Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Biyografiler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
ahmed, necibî

Ahmed Necibî

Eski 08-02-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Ahmed Necibî




AHMED NECİBÎ

Endülüs'te yetişen büyük velîlerden İşbiliye'de doğdu Doğum ve vefât târihi belli değildir İsmi Ahmed, babasının ismi Ebû Bekr'dir Künyesi Ebü'l-Abbâs'dır İpek dokumacılığı yaptığı için Harrâr lakabı ile meşhûr oldu

Ahmed Necibî, tahsil çağı gelince İşbiliye'de İbn-i Âs isimli zâtın derslerini tâkib etti Ona hizmette çok îtinâ ve gayret gösterirdi Bu zâtın yanında büyük âlim ve velî Câfer Endülüsî'nin ismini duyuncaya kadar kaldı Câfer Endülüsî'nin yanına gitmek üzere bir grup ile yola çıktı Endülüs'e vardıklarında yanındakiler, Peygamberlik iddiasında bulunan İbn-ül-Mer'e ismindeki şahsı önce ziyâret etmek istediler Ahmed Necibî; "Ben, Ebû Ahmed Câfer için geldim Oraya gitmem" dedi Bunun üzerine arkadaşları ona tâbi olup, o zâtın yanına gittiler Ebû Ahmed Câfer'in bulunduğu yer çok kalabalıktı Ayrıca hizmet ile vazîfeli bâzı kimseler vardı Bir vazîfeli, Ahmed Necibî ve berâberindekileri Şeyh Câfer Endülüsî'nin huzûruna götürdü Ebû Ahmed Câfer onlara baktı ve; "Çocuk hocaya defteri temiz olarak gelirse, hoca ona bir şey yazar Fakat defteri yazılı ise hoca onun için bir şey yazmak istese nereye yazsın Onun için böyle gelen defteri karalanmış geri döner" buyurduktan sonra tekrar onlara baktı ve; "Aynı sudan içenin mizacı, tabiatı bozulmaktan, değişmekten kurtulur Çeşitli sulardan içenlerin mizacı ise bozulmaktan, değişmekten kurtulamaz" buyurdu Bu sözü ile memleketlerinden çıkarken, kendisini ziyâret niyetiyle çıktıkları hâlde, daha sonra Endülüs'e geldiklerinde, peygamberlik iddiâsında bulunan o şahsı ziyâret etmek istediklerine işâret etti

Ahmed Necibî bu sözler üzerine, onların durumuna düşmekten muhâfaza ettiği için Allahü teâlâya şükretti Sonra, Ebû Ahmed Câfer hizmet ile vazîfeli bir kişiyi çağırarak, Ahmed Necibî'yi talebelerinin olduğu yere götürmesini, diğerlerini ise geri göndermesini istedi Ahmed Necibî'ye de; "Ey Ebü'l-Abbâs! Siz memleketinizden çıktığınızdan îtibâren Allahü teâlâ bizi sizin durumunuzdan haberdâr etti Sizden her birinizin ne hâlde geldiğini biliyorduk" buyurdu

Ebû Ahmed Câfer'in talebeleri bir gün Ahmed Necibî'yi de aralarına alarak toplandılar Fakat bu toplantı hocalarının emrine muhalif bir şekilde olmuştu Bir süre sonra devletin güvenlik kuvvetleri onları yakalayıp götürmeye başladı Şehirde onların yakalanmalarını duymayan kalmamıştı Her taraf bu haberle çalkalanıyordu Bu fitneye talebelerin emre aykırı şekilde toplanmaları sebeb olmuştu Bu sırada Ahmed Necibî'ye yeşil elbiseli bir zât; "Kendini kurtar" dedi O da doğruca şehrin câmisine gitti Bu sırada arkadaşlarına yardım etmeden, kendisini kurtardığı için büyük bir mahcûbiyet içerisinde iken, hocasının bir hizmetçisi yanına gelip, onu Ebû Ahmed Câfer'in huzûruna götürdü Diğer arkadaşları da oradaydı Hocaları, Ahmed Necibî'yi işâret ederek; "Niçin bunun gibi yapmadınız" diye sordu Sonra hocalarının huzurlarından ayrıldılar İki gün sonra hocası Ahmed Necibî'yi huzûruna çağırıp, ona teveccühle mânen yüksek derecelere kavuşturduktan sonra icâzet, diploma verdi ve memleketine gönderdi

Ahmed Necibî, hocasının huzûrundan ayrılıp, memleketine döndü Allahü teâlânın izni ile mânâ âlemini görüyordu

Ahmed Necibî, İşbiliye'de bir müddet kaldıktan sonra, Mısır'a gitmek için yola çıktı Mısır'da iken büyük bir kıtlık ve vebâ olmuştu Ahmed Necibî, yolda giderken açlıktan süt çocuklarının öldüklerini gördü "Yâ Rabbî! Bu hâl çok acı" diye niyâzda bulundu Bunun üzerine; "Ey kulum! Sana bir zarar verdim mi?" diye bir ses işitti "Hayır!" cevabını verince; "Bu hale îtirâz etme Ölen çocuklar veled-i zinâdır Halktan ölenler ise, benim emirlerime uymayıp yasaklarımdan sakınmayanlardır Bunun için onları cezâlandırdım Bu hususta kalbinde bir sıkıntı keder olmasın" dedi ve ses kayboldu Bunun üzerine halkın o hâli sebebiyle üzüntüden kurtuldu

Yine Mısır'da bulunduğu sırada, ibâdet ve zikir ile meşgûl olurdu Geceleri Cebcîne denilen kabristâna giderdi Bu sırada Allahü teâlâ ona, kabirdekilerin hâllerini gösterirdi Azap içerisinde olanlar ile, nîmet ve mükâfât içerisinde bulunanları görürdü

Ebü'l-Abbâs hazretleri Mısır'da vefât etti Birçok Sahâbe ve Tâbiîn kabirlerinin bulunduğu Benî Kende kabristânına defnedildi

HENÜZ SENİN VAKTİN GELMEDİ

Ahmed Necibî bir gün İşbiliye'de iken rahatsızlandı Sırt üstü uzandığında, âniden yeşil, beyaz ve kırmızı renkte büyük kuşlar gördü Hepsinin kanatları bir anda inip kalkıyordu Yine bâzı şahıslar gördü Ellerinde hediyelerle dolu tabaklar vardı O anda hâtırına tabaklardaki hediyelerin ölüm hediyeleri olduğu geldi O şahıslardan birisi ona; "Henüz senin vaktin gelmedi Bunlar, vakti gelmiş müminlere âit hediyelerdir" dedi Kayboluncaya kadar onları seyretti

1) Câmiu Kerâmât-il-Evliyâ; c1, s300

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.