08-03-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlı Tarihini Yazan İsveçli Elçi
Osmanlı Tarihini Yazan İsveçli Elçi
İgnatius Mouradgea D’Ohsson

Tableau gânârai de I'Empire Ottoman adlı eseriyle tanınan İsveç elçisi 1740 yılında İstanbul Beyoğlu'nda Katolik Ermeni bir ailenin oğlu olarak dünyaya geldi D'Ohsson ilk görevine muhtemelen, İzmir'de 1735'te açılan İsveç Konsolosluğu'nun ilk tercümanlarından olup 1738'den 1777'ye kadar bu görevde bulunan babasının yanında başladı Ardından 1763'te İstanbul'daki İsveç Elçiliği'nde tercümanlık hizmetine girerek 1768'de burada baş tercüman oldu İstanbul'da iken, özellikle Fransiskan ve Dominikan papazları tarafından sürdürülen Batı eğitim tarzından, buradaki aydın zümrelerin sağladığı imkânlardan istifade etti ve iyi bir eğitim gördü


Tercümanlık hizmeti yanında Doğu dillerini ve tarihini Avrupaî metotlarla yakından incelemeye başladı İslâm dünyasının tarih ve medeniyetine karşı büyük bir ilgi duyarak bu konuda orijinal malzemeler ve birinci elden kaynaklar üzerinde çalışmalarını sürdürdü İsveç elçisi Ulric de Celsing'in tavsiyesiyle, Osmanlı Devleti'nin bütününü sergileyecek ve ilerideki büyük eserinin çerçevesini oluşturacak olan konulara yöneldi Yirmi iki yıl boyunca malzeme toplayan ve Osmanlı ulemâ ve ricalinden isimlerini vermediği iki kişinin devletin hukukî yapı ve teşkilâtıyla ilgili konularda kendisine çok yardımcı olduklarını belirten D'Ohsson 1784'te Fransa'ya gitti


Bu arada diplomatlık mesleğinde de ilerleyen d'Ohsson, 1775'te İsveç kralından "Kralın Mahrem-i Ssrarı ve Sır kâtibi" ünvanlarını aldı ve 1783 tarihli İsveç-Osmanlı Ticaret ve Dostluk Antlaşması'nın gerçekleşmesindeki üstün katkılarından ötürü kendisine "Vasa Nişanı" tevcih edildi 1796 yılı sonunda İsveç elçisi olarak tayin edildi, 1801'de kendisine şövalye payesiyle asalet unvanı verildi


D'Ohsson'un bu süratli yükselişinde, Osmanlı sarayı ile iş yaptığı söylenen Ermeni sarraflarından Abraham Kuleli'nin kızı Eva ile evlenmesinin de önemli katkısı vardır 1782'de kaybettiği bu ilk eşinden, ileride kendisi gibi diplomat olacak ve şarkiyat sahasında isim yapacak olan oğlu Abraham Constantin doğdu İkinci evliliğini 1789'da Marie Antoinette Amelie Beilliard adlı bir Fransız ile yaptı Bu eşi de kendisinin Fransa ile olan ilişkilerini sağlamlaştırmasına yardımcı oldu Osmanlı tebaası olan diğer Katolik Ermeniler hakkında ileri sürülen, servetlerini yurt dışına kaçırdıkları isnadını doğrularcasına servetini Fransa'ya taşıyarak parasını Fransız bankalarına yatırdı Ancak 1789 İhtilâli ile başlayan Fransa'daki karışıklıklar neticesinde servetini kaybetti Bu durum, onun İstanbul'a döndüğünde İsveç elçisi sıfatıyla Fransız ihtilâl temsilcilerini desteklemesi ve İstanbul'daki "Jacobinterle sıkı ilişkiler içine girmesine yol açtı


Nitekim Babıâli nezdinde Fransız politikasını desteklemesi karşılığında Fransız hükümetinin maddî yardımlarını sağlamayı başarmıştı Ancak bu durumun Fransızlar'ın Mısır'a saldırması ile ortaya çıkarılması, D'Ohsson'un İstanbul'da İsveç elçisi sıfatıyla bulunmasını imkânsız hale getirdi Bunun üzerine "istenmeyen adam" ilân edilerek İsveç kralından elçi olarak İstanbul'a "hakiki bir İsveçli'nin gönderilmesi istendi Elçilik tercümanı olduğu dönemlerde çok faal olan ve Osmanlı Devleti'ni özellikle Rusya'nın Küçük Kaynarca Antlaşması'ndan sonraki politikasına karşı destekleyen, önde gelen devlet ricali ve bilhassa Halil Hamid Paşa ile yakın ilişkiler kuran, onun reform düşüncelerini benimseyen, Rus filosunun tekrar Akdeniz'e girmesini önlemek amacıyla İsveç yanında İspanya'nın da katkılarının önemine dikkat çeken ve Osmanlı-İspanya dostluk antlaşmasının gerçekleşmesinde (1780) önemli rol oynayan d'Ohsson'un elçilik yılları genelde, hükümetinin talimatı dışında Fransızlar'ın politikasını desteklemek ve İsveç ile Osmanlı Devleti arasında yapılan 11 Temmuz 1789 tarihli ittifak antlaşması gereği İsveç'in Rusya'ya karşı savaşı sürdürmesi şartıyla Osmanlı Devleti'nin ödemeyi taahhüt ettiği paraların tahsili için uğraşmakla geçti


İsveç'in, ittifak şartlarına aykırı şekilde Rusya ile ayrı bir barış yaparak savaştan çekilmesi para talebini hukukî yönden mesnetsiz bıraktığından onun bu yoldaki ısrarlı girişimleri bir sonuç vermedi 1799 Nisanında İsveç hükümeti tarafından geri çağrılan d'Ohsson, 12 Ağustos'ta Viyana'ya gitmek üzere İstanbul'dan ayrıldı Hayatının geri kalan kısmını Fransa'da geçirdi ve 27 Ağustos 1807'de Paris yakınlarında Biavre'de öldü Mezarı bugün mevcut değildir D'Ohsson, Osmanlı Devleti'nde doğup büyüyen ve tahsil gören, Avrupa kültürü ve medeniyetiyle yoğrulan, hayat bulduğu topraklarda maddî ve manevî zenginliklere erişen Levanten tiplerin ilk ve en parlak örneklerinden biridir
Kaynak
|
|
|