![]() |
Atatürk'ün Fikir Ve Düşünceleri |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Atatürk'ün Fikir Ve DüşünceleriATATÜRK'ÜN ÜSTÜN KİŞİLİĞİ Atatürk, Millî Mücadele'de millî birliği sağlayan eşsiz bir lider, savaş meydanlarında gerçekçi bir kumandan, devlet kuran büyük siyaset adamı, milletini çağdaşlaştıran güçlü bir devrimcidir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Atatürk, üstün nitelikleri sayesinde, Türk milletinin tarihsel seyrini değiştiren askerî ve siyasî zaferlerle onu uçurumun kenarından kurtarmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Büyük Söylev'inin sonlarında, Türk gençliğine seslenerek çizdiği tablo, gerçekte, kendisi mücadeleye atıldığı zaman, memleketin içinde bulunduğu ağır tablodur ![]() ![]() Atatürk gerçeğin adamı, sağduyunun ve ince görüşün temsilcisidir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Atatürk yaratıcısı, yapıcısı olduğu "Türk Devrimi"ni dünyaya tanıtırken, "Bu devrim, yüksek bir insanî ülkü ile birleşmiş vatanseverlik eseridir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Atatürk'ün insanlık değerlerine içten ve büyük saygısı vardı ![]() ![]() ![]() -Zafer kazanmış Başkomutan olarak İzmir'e girdiği gün, önüne serilen düşman bayrağını: "Bayrak bir milletin bağımsızlık işaretidir; düşmanın da olsa saygı göstermek gerekir!"36 diyerek, yerden kaldırtan, -Bir milleti özgürlük ve bağımsızlığa kavuşturan büyük eserinin görkemi karşısında, memleketin büyük sanatkârları, şairleri, tiyatro sanatçıları elini öpmek istedikleri zaman: "Sanatçı el öpmez: sanatçının eli öpülür!"37 yanıtını veren, -Çanakkale'de kendisine karşı savaşırken bir kolunu kaybeden ünlü Fransız Generali Gouraud ile yıllar sonra Ankara'da karşılaştıkları zaman -General'in boş kolunu işaret ederek- ona: "Türk topraklarında yatan şerefli kolunuz, memleketlerimiz arasında son derece kıymetli bir bağdır!"38 diyen, -Çanakkale şehitlerini anma törenine konuşma yapmak üzere giden bir bakanına, bu savaşta ölen diğer millet askerleri için de: "Bu memleketin toprakları üzerinde kanlarını döken kahramanlar! Burada bir dost vatanın toprağındasınız ![]() -Mısır Elçisi'ne, bir sabah, Çankaya sırtlarından doğmakta olan güneşi göstererek: "Doğudan şimdi doğacak olan güneşe bakınız! Şu anda günün ağardığını nasıl görüyorsam, uzaktan bütün doğu milletlerinin uyanışını da öyle görüyorum ![]() ![]() ![]() diyen Büyük Atatürk, gerçekten insan sevgisinin ve insanlık ülküsünün, kolay erişilemeyecek bir örneği idi ![]() ![]() "Yurtta barış, dünyada barış" için çalışmak, Atatürk için dünyamızda yaşayan bütün insanları birbirine daha çok yaklaştırmak, daha çok sevdirmek yolundaki çabaların bir parçası idi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Atatürk'e göre: "Milletleri yönetenlerin görevi, yaşamı mutlu yapmak hususunda milletlerine yol göstermekti ![]() ![]() ![]() ![]() Atatürk, karşılık beklemeksizin, insanlığın mutluluğuna hizmet edebilecek adam yetiştirmenin, en büyük zevk olduğunu söylüyor ve şöyle diyordu: "Bahçesinde çiçek yetiştiren insan, bu çiçekten bir şey bekler mi? Adam yetiştiren insan da, çiçek yetiştirendeki hislerle hareket etmelidir ![]() ![]() Atatürk'e göre, milletler arasında düşmanlıkların yerini akrabalık bilinci almalı idi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Atatürk'e göre, insanlar arasında artık hiçbir renk, din ve ırk ayrımı tanımayan bir