Prof. Dr. Sinsi
|
Hacı Şakir
Kırım Tatarı Hacı Ali'nin Hacı Şakir'i
19'uncu yüzyılın ortaları  Kırım'da Kazan Tatarı Hacı Ali Bey, Volga Nehri boyunda, adacıklardan birinin üzerinde sabun ve mum üretmektedir  Ne var ki sel, düzenini bozar, ekmeğini keser Hacı Ali, ailesini alır, önce Anadolu'ya, oradan da İstanbul'a göç eder Laleli At Pazarı'nda evinin altında tezgahını yeniden kurar  Bu olay, aynı zamanda Hacı Şakir markasının da göçüdür Hacı Ali Bey'den sonra oğlu, torunları, dört kuşak şirketi yönetirler Sonra mali sıkıntılar gelir Şirketi Maya Grubu'na satarlar Maya Grubu da Colgate Palmolive'e  Asırlık Türk markası yabancı bir şirkete geçer  
ORHAN TEKEOĞLU
En son Turkcell'in TeliaSonera'ya satışıyla birlikte gündeme geldi  Daha önce de yabancı sermaye tartışmalarında, yabancıların 'yeni yatırım' yerine, mevcutları, (bu arada bazı Türk markalarını) aldıkları, bunun çok da iyi bir şey olmadığı belirtildi Örneğin, 'Turkcell, iletişimde bir Türk markası, şimdi ellerin oluyor' gibi değerlendirmeler yapıldı Bir ulusun, global markalara sahip olması elbette, o ulusun bireylerinde övünç duyguları yaratan bir şey Ancak 'Küresel köy'ün yeni kuralları var ve artık hiç bir 'ulusal marka'nın, sonsuza kadar o ulusun markası olarak kalacağının ne garantisi, ne de ekonomik açıdan bir mantığ var Parayı bastıran alıyor  100 yıllık Türk markası Hacı Şakir'i de aldıkları gibi  
Hacı Şakir için '100 yıllık Türk markası' dediysek de aslında kuruluşu, temellerinin atılışı çok daha eskilere gidiyor  Hacı Şakir'in öyküsünü anlatan 2003 tarihli 'Sabunun Hikayesi' kitabında, '114 yıllık marka' olduğu belirtiliyor Bu tarih esas alınırsa, şimdi '116 yıllık marka' demek gerekiyor Ama markaya adını veren Hacı Ali Bey, üretime, -kesin tarih belli olmamakla birlikte, '19'uncu yüzyılın ikinci yarısında' başlıyor Yer, Kazan Tatarı Türkleri'nin yaşadığı Kırım'dır Volga Nehri boylarında üretim yapar Nehir üzerindeki adacıklarda üretilir ilk sabunlar
'Sabunun Hikayesi'ndeki anlatıma göre Hacı Ali Bey, bu böldeki büyük sel felaketinden sonra ailesini alarak terkeder Kırım'ı ve 1915 yılında Osmanlı ülkesine gelir Bir süre Anadolu'da eyleştirken sonra İstanbul'a gelir Laleli, At Pazarı'nda bir ev alarak, alt katında sabun üretimine başlar
1987'ye kadar
Hacı Şakir'in vefatından sonra da oğlu, torunu gibi aile fertlerinden birinin yönetiminde devam eden; Sanayi Odası'na '1 nolu' şirket olarak kayıtlı, 'Sabuncuzade M Şakir ve Mahdumu Müessesatı Ticari ve Sinai Türk Anonim Şirketi', bir yüzyıldan daha uzun bir süre ailenin elinde kaldıktan sonra 1987'de Maya Grubu'na satılır Marka el değiştirmiştir ama yerli bir grup almıştır
Bu satış olayı, Haci Şakir'in mali açıdan zorluk içine düşmesi sonucu olur O dönem şirketin başında bulunan Selahattin Sabuncuoğlu, güçlü bir ortak arayışındadır Konuyu yakın dostu İlyas Özsüer ve oğlu Nuri Özsüer'e açar Özsüer Ailesi, 1987'de Haci Şakir'in yüzde 75 hissesini satın alır Fabrika ürün çeşitlemesine gider, pazar payını yüzde 23'ten yüzde 36'ya çıkartır
