08-02-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Abdülulâ
ABDÜLULÂ
Hindistan evliyâsından Doğum târihi ve yeri belli değildir Hayatı hakkında fazla bilgi yoktur 1928 (H 1347)'de Abdürrab Medresesinde vefât etti Delhi'de hadîs âlimlerinin defn edildiği kabristâna defnedildi Tahsîl yaşına geldikten sonra ilim öğrenmeye başlayan Abdülulâ, Mevlânâ Muhammed Kâsım Nânûtevî'nin önde gelen talebelerinden oldu Mevlânâ Ahmed Ali Sehârenpûrî'den de hadîs-i şerîf okudu Tahsilini tamamladıktan sonra Delhi Hüseyinbahş Medresesinde müderrisliğe başladı Kısa zamanda baş müderris oldu Bir mesele yüzünden, medrese görevlileri ile arasında ihtilaf çıkınca yakın arkadaşlarıyla berâber Delhi'den ayrılmaya karar verdi Bu durumu öğrenen Mevlevî Abdülehad ve Feyz Ahmed Han; "Böyle mübârek bir zâtı bırakmamak lazım " diyerek Abdülulâ'nın yanına gittiler ve; "Efendim! Mevlevî Abdullah'ın mescidine teşrif edip, orada ders verseniz " diye teklif ettiler O da kabûl edip, talebeleri ile berâber orada yerleşerek ders vermeye başladı
Abdülulâ felç hastalığına yakalandı Sâdece elini biraz hareket ettirebiliyordu On beş sene kadar felçli vaziyette yattı Şah Ebü'l-Hayr Abdullah onu sık sık ziyârete giderdi O zaman Abdülulâ, Şah Ebü'l-Hayr'ın eteğini yüzüne sürer; "Bana senin eteğinden Resûlullah efendimizin kokusu geliyor " derdi Şiir:
Gönlüm Habîbin kokusu ile mest oldu
Ne güzel koku ki, Habîbin tarafından gelir
Abdülulâ hazretlerinde Peygamber efendimizin sevgisi çok fazla idi Ramazân-ı şerîf ayının başında talebelerinden biri Kasîde-i Bürde'den bir bölüm okudu Bunun üzerine öyle ağladı ki, konuşmaya tâkati kalmadı
Mevlid hakkında soran birisine; "Bu zamanda insanlar vakitlerini oyun, eğlence ve günahlar içerisinde geçiriyorlar Biz de, onların kalblerinde Resûlullah efendimizin sevgisi hâsıl olsun istiyoruz Çünkü Resûlullah efendimizi sevmek, îmânın aslıdır Biz bu maksatla mevlid cemiyetleri yapıyoruz Nitekim din büyükleri de mevlidi güzel görmüşlerdir " buyurdu
Abdülulâ hazretleri zamânında Hicaz'da Vehhâbîler, kabirleri yıkıp, müslüman âlemi rencide etmişlerdi Bunun üzerine Medârik-i Işk adlı eserini yazarak, İbn-i Teymiyye ve onun yolunda gidenlere cevap verdi
1) Makâmât-ı Ahyâr; s 338
|
|
|