anlaşma ve işbirliği çağı açılmalı, milletler bağımsızlıklarını, millî niteliklerini, millî kültürlerini kaybetmeksizin, her türlü emperyalist görüşün dışında, insanlığın ortak değerlerinde birleşmeli idi ![]() ![]() ![]() ![]() Son söz olarak diyebiliriz ki, Atatürk'ün yaşamı, kişiliği ve eseri incelendiği zaman, insanoğlu, hayranlığını gizleyememekte; bu millî kahramanı kutlamakta, başarıya ulaştırdığı bu kutsal mücadelenin önünde saygı ile eğilmektedir ![]() ![]() TÜRK DEVRİMİ Türk Devrimi adı verilen büyük olay, iki döneme ayrılır ![]() ![]() ![]() İkinci dönem ise yeni kurulan, millî egemenliğe dayalı bağımsız devlet yapısında ve Türk toplumunda büyük çağdaşlaşma atılımlarını içerir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yıllarca süren savaş ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Millî Mücadele'nin askerî başarıları olmasaydı, diğer devrim hareketlerinin hiçbiri meydana gelemezdi ![]() ![]() ![]() Türk Devrimi, her yönüyle Türk milleti için bir yeniden doğuş, yeniden diriliş, yeniden canlanış hareketidir ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Atatürk'ün Fikir Ve Düşünceleri |
![]() |
![]() |
#2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Atatürk'ün Fikir Ve DüşünceleriATATÜRKÇÜLÜK (ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE SİSTEMİ) Atatürkçülük, Türk milletinin aklın ve bilimin yol göstericiliğinde ileri bir toplum olarak en kısa sürede çağdaş uygarlık düzeyine erişmesini, milletler ailesinin bağımsız, eşit ve şerefli bir üyesi olarak demokratik ve lâik kurallar içinde mutlu bir yaşam sürmesini amaçlayan, ilkeleri Türk toplumunun gereksinim ve isteklerinden doğmuş çağdaş bir düşünceyi simgeler ![]() Bu düşünce sistemine Atatürkçülük, Kemalizm, Atatürkizm, Atatürk Yolu, Atatürk İdeolojisi, Kemalist İdeoloji gibi çeşitli isimler verilmektedir ![]() ![]() Atatürkçülük, çağdaşlaşma yolunda sürekli bir atılımın, sürekli bir gelişmenin içinde olmamızı gerektirmektedir ![]() ![]() Bu nedenledir ki, gelişen bir Türkiye'de bütün ilerlemeler Atatürkçü düşünce ışığında, Atatürk ilke ve devrimlerinin kendisine zemin oluşturduğu bu ortamda gerçekleşmelidir ![]() Çünkü uygarlık yolu budur; çünkü çağdaşlaşma yolu bunu gerektirmektedir ![]() ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE SİSTEMİ'NİN MİLLETİMİZ İÇİN ÖNEMİ VE DEĞERİ Atatürkçü düşünce, akim ve bilimin ışığında bugünün olduğu kadar geleceğin de gereklerine yanıt verdiği, kendisini sürekli yenileyen çağdaş bir görüşü simgelediği içindir ki, zamanın akışı içinde her cumhuriyet kuşağının kaçınılmaz yaşam görüşü, vazgeçilmez yaşam biçimi olarak değerini daima koruyacaktır ![]() Çünkü zamanın gereklerine uymak, her çağda çağdaş kalabilmek Atatürkçülüğün amacıdır ![]() İşte Atatürkçü Düşünce Sistemi'nin Türk milleti için önemi ve değeri, bu noktada toplanmaktadır ![]() ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE SİSTEMİ'NİN KAYNAĞI Atatürkçü düşünce, memleket gerçeklerinden, Türk milletinin gereksinim ve isteklerinden, Türk tarihinin yapraklarından kaynaklanmaktadır ![]() Bu bakımdan, bireysel bir düşünce değil, millî vicdandan, millî bilinçten kopup gelen, milletimizin ortak arzu ve eğilimlerinin simgesi olan bir düşüncedir ![]() Yaşamda en gerçek yol göstericinin bilim olduğunu kabul eden Atatürkçülük, akılcılığa ve bilime verdiği değer nedeniyledir ki çağdaşlaşma yolunda bugün olduğu gibi