Bu arada Henkel, Haci Şakir'e talip olur Ancak görüşmeler olumsuz sonuçlanınca Selahattin Sabunoğlu, elinde kalan yüzde 25'lik hisseyi de Özsüer Ailesi'ne satarak şirketten tamamen çekilir Bu gelişme ile birlikte marka, 'kurucu aile'den çıkar
Palmolive müşteri oluyor
Henkel'den sonra, markaya bu kez Colgate Palmolive müşteri olur Özsüer Ailesi, markanın yüzde 67'sini Colgate Palmolive'e satar Nuri Özsüer, satışı şöyle anlatıyor:
"Hacı Şakir'in Colgate Palmolive'e satışı tamamiyle benim kararımdır Babam ne kadar itiraz ettiyse de onu ikna ettim Global pazarlara açılırken, yabancı bir ortağın ürüne getireceği sinerji ve dinamizmin olduğuna inanıyorum Colgate'in Haci Şakir'e katacağı çok şey olduğuna inandık ve 100 yıllık markanın yüz yıl daha yaşaması için bu teklife sıcak baktık Bugün Hacı Şakir markası tek başına ayakta durabilmeyi başarmış ender markalardan biri Hem yerel hem de global markalarla baş edebilecek düzeyde bir güce sahip Doğru ellerde geliştiğini görüyor ve mutlu oluyorum Hacı Şakir'e baktığımda hissetteğim ise, milliyetçi, beyaz ve saf olduğu ve daha uzun yıllar Hacı Şakir markasının yaşayacağı "
Ağustos 1991'de, Colgate Palmolive ile yapılan centilmenlik anlaşması pazardan beklentilerini karşılayamaz olunca, Özsüer Ailesi sahip olduğu yüzde 33 oranındaki hisseyi de Colgate Palmolive'e satar Hacı Şakir, bir Türk markası olarak, yabancıların sahipliğine geçer Nuri Özsüer, "Colgate Palmolive'le olan evliliğimiz 10 yıl sürdü ve bu süre içinde konulan karşılıklı kurallar çiğnenmeden bitirildi" diyor
Volga'nın seli, Hacı Şakir'i Anadolu'ya göç ettirdi
1889: Kırım Tatarı Hacı Ali, Volga Nehri üzerinde 'Hacı Şakir' marka adıyla sabun üretir
1915: Volga nehrindeki taşkınlar sonucu üretim yapam hale gelen Hacı Ali Bey, Anadolu'ya göç eder Son durakları İstanbul olur ve Laleli At Pazarı'nda evlerinin alt katında üretime devam eder
1927: Kantarcılar'da çok katlı eski Osmanlı evlerinden birinde sergi sabunculuğu yapar
1970: Ayağazağa'da gliserin fabrikası üretime geçirilir
1974: Yine Ayazağa'da sabun hatları devreye konur
1975: İtalya Mazzoni firmasından alınan modern makineler üretime geçirilir ve üretim kapasitesi saatte 2 5 tona çıkar
1976: Çamaşır sabunları hattına banyo sabunları hattı eklenir
1977: Otomatik ambalajlama ve paketleme operasyonları başlar 'Adora' tuvalet sabunu üretilir Adora, 125 gram piyasaya çıkan yerli ilk kadın - erkek ayrımlı lüks kalite tuvalet sabunudur
1983: Çiçek Ailesi sabun portföyüne altı yeni koku eklenir
1984: Yıllık kapasite 15 bin ton düzeyine çıkarılır
1987: Maya Grubu şirket hisselerinin yüzde 75'ine sahip olur
1989: İlk önemli ihracat başlar ve o yıllarda yaklaşık 20 milyon dolarlık ihracat rakamına ulaşılır
1990: Maya Grubu şirket hisselerinin tamamına sahip olur
1991: Hacı Şakir'in yüzde 67 hissesi Colgate Palmolive'e satılır
1995: Haci Şakir güzellik sabunu üretimine başlanır
1996: Colgate Palmolive tüm şirket hisselerini devarılır ve şirket Colgate Palmolive Temizlik Ürünleri Sanayi adını alır
2005: Şirket yeni teknoljik yatırımlarını yaparak ürün gamını genişletir, Gebze'deki modern fabrikasına taşındı
Dört kuşak aile yönetti
