08-03-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Karagöz İle Hacivat: Miras
Karagöz’e Mısır’daki amcasından bir sandık altın miras kalır Bunun üzerine Karagöz yakın arkadaşı Hacivat ile beraber bir ticaret gemisine binip Mısır’a giderler Miras işlemlerini hallettikten sonra yine bir ticaret gemisine binip geri dönerler Ama Marmara Denizi’nde kürekçilerin isyanı sırasında su alan gemiden yolcular kayıklara binerek kurtulurlar
Karagöz ile Hacivat altın dolu sandıkla Mudanya kıyılarına, bindikleri kayıkla ulaşırlar ama sahilde konuşmaya daldıklarından iskeleye iyi bağlamadıkları kayık dalgalara kapılır ve gözden kaybolur Daha sonra bir at arabasına binerler ve Bursa’daki evlerine dönerler Bırak bir sandık altını ceplerindeki para da bitmiştir İş bulup çalışarak para kazanmaları gereklidir ama nasıl bir iş? Onlar aralarında bu konuyu konuşurken tatlı bir sohbete dalarlar Giderek sohbet koyulaşır, şakalaşmalar artar
Karagöz: “ Sence nasıl bir iş tutayım Hacivat Ama tutacağım iş de az emek harcayıp çok para kazanayım “
Hacivat: “ Öyle iş olmaz Karagözüm Ne demek az emek çok yemek Az emek az yemek “
Karagöz: “ Sen de amma yaptın be Hacıcavcav Bana az yemek vere vere açlığa mı alıştıracaksın Biraz insaflı olsan da tabağımı dolmayla doldursan Pek severim dolmanın yanına köfteyi, ondan sonra pilavı ve şamtatlıyı “
Hacivat: “ Bu kadar yeter mi Karagözüm? İstersen nohuttan, musakkadan, makarnadan ve cacıktan da alsan ”
Karagöz: “ Onları sen ye Hacıcavcav Benim istediklerimden ikişer porsiyon olsaydı, o yemeklerden birazı sabaha kalsaydı, ne güzel olurdu “
Hacivat: “ Tamam Karagözüm, bu istediklerin olur olmasına da, çok çalışırsan, çok kazanırsan, bu yemeklerden yersin “
Karagöz: “ Ahh Ah Keşke kayığı iyi bağlasaydık ve altınlar kaybolmasaydı Altınları bozdurur bozdurur harcar, yer içerdik Keyifli bir hayat sürerdik “
Yazan: Serdar Yıldırım
|
|
|