gelecekte de geçerliliğini koruyacaktır ![]() Zira akıl, bilim ve teknoloji rehber alınmadıkça, onların kuralları ve yöntemleri benimsenmedikçe hiçbir alanda ilerlemekten söz edilemez ![]() 'Türk milletinin yürümekte olduğu ilerleme ve uygarlık yolunda, elinde ve kafasında tuttuğu meş'ale pozitif bilimdir ![]() ![]() ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE SİSTEMİ'NİN ÖZELLİKLERİ Atatürkçü düşüncenin en belirgin özelliği, aklın ve bilimin ışığında gelişmeye açık bir yön göstermesidir ![]() Atatürk ilkelerini dogma halinden kurtaran, dogmatizm'den uzaklaştıran özelliği, işte bu noktada toplanmaktadır ![]() Atatürkçü düşünceye göre "Yaşamda en gerçek yol gösterici bilim ve tekniktir ![]() ![]() ![]() ![]() Benden sonra, beni benimsemek isteyenler, bu temel eksen üzerinde akıl ve bilimin rehberliğini kabul ederlerse, manevî mirasçılarım olurlar ![]() ![]() ![]() ![]() ATATÜRK İLKE VE DEVRİMLERİ Atatürk ilkeleri, Türk toplumunda çağdaşlaşma yönünü belirleyen, Atatürk devrimlerine temel oluşturan ilkelerdir ![]() Bu bakımdan Atatürk devrimleri, Atatürk ilkelerinin eser haline dönüşmüş şekilleridir ![]() Atatürkçü düşünce içinde birbirine bağlı bir bütün oluşturan Atatürk ilke ve devrimleri, Türkiye'yi çağdaş uygarlık düzeyine en kısa zamanda ulaştırabilmek için aklın ve bilimin çizdiği yollan kapsar; çünkü Atatürk ilke ve devrimlerinin felsefesinde yapıcılık yatar, iyiye, doğruya, faydalıya yöneliş yatar ![]() ATATÜRK İLKELERİ Atatürk ilkeleri, Millî Mücadele'nin başından itibaren Türk Devrimi'nin temelini oluşturmuş, bu devrimin uygulamalarına yön vermiştir ![]() Bağımsızlık, millî egemenlik, cumhuriyetçilik, milliyetçilik, lâiklik, halkçılık, devletçilik, devrimcilik, barışçılık ve akılcılık Atatürkçü düşünce sisteminin temel ilkeleridir ![]() ![]() ![]() Atatürk ilkeleri, tümüyle akılcı ve gerçekçi bir temele oturmuşlardır; çünkü Türk milletinin özellikleri, bugünkü ve yarınki gereksinimleri göz önüne alınarak çağdaş yaşamın gereklerini uygun olarak belirlenmişlerdir |
![]() |
![]() |
![]() |
Atatürk'ün Fikir Ve Düşünceleri |
![]() |
![]() |
#3 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Atatürk'ün Fikir Ve DüşünceleriBAĞIMSIZLIK Bağımsızlık, en önde gelen Atatürk ilkesidir ![]() ![]() ![]() ![]() Atatürk'ün anlatımı ile tam bağımsızlık, "Siyasî, malî, ekonomik, adlî, askerî, kültürel ve benzeri her hususta tam bağımsızlık ve tam serbestlik demektir ![]() ![]() ![]() Atatürk, Türk Bağımsızlık Mücadelesi'nde, bu ilkenin önemini şu sözleriyle belirtmiştir: "Bağımsızlık tehlikeye düştüğü zaman onu, bütün anlamıyla koruyabilmek, gerekirse son bireyin son damla kanını akıtarak insanlık tarihini şanlı örnek ile süslemek! İşte bağımsızlık ile özgürlüğün gerçek niteliğini, ge-niş anlamını, yüksek değerini vicdanında kavramış milletler için temel ve ölmez ilke ![]() ![]() ![]() Atatürk'ün bu sözlerinin büyük değeri vardı; çünkü, "Bağımsızlıktan yoksun bir millet, ne kadar zengin ve refaha kavuşturulmuş olursa olsun, uygar insanlık karşısında uşak olmak durumundan yüksek bir muameleye lâyık olamazdı ![]() ![]() ![]() ![]() Millî sınırlarımız içinde, millet egemenliğine dayalı, bağımsız bir devlet olarak varlığımızı sürdürmek, bu temel kural uğrunda her türlü özveriyi, her an yapmaya hazır olmak, Atatürkçülüğün özünü ve amacını oluşturmaktır ![]() MİLLÎ EGEMENLİK Millî egemenlik, yani milleti bizzat kendi