık gösterir Gelişmiş ülkelerde siyasal, ekonomik, sosyal ve kültürel yaşam bir takım temellere oturduğundan çok da sorun olmayabilir Geri kalmış ülkelerde, varlıklarıyla ilgili, az gelişmişlikten gelişmişliğe geçişle ilgili bağımsızlık sorunu önem taşımaktadır Bu sorun, bazı sıçramalar, yeni bir çağ başlatma durumu gerektirmektedir Çeşitli siyasal, ekonomik, sosyal ve kültürel sorunların olumlu çözüme ulaşması için bir takım devrimler gerektirir Olumlu adımlar atılmadıkça sorunların çözümü olanaksızdır İşte; geri kalmış toplumlarda esas sorun bağımsızlık, yani “tam bağımsızlık" sorunudur






Birinci Dünya Savaşı sonrası Türk Devleti, kapitalist ve emperyalist devletlerin karşısında bağımsızlık savaşı vermiştir Siyasi, ekonomik, sosyal ve kültürel emperyalist saldırılar karşısında inançla duran Mustafa Kemal vardır Hatta Mustafa Kemal “mazlum milletlere” de örnek olmuştur Siyasal bağımsızlıklarını her toplumun kendisinin sağlayabileceğini göstermiştir Saldırganlardan kurtulurken, başka birilerinin uşaklığının da kabul edilemeyeceğini, bu hataya düşmemeyi öğretmiştir Mustafa Kemal, geri kalmış ülkelerin aldatıcı bağımsızlığa kanmama gerçeğini tüm dünyaya göstermiştir Siyasi, ekonomik, adli, askeri, sosyal ve kültürel alanlarda kazanılmayan bağımsızlık aldatıcı bir bağımsızlıktır Sadece siyasi bağımsızlık, dolaylı olarak bir bağımlılıktır İşte, gösterilen bağımsızlık anlayışı, Mustafa Kemal’in gösterdiği “tam bağımsızlık"tır


Bir devlet, siyasi bağımsızlık elde etmiş, organları kurulmuş, parlamentosu ve hükümeti çalışır durumda olsa bile; ekonomik, adli, askeri, sosyal ve kültürel yönden başkalarının etkisinde ise, o devlet bağımlı devlettir Tam bağımlı olma tehlikesi de her an olasıdır

Bugün geri kalmış ülkelerin; çeşitli yardım, ittifak ve ikili anlaşmalarla sıkı bağlar kurularak ekonomik, askeri, sosyal ve kültürel bağımsızlığını kaybetmesi, adli bağımsızlığının da olamayacağı gerçektir Koruyucu(!) devletin kanatları altına giren toplumların ekonomik ve sosyal kalkınması ciddi şekilde engellenmiş demektir

Koruyucu(!) devlete sıkı sıkıya bağlı toplumların kültürel bağımsızlığı da tehlikededir Askeri alandaki bağımlılık da ülkeyi korkunç tehlikelere götürecek önem göstermektedir Tam bağımsızlık yoksa, siyasal rejim de, toplum yararına olumlu sonuca ulaşabilmek de hayalden öte bir şey değildir
Koruyucu(!) devletler gerçek bir demokrasiye izin vermeyecektir, demokrasi kağıt üstündedir Öyle kalması için de her yolu deneyecektir Şeklen bile olsa, demokrasiye izin verilmesi sömürücünün başına iş açıyorsa, bu ülkede apaçık faşist bir rejim tercih edecektir Yönetim sömürücünün yararına çalışmıyorsa, başka bir yöntemle ya da darbeyle yenileri bulunacaktır
Sömürücü ekonomik bağımsızlığa da izin vermez Bağımlı kalması tek şartıdır, amacına da terstir ekonomik bağımsızlık vermek Çünkü amaç sömürmektir Bu açıdan tam bağımsızlık büyük önem arz etmektedir



Gutemala, Jacobo Arbenz Guzmá


Bu konuda Gutemala, Jacobo Arbenz Guzmán'ın yönetiminin, ABD gizli örgütü CIA tarafından yetiştirilen Albay Carlos Castillo Armas'ın gerçekleştirdiği darbe can alıcı örnektir

Artık sömürücülerin haraç alma şekli değişmiştir Sömürülecek devletin ekonomik yaşantısına egemen olmak, kilit noktaları ele geçirmek bugünkü haraç alma yoludur Yabancı sermayenin aşırı kar elde edebilmesi, başka ülkeleri açık pazar haline getirmesine bağlıdır
Sömürücü devlet zorunlu kalmadıkça askeri işgale gerek görmez, ancak amacına ulaşmak için gerekirse askeri işgal gerektirecek ortam yaratır Aslında tercih edilen yöntem, geri kalmış toplumda aşağılık duygusunda kişileri iş başına getirmektir “Biz bu devletin yardımı olmadan bir yere varamayız” diyen kişiliklerdir bunlar Böyle olmayanı iş başından uzaklaştırmak vardır
Sömürücü devlet, kültürel bağımsızlığa (eğitim işlerinde bağımsız davranmasına) da seyirci kalamaz Amacı kültür emperyalizminden elden geldiğince yararlanmaktır Sömürülen ülkenin iş başındaki kuşakların birçoğunu elde etmek yetmez Gelecek kuşakların da aşağılık duygusunda yetişmesi sağlanmalıdır Eğitim çeşitli yöntemlerle sömürücünün eline geçmelidir Radyo, televizyon, basın sömürücünün elinde ve kontrolünde olmalıdır
“Avrupalılar geldiklerinde onların elinde İncil, bizim elimizde ise topraklarımız vardı Bize gözlerimizi kapatıp dua etmeyi öğrettiler Gözlerimizi açtığımızda baktık ki İncil bizim elimizdeydi Topraklarımız ise beyazların olmuştuJomo Kenyatta (Kenya Ulusal Önderi)



