Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Biyografiler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
ebu, mağribi, osman

Ebû Osman Mağribî

Eski 08-02-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Ebû Osman Mağribî




EBÛ OSMAN MAĞRİBÎ

Büyük velîlerden İsmi Saîd bin Sâlim Mağribî, künyesi Ebû Osman'dır Mağrib memleketinde Kayravân'ın Kevkeb köyünde doğdu Doğum târihi bilinmemektedir 983 (H373) senesinde yüz otuz yaşlarında iken Nişâbur'da vefât etti Tabakât-ı Ensârî kitabında seyyid olduğu yazılmıştır Vasiyeti üzerine, cenâze namazını Ebû Bekr bin Fûrek kıldırdı Kerâmetleri meşhûrdur Bağdât'a geldi Bir müddet ikâmetten sonra Nişâbûr'a geçti ve buraya yerleşti Ebû Ali Kâtib, Ebû Ali Rodbârî, Habîb-i Magribî, Ebû Amr-ı Zücâcî, Ebû Yâkûb Nehrecûrî, Ebü'l-Hasan bin Sâig Dînûrî ve başkalarıyla görüşüp sohbet etti ve kendilerinden ilim öğrendi Zâhirî ve bâtınî ilimlerde âlim idi Haram ve şüphelilerden sakınmakta, dünyâya düşkün olmamakta, sıhhatli hüküm vermekte fevkalâde olup, heybetli ve firâset sâhibiydi

Tasavvuf yoluna girmesine ve bu yolda ilerlemesine sebeb olan hâdise şöyle nakledilir: Ebû Osman hazretleri önceleri zengin idi Ava çok meraklıydı Bunun için kendisine çok iyi alışmış olan köpekleri ile ağaçtan yapılmış bir süt kabı vardı Geceleri süt içmek âdetiydi Bir gece yine süt içecekti Fakat süt çok sıcak olduğundan, soğuması için başucuna koydu Beklerken uyuyuverdi Kendisine çok bağlı olan av köpeği de orada idi Uyandığında sütü içmek için kaba uzandı Fakat köpek üzerine saldırıp sütü içmesine mâni oldu Buna bir mânâ veremeyip, süt kabına tekrar uzandı Köpek hırlayıp yeniden saldırdı Bu hâl üç defâ tekrar etti Nihâyet köpek fırlayıp, süt kabının içine başını sokup bir miktar içip çekildi O, hayretler içerisinde bakarken, köpek birden şişmeye başladı ve biraz sonra da öldü Meğer Ebû Osman hazretleri uyurken, büyük bir yılan süt kabının içine başını sokup zehirini akıtmıştı Köpek de sâhibinin sütü içmesine bunun için mâni olmak istemiş, mâni olamayınca da efendisine sadâkatından dolayı sütü kendisi içmişti Böylece efendisi için kendisini fedâ etmişti Ebû Osman Mağribî bu durumu anlayınca, kendisinde bâzı değişiklikler olup çok ağladı ve tövbe etti Bu hâdiseden sonra bütün malını Allah rızâsı için muhtaçlara dağıtıp, Allahü teâlânın sevdiklerinden olmaya çalıştı

Başlangıçta yirmi yıl müddetle, insanlardan uzaklaşıp kendi hâlinde yaşadı Allahü teâlâ tarafından kalbine gelen ilhâm üzerine, insanlar arasına karışıp nasîhat etmeye başladı Mekke-i mükerremeye gidip Harem-i şerîfin imamlığında bulundu Edebe riâyetinin çokluğundan, hiçbir zaman Harem-i şerîfe dâhil sayılan çevrede abdest bozmadı Böyle bir ihtiyaç hâsıl olursa, çok uzaklara giderdi Sözleri, sohbetleri çok bereketli ve tesirli olup, dinliyenler istifâde ederlerdi Bu şekilde otuz sene vazife yapıp, sonra Nişâbûr'a döndü Nişâbûr'da bulunduğu sırada Karâmita sapıklarının Mekke'de müslümanlara yaptıkları mezâlimi ânında haber verip; "Onların önlerinde siyah bir köle, başlarında kırmızı sarık vardır Din bilgisi olan kimselerle konuşmaktan çekinirler, müslümanları aldatmak için önce herkesin inandığı şeyleri müdâfaa edip, sonra da ibâdetlere lüzûm yoktur, iş, kalbin temiz olmasıdır derler" buyurdu Yine önceden kerâmet olarak; "Vefât ettiğim gün melekler kabrimin üzerine toprak serperler" buyurdu Hakîkaten vefât ettiği gün bir fırtına çıkıp, tozdan hiçbir taraf görünemez oldu Defin işi tamamlandığı sırada fırtına durdu

Kendisi şöyle anlattı: "Bir zaman Mısır'a gidecektim Bineceğim gemi sâhilden ayrılmıştı Gemiye giden bir sandal vardı Başka çârem olmadığı için, su üzerinden yürüyerek sandala ulaştım Sonra gemiye binip yolumuza devam ettik Herkes benim su üzerinde yürüdüğümü görmüştü Ama bana; "Bu yaptığın âdet dışı bir şeydir" demediler O zaman velîlerin meşhûr olsalar da, mestûr, örtülü ve gizli olduğunu anladım