yazgısına egemen kılmak esası, Atatürkçülüğün bağımsızlıkla iç içe girmiş ikinci büyük ilkesidir ![]() ![]() ![]() ![]() Yine Atatürk'e göre, "Toplumda en yüksek özgürlüğün, en yüksek eşitlik ve adaletin devamlı şekilde sağlanması ve korunması, ancak tam anlamıyla millî egemenliğin kurulmuş olmasına bağlıdır ![]() ![]() ![]() Milletimizin yüzyıllar boyunca başına gelen bütün felâketler, kendi alın yazısını, kendi iradesini, kendi yönetimini başkalarının eline bırakmasından kaynaklanıyordu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Atatürk'e göre: "Bir milletin egemenliğini anlayabilmesi ve onu güvenle koruyabilmesi, birtakım özel niteliklere ve üstün öğrenim ve eğitime sahip olmasına bağlıdır ![]() ![]() ![]() CUMHURİYETÇİLİK Cumhuriyetçilik, devlet yönetiminde millî egemenliği, millî iradeyi ve özgür seçimi esas kabul eden ilkenin adıdır ![]() ![]() ![]() ![]() Türk milleti, yüzyıllar boyunca kendi egemenliğini, kendi iradesini kullanmasına engel olan rejimlerin acılarını çekmiş, nihayet kendine en uygun yönetimin cumhuriyet olduğunu görmüştür ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() MİLLİYETÇİLİK Atatürkçülüğün en önemli ilkelerinden biri de milliyetçiliktir ![]() ![]() Atatürkçü düşünce, Türk milletini dil, kültür ve ülkü birliği ile birbirine bağlı vatandaşların oluşturduğu bir toplum olarak kabul etmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() Irkçılığı reddeden Atatürk milliyetçiliği bütünleştirici, birleştirici, vatan yüzeyinde millî birliği sağlayıcı bir milliyetçiliktir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() LÂİKLİK Lâiklik, genel anlamda din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması, dinî inançların devlet yönetiminde ve siyasette rol oynamaması esasına dayanır ![]() Milletimiz yüzyıllar boyunca devlet yönetiminde bu ilkenin uygulama alanı bulamamasının çok acılarını çekmiş; bu zararlarını görmüş, sonuç olarak çağdaş gelişme ve ilerlemesi geri kalmıştı ![]() ![]() Lâikliğin ayrıntılarına inecek olursak, devlet yönetimine dinî kural ve görüşlerin karıştırılmaması yanında, toplumda din ve vicdan özgürlüğünün sağlanması, din ve mezhepleri ne olursa olsun yurttaşlara eşit davranılması, devletin resmî bir dininin bulunmayışı, eğitimin lâik, akılcı ve çağdaş esaslara göre düzenlenmesi, bu ilkenin başlıca unsurlarını oluşturur ![]() ![]() Sonuç olarak diyebiliriz ki lâiklik anlayışında din, devlet ve dünya işlere karışmayacak, vicdanlardaki yüksek ve kutsal yerini koruyacaktır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() HALKÇILIK Halkçılık ilkesi, Türk toplumunda birey, aile, zümre ve sınıf egemenliğinin olamayacağı, bütün millet bireylerinin yasa önünde eşitliği esasına dayanır ![]() Bu sebeple Atatürkçü düşüncenin halkçılık anlayışı, vatanı ülkesi ve milletiyle bölünmez bütün kabul eden görüşten kaynaklanmaktadır ![]() ![]() Çünkü Atatürkçülüğün halkçılık anlayışı, bütün millet bireylerini ayrılık gözetmeksizin memleketin öz evlâdı kabul etmek, onların temel hak ve özgürlüklerini güven altına almak, devlet yönetimine eşit olarak katılmalarını sağlamak, onları yasa önünde eşit tanımak kuralına dayanır ![]() Halkçılık ilkesinde devletin vatandaşa, vatandaşın da devlete karşılıklı hak ve görevleri en çağdaş, en insanî şekilde düzenlenmiştir ![]() ![]() Bu ilkede "Millete efendilik yoktur; hizmet etme vardır ![]() ![]() DEVLETÇİLİK Atatürkçü