![]() |
Kiyamet Alametleri |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Kiyamet Alametleri“Kıyamet alametleri” başlığı altında eserlerde geçen Hz ![]() ![]() On dört asır önceden bugüne ışık tutmak ![]() Ta o yıllardan bugünü okumak ve “ümmete” okutmak mucize değil de ya nedir? Bu “mucize” hadis–i şeriflerden birini daha önce birçok kez okumuş ve yorumlamış olsam da, hadiste geçen bir kelime fazlasıyla hem düşündürdü beni hem de irkilmeme sebep oldu ![]() Önce hadis–i şerif ![]() Hazret–i Peygamber (as), Hz ![]() “Kıyamet kopmazdan önce gece karanlığının parçaları gibi fitneler olacak ![]() ![]() ![]() ![]() Hadis–i şerifte geçen iki kelimeyi biraz irdeleyelim ![]() Fiten/fitneler: Geniş bir anlam çeşitliliği taşıyan bu kelime, günümüz şartlarını gözönüne getirerek özetle şu cümleyle izah edilebilir; fitne; “inanç bozuklukları/itikadî sapmalar” demektir ![]() ![]() ![]() Çünkü iman ve küfür akaitle ilgili bir haldir ve neyin iman neyin küfür olduğunu da Kur’an belirlemiş, Hz ![]() ![]() İmanın; kalp ile tasdik, dil ile ikrarın yanında, iman alametinin üçüncü şıkkı olan boyun ile inkiyat/onama ilk bakışta gereksiz görünse de öyle değildir ![]() Çünkü küfrü mucip bir hali, sözü, gelişmeyi boyun sallayarak inkiyat etme/onama insanı küfre götürecek bir haldir, çok basit gözükse de ![]() Gündelik hayatta bir olayı boyun bükerek tasdik, ya da boyun bükmeyerek reddetmiyor muyuz sanki ![]() Bunun yanında fitne; imtihandır, belâdır, hastalıktır, fikir ayrılığıdır, savaştır ![]() ![]() ![]() Hadiste geçen ve ilgimi çeken bir başka kelime ise “ekvâm” kelimesidir ![]() ![]() Yukarıdaki hadis–i şerifi tercüme eden günümüz ilahiyatçıları nereden mülhemdir bilinmez “ekvam” kelimesine, “bazı kimseler” manasını vermişlerdir ki, bu manaya gelmesi de mümkündür ![]() Ancak bu kelimenin cemaatler, gruplar, topluluklar şeklinde diğer metinlerde tercüme edilmiş olması daha doğrudur ![]() Öyleyse son cümleyi şu şekilde tercüme etmek hadisin özüne daha uygun düşmez mi? “Kıyamet kopmazdan önce ![]() ![]() ![]() ![]() İşte bu noktada bizlere düşen işte bu noktada bir nefis muhasebesi yapmaktır ![]() Ameli hataların günah, itikadî hataların ise küfür olduğunun altını bir kez daha çizerek etrafımızda itikadî sapmaların havada uçuştuğu bir zamanda tavrımızı neye göre ve nasıl belirliyoruz? İslam’ın “küfür” diye açıkladığı olayları biz nasıl değerlendiriyoruz ![]() Allah’ın “lanetlediği” hal ve davranışlara biz de “lanetleyebiliyor muyuz”, yoksa “var bir hikmeti” deyip geçiyor muyuz? İman–küfür olayı, “ayranın” karalığı kadar basit değildir ve olmamalıdır ![]() Neyin iman dairesinde olup, neyin kafir yaptığı konusu o kadar hassas ve helak edici bir durumdur ki, Allah (cc) onu belirlemiş, kullara bırakmamıştır ![]() Hani o halk tabiriyle “çocuk oyuncağı” değildir iman–küfür ![]() Bu kadar ilginç olan bir başka şey ise şudur ki, dün bir olaya/fikre bu “küfürdür” hükmünü verenlerin bugün aynı şeyi “iman/hak” olarak görmeleri, hatta imanın gereği olarak ilan etmeleri olsa gerektir ![]() Oysa bize düşen batılı kılıf aramak değil, onun batıl olduğunu ilan etmemizdir ![]() Hz ![]() “Sizden biri bir münkeri/küfrü/batılı/Allah’a isyanı/şirki/günahı gördüğü zaman önce eliyle engel olsun, gücü yetmezse diliyle engel olsun, bunlara gücü yetmezse kalpten buğzetsin/nefret etsin/tepki göstersin/hoş karşılamadığı ![]() ![]() ![]() ![]() İmanın en zayıf halini de mi hal edinemiyoruz ![]() Yoksa münkeri “hoş” mu görüyoruz? Eğer böyle yapıyorsak, bütün bunları neye bedel, kaç kuruşluk dünya malı karşılığı yaptığımızı da cevaplandırmamız gerekmez mi? Eğer böyle yapıyor ve hakkı batıl, batılı hak ilan ediyorsak bu durumda “azıcık dünya malı karşılığı” dinimizi satmış olmuyor muyuz? Son bir hadis–i şerif ![]() Resulüllah (as) buyurdular ki: “İnsanlar öyle aldatıcı yıllar görecek ki, o yıllarda yalancılar tasdik, doğru söyleyenler tekzip edilecekler ![]() ![]() ![]() “Ruvaybıda” kimdir diye sorulmuştu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hiç olsun bu hadis–i şerifleri ezberleyin ![]() |
![]() |
![]() |
|