Jomo Kenyatta

Geri kalmış ülkelerin bağımsızlığını yok etme yollarından biri de kapsamlı askeri ittifaklardır Askeri üslerle hukuken ordu üzerinde kumanda sağlanmaktadır Yardım adı altında verilen ya da satılan silahlarla da denetim kazanılmaktadır Silah ve techizat bakımından sömürücüye bağlı kalmamak elde değildir


Amerikan üsleri

Ülkemizin tam bağımsızlığının elden gidişi, Osmanlı Devleti’nin en şaşaalı dönemlerinde atılan tohumlardan başlar Yüzyıllarca da devam edip gelmiştir Uzun yıllar Osmanlı’nın en yaşamsal sorunu bağımlılık sorunudur ki; öteki sorunların çözümü de bağımlılık sorununun çözümüne bağlıdır İşte, Osmanlı Devleti’nin sona ermesi, Yeni Türkiye’nin doğuşu demek olan “ Kurtuluş Savaşı” içinde ve sonrasında barış görüşmelerinde verilen mücadele “Tam Bağımsızlık” adına yapılmıştır Şu an bağımsızlığımız şekil olarak korunabilmekteyse de, açıkladığım özelliklerdeki “tam bağımsızlık” gölgelenmiş bağımsızlıktır Bağımsızlığımızdaki kısıtlılık elbette tartışmaya açıktır Kurtuluş savaşı ve Atatürk’ün amacı sadece düşmanı yurttan atmak değil, tam bağımsızlık kazanmaktır Osmanlı’dan kalan bağımlılıkları ortadan kaldırmaktır

Emperyalist, sömürücü devletlerin ezdiği bütün “mazlum milletler” Atatürk’ten etkilenmişlerdir Prof Helbert Melzig Atatürk’ü çok iyi tanımaktadır 1937'de şöyle der:
“Atatürk dünyanın boyunduruk altına alınmış bir kıtasındaki uluslara hürriyet yolunu göstermiştir Atatürk’ün kişiliği Nil kıyısından, Çin sularına kadar efsane haline gelmiştir
Atatürk savaşımızın amacını şöyle belirtir:
“Amacımız ulusal sınırlarımız içinde toprak bütünlüğümüzü ve ulusumuzun tam bağımsızlığını sağlamaktır Buna engel olmak üzere karşımıza çıkacak kuvvet kim olursa olsun, hiç duraksamadan çarpışırız ve kazanırız Bu konudaki kararımız, inancımız kesindir” (İzmir-1923)
Yine Atatürk yabancı temsilciliklere şöyle der:
“Ulusal isteklerimiz sizce bilinmektedir Topraklarımızın baştan başa düşmandan kurtulması ile ulusal sınırlarımız içinde siyasi, mali, iktisadi, askerlik, adalet, sosyal ve kültür yönlerinden tam bağımsızlığımız, ilke olarak kabul edilirse, görüşmelere hazır olduğumu bildiririm” (Nutuk)
Lozan görüşmeleri üzerine ise şunları söylemiştir:
“Lozan Barış Antlaşması’ndaki hükümleri, öbür barış önerileriyle daha çok karıştırmanın yersiz olduğu düşüncesindeyim Bu antlaşma, Türk ulusuna karşı yüzyıllardan beri hazırlanmış ve Sevr Antlaşması’yla tamamlandığı sanılmış, büyük bir yağmanın yıkılışını bildirir bir belgedir Osmanlı tarihinde benzeri görülmemiş bir siyasal utku (zafer) yapıtıdır” (Nutuk
Sömürücü devletler her yolu deneyerek, artık amaçlarına ulaşmaktadırlar Yetiştirdikleri teröristlerin oluşturduğu ortamlardan yararlanarak, demokrasi(!) getirmek için her türlü bağımlılığı elde etmektedirler Afganistan ve Irak örnekleri ortadadır Görünüşte bir siyasal bağımsızlık arkasında, her türlü sömürü uygulanmaktadır Türkiye’de de Atatürk’ün temelini attığı “tam bağımsızlık”, kısa sürede altı oyularak sömürü yolları açılmaktadır Ülkenin gümrük uygulaması elden çıkıyorsa, ekonomik kurumlar yabancılara ya da yabancı ortaklıklara, bankalar yabancılara satılıyorsa, vitrinlere yabancı mallar dolmuşsa, tam bağımsızlıktan söz edilemez Çeşitli cemaatler ve kuruluşlar aracılığıyla kültür yozlaştırılıyorsa, tam bağımsızlık gitmiş, sömürücü amacına ulaşmış demektir Atatürk’ün tam bağımsızlık ilkesine sahip çıkılmadıkça, sömürülmek kaçınılmazdır

Bugün şapkamızı önümüze alıp düşünme, yorumlama, karar verme zamanıdır, hatta zaman geçmektedir Bütün bu kazanımları bize sunan Atatürk’ün kurduğu TBMM’nin kuruluş yıl dönümünü nasıl değerlendirmek gereğini sorgulama günüdür Atatürk’ün gösterdiği “Tam Bağımsızlık”ın neresindeyiz acaba?


alıntıdır

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.