düşüncenin devletçilik ilkesi, Kurtuluş Savaşı'ndan ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundan sonra, memleketin en kısa zamanda kalkınması sürecinde, özellikle ekonomik alanda bireylerin yapamayacağı bazı işleri devletin üzerine alması esasına dayanır ![]() Atatürkçü devletçilik anlayışı herhangi bir doktrine bağlı olmaksızın, bizim o dönem gereksinimlerimizden doğmuş bir ilkeyi simgeler ![]() ![]() ![]() Çünkü bireylerin her görüş noktasından olduğu gibi özellikle ekonomik alandaki özgürlük ve girişimleri önünde devletin kendi faaliyetleri ile bir engel oluşturmaması, demokrasi anlayışının en önemli esası idi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bizim izlediğimiz bu yol, görüldüğü gibi, liberalizm'den başka bir yoldur"15 ![]() ![]() ![]() ![]() Ekonomik kalkınmada alt yapı oluştuktan, özel sektörün malî yönden girişim imkânları geliştikten sonra, devlet zorunlu olarak ekonomik müdahale ve faaliyetlerini sınırlayacak, bu girişim ve faaliyetleri özel sektöre ve rekabete dayalı serbest piyasa ekonomisine bırakacaktır ![]() DEVRİMCİLİK Devrimcilik Atatürk'ün ifadesiyle, "Türk milletini son yüzyıllarda geri bırakmış olan kurumlan yıkarak yerlerine, milletin en yüksek uygar gereklere göre ilerlemesini sağlayacak yeni kurumları koymuş olmaktır ![]() ![]() ![]() ![]() Çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmak, uygarlık dünyasında yerimizi almak, ancak gerek düşünüş biçimi gerekse kurumlar açısından o uygarlığın gereklerini yerine getirmekle mümkündür ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Atatürk'ün devrimcilik anlayışı, reform kavramıyla bağdaşamaz; çünkü reform yeniden düzenleme olmakla beraber, bu düzenlemenin içinde eski ile yeninin, zararlı ile faydalının yan yana yaşaması da söz konusudur ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Atatürk'ün Fikir Ve Düşünceleri |
![]() |
![]() |
#4 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Atatürk'ün Fikir Ve DüşünceleriBARIŞÇILIK Atatürkçülük, bütün insanlığın barış ve huzur içinde yaşamasını ister ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ülkede huzurun temini, şüphesiz ki bütün vatandaşların güven duygusu içinde mutlu bir yaşam sürmelerine bağlıdır ![]() ![]() İç barış, bütün insanlığın mutluluğu açısından dış barış ile tamamlanmalıdır ![]() ![]() ![]() Yurtta barış, cihanda barış ilkesinin yaşayabilmesi, her şeyden önce yurdumuzu ve haklarımızı koruyacak kuvvette olmamıza bağlıdır ![]() ![]() ![]() AKILCILIK, BİLİMCİLİK, GERÇEKÇİLİK Akılcılık, yani sorunlara akılcı görüşle yaklaşım, Atatürkçülüğün diğer bir ilkesidir ![]() ![]() ![]() Gerçeği aramak, gerçeğe yönelmek, gerçeği konuşmak Atatürk'ün yöntemi idi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Atatürk'ün gerçekçiliği de akla, mantığa ve bilime verdiği önemden kaynaklanmaktadır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Atatürk'e göre "Bugünkü Türkiye halkı ve hükümeti, tükenmez emeller peşinde koşup kendi evini unutan ve harap bırakan serüvenci insanlardan değil-di ![]() ![]() Gerçekçilik ilkesi, iç siyasette olduğu gibi dış siyasette de yolumuzu çizmiştir: "Erişilemeyecek hayalî emeller peşinde milleti uğraştırmamak ve zarara sokmamak ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Atatürkçülük dün olduğu gibi bugün de toplumumuzun sorunlarına akılcı, bilimci ve gerçekçi bir görüşle yaklaşılmasını, sorunların bu