Hacı Şakir'in kurucusu Hacı Ali, 1844'de dünyaya gelen ilk oğlu Mehmet Şakir'e daha çok gençken iş tecrübesi kazandırır Mesleğini, sırlarını, tezgahını bırakır ve de aileyi emanet ederek vefat eder Mehmet Şakir, sonraları soyadı alır ve Hacı Şakir Sabuncuzade olarak anılır Kayıtlara geçen 8 evlilik yapmış Bu evliliklerden beş evlat sahibi olmuş O da büyükoğlu Ahmet Tevfik'i kendi yeri için seçmiş ve yetiştirmiş Yüzde 50 hisseyi büyük oğlu Ahmet Tevfik'e verirken, (babasının kendisine verdiği gibi) aileye bakma görevini de ona vermiş Ahmet Tevfik Bey, fabrika ile ilgili sorumluluklarını paylaşmak üzere o yıllarda Paris'te yaşayan Şefik Bey'i İstanbul'a çağırmış 1964 aralığında, vefat edene kadar birlikte çalışmışlar İşlerin yönetimini daha sonra oğlu Selahattin devralmış Selahattin Sabuncuoğlu, 1964 ile 1990 yılları arasında 26 yıl kurumda yönetim kurulu başkanlığı ve genel müdürlük yapmış 1970'den fabrikanın Kantarcılar'dan Ayazağa'ya taşınma projesini de o hayata geçirdi
Tescili Atatürk'ün imzasıyla yapıldı
Türkiye Cumhuriyeti'nin 91 numaralı Ticaret Sicili'ne sahip şirketi olan Sabuncuzade M Şakir ve Mahdumu Müessesatı Ticari ve Sınai Türk Anonim Şirketi'nin kuruluşu, bizzat Atatürk'ün imzâsıyla 1925'te tescil edilmiş Unvanda bulunan ve çok az sayıda kuruluşa verilen 'Türkiye Anonim Şirketi' ibaresi ise kuruluşta yıllarca iftihar konusu olmuş Daha sonra Hacı Şakir, İstanbul Ticaret Odası'nın 9'uncu, İstanbul Sanayi Odası'nın ilk şirketi olmuş Şirketin başındaki Hacı Şakir Sabuncuzade, İzmir İktisat Kongresi'ne katılmış Bu kongrede etkin bir sanayici olarak rol oynayan Hacı Şakir Sabuncuzade'nin, işadamlarının örgütlenmesi konusunda da faaliyeti olmuş İstanbul Sanayi Odası'nın kurulmasına önayak olan işadamları içinde yer almış
'Bu bir kase altını oğluma borç ver!'
Hacı Ali, amansız hastalığın tükettiği yorgun bedenini bıraktığı yatağında, vefatından önce oğlu Hacı Şakir'den de işine haram katmayacağı, dürüstlükten ayrılmayacağı ve aileyi bir arada tutacağı sözü alır Ona vasiyeti budur En yakın dostuna ise başka bir vasiyette bulunur; "Kötü günler için biriktirdiğim bu bir kese altını al ve oğluma borç gibi ver Geri ödemeyi tamamlayıncaya kadar da bundan hiç söz etme" der Dostu bu vasiyeti yerine getirir Genç Mehmet Şakir'e bir kese altın borç verir Mehmet Şakir, bu parayla Hacı Şakir'e yatırım yapar ve 'marka' gelişir
Mehmet Şakir, babasının 'dürüstlük' vasiyetini tutar Öyleki, tartı yerine Hacı Şakir sabunları kullanılır Çünkü, 'gramajı asla şaşmaz '
Bir vagon kostiği Ankara'ya kaçırdı
Kurtuluş Savaşı yıllarında, İstanbul'dan, Anadolu illerinden Ankara'ya yardım akar Savaş yorgunu fakir halk, olanaklarını seferber eder Kimi İstanbul'daki ordu cephaneliklerinden silah kaçırır, kimi yardım malzemesi götürür, kimi kendi gider! Sabuncuzadeler, o yıllarda İstanbul'da sabun üretmektedir Onlar da Türk Ordusu'nun yokluğu çekilen sabun ihtiyacının karşılanması için her türlü riski göze alırlar ve yurtdışından ithal ettikleri bir vagon kostiği Anadolu'ya kaçırırlar
Kıvamı dilleriyle kontrol ettiler
Şirkette çalışan sabun ustaları, günlerce sabun kazanlarının altını söndürmeden kaynatır, kıvamı dillerinin ucuyla anlarlarmış Pek çoğunun dil uçları kostikten yanar ama bu kontrollerinden hiç vazgeçmezlermiş
