Necip Fazil ( Çile ) |
08-02-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Necip Fazil ( Çile )Aylarca gezindim, yıkık ve şaşkın, Benliğim bir kazan ve aklım kepçe, Deliler köyünden bir menzil aşkın, Her fikir içimde bir çift kelepçe Niçin küçülüyor eşya uzakta? Gözsüz görüyorum rüyada, nasıl? Zamanın raksı ne bir yuvarlakta? Sonum varmış, onu öğrensem asıl? Bir fikir ki sıcak yarad kezzap, Bir fikir ki, beyin zarında sülük Selam sana haşmetli azap; Yandıkça gelişen tılsımlı kütük Yalvardım: Gösterin bilmeceme yol! Ey yedinci gök, esrarını aç! Annemin duası, düş de perde ol! Bir asâ kes bana, ihtiyar ağaç! Uyku, katillerin bile çeşmesi; Yorgan, Allahsıza kadar sığınak Teselli pınarı, sabır memesi; Size şerbet, bana kum dolu çanak Bu mu, rüyalarda içtiğim cinnet, Sırrını ararken patlayan gülle? Yeşil asmalarda depreniş, şehvet; Karınca sarayı, kupkuru kelle Akrep nokta nokta ruhumu sokmuş, Mevsimden mevsime girdim böylece Gördüm ki, ateş de, cımbız da yokmuş, Fikir çilesinden büyük işkence ********* Evet, her şey bende bir gizli düğüm; Ne ölüm terleri döktüm, nelerden! Dibi yok göklerden yeter ürktüğüm, Yetişir çektiğim mesafelerden! Ufuk bir tilkidir, kaçak ve kurnaz; Yollar bir yumaktır, uzun ve dolaşık Her gece rüyamı yazan sihirbaz, Tutuyor önümde bir mavi ışık Büyücü, büyücü ne bana hıncın? Bu kükürtlü duman, nedir inimde? Camdan keskin, kıldan ince kılıcın, Bir zehir kıymak gibi, beynimde Lugat, bir isim ver bana halimden; Herkesin bildiği dilden bir isim! Eski esvaplarım, tutun elimden; Aynalar söyleyin bana, ben kimim? Söyleyin, söyleyin, ben miyim yoksa, Arzı boynuzunda taşıyan öküz? Belâ mimarının seçtiği arsa; Hayattan muhacir; eşyadan öksüz? Ben ki, toz kanatlı bir kelebeğim, Minicik gövdeme yüklü Kafdağı, Bir zerreciğim ki, Arş'a gebeyim, Dev sancılarımın budur kaynağı! Ne yalanlarda var, ne hakikatta, Gözümü yumdukça gördüğüm nakış Boşuna gezmişim, yok tabiatta, İçimdeki kadar iniş ve çıkış ********* Gece bir hendeğe düşercesine, Birden kucağına düştüm gerçeğin Sanki erdim çetin bilmecesine, Hem geçmiş zamanın, hem geleceğin Açıl susam, açıl! Açıldı kapı; Atlas sedirinde mavera dede Yandı sırça saray, ilahi yapı, Binbir avizeyle uçsuz maddede Atomlarda cümbüş, donanma, şenlik; Ve çevre çevre nur, çevre çevre nur İçiçe mimari, içiçe benlik; Bildim seni ey Rab, bilinmez bilinmez meşhur! Nizam köpürüyor, med vakti deniz; Nizam köpürüyor, ta çenemde su Suda bir gizli yol, pırıltılı iz; Suda ezel fikri, ebed duygusu Kaçır beni ahenk, al beni birlik; Artık barınamam gölge varlıkta Ver cüceye, onun olsun şairlik, Şimdi gözüm, büyük sanatkarlıkta Öteler öteler, gayemin malı; Mesafe ekinim, zaman madenim Gökte saman yolu benim olmalı; Dipsizlik gölünde, inciler benim Diz çök ey zorlu nefs, önümde diz çök! Heybem hayat dolu, deste ve yumak Sen, bütün dalların birleştiği kök; Biricik meselem, Sonsuza varmak… NECİP FAZIL KISAKÜREK |
|