görüşle çözümlenmesini gerektirmektedir ![]() ATATÜRK DEVRİMLERİ Türk Bağımsızlık Savaşı'nın kazanılmasından sonra Atatürk için en önemli konu, Türk toplumunu içinde bulunduğu karanlıktan kurtarmak, ona çağdaş yaşamın yollarını göstermek idi ![]() Onun içindir ki Büyük Adam, 30 Ağustos 1922 Zaferi'nden hemen sonra: "Millî Mücadele'nin birinci evresi kapandı ![]() ![]() ![]() Toplumu geri bırakan zincirleri kırmak, onun ilerlemesine set çeken engelleri ortadan kaldırmak gerekiyordu ![]() ![]() ![]() ![]() Atatürk devrimlerini 1-Siyasal, 2-Toplumsal, 3-Hukuksal, 4-Kültürel ve 5-Ekonomik alanlar içinde incelemek, onları daha kolay kavramamıza yardım eder ![]() ![]() SİYASAL DEVRİMLER Birinci Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açılışı ve kısa süre sonra 20 Ocak 1921 tarihinde millî egemenliğe dayalı yeni Anayasa'nın kabulü, 1 Kasım 1922'de saltanatın kaldırılması, 29 Ekim 1923'te cumhuriyetin ilânı, 3 Mart 1924'te halifeliğin ve aynı tarihte Seriye Vekâleti'nin kaldırılması, Anayasa'da lâiklik ilkesinin ışığında bazı değişiklikler yapılması ve nihayet 5 Şubat 1937'de lâiklik ilkesinin Anayasa'da yer alışı Türk Devrimi'nin siyasal alanda gerçekleştirdiği başlıca devrimleri oluşturur SALTANATIN KALDIRILMASI Osmanlı saltanatı, 1517 yılında itibaren halifelikle de birleşmiş, padişahın iradesi artık tamamen teokratik bir nitelik kazanmıştı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Nihayet, bu yönetimin düşmanlarla anlaşarak Millî Mücadele'yi baltalama girişimleri ve sonunda Sevr Antlaşması'nı imzalayarak milleti idama mahkûm edişi, padişahlık rejimini, memlekete ihanete kadar götürmüştü ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Saltanatın kaldırılmasıyla, padişahlık rejimi tarihe karışıyor, Türk milletinin yönetimi ve alın yazısı hiçbir kayıt ve şart tanımaksızın kendisine bırakılıyordu ![]() CUMHURİYETİN İLÂNI 24 Temmuz 1923'te Lozan Antlaşması imzalanmış, yeni Türk Devleti'nin bağımsızlığı kabul edilmişti ![]() ![]() Artık, mevcut rejimin isminin de bütün açıklığı ile konulması, yeni devletin başkanının seçilmesi gerekiyordu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cumhuriyetin ilânı ile "Egemenlik kayıtsız, şartsız milletindir" kuralı, artık devlet yönetiminde, en belirgin şekliyle yerini alıyor; demokrasiye giden yol daha aydınlık olarak çiziliyordu ![]() Atatürk, cumhuriyeti ilân ederken demokrasinin bütün kurallarının zamanı geldikçe uygulanması görüşünde idi ![]() ![]() ![]() ![]() Bu bakımdan Atatürk dönemini ve bu döneme egemen olan tek parti rejimini, Türkiye'yi çoğulcu demokrasiye ulaştırma yolunda gelecek için engelleri ortadan kaldırmayı amaçlayan, bu nedenle halkın siyasal ve sosyal eğitime önem veren bir zaman aralığı olarak yorumlamak gerekir ![]() HALİFELİĞİN KALDIRILMASI Saltanatın kaldırılmasına, cumhuriyetin ilânına karşın hiçbir gereği kalmayan halifelik, varlığını korumakta devam ediyordu ![]() ![]() Bu tutum, devrime karşı çevreleri kımıldanmaya yöneltiyor, bir kısım basın da halife yanlısı bir tutumun içine itiliyordu ![]() ![]() ![]() ![]() Halifeliğin kaldırılışıyla Türkiye Cumhuriyeti, lâiklik yolunda bir büyük adım daha attı; zira millî egemenliğe dayalı bir rejimde, çağdaş ve lâik devlet kavramında "halifeli cumhuriyet" söz konusu olamazdı ![]() ![]() ![]() KADIN HAKLARI Çağdaş hukuk devleti kurmanın baş koşulu, toplum içinde erkeğe olduğu gibi