Hacı Şakir'i üstündeki anahtarlı şekil ile diğerlerinden ayırt eden halk, ürüne 'anahtarlı sabun' adını takmış
Devlet Malzeme Ofisi ihalesinde sadece alım yapılacak malların isimleri yazılır ve o malın farklı markalarından fiyat alınırken, sabun kaleminin hemen örnüne parantez açılır ve Hacı Şakir yazılırmış
Hacı Şakir'de çalışanlar aileden biri gibi yakınlık ve itibar görürmüş Şirket hissesinden pay verilip mükafatlandırılırlarmış Fabrikadan çok ünlü sabun ustaları yetişmiş Hacı Şakir fabrikası, yıllarca sabun okulu olarak anılmış Sabun ustalarından 35 yıl boyunca şirkette çalışanlar olmuş
Hacı Şakir sabunlarının gramajındaki netlik, sabunların bir süre terazilerin bir kefesinde ağırlık olarak kullanılmasına yol açmış
'Sermaye artıramadık, satmak zorunda kaldım'
Hacı Şakir markasının başındaki en son 'aileden yönetici' olarak dördüncü kuşaktan Selahattin Sabuncuoğlu bulundu Maya Grubu ile önce ortaklığa giden, sonra da kalan kısmı da satan Selahattin Sabuncuoğlu'ydu Sabuncuoğlu ile Hacı Şakir'i konuştuk
Bugün bu şartlarda bu markayı yine satar mıydınız? Aile içinde bir çekişme mi sözkonusuydu ?
Bugün olsaydı aynı şeyi yapardım Hisseleri devretmemdeki en önemli neden, şirket ortaklarının sermaye artırıma iştirak etmemesiydi Özal döneminde bankalara çalışır duruma düştük Yüksek faizle çalıştık  Sermaye artıramıyorduk Çünkü ortaklar hiç bir zaman sermaye artırımına katılmadıkları gibi kârı da alıyorlardı Ama birçoğunun da geçimi ordandı Bir kısmı en azından gayrimenkullerini satıp şirkete koyabilirlerdi Ama kimse yanaşmadı
Ortaklarda hanımlar çoğunluktaydı Bir anlaşma zemini bulamıyorduk, çekişme vardı Ama bu, Hacı Şakir öldükten sonra da devam eden çekişmeydi Şirketimizin unvanı Sabuncuzade M Şakir ve Mahtumu Müessesatı TAŞ Mahtumu benim rahmetli babamdı Hacı Şakir ve babam ortaktı Sorun, o zamandan gelen hisse oranlarındaki dengenin getirdiği anlaşmazlıktan kaynaklandı Babamla dedem Hacı Şakir arasındaki yaş farkı 14 Arkadaş gibi büyümüşler Dedem de bu hisseyi verirken, 'gerideki çocuklara bakacaksın' şartı ile vermiş ve babam da bu şartı ölene kadar yerine getirmişti Ama hisse dağılımındaki oran devamlı problem yarattı Sermaye artırımı olmadığı sürece, işin yürümeyeceğine kanaat getirdim ve ortak arayışına girdim
Aile bireylerinin Hacı Şakir'e ne zaman ve nasıl görev alacakları belirlenmemiş miydi, kurumsallaşamadınız mı?
Bu tür uygulama hiç bir zaman gündeme gelmemiştir Bu anlamda ailenin diktatörü önce Hacı Şakir ve daha sonra da babamdı Babam vefat etmeden önce abla ve ağabeyime işi benim yürüteceğimi açıkladı Ben de kızlarımın şirkette görev almalarına izin vermedim Şirket ortakları zamanında sermaye artırımına katılsalardı, Hacı Şakir el değeştirmemiş olsaydı yine de globalleşmeye ayak uydurmak için uluslararası bir şirketle ortaklık arayı içinde olurdum Ülkemizde aile şirketleri kurumsallaşmadıkça yerlerinde saymaya ve zamanla yok olmaya mahkumdurlar Hacı Şakir çokuluslu ve ünlü bir Amerikan şirketinin yönetimine geçerek geleceğini ve ismini garanti altına almıştır
Hacı Şakir'i marka yapan neydi?