Bir gün bir kimse Ebû Osman Mağribî'nin yanında bulunuyordu Kendi kendine; "Acabâ Ebû Osman'ın arzu ettiği bir şey var mıdır?" diye düşündü Bu anda Ebû Osman hazretleri; "İhsân edilenler yetmiyormuş gibi, bir de başka şeyler mi arzu edeyim" buyurdu

Bir gün huzûrunda, İmâm-ı Şâfiî'nin; "İlim iki kısımdır İlm-i edyân ve ilm-i ebdân" sözü zikredildi Buyurdu ki: "Allahü teâlâ, İmâm-ı Şâfiî'ye rahmet eylesin, ne güzel söylemiş İlm-i edyân, hakîkatler ve mârifetler ilmidir İlm-i ebdân, siyâset, riyâzet ve mücâhede ilmidir" buyurdu

Ebû Osman Mağribî hazretleri buyurdu ki:

"Şükür, nîmete hakkıyla şükretmekten âciz olduğunu bilmektir"

"Güzel ahlâk, Allahü teâlânın takdirine râzı olmaktır"

"Tasavvuf yolunda bulunanın yapacağı ve dikkat edeceği en makbul şey; nefsini hesâba çekmektir"

"Verânın, şüpheli şeylerden sakınmanın faydası, âhirette hesâbın kolay olmasıdır"

"Bir kimse zenginlerle sohbeti, fakirlerle bulunmaya tercih ederse, kalbi ölür"

"Başkalarının halleriyle meşgul olan, kendi hâlini kaybeder"

"Her şey zıddı ile bilinir Bir şeyin zıddı bilinmezse, o şeyi tanımak mümkün değildir İhlâs sâhipleri de, ihlâsın zıddı olan riyâyı tanıyıp onu terkettikten sonra ihlâsı bilebilirler"

"Mecbûriyet gibi özür hâli müstesnâ, aç gözlülük ve iştahla zenginlerin yemeğine el uzatan kimse, ebediyyen iflâh olmaz"

"Mahlûkâtı ibret almak, kendi nefsini nasîhat almak, Kur'ân-ı kerîmi onun hakîkatine ermek için düşün"

"Zühd; harama düşmek korkusuyla mübahların fazlasını terketmek, sonra da dünyâlıklar kimin eline geçerse geçsin aldırmamaktır"

"Şüphesiz ki Allahü teâlâ, dünyâya düşkün olmayan zâhide istediğinden fazla, dünyâya rağbet edene, düşkün olana istediğinden az verir İstikâmet sâhibine ise istediği kadar verir"

"Nefsini recâ ve ümid ile meşgul eden tembelleşir, amelsiz kalır Kendini havf korku ile meşgul eden ümitsizliğe düşer Bu sebeple insan hem recâ hem havf ile meşgul olmalıdır"

"Avam, yiyecek ve giyecek şeyler nevinden nîmetlere şükreder Havâs, seçilmişler ise, kalplerine gelen feyze şükrederler"

"Sabır Allahü teâlânın emirlerini yerine getirirken sebâtlı olmak O'ndan gelen musîbetleri sükûnet içinde ve gönül hoşluğu ile karşılamaktır"

"İlmin nûrları ârife ışık tutar Ârif bu ışık ile gaybın acâib ve garib cihetlerini görür"

BİZİM ASIL FAYDAMIZ

Ebû Amr bin Nüceyd tasavvuf yolunda yetişmek üzere Ebû Osman hazretlerinin sohbetlerine devâm ederdi Sohbetinin tesiriyle günahlarına tövbe edip kendini toparladı Bir ara işi gevşetip, sohbetlerden uzak kaldı Ebû Osman hazretlerini gördükçe ondan kaçıyor ve sohbetlere gitmiyordu Bir gün yine karşılaştılar Onu görünce yolunu değiştirip uzaklaşmaya başladı Ebû Osman hazretleri tâkib edip, yanına yaklaştı ve; "Evlâdım sâdece günahsız olduğun zaman seni sevenlerle arkadaşlık etme! Biz sana asıl bu kendini suçlu, günâhkâr halde bulduğun zaman faydalı oluruz" dedi Bunun üzerine Ebû Amr bin Nüceyd tekrar tövbe edip, talebeliğindeki gibi önceki hâline döndü Bu hocasının sohbetlerinde olgunlaşıp yetişti

1) Târih-i Bağdâd; c9, s112
2) Tezkiret-ül-Evliyâ; c2, s256
3) Risâle-i Kuşeyrî; c1, s179
4) Tabakât-ül-Kübrâ; c1, s122
5) Câmiu Kerâmât-il-Evliyâ; c1, s281
6) Tabakât-üs-Sûfiyye; s479
7) Nefehât-ül-Üns; s266
8) Tabakât-ül-Evliyâ; s337
9) Sefînet-ül-Evliyâ; s74
10) İslâm Âlimleri Ansiklopedisi; c4, s91

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.