kadına da sosyal, kültürel ve siyasal haklarını tanımak, bu haklara saygı göstermekti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Türk kadın haklan, ülkemizde uzun yıllar kadının nüfus sayımında toplama dahil edilmediği, aile yaşamında haremlik ve selâmlığın hüküm sürdüğü, kadın gözlerinin peçe ile dış âlemden uzaklaştırıldığı bir toplum mirasında gerçekleştirildi ![]() ![]() ![]() Türk kadını hiç de lâyık olmadığı harem kafeslerinden, bugün bilim kürsüsüne, yargıç kürsüsüne, parlâmento kürsüsüne yükselmişse, bu aşamaları hiç şüphesiz yeni bir çağ başlatan Türk Devrimi'ne borçludur ![]() ![]() ![]() ŞAPKA VE KIYAFET DEVRİMİ Çağdaş giyim-kuşam, uygar oluşun en doğal işareti idi ![]() ![]() O zamana kadarki mevcut kıyafetimiz ne millî ne de uygar idi ![]() Fes, kalpak, külah, takke, sarık gibi başlıkların yanı sıra cübbe, ceket, şalvar, potur, pantolon gibi her çeşit kıyafet, toplumumuza dış görünüş bakımından karmaşık bir manzara veriyordu ![]() ![]() ![]() 1925 yılında gerçekleştirilen şapka ve kıyafet devrimiyle toplumumuz, çağdaş giyim şekline kavuşmuş, yaşam tarzı bakımından uygar milletlerle birlik ve beraberlik içinde olduğunu göstermiştir ![]() ![]() TEKKE, ZAVİYE VE TÜRBELERİN KAPATILMASI Osmanlı döneminde tekkeler, gitgide, çalışmaksızın tevekkül* felsefesini işleyen yerler haline dönüşmüştü; halbuki insanları daha yaşarken dünyadan uzaklaştırıp onları uhrevî âleme çekmek, çağdaş yaşam ile bağdaşamazdı ![]() Toplum yeni bir enerjiye, yeni bir atılıma gereksinim gösteriyor; çağdaş yaşam, insanları çalışmaya, bu çalışmanın yaşarken ödülünü almaya çağırıyordu ![]() ![]() ![]() Türkiye Cumhuriyeti artık, şeyhler, dervişler ve müritler memleketi olamazdı ![]() ![]() ![]() SOYADI YASASI 1934 yılında çıkarılan "Soyadı Yasası" ile her Türk'ün öz adından başka bir soyadı taşıması ve bu soyadının, isimden sonra kullanılması kabul edildi ![]() ![]() Soyadı Yasası, toplumdaki isim kargaşalığını önlediği gibi, isimlerin başına takılan bir sürü yersiz ve özenti sıfatları da ortadan kaldırdı ![]() ![]() ![]() Soyadı Yasası, her çeşit işlemlerde isim kargaşasını önlemesi bakımından toplum yaşantımızda önemli bir devrim oldu ![]() EKONOMİK DEVRİMLER Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundan sonra çağdaş uygarlığa erişme yolunda gerçekleştirilmesi gereken hususlardan biri, belki de birincisi, ekonomik kalkınma idi ![]() ![]() Türk Devrimi'nin ekonomi politikası da diğer alanlardaki politikalar gibi bir doktrinden değil, doğrudan doğruya memleket gerçeklerinden, milletin gereksinimlerinden kaynaklanıyordu ![]() ![]() ![]() ![]() 24 Temmuz 1923'de imzalanan Lozan Antlaşması ile kapitülâsyonların kaldırılması, yeni Türk Devleti için başlı başına bir devrimdi ![]() ![]() ![]() ![]() Türk Devrimi, ekonomik yaşam denince; tarım, ticaret, sanayi faaliyetlerini ve bütün bayındırlık işlerini birbirinden ayrı düşünülmesi mümkün olmayan bir bütün sayıyordu ![]() ![]() ![]() ![]() Bu dönemde tarım, millî ekonominin temeli kabul edildi ![]() ![]() ![]() ![]() 1925 yılında aşarın kaldırılması, köylünün ferahlaması bakımından büyük bir aşama oldu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cumhuriyet döneminde millî ticarete büyük önem verildi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bütün bu etkinliklerin yanı sıra bayındırlık işleri de hız kazandı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
|