13 - 14 yaşlarındaydım, fabrikaya gittiğimde babam beni kantarın başına gönderip 'Bak bakalım sabun nasıl tartılıyor' derdi Sabun çuvalı 24 kilo 300 gram gelir, ancak deftere 22 kilo 200 gram yazılınca, o akşam babama nedenini sordu "Çuval dolu sabun, Anadolu'ya gittiğinde rutubeti uçar ağırlığından kaybeder Tartıldığı zaman şimdiki ağırlığının biraz üzerinde olması lazım O adam da kilo ile satıyor O zaman onun hakkını yemiş oluruz" derdi Bu prensip, çalışma hayatıma yön verdi
Türkiye'de sabunun önderi Hacı Şakir'dir Dürüstlüğü ile ürünün saflığı ile piyasada yer edindi Bu da bir asırı geçen bir dönemdir Hiç bir zaman kaliteden ödün vermedi, dürüstlük prensibinden kattiyen ayrılmadı
'Yazarken güldüm, ağladım'
Günseli Özen Ocakoğlu: 'Sabunun Hikayesi' kitabının yazarı
"Sabuncuoğlu ailesi markayı ve fabrikayı Maya Grubu'na satmıştı Yazılı belgelerin tamamı Maya Grubu'ndan geldi Üzerinde eski Türkçe harflerle Sabuncuoğlu Hacı Şakir yazan kalıp sabunlar ve eski bir hisse senedi örneği Karar defterlerinden ise binlerce duygu hali akıyordu
Uzun saatler okuyarak geçirdim Hacı Şakir'i var eden üç bileşen var: Markalarına tutku derecesinde bağımlı çalışanları, ürünü satarken güven duyan satıcıları ve nihayet sadık müşterileri Kitabı yazarken gördüm ki, bu üçlü aynı duygularla işi sahiplenmezlerse ürün hak etse de marka olamıyor
Anadolu insanı, çift anahtarlı sabun olarak tanımladığı markasını hala sahiplenmekte Yoksa neden, 'Kabir öncesi beni Hacı Şakir sabunu ile yıkayın' diyecek kadar ısrarlı davransın? 
Bana gelince; gülmekten ağlamaya kadar değişen duygusallıklar yaşadım Başlangıçta bir şeyleri kaçırıyormuşum telaş ve ardından da ürünün aynı markayla daha uzun yıllar yaşayacağının güvencesi Kolay mı, şimdi hayatlarımıza farklı markalar girse de hepimiz Hacı Şakir markasının büyüttüğü kuşaklardan değil miyiz? "
'Geçmişine sahip çıktık'
Elif Emiroğlu: Colgate Palmolive Kişisel Bakım Kategori Müdürü
"Hacı Şakir, Türk insanı için çok önemli bir marka Colgate Palmolive bu geçmişe sahip çıkarak markaya yatırımına devam edecek Hacı Şakir, Colgate Palmolive ailesine katıldıktan sonar gücüne güç kattı
Türkiye'nin yalnızca kalıp sabunla tanıdığı Hacı Şakir, Colgate Palmolive ailesinin üyesi olduktan sonar ürün yelpazesini genişletti Markanın gücünü sıvı sabun, şampuan, duş jeli ve bebek ürünlerine taşıdı Hacı Şakir markasına bağlı tüketicisiyle yeni ürün lansmanlarında, satış noktalarında bir araya gelmek için her türlü imkanı kullandı Reklam filmleriyle marka imajını güçlendirdi, yeni ürün lansmanlarıyla daha fazla tüketiciye ulaşarak daha çok ihtiyaca cevap verdi
Bunları yaparken markanın kalitesini koruyarak ve geliştirerek tüketiciye en kaliteli ürünleri sunmaya devam etti 2005 yılı içerisinde de Hacı Şakir fabrikasını Gebze'deki modern fabrikaya taşıyarak sabun hatlarını yeniledi "
|